şirketi kuralı 8 yıl olmuş. hiç unutmuyorum 2008 yılında o teğet geçen? krizde güç bela açmıştık. cepte para kalmamıştı, ayakta durabilmek için sürekli stoktaki maldan yiyorduk. çok çalıştık, aza burun kıvırmadan, çoğa tamah etmeden müşterimizi sürekli arttırarak ilerledik. cirolar her yıl ufak ufak arttı.
bu 8 yılda her fırsatı değerlendirmeye çalıştım. 2010'da 1 e-ticaret sitesi açtım ve e-ticaret işine girdim. 2015'te 1 mağaza, 2016'da 1 mağaza daha açtım. ayrıca bu yıl üretimini kendi yaptığım bir ürünü piyasada ufak ufak satmaya başladım. aşırı harcamadan hep kaçındık. ne kazandıysak hep işe yatırdık. ev alıp satmadım.
eee diceksin ne geveliyorsun sonuca gel?
2008 yılında 1 mağaza ile aralık ayında yaptığım ciro ile bu yıl 3 mağaza+ e-ticaret sitesi ile yaptığım ciro neredeyse aynı gidiyor. piyasada para dön-mü-yor.
kiracım kirasını geciktiriyor, ödeme bekliyormuş. ben muhasebecime para ödeyemiyorum, yerine ürün veriyorum bakiyeden düşüyoruz. açık hesaplar cennet vade olmuş uzuyor. müşteri pahalı ürün almaktan çekiniyor demek isterdim, mağazaya özellikle 3 haftadır adam gibi müşteri girmiyor. giren de kaçmasın diye inanılmaz fiyat indiriyorum ona rağmen pahalı ürünler kesinlikle gitmiyor.
sabahtan beri sıkıntıdan izlemediğim kedili video, belgesel, siyasi video kalmadı. çok sıkılıyorum sözlük sonumuz hayır olsun.
2016 ekonomik krizi
-
-
orta çağ'da avrupa'da veba salgını yaşandığında, insanlarda görülen ateş, bulantı, baş ağrısı gibi belirtiler için tedavi olarak ağrı kesiciler ve ateş düşürücüler verilirmiş. kan sulandırıcı bu maddeler, hastanın ölümünü hızlandırmaktan başka işe yaramamış tabi.
biz de ülkece bir süredir benzer bir yöntemi uyguluyoruz. hastalığı değil belirtileri azaltmaya çalışıyoruz.
kayıt dışı hareketlere dayalı ekonomimizde doların artması, borsanın düşmesi ekonomik krizin sebebi değil sonucudur, önce bunu anlamak ve anlatmak lazım. dolar arttığı için ekonomimiz kötüleşmiyor, başta ekonomi olmak üzere ülke yönetimi kötü olduğu için kriz ortaya çıkıyor, bir göstergesi olarak da dolar yükseliyor. eğitim kötü yönetildiği için pisa sonuçlarında geriliyoruz. adalet sistemimiz kötü olduğu için katiller, çocuk tecavüzcüleri serbest dolaşıyor. iş güvenliği zihniyetimiz yerlerde süründüğü için her ay 150 iş cinayeti yaşanıyor.
yıllardır sıcak parayı döndürmek için teşvik edilen kayıt dışı ekonomimiz sistemin altını oyuyordu. yapısal reformlar yapılmadığı için de artık çöküyor. şu an için ekonomiyi dolar bozdurmakla kurtarmakla çalışmak, vebalı hastayı ağrı kesici ile kurtarmaya çalışmaktan farksızdır. hatta, ülkece üretimi ve ihracatı arttırsak dahi sürekli tekrarlanan "yapısal reformlar" olmazsa hiçbir şeyi toparlayamayacağımız bir dönemdeyiz artık. bu kriz geçen sene de vardı, daha çok nakit darlığı sebepli finansal bir krizdi. döviz kuru gibi daha genel geçer göstergelere de yansıdığı için artık herkes farkına varabiliyor. müdahale edilmezse seneye de artarak devam edecek.
türkiye, dünyanın en büyük vergi dairesi. yapılması gerekenlerin en basiti ile başlayalım, bu ülkenin artık acilen bir vergi reformu yapması lazım. ötv, kdv, ötv'nin kdv'si, ötv'nin kdv'sinin ötv'si, öiv, mtv, damga vergisi, geçici vergi, gümrük vergisi, emlak, çevre... bu ne yahu? her dert biter vergi bitmez sözü boşa değil gerçekten.
milli eğitim bakanı diyor ki "pisa testine sadece fen liseleri girse 3. olurduk". e peki niye her yere imam hatip açıyorsunuz? sınava fen liselileri sokmak da yine vebalıya ağrı kesici vermekten farksız işte. türkiye ciddi bir eğitim reformu ile akp'nin ucubesi olan 4+4+4 saçmalığından, bütün okulları imam hatip yapmaktan, sınav sistemleri ile her yıl oynanmasından artık kurtulmalıdır. okuyup başka iş bulamadığı için asgari ücreti altına sözleşmeli öğretmen olan bir ziraat mühendisi ilk okul çocuğuna ne verebilir?
bitmiyor, hukuk reformu da yapmamız gerekiyor. genel olarak toplumsal adaleti tekrar tesis etmeyi, hatta yatırımcılara güven vermeyi falan geçtim, türk ticaret kanunu'nda "çek görüldüğünde ödenir. buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir." diye yazarken çek kanunu'nda düzenleme yaparak "ileri keşide tarihli çeklerin erken ibrazı 31/12/2017 tarihine kadar yasaklanmıştır." ibaresi koyup kanunları birbirine düşürmememiz gerekiyor. üstüne bir de düzenlediği banka çekini ödemeyenlere hapis cezasını kaldırdığınızda ortaya çıkan şey istanbul'un arka mahallelerinde okey masalarında mezarlık çeki denen batık çekler karaborsası oluyor (konuyu biraz daha açmak için şunu yazdım: (bkz: #64611043)).
bizim çiftçiyi tekrar ayağa kaldırmamız lazım. çocukluğumuzda iyi kötü kendine yeten bir ülkeyken şu an tarımı, hatta tarım alanlarını bile tüketmiş haldeyiz. direnip kalanlar patatesi bir sene 50 kuruştan bir sene 5 liradan satıyor mesela. çiftçi önündeki 5 yıl mahsulünü kaç liraya satacağını bilmeli ki ona göre mahsulünü ekebilsin. ticari taksicinin aldığı vergi indiriminden faydalansın. mazotunu avrupalı rakibi ile aynı fiyattan alsın ki rekabet edebilsin.
işimiz çok, bizim sanayi hamleleri yapmamız da lazım, 2011'de sanayi bakanı saab ile dalga geçerken, 2015'te saab ile "yerli otomobil" anlaşması yapılmamalı. üretim ve ihracata teçvik getirilmeli. bugün bir üretim işletmesi açmak isteseniz onlarca imza gerekiyor, organizasyon sıfır, şirketi kağıt üzerinde kurmak makine almak kadar maliyetli.
ohal'e, khk'lara, terörle mücadele adı altındaki cadı avlarına bir son verilsin -başkanlık tartışmasına girmiyorum bile- şu yukarıdaki reformları yapsınlar, gerekirse kurtuluş savaşı'ndaki gibi tekalif-i milliye çıksın.
veba salgınında insanların bilinen bir çareleri yoktu, belirtileri azaltacak tedavileri denediler. bizim tedavimiz belli. başka yolu yok. -
ekşi'deki ergenler halkbank kobi kredisi reklamını çektirdi tabi amk...
paranın bulunamadığı kredi çekilemediği reklamlara kadar düştü.
binali'ye devalü... pardon kur farkı dedirtti...
ya bi siktirin gidin allah aşkına.
biraz mert olun yiğit olun. hepiniz bi yusuf yerkel bir hüseyin avni coş'sunuz.
delikanlı olun daa... -
açık ve net olarak söylüyorum; devletimizin vergiye ihtiyacı olan bu zor günlerinde sigara içmeyen, alkol tüketmeyen ve arabası olsun olmasın bidon bidon mazot almayan ve bu yolla devletimizin kasasına vergi girişini engelleyen haindir. devletimiz ve milli irade için herkesin sigaraya başlaması her gün akşam en az iki bira içmesi şarttır.
nasılsa sizden olmayanı hain ilan etmek kolay, buyurun namlu size döndü... -
kriz yoktur diyen sözlüğün malum göt yalayıcısı ak-iti de geldiğine göre bugün de kriz yoktur ben tatmin oldum.
-
devletin devlet olma özelliğine yakışmayan devletin prestijini düşüren 2 saçma uygulamaya neden olmuş kriz.
1- adeta yasal rüşvet alır gibi "koy cebime biraz para (matrah artır) ben de sana son 5 yıl için vergi incelemesi yapmayayım (yediğin bokları görmezden geleyim) diyen bir devlet.
2- beyaz veya kara, legal veya illegal yeter ki yurt dışındaki paranı getir kaynağı ne olursa olsun diyerek kara parayı gönüllü olarak ülkeye davet edip uyuşturucudan gelen paraları bile aklama imkanı veren ve bunu varlık barışı diye sunan bir devlet. umarım varlık barışı ilerde varlık vergisine dönmez.
vize kuyruklarında beklemek bir yana ama böyle bir devletin vatandaşı olduğum için utanıyorum. -
ihracatın artmakta olduğuna dair yanlış entry’ler içeren başlıktır.
öncelikle, tüik (türkiye istatistik kurumu) verilerine göre 2015 yılı ocak-kasım dönemi ihracatımız 2014 yılının aynı dönemine göre zaten %8,3 düşerek 132 milyar dolar olarak gerçekleşmişti.
2016 ocak-kasım döneminde de, 2015 yılının ocak-kasım dönemine göre %3 azalarak 128,9 milyar dolara düşmüş gözüküyor.
öte yandan, 2015 yılı kasım ayı gerçekleşen ihracatımız 11,6 milyar dolar seviyesinde. bugün gazetelerin açıkladığı “tim verilerine göre” ise 2016 yılı kasım ayında 11,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş. aradaki fark %2,5 artışa işaret ediyor.
ancak aslında böyle bir artış yoktur arkadaşlar. bunu medya organları hep yapıyor. burada “tim verilerine göre” ifadesi anahtar kelimedir.
“tim (türkiye ihracatçılar meclisi) verileri” denen şey, ihracatçı birlikleri kayıt rakamlarından alınan geçici ihracat verileridir. şöyle ki; bir ihracatçı ihracat yapmak istediğinde, ihracatçı birliğine gider ve “gümrük beyannamesi” denen bir form açar, burada “yapmayı düşündüğü” ihracatın değerini de yazar. daha sonra ise bu ihracat ya gerçekleşir, ya da muhtelif sebeple gerçekleşmez. eğer gerçekleşirse, mal gümrüklerden çıkarken bu gümrük beyannamesi onaylanır, ve bir ay sonra “gerçekleşmiş ihracat” olarak tüik rakamlarına yansır. bu sebepten ötürü, yıllar itibariyle her zaman için bu “tim ihracat verileri” ile “tüik kesinleşmiş ihracat verileri” arasında “tim verileri” lehine yaklaşık %3’lük bir fark vardır.
bu yüzden gazetelerin bugün yaptığı, “tim geçici ihracat verileri” ile 2015 yılı kasım ayının “tüik kesinleşmiş ihracat verileri” ni karşılaştırmak saçmadır. hatta diyebiliriz ki, aradaki %3’lük şişirme farktan ötürü, bir ay sonra kasım 2016 tüik kesinleşmiş ihracat verileri açıklandığında kasım 2016’da da ihracatın düşmeye devam ettiğini göreceğiz. aynı sebepten ötürü, ocak-kasım ihracat değerleri de bir önceki yılın aynı dönemine göre %3 değil, daha fazla düşmüş çıkacaktır.
aşırı teknik bir değerlendirme gibi gözüktüyse kusura bakmayın, ancak bu “tim verileri” sahtekarlığı sürekli yapıldığından söyleme gereği hissettim. -
akplileri delirten olaydır.
daha da delirdikleri dolar bozmayan insanlardır. yukarda orospu çocuğunun teki ağzına geleni saymış dolar bozmayanlara, hatta yetinmemiş sike sürülecek aklı olmamasına rağmen fikir bile üretmiş, diyor ki devlet onların dolarlarını kendi kendine bozsun hatta 1.5 tl den bozsun.
be amın evladı, o doları oraya kim çıkardı onu niye düşünmüyorsun? suçu sürekli fetöye avrupaya amerikaya atan ve her konuşmasında doları daha da fırlatan bir ibnenin peşinde koşa koşa anasını siktiniz ekonominin sen hala doları olana mı kızıyorsun?
şu dönemde elindeki dolarını bozan net salaktır, sokarım sizin milliyetçiliğinize de vatan sevginize de, siz o vatanı satalı çok oldu şimdi kendi bokunuzda boğulma zamanı.
keyifle izleyeceğiz sefillikten gebermenizi. -
yaklaşık 3 sene boyunca patronların ve çalışanların büyük kısmının akpli olduğu bir şirkette çalıştım. (tabi sigortayı asgariden yatıran, asgari geçim indirimini bile maaşa dahil eden, fazla mesai ücretlerini ödemeyen bir şirketti bu arada) oradaki akpli olmayan ve hatta gezi direnişçisi olan tek insan ben olduğum, bunu da hiç çekinmeden yüksek sesle söyleyip şakır şakır savunduğum için şakayla karışık vatan haini, terörist falan ilan edilmiştim şirket içinde. neyse ki sonunda kurtuldum oradan, şimdi ki patronlarım sabah akşam onlara küfreden insanlar.
geçen gün eski patronum yeni şirketime geldi çünkü aralarında ticari bağ var. bu yine başladı akp şöyle iyi, başımızdaki namaz kılıyor, israil kötü, geziciler kaka, fetöcüler eşek, hdp salak, ingiltere şıllık, chp uyuz blablabla tabi yeni patronlarım ticari bağlardan dolayı ses çıkaramıyor, sadece dinliyor. en sonunda ben girdim devreye, tekrar saydırmaya başladım, başkanlık sevdası uğruna ülkenin uçuruma sürüklenmesinden girdim, ekonomik krizden çıktım. ve o adam bana şunu dedi;
-gezi zamanında dolar yükselmeye başladı, o gün bugündür de yükselmeye devam ediyor. hepsi sizin suçunuz, siz başlattınız doların yükselmesini. bak olay ekonomik krize kadar geldi.
yeni patronlarım ve ben birbirimize baktık, şok olmakla karışık bir çaktırmadan gülümseme yaşadık. bu nasıl bir hayal gücüydü gerçekten anlamak zor.
yani bu adamlar asla ama asla ekonomik krizde akp'yi suçlamayacak. ekonomik krizin faturasını 1954 yılında yozgat'ta arı öldüren chp'li polise bağlayacaklar, alman markası mercedes'e debriyaj perçini satan fetocu xyz'ye bağlayacaklar, ingiltere'de selfie çektiren türk turiste bağlayacaklar, sigarayı bırakıp e-sigaraya geçtiği için vergi vermeyen alevi gencine bağlayacaklar ama akp'ye bağlamayacaklar bu krizi.
gidecekler, ekonomik krizle geldiler, ekonomik krizle gidecekler. ama benim tahminim "sen vermedin, ben vermedim kim verdi akp'ye oy" geyiğinin yerini "ben verdim, sen verdin, kim vermedi akp'ye oy" geyiği alacak.
ben bu esnada yangın, itfaiye, hortum cümleleri kurup, rantlarla yükselen şirketlerin teker teker kıvranmalarını izleyeceğim. bir tarafta başkanlık uğruna ülkeyi uçuruma sürükleyen bir adam, bir yanda ekonomik krizle savaşan şirketi. bakalım hangisinden vazgeçecek? eğer ki bunları biraz tanıdıysam para uğruna vazgeçmeyecekleri şey yok, reisleri de bunu çok iyi biliyor aslında. ve o vazgeçme esnasında da birbirlerini suçlayacak, "kim sattı lan davamızı?" diyecekler. hayali bile güzel valla. -
ekonomik krizin hanceri tam kalbimize kalbimize indirmesini oyle bir hasretle bekliyorum ki nice asiklar sevdiklerini bu sekilde beklememistir.
tatava yapiyorlar iste. bunlar vatan evladi, biz vatan hainiyiz. gezi parki olaylarinda dolar 10 kurus artinca ulke elden gidiyormus gibi aglayan bu din tuccarlari dolar 1 liradan fazla artmisken ayak yapiyorlar, akillarinca hedef sasirtiyorlar.
en sik soyledikleri yalan da krizin hepimizi vuracagi. vursun olum, vursun zaten. acliktan geberelim, hatta en sevdiklerin issiz kalip intihar etsin, o zaman anla durumun vehametini. ama sen bunun icin bile tutup bu yazdigim entry'yi bulup beni suclar, vicdanini rahatlatirsin.
anam, babam, kardesim issiz; teyzem, annneannem, dedem birlikte bir emekli maasina yasiyor, amcam, yengem, ikisi universite mezunu cocugu, biri lise sonda zar zor geciniyor. bana daha ne kadar vuracak lan bu kriz.
yillarca arkadaslarimla tartistim. tek istegim bu ulkenin iyiye, guzele, refaha kavusmasiydi. ulkem duzluge cikacaksa maasimin yarisini almamaya razi gelecek kadar da sevdim ulkemi. ama olmadi arkadas.
cok mu zordu lan sadece ve sadece ulkesi icin calisacak, sahsi menfaatlerini aklinin ucuna bile getirmeyecek, bu ulkeyi seven onurlu insanlara yetki vermek? hepiniz mi haksiz ama guclunun yanina gectiniz? benim oyle akrabalarim var ki akp dinden uzaklasti, acaba saadet'e mi oy versek diye tartisiyorlar. bu muydu hak ettigimiz? demek ki buymus. ben cozuldum arkadas. tek istegim kendi icinizde yasadiginiz ruya aleminden uyanmaniz da degil ama sizin de rahatinizin bozulmasi.
tum bu sebeplerle evet vatan hainiyim ve ekonomik krizi dort gozle bekliyorum.