hicbirseyiolmayanadam18
profili

  • çocuğunun yaptığı kıl gibi resmi büroya asan tip

    çocuğunun yaptığı resmi büroya asan tipten ziyade bir çocuğun yaptığı bir çiziktirmeye ya da onu onu duvarına asan, bakınca mutlu olan anne babaya bu kadar öfke kusan tip benim için daha ilginç. acaba neden, ne zaman bu kadar tahammülsüz oldu? bütün samimiyetimle söylüyorum, çok üzüldüm bu haline, çok yazık.

  • beklenen depremde istanbul yıkılsa olacaklar

    size şöyle bir örnek vereyim:
    6 şubat depreminde, samandağ'da evde tek başına olan 5 aylık gebe kuzenim deprem anında can havliyle yalınayak evden kaçıp anneannemin müstakil evine gidiyor güvenli yer olarak düşündüğü için. şehir dışındaki (tarsus) eşi dört beş saat sonra onun yanına geliyor ve beraber evlerine gidiyorlar bir iki parça kıyafeti ve evde tuttukları, düğünlerinde takılan altınları almaya. evleri yıkılmamıştı ama apartman hasarlıydı. eşi apartmana giren komşulardan da cesaret alarak apartmana giriyor ve evet, altınlar yok. bakın bahsettiğim yer samandağ, herkesin birbirini tanıdığı, depreme kadar gözümde dünyanın en kutsal yeri olan ilçe ve deprem sonrası ilk saatler daha, dışarıdan yağmacıların gelmesi imkansız. düşünün, öyle kötü insanlar var ki şehrin yerle bir olduğu korkunç bir deprem sonrası ailelerinin iyi olup olmadığını öğrenmek, sevdiklerine koşmak yerine başkalarının evine hırsızlığa giriyorlar. etraflarında insanlar yardım çığlıkları atarken, dövünürken bunu yapıyorlar ve yazarken, düşünürken çok canım acıyor ama çok yüksek bir ihtimalle bunu yapanlar tanıdığımız, en azından sima olarak bildiğimiz kişiler.

    samandağ'da dahi bu yaşandıysa istanbul gibi karman çorman bir yerde, böyle bir deprem sonrası kötülüklerin ne boyutta olacağını düşünemiyorum.

  • süleyman demirel denince akla gelenler

    (bkz: çorum'u bırakın fatsa'ya bakın)
    bu gelir.
    deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan'ın idamı için sonraları "öyle olması gerekiyordu" diye kestirip atması gelir. (bir rivayete göre idam için evet oyunu verirken iki elini birden kaldırmış.)
    bir de neden bilmem, okuduklarımdan kalmış aklımda sanırım, eşine duyduğu derin sevgi gelir.

  • doktorlara bilmedikleri bir bilgi bırak

    parayı dansözün göğsüne takarsanız mekan sahibi, kalçasına takarsanız dansöz alır olayı şehir efsanesiymiş, nereye takılırsa takılsın fifti fifti bölüşülüyormuş.
    bilgi bilgidir, tıp ve tıpdışı camiaya amme hizmetimi yaptım, hoççağalın.

  • 23 mart 2020 fatih terim'in covid-19 kapması

    fenerbahçeliyim lakin futbolla pek alakam yok, hiçbir zaman olmadı. fatih terim'in teknik adamlığını bilmemnesini de bilmem haliyle.
    benim için fatih terim, verdiği burs sayesinde, bazılarımızın hayal dahi edemeyeceği kadar yokluk içinde büyümüş arkadaşımın, dostumun üniversiteyi bitirmesini sağlayan adamdır. daha böyle biiiir sürü çocuk varmış burs verdiği.
    inşallah onların hatırına iyileşir.

  • sözlük yazarlarının uyudukları en ilginç yer

    lanet olsun ki uykum geldiği her yerde, her koşulda uyuyabilen biriyim, hatta öyle ki normalde dört beş saat uyuyorsam, ilk defa uyuduğum yerde sekiz dokuz saat deliksiz uyuyabiliyorum. bir gün başıma bir şey gelecek bu yüzden, du bakalım. aklıma şu an gelen en değişik yerleri sayayım bari:
    -metrobüs, ayakta seyahat esnasında.
    -kütüphane.
    -üniversiteye giriş sınavı. lys idi o zamanlar adı. gözetmen iyi misin demişti, iyiyim on dakikaya dönecem demiştim ajsjdn.
    -kamyon kasası.
    -ahır. bunu çok yaptım, nenemgil ahırın bir kısmını kullanmıyordu, ben de oraya minder, ışıldak falan götürüp kendime yaşam alanı oluşturmuştum, çogzeldi.
    -havuz. bunu da çok yaptım ama gölgede uyumaya çalışın, sonra cildin görüntüsü pek hoş olmayabiliyor.
    -deniz.
    -tarla.
    -duruşma salonu.
    -arka koltuğuna oturduğum bütün arabalar. koşullandım herhalde artık, kendime engel olamıyorum.
    -mobilyacıdaki teşhir ürünlerinden birinin üstü. ( bu sayılmaz gerçi, çok küçüktüm, evden kaçıp oyuncaklarımla apartmanın altındaki mobilyacıya girmişim, kimse orada olduğumu fark etmemiş, saatlerce aramışlar beni zaa xd)
    -cenaze evi.

  • şato sahibi olunsa yapılacak ilk şey

    zırhımı giyip, atıma binip içeriye "yiiiihaaa! " nidasıyla dalmak. hep özenmişimdir. ama kışın yaparım, şimdi çok sıcak, terletir zırh.

  • bekareti önemsemeyen erkek

    (bkz: #81661288)
    iş bu entryde gen havuzu bilmem ne diye zırvalayan kadın kişisi kendisini dişi meyve sineği zannetmektedir, zira bu " oluşan yavrunun dişinin daha önceki partnerlerinden de genetik izler taşıması olayı" insanlara değil meyve sineklerine özgü bir durumdur. hatta ve hatta sineklerde görülen o durum dahi yumurtaların beslenmesi ile alakalı bir durumdur. yani sindirmeniz, kabullenmeniz vesaire gereken bir durum yok bu açıdan sevgili sözlük beyleri, korkmayın, olur da bakire olmayan bir kadınla evlenip ürerseniz o çocuk biyolojik olarak yalnızca ikinizin olacak.
    tanım: erkektir.
    edit: sineklerin olayını merak edenler için şunu şuraya bırakıyorum, sevgiler:

    http://onlinelibrary.wiley.com/…1111/ele.12373/full

  • en itici kadın ismi

    ecrin. nahoş anlamını geçiyorum, telaffuz ederken aynaya bakın bir, söylerken bile ağız yüz bir tuhaf oluyor.

  • kuzen ile evlenmek

    risktir, uzaktan akraba dahi olsa risk.
    halamın kızı dedemin kuzeninin oğluyla evlendi, görücü usulü de değil, severek evlendiler. öz kuzen değiller. dedem ve kuzenimin eşinin babaları kardeş çocuğu, tüm akrabalık bağı bu. bir bebekleri oldu, bir yıl yaşayıp akciğer kanseri yüzünden öldü, bir bebekleri daha oldu, o da doğduktan iki gün sonra öldü, o üç kiloluk bedeninde böbreğinin tam üstünde dev bir tümör varmış, otopside çıktı ortaya.
    sonra bir oğlu oldu, bir de kızı. her şey çok güzeldi, hele yasemin, melek gibiydi. onlara gittiğim zaman bir dakika bile kucağımdan indirmezdim, hayatımda gördüğüm en güzel, en sakin bebekti.
    bir gün telefonum çaldı, halamın küçük kızıydı arayan. kuzenimin iki çocuğu da aynı anda hastalanmış, öksürükleri, terlemeleri vesaire varmış, grip sanmışlar. hastanede ortaya çıkmış, yasemin lenfoma, abisi lösemi. iki evladını toprağa vermiş olan kuzenim delirecek gibiydi. sonra doktora gittiler, bir sürü test yapıldı. kuzenim de eşi de bağışıklık sistemine büyük zarar veren, envai çeşit hastalığa sebep olan (ekseriyetle kanser) bir gen taşıyormuş ama yalnızca taşıyıcı oldukları sürece hiç bir zararı yokmuş bu genin. doğal yollarla doğacak çocukların taşıyıcı mı yoksa hasta mı olacağı tamamen şans işiymiş, o 25% risk hep onları bulmuş meğer.
    yasemin'i bir aralık gecesi kaybettik. toprağa verdik güzel kızımı. yasemin'in vefatından iki ay sonra kuzenimin üç aylık hamile olduğunu öğrendik. ağlıyordu kuzenim, " allahım bana bir daha evlat acısı yaşatma, canımı al daha iyi" diye dualar ediyordu. bu sefer erkenden doktora gidildi, bir sürü test yapıldı, amniyosentez ile doğacak bebeğin sağlıklı olacağı tespit edildi.
    bir kızı daha oldu ablamın, aynı yasemin gibi sarı saçlı, güzel gözlü bir bebek, ablasının adını verdiler, bir de nazlı ismini eklediler yanına. yasemin nazlı uğurlu geldi aileye, abisiyle 100% doku uyumuna sahip olduğu öğrenildi, aileye can, abisine ilik verdi. abisini o iyileştirdi. şimdi yasemin nazlı dört, abisi on dört yaşında. dünyanın en güzel çocukları benim için onlar, öz yeğenimden ayırt etmeden seviyorum ikisini de, benim çocuklarımmış gibi sahipleniyorum. sevgiyle, iyilikle büyüyorlar.
    artık kuzenim gülümsüyor ama ben gözlerinin derinliklerinde o korkuyu hep görüyorum, en mutlu olduğu anda bile o bakışı yakalıyorum. o da inkar etmiyor zaten. pişman mı değil mi bilmem ama kedim için "hayatımın erkeği gelse kuyruğunun tüyüne değişmem" diyen biri olarak sonunda böyle büyük bir acı yaşama ihtimali olacağını bilsem aşkımdan ölsem de evlenmem. kuzenim bilse o da evlenmezdi eminim, ya da çocuk yapmazdı.
    entrymi nasıl sonlandıracağımı gerçekten kestiremiyorum şu an, yazarken o zamanları tekrar yaşadım sanki. demem o ki, tamam çok sevebilirsiniz ama taşıdığı riski de unutmadan adımlarınızı atın, iyi düşünün, gerekirse basın parayı gen haritanızı çıkartın, üşenmeyin. sonrasında büyük acılar yaşamaktan evladır.
    ne demiştim tanım olarak: risktir.

  • #yellowfriday

    bir fenerbahçeli olarak hem kulübe destek hem de fanatik galatasaraylı kankeytamın doğum günü hediyesini aradan çıkarma amaçlı katılacağım etkinlik. feda tişörtlerinden de almıştım zamanında beşiktaşlı arkadaşlarım için, dayanışma güzeldir.
    gümüş yüzükler indirime girmiştir inşallah, çok amin.

  • alevilerin sünni biriyle evlenme yasağı

    büyük ihtimalle yeni yürürlüğe girmiş yasaktır, 25 yıl önce annemle babam kolayca evlenmişler.

  • sabah 5'te uyananların sırrı

    akşam 10'da uyumak. dünyanın en güzel uyku düzeni yeminlen, zımba gibi oluyor insan.

  • hoşlanılan erkeğe açılmak

    gayet normaldir. sevmek, sevdiğini söylemek neden ayıp olsun ki. ben yaptım zamanında, politika bilmediğim için ufak flört olaylarını hiç beceremedim hayatım boyunca, gittim söyledim. sonrasında da ''şimdi o düşünsün'' deyip içim rahat bir şekilde hayatıma devam ettim. yine olsa yine yaparım, içimde tutup kendime yazık edecek kadar manyak değilim çok şükür. *

  • ekşi itiraf

    istanbul'da doktora yapan endonezyalı bir arkadaş whatsapp durumuna " ben yoruldum hayat gelme üstüme" yazmış, canım sıkıldıkça whatsapp a girip, adamın durumuna bakıp gülüp geri çıkıyorum. kıyamam ya asjdjdj.

  • içki içen insanların ahirette vereceği hesap

    allah' a vereceği hesaptır, burnunuzu sokmayıverin.

  • kadınların kadınları sinir eden özellikleri

    hoşlandıkları erkekler yakınlarında olduğunda huylarının, seslerinin, mimiklerinin değişmesi, adeta birer piremses olmaları ve yanlarındaki diğer kadını ince ince ezmeye çalışmaları. ulan daha beş dakika önce çatalımı zorla alıp soğan salatama saldırdın, mustafa görüş alanına girince " ay onu nasıl yiyorsun cnm yaa!" diyorsun, sinirden kendimi tokatlayacağım yemin ederim.
    gerizekalı!

  • özcan deniz'in hit the road jack performansı