annesi de babası da işçi fakir bir odtülü olarak;
kaymak tabaka sizsiniz, odtü de size... demek istediğim beyan.
ulan bu herifler nasıl kaymak tabakadan bahsedebiliyor? yedi sülalelerini devletin imkanlarıyla zengin etmişken?
bu nasıl bir yüzsüzlük, nasıl bir ahlaksızlık?
ulan bu halk nasıl bu kadar ahmak?
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. odtü'de kaymak tabaka çocukları okuyor
-
2. rabbin seni terk etmedi
her duyduğumda tüylerimi diken diken eden, olağanüstü etkileyici ayet. o kadar derin anlamlar içeriyor ki...
"rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da..."
dünyada bundan daha ümit verici bir söz olabilir mi?
edit: etkileyici bulduğum diğer ayetler için (bkz: en etkileyici kur'an ayetleri/@the dawn mist glowing)
edit 2: yemin ediyorum gerizekalılarla dolu burası. adam kalkmış bana afrika'da açlıktan ölen çocuk fotoğrafı gösteriyor. "onları terk etmiş"miş, "buradan konuşmak kolay"mış. lan beyinsiz, kim söyledi dünyanın çok harika, adalet dolu, muhteşem bir yer olduğunu? tanrı var diye burası çok süper bir yer olmak zorundaysa ahiret denen yer ne işe yarayacak o zaman? mantığa gel. emperyalizm o çocukları aç bıraktıysa allah ne yapsın, havadan ekmek mi yağdırsın? onceuponatime'ın bana söylediği gibi, allah paylaşmayı emrediyor, insanlık paylaşmıyor. allah mı söyledi "bazılarınız aşırı zengin olsun, şirketler kursun, dünyayı yönetsin; bazılarınız da açlıktan ölsün" diye? bu ayette söylenmek istenen şey, allah'ı hatırlayan kişiyi alah'ın da unutmadığı ve onunla beraber olduğudur, bu kadar basit.
hadi her şeyi geçtim, afrikalı çocuklara o kadar üzülüyorsan buraya onların resimlerini koyup allah'ın yokluğunu kanıtlamaya çalışacağına siktir ol git de yardım et onlara. bana bu ayetle huzur bulmak kolay da sana resim koymak zor mu?
edit 3: şu entry'de ilk başta bu ayete duyduğum hayranlıktan başka hiçbir şey belirtmemiştim. kimseye de tek bir laf söylememiştim. ama durup dururken kendine açık görüşlü, modern, zeki diyenlerin saldırısına uğradım. dinci, cahil, saf olmakla falan itham edildim bu başlık altında. ne oldu arkadaşım, seni rahatsız eden şey nedir tam olarak burada? kendi çapımda inandığım kitaptan bir söz paylaştım, demediğinizi bırakmadınız. hani din ve vicdan özgürlüğü, hani ifade özgürlüğü, hani inançlara saygı? siz var ya, bugün eleştirdiğiniz akp'den daha beter faşistsiniz. daha yobaz ve daha tahammülsüzsünüz ayrıca. -
3. alkol bağımlılarını uzaylılar kontrol ediyor
vay anasını sayın seyirciler. bunca yıllık alkoliğim suçu uzaylılara atmak hiç aklıma gelmemişti.
-neden içiyorsun?
+uzaylıların hakimiyetindeyim
-hönk? -
4. spor toto süper lig 15/16 sezonu ilk yarının 11'i
bazı cahillerin, futboldan anlamayanların, takımcılık yapanların yine adam kayıracakları ilk 11'dir.
tamamen gerçekleri yansıtan kadroyu veriyorum:
tolga zengin
sabri sarıoğlu-semih kaya-aurelien chedjou-tarık çamdal
jem paul karacan-jose rodriguez
yasin öztekin-umut bulut-sinan gümüş
burak yılmaz
bu kadrodan başkasına inanan cahildir. teşekkürler. -
5. dine inanmak gerizekalılık mı psikolojik sorun mu
21. yy' da hala herhangi bir dine inanmak, kişinin ciddi psikolojik sorunları olduğunu gösterir. düşünsenize, yüzyıllardır din yüzünden çıkan savaşlar, din üzerinden gelir elde etmek için sömürülen insanlar, etnik kimliklerinden dolayı birbirine düşürülen halklar gibi örnekler göz önündeyken; inanmayı seçmek zeka seviyenizi gösterir.
-
6. popo dekoltesi
(bkz: götolte)
-
7. ahmet hakan'ın siyasi görüşü
(bkz: rüzgargülü)
-
8. italya hakkında az bilinen gerçekler
-
9. bir başlığa girilen tüm entrylerin 1000 fav alması
sonunda ekşiyi de instagram,twitter like bebeleriyle doldurdunuz.
(bkz: ya ben lan neyse bi sey demiyorum) -
10. ehliyete iq sınırı gelmesi
(bkz: milletvekilliğine iq sınır getirilmesi)
yüzde bazinda daha fazla kalan olabilir, benden söylemesi. -
11. soyadı yan ile bitenlerin kaliteli insanlar olması
(bkz: seda sayan)
tartışma bitmiştir. -
12. erkeğe tanıştığı gece veren kız
şimdi benimle birlikte tekrar ediyorsun: sevişmek.
neymiş, vermek değilmiş sevişmekmiş.
bir şey daha söyleyeceğim onu da tekrar et: sevişmek yemek yemek, nefes almak, susamak gibi doğal bir insan ihtiyacıdır.
neymiş, doğalmış.
o zaman ne yapmak gerekiyor, abuk subuk konuşmayıp, yaşayamaya bakmak, aklını bu işlere yormayıp insanlığa daha faydalı şeyler yapmak gerekiyor.
bilal'e anlatır gibi anlatarak elimden geleni yaptığımı düşünüyorum.
sabah sabah sinirlendiriyorsunuz. -
13. bitmeyecek bir evliliğin 10 basit kuralı
1- yaparız hayatım.
2- gideriz hayatım.
3- çıkarız hayatım.
4- alırız hayatım.
5- olur hayatım.
6- nasıl istersen hayatım.
7- sen daha iyi bilirsin hayatım.
8- aaa çok iyi hayatım.
9- özür dilerim hayatım.
10- tabi ki hayatım. -
14. karim benzema ile rihanna'nın yemek faturası
yapılan 3 centlik yuvarlama indirimi ile benzema'nın ayağı alışacaktır.
-
15. ilhan cavcav
ankara'da gönül verdiğim kulüpte* başkanlığı döneminde görev yapmış teknik direktör sayısının, taraftar sayısını geçtiği iddia edilen efsane başkan.
not: pasolig'e hayır. -
16. sabah 7km koşmadan güne başlayamamak
her sabah içinde bulunduğum durum.
müthiş bir alışkanlık, öneririm.
her sabah 5.30'da alarm kurmadan uyanabilen bir bünyeye sahibim.
yüzümü yıkamamla beraber brezilya'dan getirilmiş, türk artisanlarca işlenmiş ristretto kokusu 5.35'e ayarlı espresso makinemden yükselip tüm evimi sarıyor. (nerede işlendiğini sormak isteyenler mesaj atabilir)
hızlıca kahvemi içip koşu kıyafetlerimi giyip oturduğum özel güvenlikli sitenin yüksek duvarları arasında koşumu yaparken, bir yandan bloomberg'deki son haberleri dinliyorum kulaklığımda.
35 dk civarı süren bu koşu esnasında gece piyasalarda ne olmuş bitmiş, kendimi update ediyorum.
deneyin, siz de müptelası olacaksınız bu alışkanlığın.
her şey kafada bitiyor, insanın biraz motivasyonunu yüksesdlsldakgkads..
şaka şaka, gıpta ile baktığım insandır kendisi.
bana gelecek olursak, ben sabah alarmı 18 defa snooze etmeden güne başlayamayan insanım :) -
17. steam
ulan adamlar türkiye gibi bir ülkeyi adam yerine koyup hizmet veriyor, türkçe site falan hazırlamış satışa sunuyor oyunları. bizim lavuklarda 3-5 lira daha ucuza alıcam diye para birimini değiştiriyor. hesap bloke olunca da support a ağlıyor ekşide ağlıyor.
size müstehak dallamalar. sizin internete girmeniz bile günah amına koyim. zihniyetini siktiklerim. gidin torrent dan indirin ne işiniz var sizin orijinal oyunla. hayır bu tür gavatlar yüzünden adamlar sikerim diyecek komple türkiye ip lerine kapatacak platformu o olacak.
bu olay sadece steam için geçerli değil. o meşhur donanımhaber ölücüleri de aynı bok. adam aliexpress den gözlük almış 1 dolara. küçücük bir hata var diye satıcıyla iletişime geçmiş yeni gözlük talep etmiş. satıcı da iyi niyetli ya profililinde kötü yorum gözükmesin ya onun da götünü sikeyin ayrıca, bizim malları adam yerine koyup yenisini yollamış. hikaye burada başlıyor...
yeni gözlüğü alan adam donanımhabere sıcak fırsat ekliyor beyler gözlük aldım beleşe diye. herkes o fotoğraftan adama yollamış aldığım ürün hatalı çıktı diye. çindeki adam 3-5 tane yollamış boş yere millete. sonra türkiye ye gönderim yapmamaya başlamış haklı olarak. gümrük sorunlarını vb bahane etmiş.
ulan nasıl sinirleniyorum şunları yazarken. cümleyi nasıl toparlayacağımı bilmiyorum. bir takım sik kırıkları yüzünden adam gibi alışveriş yapan insanlar zarar görüyor.
steam, dünyanın en büyük dijital oyun platformu. kaç ülkeden kaç milyon aktif üyesi var kimbilir. böyle bi ortam şu pezevenkler yüzünden erişilemez hale gelicek ona üzülüyorum. -
18. tübitak'ın yüzde yüz yerli dildo üretmesi
(bkz: mildo)
-
19. 29 aralık 2015 ersin korkut'un dayak yemesi
vay amk. gündem 10 dakikada değişiyor lan bu sosyal medya da.
1) videoyu bazı mecralarda facebookta filan trabzonda dayak diye lanse etmişler. bu havalimanı sabiha gökçen istanbul
2) dayak yiyen kişi ersin korkut değil sadece ona benzemektedir.
3) ve son ve en net olarak : konu şu 2 arkadaş arasında geçmiştir resim
şimdi dağılabilirsiniz....
edit : sözlüğü kaynak alıp bazı kurusıkı haber sitelerine de düşmüş olay olmuştur.
örneğin :
adamlar direk ersin korkut öldürüldü mü diye sormuş oha
trabzon yerel haber sitesi
en son haber de geçmiş
bakalım olay nasıl patlayacak *
hergün türkiyede yüzlerce böyle kavga varken, konu ersin korkut olunca pararagraflarca yazı döşemiş bazı sözlük yazarları. altı üstü kavga lan kavga.
edit 2 : nihayet ailesinden açıklama gelmiş : haber
ersin korkut'un şu an dizi provasında olduğunu söylemişler. 1 haftadır hiç uçmamış.
edit son :
nihayet kendi twitterindan da yalanlanmış olay.
bide özel telefon görüşmesinde bir gazeteceye * iftira atıyorlar demiş ersin. ulan az kalsın dayak atıyorlardı halen çıkmışın iftira atıyorlar demişin *
giderayak 2015 in en ağır trollerinden biriydi bu olay. -
20. kızların düşünmek için süre istemesi
yedek kulübesini gözden geçirirler.
hep daha iyisini istiyorlar. bırakın sizi süresiz kadro dışı bıraksın. izin vermeyin düşünmesine..
ilişki taktik işi değildir. -
21. hayata dair umut veren detaylar
geçtiğimiz hafta 69 yaşındaki bi amca yaygın kaşıntı nedeniyle eşiyle birlikte polikliniğe geldi. eşi de hemen hemen aynı yaşlarda. tetkiklerinde kolesterol yüksekliği çıktı. ilaç raporu çıkartmak için ikinci kan değerini görmek üzere kontrole çağırdım. bugün sonuçlarıyla gelmişler. ilaç raporunu çıkardım, reçetesini yazdım, diyetinden bahsettim. tam çıkmak üzereyken teyze "şimdi bu ilaç karı koca şeysine etki eder mi? ona göre kullancaz, yoksa her gün kullanmıycaz" dedi. karı koca şeysinin ne olduğunu idrak etmeye çalışırken yüzümün aldığı şekilden anlamadığımı anlayıp tekrarladı: "ilişki diyorum, bu ilaç ilişkiyi engeller mi?" kısa bir şaşkınlık, gülümsemek istemek ama ciddiyeti korumak, amcanın yere bakması, teyzenin "ayıp değil ya, doktora sorcaz tabi" diye amcayı yüreklendirmeye çalışması. gereken açıklamayı yaptım, bi de vajinal kuruma için krem önerdim. "haa benim kremim var zaten" dedi teyze :)
insanlar sevişiyo sözlük, yaş 70 olunca iş bitmiyo. umut veren daha başka ne olsun? -
22. dost ile arkadaş arasındaki farklar
arkadaşınızla bir mekana gittiğinizde, çıkarken hesabı ödemek için yarışırsınız.
+ bu sefer ben ısmarlıyorum.
- aa olur mu öyle şey.
+itiraz istemiyorum..
dostunuzla bir mekana gittiğinizde ise, gece hep şu diyalogla biter.
- biranı neden ödemedin göt?
+ ahaha sen mi ödedin?
- s*kicem yapıcağınız işi amk.
+ nasıl geçirdim ama. * -
23. beşiktaş
kimsenin ciddiye almadığı takım. ne kadar üzülüyorum ben duruma bir bilseniz. bakın sabahın altısında hüngür hüngür ağlayarak yazıyorum bu entry de. neden çünkü bizi ciddiye almıyorlar. biz büyük takım değiliz. ühühühühühühü.
ya bi siktirin gidin harbiden ya. ciddiye almıyoruz demiş. roman yazmış amk. ciddiya alsalar cilt cilt ansiklopedi yazacaklar. sonra hakaret edince kızıyorsunuz. size hakaret etmeyelim de ne yapalım. -
24. ian lemmy kilmister
50 sene içki sigara uyuşturucu seks her türlü popülerlik itlik serserilikle geçiyor, 70 yaşında kanser olduğunu öğrendikten iki gün sonra yatağa düşmeden, ona buna muhtaç olmadan, kemoterapilerde sürünmeden tertemiz vefat
yaradanla kanka olsan şu kaderi yazdıramazsın
bu açıdan düşününce ideal zamanlama diyor, o kadar da üzülmüyorum -
25. yaran inci sözlük entry'leri
başlık : şu elimde görmüş olduğunuz alet
entry : tamamen yerli üretim olup , çok fonksyonlu ve aynı zamanda hayat standartınızı bir tık üste taşıyabilecek nitelikte.
evet bu teknoloji harikası aparat sayesinde tekli prizlerinizi yine tekli prize dönüştürebileceksiniz.
yanlış duymadınız !!!
tekli prizlerinizi ; 3lü prize değil , 2li prize hiiç değil
tamı tdıbına tek li prize dönüştürebilirsiniz
böyle bir lükse ben neden sahip olmayayım diyorsanız herhangi bir vatan computer bayiisine gitmeniz yeterli olacaktır.
saygılar.
dipnot: resim aynı zamanda ülkemizdeki teknoloji ve bilimin ulaştığı noktayı da temsil etmektedir.
@3'ün yorumu : 3 tane sipariş verdim 3 ünü iç içe sokup üçlü tekli priz yaptım devrim niteliginde bir buluş. -
26. oğluna eşşoğlueşşek diye küfreden baba
bizim pederbeydir. ağzı bozuktur ama alem adamdır.
ilkokul zamanında okul ailelerle birlikte hayvanat bahçesi gezisi düzenlemişti pederbeyle birlikte gitmiştik.
tek sıra halinde geziyoruz, herkesin babası güzel güzel anlatmaya başladı hayvanları;
- bak kızım bu afrika mahmuzlu kaplumbağa.
- bak oğlum bu beyaz kulaklı sülün.
değişik değişik hayvanları uzun uzun inceleyip birlikte şaşırıyolardı.
bizim pederse sanki yıllardır tapirlerle kahvede okey oynuyormuş gibi hiçbir hayvanı umursamadan etrafta seyyar satıcı, büfe tarzında bir şeyler yok mu diye gözetliyordu. gezi boyunca simit, pamuk şeker, süt mısır, dondurma yedi.
bütün çocuklar hayvanlar alemini yakından tanırken, bizim en büyük atraksiyonlarımız pederin; rahmetli amcasına benzettiği kırmızı götlü babunun kafesi önünde durup,
- al ulan ibnetor ye biraz!
diyerek hayvana pamuk şeker uzatması ve hayvanın resmen 'bu ne amk ya!' tripleri eşliğinde pamuk şekeri yemeye çalışmasını izlerken, hayvanın kıçını görüp;
- götüne bak la şunun, hiç kıl yok! hahahah! diye deli gibi gülmesi,
yediği süt mısırın boş koçanını timsahların kafesine atıp hayvanların arasında kavga çıkartması ve ortamı belgesele bağlaması olmuştu.
sürüngenlere geldiğimizde cansız manken vahe gibi cam kafesin içinde duran mavi dikenli kertenkele pederin ilgilisini çekmişti. hayvanı seyretti 5 dakika kımıldayacak mı acaba diye. hayvanın dikkatini çekmek için cama vurup garip garip hareketler yapmaya başladı, hayvanın resmen - ne yapıyo la bu? diye baktığını hissettim çocuk halimle. o sırada bütün sınıfında babamı izleyip sırıttığını gördüm. bir iki kez seslendim ama peder hayvana odaklanmıştı.
çaktırmadan uyarmak için bacağına dokunmamla birlikte sıçrayarak döndü ve eşşoğlueşşekkkkkkkkkkkk! diyerek tokadı bastı.
dakikalardır kımıldamayan mavi dikenli kertenkele bile irkilerek bana baktıydı. ilk ve son tokattı pederden yediğim. her şeye rağmen deli gibi eğlenmiştim hiç unutamam. -
27. grup vitamin şarkılarında geçen acımasız sözler
"moralim bozuk, cereyan kesik, hele bir de sen yoksun ya, çok yazık"
-
28. arda turan
arda turan' ın her şeyi aynı kalsın. fiziği, yetekenleri ve kariyeri falan ama türk pasaportunu alıp bir avrupalı pasaportu verin. adını da william thomas, paolo valentino ya da sergio garcia falan yapın. barcelona bu adamı atletico' dan 41m€' ya transfer etse kimse sesini çıkarmaz hatta adına methiyeler düzülürdü. ama adam hem arda, hem turan hem de galatasaray altyapısının eseri olunca başlıyor bir bok atma sevdası. yok balonmuş, yok sponsormuş bilmem ne. kıskançlığı bir kenara bırakın da iki dakika delikanlı olun.
-
29. hatırladıkça iç burkan gerizekalılık anıları
üniversite ikinci sınıfının ilk dönemi bir ara tüm derslere gitmeyi bırakmış on metrekarelik yurt odamda hayatımı bazal metabolizmik bir şekilde idame etmeye çalışıyordum. odam dediğim de üç kişiyle daha paylaşıyoruz. her sabah arkadaşlar derslerine hazırlanıp giderken ben ise kantinden çayımı pohaçamı alıp bilgisayarımın başına geçer ve kulağımda en favori müzik grubum iron maiden parçaları eşliğinde bilumum bilgisayar oyunlarına dalar öylece vaktimi tüketirdim.
bir gün bu amansız ritüeli kırıp değişik birşey yapayım dedim ve odamın penceresini açtım. odamın manzarası genişçe, kampüsü görüyordu. derslerine gidip gelen öğrenciler, ring otobüsü bekleyenler arada çimlerde uzanıp ders çalışanlar, öpüşenler, top oynayanlar kimi zaman ip atlayanlar. fakat manzarımın en hareketli kısmı yaban güvercinleri idi. işte pencereyi açmamla uçuşmaya başladılar, bunun üzerine ben de onlara pohaçamın kırıntılarını attım ve penceremin kenarında küçük bir izdiham yaratıp kırıntıları iki dakikada silip süpürdüler.
güvercinlerle bu etkileşimim beni fazlasıyla heyecanlandırmış ve ilişkimin boyutunu artırmak için aklıma harika bir plan gelmişti. bir üstün zekalı varlık yani 'insan' olduğumu hatırlayıp “ben eğer pencereyi her açtığımda bu bebelere yem atıp iron maiden dinletirsem bunlar bi süre sonra maidencı olur ve her maiden parçası açtığımda yanıma gelirler, ben de mutlu olurum” diye bir hipotez ürettim. yani lisede öğrendiğimiz pavlov'un şartlı refleks olayı gerçek hayatta işime yarayacaktı. aslında o aralar uzun zamandır bilime küstüm ben. en son ortaokulda pamuk üzerinde fasülye yetiştirdikten sonra kendimi adete bir gregor mendel sanıp “fasülye yetiştirebiliyorsam ben soğan da yetiştiririm biber de patlıcan da” diye eve 5 kilo pamuk ve tohumlarla gelip evimizin misafir odasını deney odasına çevirmiştim. hem zaten gerçekleştireceğim bu bilimsel atılımla fakir olan aileme de bir katkı sağlar, kimselerin uğramadığı misafir odamız da bir işe yarardı diye düşünmüştüm. ama işte olmadı amına koyim. olmadı. iki günde oda önce fare ölüsü koktu sonra çeşitli kimyasal tepkimeler oluştu. oda şartları gitmiş yerine sanki dünyanın ilk oluşum şartları gelmişti anasını satayım. odanın ekolojik dengesi bozulmuş, muson yağmurları yağıyordu. geride ise gözü yaşlı bi ana ve elinde kemerini sırtımda patlatan bir baba. aldığım pamukları götüme soktular. ben de yapacağım bilimi sikeyim lanet gelsin fiziğe de, biyolojiye de deyip örnek çözümlü soru banklarına geri döndüm. belki de bizim oda koşulları pek uygun değildi sözlük, bilemiyorum.
fakat yıllar sonra bilime olan inancım geri gelmişti. her sabah penceremi bir iron maiden müziği eşliğinde açıp ve bu yaban güvercinlerini beslemeye başladım. günlerce bu eylemi gerçekleştirdikten sonra yine bir gün pencereyi açtım bir iron maiden parçasıyla beraber -elimde bu sefer yem olmadığı için özel bir parça olmalıydı bu, blood brothers yani kan kardeşler- ve güvercinlerin yanaştığını gördüm. o an kadar sevindim ki kendimi kaybettim. onlarla beraber bağırmaya başladım “what are we?” diyordum yemleri havaya saçıp “we are blood brothers” diyordum onlar da onaylar biçimde kafalarını sallıyordu emine erdoğan misali, yemleri gagalarına geçirerek.
mutluydum artık hayatım o kadar renklenmişti ki bu olayı kampüste tanıdığım herkese anlatıyordum. videolarını çekiyordum. artık heavy metalci güvercin arkadaşlarım vardı. boru mu lan bu. çoğu zaman okulda cuma akşamları millet arkadaş gruplarıyla içmeye eğlenmeye çıkardı ben ise elimde biram ve sigaram penceremin kenarında maiden dinleyen güvercinlerim ve gökyüzüne bakıp geleceğe dair daldığım hayallerim. gel gelelim ki, iki biradan sonrası ise hep gözlerim buğulanırdı.
bir gün yine pencereyi açtım. pencereyi açmamla beraber güvercinler bana doğru uçmaya başladı. ilkin sevinsem de daha sonra bu durumda bir terslik gördüm. zira bilgisayarımda 'the smiths' çalıyordu. gelmemeleri lazımdı kuşların. benim kuşlar maidencı idi. şaşırdım, endişelendim ve pencereyi kapadım. oturdum bu sefer 'pink floyd' açtım kuşlar yine geldi. “lan niye geliyosunuz amk! benden habersiz ne ara başka gruplar keşfettiniz lan” dedim. gelmemeleri lazımdı. daha çok endişelendim. titreyen ellerimle gidip bu sefer kıraç açtım ve ona bile geldiler amk. “siktirin gidin lan” dedim ve oturdum bilgisayarıma pavlov'u araştırdım tekrardan bi yerde yanlışlık olmalıydı. yaban güvercinlerini araştırdım belki de sağırlardı. yok değilmiş. neden böyle oldu peki bilmiyorum. son bi kez pencereyi açtım bu sefer ses yok müzik yok yine geldiler. o vakit anladım ki bu yaban güvercinleri müziğin sesinden çakmıyorlarmış. pencerenin görüntüsüne şartlanmışlar kabilelerini siktiklerim. dünyam yıkıldı yemin ederim. aldanmıştım işte yine. lan hani kan kardeştik! hani kankaydık lan? acısı bir bıçak darbesi gibi saplandı kalbime. ilkin onlara yem vermek istemedim fakat yalan da olsa geçmiş günlerin hatrına son poğaçamı da verdim onlara ve bir daha açmamak üzere kapadım pencerimi. zaten dönem sonu gelmişti, ankara'nın ise göt donduran soğuğu başlamıştı. dönem bittikten sonra da yurttan siktir olup evime annemin babamın yanına gidiş yolu yine doğru ama hayvan gibi işlem hatası yapmış sıçıp batırmış bir misafir olarak geri dönmüştüm.
pavlov ile gerçekleri araştırken o zaman pek ehemmiyet vermediğim korkunç bir bilgiye denk gelmiştim. bu sakalına tükürdüğüm pavlov'u köpeğine şartlı refleksi dayadıktan sonra her zil çalışında salyası akan köpek yemekten kesilmiş cılız, güçsüz, sefil bir ite dönüşmüştü. bu köpek de “lan bu dürzü deney yapacak diye aç bir it gibi geberip gideceğiz yaa şuna bak” deyip sürekli salya bırakmaya başlamış. fakat bi yerden sonra mevzu o kadar karışmış ki, artık köpeğin her salyası aktığında pavlov elinde bir zil, kendini zil çalarken buluyormuş. yani köpeğe yaptığı onca eziyet dönüp dolaşmış kendisini bulmuş. köpeğin pavlov'u deneyi adlı bu kaynağa bi daha rastlamasam da o günden beri ne zaman yolda yem yiyen yaban güvercinleri görsem duruyorum ve telefonumu açıyorum kulaklığımı takıp bir iron maiden parçası dinliyorum istemsizce. geçmişime dalıyorum. tam gezilmeyen kampüs çimleri, girilmeyen dersler, yarım yamalak bilgiler, tutulmayan notlar ve eller.. kendimi görüyorum yağlı saçıyla pencere kenarında elinde birayla, tokalaşıyorum. elini sıkıyorum tipini siktiğimin daha çok sıkıyorum “ahğğ” diyor malın evladı. acıyor. bırakıyorum. gözleri buğulanıyor. -
30. verince pişman olunan şeyler
(bkz: taviz)
sen taviz kapısını bir defa aralarsan, onlar iter, sonuna kadar açarlar.
mustafa kemal atatürk -
31. mikrofonuyla beylikdüzü'nde kar bekleyen muhabir
-
32. fenerbahçe
agustos boceklerinin tembelliginin yani sira kafasinin da calismadigini anlamamiza vesile olmus spor kulubu. ruslardan forma reklami aldigi icin vatan hainiymis fenerbahce. eminim bunu yazarken ruslardan aldigi dogalgaz ile yaktigi kaloriferin petegine gotunu dayamis, ruslardan aldigi dogalgaz ile uretilen elektrikle elindeki telefonu sarj ediyordur. bunu kendi de biliyor bu bocek beyinli ama fenerbahceye vurmak icin ikiyuzluluk yapmaya oyle alismislar ki kaniksiyorlar.
-
33. uzun ilişkiden çıkmış erkek
ölümden vs bahsediyorsa ilişkiden çıkmamış kovulmuştur.
kamu spotu: hayat bir şekilde devam ediyor. motor kullananlar mümkünse kullanmasın, kullanacaksa tam teçhizat koruma kullansın, hız yapmasın. -
34. robin van persie
takımda robin var persie var ve bizim taraftarımız "devre arasında gönderilsin, yerine iki hızlı forvet alalım" diyor.
yok arkadaş bazı şeyler bize fazla. ulan r-o-b-i-n v-a-n p-e-r-s-i-e lan bu.
gidelim volkan şen'i övelim o vakit. fazla bize amk fazla bağzı şeyler.
şahsi görüşüm kendisinin kalıp, takımın teknik kadro dahil devre arasında gönderilmesi. -
35. insana umudunu kaybettiren şeyler
anne ve babanın " senden bi bok olmaz, sen onuda beceremezsin, elin çocuğu işini buldu evlendi sen mal gibi kaldın, bu saatten sonra ne yapsan boş " vb taramalı cümleleridir. insana umudunu en çok bu kaybettirir.
son olarak: dexter- blood theme -
36. yaran whatsapp grup isimleri
şu başlığa iki entryde bir "yarmayandır" yazılsa yeri yemin ediyorum.
gıybet' miş grubun ismi, ahhahahahahah ne kadar orijinal ya. kız nereden buluyorsunuz böyle esprileri, hayret. -
37. yılmaz vural
tek mactan yatmıştır.
-
38. bedelli askerlik
abi kardeş gittik bankaya, sıra numaralarımızı aldık (ben 72, abim 73) bekliyoruz para yatırmak için, ekranda da 70 yazıyor, iyi dedik birazdan sıra gelir, düğmeye bastılar, 71 yandı, ben kalkıp bankoya doğru ilerledim etrafa baktım hareketlenen başka kimse yok. kadın düğmeye bi' daha bastı 562 yazdı ekranda. döndüm abime meraklı bi' bakış attım, "bedelli bile olsa askerde mantık aramayacaksın" dedi.
bu da böyle bi' anımdır. -
39. karda araç kullanacaklara tavsiyeler
kar lastiği takmayın. burası sibirya mı? bu lastik lobisinin, lastik satmak için uydurduğu bir şey. sanki daha önce kar lastiği vardı...
araç patinaja düşerse daha fazla gaz verin, lastik sürtünmeden ısınıp, bölgedeki karı buzu saniyeler içerisinde eritiyor. böylece hareket etmeye devam ediyorsun.
araç patinaja düşerse yoldan geçen vatandaşlardan rica edin, arkadan çekerli araçlarda vatandaşları bagaja oturtun ve otururken yaylansınlar. önden çeken araçlarda kaputa oturtun. direksiyonu sağa sola çevirin hep
otomatik araçlarda kar düğmesi varsa kar düğmesine basın, yoksa spor moduna alın şanzıman gerekli deviri ayarlıyor.
cip gibi arazi araçlarınız 20-22 jant arası ve spor lastikse hiç korkmayın. zaten dört çeker. verin gazı asfaltı bile parçalar vallahi.
bütün bunları yapın ki, akşam haberlerde daha sonra da youtube vidyosu olarak çekirdek
çitlerken izleyip gülelim. -
40. minibüslere kamyonlara taksilere ceza kesilmemesi
orjinali minibüslere kamyonlara taksilere trafik cezası kesilmemesi olan ve sadece güzel ülkemde yaşandığını düşündüğüm durumdur. bu ülkede sıradan bir vatandaşsan hem verginin hem de bilumum cezaların çoğunluğunu sen ödersin.
ama havalimanına kum taşıyan, harfiyat taşıyan plakasız bir kamyonsan ve üstelik sol şeridi kapatmış arkanda kuyruk oluşturmuşsan sana hiçbir şey olmaz. ne de olsa ülkenin tek geçim kaynağı inşaata yönelik bir iş yapıyorsun. hükümet seni elbette ki koruyacak. neyin trafik kuralından bahsediyoruz.
peki ya minibüsler? ne sinyal var ne sürücü eğitimi. bir şekilde ehliyetini almış her gri eşofmanlı ergen minibüs şoförü oluyor. sonra bir elinde tesbih bir elinde vites topuzu yolların sahibi oluyorlar. neden? çünkü bu adamlara da ne ceza yazılabiliyor ne de bir yaptırım uygulanıyor.
taksiler desen minibüsten aşağı kalır bir yanı yok, hatta fazlası var. bugüne kadar daha trafik ışıklarına uyanını görmedim desem yeridir. yapılmayacak her yerden u dönüşü, o dönüşü yaparlar. hatta eminim arada bariyerler olmasa ve utanmasalar otobanda bile trafiği durdurup u dönüşü yapar bunlar. peki neden? aynı şey. bu adamlara karşı trafik cezası falan uygulanmıyor. sıradan vatandaşın trafik psikolojisi bunlarda yok.
sabah sabah derdini sikeyim diyenler de olacaktır ama sikerler böyle çifte standardı. -
41. naif
böyle insanlar için üretilmemiş yaşadığımız çağ. ilkokulda panodaki çağ isimleri, yakın çağ'a gelip devam ediyordu ama bu yakınlık, insani anlamda bir yakınlık olamıyor.
şövalyelere her zamankinden çok ihtiyacımız var naif insanları korumak için. yakıp yağmalayan, soylu ünvanların ardında alçaklık yapan değil, agilulfo gibi doğruluktan şaşmayan şövalyeler olmalı. sıradan bir apartman dairesinde yaşadığı halde, ruhu ortaçağ'da bir şatoda kısılı kalmış ince ruhlu insanları atıyla taşımalı şehrin akan caddelerine, hayatı önlerine sermeli.
pencereden gelip geçeni seyrederken, ayağı kayıp düşen insana, kim olduğundan bağımsız olarak üzülen, içi ezilen insanlara özeniyor ve seviyorum onları. keşke biraz naif olabilseydim. -
42. simon kjaer
6,5 milyon euroya değil 7 milyon 650 bin euroya transfer edilmiştir. 6,5 milyon euroya transfer olan chedjou şaklabanıydı, bilgi kirliliği olmasın. yıllardır hastanelerden çıkamayan sol bekini almak için gaziantep'e 6,5 milyon euro veren takımın taraftarının, kjaer üzerinden türk futbolundaki kanayan yaraya parmak bastığını düşünmesi de ironik olmuş. her konu hakkında da fikriniz olmasın be birader, araplar gibi donu sıyırıp her köşe başına, her başlığa da sıçmayıverin.
-
43. recep tayyip erdoğan
“insanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan, inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir.
dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır."
sabahattin ali, içimizdeki şeytan” (yky, 2012) -
44. yılbaşı için hiçbir planı olmayan insan
annemle evde oturarak güzel bir yılbaşı geçirmek gibi muhteşem bir planım olduğundan dolayı, uzaktan yakından alakamın olmadığı insandır.
hatta ömrümün geri kalan yılbaşlarını da tamamen böyle planlı bir şekilde evde annemle tv seyrederek geçirmek istediğim için, uzun yıllar daha bu insan olmayacağım.
maddi sebeplerden dolayı veya arkadaşsızlıktan dolayı evde ailesiyle portakal yiyip de bant yayından yılbaşı eğlenceleri izleyecek olan arkadaşlar belki bu durum karşısında içten içe sitem ediyor olabilirler. lütfen ailenizin kıymetini bilin. dışarıda veya evde ailenizle yılbaşı geçirme imkanınız varsa şükredin ve bu durumu bir plansızlık olarak görmeyin.
valide uzun zamandır tedavi görüyor. hatta belki bilen vardır; radyoaktif iyot tedavisi. tiroidle alakalı kemoterapi türü. *
bu tedavi sürecinden beri onun gelecekle alakalı büyük küçük her planında mutlu oluyorum. her planın içinde yer almak ve yanında olmak istiyorum. geçen gün, "yılbaşında ne yapıyoruz, bi şey de almadık, ne yapayım ne istersin" diye sorunca nasıl mutlu oldum anlatamam.
o sırada kendimi yılbaşı için hiçbir planı olmayan insan gibi değil, hayattan bir yılbaşı daha çalabilmiş kadar şanslı hissettim. -
45. umut bulut'un görüntülü analizi
27 aralık 2015 kayserispor galatasaray maçında selçuk inan ve jose rodriguez'in analizini yapmak istemiştim ancak ilk yarım saati izledikten sonra umut bulut'un muhteşem performansını görünce geri dönüp bu şerefi ona vermek istedim.
bir önceki analiz olan yasin öztekin'in görüntülü analizini okumanız iyi olacaktır. çünkü aynı şeyleri tekrarlamamak adına ona bazı referanslar vereceğim.
https://gfycat.com/infatuatedbountifulfirefly
umut bulut kafa toplarında en az burak yılmaz kadar kötü bir isim. galatasaray'ın bunun farkında olup da sürekli forvetine kafa topu indirtmeye çalışması çok büyük bir soru işareti. neden mustafa denizli çıkıp da 'çok sıkışmadıkça yerden oynayın' demez, ben bir türlü anlayamıyorum. gerçi yerden oynasalar bile neler olduğunu hepimiz biliyoruz, birazdan da göreceğiz.
https://gfycat.com/naiveofficialchihuahua
burada faul var. düzgün kontrol edememesini doğal karşılıyorum ama zaten kendisine atılan topların %97'sini kontrol etmeyi beceremiyor.
https://gfycat.com/equalmiserlybuzzard
açıkçası burada ne yapmaya çalıştığını bile anlamadım. topa ayağını uzatamıyor olabilir ya da topun üstünden atlamaya çalışıyor. orada topun üstünden atlamak ve iki kayserili oyuncunun birden şaşırmasını beklemek çok mantıklı gerçekten.
https://gfycat.com/qualifiedserenebaboon
çapraz koşusu harika. burak yılmaz'dan daha iyi yaptığı şeylerden biri bu. takım arkadaşlarına daha fazla yardımcı oluyor.
https://gfycat.com/bittercomplicatedblackrhino
lan vur şu kafayı artık ya.
https://gfycat.com/frighteningorderlykillifish
gereksiz tepinmeler. sen taa oralardan niye geldin? alt tarafı taç kullanılacak. tarık'ın zaten pas atabileceği en az 3 kişi var orada. çizgiye sıkışınca eline ne geçiyor?
https://gfycat.com/opulentremoteeidolonhelvum
sürekli kontrol edemiyor efendim, durduramıyoruz. daha 19. dakikadayız.
https://gfycat.com/welltodohandydutchsmoushond
burada chedjou ile anlaşmazlığı söz konusu. pası attığı yer de saçma sapan değil. ama bunlara da tahammül etmek istemiyorum ben. biraz da chedjou'yu ön liberoda oynatmaya çalışan teknik direktörün beceriksizliği katılmış.
https://gfycat.com/cleverphonyhogget
işte asıl mesele. yasin'in analizinde doğru olanı yapmak ve doğru oynamak ile ilgili bir hayli ayrıntılı yazım vardı. doğal olarak her futbolcu için geçerli. umut özelinde; kontrol edemeyince topu rodriguez'in önüne bırakma şansınız olmuyor, bu da doğru oynama olasılığınızı ortadan kaldırıyor.
https://gfycat.com/quaintrequiredhypacrosaurus
çok güçlü, çok dengeli umut bulut.
https://gfycat.com/jubilantlastadouri
tek başına düşünüldüğünde, basit bir pas hatası sıkıntı olmayabilir ama bir futbolcu sürekli aynı hatayı tekrarlıyorsa bu pas hataları kalitesizliği gösteren en önemli detaylardan biri haline geliyor. podolski'nin tepkisini taraftarlar küfürlü bir biçimde vermeye başlıyor.
https://gfycat.com/zestyradiantgadwall
tamam, kolay değil ama topu rodriguez'in önüne düzgün bir biçimde indirebilse arkadaşını kaleci ile karşı karşıya bırakabilecek. umut, yapması gerekenleri yapmadığı gibi bu tarz sürpriz işleri hiç gerçekleştiremiyor. ben galatasaray'da forma giyen futbolcunun görevini düzgünce yerine getirmesinin yanında ara sıra bu tarz 'ekstra' hamleleri gerçekleştirmesini de beklerim.
https://gfycat.com/complexdirtyagouti
40. dakikadan sonra 62. dakikadaki bu pozisyona kadar umut bulut oyunda neredeyse hiç yok. insan, 'keşke hâlâ olmasa' diyor ama nafile. en çok hamza seviciler hak etti bunu.
https://gfycat.com/jollypointedgalapagoshawk
bak, işte bu göründüğü kadar zor değil. o topu yasin'e atmak zorundasın. yasin'in yanındaki savunmacı araya girer/giremez o ayrı konu ama bu kadar kötü bir pas çıkarma lüksün yok. doğruyu deneye deneye başarılı olunacağını iddia etmiştim ama umut doğru'yu deneyemiyor bile.
https://gfycat.com/periodicidiotichammerheadbird
bundan önceki pozisyonlar umut bulut'un kötü bir futbolcu olduğunu gösterirken burada kötü bir forvet olduğunu görüyoruz. bu atağı golle sonuçlandıramamasının hiçbir mazereti yok. galatasaray'ın forvetiysen bu golü yapmak zorundasın, başka yolu yok.
https://gfycat.com/liveantiquefruitbat
burak yılmaz'ın umut'tan üstün olduğu nokta ise, son iki pozisyondan birini gol yapma ihtimalinin daha yüksek olması. yalnız bu noktada da galatasaraylıların çilesi bitmiyor. umut'un iki pozisyondan birini gole çevirme ihtimali yüzde 10 ise, burak'ın yüzde 25'tir. umut'a oranla çok daha iyi ama yine yerlerde sürünüyor.
geçen yıl galatasaray, fenerbahçe'nin ve beşiktaş'ın kötü oyunu nedeni ile şampiyon oldu. bu yıl, kim şampiyon olursa galatasaray'ın kötü oyunu nedeni ile bunu başaracak. avrupa'da başarı ise bu üç takımın aynı anda iyi oynadığı bir dönemde gelecek. -
46. askerlik anıları içerisinde ilk akla gelen şarkı
o şimdi asker canı neler ister....301 kd
-
47. 10 bin özel harekatçının 200 gençle baş edememesi
yanlış tespittir.
diyarbakır'da götünden vurulan pkk'lı terörist olayında görüldüğü gibi amaç baş etmek değil götünden vurmaktır. halbuki sık gitsin orospu çocuklarına, nedir bu götten vuralım sevdası? -
48. iq seviyesi düşük olanların ehliyet alamaması
türkiye'de trafiğin bomboş olmasına neden olacaktır.
-
49. selahattin demirtaş
selahattin demirtaş ispanya, italya gibi ülkelerin yerel yönetimlere ağırlık veren anayasa modelinin bir benzerinin türkiye'de de uygulanmasını önerdiği için "bölücü, törörö, yargılanmaktan kaçamayacak !!1bir!!bir" entry'lerine maruz kalıyoruz. bakın almanya'ya, belçika'ya, isviçre'ye hiç girmedim bile! demek bir de o ülkelerde bölgesel meclisler falan olduğunu öğrenseniz kalp krizi geçireceksiniz. hayır bir şey değil, sorsan bu ülkeleri överken ağızlarının suyu damlayan tipler yapıyor bir de bunu ahahahhah... tutarsızsınız, tutarsız. lafa gelince "bözöm koşolloromoz o ölkölörlö bör dööl tomom mo" dersiniz, ama o beğendiğiniz ülkelerle aynı koşullara gelmek için zerre kadar çabalamayı da istemezsiniz.
amaaan, bendeki de laf gerçi, sanki adam karşılaştırmalı siyasal sistemler okuması yapıyor! -
50. robben seni terk etmedi
bir bayern münih taraftar marşı... "sana darılmadı da ihbin ihbin" diye devam eder.