kral leopoldun kongolu arkadasi13
profili

  • sovyetler birliği'nin dünyaya katkıları

    ya gozunuzu seveyim, seversiniz sevmezsiniz ama yalan soylemeyin.

    almanya'nin londra'ya bile isabet ettiremedigi fuzelerin fabrikasi ile yorungeye uydu konuldugunu mu saniyorsunuz? almanya'nin dortte ucu muttefiklerin elindeydi zaten, sayisiz bilim adami da almanya'dan muttefik devletlere kacti, ya da muttefikler tarafindan tutuklandi*. dahasi bati dunyasi sovyetler sputnik'i yorungeye koydugunda bunun yapilamayacagini dusunuyordu, fakat bunun yapilmasi demek kitalararasi fuzelerin de yapilabilecegi anlamina geldigi icin abd'nin dis politikasi ve savas anlayisi tamamen degisti. yani ilk uydu haberlesmesi sscb olmasaydi yirmi yil gecikebilirdi.

    diger bilimsel gelismeler icin kisaca: #75468469

    * ilk uzaya gönderilen uydu

    * ilk uzaya gönderilen insan

    * ilk venüse inen uzay aracı, henüz sovyetler birliği dışında hiçbir ülke venüse inmeyi başaramış, dağılmasından 29 yıl sonra hala bayrağı taşıyor.

    * zamanında sürdürülebilir füzyona en çok yaklaşan sistem (tokamak). çok bilim adamının sovyetler dağıldıktan sonra batıya gitmesine rağmen sovyet tokamaklarının performansı ancak yakın zamanda yakalandı.

    * 7 nobel fizik ödülü, ki politik sebeplerle sovyet bilim adamlarına pek nobel ödülü verilmezdi. sovyetler dağıldıktan sonra eğitimlerini sovyetler birliği döneminde alan 5 bilim adamının daha nobel fizik ödülünü alması bunun bir nevi ispatıdır.

    * 3 nobel kimya ödülü

    * matematiğe ve mühendisliğe sayısız katkı

    sinema alanindaki basarilari da coktur. sinemanin kurucu filmlerinden birisi olarak potemkin zirhlisi gosterilir. muzik alaninda da shostakovich caginin en onemli muzisyenlerindendi.

    olimpiyatlarin da acik ara en guclu ulkesi hep sscb olmustur, mesela 1988 seul olimpiyatlarında en cok madalya toplayan ulke sscb olmus. ikincisi de bu arada dogu almanya. bu is nasil oluyor derseniz vaktiyle para getirmiyor diye onemsenmeyen batida onemsenmeyen kadin branslari sscb'de erkek branslari kadar profesyonelce yonetildigi icin oluyor, sovyet kadinlari dogu alman kadinlari ile birlikte olimpiyatlara damgalarini vuruyordu.

    kadin haklari konusunda da sscb oncu olmustur. kurtaji serbest birakan ilk ulke sscb'dir. evlilik ici tecavuzu hukuk literaturune de sscb sokmustur.

  • devletin emeklilik olayından komple çekilmesi

    tarihin en sacma onerisi...

    siz hic turkiye'nin abd ya da bazi avrupa ulkelerine kiyasla son derece fakir olmasina karsin neden turkiye'de evsiz nufusunun cok olmadigini dusundunuz mu? sebebi emeklilik sistemi.

    var olan emeklilik sisteminde devlet sizin adiniza paranizi isletmez. daha ziyade calisanlardan aldigi emeklilik paylari ile var olan emeklilerin parasini oder. nufusun yaslanmasi, turkiye'de zaten sikintili olan emekli/calisan dengesine elbette zarar veriyor fakat bunun tek caresi devletin emeklilik isinden cekilmesi degil. avrupa'da calisan/emekli oraninin 5'ten yuksek oldugu soylenir, turkiye'de ise bu 2-3. sebebi de kayit disi ekonominin coklugu. devlet kayit disi ekonomi ile ugrasarak bu orani arttirabilir.

    devlet emeklilik olayindan cekilme provasi olarak bireysel emeklilik fonlarini %25 destekleme fikrini gelistirdi. sonuc? bireysel emeklilik fonlari %25 destekle dahi faiz getirisine zor ulasti. yani bankalar, emeklilik fonlarini degerlendirirken o kadar hesap kitap yapip devlet tahvili kadar bir getiriye bile ulasamadi. baska bir deyisle birileri sizin paranizi kotu yatirimlarla hupletti ama farkinda degilsiniz.

    devlet tahvili demisken, devlet tahvilleri bir ulkenin en garanti yatirim aracidir. insanlar bireysel olarak devlet tahvili alsalar, emekli olunca da bunlari satsalar nasil olur? degisen pek bir sey olmaz, zira yine para devlete girecek ve devletten cikacak. simdiki sistemden pek farki yok.

    abd'de isler nasil yuruyor? insanlar emeklilikleri ile kendileri ilgileniyor. bu da o an har vurup harman savuran ve emekliliklerine yeterli yatirimi yapamayan insanlarin ac kalmasi demek. 25-30 yaslarinda yaptiginiz hatalarin cezasini 65 yasinda cekmenize gerek yok. bir de mortgage krizi oncesinde kredi derecelendirme kuruluslari tarafindan*** aaa, yani devlet tahvili kadar garantili notlanan subprime mortgage'lar batti, on binlerce emeklinin parasi iceride kaldi. hata oldugunu asla bilemeyeceginiz bir hatadan dolayi evsiz kalabilirsiniz.

    turkiye'de devlet emeklilik isinden cikarsa ciktigi gun olacaklari size soyleyeyim. birileri size konut hissesi satacak, zira turkiye'de acik ara en buyuk getiri emlakta ve koyden kente goc devam ettigi icin de emlak balonu henuz olusmadi. size diyecekler ki emlak 10 yilda %100 civarinda bir getiriye sahip, 25-30 yil odeyin emekli olunca o konutlari teker teker satip size maas odeyecegiz, kira gelirlerini de o maasa ekleyecegiz. yuzbinlerce kisi emlak hissesi alacak, sirf bundan dolayi konut fiyatlari katlanacak. insanlar emekli olmaya baslayinca ve o evler satilmaya baslayinca turkiye tarihinde ilk gercek emlak balonu olusacak. binlerce muteahhit kesesini doldururken yuzbinlerce insan bes kurus emekli maasi alamayacak.

    son olarak emekliye giden para zaten son derece azdir ve o para hemen donusume katilir. (bkz: velocity of money) bu sebeple emekliden tasarruf etmek piyasadan para cekmektir, ekonomiye zarar verir.

    kucuk devletciler, rica ediyorum defolun gidin. devletin buyugu makbuldur.

  • kemoterapiyi reddedip ölünce doktoru dava etmek

    doktorda da hatanin oldugu durum.

    aile hekimi hicbir zaman onkologun teshisine aykiri bir sey oneremez. bir insan kurtulma sansi cok yuksekken kemoterapiyi reddediyorsa sana geldiginde "elimizde baska neler var bir bakalim" diyemezsin. yapman gereken sey psikiyatriye sevk etmektir.

    tanim: doktoru ceza almasi gereken olay. devlet de tip da iyi niyetle calismaz.

  • czn burak'ın deve kuşu pişirmesi

    bu adami da o gevrek gulusunu de sevmem ama deve kusunun yenilmeyip ne yapildigini zannediyorsunuz sevgili suserler?

    bilmiyorsaniz yardimci olayim, kaz ve ordek de yeniliyor. turkiye'de de deve kusu ciftlikleri var ama eti cok pahali oldugu icin biraz lukse kaciyor.

    bir de yemek bir kulturdur, kulturun alti ustu olmaz. arap usulu olmus diye kendince dalga gecen suserler hic blood sausage ya da full english breakfast yedi mi? bence kahvaltida kuru fasulye yemek cok daha buyuk bir kultursuzluk*

  • 31 mart 2019 yerel seçimleri

    gidin ve oyunuzu kullanin. eger elinizden geliyorsa sandiginizi da koruyun. sandik gorevi almak icin gec olsa da musahit olmak icin gec degil.

    (bkz: ilk kez sandık görevi alanlara tavsiyeler)

    oy kullanmamak icin cok degisik ve sacma bahaneler ortaya atiliyor. bunlarin aklima gelenlerini uzun uzun cevaplandiracagim.

    1. akp ne de olsa hile yapip secimi kazanacak.

    hayir. secimde yapilabilecek ve yapilamayacak hileler vardir. yukaridaki rehberde bunlari uzun uzun anlattim esasen. yapildigi iddia edilen hilelerin hicbirisi buyuk sehirlerde calismaz. mesela akp'nin kirsalda olmayan yerlere sandik kurup olmayan secmenin oyunu kendisine yazdigi soylenir, istanbul'da nerede yapacaksin bunu? sandik gorevlisi sokmayip seri olarak akp'ye basilmasi falan da urfa gibi yerlerde ancak olur, istanbul'da ankara'da bu mumkun degil.

    2014'te duydugunuz "efkan ala secim merkezini basti, chp'ye sifir oy verdirdi" olayinin da abartildigini dusunuyorum. mesela haberde "efkan ala ilce secim kurulunun cevresine polis cektirdi, kimseyi iceriye sokmuyorlar" diyordu. hic ilce secim kuruluna gittiniz mi bilmiyorum ama her ilce secim kurulunun cevresi polisle cevrilidir ve iceriye hickimse sokulmaz! dahasi bu olay tam olarak iddia edildigi gibi olduysa bile akp'nin bu secimde bunu yaparak ozellikle dis politikada mesruiyetini azaltmasi beklenmedik bir durum olur.

    (bkz: 17.00'de sandıklara sahip çıkıyoruz yüzsüzlüğü)

    peki akp kesin secimi kazanabilecegi icin mi bu kadar ugrasiyor? hayir, olasi bir yenilgiyi onlemeye calisiyorlar, o yuzden erdogan 65 yasinda mitingden mitinge kosuyor, beylikduzu belediye baskanina "sen adam misin" diyor. yoksa neden bir ulkenin cumhurbaskani beylikduzu belediye baskanina laf soylesin?

    2. secim sonuclari hic onemli degil, direkt kayyum atarlar.

    yanlis. akp guneydogudaki belediyelere kayyum atadiginda bu atamalar toplumun %85'i tarafindan destekleniyordu. benim kendi alevi ve chp'li ailem bile destekleyenler arasindaydi. akp bu tarz eylemlerde bulunurken toplumdaki genel egilime onem verir, oyle zart diye kayyum atayamaz.

    dahasi, akp yillardir secim sonuclarini bir guvenoyu yoklamasi olarak kullanir. eger buyuk oy kaybi oldugunu dusunurlerse politikalarini degistirebilirler ve sonraki secime kadar ulke biraz rahatlayabilir.

    3. ulkede anti-demokratik bir duzen var ve oy kullanarak bu duzene mesruiyet kazandirmak istemiyorum.

    su ana kadar hicbir ulkede "insanlar bu secime gitmemis, o zaman mesru sayilmaz" diye bir laf edilmedi. sunniler irak secimini boykot ettikten sonra "bir hata yapmisiz, yeni secim yapilsin" diye yalvardilar. %50'lik katilimin oldugu secimde %50 oy alan mursi askeri darbeye kadar ulkeyi catir catir yonetti. %72'lik katilimin oldugu brexit yuzunden birlesik krallik 3 yildir perisan durumda. bazen 20-30 oy farkla abd secimini belirleyen florida ya da ohio gibi yerlerde bile katilim %75. kisaca katilimin %85'lerden %75'lere dusmesi secimin mesruiyetini zerre azaltmaz, sen sadece sana daha yakin duran bir partiye oy atmamis olursun.

    4. sosyalist/alevi iyi partiye milliyetci/dindar chp'ye oy vermez.

    muhalefet neyin olmasi gerektiginde hemfikir olamasa da neyin olmamasi gerektigi konusunda cidden hemfikir. bu birliktelik referandumda batidaki cok ilde hayir oyunu getirmisti. 17 yillik akp iktidari sayesinde neyin yapilmamasi gerektigi ve bu durumdan kurtulmak icin acilen yapilmasi gerekenler o kadar belirginlesti ki artik secim baskici bir rejime karsi kurtulus umudu haline geldi. o yuzden klasik bagnazliklarimizdan arinip hayirci bir partinin kazanma ihtimali yuksek adayinin arkasinda durmak lazim.

    5. chp kazanirsa kilicdaroglu gitmez.

    kaybederse gidecegi ne malum? ustune ustluk secimde garip bir ittifak olayi var, chp'nin oy kazanip kaybetmedigi belli olmayacak. bir de bunun icin mansur'u ya da ekrem'i uzmeye ne gerek var? adamlar dogru adamlar iste.

    6. ekrem imamoglu/mansur yavas bir sekilde parlatilmis adamlar.

    hayir, bu adamlar son derece dogru adamlar. imamoglu beylikduzu'nde yasarken beylikduzu chp ilce baskani olan, sonrasinda beylikduzu belediye baskanligina secilen ve beylikduzu'ndeki hizmetlerinden oturu de istanbul bb'ye aday gosterilmis birisi. yavas da beypazari'ni bir turizm merkezine getirmis, mhp'nin icinden cikmis bir isim. bu adamlar tamamen becerileri sayesinde burada, baska sebebi yok. ayrica ikisi de belediye baskanligini parti yoneticiligi oncesinde bir basamak olarak gormuyor. adamlarin derdi hizmet yani, gursel tekin'lerin mustafa sarigul'un adayligina benzemez.

    7. ama chp hdp ile isbirligi yapiyor.

    hayir, hdp pazarliksiz bir sekilde chp adaylarini destekliyor. yani hdp'ye guvenip guvenmemenizin hicbir onemi yok, onemli olan hdp'nin size guvenmesi. bir de biz bu adamlara yillardir "silahini birak, siyaset yap" dememis miydik? simdi adamlar siyaset yapiyorlar iste, neden bundan rahatsiz oluyorsunuz? adamlara siyaset yaptirilmazsa kurtlerin sakince yok olacagini mi dusunuyorsunuz? resmen kurtler pkk'ya katilsin diye bir propagandaya donusuyor bu. ayrica hdp hayir verirken sorun degildi de simdi hdp chp'nin ibb adayina destek verince mi sorun oldu?

    8. chp duzen partisidir. chp kuyrugunda isci sinifi mucadelesi yapilmaz.

    evet, bu son madde sosyalistlere. biliyorum, cogunuz beni revizyonistlikle suclayacak ama chp'nin parcasi oldugu duzen yikildi arkadaslar, chp de sizin kadar devrimcidir. bir de sinif bilinci olmayan toplumlarda isci sinifi mucadelesi zaten yapilmaz, kurtarilmak istemeyen bir isci sinifini kendilerine ragmen kurtaramazsiniz. ama akp iktidarina karsi savasarak turkiye'deki isci sinifinin her gecen gun biraz daha ummetlestirilmesine engel olabilirsiniz.

    kisaca gidin oy verin kardesim.

  • ümit öztürk

    7 ekim 2018 konyaspor beşiktaş maçında beşiktaş aleyhine fahiş bir penaltı vermiş kiralık futbol katili. pozisyon olur olmaz tereddütsüz penaltıyı vermişti. var'dan gelen uyarıya ve pozisyonu izlemesine rağmen kararını değiştirmedi.

    beşiktaş düdük astırmaya kalkmadı. onun yerine sistemdeki tutarsızliklara dikkat çekti. galatasaray'in kendi maçındaki bir hata için düdük astırmaya çalışması ile bu tutarsızlıklar galatasaray taraftarının gerizekalı bir şekilde dillerine doladıkları 17 kulüp bildirisine dönüştü.

    yine aynı kiralık katil, bugün trabzonspor lehine net bir müdahaleyi var odasından gelen uyarıya rağmen göremedi. hakemin var odasıyla olan konuşmaları halka açıklanmalı ve banka hesapları ile telefon görüşmeleri incelenmelidir.

    galatasaray lobisi türk futbolunun kanseridir. 17 takımın imzaladığı bildirinin ne kadar haklı olduğunu bu maçtan sonraki fatih terim açıklamalarıyla, utanmaz galatasaray taraftarının söylemleriyle gördük. ümit öztürk'ün fotoğrafıyla da pekiştirdik. şu anda 17 takımın yapması gereken şey teker teker mücadele edemeyecekleri kadar güçlü galatasaray lobisine karşı ortak bir savaşa girişmek ve ümit öztürk'e düdük astırmaktır.

  • burak yılmaz

    burak da şenol güneş de bunun böyle olacağını biliyordu. baskı altında oynayamıyorsa oynamasın, şenol da oynatmasın. ben mi dedim ona gel diye?

    baskı var diye mi maçta hiç koşmadı? baskı var diye mi önde basmadı da adamlar savunmadan orta sahaya basketbol oynar gibi sekiz saniyede top geçirdi? ilk yarıdaki kaleciyle karşı karşıya zor pozisyonda köşe vuruşu olan şutu ve ikinci yarıdaki ljajic'e atmaya çalışıp atamadığı topuk pası dışında olumluymuş gibi gözüken tek bir hareketi var mıydı? koşsun mücadelesini etsin, yine kimse tribüne çağırmaz o emek hırsızını ama belki kimse ıslıklamaz da...

    eşini dövdü diye burak'ı ıslaklarsak tecavüzcü robinho'nun takımı başakşehir şampiyon olabilir elbette. ama eşini döven burak'ı ıslıklamazsak tecavüzcü robinho'nun takımı başakşehir'den ne farkımız kalıyor?

    burak'ı ıslıklayanlar beşiktaş'ı iyiyken tutanlar değil, feda sezonunda da yalnız bırakmayan taraftarlar. kazanalım da ne olursa olsun diyen taraftarların maçası bizi beşiktaş'tan kovmaya yetmez. ne olursa olsun kazanalım diyenler isterlerse başarı için her şeyi mubah gören galatasaray'ı tutabilirler. karakteriniz çok uyar.

  • ben celal şengör sorularınızı bekliyorum

    jeoloji alanında dünyanın sayılı bilim adamlarından birisi olmanız size her konuda kesin konuşma yetkinliği veriyor mu? film eleştirmeni/yönetmeni/oyuncusu vs olmamanıza karşın interstellar'a zırva deme, sosyolog ya da ekonomist olmamanıza karşın marx'a ahmak deme gücünü nereden alıyorsunuz? bunlarla ilgili kişisel görüşünüz sorulduğunda neden sadece "interstellar'ı beğenmedim", "marksist değilim, gerçekçi bulmuyorum" gibi sadece kendi görüşünüzü ileten ama o yapıt/ideoloji ya da kişileri aşağılamayan cevaplar vermiyorsunuz?

  • 6 ekim 2018 muslera'ya gösterilmeyen kırmızı kart

    futbolda üç çeşit hareket vardır: dikkatsiz (careless), umursamaz (reckless) ve kötü niyetli. bu hareketin kötü niyetli olmadığına hemen herkes hem fikirdir herhalde, o yüzden o kısmı atlıyorum.

    dikkatsiz hareketler orada bir oyuncunun olduğuna dikkat etmeden ya da başka bir oyuncunun zarar görebileceğini tam hesaba katmadan yapılan hareketler oluyor. kafa topuna çıkıyorsunuz, dirsekleri geriye doğru atıyorsunuz, orada olduğunu bilmediğiniz arkadaki adamın suratına çarpıyor gibi. bu hareketler, hareket çok sert değilse uyarılır, hareket sertse sarı kart verilebilir.

    umursamaz hareketler oyuncuyu sakatlama amacı taşımamasına karşın başka bir oyuncunun sakatlanma ihtimali göz ardı edilerek yapılan hareketlerdir. yani niyetiniz zarar vermek değil, ama rakip futbolcunun zarar görmemesi için hiçbir önlem almamışsınız.

    kendi görüşüm bu hareketin umursamaz olduğu yönünde. yani muslera rakip oyuncu zarar görür görmez, ben topa voleyi çakarım demiş. bu hareketlerin açılışı sarı karttır. kırmızı kartla ilgili ise şu sorular sorulur:

    * oyuncu topa vuruyor mu? hayır. (muslera topu ıskalamış, ayağının topla alakası yok)

    * burada topla oynama niyeti var mı? evet.

    * topla oynama niyeti gerçekçi mi? evet.

    * hareket sert mi? evet.

    * hareket arkadan mı? hayır.

    kural kitabı hareket yeteri kadar sertse diğer soruların cevabı ne olursa olsun kırmızıyı verin der. hareket çok sertse topa değmesinin bir önemi yoktur.

    kişisel görüşüm: bence bu hareket o kadar sert değil, muslera da gayet topla oynayabileceği bir durumda topu ıskalayarak oyuncuya vuruyor. ben sarı kart verirdim. ama bu pozisyonda hiçbir şey yokmuş gibi devam etmek çok da iyi niyetli bir yaklaşım değil.

    not: beşiktaş

    ek: ilgili yerler

    --- spoiler ---
    cautıonable offences
    * unsporting behaviour
    ----------------------------
    cautıons for unsportıng behavıour
    * commits in a reckless manner a direct free kick offence
    ----------------------------
    sendıng-off offences
    * serious foul play
    ----------------------------
    serıous foul play

    a tackle or challenge that endangers the safety of an opponent or uses excessive force or brutality must be sanctioned as serious foul play.

    any player who lunges at an opponent in challenging for the ball from the front, from the side or from behind using one or both legs, with excessive force or endangers the safety of an opponent is guilty of serious foul play.
    ----------------------------
    where a player commits an offence against an opponent within their own penalty area which denies an opponent an obvious goal-scoring opportunity and the referee awards a penalty kick, the offending player is cautioned if the offence was an attempt to play the ball; in all other circumstances (e.g. holding, pulling, pushing, no possibility to play the ball etc.) the offending player must be sent off.
    --- spoiler ---

    hareket reckless ama serious foul play mi yoksa sadece reckless mı onu bilmiyoruz. ama hareket ceza sahası içindeyse penaltıdır ve son maddeden dolayı topla oynama niyeti olduğu için sarı kartla cezalandırılır.

  • dolar yükselirken halkın alması gereken tedbirler

    yapılabilecek en mantıklı şey hayati olmayan harcamaların sınırlandırılması.

    * ötv'li ürünlerden uzak durun, mümkünse kendiniz yapın (bkz: evde bira yapımı)
    * kahve, çay gibi harcamaları yapmayın
    * dışarıdan yemek söylemeyin
    * kıyafet/mobilya gibi harcamaları erteleyin
    * henüz girişmediyseniz düğün dernek gibi harcamaları erteleyin
    * elinizde bağ/bahçe gibi büyük küçük bir toprak varsa değerlendirin. önceki krizlerden farklı olarak tarım konusunda da aşırı dışa bağımlı olduğumuzu unutmayın
    * e-ticaret şirketlerinden ürün almaktan sakının. bu şirketler sizden tl cinsinde o anın dolar kuruna göre sipariş alıp o siparişlere göre yurt dışından toplu ürün söyler. siz 6.5 usd/try kurundan 1000 dolarlık ürün aldığınızda adama 6500 verirsiniz ama kur bu arada 8'e çıkarsa adam 900 dolar verip de ürünü getirtemez
    * var olan paranızı çalkantılı olmayan bir döviz kokteylinde tutun. bütün türk lirası mevduatımı dolar, euro ve altına transfer ettim. tl cinsinden kazançlarınızı bu üçü arasında en az artmış olana koyun
    * bankalarda büyük paralar tutmayın. mevduatlara en konulmasını ya da mevcut bankaların batmasını beklemem ama günlük para çekim sınırları sertleştirilebilir
    * dolara olan müdaheleleri dikkatli takip edin. şu anda piyasa dolara yapılacak yapısal olmayan her müdaheleyi alım fırsatı olarak değerlendirecektir.
    * kimseye borç vermeyin

    burada yazılanlar boykot çağrısı da yatırım tavsiyesi de değildir. 16 yıldır devletin her kurumunu ele geçirmiş, halktan istediği her yetkiyi almış iktidarın "ekonomik savaş" yalanlarıyla mağdur ettiği vatandaşların bireysel olarak hayatta kalmaları için tavsiyelerdir.

    şunu da ekleyeyim, şu anda yazar kasa atılmıyorsa bunun en büyük sebebi orta sınfın henüz harcama yapmayı kesmemesidir. çok esnaf yakında siftahsız gün kapatacaktır.

  • sizde alevilik var mı

    bir alevi olarak düğün dernek şu bu binlerce alevi gördüm, ben bile konuşmadan sırf dış görünüşle birisinin alevi olduğunu anlayamıyorum. sadece dış görünüşten birisinin alevi olduğunu anlayabileceğini iddia eden insanlara osman baydemir'in güzel bir vecizesini gönderiyorum*.

    en başta sorunun sorulma biçimi çok tiksinç. sizde alevilik var mı demek bilinç altında normun sünni olduğunu kabullenip bazı insanlara alevilik bulaştığını iddia etmektir. bu da "size alevilik bulaştı mı" gibi bir soruya denk geliyor. "sizde kansızlık var mı" gibi sorulacak bir soru değil. bir de alevilik anneden babadan oğula ya da kıza geçmez, döl yoluyla aktarılmaz. hiçkimse sadece annesi ya da babası alevi diye yarı alevi olamaz. alevilik kişiye özeldir. o yüzden "sizde tatarlık var mı" ya da "sizde çerkezlik var mı" şeklinde soru kalıpları da yanlıştır. çoğu sünni bu gibi hataları bilmeden yapıyor, çoğu zaman da aleviler kibarlıklarından bir şey demiyor. ama çok sinir bozucu. soracaksanız "alevi misin" diye sorun.

    unutmadan şunu da söyleyeyim, aleviler kimseden nefret etmez. tabii hayatı bozunca azınlık olmamış birisi azınlık psikolojisinden de pek anlamaz, bu yüzden "sizde alevilik var mı" sorusunu duyan bir alevinin o andaki duygu ve tedirginliğini anlayamazsınız. sakın burada "ben de azınlığım, bilmem kaç yıldır yurt dışında yaşıyorum" falan demeyin, ayrı şeyler.

    babası sırf alevi olduğu için shp-dyp iktidarında merkez bir hastaneden taşraya sürülmekle tehdit edilen birisiyim. babam bizi bırakmamak için son günde tayininden vazgeçti. senden nefret etmesem de sünni egemen anlayıştan nefret etmem için güzel bir sebep.

    2010 referandumu zamanında, hani şu yargıyı cemaatin kucağına bırakan referandumda, akp'liler köy köy gezip "alevi hakimler bizim iş yapmamızı engelliyorlar, onun için bu referandumu yapıyoruz" demişti. sünni egemen anlayıştan nefret etmek için başka bir sebep.

    alevilik hz. ali'yi sevmekse ben de aleviyim diye saçma tanımlarla aleviliği küçümseme çabası içindeki liderler de başka sebep.

    kendi vergileriyle kendi çocuklarına zorunlu sünni islam eğitimi ve propagandası yapılması da bir başka sebep.

    alevilik inancının yekpare olduğu düşüncesi de çok yanlış. şeyhülislam fetvalarıyla, kadıların icraatlarıyla aşağı yukarı tekleşmiş, birbirinden ufak farklarla ayrılan sünni inanışlarına kıyasla; çoğu 19.yy'ın sonuna kadar göçebe gezmiş, devletle hiçbir alışverişi olmamış, kendi hukukunu ve kendi dinini yaşamış alevi inanışları inanılmaz çeşitlilik gösterir. o sebeple kütahya'nın alevi köyündekilerin inanışlarıyla dersim'dekilerin inanışlarını karşılaştırırsanız şoke olursunuz. yani tek bir aleviye "farklılıklarımız neler" diye sorman yetmez, her birine sorman lazım.

    ek: bu kadar dikkat çekeceğini bilmeden yazmıştım. o zaman bir faydam olsun. alevilikle ilgili detaylı bilgi için şu podcasti dinleyin.

    ek 2: shp-dyp iktidarında bütün bürokrasinin alevilerin elinde olduğu yönünde iddialar geldi. ben hangi hükümetin başta olduğunu kasten verdim, çünkü aleviler en güçlü olmaları gereken zamanda bile hiç rahat etmedi. sivas olayları da shp-dyp iktidarı zamanında oldu.

    ek 3: "dersim değil tunceli. duygu sömürüsünün arasına kaynatma." şeklinde mesaj da aldım. yüzyıllık çilemiz duygu sömürüsü olmuş, şimdi sünni egemen sistemden neden nefret ettiğimizi anladınız mı? bir de sen sırf askeri güç sende olduğu için tunceli denmesini bekleyebilirsin elbette, ama yöre halkı dersim der. kemal kılıçdaroğlu dersim der. yöre halkı tunceli diyene kadar ben de dersim diyeceğim.

  • kod yazmanın %90'ının kopyala yapıştır olması

    (bkz: araba tasarlarken 6000 yıllık tekerlek şeklini kullanmak)

    (bkz: işlemci tasarlamanın %90'ının transistörleri kopyala yapıştır olması)

  • başlıkları engellenecek büyük aktroll listesi

    girilerinin çoğunu beğenmemekle birlikte biyolojik saat tamircisini de içeren garip liste.

    gençler aktroll ne demek bilmiyorsunuz. aktroll chp'yi sevmeyen herkes demek değildir. aktroll akp'ye oy veren herkes demek de değildir. aktroll aklı ve mantığı hiçe sayarak akp ne yaparsa yapsın onu savunan ve onu savunmak için her türlü provokasyona başvuran insanlardır. yüz girisinden beşi akp'ye beşi chp'ye sataşıp doksanı hiçbir şey söylemeyen yazardan aktroll olmaz. hani kılıçdaroğlu'nun bilmemne demesi başlığı altında "şu ana kadar hep chp'ye verdim, artık asla vermem" yazanlar aktrolldür. furkan bölükbaşı aktrolldür.

    korkum bunları yazdım diye bir sonraki listede yer bulma ihtimalim ama yine de siz listeye itibar etmeyin.