dunyanin en buzin seven insani75
profili

  • alkol almadan eğlenebilen insan

    tüm dünyayı kendi küçük penceresinden yorumlayanlarca varlığına şaşırılan insandır.

    evet insanlar içki içmeden de eğlenebilirler. buna şaşıran veya bunu kabul etmeyen insan, büyük ihtimalle içki içebilme özgürlüğünü yeni kazanan ve bu yüzden içki içmeyi bir meziyet olarak gören ergenin tekidir.

    alkol almanın tabu olduğu ailelerde yetişen insanlar, alkolü bir tercih olarak değil, koparılması gereken bir özgürlük olarak gördüklerinden dolayı alkol almadan eğlenmeyi idrak etmekte zorlanırlar. çünkü onlar için özgürlük ulaşılması zor bir kavramdır ve açık büfede tabağını taşarcasına dolduran turist gibi o anı sonuna kadar değerlendirmeleri gerekir.

    halbuki alkol o anda size eşlik eden bir içecekten daha fazlası değil. bu insanlara şaşırmak yerine, sadece alkol alımına indirgediğiniz eğlence anlayışınızı geliştirmekte fayda var.

    ekleme: bu entry'yi ''alkol düşmanlığı'' olarak algılamak için herhalde ileri seviyede gerizekalı olabilmek gerekiyor, çünkü başka türlüsü mümkün değil. bu entry'yi buraya kadar okuyacaklarını düşünmesem de aptallar için bir kez daha hatırlatmak istiyorum, bu entry ''insanların alkol almadan eğlenemeyeceğini'' söyleyenlere yazıldı. bilmiyorum, aradaki farkı idrak edebiliyor musunuz?

  • skyler white'ın aslında o kadar da şey olmaması

    --- spoiler ---

    l fucked ted

    --- spoiler ---

    bu sahnede içi titremeyen, yumruğunu sıkıp ısırmayan, ciğeri pare pare olup da walter reisin acısını içinde hissetmeyen insan değildir. dolayısıyla skyler white orospudur.

  • survivor 2016

    7 gün 24 saat yayınlanması gereken program.

    acun'cum, tv'de izlenecek hiçbir şey yok, canımız sıkılıyor lan. aç parkuru koşsunlar amk, tohumuna para mı saydın bunların.

  • geç boşalma

    bir takım sözlükçüler de dahil olmak üzere bir çok kişinin övündüğü olay.

    erken boşalma genelde kimsenin başına gelmezken, bu başlık altında 4 saatler, 6 saatler havada uçuşuyor.

    sondaj çalışması mı yapıyorsunuz lan. az daha tutun kendinizi, belki petrol çıkar. hadi benim tosunlarım, belinize kuvvet.

  • muhteşem yüzyıl kösem

    ahmet'in ''ilerleyen zamanlarda seni vezir-i azam olarak görmek isterim ama şu an sana cephede serdar olarak ihtiyacım var'' dediği sırada, kuyucu murat paşa'nın gözlerindeki ''100 yaşına geldim amk, daha ne ilerisi'' ifadesi dikkatlerden kaçmadı.

    ayrıca murat paşa'nın genel olarak sergilediği ''şu liseli bi sussa da işimize gücümüze baksak'' tavrını çok beğeniyorum.

  • leonardo dicaprio'nun oscar ödülünü unutması

    oscar'ı ikinci kez başkasının elinden almak için bilerek yapmıştır.

    onca senenin acısı içinde kalmış garibin.

  • facebook kullanmayan insan

    takdir ettiğim ve özendiğim insandır.

    herhangi bir islami cihat örgütüne sınavsız kabul edilecek uzunlukta sakalı olan adamım ama facebook'ta hatunlara kedili, tavşanlı emoji yolluyorum. sakalımdan utanmadan veriyorum tavşanı, veriyorum tospayı. yaşıtlarım ev geçindiriyor, ben resmen sevimlilik timsali oldum çıktım.

    ne hallere düştük ulan :( ben de kapatıcam bu şer yuvasını.

  • robin van persie

    fen lisesinde okul birincisiyken, okulunda çıkan yangın sonucunda geçici olarak meslek lisesine gönderilen öğrenci gibi olan futbolcu.

    maç esnasında öyle paslar verip, öyle noktalara kaçıyor ki kimse ne yaptığını anlayamıyor bile.* yavaştan da bu duruma artık alıştı. bakıyor, pas verdiği elemanın kafası mevzuya basmayacak gibiyse elini kaldırıp "aloo burdayım lan, yolla topu" diye yerini gösteriyor.*

    şu adam futbol zekasının zekatını verse süper lig ihya olur.

    maç sonu editi: vitor pereira, sen de zerre kadar pedagojiden anlamayan, elinde tespihle gezen, bıyıklı, kısa kollu gömlekli dal yarak müdür yardımcısısın.

  • ekşi itiraf

    ya gideyim köyde sıradan ve mütevazi bir hayat yaşayayım, ya da yalılarda, köşklerde falan zevk sefa süreyim.

    bu ikisinin arasındaki tırt ve sikko hayat ruhumu daraltıyor.

  • muhteşem yüzyıl kösem

    ''olayların tetkik edilmesi'' mevzusuna ayar olduğum dizi. eski muhteşem yüzyıl'da da sinir olurdum.

    birisi öldürülüyor veya bi şey çalınıyor, sonra hemen birisi çıkıp ''olayları tetkik ediyorum'' diyerek geziniyor ortalıkta.

    ne yapıyorsunuz oğlum, gizli kamera görüntülerini mi inceliyorsunuz, kriminal laboratuvarda inceleme mi yapıyorsunuz. gidiyorsun oradaki kapıda duran ağalara soruyorsun işte. bu neyin artisliği.

  • muhteşem yüzyıl kösem

    saraydakilerin ağzından, soğuktan dolayı buhar çıkan dizi.

    koca padişahsın ahmet'cim, kombiyi kökle gitsin lan ne olacak. duraklama devri diye çok şey yapma. senden yüzyıllar sonra gelecek bir zat-ı muhteremin sarayı milyonlarca liraya ısınıyor.

  • mazda 3

    26.01.2016 tarihli debe listesine 2.sıradan giren mazda modeli.

    bu debe'deki ikincilik, mazda'nın türkiye pazarındaki tüm faaliyetlerinden daha başarılı bi olay lan.*

    sabah sabah listenin en üst sırasında mazda 3 başlığı görünce, belli bir kilometre geçildiğinde arabanın infilak etmesi gibi büyük ve saçma sapan bir güvenlik açığı var sandım.*

    gör bunları mazda efendi. bu halk mazda'yı seviyor ama dizel otomatik istiyor. artık icat edin şu motoru. japonya'nın diğer yüzü başlığında her şey yazıyor. parkta bahçede milletin suratına bakıp otuzbir çekeceğinize kendinizi işinize verin. o kadar japonsunuz amk, sizin için iki dakikalık iş şu motoru yapmak.

  • bıçağın binlerce yıldır teknolojiye yenilmemesi

    gece yarısı başlayan ve 1 saat 35 dakika süren bıçak reklamlarını izlemeyen yazar tespiti.

    yaklaşık 9 senedir depresyondayım ve bu reklamları yıllardır kaçırmadan izliyorum. o bıçaklar her sene biraz daha gelişiyorlar, her sene biraz daha "son teknoloji" ile üretiliyorlar. eğer bir gün dünyamızı uzaylılar istila ederse, her şeyi kusursuzca kesen ve 1000 derecede dövüldükten sonra -220 derecedeki sıvı nitrojene bastırılan bu son teknoloji ürünü bıçaklar sayesinde galip gelecegiz

    ha şimdi bana, "yav o reklam tabi öyle söyleyecekler" diyebilirsiniz.

    işte maalesef bu benim umurumda bile değil. yalan bile olsa inandırıldığım şeyden mutluyum. üstelik sete dahil olmadığı halde, sadece bu geceye özel bir kampanya ile 10 dakika içinde sipariş verenlere hediye edilen fileto bıçağı da cabası.

  • blues söyleyen vanlı dayı

    yeteneğinin farkında olmadığı söylenen adam.

    işte bu üstten bakan tavırlara hastayım. adam sesinin güzelliğinin gayet farkında. "yeaa şekerim şu dayıya bir haber verin, tam blues gırtlağı var yahu " tarzında konuşan, adeta umut sarıkaya karakterlerinden farksız tiplersiniz.

    adam belki öyle mutlu, belki kendisi müziği tercih etmemiş, belki size güzel gelen şeyler onun için hiçbir anlam ifade etmiyor ama ekşici durur mu, "bi bakışta anladım bu adamın sesinin güzel olduğunu. düşün yani adam 30 senedir kendi fark edememiş ama ben fark ettim" tavırlarında davranmalı, yoksa gece yatarken uykuları kaçar.

    insanlar için kafanızda bir şablon oluşturuyorsunuz, sonra o insan kafanızdaki şablona uymadığında külliyen ''yanlış yolda'' oluyor ve hemen doğru yolu göstermek istiyorsunuz. halbuki o yol sadece size göre doğru.

  • mario gomez

    öyle bir sözleşme ile alınmış ki fiorentina başkanının bu sözleşmeyi kabul etmesi için muslukla falan seks yaptığı gizli bi video kasedin fikret orman'ın elinde olması lazım. başka türlüsü mümkün değil.

    hem futbolcu ile uyum sağlanırsa bedavaya alma seçeneğin olsun, hem de eğer gidicem diye tutturup da başkasına satılırsa paranın yarısını al. ortaçağda savaş kazanan taraflar bile karşı tarafa böyle ağır maddeler ile antlaşma imzalatmıyorlardı.*

    hayır bi de takımla uyumu da geçtim, herif direkt olarak gol krallığına oynuyor amk. türkiye'deki tüm başkan ve başkan adaylarına transfer dersi diye al okut.

  • yılbaşı için hiçbir planı olmayan insan

    annemle evde oturarak güzel bir yılbaşı geçirmek gibi muhteşem bir planım olduğundan dolayı, uzaktan yakından alakamın olmadığı insandır.

    hatta ömrümün geri kalan yılbaşlarını da tamamen böyle planlı bir şekilde evde annemle tv seyrederek geçirmek istediğim için, uzun yıllar daha bu insan olmayacağım.

    maddi sebeplerden dolayı veya arkadaşsızlıktan dolayı evde ailesiyle portakal yiyip de bant yayından yılbaşı eğlenceleri izleyecek olan arkadaşlar belki bu durum karşısında içten içe sitem ediyor olabilirler. lütfen ailenizin kıymetini bilin. dışarıda veya evde ailenizle yılbaşı geçirme imkanınız varsa şükredin ve bu durumu bir plansızlık olarak görmeyin.

    valide uzun zamandır tedavi görüyor. hatta belki bilen vardır; radyoaktif iyot tedavisi. tiroidle alakalı kemoterapi türü. *

    bu tedavi sürecinden beri onun gelecekle alakalı büyük küçük her planında mutlu oluyorum. her planın içinde yer almak ve yanında olmak istiyorum. geçen gün, "yılbaşında ne yapıyoruz, bi şey de almadık, ne yapayım ne istersin" diye sorunca nasıl mutlu oldum anlatamam.

    o sırada kendimi yılbaşı için hiçbir planı olmayan insan gibi değil, hayattan bir yılbaşı daha çalabilmiş kadar şanslı hissettim.

  • ekşi itiraf

    ben artık eski ben değilim dostlarım.

    bugün otobüste tek başıma kaldım. ineceğim durağa gelmeden kapıya doğru ilerledim, düğmeye bastım ve otobüs durmasına rağmen kapı açılmadı.

    bugüne kadar bir kez bile ''kaptan orta kapı'' diyememiş olan bu kardeşiniz, otobüsün de bomboş olmasından cesaret bularak çılgınlar gibi avaz avaz 'kaptaaannn ortaa kapııııı'' diye bağırdı. otobüs şoförü kapıyı açmadıkça, büyük bir zevkle ''kaptaan orta kapııı'' diye tekrarladım. o açmadı ben bağırdım, ben bağırdıkça o açmadı.

    ben zevkten çıldırmak üzereyken, sevgili kaptanımız ani bir hareketle şoför mahallinden inip ''dalga mı geçiyosun lan .mına koduğumm'' diye üzerime yürüdü.

    meğerse ilk seferim olduğu için heyecandan karıştırmışım, arka kapıda bekliyormuşum.

    olsun ama güzel bir tecrübe oldu. sonunda ben de ''kaptan orta kapı'' diye bağırabildim.

  • dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar

    orta yaşlı bi adam, sabah 6 civarlarında elinde poşetle dolaşıp kedilere yemek veriyor. kim olduğunu bilmiyorum, sık sık yapar böyle.

    geçen gün kedinin biri heyecanlanıp eline atladı, canını yaktı herhalde, kediye dönüp ''seni kedi diye seven kalbimi sikeyim'' dedi.* sonra bu kedi aldı yemeğini diğer kedilerden ayrı bi yere gitti, bu abi de peşinden gidip kediye çok ciddi bi ses tonuyla ''sen komünist misin lan'' diye sordu. *

  • adele'in ahmet kaya'dan şarkı araklaması

    sağda solda fazla dillendirilmemesi gereken bir mevzu.

    şimdi bu kadın ''ahmet bey'e ne oldu'' diye sorsa ne cevap vericez ? hiç utanmadan arlanmadan ''linç ederek ülkeden kovduk, gurbette ölmesine sebep olduk'' falan mı diyeceğiz ?

    hadi bunu bi şekilde anlattık diyelim. peki ya serdar ortaç'ı da merak ederse, şarkılarını falan dinlerse o zaman neyi nasıl açıklayacaksın. rica ediyorum direkt olarak kapatalım bu konuyu.

  • zenginlik belirten ufak detaylar

    evde üçlü priz olmamasıdır. hiçbir zenginin evinde ortalarda dolaşan üçlü priz yok lan. hatta diğer elektrikli aletlerin de kabloları gözükmüyor.

    bi kere çok zengin birinin evine gitmiştim. ankastre elektrikli ocağını gördüğümde aklımı kaybettim. tezgahın üstünde hiçbir yere bağlı olmadan çalışıyordu. etrafta hiçbir kablo mablo yoktu. eve dönerken kafamı otobüs camına dayayıp, ''acaba pille mi çalışıyor, yoksa mazotla mı çalışıyor'' diye düşünmüştüm.