Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. eski thy çalışanından şok açıklamalar

    geçen gün bir yazacağımı söylemiştim nasip bugüneymiş. hazırmıyız arkadaşlar? güzel... şimdi size başımdan gerçek bir olayı anlatacağım. sıkılmadan başından sonuna kadar okumanız dileğiyle.
    anlatılan olay tamamen gerçektir, konu yargıya taşındığından ve kişilik haklarına saygıdan dolayı bazı isimler sadece baş harfleri ile yazılmıştır.
    direk aksiyona dalmak isteyenler en altta yer alan ifadeyi okuyabilir.

    öncelikle kendimi tanıtayım. adım ömer. 2004 yılından 22 ocak 2018 tarihine kadar türk hava yolları’nda sırasıyla kabin memuru sonrasında kabin amiri olarak çalıştım. 8 yıllık kabin amirliğimin son 4 senesinde ise airbus 330-340 uçaklarında sorumlu kabin amirliği görevindeydim. istifa etmeden önce şirket içi kabin personeli kıdem sıralamasında ilk 600 kişi içindeydim. şirket için sicili temiz, maaşı güzel bir çalışandım.

    neyse şimdi gelelim olayımıza. efendim, benim şirkete ilk girdiğim zamandan beri görev aldığım bir meslektaşım, bir arkadaşım var. adı gökhan. gökhan, 2017 temmuz ayında lyon seferinde görevliyken bir bayan yolcu tarafından daha uçak yerdeyken tartışıyor. seferin sorumlu kaptanı da olayı kameradan görüp, uçağı park pozisyonuna geri götürüp, yolcuyu uçaktan indiriyor. bayan artık kimleri araya sokuyorsa uçak istanbul atatürk havalimanı’na indiğinde gökhan’ı bağlı bulunduğumuz idari birim olan kabin hizmetleri başkanlığı personelleri karşılıyor. gökhan görevli kaptanın imzaladığı kural dışı yolcu formunu teslim ediyor, durumu izah ediyor ancak dediğim gibi yolcu araya kimi sokmuşsa artık olay gökhan’a patlıyor. önce para cezası kesiyorlar sonra 1 ay uçuşlarını alıyorlar en sonra performans yetersizliğinden dolayı işten çıkartıyorlar. efendim, konusu açılmışken size performans değerlendirmesi hakkında kısa bir bilgi vereyim. öncelikle performans değerlendirmesi kabin amirlerine zorunlu, kabin memurlarına ise isterlerse dolduracakları e-formlar olarak atanır. 6-7 konu başlığını en kötüden en iyiye puanlarsınız. ilk çıktığı zaman beri “insanları işten atmanın bahanesi olacak bu” diye düşündüğümden mümkün mertebe tüm görev aldığım personele ya çok iyi doldurmuşumdur yada teşekkür etmişimdir. 8 yıllık amirliğimde sadece 2 kişi için kötü doldurdum o formları, onlarda aralarında kavga etmiş ve medeni şekilde halletmek yerine işi başka yerlere çekmişlerdi. he, performans…neyse efendim, bu performanslar son 2 senedir kabin memurlarına atanmıyordu. dolayısı ile kabin amirlerinin performanslarını güncel olarak ölçemedikleri gibi zaten objektif bir ölçüm sistemi de değildi. zaten istenen şey performansın arttırılması değil, iş akdi feshinin kolaylaştırılması idi. hoş onu da beceremediler ya neyse. yüksek performansınızdan dolayı teşekkür ederiz diye yazı gönderip 10 gün sonra performans düşüklüğünden dolayı işten atılanlar mı arasınız, genel müdür elinden ayın çalışanı seçilip, ödül alıp, 1 ay sonra yine performanstan dolayı işten çıkartılanı mı? hepsi mevcut. performans konusunu açıkladığımı var sayıp konuya devam ediyorum.
    cumhurbaşkanımızın bir sözü var ya hani “zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır” diye. e bende o hesap kasım 2017 ‘de görülen gökhan’ın işe iade davası duruşmasında gökhan’ın lehinde ifade verdim. daha önce mahkemeye katılmamış olanlarınız bilmeyebilir, gerçekten ifade öncesi sorarlar “doğruyu söyleyeceğine namusun ve şerefin üzerine yemin edermisin” diye. yani namus ve şeref sözü verip , ifade vermişim. unutmayın bunu.
    bende bildiğim kadarı ile yolcunun uçaktan indirilmesinde bir kural ihlali olmadığını, yetkinin kaptanda olduğunu, ilgili formun doldurulmuş olduğunu ve prosedürün şirket kurallarında aynen yazdığı şekilde icra edildiğini ilettim. hakim sordu, ben söyledim. avukat sordu , ben söyledim. şirket avukatı savunmasını yaparken gökhan’ın prosedüre göre davranmadığını söylerken ; işten çıkartılmasındaki gerekçe ise performans yetersizliğiydi. yani mahkemede savundukları şey ile işten çıkarttıkları gerekçe bile farklıydı. neyse devam… 14 yıl kimi zaman beraber görev aldığımızı, eğitimlerimizi birlikte aldığımızı, 2 kere beraber terfi aldığımızı ve terfilerimizi zamanında aldığımızı anlattım. terfi yönetmeliğine göre uygun görülen başarılı memurların eğitime alındığını, eğitim süresince ve sonunda sınavlara girildiğini, sınavlarda başarılı olanların gözetmenler eşliğinde yine kontrol (sınav) uçuşları yaptığını ve ancak ondan sonra amir olduklarını anlattım. yani başarısız ve performansı düşük birinin 2 kere terfi almasının ve sicilinde bir sürü teşekkürü olmasının saçma olduğunu vurguladım.
    bana ve bir çok kişiye göre ise asıl olay müdürlerin koltuk sevdası. bilmezsiniz, kabin hizmetlerinde egolar tavandır. orası öyle bir yerdir ki, fırsat bulursan ayak kaydıracaksın çünkü fırsatını bulurlarsa senin ayağını kaydırırlar. gökhan gibi işini yapan, o taraklarda bezi olmayanları da kendi sicilleri için kurban ederler, çünkü müdürler kurban ister.
    bu arada gökhan arkadaşımız uçuşta kalbi duran bir şef arkadaşı ilk yardımla hayata dönmesinde yardımcı olmuş biri ve görev için gittiği ouagadougou’da ayaklanma çıktığında mahsur kalan ekibin de amiriydi.
    devam…
    ifade verdiğim kasım ayından ocağa kadar ki dönemde benim aylık uçuş programım bir garipleşti. sürekli ya geceleri afrika uçuşu veriyorlar yada gece nöbetleri. düşünün ki nöbetteyken arkadaşlarımı yolcu ediyorum er(uzun menzil) uçuşlarına , 3 – 4 gün sonra adamlar dönüyor, başka uçuşa gidecekler , ben yine gece nöbetteyim. ocak ayının 19’unda yine afrika’ya gitmeden önce cep telefonuma sms geldi;

    görev türü : ofis / office – cabin management, görev başı : 22/01/2018 05:00 , görev sonu : 22/01/2018 14:00
    bu kısaca demek oluyor ki başın belada. aklını alacağız ayın 22 sinde gel. ilgili tarihte görüşmeye gittim. şimdi görüşmeler normalde randevulu olur. gittiğinizde kimi göreceğiniz bellidir. tesadüf o ki benimkisi belli değildi. bekle dediler, bekledim. normalde görüşmeler görüşme odasında yapılır ve ses, görüntü kaydı alınır; tesadüf o ki beni , kimlik kartımın turnikeleri bile açmadığı personel katındaki personel müdüresinin odasında görüşmeye aldılar. normalde çok büyük kabahat işleyen personele bile bir müdür gelir, bana üç tane göndermişler. personel müdüresi, performans müdüresi birde idari müdür. personel müdüresi s.y.p (kendisi her nasılsa 2011 yılında uzman olarak işe başlayıp, 2014’de tüm şirketin işe alım müdürü olarak thy’den bile hızlı büyümüştür) lafa başlayıp açık açık ifadem yüzünden çağrıldığım söyledi. performans müdüresi i.ö.i sicilimi incelediklerini ancak bir şey bulamadıklarını söyledi. bulsalar zaten çoktan ipimi çekecekler. idari müdür t.k.
    ise sen ne biliyorsun da niye ifade veriyorsun ki gibi şeyler söyledi.

    aldılar araya komboya başladılar. bir o konuşuyor, bir bu. sakin sakin dinliyorum. üstü kapalı tehditler havada uçuyor. “vay efendim sen eski personelsin, şirketin sana nasıl tepki vereceğini bilmiyormusun?”, “yok efendim şirketin aidiyet politikası ve sana olacakları bilmen gerekirdir.”, neler neler.
    personel müdürü ifaden yüzünden çağırdık dediğinde kendisine “dava devam ediyor ve ben o davada şahidim, bu dava hakkında konuşamayız, suç” dedim. dinlemiyorlar ki…10 kere üstelediler. “ilerde o ifade bize dava kaybettirir. senin yüzünden dava kaybederiz. o ifade değişmeli”… evet arkadaşlar açık açık o ifade değişmeli dendi. oooohhoo.. o yine iyi,asıl bomba benim mahkemede neden ifade verdiğim ile alakalı konuşulurken geldi.
    -mahkemede niye ifade verdin?
    anayasal ve vicdani sorumluluğum.
    -ifade vermek zorunda değildin.
    vermemek zorunda da değildim.
    -hadi ifade verdin, doğruyu söylemek zorunda değildin…
    yemin altındaydım, söylemek zorundaydım.
    -yine de ifade vermeyebilirdin..
    ifadem hakkında konuşamayız, mahkeme devam ediyor.

    (bu yapılanlar açık açık baskı, mobbing, suça teşvik ve adliyeye karşı işlenen suçlar kapsamında şahidi etkilemeye teşebbüstür. ilgili maddeler aşağıda.)
    madde 277- (değişik: 2/7/2012-6352/90md.) (1) görülmekte olan bir davada (…)(3) gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya bir haksızlık oluşturmak amacıyla, davanın taraflarından birinin, (…)(3) sanığın, katılanın veya mağdurun lehine veya aleyhine sonuç doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (ek cümle: 18/6/2014-6545/69 md.) teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır.(3) (2) birinci fıkradaki suçu oluşturan fiilin başka bir suçu da oluşturması halinde, fikri içtima hükümlerine göre verilecek ceza yarısına kadar artırılır. ––––––––––––––––––

    madde 288- (değişik: 2/7/2012-6352/93 md.) (1) görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, elli günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.

    koskoca uluslararası şirketin müdürleri; kanun, hak , hukuk, adalet, umursamadan iş yapıyorlar. utandım resmen. bunlara birde namus ve şeref üzerine ettiğim yemini izah etmeye çalışıyorum. kabin hizmetleri başkanı olacak kadın ise kendi başı yanmasın diye ortalarda yok. ben bekleme odasında beklerken bir ara arkamdan gelip “herkese merhaba” dedi. durumdan haberim yok ya bende döndüm “merhaba” dedim. kadının yüzü düştü, fıtı fıtı ortamdan kaçarak uzaklaştı. kumpas hazır, bir şey olursa ve hesap sorarlarsa üniformayı çoktan giymiş. ben orada değildim, uçuş görevindeydim, bir bilgim yok. genel alanlarda 3 metrede bir kamera var kayıt alan. aynı karede bile olmak istemiyor kadın...

    neyse toparlayalım artık. 3 kere yapılanın suç olduğunu ve ifadem hakkında konuşamayacağımı, kendimi baskı altında hissettiğimi söyledim. en son bu konu hakkında konuşmaya zorlamaya devam ederlerse istifa etmek zorunda kalacağımı söyledim. dinlemediler bende suça iştirak etmemek için mecburen istifa ettim.
    ha iyi mi oldu? “kardeş burası türkiye, sen ne bekliyorsun ki?” gibisinden sözlerinizi biraz daha içinizde tutun, devamı var. istifa etmeseydin onlar atsaydı diyenler için kısa bir bilgi; bunlar için işten atmanın gerçekçi bir nedeninin olmasına gerek yok. fişler ve atarlar. 15 temmuz olur atarlar, raporlusunuzdur atarlar, işletmesel nedenler der atarlar, vatan , millet, sakarya derler yine atarlar. yani atmaları için nedene gerek yok. atsınlar yeter onları için. ondan sonra 3 sene haklılığını ispat etmekle 3 senede hakkını almakla uğraşırsın.
    istifa edeceğimi söyledikten sonra personel müdüresi “bırakın istifa etsin” dedi , anca o zaman odadan saldılar. hemen en yakın masada istifa dilekçemi yazdım ve yapılanları genel hatları ile anlattım. istifa dilekçemi olduğu haliyle kabul edip kayıt altına aldılar. yani istifa mazeretimi kabul edildi. yani şirket bir nevi yapılan baskıyı ve ifademin değiştirilmesi talebini kabul ediyor. genel müdüre ve uçuş işletme başkanına e posta ile durumu bildirdim. avukatım ile görüştüm, durumu izah ettim. iş mahkemesine bir dava açtık, kıdem tazminatım ve diğer alacaklarıma ilişkin, birde gidip bakırköy adliyesi’nde suç duyurusunda bulunduk. enteresan kısmı burada başlıyor. savcı suç duyurumuzu reddetti. gerekçe olarak konuya iş mahkemesinin bakması gerektiğini belirtti. biz savcıya suçu kovuşturması için suçun suç olduğunu ispat etmeye çalışırken o güne ait kamera kayıtları ve giriş çıkış kayıtları zaman geçtiği için silindi gitti. savcı suç duyurusundan 1 gün sonra kovuşturmaya gerek yoktur kararı verdi. savcıya gidip görüştüm, gerekçesini öğrenmek istedim. “öyle uygun gördük. itiraz et, yine değerlendirmeye alalım” dedi. dayanamadım savcıya “yani adamlar beni iş yerinde masaya yatırsa… yine iş mahkemesi mi bakacak” dedim. “allahın kelamı değil ya, itiraz hakkın var itiraz et” dedi. bizde “peki” diyerek ceza sulh mahkemesine itiraz ettik. gerekçemiz “kanunun şu, şu , şu maddelerinde yazan suçların kovuşturulması”… kovuşturulmaya gerek yoktur kararı burada da onaylandı. gerekçe yine iş mahkemesi bakacakmış davaya. yahu adliyeye karşı işlenen suçlar başlığı altında kamu davası açılması gerekirken, konunun iş mahkemesinin yetki alanında olduğunu söylüyorlar bize. dururmuyum, cimere ve bimere yazdım. böyle, böyle, böyle oldu. iki gün sonra cimerden cevap geldi, adalet bakanlığına ilettik konuyu, ilgilenecekler diye. arayan yok, soran yok daha. bizim deliller de bu arada silindi gitti. hani bana yapılan baskı, suça teşvik vs geçtim bireysel suçları, adliyeye karşı işlenen suçlar açık açık gerçekleşmiş ve tanık olarak ben varım, ofise girerken ki ve çıkarkenki, istifa dilekçemi yazarkenki kamera kayıtları var. hepsini geçtim istifa dilekçesi var kabul görmüş. gel gör ki, nasıl oluyorsa oluyor, yani olmuyor. olduramıyoruz.
    sosyal medya malumunuz, jilet gibi…belki bir tepki olur dedim. kaldı ki davası devam eden bir sürü iş akdi fesih edilmiş personelde var. onların davalarında belki işe yarar durum diye düşündüm. ama o ara eskişehir’de bir tecavüz haberi çıktı. kamera görüntüleri var, itiraf var ama adam tahliye edildi. o haberden sonra kendi kendime “benimki de dert mi” dedim ve bir süre daha bekledim.

    devam….ocakta istifa ettim, iş mahkemesinin tarihini önce adli tatil olan 15 ağustos’a verdiler, sonra bizim talebimizle 12 eylül’e alındı. bu süreçte suçun hızla kovuşturulmaması sebebiyle toplanabilecek kamera kaydı ve giriş çıkış kayıtları gibi lehteki deliller toplanmadı. anlayamadığım ise ben hukukçu değilim, benim mesleğim olmasa da elimden geldiğince savundum, adamların umurunda değil, sanki ifade tutanaklarında söylendiği üzere adliye ile değil semt lokantasıyla dalga geçmişler.

    gelelim benim adalet lehinde duruşumun bana getirilerine. 14500 tl olan maaşımı, ücretsiz biletlerimi, 3 ayda bir gelen 1 maaş ikramiyemi, 14 yıllık emeğimi, kıdemimi, aile düzenimi, evimi kısacası her şeyimi bu süreçte kaybettim. bildiğin sıfırdan başlıyorum hayata. allahtan elimde zamanında ilgi duyup öğrendiğim yazılımcılık var. yakında çıkartacağım oyuna odaklandım, başıma gelenleri düşünmemi engellemeye yardımcı oluyor.

    biz yetiştirilirken devlete ve adalete inanç ile yetiştirildik. güçlünün değil, haklının yanında olmak adına inandığım değer için bir karar verdim, sonucuna da katlanıyorum. e madem bunlar yalan, o zaman neden bize öğrettiniz zamanında?
    arkadaşlar ilahi adalet var mı bilmem ama benim adaletim vicdanımdır. vicdanım rahat olsun diye bir yola girdim, devam ediyorum. sonu hayırlı çıkar umarım.
    ancak kocaman bir şirketin saygısız ve yeteneksiz insanların ellerinde kişisel çıkarlar için göz göre göre bitirilişine şahit oluyoruz. bir sürü personel harcadılar kişisel hırsları için. işini iyi yapan, şirketi bir çok kere rezillikten, kazadan, kırımdan , itibar kaybından kurtaran insanları birer birer kaybediyorlar.

    yıllardır çok can yakan idari müdür t.k. hakkında onlarca belki yüzlerce suç duyurusunda bulunuldu. sonuçsuz hepsi tabi. e siz adalete inanan insanlara adaleti sunmazsanız o zamanda insanlar kendi adaletlerini kendileri ararlar. zira duyduğuma göre bir amir tarafından hastanelik edilmiş. duyduğumdan beri de gülücükler saçıyorum etrafa.

    arkadaşlar, biliyorum çok daha ağır ve ciddi suçlar maalesef o veya bu sebepten gereken ilgiyi ve alakayı görmüyor. ancak uygulanan kanun ve kural tanımazlıklar yüzünden daha ciddi şeyler olmadan yetkililerin bu konuya el atıp, şirketin durumunu bir incelemeleri lazım. manyakmıyım ben onca maaşı ve kariyeri bırakıp adalet peşinde koşuyorum? manyakmıyım ben hiçbir kazancım olmamasına rağmen savcılığa gidip suç duyurusunda bulunuyor ve suçun soruşturulması için ısrarcı oluyorum? benim artık thy ile işim bitmiş. zira şirket ile ters düşüp, ayrılan ve dönen şimdiye kadar sadece bir kişi var. oda emekli olmadan önce sağda solda “damadım sağ olsun” diye anlatıyordu. yani geri dönme ihtimalim yok. ancak derdim zorum bu gibi insanlar yüzünden hakları yenmiş insanlara yaptığımın bir faydasının olması. kimsenin birbirinden haberi yok. yüzlerce insan haksız yere işten çıkartıldı. adam gibi bir karar alınsa belki bu kadar rahat insan harcayamayacaklar.

    son olarak artık birilerinin thy’yi çok ciddi anlamda teftiş etmesi gerekli.

    ekler;
    istifa dilekçesi
    ilgili sms
    suç duyurusu
    suç duyurusu reddi
    suç duyurusu ve tüm ifadeler v2

    edit : editler silindi

  • 2. reddedilince tecavüz edip balkondan atan erkek

    edit3: bir yazardan supheli'nin adının çağatay aksu olduguna dair bir bilgi geldi(şule çet'in yakınları tarafından edinilen bir bilgi oldugu iddiasıyla). bu isimde, haberlerde kullanılan fotografları da barındıran bir facebook profili var.

    bir de bütün bunlar yasanırken gayet rahat takılan/seyreden bir kankası olan erkek.

    aynı zamanda daha once firar etmis olmasına ragmen iki kere göz altına alınıp sonrasında bırakılan erkektir.

    yasasaydı redettigi erkek tarafından kezban olarak damgalanıcak sule çet'in basına gelenler bu ulkede ne yazıkki binlerce, yüzbinlerce kadının basına geldi.

    polis kaynaklı mı, medya kaynaklı mı bilmiyorum ama bu olaya karısmıs suphelilerin akıbeti hakkında da halka herhangi bir açıklama yapılmamıstır hala. içeride mi, firari mi bulunamıyor bu bilgi.

    edit: balkondan degil 20.kat camındadan atılmıs. benim yanlısım.

    edit2: erkek yazarların bir kısmından, baslık ve entry'de ki 'erkek' teriminin yanlıs oldugu, sucun bireysel oldugu yonunde elestiriler var. cezalandırılması gereken kisi tabi ki sucu isleyen erkek. fakat turkiye'de ve dunya'da islenen 'sebepsiz' kadın cinayetlerinin ortak noktası erkeklik kulturunun icinde belirgin olan bir takım kırılgan erkeklik hırsı ve gururu gibi ogeler. erkegin toplumdaki yeri, kabulu, beklentileri, yetistirilme tarzları ne yazık ki bu tarz cinsiyetci, cinsel saldırıların sebeplerinin basını cekiyor. bu her erkek boyledir demek degildir. erkeklerin edindigi bu tarz zehirli tavır ve davranıslarda , bir anne ve ebevyn olarak kadının rolu ve 'sucu' da aynı sekilde tartısmaya acıktır.

  • 3. 12 temmuz 2018 muharrem ince skandalının ifşası

    aynı sıralarda istisnasız tüm adayların ortalıktan kaybolduğunu hatırlayanlara komik gelen iddia.

  • 4. kariyer.net'ten iş bulmak

    benim gibi mezun olduktan sonra hiç çalışmamış ve 7 senedir kira + faiz yiyorsanız imkansız ötesidir.

  • 5. türklerde mesai sonrası bar kültürünün olmaması

    içki içmememe rağmen özendiğim kültür. elin hans'ı iş çıkışı gidip bi iki birayla gevşeyip iş stresini atabiliyor. en disiplinli çalışma ahlakına sahip ülkelerden biri olan almanya'da bile işçi bayramında adamlar sadece o gün için bilerek lakayt davranıyorlar. ne kadar disiplinli olmalarını gerektiklerini biliyolarsa, o kadar streslerini atmaları gerektiğini de biliyor adamlar. bizim en boş kaldığımız bi kurban bayramımız var , onda da akrabalarla stresimize stres ekliyoruz afedersiniz.

    özet: dini bir ülkede barınamayacak hoş kültür

  • 6. adriana lima'nın yaptığı düdük makarnası

    öyle bir yemek ki köpeğin önüne atılmış gibi bir his yaratır.

    insan biraz özenir adriana'cığım hiç yakıştıramadım. olmamış yemek.

  • 7. erkekler olarak evlenmiyoruz kampanyası

    kendi çamaşırını, bulaşığını makineye koyup yıkamaktan, 2 patlıcan, 2 soğan, 2 domates soyup doğramaktan, gömleğini ütülemekten aciz moloz kamillerin, evlilik delisi kezbanların ve meriçlerin tepki gösterdiği haklı kampanya.

  • 8. 30 yaşında arabası olmayan erkek

    30 yaşındaki arabanın çok problem çıkaracağını bildiği için satıp yenisini almıştır.

  • 9. sokak köpeğini canlıyken çöp arabasında preslemek

    nevşehir acıgöl belediyesinin icraatıdır.

    hiç bir zaman teyit etmeden paylaşmam böyle haberleri. belediyeyi aradım. gerçekten yapılmış. görevli ile konuşmamız şu minvalde gelişti:
    adamlar müslümanmış,
    ben müslüman mıymışım (gerçekten bunu sordu)
    dünyada gerçekten insanlar katlediliyormuş, onları paylaşmalıymışız,
    araçları yokmuş, (herhangi bir araç kullanılabilirdi dedim)
    barınakları yokmuş. (20 km ötede nevşehir belediyesinin barınağı var dedim)
    önce hayvan hastaydı dedi, sonra biri şikayet etti dedi.
    köpek aslında canlıymış şu an. (yersen)
    adam gerçekten müslümanmış. (üzerine basa basa vurguluyor)
    0(384) 311 20 02 belediyenin numarası. lütfen en azından arayıp tepki koyun.

    arkadaşlar böyle olaylar oluyor ve olacak. sokak canları kanunda "eşya" (evet cansız eşya) olarak muamele görüyor. yapılması gereken kanuni düzenlemedir. bir köpeğe zulmeden ile bir insana zulmeden aynı cezaları almalıdır. vicdan yoksunu bir coğrafyada bunun önüne ancak yaptırımlar ile geçebiliriz. ruhu kararmış vicdansızlar ancak başına bir şey geleceğini bilirse seve seve* zulmetmekten katletmekten vazgeçeceklerdir.

    el insaf editi: beni müslüman düşmanlığı ile suçlayan andavallara bir lafım olacak; her türlü fobia'ya (düşmanlığa,nefret suçlarına,ırkçılığa vb.) karşı bir bireyim. kızmanız gereken ben değil yaptığı cinayeti "ben müslümanım" diye savunup dini buna alet etme cüretini-seviyesizliğini gösteren kişiler olmalı.

  • 10. yumurtaya %91 zam

    gezen tavuklar caddede takılıyor galiba o fiyatlar ne öyle.

  • 11. sözlük yazarlarının benzetildikleri ünlüler

    çoğu alfabemizdeki ünlü harflere bile benzeyemeyen tatlı yazarlarımızın, hepsinin dünya güzeli dünya yakışıklısı olduğu bir başlık daha.

    (bkz: tabi lan manyak mısın)

  • 12. stajyerlerin tırt olması

    işi öğrenmeye hevesli olanların çeşitli bahanelerle elenmesi sonucunda karşılaşılan bir durumdur.

  • 13. pakistan'a 30 adet atak helikopteri satışı

    çeşitli haber sitelerinde nihai olarak imzaların atıldığı ve 30 adet atak helikopterinin pakistan'a satışının gerçekleştiği haberi geçilmektedir. ülkemizin tek kalemde yaptığı en büyük ihracat olabilecek bu satışın hem ülkemize hem de dost ve kardeş ülke pakistan'a hayırlı olmasını dilerim.

  • 14. 13 temmuz 2018 kevin anderson john isner maçı

    az önce mucizevi bir ana tanıklık ettik; altı vuruşluk bir ralli oldu.

  • 15. motoru yerli değilse yerli değildir saçmalığı

    saçmalıktır ama türkiye'de motoru hariç tamamen yerli bir uçak, araba vb yok maalesef. ben de mühendis olarak konuşayım. bir şeyi yerli veya yabancı yapan teorik kısmıdır. yani kardeşim bunlar bir araya gelirse şöyle ve dizaynı bu olursa ortaya böyle bir ürün çıkar derseniz yerlisinizdir. iphone'un her haltini yap çin'de. ama o dizayn amerika'da yapılıyorsa, parayı amerikan şirketi bayiliyorsa amerikan malıdır.

    eee dizayn bilmem nerede üretimi duran araba, motor bilmem nereden olursa o iş milli olmaz. çünkü yeni bir ürün ortaya koyup montajını başkasına yaptirmiyorsun. hazır ürünün sağını solunu değiştirip montajını yapıyorsun. onun adı montajciliktir.

    türkiye'den giden parçayı sen kafana göre yapmıyorsun. gavur sana şunu yap diyor ve sen de yapıyorsun. sen yapmazsan mozambikliye yaptırır sıkıntı yok. mevzu bana şu parçadan lazım demek. ve o parçayı dizayn edip başkalarına yaptırmak.

  • 16. türkiye devleti bir oyun olsa ne olurdu

    (bkz: tropico 3)

  • 17. how i met your mother'dan akılda kalanlar

    barney'nin oda büyüklüğündeki hiç göremediğimiz televizyonu. içimde kaldı evet.

  • 18. bir akademisyenin kalitesini belirten detaylar

    cekilin la uzmani geldi. abd'den prof. anlatsin size gercekleri.

    burdaki ergenler akademisyenden lise ogretmenini anliyor. insanlikmis, yok bilmeneymis. puahahahha:))) hele bir de gerine gerine "akademik yayini degildir" yazan var. bu kadar angut olabilir mi bir insan?

    sen bilirkisi misin? sen uzman misin? sen kimsin lan?

    https://www.youtube.com/watch?v=ae0qp-q3l88

    bir akademisyenin degeri verdigi derslerle, ogrencilerle iletisimiyle, insanligiyla, okudugu kitaplarla falan filan iliskili degildir. iyi okullarda bunlari sikleyen olmaz. terfi, tenure alirken biribiriyle iliskili uc kritere bakilir.

    1. yayinlarin kalitesi, coklugu. "publish or perish" diye bir kavram vardir, yazdiginiz makalenin marjinal degeri uzerinden zaman gectikce azalir, sizden devamli uretmeniz beklenir. on sene once iyi bir makale yazip, on sene yatamazsiniz yani.

    2. mezun ettigi doktora ogrencilerinin sayisi, mezuniyet sonraki girdikleri isler.

    3. en onemlisi de getirdigi proje parasi.

    bu uc sey birbiriyle icicedir zaten. cok paraniz varsa cok ogrenciniz olur. cok ogrenciniz olursa, daha cok ve iyi arastirma yapma imkaniniz olur. daha iyi ve cok arastirma yaparsaniz, daha cok projeniz kabul olur, daha cok paraniz olur.

    bu kadar. ogretmenlik degildir akademisyenin isi. size adamlik, arkadaslik yapmak, kisiliginiz gelistirmek, zor anlarinizda yardimci olmak, yol gostermek falan filan degildir. zira akademisyen sizin anne-babaniz, arkadasiniz, gurunuz, ve lise hocaniz degildir. akademisyen sevdigi is olan arastirma yapabilmek icin, ozel sektore gitse alacagi maasin ucte birine katlanan; isyerinde bir patronu olmasina dayanamayan, basina buyruk insandir.

  • 19. cicişlerden ceyda'nın böbreğinin çalınması

    bad tribe girmiş cicişin bir poşet etle ortalığı karıştırması olayı. annesi de polislerle münakaşaya girmiş falan. ben işsizim siz okuyup vaktinizi boşa harcamayın.

  • 20. en karizmatik ad soyad kombinasyonları

    aralarında (bkz: necip hablemitoğlu) nun mutlaka yer alması gereken kombinasyonlardir.

  • 21. suriyelilerin arapça anadilde eğitim hakkı

    analarini ayrı dillerini ayrı sikerim onların siktirsinle gitsinler memeleketwkrine orda ne sikim istiolarsa yapsınlar.

  • 22. dayısı ve abisi tarafından tecavüze uğrayan çocuk

    işte bu tamda peygamberler şehri.

  • 23. 12 temmuz 2018 apple zammı

    2 sene önce amerika’dan 800 dolara aldığım iphone 7 128gb modeli o zamanın dolar kuruyla bana 2200 tl’ye geldi. (+120 tl pasaport masrafı)

    şu anki fiyatı ise 4900 tl. aradaki fark 2600 tl. yanılıyorsam düzeltin ama sanırım bizi sikiyorlar...

  • 25. evinde hayvan besleyenlerin pis kokması

    evimde kedi besliyorum kendimi geç o hayvanın bile senden temiz koktuğuna bahse girerim.

  • 26. şule çet cinayeti

    konuyu hiç bilmeyenler için en baştan alıyorum.
    şule çet, 23 yaşında gazi üniversitesi sanat tasarım fakültesi tekstil tasarımı bölümü 2. sınıf öğrencisi. bir yandan okuyup bir yandan çalışırken, yarı zamanlı çalıştığı yerden kovuluyor. bunun üzerine çalıştığı yerin ortaklarından olan çağatay aksu isimli şahıs şule'yi 'gel abicim hallederiz benim yanımda çalışırsın' diye görüşmeye çağırıyor. 28 mayıs akşamı şule, çağatay aksu ve onlara katılan 3 kişi ile önce bir restoranda yemek yiyorlar, sonrasında şule'nin doğum günü olan 29 mayısa bağlanan gece 23:54'te çağatay aksu ve b.y. ile birlikte yelken plazanın 20'nci katındaki ofise geçiyorlar. o gece saat 01:48te şule ofisten çıkıp ev arkadaşını ''beni acil bir şey varmış gibi eve çağır'' diye arıyor. sonrasında saat 02:00da şule'nin attığı ''buradan çıkamıyorum, adam bana takmış. bırakmıyor” mesajı var. saat 04:00 sularında şule 20. kattan aşağıya düşüp ölüyor. olay intihar olarak geçiyor.
    ankara cumhuriyet savcılığı, olaydan sonra kayıplara karışan, 4 haziran gecesi gözaltına alınan çağatay aksu ve b.y., adli kontrol şartıyla serbest bırakıyor. haftada bir imza atmaya gidiyorlar ve yurtdışına çıkmaları yasak. çağatay aksu, ifadesinde çet’in camdan atlayarak intihar ettiğini belirterek, “kendisine engel olmaya çalıştım, atlarken tutmaya çalıştım ama başaramadım. atlamasın diye tutuğum sırada parmaklarımda sıyrıklar oluştu. abi kardeş ilişkimiz vardı. ‘yaşamak istemiyorum’ diyerek atladı” dedi. çet’in öldüğü sırada plazadaki ofiste çağatay aksu'nun beraberinde olan b.y. ise ifadesinde başka odada olduğunu, neler yaşandığını bilmediğini söylüyor. sağlık raporlarında çağatay aksu'nun parmağındaki yarayla ilgili olaydan 3 gün önce operasyon geçirdiğini beyan ettiği bilgisi var.
    şule 20'nci kattan kafa üstü yere çakılmış. intihar olsa kişi kendini attığında savrulma yaşar. burada kafa üstü düşmesi, fırlatma veya ayağından tutup atma etkisini gösteriyor. çağatay aksu ve beraberindeki b.y.'nin şule'nin düşmesiyle ilgili 155e ya da 112ye hiçbir aramada bulunmadıkları hatta plazadan çıkmaya çalışırlarken o sırada plazanın güvenliğini sağlayan görevlilere, şule'nin düşmesiyle çıkan gürültüyü "trafo mu patladı? ne oldu böyle?" diyerek, yanılttıkları belirleniyor. bir de çağatay aksu'nun yanında çalışan ve üç hafta önce işten ayrılan başka bir kadının da kendisinin de taciz edildiğini öne sürdüğü bilgisi mevcut.
    4 temmuz tarihinde sonuçlanan ancak içeriğine yeni ulaşılan otopsi raporuna göre şule ters ilişkiye zorlanmış, anal bölgesinde yırtılmalar ve bağırsak dokusunda bozulmalar mevcut. vücudunda darp izleri, kanında uyku getirici madde, tırnaklarının arasında ise çağatay aksu'nun deri kalıntıları var.
    bugün şule'nin ailesinin avukatı olan umur yıldırım ile görüştüm. kendisinin, dosyanın ilerleme süreci ile ilgili anlattıklarını aynen aktarıyorum.
    savcılık olaydan sonra inceleme amaçlı şule'nin telefonunu ve bilgisayarını alıyor, 1 hafta sonra içinde delil olmadığı gerekçesi ile geri veriyor. ailenin durumu kötü, davanın ilerlemesi için paraya ihtiyaçları var ve şule'nin telefonunu ve bilgisayarını satmayı düşünüyorlar. o sırada fark ediliyor ki hiçbirine hiçbir incelemede bulunulmamış. öyle ki şule'nin telefonu açılmıyor dahi. avukat, cihazları kendi imkanları ile incelettiğinde içlerindeki delillere ulaşıyor ve savcılığa tekrar teslim ediyor. bir de savcı otopsi raporunun hemen ardından izin alıyor ve şu an kendisi görevde değil. pazartesi günü görev başı yapıp, başsavcı ile görüşmede bulunacağı bekleniyor.
    susmak istemiyorsanız, yardım etmek niyetindeyseniz eğer; bu pislik, kanı, aklı, cinsi, soyu, sopu bozuk mahlukatların parası var. yine, genç bir kadının acısı ve canı bu parayla örtülmek isteniyor. avukat, daha önce basın organlarına ulaşmaya çalıştığını, geri dönüş alamadığını ve elinden geleni yapmasına rağmen süreç boyunca bir arpa boyu yol katedemediğinin üzüntüsünü yaşadığını söyledi. olayı sosyal medya üzerinden ulaşabildiğiniz her yere yayarak kamu baskısı yaratabilirsiniz. twitter'da #intihardegilcinayet #sulecet hashtaglerini kullanarak olayı yaymanız. bunun dışında yapacağınız herhangi bir platformdaki paylaşım da işe yarayacak. kadın cinayetleri ile ilgili yazılar yazan her gazeteciye de ayrıca mail atıyorum.
    avukat umur bey'e fiziken yapabileceğimiz bir şey var mı diye sorduğumda, salı günü adliye önünde basın açıklaması yapmak istediklerini, bunun kesinleşmesi durumunda ise bize ihtiyaç olduğunu söyledi.
    lütfen arkadaşlar, şule'nin yerine kendinizi, kardeşinizi, sevgilinizi koymanıza gerek yok. sadece insan olmak dahi 23 yaşında tecavüze uğrayıp katledilen bi kadının utancını taşımaya yeter. yardım edin.

  • 27. ülkeyi hdp yönetse olacaklar

    hdp doğuyu yönetiyordu ne oldu ?

    bilim mi gelişti ?

    huzur mu vardı ?

    ıslak rüyadan uyan maymun.

  • 28. adana'daki en iyi kebapçılar

  • 29. ekşi itiraf

    fakirim fakat param varmış gibi davranıyorum

  • 30. 12 temmuz 2018 muharrem ince habertürk yayını

    "ben başkan adayı olacağım 100.000 imza toplayıp" deyip ertesi gün götü yemeyip vazgeçen ne idüğü belirsiz tiplerin "kör kütük sarhoştu o gece, çok sağlam kaynaklardan duydum" diye mesnetsizce salladığı iddialarla yıpratılmaması gereken insanın konuk olduğu yayın.

    her insan gibi bocalayabilen, bocaladığında yaptığı hatalarını kabul edilebilen, bir lider nasıl olurmuş o 50 gün içerisinde hiç sektirmeden, durmadan, yorulmadan gösteren bu adamı sırtından bıçaklamak için bu kadar acele etmeyin. bu kadar linç meraklısı olmayın.

    yaradılış gerekçesini siktiğimin yerinde herkes mükemmel ulan! hepiniz robotsunuz, hepiniz her olaya aynı vakurluk ve ferasetle, %100 doğru tepkileri veren insanlarsınız zaten.

    ulan, şimdi adamın kendisini koyduğu davanın ucundan tutmak yerine linç etmek için birbiriyle yarışan sizler, çok değil 1 ay önce pembe götünüzü kaşıyıp "başqanım xd <3" diye methiyeler düzüyordunuz bu adama! ne kaypak, ne haysiyetsiz insanlarsınız be. ayıp.

    gerçekten, 15 senedir bir tek kulağımızın arkasını bırakan, sırayı ona da getiren recep tayyip erdoğan'ı da, kendisine zürriyetsiz imasında bulunanlarla şimdi aynı gaye peşinde koşan devlet bahçeli'yi de, "iyi insan, naif insan ama liderlik vasfı yok"/ "böyle bir şey olabilir mi?"den ibaret kılıçdaroğlu'nu da, ne dediğinden kendi dahi haberi olmayan, kendisine imza verenlerden daha az oy alan doğu perinçek'i de, "türkiye partisi olacağız" deyip kendini kürt milliyetçiliğinden ve pkk'dan bir türlü soyutlayamayan demirtaş'ı da, "erdoğan'ın karşısında ben olmalıyım" diye diye ince'nin ve chp'nin altını oyan akşener'i de, meclisin ilk gününde bahçeli'nin eline davranan vekilleri olan, mhp vol. 2'den başka bir vasfı olmayan iyi parti'yi de hak ediyorsunuz.

    hepsi, hepimize müstehak.

  • 31. emine erdoğan'ın brüksel'de mağaza kapatması

    osmanlı devletinin yıkılma doneminde "saray masraflarinin artması" diye bir madde vardi biz lisedeyken. hey gidinin tekerrürü.

  • 32. misvak dergisinin efendiler temalı kapağı

    klasik dinci utanmazlığı. orjinal bir fikir üretmekten bile acizler. bildikleri tek şey çalmak.

    gelen mesajlar üzerine edit:

    (bkz: dinci ile dindar arasindaki fark)

  • 33. hem evrim teorisine hem yaratıcıya inanmak

    ilk olarak şunu belirtmek istiyorum, evrim teorisine ve yaratıcıya inanmak diye bir tanım doğru değildir. bir kere evrim teorisi bilimsel bir argümandır. buna inanmak diye birşey söz konusu olamaz. bilimsel bir konuda, elinizdeki verilere bakılarak bu konuyu ya doğrularsınız ya da çürütürsünüz, yani doğruluğunu ispatlarsınız veya yanlış olduğunu gösterirsiniz. evrim teorisi de bu bakımdan yeryüzündeki kanıt derecesi en yüksek ve kuvvetli olan teorilerden biridir. bir teorinin geçerliliği yanlışlanması ile ilişkilidir. evrim teorisi de bu zamana kadar yanlışlanabilmiş bir teori değildir, aksine genetik ve moleküler biyolojideki gelişmelerle daha da güçlenmektedir.
    teori bilim dilinde (halk dilinde söylenen şekilinden farklı olarak) kanıtlanmış en yüksek bilimsel kavramdır. bilimde kanun kavramı yoktur, eskiden kullanılmaktaymış (yer çekimi kanunu) gibi, ancak bu daha sonra bazı gelişmlerin ışığında (izafiyet teorisinin açıklanaması ile) kanun kavramı teoriye dönüştürülmüştür. biraz daha örnekler ile açıklamak gerekirse, bir elmayı yüksekten bıraktığınızda yere düşmektedir. bu bir doğa olayıdır ve bunu kolaylıkla gözlemleyebilirsiniz, ancak bu elmanın neden bu şekilde yere düştüğünü veya yeryüzünde değilde ayda veya marsta neden farklı bir şekilde zemine düştüğünün açıklamasının yapılmasına da yer çekimi teorisi denilmektedir. aynı şekilde evrim teorisi için de söylenebilir. evrim bir doğa olayıdır ve gözlemlenebilir (yer çekimi kadar kolay olmasa da) bu doğa olayının açıklanmasını da evrim teorisi yapar.

    yaratıcı konusuna gelirsek, bu bir inanç sistemidir, bilimsel bir argüman değildir. yani insanlar buna inanmak için bir bilimsel kanıta ihtiyaç duymazlar. inanır veya inanmaz. tıpkı çocukken annenizin size söylediği birşeye inanmak veya inanmamak gibi, sorgulama kabul etmez. inanç sistemleri bilimsel argüman üretebilecek sistemler değildir (yaratılışçılık gibi) bilim ve inanç birbirinden tamamı ile farklı şeylerdir. bilimde birşey hakkında tartışmak için ilk önce bir iddiayı ortaya atan kişinin veya grupların br kanıt göstermesi gerekmektedir. inanç sistemlerinde bilimsel denebilecek bir kanıt yoktur, bu nedenle bilimin inanç sistemleri ile tartışabileceği bir konu da yoktur. aynı şekilde inanç sistemleri de bilim ile tartışamaz. bilimsel bir veri veya teori, bir inanç sistemini yok etmek için çalışmaz, yaptığı iş çok basittir, doğadaki bir olguyu gözlemler ve bunu ispatlamaya çalışır, tıpkı evrim teorisin de olduğu gibi.
    siz bir dine inanabilirsiniz, ancak buna inandığınız için bunun gerçekliği doğru olacak anlamına gelmez. bilim için de aynı şey geçerlidir bugün doğru olarak kabul gören bir konu yarın aksi ispatlandığında ya tamamen ortadan kalkar ya da değiştirlir (evrim geçirebilir).
    bulmuş olduğunuz bilimsel bir veri, bir yaratacının olmadığının ispatı değildir. çünkü, dediğim gibi bu bir inanma işidir.
    ancak bir yaratıcıyı veya dini bir olguyu da bilimsel bir veri ile de açıklayamazsınız. dini inançları bilimsel verilere dökemezsiniz, işte allahın kanıtı diyemezsiniz. yani yaratılışçılık denen açıklamaları bilimsel verilermiş gibi gösteremeziniz.

    sonuç olarak, evrim teorisine inanmak diye birşey olamaz ya doğru kabul edersiniz ya da yanlış olduğunu ispatlarsınız.
    yaratıcıda ise ya inanırsınız ya da inanmazsınız, ikisini de yapmak için bir kanıta ihtiyacınız yoktur.

  • 34. bayan fotoğrafı çektiği iddia edilen dayı

    taciz eden amcanın sonu linçle bitmiş.

    edit : videonun altında, iğrenç ötesi yorumlar var.

  • 35. kanada başbakanı trudeau'nun yaptığı şaka

    iki ülke liderinin bu kadar samimi ve sıcak olmasına bu toprakların evlatları dayanamaz üzülür.

  • 36. ryan babel

    ryan : 4 milyon euro verin yoksa giderim.

    bjk : 4 milyon euro veremeyiz.

    ryan : o zaman giderim bak.

    bjk :istediğimiz teklif olursa kabul ederiz.

    ryan: flamengo beni istiyor, herkes beni beğeniyor.

    bjk. :tamam

    flamengo : babel'i beğeniyoruz al sana 6 milyon euro.

    ryan : yıllık 3 milyon euro isterim flamengo ona göre.

    flamengo: tamam kabul.

    bjk :8 milyon euro bonsrvis isteriz.

    ryan : saçımı kırmızıyaya boyayım da flamengo beni daha çok beğensin. ayrıca belki kızardım bozardım ama bana kırmızı çok yakışıyor.

    flamengo: babel'in kırmızı saçlarını beğendik al sana 7 milyon euro.

    bjk : €€€€€€€€€€€€ tamam kabul *

    flamengo : babel al 3 milyon euro.

    ryan : olmaz 4 isterim.

    bjk - flamengo : wtf

    ryan :şenol güneş beni beğeniyor.

    sonra hepsini türk medyası yapıyor uyanık ol falan filan.

    kalıyorsan kal gidiyorsan git.

  • 37. tinder

    yukarda ki yazarın da dediği gibi türk kızlarımız asla ve asla duruşunu bozmaz hepsi birer insanlık timsali, arkadaşları yükler, merak eder açar falan fiş mekan. ya bu uygulamayı bütün insanlık kullanıyor. yani çağ artık buraya gidiyor. eskiden insanlar arkadaş ortamında tanışırken artık daha kolay olan sosyal medyayı tercih ediyorlar. siz bu tercihe neden aşağılayıcı yaklaşıyorsunuz anlamıyorum. tercih etmeme hakkınız var ama tercih edene sövmek nedir?
    neymiş erkekler ilk görüşmede bana gelsene diyormuş. bak bak bak köpeklere bak siz kim köpek ingiltere düşesine böyle ahlaksız bir teklif yaparsınız. oğlum işi bilmiyorsunuz. önce aşık taklidi yapın niyetinizi belli etmeyin bir güzel inandırın kandırın ondan sonra sevişince terk edin.

    yurt dışındaki kızların da eşleşip konuşmadığı oluyor. olmuyor değil. ama oranlar türkiye'den çok daha düşük.

    edit: feministler gergin feministler hırpalıyor feministler sövüyor.

  • 38. efsane msn kişisel iletileri

    [yarasa][sigara]..[sigara] gecelerin yargıcı

  • 39. evcil hayvanlara oğlum kızım diye hitap etmek

    kimin ne dediği, giydiği, yaptığı ile bu kadar çok ilgilenmek, kendine dert etmek, bunu internette yazmak için vaktini harcayan başka bir toplum olmadığını düşünüyorum.
    resmen toplumsal bir akıl tutulmasının uzantıları bu hastalıklı dertler.

  • 40. 13 temmuz 2018 instagram'ın çökmesi

    sofrada mahsur kaldık yardım pls.

    yemeğe başlamak için yardımlarınızı bekliyoruz

  • 41. mariana çukurundan muazzam yeni görüntüler

    videoda görülen canlıların hemen hemen hepsi (bkz: blue planet ii) serisinde, david attenborough eşliğinde, çok daha detaylı ve kaliteli olarak anlatılıyor. meraklılarına; özellikle 2. bölüm (the deep) tamamen derin okyanuslar ve bu tür canlılar üzerine işleniyor. şiddetle tavsiye ederim

  • 42. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    derdiniz varsa açın azer bülbül dinleyin,
    yoksa burda karı kız kovalamak için boş yapmayın pezevenkler.

  • 43. 17'lik bir kızla 37'lik bir kadın arasındaki fark

    17 ve 37 yaşındaki kadın duygusal ve entelektüel açıdan aynıdır denmiş. hmm.. o zaman o kadın 20 yıl boşuna yaşamış demektir. genelleyemem ama çoğunlukla bu yaşlar arasında dağlar kadar fark olduğunu söyleyebilirim, olması da gerekir. en belirgin fark da dengeye erişen, uçlarda gezinmeyen, kendi içinde tutarlı karakterdedir.

  • 44. 256 gb iphone x'un 8599 tl olması

    andavalın biri kullanmak zorundayım demiş. nedeni de stabil olmasıymış! he tamam biz yedik. doğru bize giren çıkan yok. şimdi bu andavala anlatamazsın,
    adam aylık 2000 tl maaş alıyor, faturaya ek ayda 500 tl ye iphone alıyor. bu adamın hayat standardı bunu kaldırır mı? hey mal! aylık gellirimin 9000 tl yi geçtiği aylar oluyor htc kullanıyorum, entrylerimi de buradan yazıyorum. çocukluk arkadaşım asgari ücret alıyor, iphone x kullanıyor. yeni iphone çıksın, hemen onu da alır, o kadar stabilizasyona önem veriyor! kirada oturup, iki otobüsle işe gidiyor, sonuçta stabil bir hayat. yanlış anlamayın, arkasından konuşmuyorum, yüzüne de söylüyorum.
    tamam alın banane amk.
    edit: andaval oğlu andaval özelden yazarak anneme küfür etti. entrysini de silmiş yavşak! bunların insan kalitesi bu zaten. ekonomik durumunuz iyiyse alabiliyorsanız, alın. niye üstünüz alınıp özelden küfür ediyorsunuz?

  • 45. 12 temmuz 2018 coca cola rezaleti

    üst edit:
    bu entryi okuyan cocacola firması yetkilileri, durumun vahametini anlamışlar..
    akşamüstü sıkıntılarımızı ve olayı dinlemek için
    dükkanıma ziyarete geldiler, ibrahim ve can bey gayet güler yüzlü bir sekilde olayı dinlediler ve bize hak verdiler.
    (1.5 2 binlik dolap meselesi olmadıgını sözlükte de anlayan anladı.)
    kendilerinden 2 talebim oldu;
    -aradığımızda açacak varsa var yoksa yok diyecek bir satış temsilcisi.
    -verilen vaadlerin yerine getirilmesi.

    ibrahim beyle 20 temmuz gunune kadar bu isteklerimizin karşılanması için sözleştik.
    bu vakte kadar durum düzelirse entrymi sileceğimi
    düzelmezse de aşağıda yazdıklarımın geçerliliğini koruyacağını bildirmek isterim.
    ..............
    şimdi hikayemiz;

    çeşme ılıcada 1 aydır faaliyet gösteren bir ev yemekleri lokantasının sahibiyim. açtıgımda kapımda biten cocacola firmasıyla ilgili yaşadığım inanılmaz bir hikayeyi anlatacağım sizlere.
    restoran isletmecileri bilirler koladır sudur vs şirketler ürünlerinin teşhiri ve ideal ısıda muhafaza edilmesi için dolap verirler. bize de aynı sözler verildi, 2 hafta boyunca bugün yarın diyerek oyalandık. lakin satış temsilcileri ne aramalarımıza ne de mesajlarımıza kulak asmadı.
    (kurumsal bir firmanın telefonlarımızı açmaması.)
    dün yan dükkandaki marketin önünde aracını gördüm. kaçma ihtimaline karşı arabanın önünde bekledim. sonunda geldi ve kendisini içeriye davet ettim.
    -söz verdiğiniz gelmesi gereken dolaplar nerede?
    s.t: sizin dolabınız geldi ama size veremedik.
    -neden?
    s.t: çünkü elimize kısıtlı sayıda vardı ve dolapların daha önemli yerlere gitmesi gerekiyordu.
    -mesela nereye
    s.t: alaçatıya.
    - yani siz bize açık açık sizin bi öneminiz yok işletmeniz de umrumuzda değil diyorsunuz.
    s.t: ... , siparişiniz var mı?
    -yok.
    şeklinde gelişmis bir diyalogdan sonra dükkanıma cocacola firmasının hiçbir ürününü sokmamaya and içtim. 25 30 yaşında ticaretten zerre anlamayan artist bi beyaz yakalıya işletmemi ve emeğimi aşağılamasına izin vermeyeceğim.
    isterseniz buz gibi suyum,
    ayranım
    mis gibi cacığım
    ve şirketten çay kahvem var.
    kolam fantam yok.
    okuduğunuz için teşekkürler.

    edit: iğrenç düşünceleriniz size ait, o dolabın icine kıymayı peyniri sizin gibi insanlar koyar. dükkanımda şuan firmaya ait 20 koli mal bulunmakta. mal almadığımı nereden çikardınız??

  • 46. şekersiz sütsüz kahve içmek

    minimalist bir hayat görüşüne sahip siyah kahveciler, kahveleri gibi sade bir hayat yaşamayı severler. sabırlı fakat bir o kadar da beceriklidirler, sadece bazen sessiz kalmayı severler ve bazı sabahlar biraz ters olabilirler.

    dünya tatlısı bir insan da olsanız, acı lezzetlerin meftunu olma ihtimaliniz de kuvvetli yani.

  • 47. imla kuralı için mesaj atan yazarlar

    şu an bir -sözlükte- yazı yazıyor olduğumuz için haklı olan yazarlar.

    bakın sözlük diyorum s ö z l ü k. tabii ki doğru imla kurallarına yönlendirmeliyiz herkesi elimizden geldiğince. böyle başlıklar açıp cahilliği savunmayın.

  • 48. seni geçmişine rağmen kabul ettim diyen erkek

    kabul ettim ama en ufak falsonda ısıtıp önüne koyacağım haberin olsun mesajı veren erkektir.

  • 49. ekşi sözlük yazarlarının yaşamak istediği ülke

    japonya
    çin
    tayvan

  • 50. oğuzhan uğur'un tv programı yapması

    youtube'da ben televizyon programı yapmam diye ahkam kesen adam parayı görünce nasıl değişmiş. hayırlı olsun...