eternel25
profili

  • olası kast (140journos belgeseli)

    bu olaya yaklaşım, türkiye cumhuriyeti ile kktc arasında bundan sonra nasıl bir bağ kurulacağının kararını belirleyecek. belirleyecek ama henüz kendi vatandaşlarına adalet, hakkaniyet, liyakat, aidiyet duygusu veremeyen bir siyasal islam rejiminin "yavru vatan"a bu duyguyu nasıl aktarabileceğini bilmiyorum. böyle bir irade ortaya koyulacağını da zannetmiyorum.

    bu olaydan 1. derecede etkilenen neredeyse hiç kimse 1974 çıkarmasını ve türkiye'nin büyük riskler alarak kıbrıs'taki türk toplumunu kollamasını hatırlamıyor, bunu yaşamadılar. çocuklarını kaybeden aileler 40'lı yaşlarında. bazıları belki 30'larında. üstünden 50 yıl geçmiş ve hala kıbrıs halkının türkiye'ye durduk yere hayran olması bekleniyor. al sana fırsat!

    insanlar da şunu kabullenmiş: yasalar ağır cezalar almalarına müsaade etmiyor. ülkede yasalar kimin umrunda? talimatla iş yapan hakim ve savcılar varken, parayla, talimatla davalar sonuçlanıyorken yasalar bu çürümüşlüğe müsaade ediyor da, vicdanları kısmen de olsa rahatlatacak kararlar alınmasına mı uygun düşmüyor sevdiğim yasalar?!

    yalandan cezalarla geçiştirileceği neredeyse belli olan bu olaydan sonra artık kimse hamasi nutuklar atmasın. siyasal islam kanseri kendi topraklarının yanında kıbrıs'ı da hasta etmeyi başarmıştır. bundan sonra "yavru vatan, kıbrıs türk kalacak, bir başkadır benim memleketim, ırmağının akışı..." hepsi boş laf! vatandaşını ve soydaşını insan gibi yaşatamıyor ve adalet duygusu veremiyorsan devlet olmanın da bir amacı kalmamış demektir. kabile hayatı yaşıyor olsaydık da ancak bu kadar refah ve adalet duygusu olurdu. hatta belki kabile şefi adaleti sağlamak konusunda daha becerikli çıkardı....

  • uğur mumcu

    1993 yılında ilkokul öğretmenimin "çocuklar ülkede çok kötü şeyler oluyor, anlayabildiğiniz kadarıyla haberleri izlemeyi ihmal etmeyin" dediğini dün gibi hatırlıyorum. o yıllarda haberlerde gördüğüm ancak anlamlandıramadığım pek çok olay yaşandı. aslında neler yaşandığını anlayabilmek ise yıllar sürdü. o olaylardan birisi de uğur mumcu'nun katledilmesiydi.

    yıllar, yıllar geçti.. çocukluk hatıraları ve silik haber bültenlerindeki olayları anlayabilme derdini hep taşıdım. uğur mumcu'nun katledilmesiyle ilgili pek çok metin okudum, röportaj ve belgesel izledim. vardığım sonuç şudur:

    pkk bağlantısı olan mit personelleriyle ilgili ciddi istihbaratlar almıştı ve bunu haberleştirmek üzereydi. bunun duyulmasını istemeyen mit mensupları ya da mit'in o dönemki yönetimi mumcu'dan kurtulmaya çalışır ve bunu başarır. dgm savcısı ülkü coşkun eşi güldal mumcu'ya "bu işi devlet yapmıştır, bir şey yapamam" der. bunu anlatırsam dediğinde ise yalanlarım diye cevap verir.

    40 yıldır bitmeyen terör olmaz, bitirilmek istenmeyen terör olur. var oluş sebebi kan, faşizm, milliyetçilik, şehitlik üstüne kurulu olan buralardan beslenen parti ve siyasetçilerin bu işin bitmesini istediklerini düşünmek de ahmaklıktır.

    bu ülkede mit her daim abd çıkarlarına hizmet etti, ülke yönetimleri de o çizgide oluşturuldu. pkk'yı kuran da aynı yapıdır, diyarbakır cezaevi'nde ve bölgede devlet nefreti eken ve pkk terörüne halk desteği sağlayan da aynı yapıdır. kendilerini deşifre edecek isimleri ortadan kaldırmak da öncelikli kaygılarıydı.

    uğur mumcu gibi isimler perde arkasında dönenleri halka duyurma, halkı uyandırma potansiyelinde olan isimlerdi ve kurdukları sistem için birer tehditti. diğer pek çok aydın gibi ölümleri duyuldu, bazılarının hoşuna gitti bazıları isyan etti ama yaşananlar hiçbir zaman gereği gibi anlaşılamadı.

    huzur içinde olsun...

  • baş ağrısıyla ilaçsız başa çıkma yöntemleri

    tabii ki vucu melmeli

  • nasa'nın türkiye'deki yer altı suları haritası

    işin bu kısmı da ağırlıkla hatalı sulama ve hatalı tarım faaliyetlerinin bir sonucudur ve tesadüf değildir. çiftçilik yapanların pek çoğu tarlasında bir sondaj açıp, yer altından çıkan suyu her tarafı göle çevirecek şekilde yıllar boyu suladı. damlama sistemiyle daha tasarruflu sulamayı su bittikten sonra akıl edebildiler. 25-30 yıl önce 10-15 metrede su bulunur tulumbayla yüzeye verilirdi. aynı yerlerde artık 150-200 metrede su yok veya daha da derinlerde.

    sınırsız zannedilen kaynakların sınırlı ve telafi edilemez olduğunu bu ülke öğreniyor ama bittikten ve elinden gittikten sonra...

  • 96 yılındaymış gibi yazmak

    -mustafa sandal'ın klibinde oynayan kız 15 yaşındaymış lan!
    +hass... lan!
    -valla öyleymiş lan
    +boyunu görmedin mi mustafa'dan uzun 20 var en aşağı...

    *

  • çocukların merhametsiz olması

    geçenlerde bir arkadaşım 3 yaşlarındaki yeğeni için demişti ki, kendinden büyük kız kuzenini planlı bir hamleyle saçından asılıp yere düşürdü. baktım ki kuzenine acı vermekten de keyif aldı. bu çocuk hiç şiddet görmeden büyüyen bir çocuk ve içinde bir taraf başka birine acı vermekten keyif alıyor. iyi bir gözlem..

    çocuklarda, başlıkta adına merhametsizlik denilen kötü olarak adlandırılan davranışlar ve şiddet eğilimleri görmek gayet mümkündür. daha uç bir örnek olarak kardeşini öldüren çocuk gördünüz mü mesela? ben gördüm ve bir klinikte bir süre gözlemleme fırsatı da buldum. bu şiddet çeşitli boyutlarda insanlara karşı da, hayvanlara karşı da olabilir. zarar vermemesi gerektiğini bilmiyor denebilir, o zaman sorulması gereken soru peki bazı çocuklar görmediği bilmediği bir eylemi neden arzuluyor ve gerçekleştirdiğinde neden mutluluk duyuyor. cevabı kolay olmayan sorular ve çocuk psikiyatrisi gibi bir dalın ciddi bir uğraş alanı.

    bazen izole bazen kıskançlığın tetiklediği nefret ve zarar verme dürtüleri çocuklarda görülebilir. öğrenilen davranışlar olabileceği gibi içgüdüsel de olabilir. şiddet ortamında büyüyen çocukların şiddete daha meyilli olduklarını varsayabiliriz, ancak arkadaşımın gözleminde olduğu gibi şart da değildir. bu davranışlar ciddi zarar verme durumlarıyla da sonuçlanabilir. zihinsel gelişimleri tamamlanmadığından bu tür davranışlar psikiyatrik durum olarak değerlendirilir, belli yaşa kadar suç kapsamına alınmaz. bu durum çocukların bazı yazarların bahsettiği gibi "günahsız, tertemiz" olduklarından değil, yaptıkları eylemlerin sonuçlarından sorumlu tutulacak bilişsel olgunluğa erişmemiş olduklarından böyledir.

  • gamze özçelik

    (bkz: gökhan demirkol)

    son 4 yılda 5 entry görüyorum. video çekip sızdıran karaktersize nedense toplu giydirme seansları düzenlenmezken, olayın mağduru neredeyse 15 yıllık olaydan dolayı, hala fazlasıyla baymış olan muhabbete konu edilir. baksan geyik çevirenlerin bazıları olay olduğunda altı bezlidir. yeter ulan!..

  • berat albayrak'ın dışişleri bakanlığına geçmesi

  • beyaz kod veren doktorun açığa alınması

    bu ve benzer olaylar, sonrasında yaşananlar, burada bilen bilmeyen aslında ülke genelini yansıtan nefret dolu yazılanlardan anlıyoruz ki bu ülkede uluslararası normlar ve etik ilkeler çerçevesinde hekimlik mesleğinin icrası son bulmuş durumdadır. savaşta bile kutsal sayılıp vurulmayan bir meslek grubu, şiddeti özendiren siyasetçilerin çanak tutup caydırıcı hiçbir tedbir almamasıyla hücum edilen bir meslek grubuna dönüştüyse söyleyecek fazla bir şey kalmamış demektir.

    bu ülke insanı "veterineri hakediyor" temennisine kesinlikle katılmıyorum, orada bile daha sağlıklı bir hasta hekim ilişkisi var. bir veteriner hekimin sevgiyle yardımcı olduğunu bir köpek anlayabiliyor ve o da karşılık olarak minnet duygusunu hekimine gösteriyor. fakat bu 2 ayaklı maymun türü, hekimiyle hastasıyla bu lanet ülkede sağlıklı bir iletişim kurmayı başaramadı, başaramıyor!..

  • 17'lik bir kızla 37'lik bir kadın arasındaki fark

    17 ve 37 yaşındaki kadın duygusal ve entelektüel açıdan aynıdır denmiş. hmm.. o zaman o kadın 20 yıl boşuna yaşamış demektir. genelleyemem ama çoğunlukla bu yaşlar arasında dağlar kadar fark olduğunu söyleyebilirim, olması da gerekir. en belirgin fark da dengeye erişen, uçlarda gezinmeyen, kendi içinde tutarlı karakterdedir.

  • 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı

    akp'nin içini boşaltmaya çalıştığı günlerden. çocukluğumda gerçekten bayram gibi kutlanırdı. akp dönemi, cumhuriyete ait önemli günlerin ve değerlerin adeta suç ve yasak kapsamına alındığı zamanlar olarak anılacak. kraldan çok kralcılar cuma tebriklerini hiç sektirmezken, işgal altındaki ülkede milli mücadeleyi veren meclisin açılış gününü nedense anmak istemezler. çünkü soyları mücadele verenlere değil işbirlikçilere dayananlardır.

    atamızın çocuklara armağanı, kutlu olsun!

  • rusya'yı 2 saatte alırız

    böyle böyle bu sakallı ahsen, işin sonunda ateist olacak galiba. cehaletin bu kadarına ufaktan kendi de isyan etmeye başlamış. yoldan çevirdiği bütün ateistler, deistler, agnostikler hep eli yüzü düzgün, mantıklı, aklı başında tiplerdi. rastladığı şu osmanlıcı orangutanlar bir gün bir aydınlanma yaşamasını sağlayacak gibi duruyor.

  • mtv'ye motor gücü tanımı gelmesi

    (bkz: aşkım pozisyon değiştirelim mi)

  • serserilerle evlenip şiddet görünce zırlamak

    onu suçla, buna geri zekalı de, şuna aptal mısın de. bu başlık altında kolay iş. bu tür örneklerde sadece tek 1 kadının hatalı olduğunu düşünmüyorum. tam da bu noktaya oturan bir anımı paylaşacağım birilerini suçlamadan. sonuçta herkes tercihlerinin bedelini önce kendisi ödüyor:

    göreve başladığım yerde eski tanıdığım müthiş sevimli, bilge duruşlu emekli bir öğretmen vardı. bir gün denk geldik sohbet ediyoruz. güzel, eğitimli pırlanta gibi de bir kızı vardı. ne yapıyor diye sordum. "kopuğun biriyle çıkıyordu bir gün geldi baba biz evleneceğiz dedi. kızım sen ne yapıyorsun? bunun bağımlı serserinin teki olduğunu görmüyor musun? dedim dinletemedim. ne yaptıysak ne söylediysek vazgeçmedi" dedi. evlenmişler. kız şiddet, hakaret, bir bağımlılının her türlü muamelesine maruz kalıp 6 ay içinde de zar zor boşanmış.

    bu diyalog 10 yıla yakın oldu, o emekli öğretmenin o gün söylediği sözü bugün hala net hatırlarım: "binlerce çocuk yetiştirdik, ama kendi çocuklarımızı yetiştiremedik"

  • sevelim ama sevişmeyelim kadını

    "bu kadın beni kullanıyor mu lan yoksa?" sorusunu sevişemediği zaman aklına getirebilen erkeğe layık kadındır. bi' sevişse sponsorluğu, ameleliği gözünde olmayacak halbuki.

  • biri bizi gözetliyor'dan akılda kalanlar

    benim aklımda naif hali sıcak sesiyle tarık kaldı, çünkü geri kalanı goygoydu. öss'ye hazırlanırken bir yandan da sony walkman'de kasetini çevirip çevirip dinleyişimiz. dönüp bakınca ne güzel ve ilginç günler. düşünsene akp bile yok, ecevit başbakan...

  • sözlük yazarlarının saat markaları

    (bkz: diesel)
    (bkz: escape)
    (bkz: tommy hilfiger)
    (bkz: fossil)

    rabbim siyasete girmeyi nasip eder de altına bir de patek phillippe yazmak kısmet olur inşallah elhamdülillah.

  • resmi kurumlardaki gereksiz memur fazlalığı

    kamudaki esas sorun memur fazlalığından çok personelin verimsiz çalışması, adaletsiz personel dağılımı, onun oyu bunun buyu derken iş olmayan yerlerde aşırı personel birikimi, zor ve iş yükü fazla yerlerde de personel azlığı. bu azlık da tesadüf değil! kamuyu idarecilerden çok parti teşkilatı yönetiyor. işler düzgün yürümüş yürümemiş adamların zerre şeyinde değil. kendi adamları istediği yerde mi evet, telefonla iş gördürebiliyor mu evet. gerisi koy gtüne gitsin.

    şu zihniyetle kamunun düzelme ihtimali yok, kanunu da değişirsen anayasayı da değiştirsen yok!

  • lg g6

    "telefon küt diye gitsin içinde ne var yok kurtarma imkanı olmasın, servise götüreyim düşürmüşsün kullanıcı hatası desinler, üstelik bu sorunu milyonlarca cihaz yaşasın tek 1 geri çağırma, mağduriyeti telafi kaygısı güdülmesin, mesele değil, benim sinirlerim sağlamdır ayrıca boş zamanım ve param da çok, gerekirse dava açmaya kadar firmalarla uğraşmayı severim hiç üşenmem" diyenlerin yeni gözdesi. olm bu lg size daha ne yapsın lan! 9 kişi takip ediyormuş canlı yayınlarını çok bile...

  • doktor nefretinin temel sebebi

    muayene ve tedavi ettiğim hatırımdaki en kibar, en kadirşinaz, en sempatik, en saygılı, en müteşekkir, en en... hasta türkçe dahi bilmeyen güney koreli bir hastaydı. üstelik adam bir kore firmasının bölge müdürü, fabrika müdürü gibi birisiydi yanılmıyorsam.

    geçen iş yerindeki doktor arkadaşlar başka bir çalışanın yakınını muayene etmiş. idari kurum olduğu için de tetkik imkanı olan bir yere ilgili branş hekimine gitmen, şunları şunları yaptıman iyi olur demişler. yakını da hastayı bir hekime götürüp süreçten bahsetmiş. gören hekim de kendi meslektaşlarını kastederek "çok bilyorlarsa kendileri baksalardı" demiş. bunu meslektaşları için söyleyen hastaya hasta yakınına ne söylemez.

    hasta/hasta yakını arıza da, doktorların hepsi çok mu normal? kesinlikle değil.

    bizim en temel sorunumuz ortadoğululaşmak bence. dünyanın çok az yerinde bu kadar karaktersiz, ahlaksız, insani değerlerden uzak insan bir arada yaşıyordur. ülkenin doktoru kendine olmadığı roller biçiyor, liseyi zor bitiren hödüğü kendini doktorun patronu falan sanıyor. insani değerler neredeyse hiç yok ya da rastlanınca şaşıracak kadar azalmış. topluca bokumuzda boğuluyoruz başka da bir şey olduğu yok! ülkedeki her türden iletişim ve ilişki benzer şekillerde.

    konuyla ilgilenenler aşağıdakilere de bir göz atabilir:

    (bkz: doktor egosu/@eternel)
    (bkz: sağlıkta dönüşüm projesi/@eternel)
    (bkz: hekimlere yönelik şiddet/@eternel)