Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 16 haziran 2023 letonya türkiye maçı

    siz bu maçla kanser olabilirsiniz ama biz fenerbahçeliler için haftalık sıradan maçımız.

  • 2. yks 2023

    sınav görevlisine ekşi sözlük yazarı olduğumu söyleyince tartışma yaşadık. gelmeme gerek yokmuş biz otomatik derece yapıyormuşuz

  • 3. 5 dakika ile bir senem heba oldu

    1 saat öncesinden varmak zor değil sorumsuzluk yüzünden heba olan 1 yıldır.

  • 4. bugün evet dese nikahı basarım denilen ünlü

    hala ciddiyim. çok ciddiyim. hiç bu kadar ciddi olmamıştım.

    (bkz: umut sarıkaya)

    çiçeğim, çikelatam hazır bekliyorum.

    edit: kır düğünü şart değil. sivas’a yerleşmeye de razıyım. hem belki bir aytek’imiz de olur…

    bize sunulan dünyayı birlikte benimsemeyelim aşkım. birlikte yabancılaşalım topluma. birlikte ölesiye tiksinelim sıradanlıktan. ömür boyu gülücüğe odaklanarak geçiremezsin bebeğim.

    dolaptaki carte d'or kutusundan sarma çıkmayacak, yemin ediyorum.

    bir işaret gönder yeter. düdüklüye nohut koyup, işimi de alıp sana gelicem. kendimi bildim bileli sana aşığım.

  • 5. tarcanlar oto ekspertize verdiğim ekspertiz raporu

    kodlama mıdır nedir, babam 35 yıllık oto tamircisi olduğundan sebep herhalde, meslek lisesinin motor bölümünü, ardından da üniversitenin otomotiv bölümünü bitirdirdim. opel ve volkswagen yetkili servislerinde iş deneyiminden sonra babadan bayrağı devraldım. 13 yıldır ankara'da benimle birlikte 3 kişinin çalıştığı küçük bir oto servisi işletiyorum. bir kaç sene otomobil tekniği alanında adli bilirkişilik de yaptım.

    bu kardeşiniz, girizgahta arabadan bir miktar anladığını iyice bi' vurguladıysa, mevzuya dalsın.

    neyse,

    1 nisan 2023, sarı siteden arabama genç bir astsubay talip oldu. "ben" dedi, "arabadan hiç anlamam... nasıl olacak?"

    tabii ben o kadar hakimim ki arabama, teknik biri olmamın da dışında, 4 yıldır kullanıdığım arabamı çatır çatır anlattım. "arabam" dedim böyle böyle...

    "servis" dedim "işletiyorum..."

    "aracın hiç bir eksiği yok tabii de" dedim " olsa bile tak diye yaparız"

    "haa ama" dedim, "bir tek şöför mahali koltuğunda küçük bir yıpranma var, kumaşını bulamadım, onu ben halledecem, sen ş'eyapma" dedim.

    adam, yanında kendi gibi astsubay ve arabadan hiç anlamayan iki kişiyle çıktı geldi dükkana. bu üç genç adam, gayet temiz yüzlü ve naif insanlar.

    "önce aracı ekspereden geçirmek gerek" dedi alıcı. dedim "istersen sırat köprüsünden geçir... dediğimin dışında bir şey varsa, düşsün cehenneme!"

    yolda araba hakkında bilgi vermeye devam ettim. işte, 8 tane hava yastığı var, hız sabitleme şurdan devreye giriyor, otomatik far şu konumda devre dışı oluyor, bir gram yağ-su kaçağı yok.... filan.

    neyse,

    geldik bu ankara tarcanlar'ın önüne. selamın aleyküm, aleyküm selam...

    alıcı ekspertiz ücretini sordu, 2500 papelmiş.

    içimden dedim "ohaa!.."

    lan, günde 5 araba gelse... nerden baksan güzel para. mesleki deformasyon, hemen hızlı bir hesaba giriştim.

    peki, bize de ekspertiz icin her gün en az 1 araba geliyor, bazen 3 araba da geldiği oluyor ama müşterimizin aracına bakım işciliği olarak 400 tl yazarken, ekspertiz için bırak 2500'ü, 400 tl nasıl yazayım?

    şöyle düşünün;

    yağ, filitreler, balata filan değiştiriyorsun, bir sürü sök tak, ve bu işlem 45 dk sürüyor, 400 tl işçilik alıyorsun. aynı araç ekspertize gelince, hiç bir bedeni güç istemeyen, bizim için çocuk oyuncağı olan, basit bir kontrol işlemi için 400 tl alsam? müşteri sürekli sonuçta. "lan tokatçı" dese, "sen geçen bakımı bu paraya yapmadın m?" dese, haklı mı? haklı. bu yüzden bu ekspertiz işleri bir angarya olmasına rağmen, bir tür sosyal sorumluluk projesi gibi bir şey bizim için. müsteri bağlılığı sağlamak için "tak" diye bakıyoruz geçiyoruz.

    hem sonra 2500 tl ne lan! bu para; arabanın hem debriyaj seti, hem de triger seti değişim işçiliği ve bu işlem koskoca bir gün sürer. ekspertiz dediğin sadece 30 dk.

    hatta geçenlerde çocuğumu prof dr gürsel leblebicioglu'na muayeneye götürdüm, kendisi dünya capında çok çok kıymetli bir cerrahtır. 2200 tl ödedik ve bize ekspertizden çok daha fazla zaman ayırdı.

    tabii ben 2500 papeli duyunca, dedim "neden olmasın? ben de açayım bir ekspertiz, hiç öyle şanzıman indir, triger değiştir, diye uğraşmayım, teknik kontrol, bakıvereyim, hop, 2 bin 500 papeli cepleyim."

    hatta bunu gürsel hocayla ortak yapalım, "adama" dedim "yazık", ömrünü tıp eğitimine vermiş, amerika'da eğitimler almış, 15 yayını var, 144 defa atıfta bulunulmuş, hastanın koluna saç teli kadar delikten girip, sinirlere mikrocerrahi işlem uyguluyor, tarcanlar kadar kazancı yok. "burdan çıkınca hemen gideyim, gürsel hocaya anlatayım"

    neyse,

    alıcıya dedim ki "kardeş" dedim, "bu çok değil mi ya?! sonuçta bu 2006 model, 17 yaşında bir araba. hani evlense çocuğu olur. ustan filan yok mu? 200 tl ateşlersin, çok daha doğru bakılır hem" dedim.

    "yok abi, ben buraya yeni atandım, kimseyi tanımıyorum" dedi. ben de vereceği paraya üzüldüm ama fazla üsteleyemedim. sonuçta satıcı olarak ne desem, taraf olduğum için dediğim izlenimi doğar. "iyi o zaman, sen bilirsin" dedim.

    niye? çünkü ben arabamdan eminim. o ya da şu söyledi diye değil, bizzat ben kendim şahsen eminim. bu son cümlede bir anlatım bozukluğu olduğuna emin olduğum kadar eminim.

    neyse,

    araç içeri girmeden "şak" parayı tahsil ettiler. bekleme salonuna aldılar. bilardo, çay makinesi filan... havalı bir yer. ben de halen bu ekspertiz işine yükseliyorum. zaten çalısmayı seven biri değilim, "basit iş = çok para" denklemi başımı dödürüyor.

    neyse,

    bi' üç dakika sonra biri geldi "alıcı kim?" dedi. "bi' gel abi sen benle" deyip alıcıyı götürdü. ben de bekleme salonundan akvaryum izler gibi bakıyorum bunlara camekandan. liftin altına girdiler, arabada bir yeri gösterdi elindeki seyyar pilli lambayla, alıcı bekleme salonuna geri geldi ki yüzü bembeyaz. bir şey var anladım. dedim "n'oldu kardeş?.."

    "abi" dedi, "arabanın denge kolu kırıkmış, n'apacaz?"

    denge kolu dediği de sanayide "z rot" olarak bilinen ve 100 tl'ye satılan bir parça. alıcıyı çok önemli ve korkulacak bir şey yakalamış gibi, bekleme salonundan çağırması enteresandı gerçekten. "kardeş takma kafana, ben hallederim onu" deyince elemanın rengi normale döndü, "ha, tamam abi o zaman" dedi. içimden "lan adam arabalar hakkında gerçekten bomboş" dedim üzülerek. baksana hiç bir şeyden haberi yok.

    neyse,

    uzatmayalım, araba çıktı. elemanın biri alıcıyı ve beni karşısına aldı,ve destan gibi sayfalar dolusu raporu okuyarak başladı saymaya...

    "alt takımda 'şu şu' parçalar değişmeli, şanzıman kulağı kopuk, motor yağ yakıyor ve bir buçuk litre yağ eksik, su kaçakları var ve ayrıca motorda tekleme var, bujilerde ya da supaplarda sorun olabilir. kontrol ettirilmesi gerekiyor..."

    bak hele bak, "kontrol ettirilmesi gerekiyor" ne lan? adam size 2500 papeli kontorl ettirilmesi gerektiği tavsiyesinde bulunun diye mi verdi? kontrol edilsin diye verdi. peki sonuç ne? "kontrol ettirilmesi gerekiyor" muş :) yani oradan başka bir yere tekrar kontrole gitmesi gerekiyormuş :) bu sonuç için alıcı 2500 papel vermiş :)

    neyse, sabırla dinliyorum...

    "camda çatlak var, göğüste çatlak var, vites topuzu yıpranmış ve sigara yanığı var" dedi ve benim şalter attı! dedim "bi' dakkaaaa..."

    hayatımda hiç sigara içmediğim ve arabamda içirmediğim, hatta ve hatta sigara içilmiş arabayı satın almadığım için arkadaş mayına bastı.

    "şimdi" dedim "benim arabanın motor filan gidikmiş, onu anladık da sigara yanığı ne ayak?"

    sigara yanığını göstermesi için içeriden birini çağırdılar. elinde lambayla koltuklara baktı, taban halısına baktı. "onu yanlış yazmışız abi" demez mi :) yanlış yazmışlar! kral, olan bir şey gözden kaçarsa anlayış gösterilebilir. olmayan bir şeyi nasıl yazıyorsunuz allanı seversen?

    "peki motora bakan arkadaş da gelsin, şu yağ yakma, tekleme olaylarını bi' de o anlatsın o zaman" dedim. en fazla 25 yaşında bir eleman geldi, şimdi benim 2006 model arabaya da bu eleman baktı, benim arabadan önceki 2020 model 4 çeker suv'a da, bizden sonra 2000 model peugeot 206'ya da bu eleman baktı. yani arkadaş maşallah 4 tekeri olan her şeyden anlıyor. mesela bana alanım olmayan bir araba göstermeye gelseler, derim ki "bu konuda uzman birisine gösterseniz daha doğru olur." insan hiç bir şey bilmiyorsa haddini bilir önce bi'

    neyse,

    "evet abi, yağ yakıyor, bir buçuk litre yağ eksik ve araba tekliyor" dedi. "peki ustam, yağ yaktığını nasıl anladın?" derken, alıcı "yalnız satıcı da motor ustası" dedi. öyle deyince eleman bi' geriye taktı... "abi bunlar zaten doğal olarak bakımdan bakıma 1 litre filan yakıyor bu kilometrede, sen de bilirsin" dedi. diyelim ki öyle, ee o zaman kardeş rapora niye öyle "doğal olarak" filan yazmıyorsunuz?

    ayrıca bi' kere, benim arabam yağ yakmaz ya da teklemez.

    niye?

    çünkü umumiyetle benden çekinir, "abi" der, hürmette kusur etmez.

    değil tabi.

    çünkü öyle olursa, ben onu şak diye hallederim.

    alıcıya döndüm, "bilader" dedim, " bu alt takım, cart curt ne varsa ben hallederim ama benim arabamın motorunda bir şey yok. bak, rapora kontrol edilmesi gerekir yazmışlar. istersen gidelim bir servise parasını ben vereyim, kontrol edilsin." şimdi önceden de adli bilirkişilik yaptığım için, bu ekspertizciler "aman sonradan başımız yanmasın" mantığıyla araç kusurları matbu olarak abartılarak yazılıyor. riske girmemek için lüzumsuz detaylarla rapor dolduruluyor, davalık filan olma durumuna karşı "kontrol edilmesi gerekir" gibi yuvarlak şeyler yazarlar raporlara. tabii ben bunu biliyorum da alıcı tam bir şaşkın ördek. izah ettim, anlattım, ikna oldu ertesi gün sabah nöbetçi noterde buluşmak üzere ayrıldık.

    dükkanıma geldim, bu tarcanların saydıkları geliyor aklıma, "cam mı çatlak dedi lan o?" diyorum. bakıyorum bakıyorum, camda çatlak yok. alıcıyı aradım, sordum. "evet, ön cam çatlak yazıyor" dedi. bizim elemanları çağırdım, dedim "bu arabada cam çatlakmış, bulun!" hani sigara yanığını yanlış yazmışlar ya "belki başka cam çatlaktır" dedim arabanın etrafında dört döndüler. yok.

    haydaaa!...

    peki, "arabada bir buçuk litre yağ eksikmiş, ekleyin" dedim. çubuğu bir çektiler yağ eksik değil. lan nasıl eksik değil !? kafayı yiyecem!

    göğüs çatlak mı? değil.

    su kaçağı? yok.

    denge kolu kırık mı? noolur kırık olsun lan artık! değil, körüğü yırtık.

    peki, sol arka merkezi kilit çalışmıyordu, onu yazmışlar mı? hayır. yani araçta var olan bir kusur raporda yok.

    düşündüm... neden böyle oldu?

    "haaa" dedim. "lan yoksa..." gözlerim büyüdü... dedim "oğlum bugün 1 nisan lan!" telefona baktım, evet 1 nisan! kesinlikle bu bir şaka olmalı.

    elemanlardan biri "abi saçmalama, öyle olsa şimdiye kadar söylemezler miydi?" dedi.

    "valla" dedim, "belki benim arkadaşlardan biri ayarlamıştır" yoksa bu yazdıkları rapora inansam, aracı üstüne para vererek hurdaya vermem gerekir.

    sabah notere gittim, alıcı gelmedi. adamla sözleştik, ekspertize 2500 papel verdi ama notere gelmedi. arıyorum, açmıyor. meğer gece mesaj atmış, gelmeyeceğini bildirmiş, görmemişim. işte şaka olduğu belli değil mi?

    değil !

    arabam 3 gün sonra başka birine satıldı. üzerinden 2 buçuk ay geçti, henüz bana şaka yapıldığına dair bir bilgi gelmedi.

    lan oğlum, benim gibi adamın arabasını, elimi öperek, çikolata çiçekle, yalvararak almanız lazım! o arkadaşın hiç bir suçu yok. adam sıfır bilgiyle ve kısıtlı parayla araba almaya çalışıyor. fakat işte maalesef anlayamayacağı bir konu var, 2500 toslayarak danıştığı kişilerde sıfır bilgi bile yok! matbu, kopyala yapıştır, yuvarlak ifadelerlel ekspertiz raporu mu olur lan!

    olmaz.

    şöyle olur;

    sonuç: tarcanlar oto ekspertiz, otur, sıfır!

  • 6. 3. dünya ülkesi olduğumuzu hatırlatan şeyler

    açlıktan ağzı kokan milyonların 5-10 aile zengin olsun diye uğraşması.

  • 7. yunan sahil polisinin 700 mülteciyi öldürmesi

    halbuki ülkelerine girmeye müsaade ederek gelişi güzel dört yana dağılmalarına göz yummalılardı.
    hatta her birine sosyal yardım adı altında maaş bağlayarak sınırsız sağlık ve gıda yardımı yapılmalıydı.
    yazıklar olsun yunanistan'a. yıl olmuş 2023 halen vatansever ülke olarak kalmışlar.

    edit: vatandaşlık verip oy kullanma hakkı vermeden de olmaz diyen suserler var. duy sesimizi yunanistan. mültecilere önce bedavadan vatandaşlık sonrasında seçme hakkı vermeden kimse senin samimiyetine inanmaz.

  • 8. erasmusla almanya'ya iltica eden 17 yaşındaki genç

    bu çocuk bugün sınava giren 18 yaşındaki 2 milyon veledin çoğundan zeki ahahah

  • 9. 30 milyon göçmen türkiye'ye gelebilir

    hep diyorum, bu ülkenin sanılandan çok daha büyük sorunları var ve tsk ayakta uyuyor. hudutları ve vatanı korumak ve sınırlara mayın döşemek gerekiyor. yoksa mahvolucaz.

  • 10. insanı suskunluğa iten en önemli neden

    +üzeyir abi sen dilsiz değilsin. niye hiç konuşmuyorsun?
    -bir ara çok konuştum. hiç faydasını görmedim, bıraktım.

  • 11. çocukları lgbt bayrağı önüne dizen öğretmen

    görevden alınır, gider tatilini yapar, dava açar, geri döner, faiziyle beraber maaşını geri alır. böyle bir suç mu var allah aşkına romalılar ?

    ha bu arada kaçak kuran kursuna gittiği binanın yanına asılı halde bulunan yavrucak vardı ne oldu? dinciler eğitim konusunda konuşma hakları olan son grup.

  • 12. bakırköy sahilinin içler acısı hali

    milliyetçilik 3 hilal ya da 3 parmağı birleştirmek değildir. bu vatanın ormanına, denizine sahip çıkmaktır. sokağına sahip çıkmaktır.

    mesela mor saçlı diye, gay diye, küpeli diye x y z diye otekilestirdiginiz insanlar sizlerden daha milliyetçi

    bu ne ki? belgrad ormanından bir pazar günü sonrasi toplanan çöpü görsen dudağın uçuklar.

  • 13. abla sınav 15 geçe başlamıyor mu

    bu kuşağın vakti çok değerli. 15 dakikasını boşa geçirmek istememiş sınıfta. gözetmen 2 saat önce okulda oluyor, adam hayatının sınavına son anda gelip girmeye çalışıyor.

  • 14. izmir'in ak belediyecilik ile tanışma vakti geldi

    ak belediyecilik dedikleri de halktan toplanan vergileri pedofili derneklere vakıflara pompalamak.

    t: akpli birinin cümlesi.

    not: bu başlık altında bir arkadaş, ne demek istediğimi detaylarıyla anlatmış.

  • 15. fenerbahçe'nin 8 yıldızlı yeni logosu

  • 16. 16 haziran 2023 bozcaada'da fiyatların çıldırması

    karışık ızgaraya 72, tavuk ızgaraya 32 dolar istemiş haspalarım. bu arada hesap düz olsun diye doları 25 tl aldım.

    bu fiyatı çeken işletmenin dünyanın her yerinde anasını sikerler. belki dubai hariç. ama orada da dünyanın en iyi şefleri gelir yemek yapar, ayağında mavi plastik terliğiyle eşek siktiği köyünden gelmiş bok kokulu it kopuk değil. batıda çoğu ülkenin resesyon yaşadığı, rusların savaş halinde olduğu bir zamanda kime iteleyecekler acaba bu fiyatları.

    amerikada herhangi bir redneck’e yediğin tavuk 32 dolardı kardeşim deyin bakalım sizi tüfeğiyle ananızın amına kadar kovalıyor mu kovalamıyor mu.

  • 17. duygusal bağ kurulan kitap

    tolkien, tüm eserleri. başta tabiki yüzüklerin efendisi. çocukken zor bir dönemden geçtiğimde tanışmamın etkisinden olabilir diye düşünüyorum.

  • 18. volvo xc90 alma hayali olmayan erkek

    patronumda var, ben de alırsam ayıp olur adama

  • 19. fenerbahçe'nin logo değiştirmesi

    galatasaray büyüklüğü öyle bir büyüklüktür ki, ezeli rakibine kompleksten logo değiştirtir. beter olun

  • 20. kadınların mesajlara cevap vermemesi

    bir kadın sana geç cevap yazıyorsa önemsemiyordur, hiç cevap yazmıyorsa sikinde bile değilsindir üzgünüm sevgili yazar dostum. az da olsa ilgisi olan kadın belki hemen yazmaz ama gün içinde muhakkak çok fazla bekletmeden dönmeye çalışır. kimse sanıldığı kadar aşırı yoğun değildir.

    bir kadın size cevap yazmıyorsa, sallayın gitsin asla ve asla 2.mesajı atmayın. kafayada takmayın. ha illa neden böyle oluyor derseniz kendinizi değiştirmeye çalışın daha ilgi çekici bir insan olun.

  • 21. iki gey evlendiğinde gelin kim olur sorunsalı

    incelediğiniz bir evlilikte gelin yoksa bilin ki gelin sizsinizdir..

    :)

  • 22. 16 haziran 2023 oğuzhan koç'un incinmesi

    az unlu veryansini. olum seninle goz goze gelecek insanlarin %78'i falan seni tanimayacak... taniyan icinde sandigin kadar oyle titremeli falan seyler hissettirecek bir onemin yok. bunu mu diyelim illâ... cagla komikmis bu arada, bayagi guldurdu.

  • 23. kızların ecnebi koca peşinde koşması

    memleketi zaten araplarla doldurdular. türklerin bir kısmı fakirlikten evlenmiyor. parası olan da aklı başında olduğu için evliliğe şüpheyle bakıyor. muhafazakar kızlar siyahilerle evlenmeye başladı, seküler kızlar internetten yabancılara yürüyorlar. komplo teorisyenliği yapmıyorum ve genelde öyle tespitlere sarkastik yaklaşırım ama bu gidişat iyi değil. 50 sene sonra türkiye, türkiye olmaktan çıkabilir.

  • 24. bu saatte hala uyumama sebebi

    nolur annem iyileşsin diye durmadan dua ettiğim için bu saat olmuş.
    ne güzel ılık götlü dertler var allahım nasip et ben de sadece kahve içmek için bu saate kadar uyanık kalmak istiyorum.

  • 25. 17 haziran 2023 istanbul yağmuru

    ve sonunda video hazır. geçişler kötü oldu ama olsun...

    2 saatten fazla camda soğukta bekleyerek ortaya çıkanlar bunlar :)

    iyi seyirler...

    https://streamable.com/athz7k

    zeus'un ağacı

    doğanın kudreti çok büyük...

    muhteşem yağış...

  • 26. black mirror

    görsel
    6.sezon 1. bölümün özeti

  • 27. 40 yaşında hala oyun oynayan erkek

    15'te oynardım, 25 geçti aynı, 35 aynı, 45 içindeyim şu an. rdr2'yi özellikle bitirmiyorum eleman ölmesin diye :)
    pubg'de oğlum ile aynı takımda sıkıntı yaşıyoruz, dropları hep o alıyor diye tartışınca hanım yasakladı bize pubg'yi.
    onun dışında sıkıntı yok.
    bırakın millet nasıl mutluysa o şekilde yaşasın, üç günlük ölümlü dünya yav.
    tanım:oyun oynamayı her yaşta seven erkektir.
    kips.
    edit: üstteki yazar ile benzer seçici özellik kısmı.
    diğer edit: ac valhalla'nın da hakkını yememek lazım çok saat yakın emek vermişliğimiz vardı.
    tek kötü huyum oyuna para vermemek bu kadar sevmeye rağmen.

  • 28. galatasaray'ın başarısının sırrı

    galatasaray bir gol farkla şampiyonluğu kaçırdı şaibeli duran billong vakasına rağmen camia sadece önüne bakarak nasıl daha iyi oluruz diye çabaladı. bugün galatasaray 10 puan farkla şampiyon olmuş rakipler kulp takma derdinde, uefa ya mektup falan saçma sapan işler peşinde. galatasaray in başarısının sırrı aslında bu detaylarda..

  • 29. kilo vermenin çok zor olması

    evet kilo vermek zor ama benim için verdiğim kiloları geri almamak daha da zor.

    birkaç yıldır kilo verip verip alıyorum. şimdi son bir kez diyete başladım. bu sefer zayıflayıp öyle kalacağım umuyorum ki.

    sonuçta fazla kilolardan kurtulmak hem fiziksel hem psikolojik açıdan çok daha sağlıklı olmamıza yardımcı oluyor. o nedenle vazgeçmek yok, yola devam!

  • 30. 17 haziran 2023 tatvan'da gazeteciye saldırı anı

    daha önce bitlis milletvekili cemal taşar'ın kardeşi bitlis kızılay şube başkanı battal taşar'ın kendi otelinde kızılay kavurmalarini sattığı haberi ile gündem olan sinan aygul'e tatvan belediye başkanı mehmet emin geylani'nin yeğeni olan boksör koruması ve -buraya dikkat edelim- devletin resmi polisi tarafından arkadan saldırarak feci şekilde yaraliyorlar.

    bunu neden yapıyorlar biliyor musunuz? sinan aygül tatvan'da yapılan bir kamu ihalesinde usulsüzlük olduğunu tespit edip "yolsuzluk" haberi yaptığı için. bu ülkenin geldiği hale bakın. polis adam dayak yerken halk müdahale etmesin olaya diye silah gösteriyor. haydutsunuz, alcaksiniz, serefsizsiniz. mafya devletine döndü ortalık. akp'nin yarattığı yeni türkiye de koskoca belediye başkanı gazeteci dovdurtuyor. sizden korkmuyoruz ulan. polisinizden de korumanizdan da korkmuyoruz. hesabını vereceksiniz oruspu çocukları.

    videoda özellikle polise dikkat edin

  • 31. 17 haziran 2023 fenerbahçe olağan kongresi

    kavga yatışsın diye fonda biri "başkanım istiklal marşı okuyalım" dedi, ali koç da "sakın ha sakın ha" dedi ahdkgktkt.

    tüm bu yaşananlar biz galatasaraylıların kulübün lise tarafından yönetilmesine yönelik eleştirilerimizin ne kadar haksız olduğunu bize kanıtlıyor. bu halkın bu kadar söz sahibi olduğu bir kulüp ancak bu kadar gelişebilir, zeka terk.

  • 32. tek eşi olan erkekliğini test ettirsin

    eşimi çok seviyorum ve ben erkek değilim, sapığım.

    oysa aynı anda birden fazla kadınla rıza ile olup olmadığı önemsiz biçimde sevişip, kimisinin götü kimisinin göbeğinden kokain çekseydim ve ülkücü işareti yapıp bayrakla fotoğraf atıp tuğra yüzük taksaydım, sonunda da elhamdülillah yazsaydım erkek gibi erkek olurdum..
    ama olamadım, tüh..

    yeni türkiye arkadaşlar. yüzde elli ikimiz bunu seçti..

  • 33. arda güler

    orkun kökçü ve hakan çalhanoğlu adlı zibidilerin pas atmadığı über yetenek.

  • 34. babanın en iyi olduğu konu

    harika meyve ağacı yetiştirdi adam. kiraz, vişne, elma, armut, ceviz, şeftali, trabzon hurması, erik, kivi, limon... diplerine de çilek ekerdi. bütün sulaleye enginar dağıtırdık bahçeden. bense sevmezdim pek ağaçları, çiçekleri. külfet gelirdi bana. akşamları sulamak için çıktığında beni boşta görürse arada yanına çağırıp yetiştirdiklerini gösterir, uzun uzun anlatırdı. öfleye püfleye gider, boş boş bakardım dinlerken. tek tek temizlerdi ağaç diplerini. gübresi, ilacı püsürü bana hep pis işler gibi gelirdi o zamanlar. peder emekli öğretmendi, çiftçi falan değil. parasını bahçeye gömüyordu bize kalsa.

    şimdi gördüm ki yaş ilerleyince, babam olmaya yaklaştıkça, omuzlarımdaki yük artınca bir kaçış oluyormuş hobi. kaygıdan uzaklaşmak, kafayı boşaltmak, rahatlamak, yalnızlığı taçlandırmak için bir nefes oluyormuş.

    kızlarıma neredeyse her sarıldığımda aklıma geliyor adam. bayılırdı kız cocuklarına. "çakır gözlü" olanlara hele... kız kardeşimi de bir başka severdi zaten. karımı tanıyınca torunları "çakır gözlü olacak" umuduyla oyle bir mutlu oldu ki... benden habersiz gidip tanışmıştı zaten. neyse...

    şimdilerdeyse bisiklete bindiğimde, çiçek ektigimde, menemen ya da kuru fasulye pişirdiğimde, pazardan elimde posetlerle eve döndüğümde, büyük kızım harçlık istediğinde, pazar sabahları trt'de kovboy filmi çıktığında, çocuklar kahvaltıda patates kızartmasını çikolataya banmak istediğinde, soğan ekmek yerken, nohutun yanına soğan ezdiğimde, sivri biberi kütür kütür yiyen birini gördüğümde, çocuklar yemeğini bitirmediği zaman tabakları benim önüme bitirmem için geldiğinde, başkalarının çocukları birine "dede" dediğinde düşüyor aklıma. en çok da kızlarım benden destek beklediginde....

    çok özledim be adam. adın bile yeterdi vallahi.

    ps: kendi kendime dertleştim gençler. siz bakmayın bana. romantize etmek için değildi. zihnimi boşalttım yalnızca. n'olur kusuruma bakmayın siz.

  • 35. barış alper yılmaz

    bu nasıl fizik kalite hayvan herif ya.

    3.gol sonrası edit: ahahhahahahha karşısına aldığı savunmacıyla dövüşe dövüşe getirdiği topta asist yaptı. manyak bu çocuk.

    edit2: boey, rashica ve adını hatırlayamadığım bir gs topçusu ile birlikte avrupada bir şirket ile atletik performans gelişimi konusunda çalıştığını okumuştum bir yerde. hakkını da veriyor görüldüğü kadarıyla. az da sudoku çözse baya bir şey olacak gibi.

  • 36. aykut kocaman

    1 sene daha şampiyon olamamayı aykut'un gelmesine tercih ederim. geldiğinden beri takımın yüzü gülmüyor. fbnin 10 senelik kimyasını bozdu hala kendimize gelemedik. bir de futbolcularla arası çok iyi değil. futbolcu ropörtajlarından anladığım kadarıyla çok mekanik bir iletişim kuruyor. bir futbolcu kendisiyle arası iyi sanarken hemen silebiliyor.

  • 37. geleyim beş dakika göreyim seviyesinde sevmek

    hangimiz yapıp da sonra ulan ne enayiymişim demedik ki.. gene sevsek gene yaparız sanırım, çünkü böyle seviyoruz. bizim gibi insanların duygularını sikmeyin lan işte!

  • 38. kemal kılıçdaroğlu

    kemal kılıçdaroğlu akıllı adamdır, kazanacağı seçime girmez.

  • 39. fenerbahçe

    normalde ben sezon bitince kafayı tatile çıkarırım. 10 ay boyunca fenerle yatıp kalkmış bir kafayı 2 ay dinlendirmezsen ağır sıkıntı. ha ben öyle sosyal medya fenerlisi de değilim ha, kadıköy'deki herhangi bir maçta, fenerium üst b'de bulursun beni.
    kafa diyoduk pardon. bu sezon tatile çıkarmadım henüz.
    yıllardır bu piyasadayım. zaten yazı dilimden anlayan anlar, hani şu vitor'cuları her defasında sikerten biri vardı, hah işte benim o.
    sikerttik sikertmesine de, uslanmıyor bunlar, hala yazıp çiziyorlar.
    bir camianın her ferdi mi deha olur amk? kapsamlı analiz falan yapıyorlar.
    aykut kocaman yazmış lan?!? zaten kanserle savaşan bir camianın kafasına sıkacak. bak başarılı olur ya da olmaz orasında değilim, daha anlayamamış embesil asıl sorunun isimler değil, camianın kendisinde olduğunu.
    şu son zamanlarda hortlayan serdar ali çelikler tipiksi fenerbahçeliliğin ürünü bu kafalar. ortaya bir kupa daha düşsün, çil yavrusu gibi dağılırlar.

    hadi bak size bir güzellik yapayım da açayım kafanızı.

    bu takımın santrfora ihtiyacı yok. batu yarım yamalak oynayarak 20 attı, enner gibi sığırı bile gol kralı yaptı hücumun.
    bu takımın problemi savunma ve kale.
    szalai son sezonda sahada yoktu, samet desen havagazı, kaleye hiç girmiyorum. sen çoğu maça 9,5 oyuncuyla çıktın.
    senin yapman gereken ferdi'yi elden kaçırmadan, luan peres'i savunmaya monte ederek çakı gibi 2 stoper ve 1 kaleci bulmak.

    gustavo - serdar - szalai - samet
    şunları üst üste koysan 1 tane nelsson etmiyor kusura bakma. kaleye de altay'ı koyunca sistem zaten çöküyor.

    o yüzden sorun ne hücumcu ne hoca, önce savunma.

  • 40. sana vurana sen de vur diyen ebeveyn

    hayatın öğrettiği en acı ve sade kurallardan biridir. biri canını yakıyorsa, onun canını yakman gerekir. alttan alınca büyüklük sende kalmıyor. karşındaki mütevazılığını eziklik, korkaklık olarak görüyor. o yüzden en şiddetli yumruğu, birine karşılık verdiğinde atman gerekir.

  • 41. erkeklerin nihal yerine bihter'i tercih etmesi

    ben matmazeli tercih ederdim, hem fransa pasaportu var.

  • 42. köye dönüş furyası

    çevremde genç yaşlı hiçbir kadın köyde yaşamak istemiyor.

    bırakın şehirde büyümüş görece eğitimli bir kadını, annem, komşumuz teyze gibi doğup büyüdüğü yer köyü olan kadın bile köye dönmek istemiyor.

    kendilerini almancı gibi görüyorlar. köydeki eski arkadaşları, onları şehirde lüks içinde zannediyor.

    köye geri dönerlerse, başarısız diye aşağılayıcı konuşmalarından çekiniyorlar.

    oysa annem de, bahsettiğim komşu da istanbul'da evden ve birkaç sokak öteden çıkmıyorlar.

    deniz kenarına gidemiyorlar.

    hâlbuki köyler eski köyler değil.

    pınardan su taşımak yok. evde musluklar var. televizyon desen, zaten uydu anten ile bütün kanallar gösteriyor.

    bugün erzurum'da bile günısı ile sıcak su sağlayan sistemler var, internet var. tek olmayan şey doğalgaz. bir de bizim bozkır köyümüzde vodafone hariç telefonlar çekmiyor. doğu güneydoğu halkı gibi ajite edemiyoruz ve köylülerimiz bu durumdan şikayetçi de değil.

    bir de köyde 200 dönüm arazimiz var. babam 70 yaşında her yıl köye gidip ektirip biçtiriyor.

    allah sağlık versin. ama annem de köye gitmem diyor, benim eşim de gitmiyor.

    köy denince kadınların beynine kan sıçrıyor.

    belki ege kıyısında şirin bir kasabaya giderler ama bozkır köylüsü kadın asla bozkır köyüne veya doğu karadeniz köylü kadını asla köyüne dönmüyor.

    devletin bu konuda teşvik çıkarması lazım.

    özellikle köyüne dönen emekliye 5 bin lira fazla maaş vermesi lazım. bunu da haftalık olarak, ptt'den alma şartıyla. yoksa bizim köylü kurnazları ikametini aldırır maaşını yine büyükşehirden çeker.

    bu emekliler köylerinde yaşarsa, ekonomiye çok katkısı olur. parayı yurtdışına kaçıracak değiller. bulundukları yerde harcarlar. gençler de büyükşehirlere göçmek zorunda kalmaz.

    büyükşehirlerde evler boşalır, kiralar düşer.

    suriyeli, afgan ve pakiler gelmeden önce bu projeyi düşünmüştüm. bunu yapacaklarına bir de onları getirdiler tam oldu.

    şimdi ilk hedef istilacıları göndermek sonra da emeklileri köylerinde yaşamaya teşvik edecek uygulamalar koymak olmalı.

    valla gençlerin durumu çok zor.

    evlenemiyorlar, kiralayamıyorlar, evlenemiyorlar. sabun alacak paraları yok. saçma sapan kayganlaştırıcılar icat etmeye kalkıyorlar sonra kalkmasî gereken organları kalkmıyor.

    gerekirse biri sabununu alsın bu konuya el atsın.

    devran çok kötüleşiyor.

  • 43. ali koç

    başkan olmadan önce cool, yakışıklı, eğitimli bir zengin çocuğuyken şu anda çapsız, kapasitesiz ve yetersiz bir zengin çocuğudur. bırak kendisini koç grubunun algısını da mahvetmiştir. tarihin en kötü fenerbahçe başkanı.

  • 44. polis özel harekat'ın ülkücülerden oluşması

    kışlasız bedelli isteyen pembe götlülerin dert ettiği bir realite. iş milliyetçiliğe gelince ''ben vatanıma bu şekilde faydalı oluyorum, zorunlu askerliğe gerek yok'' de ama askerliği, polisliği meslek olarak icra etmek isteyenlere de laf et... gel sen katıl kardeşim jöh'e, pöh'e o zaman.

  • 45. gemlik'teki limana her gün gemilerle togg geliyor

    şimdi birisi ortaya böyle bir iddia attı diye bunun karşı hamlesi gazetecileri çağırıp gelin bakın biz üretim yapıyoruz olmuyor, zira iddia zaten çok saçma. mantık da inanılmaz cidden, yoldan geçene senin memelerin sarkık, açıp göstermezsen de bu iddiam doğrudur desen daha az sacmalarsin.

    ikinci konu ise togg uçuk bir girişim arkadaşlar.
    doğrusunu yanlışını bir kenara bırakıyorum ama bu adamlar inanılmaz fonlaniyor ve sektörden de bayağı tecrübe topladılar, maaşları ise ortalamanin çok üstünde. yani organizasyonu fena olusturmadilar diyeyim, ki iyi bir şirket için atılması gereken çok önemli bir adım. sonuç olarak paran varsa araba da uretirsin şirket de kurarsin. paravan şirket kurup binlerce adamı ise alıp dışarıdan araba outsource etmeye gerek yok. zaten parayı basıp o arabayı üretecek teknoloji ve insan gücünü outsource etmişsin. bu adamlar öyle veya böyle o arabayı üretirler, ne kadar güvenilir olur ve tercih edilir, ne kadar iyi bir servis ağı kurulur zaman gösterecek. tekrar söylüyorum paran varsa sen de araba uretirsin. bak elon muska.

    son olarak da sözlükte öyle bir ortam oluştu ki böyle başlıklara da birşeyler yazarken acaba beni akp'li sanarlar mı diye cidden geriliyorum. yani muhalif olma seviyesi gerçekten post truth akımına kapılıp sağda solda dezenformasyon yaratmak ve herseye akla zarar argümanlarla saldırmak mi cidden bilemiyorum.

  • 46. abdüllatif şener

    bir özet geçeyim.

    27. dönem chp konya milletvekili olan abdullatif şener, 14 mayıs seçimleri için chp’den mv adayı olarak gösterilmiyor.

    14 mayıs’ta chp’den istifa ediyor.

    sonra halk tv’deki bir programda birinci turda azılı ırkçılarımızdan sinan oğan’a oy verdiğini, ikinci turda geçersiz oy attığını söylüyor.

    ikinci turda oy kullandığı sandıktan hiç geçersiz oy çıkmadığı ortaya çıkıyor. zaten insan neden sandığa gidip geçersiz oy atar ki? değil mi?

    bence bu adama boşuna yükleniyorlar. adam akp’den sonra sivas’ta bağımsız aday olmuş seçilememiş. chp’ye gelmiş mv olmuş tekrardan. aday gösterilmediği gün chp’den ayrılsa “pragmatik adam, ekmek nerdeyse oraya gidiyor” der geçersin. valla niye bilmiyorum ama milletvekilliğinin yasal olarak düşürülme tarihi olan 14 mayısı bekliyor istifa için.

    ahlak timsali onlar, dürüstlük, irfan, erdem… hepsi onlarda.

    https://m.youtube.com/watch?v=0agum7q1gqq

  • 47. fatih altaylı

    burhan kuzu da anayasa profesörü idi. kitabını bile yazmıştı.

    hitler de onbaşıydı

    siktiriniz gidiniz amınıza koyayım

    edit: bu arada bilal erdoğan da harvard üniversitesinde kamu yönetimi master'ı yapmıştır.

    al bu bilgiyi de nerene dayarsan daya

  • 48. bir öğretmende olması gereken en önemli özellik

    öğrenciyi yorum yapma konusunda istekli hale getirmesidir. ezberci kafada olmamasıdır.

  • 49. hala kol saati takan insan

    "saat yalnızca zamanı değil; kolunda durduğunu insanın da kim olduğunu gösterir" minvalinde bir söz duymuştum. aradım kaynağını bulamadım ama bir saatten, bir insanın zevki, maddi durumu gibi bir çok özelliği hakkında bilgi alabilirsiniz. bilgi olmasa da önyargı veya fikir sahibi olursunuz. mesela az çok tanıdığınız birisinin replika bir saat taktığını anladığınızda onun biraz da olduğundan zengin gözükme çabası içinde olduğunu hissedersiniz

  • 50. senle ilgisi yok sadece bu ara çok yoğunum

    üniversite 2.sınıfta bir kıza aşık oldum. ortak arkadaşımız var, kız da bana güyâ sırılsıklam aşıkmış. neyse ben tabi aşkı ölümüne yaşadığım ve bunu da gösterdiğim için kısa süre sonra kızın götü göklere çıktı ve bana bok muamelesi yapmaya başladı. bahanesi de derslerine odaklanamamasıydı. kütüphanede ders çalışırken ben de geleyim diyordum. senin yanında derse konsantre olamam falan diyordu. ulan ne manyak aşıktım ben de. onu bir-iki dakika görmek için bile neler yapmıyordum. bir gün buluşacaktık, heyecandan sabaha kadar uyuyamadım. tıraş falan oldum, hazırlandım. buluşmaya bile gelmedi.neyse bu başka bir entry konusu...

    işte bu haspadan bir-iki kez duymuştum bu lafı. merak etmeyin, yoğunlukları hep devam ediyor.
    yukarıda bir arkadaş "şu bir gerçek ki herkesin yeri doldurulur. sizden iki kelimeyi esirgeyen bir insanla olmaktansa dünyanın bir yerlerinde sabahlara kadar sizinle konuşmaktan zevk alacak insanlar olduğunu sakın unutmayın. bir insanın umrunda olmazsınız ama başka bir insanın dünyası olursunuz. o yüzden dünyanız olacak ve bunu yapmaya istekli insanlardan bir şeylerden bekleyin" yazmış. seneler önce nerdeydin sen be kardeşim. o zamanlar bana şu aklı veren olsa. kendimi, şimdi bile hatırlayınca- utanacak kadar sefil hale düşürmezdim.