unknownmaninchains21
profili

  • sevişelim ama sevgili olmayalım diyen kadın

    sizden daha iyi seviştiğini düşündüğü bir erkekle görüşüyor olma ihtimali yüksektir.*

  • düğün için istenen altın listesi

    sanırım damat gelinden sıkılırsa gelinin abisi damadın koynuna girecek. yoksa ben 1.5 metre zinciri harlemin belalı zencilerinin boğazında bile görmedim amk.

  • sahibinden.com'daki dosta gitmeyecek araba

    okuyunca kendi kendime lan ne güzel insanlar var hala memlekette dedim. tanıdığımız bazı insanlar için referans olup olmadığımız sorulduğunda ekmeği yenilir suyu içilir deriz ya tam öyle bir insan. bu insanlara geçmiş olsun denmez, bu tür şeyler bu adamları yaralamaz çünkü, paraya tapmazlar.

  • babala tv binali yıldırım röportajı

    işte bu işler böyledir;

    bir kahraman içinde bulunduğu durumdan bağımsız olarak her şekilde, her zaman kahramandır. öyle güvenli bölgesinde artistlikle, kameraya oynamayla bu işler olmaz. kendinize kahraman yaratırken önce zoru gördüğündeki delikanlılığına, yani tutarlığına bakın bu kişinin. kedi yavrusu sevebilen her adamı elini yılan deliğine sokan korkusuz adam sanmanın alemi yok. böyle retoriği yüksek balonları pat diye patlatırlar işte. ha bu tipin kahraman olma gibi bir gayesi olduğunu da düşünmüyorum zaten, ama olsun şuradaki herkesi idolleştiren ergenlere iki çift yazayım istedim. bildiğin popüler kültürün gereksiz figüranlarından birinin de, ne kadar abartıldığını kısa bir sürede görmüş olduk.

    cumhurbaşkanıyla röportaj yapsa, efendim dünya kupasında kimi tutuyorsunuz, torunlarınıza nasıl vakit ayırıyorsunuz diye soracak.

    ahaberi aç her gün görürsün bu röportajı zaten.

    ekleme: ruşen çakır gibi adamların yılların birikimleriyle yaptıkları kaliteli analizlerine rağmen görmezden gelinip şöyle tiplerin iki günde kahraman gazeteci yapılmasına o kadar uyuz oluyorum ki. yukarıdaki yazıyı bu arkadaşın özelinde bir genelleme olsun diye yazdım. yoksa kim sikler yalova kaymakamını ozicim.

  • nurşen karayanız

    kendisi bana ilham kaynağı olmuştur.

    yazmak istediğim kitaplar;

    das kapıdan- almanya'nın doğu almanya ile kapıları yıktığı zamandan beri liberalist ekonomi modeline katkılarından bahsedeceğim.

    otomatik körtopal - gözleri görmeyen ve yürüme engelli birinin topluma ayak uydurması için devletin ne kadar canhiraş davranması gerektiğini anlatacağım bu kitapta allahın izni ve inayetiyle.

    homo papiens - papiens isminde bir trans bireyin doğduğundan beri başından geçenleri anlatacağım.

    ferrasini satan simge - simge isimli zengin genç kızın başından geçenleri anlatmak istiyorum.

    kürk mantolu maradona - bu kitap bir biyografi olacak inşallah.

    laleler ve insanlar - bu lale devrinde sistem eleştirisi olacak.

    waşington portakalı (ciltsiz) - brezilya kökenli bir portakalın serüveni.

    kimyacı - bir çobanın endülüsten çıkıp kimyacı olmaya karar vermesini anlatıyor.

    yayvan çiftliği - bu kitapta yayvan yayvan konuşan tiplerin toplum düzenine etkisini inceleyeceğim.

    menemenler - menemen denemelerimi kaleme alacağım.

    mi -ci -qi - polisiye olsun istiyorum bu, filmini falan çekeriz sonra.

  • dil sınavı şartı kaldırılmalıdır

    dil şartından sonra akademisyen olmak için istenen üniversite mezuniyet şartını da kaldıralım.

    fahri doktoraları gerçek yapalım.

    ayrıca doktor olmak için gerekli tıp fakültesi ve hakim olmak için hukuk fakültesi mezuniyetini de kaldıralım. hakimlik babadan oğula, hekimlik anadan kıza, mühendislik dayıdan yeğene geçsin. çünkü öz ve gerçek yerli ve millilik budur; kız anadan öğrenir oba gezmeyi oğlan dayıdan öğrenir yazı yazmayı atasözü de yeter ve geçer milli eğitim müfredatı olsun.

    son olarak ismi selman olan tüm kel yar doçlara saç ektirelim. bu önemli.

    ciddi: mevcut sınav eksik ve yetersiz olabilir ancak ingilizce bilmeyen bilim adamı da nedir allesen? adam tercüme bürosunu adres gösterecek kadar konudan ve bilimden uzak. ne tercüme bürosu google translate neyinize yetmiyor??

  • cinsel ilişki teklifini reddeden erkek

    daha önce de söylemiştim; bu erkek, kalibresinden ve kalitesinden bağımsız reddettiği kadın tarafından her daim lanetle anılacaktır.

    komik bir isme sahip kızıl saçlı bir hatun vardı vakti zamanında*. aslında tarzım olmasa da güzelliğinin hatırına denemeye değer dediğim şahsına münhasır şımarık zengin kızı taklidini kendine yol bellemiş genç bir öğretmen.

    ortak arkadaşların olduğu canlı bir ortamda bir araya geldiğimizde dikkatini çekmeyi başarmıştım ilk. sonra standart ve en kolay yoldan kendimi ifade etmiştim kendisine. hoşuna gitmiş olacağım ki kendisinin de bana karşı boş olmadığını fark etmiştim kolaylıkla. daha doğrusu kendisi hoşlandığını düşünmemi isteyecek kadar profesyonel bir yemciydi.

    bilirsiniz erkekler ve kadınlar arasındaki ilişkiler basit oldukları kadar stratejiktir de. kuralları bilmezseniz oyun dışı kalmanız çok kolaydır. genelde oyundan alınan oyuncu kadın tarafından çıkartılarak bir daha o çekim alanına sokulmaz.

    neyse..

    dediğim gibi ortak arkadaşlarımız sayesinde iyi geçen ilk izlenim sonrası arayı çok soğutmadan ara ara görüşmekteyiz, ama ne sevgili ne de arkadaş olabilmiş değiliz. birbirimizi tartma falan değil direk kararsızlık. güzel kadın olmasının yanında bana verebileceği çok bir şey olmadığının farkındayım. hoş, onun da benden istediği şeyin tam olarak ne olduğunu anlamadım da.

    onunla süregelen bu kararsızlığın yanında ondan sonra hayatıma dahil olan biri daha vardı. ancak bu öyle benim kontrolümde gelişen bir olay değildi. tamamen benim çekimine alan biri girmişti hayatıma. gerçekten hayatıma sevgili olarak girmesini istediğim bu insanın peşinden koşarken kızıl saçlı arkadaşla da görüşmeyi tamamen arkadaş seviyesine indirmiş bulunmaktaydım farkında olmadan. ancak hoşlandığım insanın bana karşı ne hissettiğini bir türlü anlamamakla beraber ona karşı hislerimin ne olduğunu anlatan bir mesaj atmıştım ilk tanışmamızdan uzun süre sonra. ancak karşılığında kararsız ve isteksiz bir yanıt alarak moralimi sıfıra indirmiştim. bilirsiniz, ben seni sevgili olacak kadar iyi tanımıyorum hesabı.

    hoşlandığım kişiden umudu kesmek ve çıkmadık candan umut kesilmez mottosunun arasında kalmış bir eziklik içindeydim. sonra arkadaşlarla bir bar eğlencesine gitme gafletinde bulundum kafa dağıtma hesabıyla. bizim kızıl saçlı da gelmiş tüm makyajı ve seksiliğiyle karşımda durmaktaydı. o gece bir yandan arkadaşlarıma eşlik etmeye çalışırken alkolün etkisiyle karşılık alamadığım kadına da mesaj atmakta, bildiğim tüm romantizmi cümlelere dökmekteydim. kafanız romantik işlerken sanırım hareketleriniz de romantizm ve cesaret kokuyor. bardan sonra gruplar halinde arkadaşların evlerine dağıldık. kızıl saçlı gacı da benim olduğum grubun kalacağı eve gelmişti kendince bir bahane uydurup. bildiğim tüm yıldızları ve galaksileri romantik mesajlarıma dahil edip karşılık alamadığım kız ise bir mesaj kadar yakınken bir daha görüşmeyecek kadar uzaktı.

    eve geldiğimizde artık ahali kendi hallerinde takılmaya başlamış ve ben kızıl maske ile baş başa kalmıştım. ama aklım hala hoşlandığım kızdaydı. son mesajımı attıktan sonra umudumu tamamen kesmiş ve onu hayatımdan çıkarmam gerektiğini düşünmeye başlamıştım. telefonu bir kenara koyup kızıl saçlı arkadaşın anlattıklarına konsantre olmaya çalışıyordum.

    nasıl olduğunu anlamasam da tüplü bir tvnin olduğu tek yataklı bir odada kadınların ve erkeklerin birbirine olan tutkularının ne derece farklı olduğunu konuşmaya başlamıştık. kafamdaki sevgiliyi tamamen unutmak için en iyi fırsat buydu aslında, belki de alkol böyle bir şeydi. bahane üretmek için sığındığı en büyük liman insanın.

    odanın tek yatağı üstünde birbirimize dizlerimiz değecek kadar yakın oturup konuyu nerelere taşımıştık. sonrasında onun elinin dizimde olduğu anı hatırlıyorum, ve o elin elimi tuttuğunu.

    sonrasında dudağımda bir ıslaklık hissettiğim anda telefonumun bip sesiyle irkildim. komik ama o yataktan tvnin olduğu sehpadaki telefonun yanına ışık hızıyla gitmiştim. o da ne, hoşlandığım kızın "oysa bahsettiğin yıldızların gözlerinden daha parlak olup olmadığını ben ancak yüzüne söyleyebilirim :)" başlıklı mesajı karşımdaydı. *

    bir erkeğin içine saplanabileceği en aptal durumlardan birindeydim. beklediğim mesaj gecenin ikisinde alakasız bir yerde gelmişti ama gelmişti işte.

    serde delikanlılık var ya, durumu tek nefeste tüm içtenliğim ve samimiyetimle kızıl saçlı hatuna anlattım bir kaç dakikada.

    tabi siz bekliyorsunuz şimdi, ağlayıp sızlayacağını ve başkasını tercih ettiğim için bana saydıracağını kızıl arkadaşın. ama öyle olmadı; olsun dedi ve öpmeye devam etti tekrar. dedim ya, lan tekila sen ne güzel bir bahanesin a*k ya.

    ne olursa olsun kanmayacaktım, ben her zamanki mağrur delikanlı tavırlarımla montumu elime alıp ayakkabımı giyerek koşar adım çıktım evden. kızıl saçlı hatun aklımın ucundan bile geçmiyor, varsa yoksa "lan yarın nereye gitsek nerde otursak " planları vs.

    eve geldiğimde sabaha çok az kalmıştı. biraz uyumanın iyi geleceğini düşündüm ve zıbardım yatağımda. hemen yanı başımda da telefon, sesi sonuna kadar açık.

    ertesi gün, beklediğim telefon çalıp beni uyandırmadı maalesef. sonra ikindiye yakın dayanamadım ben aradım.

    - kaçta buluşuyoruz?
    + siz akşam buluşmuşsunuz ya bana ne hacet?

    sessizlik..

    kadın milleti işte. ne kadar tehlikeli olabiliyor o zaman bir kez daha anladım.
    bizim kızıl saçlı hatun gecenin intikamını almak için diğer arkadaşlardan hoşlandığım kızın telefonunu bir bahaneyle almış ve tüm geceyi beraber geçirdiğimizi şahit göstererek anlatmış kıza.

    lan şimdi burada neyi kime nasıl savunacaksın. hani desen olaylar spontane ve bağımsız gelişti ve ben kalktım gittim gecenin bir yarısı diye; bunu bana biri anlatsa ben bile gülerim yani o derece fantastik bir yalan gibi duruyor buradan bakınca.

    efendim özetle kadınların ne istediğinden bağımsız, reddedeceğiniz zaman çok detaylı düşünün. yoksa maazallah eldeki bulgurdan da olursunuz..*

  • sabah muhabirinin abd'li sözcüyü ağlatması

    videoyu sonuna kadar seyrettim, kadın sonunda hadi anam herkes işine gücüne dedi ve bitirdi.

    (bkz: yalancıyı silkmiyorlar ya)

    2. dünya savaşı zamanlarında almanların vatandaşlarına yaptığını 21. yüzyılda yapmaya çalışıyorlar. olum ciddi soruyorum siz gerçekten gerizekalı mısınız? hani o kadar gazeteci ve kamera var orada, bunun aslı ortaya çıkmayacak mı sanıyorsunuz?
    ya da doğru soruyu sorayım; kimleri gerizekalı yerine koyuyorsunuz?

  • sigara içen ama bağımlı olmayan insan

    evvelinde nerdeyse 3 paket sigara içerdim.

    bir gün "yeter bu kadar dedim " ve bıraktım uzun yılların tiryakiliğine rağmen.

    sonra aralarda, muhabbetlerde falan tek tük kaldı. kafada bitince bitiyor demeyeceğim, bir insanın maddeye bağımlılığı başka bir şeyin yokluğundan geliyor sanırım, ben bu yokluğu doldurdum sadece.

  • 1 şubat 2017 anayasa teklifinin geri çekilmesi

    iddiadır.

    ayrıca meclis 7 şubata kadar tatilde olduğu için esnaflar odası geri çekecekmiş teklifi.

  • en son alınan iltifat

    dün akşam üye olduğum spor salonunun soyunma odasında üzerimi değiştirirken, 17 yaşlarında spora yeni başlamış bir genç arkadaşın sözleridir:

    -abi aynı arnold schwarzenegger gibisin

    + terminatör diyorsun yani, yok be kardeşim abartma :)

    - yok abi ya şimdiki yaşlı haline benziyorsun..

    +lannnnn!!

  • ırak'ın 51. eyalet olarak amerika'ya katılması

    nba'de oynayacaksa ya baghdad bombers ya da iraq allahu akbars oynar.

  • seks turizmi için kuşadası'na gelen kadınlar

    benzerlerini gördüğüm için garip gelmeyen olayın kahramanları kadınlar.

    büyüdüğüm mahallede yaşça benden küçük iki tane çocuk vardı, bu çocuklar adana'nın varoşlarından barlarına ayak işi yapmaya falan giderlerdi. düzenli bir işleri olmayan ve okul hayatları lise terkten öteye gidemeyecek olan bu çocuklar o zamanların apaçileri sayılırdı. bütün haftalığını bez konverslere veren bu iki çocuk yazlarıda antalya, bodrum falan çalışmaya giderlerdi.

    öyle ahım şahım yakışıklı çocuklar falan değillerdi hani. ama şimdilerin sokaklarımızda gezen arap gençleri gibi italyan modasını yakından takip ediyorlardı.*
    sonra okuldu şuydu buydu ben koptum oralardan.

    gel zaman git zaman geçenlerde feysbukuma bir arkadaşlık isteği geldi, baktım bizim kopuk gençlerden biri, yanında 40 larına gelmemiş sarışın bir hatun.

    neyse kabul ettim, konuştuk ne var ne yok diye.

    bu finlandiya'lı bir hatunla evlenip gitmiş oralara, gönül bu normal diyorsun en başta ama kadının ne işi yaptığını sorduğumda şaşırdım; bu yaşına göre güzel abla, büyük bir firmanın genel müdürüymüş, neyse dedim olabilir.

    diğer arkadaşı hakkında konuştuk bir kaç ay sonra laf arasında;
    o da bir ingiliz ablayla evlenmiş, sonra türkiye'ye dönüp, bakın burası enteresan, etiler civarında kocaman bir lüks araba galerisi açmış kendine.

    ikisini de allah mutlu mesut etsin, zerre kıskançlık yok emin olun.

    ancak bu işler böyle, sen kıçı kırık bir iş bulabilmek için okul sıralarında ömür çürütürken akıllı yatırımcı 20 lerinde son level'e gelip zengin oluyor.

    hayat adil olmadığını böyle de ispatlamış oluyor bir nevi.

  • sevgiliyle sevişecekken babasıyla içmeye gitmek

  • kağıt toplayıcılarına 46 bin 501 tl ceza kesilmesi

    yazın boş kola kutusu toplayıp eskicilere satarak ilk bisikletini almış biri olarak bir iki satır yazmak istiyorum;

    birileri milyonlar kazanacak diye garibanın kazanacağı üç beş kuruşa engel olmakla kalmayıp ödeyemeyecekleri yükün altına sokmak tam haramilere yakışır.

    ayıptır, günahtır.

    bugünün yarını, parıl parıl parlayan gündüzünüzün bir gecesi var, unutmayın.

  • türk ordusu suriye'ye girsin

    hangi halk?

    halk dediğin bizlerden oluşur, algı oluşturmak için aldığı 3-5 kuruşa benliğini satan iki yüzlü döneklerden değil.

    boş adamların boş cümlesi.

  • aldatan eşini basan adamın ibretlik kamera kaydı

    allahtan sadece yargıçın gördüğü video olmuştur.

  • cinsel ilişki teklifini reddeden erkek

    tecrübeyle sabit ki bu erkek hiç bir zaman iyi anılmayacaktır.

    ilk örneğim;

    bir boğaziçili sarışın vardı vakti zamanında. taksimde buluştuk, galatasaray civarında öğrenci işi bir barda içtik tekilaları.
    tüm gece sevgilisinden bahsetti. aslında bu onun fütursuz taktiğiydi farkındaydım. onu ne kadar sıktığından, kıskandığından konuştuk. benim anlatacak düzenli bir ilişkim yoktu, ben sadece dinledim. gerçekten sadece dinledim.

    güzel bir kız olmasının yanında okuduğu bölüm ve üniversitesi itibariyle insan kültürel olarak da tad almak istiyor elbet. eh işte hoş muhabbet ama biraz safa yatan cinsten.

    geç oldu ve taksiye bindik.
    bize gidelim teklifimi geri çevirmedi, sarıldı sıkıca yol boyunca.

    eve geldik ve salonda otururken bir kahve yaptım ona, biraz açılsın diye. zira nefret ettiğim şeydir sarhoştum sen bundan faydalandın geyiği.

    kahveyi içti ve o çok duyduğum cümleyi kurdu.
    "siz erkekler neden böylesiniz? her şey çok güzel başlayıp neden b*ka sarıyor sonunda?"

    canımı sıktı bu lafları, odama götürdüm ve yatağımı verdim uyusun diye. ben salona geçip orada uyuyacağımı söylerken bileğimden tutup sevişmek istediğini söyledi.

    hayır dedim, sarhoş olmadığın bir gün konuşuruz bunu dedim ve gittim.

    uzun bir süre görmedim onu, o geceden sonra.

    bir kaç hafta sonra o geceden ortak bir arkadaşımız bahsetti biraz .
    onu sarhoş edip eve götürdüğümü falan anlatıp hakaretler etmiş arkamdan.
    hatırlamasam kendimden iğreneceğim o derece.

    işte böyledir bu, siz beyaz atlı prens gibi davransanız da kaşar hep kaşardır.

  • suriyelileri geri göndermek

    seni gönderirler ama kendileri gitmezler.

    suriyeliler böyledir; canını versen dönüp teşekkür etmez.

    bu halk burdaki varlığını o kadar meşru görüyor ki herşeyin onlara bedava olmamasını sorguluyorlar. sen gelmiş geri göndermekten bahsediyorsun.

    ırkçılığın her türlüsünden midesi bulanan beni bile ırkçı yapar bu arkadaşlar.

  • doktorların dr plaka alması

    türkiye'de normaldir.

    bir arkadaşım ekolünden örnekle pekiştirmek isterim;

    "geçenlerde bir arkadaşım bir bayanla tanıştırdı;
    -ben doktor nihal,
    diyerek elini uzatmıştı.
    sıradan bir kafeydi işte; hastane değil, ya da muayenehane falan da değil. ben de hasta değildim zaten."
    tıp fakültelerinin zorunlu derslerinden olsa gerek bu. hani kalp krizi falan geçirirsek şükür ki ortamda dr. olduğunu bildiğimiz biri var işte.

    bu ülkenin genlerinde var kompleks; avukatı da böyle, mühendisi de, memuru da.
    velisi olduğu öğrencinin öğretmenini ararken "- ben avukat zırto, dr. pırto, sayın zamazingo" sözcükleri ile telefon açan insan dolu bu diyarlar.
    sahibinden.com'da iletişim bilgilerini verirken kendini "bilmem kim bey" diye yazan armut dolu buralar.

    ben artık yadırgamıyorum ve bu tipleri görünce sessizce oradan uzaklaşıyorum.

    düzeltme.
    ben ortaokul terk olduğum için kıskanıyorum böyle meslek sahiplerini , değil mi sığır kardeş?

    son olarak;
    ya arkadaş mesleğini ego tatmini için kullanmayı haklı gören, bunu normalleştiren adamla ne konuşup ne paylaşacaksın? bildiğin vakit kaybı.
    emre kongar'ın dediği gibi cehaletin bu kadarı ancak eğitimle olur.