neo ottoman.
reisinin beslemesi.
cahil yobaz.
bu haddi kimden aldigini hepimiz biliyoruz.
ulkeyi bu hale getiren bas köpeğin kim oldugunu hepimiz biliyoruz.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. ercan kızılateş
-
2. pendik'te mini etekli kadına saldıran kişi
sonra da yok islamofobi varmış islam sevgi kardeşlik hoşgörü diniymiş tv'de nutuk çekerler. sen busun işte ne daha fazlası ne de daha azı. ya allah bismillah allahu ekber diyerek sağa sola saldırma işinin light bir versiyonu.
-
3. survivor 2017
sema elenince hafif bi içim burkul...
şaka şaka sema iğrenç bi kişiliksin, doğru bildiklerin yanlış, yanlışların doğru. bi format attır kendine. nefretle baktığın adem'e elenmen de çok güzel oldu.
o iyi niyetli çocuğa kurban olun lan hepiniz. -
4. odtü'de tuvaletlerin cinsiyetsiz olması
feminist facebook gruplarında zafer kazandık edasıyla paylaşılan haber. erkeklerin sıçtığı tuvalete hangi geri zekalı girmek ister ki?
not: erkek -
5. ramazanda açık alanda yemek içmek yasaklanmalı
orucunu düzenli tutan biriyim. düşüncelerin, yaşam tarzlarının ramazan'da kısıtlanmalarına şiddetle karşı biri olarak bu başlığa da karşıyım. ramazan oruç tutmayanların değil oruç tutanların nefislerinin sınandığı aydır.
-
6. bakire olmayan hatunla evlenmek
(bkz: kütle halinde entry girmek)
-
7. 21 haziran 2017 suriyelilerin kadınlara tacizi
her şey tam olarak tahmin ettiğim gibi gidiyor. ülkeye soktuğunuz bu davarlar artık pervasızca yaptıkları picligin videosunu da çekiyor. bunun bir tık sonrası toplu tecavüzler olacak. ha unutmadan;
(bkz: ama onlar savaştan kaçtı)
eserinle gurur duy davutoğlu. -
8. 6 günden fazla çalışma yasağının kaldırılması
1924 yılında çıkarılan ve insan hayatına saygı içeren 1 günlük tatilin kaldırılmasıdır. yani 1924 öncesine dönüş yapılmış oluyor. işte geriye gitmek diye buna derim. bu gidişle 1299 yılına geri döneceğiz inşaallah.
zaman makinesine gerek bırakmayan süper olay. -
9. hiçbir evli erkeğin evliliği tavsiye etmemesi
tavsiye etmezler ama boşanmazlar da. tek başlarına bi kap yemek yapabildikleri yok konuşmaya gelince hepsinde bi havalar. bende bi tane var bunlardan, 2 haftadır ayrıyız. sorsan çok darlanıyordu beyfendi. annesi arayıp diyor ki ' çocuk yalnız giyecek çamaşırı kalmadı, ne yiyor ne içiyor düşünmüyor musun? dön evine!' tek derdimiz bu çünkü; çamaşır! ama sorsan evlenmeyi asla tavsiye etmez.
-
10. selamun aleyküm'ü merhabayla karşılamak
selamün akeyküm arapça da "sana (senin üzerine) selam olsun" demek yani direk türkçedeki "selam - merhaba" anlamına gelir. içinde allah'ın selamı falan yoktur. zaten allah'ın adı bile geçmez ekmeğe sürecek beyni olmayanlar, aparça dilini komple allah kelimesi sanan ziyan kitle bunu allah'ın selamı sanır. muhtemelen demeye çalıştıkları "selamün aleyküm ve rahmetullahu ve berakatühü" olsa gerek (allah'ın selamı rahmeti ve bereketi üzerine olsun) ama bilmezler. yani bir türk'ün bakkala girdiğinde selamın aleyküm demesi ile hello bakkal demesi arasında fark yoktur. anasını bellediniz dilin üstelik din zannederek, yapmayın... azıcık beyninizi çalıştırın kuran'ın da türkçesine bir baksanız sıklıkla "hala akıl etmez misiniz" dediğini görürdünüz.
-
11. 20 haziran 2017 ankara'da öldüresiye dövülen kişi
üst edit: ankara'da gönüllü 2 avukat musa abimizin davasına bakacaklar. davayı geri çekmeyi falan da düşünmüyor kendisi. destek olan onlarca yazara teşekkürü borç biliriz. çok ama çok sağolun.
başlık karakter sınırı derdimiz olmasaydı tamamı 20 haziran 2017 ankara'da ödüresiye dövülen gariban vatandaş olacaktı ancak olmadı.
olay geçen gece sabah karşı 05:00 sularında gerçekleşiyor. işinden çıkan aşçı bir abimiz ki kendisi tanıdığımız kendi halinde bir abimiz. işinden çıkıyor evine doğru giderken bir pavyonun önünde kendisine durduk yere 3 kişi saldırıyor. saldırganlardan birisi 20 yaşında bir polis ve diğerleri de onun akrabaları.
olay şöyle gerçekleşiyor.
https://m.mynet.com/…104554?utm=webdesktop&u=iphone
ankara ulus’ta bir gece kulübünde aşçılık yapan iki çocuk babası 47 yaşındaki musa köse, sabaha karşı iş çıkışı yolda yürürken, 1’i polis 3 kişi tarafından dövüldü. güvenlik kameralarına yansıyan 3 saldırgan çıkarıldıkları ankara 7’nci sulh ceza hakimliği tarafından ’hayati tehlike geçirecek ve kemik kırıklığı oluşturacak şekilde kasten yaralama’ suçundan tutuklandı.
olay dün sabaha karşı ankara'nın en işlek caddelerinden biri olan ulus'taki çankırı caddesi'nde meydana geldi. burada bir gece kulübünde aşçı olarak çalışan musa köse, iş çıkışı evine gitmek için otobüs durağına yürürken, henüz belirlenemeyen bir nedenle 1'i polis 3 kişinin saldırısına uğradı. tekme tokat yerde sürüklenen, bacağı kırılıp burun kemiği çatlayan musa köse'ye uygulanan şiddet güvenlik kameralarına saniye sanıya yansıdı.
görüntülerde, musa köse'ye saldıran 3 kişiyi durdurmak için yolda bulunan bir kişi müdahale ediyor. ancak saldırganlar köse'yi dövmeye devam ediyor. bir süre sonra olay yerine polis ekipleri geliyor. ancak polis ekipleri olay yerindeyken de saldırganlar, yerdeki köse'nin kafasına tekme atıyor. köse daha sonra ambulansla hastaneye kaldırılıyor.
o haldeyken 'orucum bozulur su içirmeyin' dedi"
saldırganlara müdahale ederek musa köse'nin, hayatta kalmasını sağlayan mehmet hacı koyun, "sabah 5-6 arası işten çıktım. caddede bir ses duydum ve sesin geldiği yere baktığımda 3 kişinin bir kişiyi dövdüğünü gördüm. dövülen kişi bana ismimle hitap edince tanıdık olduğunu anladım. benden yardım isteyince ellerinden aldım ve ambulans çağırdım. bu sırada hale saldırmaya devam ettiler" dedi.dövülen kişinin bir gece kulübünde aşçılık yaptığını belirten mehmet hacı koyun, şunları söyledi:
"gariban bir insan. bir süre sonra polisler geldi ancak karşıdan izlemekle yetindiler. gelip olaya müdahale etmediler. vuran kişilerden biri de polis. daha önceden gördüğüm biri ancak samimiyetim olan biri değil. gece çalıştığım için buraya gelen çoğu kişiyi tanırım. 'gariban bir adama neden vuruyorsunuz' dediğimde bıraktılar. 'sarhoştu bize takıldı' dediler.
ben de gariban biri olduğunu alkol kullanmadığını söyledim. hatta çevredekilerden su istediğimde, 'orucum bozulur su içirmeyin bana' dedi. oruçluymuş bir yudum su içiremedik.
benim anlamadığım devletin polisi neden izliyor. 'ben polisim' diyerek tekme atmaya devam ediyor."
"neden saldırdıklarını bilmiyorum"
olaydan sonra kaldırıldığı hastanede ameliyat edilen ve 45 gün 'iş göremez' raporu olan musa köse, neden saldırdıklarını bilmediğini belirterek, şunları anlattı:
"saat 05.00-05.30 arası işten çıktım. dolmuş gittiği için otobüs durağına yürümeye başladım. bu sırada 3 kişi beni yakaladı. biri ensemden tuttu ve sürükledi. bana hiç bir şey söylemediler.
önümde yürüyen bir çöpçü vardı. 'dursana lan' diye ona seslendiler sandım. ben yürümeye devam edince ensemden yakaladılar. bana vurmaya başladılar. hacı arkadaşımız olmasa beni öldüreceklerdi. bacağımı kırdılar. yerde sürüklerken ha bire vurdular. ben can havliyle 'ne isterseniz vereyim' dedim. ancak hiçbir şey demeden vurmaya devam ettiler.
bir ara yol kenarındaki aracın bagajını açtılar. 'beni bagaja koyup bir yere atacaklar' diye düşündüm. sonra ambulans geldi. hastaneye götürdüler. orada sol bacağımın kırık olduğunu söylediler. burun kemiğimin kırık olduğunu söylediler. polise de ifade verdim ancak o an kendimde değildim."
kırık olan sol bacağına platin takıldığını belirten musa köse, en 3-4 ay işinden de olduğunu belirterek, saldırganlardan şikayetçi olduğunu sözlerine ekledi.
olay sonrası gözaltın alınan şüphelilerden s.k.'nın, emniyet müdürlüğü korumalar şube müdürlüğü'nde polis olduğu ve kardeşi s.k. ve kuzenleri u.t. ile bir gece kulübünde eğlendikleri belirtildi.
sorgudaki ifadelerinde şüphelilerden s.k. olayın bir anlık refleks sonucu meydana geldiğini söyledi. diğer iki şüpheli ise suçlamaya kabul etmeyerek ve kavgayı ayırmak istediklerini ileri sürdü. işlemlerin ardından ankara adliyesi'ne sevk edilen 3 şüpheli, çıkarıldıkları 7'nci sulh ceza hakimliği'nce 'hayati tehlike geçirecek ve kemik kırıklığı oluşturacak şekilde kasten yaralama' tutuklandı.
http://www.cumhuriyet.com.tr/…lik_kamerasinda.html#
olay videosuna üstteki linkten ulaşabilirsiniz.
ve polis arkadaş ve kuzenlerinin facebook profilleri de aşağıda.
https://www.facebook.com/tennq
https://www.facebook.com/salihtengilim
https://www.facebook.com/viezaaa
hepsi de vatan millet sakarya modunda.
pavyondan çıkıp tek derdi evine ekmek götürmek olan bir adama saldırabiliyorlar.
işinden olabilir musa abi. ayağı kırık çünkü.
işinden olursa ailesine bakabilecek bir dayanak yok. çok da zorda kalacak.
içim soğumuyor sinirden bu nedenle başlığı buraya taşıdım. bir ses olsun artık kendilerini memati/polat zanneden bu densiz güruh yok olsun. devlet büyüklerinden insanın, ezilenin yanında görülelim istiyorum.
dün fox habere de çıktı olay. kameralar önünde polislerin yanında adama halen tekme atıyor ancak polis kılını kıpırdatmıyor. -
12. apple'ın yapıp da diğerlerinin yapamadığı şey
iphone 7 cihazında telefon görüşmelerinde yaşanan hoparlörden cızırtı gelmesi sorunu ile ilgili olarak birkaç gün uğraşarak genius bar randevusu alınır; yapılan testlerde hiçbir sorun bulunamamasına rağmen eğer talep edilirse ürün değişimi yapılabileceği bilgisi verilir ve bunun üzerine sıfır yeni bir cihaz verilir. apple'ın yapıp da diğerlerinin yapamadığı şey işte budur. cihazı sattım bitti değil, satış sonrası da en az satış kadar önemli bunun apple kadar farkında olan başka bir teknoloji firması göremiyorum ben.
-
13. ekşici bir kadın yazar tarafından dolandırılmam
(bkz: bunu yiyen insan olamaz)
-
14. 21 haziran 2017 yapı kredi hesabımın boşaltılması
önedit: başlığı telaşla 21 mayıs olarak açmışım. 21 haziran 2017 olarak düzeltilmesini rica ediyorum.
az önce olan olayın sıcaklığıyla ne yapsam bilemediğim için buraya yazıyorum.
eşimin telefonuna banka şifresi yanlış girildi diye bir mesaj geldi ve müşteri hizmetlerini arayıp karta bloke koydurduk hemen. daha sonra internet bankacılığından hesabı kontrol etmemizle başımızdan aşağı kaynar sular döküldü. hesaptaki yaklaşık 18 bin lira civarındaki para çok kısa süre içinde çekilmiş. tüm para 1500 tl, 3000 tl gibi meblalarla havale edilmiş ve atm'den çekilmiş. telefonla bankayı aradık ama onlar da sadece hesaba ve karta bloke koydular ve yarın önce şubeye sonra savcılığa gitmemizi söylediler.
kart vadesiz hesap kartıydı ve hiç bir uyarı sms'i gelmeksizin eşimin biriktirdiği tüm para bir anda buhar oldu.
başına bu tarz bi olay gelen varsa ya da yol gösterebilecek birileri olursa çok sevinirim.
güncelleme: paranın bir kısmı atm'den nakit olarak çekilmiş, bir kısmı da atm'den havale edilmiş. para çekilme olayı bugün gece saat 00:00'dan biraz önce başlıyor ve kısa sürede hesap boşaltılıyor. sabah önce bankaya sonra savcılığa gideceğiz. elimizden başka ne gelecek bilmiyorum. yapı kredi bankası'nın tavrını sabah göreceğiz. bakalım emanet ettiğimiz paramızın çalınmasına göz yumup ne haliniz varsa görün mü diyecekler, yoksa sorunu hemen çözecekler mi.
güncelleme 2: arkadaşlar banka kartı elimizde, yani çalınma durumu yok. bankanın bize gönderdiği tek mesaj olan şifreniz yanlış girilmiştir'i gönderdiği saat 00:04 ve zaten o ana kadar bankadaki tüm para boşaltılmış. mesajı görür görmez arayıp hesabı bloke ettirdik ama çok geç olmuştu.
güncelleme 3: mesaj atan, destek veren herkese çok çok teşekkürler. sabah erkenden bankaya gidip durumu anlattık ve işlemlerin bize ait olmadığına dair dilekçeyi verdik. sağolsun şubedeki görevli arkadaş da çok sakin ve anlayışlı bir şekilde ilgilendi. hemen ardından savcılığa gidip şikayette bulunduk. savcılıktan aldığımız tutanağın bir kopyasını vermek üzere bankaya döndük ve bankada sıra beklerken yapı kredi genel müdürlüğünden bizi arayıp parayı iade ettiklerini söylediler. hazır bankadayken hesabı kontrol ettirdik ve havale işlem ücretleri dahil bütün zararımızı karşıladıklarını gördük.
hem şubede söylenenlerden hem de burada yazılanlardan sürecin uzayacağını düşünüyorduk. çok şükür yapı kredi bizi mağdur etmedi. 12 saattir yaşadığımız can sıkıntısı ve stres mutlu bir şekilde sonuçlandı. yapı kredi'de işlemin bu kadar çabuk sonuçlanmasını sağlayan görevlilere ve duyarlı bir şekilde destek olan yazar arkadaşlara müteşekkiriz.
son güncelleme: bazı yazar arkadaşlar yapı kredi virali olma ihtimalinden bahsetmişler. keşke öyle olsaydı da bu travmayı hiç yaşamasaydık.
benzer bir durum başka bir yazar arkadaşın da başına gelmiş (bkz: 22 mayıs 2016 iş bankası hesabımın boşaltılması) ve benzer şekilde aynı gün içerisinde iş bankası tarafından da para iade edilmiş. olay bizim açımızdan hızlı bir şekilde olumlu sonuçlansa da yaşanılan durum insanı bankalara karşı ister istemez tedirgin ediyor. ek olarak hangi banka bu tip olaylarla anılmak ister arkadaşlar? böyle büyük bankalar belki sosyal medyayı iyi takip ediyor ve buradaki destek işe yarıyor, belki de dolandırıcılığın bariz olduğu vakalarda hızlı hareket ediyorlar, bilmiyoruz.
tekrar destek veren herkese çok çok teşekkür ederim.
benzer olayların yaşanmaması ve olası tedbirler için şu entry'e göz atmakta da fayda var (bkz: #68973707). -
15. 1995'e ışınlanan yazarların buluşacakları yer
5 yaşında olacağım için ailemin izin vermeyeceği buluşmadır.
-
16. 21 haziran 2017 boğaziçi mezuniyeti protestosu
-
17. sözlük yazarlarının saat markaları
(bkz: diesel)
(bkz: escape)
(bkz: tommy hilfiger)
(bkz: fossil)
rabbim siyasete girmeyi nasip eder de altına bir de patek phillippe yazmak kısmet olur inşallah elhamdülillah. -
18. ege bölgesinde yaşanacak en güzel sahil kasabası
buraya yazıldığı takdirde en güzel olmaktan çıkacaktır.. yazma!
-
19. izmir'de otobüste oynayan insanlar
izmir'i ülke yapın, vizeyle girilsin.
-
20. bugatti veyron alırken dikkat edilecek hususlar
ulan o kadar fakirimki aklıma husus gelmiyor
-
21. ekşi itiraf
şimdi size bir insanın neden hep kaybettiğini anlatan bir hikaye anlatacağım.
türkiye'de alanında önde gelen fakültelerden birinde, iç hastalıkları alanında doktora yapan bir veteriner hekimim.
haliyle beni tanıyanlar bana bir şeyler danışmak için sık sık benimle iletişime geçiyorlar. aslında genelde sadece bu yüzden benimle iletişime geçiyorlar. yani öyle nasıl olduğumu, halimi, hatrımı soran filan zaten yok. işleri düştüğünde, hayvanlarla ilgili bir mesele olduğunda geçerler iletişime. neyse.
her şeyden önce bir hekim olarak, bu danışmalardan sık sık kaçınmaya çalışıyorum. zira muayene etmediğim hayvana teşhis koymam ya da o hayvanı tedavi etmeye çalışmam ne mesleki açıdan, ne etik açıdan, ne de ahlaki açıdan doğru değil. danışmanlık ancak konu hakkında yeterli bilgi toplandıktan sonra yapılır. muayene etmeden de yeterli bilgi toplanamaz.
tıp okuyanlar ya da beşeri hekimler iyi bilir. olur olmadık her şey için acile gelip "bi seron neyin takaydık" diyen bir sürü insan vardır. sırf kendi tatmini için gerek olmadığı halde bir şeyler yaptırmaya çalışan aptallar sürüsü. aynısı elbette hayvan hekimliğinde de var. bu hem danışmak için iletişime geçenlerde, hem de fakültenin hastanelerine gelen hasta sahiplerinde mevcut.
bu yüzden piyasada ilaç diye serum çekip hayvana yapan meslektaşlar türüyor. biraz da mesleki ahlaktan ve etikten yoksun olmalarının bir eseri elbette bu.
işte ben bunlardan hep kaçınıyorum. zira ben muayene etmediğim hayvan için en fazla "şu, şu, şu olabilir," diyebilirim, eğer sorun basit bir şeyse bazı tavsiyeler verebilirim, değilse de "lütfen en kısa zamanda bulunduğunuz şehirde bir veteriner hekime başvurun," derim.
hikayeye gelirsek.
az önce kız arkadaşım kendisine sorulan bir soruyu sordu bana. sorulan soru, hatalı bir varsayımdan ileri geliyordu. ben de onu düzelttim önce. "o x sandıkları şey x olamaz, y'dir." y'nin nedenleri de öyle karmaşık şeyler değil ama bir hekim muayenesi şart. yani iş yine, mümkünse en yakın zamanda bir veteriner hekime başvurun cevabına geliyor. diyorum ya, doğrusu da bu.
bunun üzerine daha önceki bir olayın bahsini açtı. olay şu. filanca yerde sokakta zehirlenen bir köpek buluyorlar ve ne yapalım diye soruyorlar. bana bu konu sorulunca "serum tedavisi şart, mutlaka bir kliniğe götürülmeli," diyorum. ağzından köpükler saçan, kontrolsüz dışkılama ve işeme davranışı gösteren ve agoni halinde olan bir köpek. bir hekim dokunuşu şart.
bu olay devamında şöyle gelişmiş. benim cevabımı beğenmeyen ilgili kişiler, başka bir hekimden fikir almış, o da buna "şunu şunu içirin," gibi cevaplar vermiş. sokak hayvanı için verecekleri parayı boşa harcanan para olarak gören yurdum insanlarını bu açıklama daha çok tatmin etmiş tabi. geçenlerde burada "veteriner hekimler para almasın" diye açılan bir başlık vardı ya, kafa o kafa.
kız arkadaşım bunu "bak sen bana o gün böyle bir cevap vermedin, sonra o diğer hekim verdi, işte sen bu yüzden kaybediyorsun, şov yapmayıp tatmin edici cevaplar vermiyorsun," diyerek açıkladı.
incinen gururum ya da mesleki bilgilerim bir yana, kendi kız arkadaşımın, ki o da bir veteriner hekim adayıdır, yaklaşımının bende yarattığı kırgınlığı tahmin edebilirsiniz sanırım. ne kadar boşa uğraştığımı gösterdi bu bana. en yakınımdakilerin bile bu tavırda olması, ideallerimin ve uğruna savaştıklarımın ne kadar boş olduğunu gösterdi.
idealist ve hep doğru şeyi yapmaya çalışan bir insan oldum hayatım boyunca. bu yüzden hiç şov yapamadım. hiç gösteriş yapamadım. bu yüzden kız arkadaşımdan bile gördüğüm muamele bu.
artık her şey pr. yani halkla ilişkiler. yani şov.
vasıfsız ve vasat bir sürü insan nabza göre şerbet verip kendi reklamını yapabildiği için birçok kez takdir görüp iyi yerlere gelebiliyor bu hayatta. benim gibi "bir canla uğraştığının farkında olan ve bu yüzden bilinçli olmaya çalışan"lar da hep kaybediyor. bu hayatın her alanında böyle.
zaten kaybetmeye alışkındım da, bugün bu yaşananlar yüzünden bir daha kaybettim, bir daha kırıldım.
sonra gelip içimi dökmek için buraya bunları yazdım. aptalca evet. kim ne yapsın benim derdimi oysa ama gidebileceğim de kimse yok.
kimseyle konuşamıyorum, derdimi kimseye anlatamıyorum.
itirafım da şu: bu çok basit ve çok aptal konu bile bu kadar berbat hissettirebiliyorsa kesin depresyondayım. ama her şeyden önemlisi, bu ideallerin ve bu çabaların boşuna olduğunu görmek.
doğru olanı yapmaya çalışmak insana her zaman kaybettiriyormuş. bunu bir kez daha görmüş oldum. -
22. ulusoy turizm'in batması
- ulusoy batmış.
+ hadi beee. tüh yazık olmuş..
- resmi açıklama geldi. batan başka firmaymış.
+ yazık yaa. çocukken binerdik.
- olum batmamış dedik, başkası batmış ulusoy değil.
+ neden hep iyiler gidiyor ya, keşke metro batsaydı.
- lan mal. batmamış işte daha neyin derdindesin.
+ öğrenciyken binerdik ya, yazık olmuş.
- batmamış evladım batmamııııışşş.
+ dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama akp döneminde batmıştır.
- ananı.... -
23. düğün yapmayı türk geleneklerinden koparma projesi
günümüz dünyasında düğün gereksiz ve sadece masraftır. takılan takılarla düğünün zararı karşılanmaya çalışılır. kim ne takmış diye dibinize kadar sokulan kamerayı söylemiyorum bile. düğün oyunları da akrabaların iştirak ettiği ilkel bir çiftleşme dansından ibarettir.
başlı başına saçmalıktan ibaret.
edit: gelinlik giymek isteyen nikahta da giyer.
edit 2: bu konuda mantıklı sebepleri bir bir ortaya koymalı, gerekirse youtube kanalı açmalıyız.
edit 3: başlık özellikle seçilmiştir. düğün yapmayın deme hakkımız yok elbette. ancak geleneklerde yer almaması ve aileler tarafından gençlere dayatılmaması gerekir.
(bkz: düğün yapmadan evlenmeek)
(bkz: düğün yapmanın asıl amacı)
(bkz: düğün yapmadan evlenmek isteyen insan)
(bkz: düğün istemeyen hatun)
(bkz: düğün istemeyen ve parayı umursamayan güzel kız) -
24. yallah arabistan'a
"kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayanların söylediği söz" imiş.
ahahahahahahahaha!
gelip "burası müslüman ülkesi istediğinizi yapamazsınız" diyen adam değil de ben başkasına yaşam hakkı tanımayanım öyle mi?
özgürlük düşmanlarına hoşgörü olmaz. cömertçe kullanınız. -
25. dünya güzellerim
seyfi dursunoglu huysuz virjin olarak katilsa bombastik olabilecek program
-
26. #pınarürünleriboykot
hala devam etmiyor bitti unutuldu diyenler var.
boykot kelimesi yüzünden galiba.
sevgili çomar, pınar markası bu boykota katılan insanlar için bitmiştir.
bitti yani bizim için, öyle bir marka yok artık. vazgeçilmez mi zannediyorsunuz sikimsonik bir markayı anlamadım ki?
ürünlerin muadili dünya kadar marka var. biz ordayız, bekleriz. -
27. şekeri bırakmak
3 ay önce sigarayı bıraktım; şimdi şekeri bırakıyorum...hatta şeker değil karbonhidratı...15 yıl önce de kolayı bırakmıştım...tabii arada bir dolu hastalıklı ilişkiyi de bıraktım...
tamam iyi güzel de ; onu bırak bunu bırak, neye tutunacağız biz aq?! başarılı ama mutsuz hissediyorum ben sözlük...boşlukta sallanıyor gibiyim. -
28. cübbe giyenlere arap hayranı deyip tepki göstermek
pantolon ve ceketi orta asya'da türk savaşçılarının at üstünde daha rahat savaşabilmek için kullanıp insanlığa öğrettiğini bilmeyen yazar beyanı. çöl bedevisi gibi gezmek ise özentilik değil de nedir ?
-
29. doğu perinçek
''chp'lilerin taşıdıkları adalet pankartlarında pkk'ya ve fetö'ye adalet yazmaktadır. kemal kılıçdaroğlu, pkk'lıların ve fetöcü'lerin özgürlüğü için yürümektedir.''
''hapistekilerin tamamı fetöcü'ler ve pkk'lılardır.''
''hakim ve savcılar erdoğan'dan kesinlikle talimat almayan vatansever hakim ve savcılardır. içlerindeki fetö'cü yapılanma tamamen temizlenmiştir. temizleyen de erdoğan değil, kanunlardır.''
''türk yargısı son 50 yılın altın devrini yaşıyor.''
türkiye siyaset tarihinin en fırıldak adamının iki küsür saatlik konuşmasını midesi geniş arkadaşlar buradan izleyebilir.
ben ileri sara sara bu kadarını toparlayabildim.
silivri'de buna, sedat peker'e, ahmet zeki üçok'a ve nedim şener'e ne yapılmış; ne vaatler verilmiş olabilir ki adamlar içeriden çıktıktan sonra kraldan çok kralcı soytarıya dönüştüler, merak konusu.
sosyalist geçinen arkadaşların ise hala bu fırıldağın peşinden gitmeleri daha büyük merak konusu.
hadi ona bilmediğimiz vaatlerde bulunuldu, ya size?
edit: aşağıda bir arkadaş ''imam hatiplilerle mi vatan savaşı verilecek'' diye eleştirilmesine doğu perinçek'in "imam hatiplisi imam hatipsizi vatan savaşı veriyoruz. şu anki en büyük amacımız bu vatan savaşını kazanmak" savunmasını örnek olarak vermiş.
allah'tan o bölüme de denk geldim. güya izleyici soruları alınıyor, antalya'dan bir izleyici şu soruyu soruyor; ''perinçek atatürkçü geçiniyor, imam hatiplilerle mi vatan savaşı verilecek?''
perinçek; doğru, benim de katıldığım "imam hatiplisi imam hatipsizi vatan savaşı veriyoruz. şu anki en büyük amacımız bu vatan savaşını kazanmak" diye suya sabuna dokunmayan bir girizgahla cevaplıyor soruyu. buraya kadar problem yok.
problem cevabının gelişme ve sonuç kısmında;
''soruyu soran vatandaş da pkk ve fetöye destek veriyor, pkk ve fetö'yle mi vatan savaşı verilecek?''
bir yerlerden tanıdık geliyor mu bu söylem; hamasetin, kıvırmanın ve omurgasızlığın bu kadarı. aşağıdaki vatan sevdalısı arkadaş ''imam hatiplilerle mi vatan savaşı verilecek'' sorusundan bir insanın nasıl fetöcü ve pkk'lı olmakla suçlanacağını da açıklayabilecek mi peki?
savunduğu adam bunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde bağdaştırabiliyor.
yapmayın arkadaşım, gerçekten komik duruma düşüyorsunuz.
edit ll: başlığın altında kendisini savunan yazarların entry geçmişlerini inceleyin, karşılaşacağınız entry'lere hiç şaşırmayacaksınız. -
30. 20 haziran 2017 çocuklara musallat olan cübbeliler
uzun zamandır gözüme çarpıyor; bu gibi konularda tehditler savuran tipler var ve cevap verilmedikçe (muhtemelen sözlük genelinde engelli oldukları için cevap veren yok) tehditleri arttırarak devam ettiriyorlar:
--- spoiler ---
"burası müslüman toprağı, tabii ki böyle olacak, buralar x yıldır bizim, biz senelerdir buralardayız, siz yenisiniz; sizi istemezsek öldürürüz/keseriz."
--- spoiler ---
diyen bir güruh türedi.
hakaret etmeyeceğim, sadece "el yumruğu yemeyen kendi yumruğunu balyoz sanırmış" da demeyeceğim, zavallılıklarını sakince ve açık şekilde izah edeceğim:
1*** öncelikle bu topraklar kimsenin değil. kimsenin olmadı da. zira dünyadaki hiçbir toprak kimsenin değil. zamanında bu topraklarda gotlar da vardı, etrüskler de vardı. hiçbir toprak hiçbir topluma ebediyen kalmaz, kalmadı. kültürler daimi değil; geldiler geçtiler. şimdikiler de gelip geçecekler yine ve yeniden... diyeceğim o ki; her zaman şüpheci olmak lazım ("benim üstünde durduğum taban doğru mu acaba?" demek yararlıdır, tavsiye ederim.) , ne sen ilk uzun süredir buralarda barınansın, ne de sonsun, ne de kültürün sonsuz.
2*** kimse şu an geldiği karakterden dolayı suçlu değil, sizi bu bakımdan eleştiremiyorum. (ışid'li de, pkk'lı da, herhangi başkası da...) kuvvetle muhtemel aynı hayat şartlarına sahip olsam hepimiz öyle olacaktık.
tersi durumda siz de bizim gibi olabilirdiniz. sizin hayat şartlarınızdan dolayı agresif büyümeniz, inandığınız/inandırıldığınız değerler dolayısıyla olan acizliğinizin farkındayız. bu sebeple karşınızda sizin verdiğiniz aşırı tepkilere benzer tepki vermiyoruz. son raddeye kadar da vermeyeceğiz. bu anlayışı sürdürmemiz görünen o ki "bunlar pısırık, vurduk mu deviririz" gibi asılsız bir düşünce yapısına mahal vermiş. hayatta kalmak için gereken öfke değildir. tarihte de görüldüğü üzere öfkeli ve sayısı çok olan topluluklar üstünlük sağlar diye bir kaide yok. aksine hayatta kalmak için gereken şey soğukkanlılık ve ölçüp biçme kabiliyetidir. özetlemek gerekirse akıllı olmaktır. bu da ampirik olarak çok açık ki muhafazakarlarda eksik, kusura bakmasın kimse.
"asarız keseriz" muhabbeti yapabilmenizin sebebi "fasulye" olarak görülmeniz ve karşınızdaki güruhun şiddet yanlısı olmaması, şiddeti son çare görmesi. aksi takdirde şu anki vaziyetinizden çok emin olmayın, eşit şartlarda (silahlanmada) olacak bir karşılaşmada sayınız çok olsa bile kazanamayacaksınız. çünkü zeka ve akıl kazanır, öfkeli inanç değil. tarihte bunu çok defa tecrübe ettik, öyle değil mi?
3 *** sayı önemsiz demiştik; gene de ifade etmekte fayda var:
siz 15 senedir olan yanılsamalar ile sayınızın çok değiştiğini düşünseniz de demokrat parti döneminden bile daha kötü vaziyettesiniz. nüfus gittikçe arttığından her iki güruhun da sayısı daha çok, ancak etki olarak akp'nin yaptıkları, şeyh kıçı yalatılan, imamların "allah muhalefeti kahretsin" diye dua ettiği demokrat parti döneminden bile çok aşağıda. (demokrat parti dönemi almanların nazi dönemiyle yarışır.)
neden şimdi bu kadar olamıyor?
çünkü artık güçlü bir karşıt direnç var, bilinç var. oranınız eskisi kadar çok değil. aynı zamanda istemeseniz de o "ithal kültür" dediklerinize içten içe daha çok özeniyor, eskisine göre daha çok benziyorsunuz (hakaret ettiklerinize :swh). ve en önemlisi... kitleler çok değişkendir, bugün çıkarsın yola bunlar "inançlı" diye, yarın ilgi çekici bir fikir ve başarılı bir temsilcisi çıkar; yarın arkanda kimse bulamazsın. (bak bunun da tarihte örnekleri boldur.- demokrat parti demiştik, o bile böyle olmadı mı? o kadar sağ eğilimden sonra bu halk sola eğilmedi mi zamanla? kitleler cıva gibidir, ve değişimler kaçınılamazdır; o yüzden anlık esen rüzgara çok güvenip fazla şov yapmayın derim. )
4*** tarihe karşı yürüyemezsiniz. ne hakaret ettiğiniz kültürler "yeni" , "ithal", "bozuk"; ne de sizinki "ulvi" ve "daimi doğru". (bkz: madde 1)
dünya değişir, kültürler değişir. adaptasyonlar olur, reformlar olur. bazıları yok olur gider, bazıları değişim geçirir. ancak hiçbiri daimi kalmaz. (tabii ki sağa sola salça olmayan ufak toplulukları, kabileleri saymıyoruz.)
insanlık, tarihi boyunca hep değişim geçirmiştir. geçirecektir. hayatta kalmanın, ilerlemenin, düşmana karşı koymanın yolu budur çünkü. adaptasyondur. insan var oldukça elbet bir topluluk önde olacak ve o topluluk taklit edilecektir, o toplumun o toplumu öne çıkardığı düşünülen fikirleri, davranışları adapte edilecektir.
ardından başka topluluklar değişerek yeni kültürler geliştirince onlar öne çıkacaktır ve onlar da adapte edilecektir, reform edilecektir. bu böyle gider... dün çıkış yaptıracak fikir veya kültür batıdaydı, alındı ve ilerlendi. yarın kamçatka'da olursa o zaman orası benimsenir ve kamçatka usulü ilerlenir. adapte olamayanlar, eskiye amansız bir özlem duyanlar da elenir giderler. "değişim" ve onun sayesinde olacak gelişim kaçınılmazdır. isterseniz hindu olun, isterseniz totemci aborjin olun; inanç ve tutuculuktan doğan, karşı tarafa benzememek için direnmek, değişimi reddetmek eğilimi ya sonunuzu getirir, ya da sizi oldukça geri (iptidai) bırakır.
---------------------------------------------------------------------------------------
sonuç: yapamazsınız güzel kardeşim. asıp kesemezsiniz, öyle kolay değil. "tahammül etmezsek..." diye bir durum yok; zaten etmiyorsunuz, hiç etmediniz. hep biz tahammül ettik, senelerce. ancak bardak son zamanlarda biraz taştı ki duymuşsunuzdur mutlaka; son yıllarda haberlerde (çevrenizde de mutlaka habere çıkmayanları duyuyorsunuzdur ) birçok olay çıktı çiftleri ayırmaya çalışan vs. neredeyse hepsinde uyaranlar dayak yedi. (bıçaklama durumu dahi yaşandı.) siz cevap vermeyenleri bastırıyorsunuz ancak sert cevap geldiğinde susup kalıyorsunuz, susmasanız da yeniliyorsunuz. yenileceksiniz. işte hep böyle olacak. kudursanız da özgürlüklere saygı duymayı öğreneceksiniz, seve seve tahammül edeceksiniz. insanlar özgür yaşamaya devam edecek ve bunu değiştirmek için yapabileceğiniz hiçbir şey yok. tarihin tersine yürüyemezsiniz ve akıl kazanacak, çoğalacak. bunu engellemek için yapabileceğiniz hiçbir şey yok.
ben olmuş ve olacakları söyledim. ettiğiniz hakaretler asılsız ve mantıksız. varlıklarınız (aktifleriniz diyelim) düşündüğünüz kadar ağır basmıyor. genel olarak "aciz" olarak görüldüğünüz için cevap verilmiyor; korkulduğu için değil.
böyle agresif yazılarınız sizi olduça aciz ve zavallı gösteriyor; daha fazla rezil olmamak adına durdurmanızı tavsiye ederim. tabii gene size kalmış :)
sevgiler.
muhataplarına not: bu entry'ye yazılan karşılıklara hiçbir şekilde bir daha zaman ayırıp cevap yazmayacağım canım kardeşlerim, bu entry hakkında yazılan mesajlara da cevap vermeyeceğim. bu doğrultuda boşuna değerli zamanınızı harcamayın, düşüncelerinizi kendinize saklayın. -
31. kadir mısıroğlu'nun 22 yıl önceki videosu
kendisi türkiye'deki belki de en büyük atatürk karşıtı olduğu için, izleyip tık kazandırmayacağım birinin videosu.
-
32. kayseri otogarı'nda cinsel tacize uğramak
durumu olmayanlar için özet geçiyorum.
"otogarda davarın teki bunu avuçlamış bu da kaçarak kendini kurtarmış" -
33. türk yargısı son 50 yılın altın devrini yaşıyor
bir doğu perinçek beyanı. bu adamın olayını çözdüğümüz gün hayatın anlamını da çözeceğiz.
http://odatv.com/…n-devrini-yasiyor-2106171200.html -
34. mutsuzluğun asıl sebebi
aşık olamamak. platonik asktakilerin bile yasam enerjisi, tolere edebilme yetenegi benden, bizden fazla. cunku her sabah bir umuda gozlerini aciyorlar.
okul, is, bekledigin bir film, yeni cikacak bir album vs vs sen de umuda aciyorsun her sabah gozlerini degil mi asik olamayan insan? evet tabiki de aciyorsun. ama hepsinin aşkta arac oldugunu gosteren dizi film kitap masal şarkılarla büyüdün. dahasi o "dilediğin onaylanmalar" gerceklesmediginde, senin hayatini en az senin kadar onemseyen biri olmadiginda ya da "onemseyecek bir gun insallah" diye umud ettigin biri, o hayallerinin gercek olmasinin mutlulugu da cok surmuyor .
ask, sabah 7 aksam 7 gittigin isi bile gözünde guzellestirebilir, markette ekmek alirken ansizin gulumsetebilir, hayal kurmak icin trafigin durmasini, daha cok sarkilarda bulabilmek icin yolun uzamasini arzulatabilir.
ask yoksa mutlulugu yaratabilmek biraz zor. yarattin diyelim, rutine baglamamasini, kalici olmasini saglamak sıkıntı. -
35. genç kıza şort giydi diye yumruklu saldırı
orospu çocuğunu serbest bırakan savcının karısına veya kızına da aynı şeyi yaparlar umarım.
-
36. evinde çiçek yetiştiren erkek
kendini hiyar olarak yetistirmis bir ton erkegin arasinda isil isil parlayan erkektir.
-
37. game of thrones
--- alıntı ---
when winter comes…
you’ll hear no lions roar…
no stags grazing the fields…
no roses growing in the meadows…
no snakes in the sand…
the krakens will freeze where they swim…
the flayed men will rot and wither…
no trouts swimming in the river and no falcons flying in the air…
not even the dragon’s breath will warm you in your halls.
you shall hear only the wolves howl…
and then you will know. winter has come
kış geldiğinde ...
aslan kükremesi duymayacaksın ...
tarlalarda otlayan geyikler olmayacak ...
çayırlarda güller büyümeyecek ...
kumlarda yılan olmayacak ...
krakenler(deniz canavarları)yüzdüğü yerde donmuş olacak ...
derisi yüzülmüş adamlar çürüyecek ve yok olacak ...
nehirde alabalıklar yüzmeyecek, havada uçan şahinler olmayacak..
ejderhanın nefesi bile salonlarınızda sizi ısıtmayacak
sadece kurtların uğultularını duyacaksınız ...
ve öğreneceksin ki kış geldi
--- spoiler --- -
38. dünyanın en iyi 10 tezahüratı
buraların en büyüğü o bir başka
bugs bunny bugs bunny çok yaşa.
bunun üzerine tanımam, bir de tezahüratı kendisinin yapıp tempoya sokması daha ayrı bir konu -
39. ilginç semt isimleri
(bkz: başıbüyük)
-
40. almanların beceremediği şey
doğaçlama ve acil durumda inisiyatif almak.
alman insanın yaşamı kısa ve uzun vadeli planlar silsilesi üzerine kurulmuştur. ola ki, bir plan umulmadık bir anda umulmadık bir sebepten aksasın, alman resmen gözüne far tutulmuş tavşan gibi donar kalır. yeniden harekete geçebilmesi için tekrar oturup düşünmeli, etraflıca bir plan yapmalı, bu planı kafasında birkaç kez senaryolaştırıp oynatmalı ve kendini planın doğruluğuna ikna etmelidir. planlanmadan atılan her adım felaketle eşdeğerdir.
takım sporlarında almanları sadece oyun içinde taktiğini birkaç kez değiştirebilen ve almanları gafil avlayan rakiplerin geçebildiğine sanırım dikkat etmişsinizdir. lakin alman voleybol takımının koçundan da zamanında böyle bir itiraf gelmişti.
alman, temposu kendi içinde değişiklik gösteren müzikte bile dans edemez. halk müziklerinin baştan sona marş gibi tek bir tempoda ilerlemesi, şarkının sonuna kadar bir sürpriz yaşamak istemeyen alman halkının geleneksel hassasiyetlerini yansıtır.
bir kavşakta sinyalizasyon sistemi bozulursa oturun curcunayı izleyin. tüm benliğiyle kırmızıda dur-yeşilde geç talimatına biat etmiş alman şöför o ilahi yol gösterici ışık yanmazsa önce freni kökler, ardından direksiyona sıkıca sarılıp küfürler yağdırır. zira bu alışılmadık durumda bir otorite olaya el atmadan o kavşaktan nasıl çıkacağını, düzeni nasıl sağlayacağını bilemez.
otorite demişken, bir olağanüstü durumun ortasında kalan alman, sahada takımın 10 numarasını arayan kazma futbolcu gibi kurtarıcı olarak resmî otoriteyi arar. zira kendisi kolay kolay insiyatif alamaz, o konuda eğitim almadıysa yaratıcı çözüm getiremeyeceğine inan(dırıl)mıştır. üstüne üstlük alman yasalarının da dayattığı prensiplere sahiptir: hiçbirşey yapmamak, yanlış birşey yapmaktan daha iyidir.
alman kişisi iki işi ayna anda yapamaz. bu özellik kaosu engellediği gibi olası bir kaos durumundan pratik bir şekilde çıkabilmeyi de çoğu zaman engeller. bir alman bir iş yaparken ikinci bir iş hakkında konuşursanız yüzde bir milyon "eins nach dem anderen" yani "teker teker, sırayla" söz kalıbını işitirsiniz. bugüne kadar aynı anda iki işe yönelttiğim istisnasız her almandan aynı tepkiyi aldım. söz konusu iki iş atom parçalarken dna klonlanmak da olabilir, yürürken sakız çiğnemek de. hiç farketmez. iki iş bir arada yapılmaz.
acil durumlarda doğaçlama bir şekilde organize olabilmek ve inisiyatif alabilmek, iyi bir sosyal iletişim, strese karşı direnç, inisiyatif alanın kendini yasal olarak tehdit altında hissetmeyeceği bir ortam ve pek tabii bu tip kriz durumlarını sık yaşayarak edinilmiş derin bir tecrübe gerektirir. bu hasletler de disiplin, plan-proje aşığı almanlarda yoktur. -
41. mevlana meydanı'nın yaşadığı olağanüstü değişim
uzungöl'ün akp döneminde yaşadığı transformasyon başlığı üzerine muhafazakar akp döneminde yok edilen tarih ve doğamız üzerine bir arşivleme çalışması yapılmasına katkı sağlamak için paylaşmak istediğim dönüşüm.
dönüşüm
muhafazakar olan bu arkadaşlar ne doğayı ne de tarihi muhafaza ediyorlar. tek muhafaza ettikleri doymak bilmez para ve beton aşkı. -
42. hüseyin avni coş
sevgili çok kavas valimiz, kararname ile merkeze alınmış.
ne denli tüm sakarya olarak üzgünüz anlatamam.
sakarya sizi unutmayacak sayın! valim.
kış geliyor, dikkat edin de üşütmeyin ankara'larda.
edit: sabahtan beri yatağımda dört dönüyorum, kendimi duvardan duvara vuruyorum üzüntüden. :) -
43. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı
-
44. turan devleti'nin kurulacağı o muhteşem gün
gelmiş yine tipini siktiğimin gen ırkçıları küfrünü ettiren gün.
amına koyayım adam türk'e o kadar düşman ki, ırkçılığı küçümseyeyim derken gen ırkçılığı yapıyor. fars'a rum'a benziyormuşum da, özbek, tatar'a benzemiyormuşum. lan senin kafa ölçüp ırk tayin eden nazi almanyası ırkçılarından tek farkın daha yüksek bir bilim ve teknoloji kullanıyor oluşun.
tipim farsi de olsa dilim türkçe, kültürüm türk kültürü ve kendimi türk görüyorum. türkölçer oldunuz hepiniz amına koduklarım. -
45. suudi arabistan'ın 15 bin deveyi sınırdışı etmesi
-
46. 57 handikaplı atın gazi koşusuna katılabilmesi
ahır yok.
seyis yok.
antrenörlere verilen abartı doping cezalarından dolayı antrenörde kalmadı elde.
bu sene türk atçılığının çektiği sorunları kimse bilmiyor.bu kadar içe kapanık bir kurum olamaz.
tüm kış,ahır aradı millet etrafta.yok.sayı yeterli değil.
her tarafa hipodrom yapılıyor ama bu kadar çoğalan at sayısını kaldırabilecek alt yapı yok.
yetiştirilmiş seyis sayısı çok az.ücretleri çok kötü.
gazi koşusuna hazırlanamadı bile doğru düzgün çoğu eküri.
ayrıca;
burası bilgi sitesinden ne ara ''komik olmalıyım,espiri yapmalıyım'' diye boş beleş dolaşan 2-3 kelime entry giren dallamalara dönüştü bilemiyorum. -
47. roman okuyacak kadar boş zamanı olan insan
bunu diyen adama su anda hangi dizide ne oluyor diye sorsak yerli yabanci farketmez, tak cevap verir. survivor'da ne oluyor desek, hangisi diye sorar, yerli/yabanci survivor vb. programlarda ne oldugunu bilir. her turlu reklami, haberi, mac skorunu, kimin golleri attigina kadar bilir. ama birisi roman okumaya gorsun "nerden buluyorsun zamani?"
allah akil fikir versin. -
48. türk ordusunun yeni selamı
modlardan "yalan" olması hasebiyle kaldırılmasını talep ettiğim başlık.
bi de varsayalım ki diye edit yapmıyor mu omurgasını siktiklerim. -
49. türk erkeklerinin %98'inde kişilik bozukluğu var
önermenizin amk dediğim önerme.
evet psikolojim bozuk. kişiliğim bozuk mu bilemem ama madem %98 o da bozuk olsun.
bakın şimdi madem ilişkiler bazında anlatılmış anlatayım. 1 ay oldu ilişkim biteli. 2,5senelik ilişkimin son 1 senesinde bırakın sevgilimle sevişmeyi, öpüşmedim bile hatta sarılmadım bile doğru düzgün. ki bu ilişki nişan yüzükleri alınmış, çeyizi, beyaz eşyası alınmış bi ilişkiydi.
hani başlıklar varya bakire olmayan kadınla evlenmek, yok bilmem kaç erkekle yatmış, erasmus'a giden türk kızı bilmem ne tarzı, bakire de değildi, en az 4-5erkekle de yatmıştı, erasmusa gidip yabancı erkekler de yatmıştı ve ben bunları biliyordum.
bozulan telini yaptırıp ona yenisini aldım. telefonunda fb açıktı yaptırdığımda. kendinden 10 yaş büyük bi erkek arkadaşına rus bi çocuk var bana too hot' sın diyip duruyor ayarlayabilsem ayların patlamasını yaşıycam üstünde diye anlattığını gözümle gördüm. fransız bi çocukla yatmak için iş üstündeyim diye arkadaşına yazdığını yattığını biliyordum. yabancı erkek hayranı olduğunu kendi cümlelerinde okudum. hani diyorlarmış ya cum bucket filan türk kızları. ya ne anasının amıysa seviyormusun sen sevmiyormusun? seviyordum ve evlenmek istiyordum. ama siz hala çomar olmakla ve kişilik bozukluğuyla suçlayabilirsiniz tüm erkekleri.
2,5sene izmit beylikdüzü arası gittim geldim. pazar günü giderdim gece dönene kadar 2-3 olurdu sabah işe giderdim. elimden geldiğince hediyemi de aldım, yemeğimi de ısmarladım. ilişkim boyunca bir gün sen de gel kal gezelim yaşadığım yerde, burda kalırsın dedim gelmedi. ctsi gel istanbul, trafik vs gezer eğleniriz iki bira içeriz, akşam kalırız bi yerde pazar kahvaltı ederiz demedi bile bir kere olsun. ben ara ara ısrar ediyordum işte. yalan olmasın bir kere kadıköyde kaldık. abaza diyorsunuz ya hani. inanın istiyordum beraber kalmak. uyuyalım sarılalım istiyordum. seks diye tutturmuşsunuz, abaza diye, çomar diye. 1 sene öpüşmedim bile diyorum ya sadece sarılsam yeterdi.
ayrılmak için bile gel konuşalım neticeye bağlayalım diye ayağına çağırdı mesela. bir kaç checkinini görmüştüm geçenlerde. kadıköy, beşiktaş filan. ispanya'ya gidecekmiş bir de gezmeye. anadolu yakasına bile gelmeyen buluşmaya, evden izin alamam diyen, gezmeye gidelim diyince hep sallayan insan. heralde nasıl bi gezi geçireceğini tahmin etmek zor değil yazmama gerek yok. kardeşi geçen gün yazdı mail atmışın rahatsız etme ablamı diyo. ağzını yokladım emin olayım diye burağın yanına ispanya filan diye evet, sen nerden biliyorsun dedi. bayağı şey biliyorum ben aslında dedim. senin bilmediğin şeyler de var filan diyo. gel de kafayı yeme şimdi. ondan sonra kişiliğiniz bozuk bilmem ne. ulan nasıl düzgün olsun. daha ne şekil katlanıp sevmek gerekiyor?
annelere filan uzamış bi de bu konu. geçen yazdan teyze kızımın düğününden toplu bi fotomuz var. babam, annem, ben, eski kız arkadaşım, evlenen çift. iftar yemekleri oluyor evde vitrinde duruyor o foto çerçeveli. anne diyorum sakla şunu. güzel bi aileyle tanıştık, güzel bi kızla tanıştık, o akşam düğün akşamı geldi, sevindirdi bizi güzel bi akşam geçirdik. o fotoğraf güzel bi akşamın hatırası kimseyi ilgilendirmez diyo. bunu diyen kadın öyle elit, marjinal filan değil he. yaşça büyük olduğu için kardeşlerine baksın diye, tarlada çalışsın diye, ev işi yapsın diye okula bile gönderilmeyen, okuma yazma bilmeyen, bildiğimiz köyde büyümüş bi kadın. evet hala yetiştiren anneler mi suçlu? buyrun cevaplayın düşünüp. öte yandan bu hanımefendi hala instagramda fotoğraf silmekle uğraşsın. önce siz, size emek veren iyi kötü güzel günler geçirdiğiniz insanlara saygı duymayı öğrenin. ayrıldık oldu bitti hadi hoppala ordan oraya yapmakla olmuyor. sonra böyle %98 dilimlere daha çok ulaşırız. al beni de yaz benim de kişiliğim bozuk.
hani derler ya anasını siktiniz diye. anasını siktik bu ülkede tüm iyi, güzel duyguların. ne vefa kaldı ne vicdan. hepimiz deliyiz artık tebrikler. -
50. uzungöl'ün akp döneminde yaşadığı transformasyon
7 senedir trabzondayım. ilk uzungöl'ü görmem 2010 yılındaydı. en son 1 hafta önce tekrar gittim. ve durum gerçekten vahim. yukarda bir arkadaş yazmış yapıların çoğunun kaçak olduğunu. durum gerçekten böyle malesef. gölün etrafı önce tamamen taş duvar ile kaplandı. daha sonra da otel ve pansiyonlar yapılmaya başlandı. neden oranın halkı ses çıkarmıyor biliyor musunuz? çünkü gelen arapları kulak arkalarına kadar sikiyorlar da ondan. yani alan memnun satan memnun.