hommageajulianbream6
profili

  • metin akpınar

    küçük emrah bile kendisinden daha delikanlı çıkmıştır. kendisine saygım ve sevgim sıfıra inmiştir. doğarken ortada bıraktın, yetimhanede yalnız bıraktın... tamam gelmiş 21 yaşına, ortada bu kadar sağlam kanıt var, hiç mi merak etmedin de kendin dna testi yaptırmadın. lafa gelince her boku biliyorsun, her şeye bir çözümün var. bari şimdi çık, kızdan özür dile de öldüğünde pişmandı diyelim.

  • apple'ın çöküşünün başlaması

    adamlar, dünya'nın ekonomisi bitik ülkesinde bile ön sipariş yetiştiremiyor, 90.bin liradan indirimli laptop'u peynir ekmek gibi satıyorlar. hala çökecek deniyor. apple'dan bir bu kadar da yerin altında var şu an pentagon ile yaptıkları anlaşma gereği olan giyilebilir askeri teknolojileri amerikan hükumetine satıyor, 10 yıl sonra da aşama aşama, sürüm sürüm kemer, toka, bileklik olarak bize satacaklar. istanbulda emlak fiyatları düşünce belki apple da çöker.

  • mustafa sarıgül

    şimdi size bir sarıgül anımı anlatacağım, size anlatıyorum chp sen dinle. yıl 2000'ler şişli de adı sanı bilinmeyen mütevazi bir sokakta oturuyoruz, dizilerdeki mahalleler gibi, herkes işinde gücünde, huzurlu bir sokak, bu arada emlak değeri yüksek bir sokak değil. kapı çaldı, açtık karşımızda sarıgül, "merhaba nasılsınız? bir isteğiniz var mı?" bir kaç yıl sonra bir daha, bir kaç yıl sonra bir daha. bu adam 3 kere kapımıza gelip "bir isteğiniz var mı?" diye sordu. apartmanımın görevlisi bir kere çalıp "bir isteğiniz var mı?" diye sormadı. sarıgül şişli'nin zırt sokağındaki bir evin kapısını 3 defa çaldı. biz öyle önemli bir aile de değiliz, parti, politika ile işimiz yok. yine bir gün sokaktan sesler geliyor. açtık pencereyi ne oluyor diye. sarıgül seçim otobüsünün üstünde, yanında yaverleri, apartman apartman hangi kattan kim bakıyorsa ona adıyla selam gönderiyor, tutturamassa da o apartmanın katında oturan ailenin soyadıyla selam gönderiyor. bize de soyadımızla selam gönderdi. alanına bu kadar hakim birisiydi. 20 yıl sonra kendisi ile bir çekim stüdyosunda denk geldik, bu olayı anlattım. sokağımızın adını sordu. başladı bizim sokakta yaptıklarını anlatmaya, bizim yan sokak, arka sokak, üst sokak derken. sokak adlarını söyleye söyleye gidiyordu. bıraksan bizim sokağı çap merkezi yapıp tüm şişliyi anlatacak. abartısız söylüyorum sarıgül'ü alın yanınıza saha muhalefetine gidin. 10 günde o adam fark yarattırır, bu kadar kısa sürede başarılması mucizevi bir şey olduğu için başarana kadar uyumaz. farklı bir enerji var. huyunu, suyunu, para tura işlerini bilmem. bu adama 12 yıl şişli boşuna oy vermedi. hani derler ya chp sahaya inmiyor, saha muhalefeti yapmıyor/yapamıyor. doğrudur, bilemem. ama çok iyi bildiğim bir şey sarıgül bu saha işlerinin kitabını yazdı.

  • iban'ı ekran görüntüsü olarak gönderen insan

    bugün bana alt tireli, rakamlı mail adresini sesli mesaj ile atan şerefsiz ile kapışır.

  • mhrs ile randevu almanın imkansızlaşması

    nankör serzenişi. eskiden ssk hastane kuyruklarında bekliyorduk. çok şükür bugün beklemiyoruz çünkü doktor yok. ayrıca beklerken cep telefonunla oynadığına göre paran da var özel doktora gidebilirsin.

    (bkz: selam ve dua ile)

  • adele'in ahmet kaya'dan şarkı araklaması

    her kafadan bir sesin çıktığı bu konuyla ilgili bilir kişi olarak son noktayı koymak isterim. söze başlamadan bu entryi yazan yazarın üçü yurt dışında, üçü yurt içinde 6 konservatuvar da eğitim almış, türkiye'nin saygın konservatuvarlarında öğretim görevlisi olarak hizmet vermiş ayrıca türkiye'nin dünyaca en ünlü ve başarılı müzisyeninin yardımcısı olarak 4 yıl çalışmış olduğunu belirtmek isterim ki yazara atilla taş muamelesi yapılmasın.

    kısaca konuyu herkesin anlayacağı dilde anlatayım. ahmet kayanın şarkısı do minör tonalitede a-b-a-b şarkı formundadır. parçanın intro, midtro kısımlarında yani eserin girişinde ve ortasında b teması enstrümantal (sözsüz sadece çalgılarla yapılan icra) olarak icra edilmektedir. kafası karışanlar için b teması "aramakmış oysa sevmek diye başlayıp - sevmek diye birşey yokmuş" kısmı.

    adelle'in parçası sadece bu b teması üzerine kuruludur. adele b temasını ingilizce söyler sonra aynı temayı bir sekizli yukardan söyler yani bir oktav inceden söyler. adel parçayı do diyez minörden seslendirmektedir.

    adelle eserinde ahmet kayanın eserinin b temasını 3,50 dakika boyunca güzelce kullanmıştır. biraz form bilgisi bilen herkes bunu kolaylıkla fark edebilir. aralarındaki fark ahmet kaya do minörden, adelle ise do diyez minörden okumuştur. bu fark yarım seslik bir farktır, gitarda bir perde aşağıdan çalmış gibi düşünebilirsiniz. tonalite değişimi eserin telif durumunu etkilemez örnek verirsek tarkan'a ait bir şarkıyı ibrahim tatlıses bir perde yukardan daha tiz okudu diye parça ibo'nun olamaz.

    kimsenin bilmediği bir nokta daha var müzik kanunlarında 8 ölçüye kadar intihal, kullanma serbest. üzerine konuştuğumuz b teması sadece 8 ölçü fakat gene gözden kaçan nokta kaynak gösterilmemesi. işi bilen bir hukukcu bir kaç milyon dolarlık tazminat davası açabilir ve kazanabilir. müzik dünyası ne davalar gördü. john cage bile 4.33 isimli içerinde tek bir ses ve nota olmayan eserine telif ihlalinden dava açıp kazandı.

    son olarak daha önce defalarca yaşadığımız gibi değerli gazetecilerimiz ve habercilerimiz bu entryden datayı çalacaklar yarın gazete de kendi yazısıymış gibi yayınlayacak. adam buradan çalıp ahmet kayanın çalıntı haklarını savunacak. önce içimizdeki hırsızlıkları sonlandırırsak çok şükela olur. yazıya başlarken bari ekşi sözlük de okudum yazın.

    edit 1: fikir ve sanat eserleri kanunu'na (fsek) (nam-ı diğer "telif yasası" göre), 8 ölçüye kadar intihal serbest gibi bir hüküm bulunmuyor. hem kıta avrupası ve hem de anglo-amerikan hukukunda da böyle bir kanun / yönetmelik bulunmuyor.

    fsek'te "eğitim - haber amaçlı kısa tespitler için hak sahiplerinden izin alınmasına gerek yoktur" gibi bir madde var, bu da kültür - sanat aktivitelerinden alınan kısa ses - görüntü kayıtlarının haber bültenlerinde izin alınmadan, ama eser sahiplerine referans verilerek kullanılmasını içeriyor. teşekkürler @doktor titus

    edit 2: konu ile ilgili kısa bir araştırma yaptığınız da şunu görüyorsunuz. siz eğer başkasına ait bir müzikal motifi yada temayı kullanırsanız telif haklarından kurtulmak için bunu yeni bir şeye dönüştürmek zorundasınız. bir beste yapıp arasına 4 ölçü happy birthday, 6 ölçü beethoven 9. senfoni yerleştirip potpuri yapamıyorsunuz. özetle bu işe girişecek hukukçu bu eser türkiyenin en değerli eserlerinden birisidir diyerek, eserin özünü kaynak göstermeden yalın olarak kullanmıştır ve bundan maddi kazanç sağlamıştır diyerek yürüyecek mahkemede.

    yoğun mesajlar ardından kadansçılar için gelen edit 3: kadans diyenlere gelsin, eserlerde ki armoni ve melodiyi karıştırmamak gerekli. kimse kimseye sen benim kullandığım akorları kullanmışsın diye dava açmaz. motifler birebir aynıdır, motiflerin oluşturduğu cümleler birebir aynıdır. o zaman iddia edilirse; sen benim cümlelerimi çaldın diye, o zaman mahkemede haklar aranır. bunlar milyon dolarlık tazminat davaları. karşı taraf hiç "evet hakime hanım valla hoştu, melodiyi aldık kullandık, ohhh yakıştı da" der mi. melodiyi ayıramıyorsanız sözleri hecelere yerleştirin ordan ne kadarı aynı anlarsınız. türk pop müziğinde aynı armonik yapıda binlerce eser var hatta bazı parçaların alt yapısının birebir kullanıldığı pop eserler var ama ama sözleri ve ana melodiler değiştirmiş. başarılı yada başarısız olmuş, sanat harikasına dönüşmüş bunlar ayrı konular sapla samanı karıştırmamak gerekir.

    yeter artık elim kırılaydı da yazmasaydım sözlüğe diyerek ilhan iremciler için gelen edit 4: anlatmak istediğimi aslında ahmet kaya çok güzel uygulamış, ilham iremin temasını almış (belki duymamıştır bile, benzer düşünmüştür hemen yargılamayalım) ilk üç notası aynı sonraki notalar farklı ritmik yapıyla icra edilmiş ve müzik başka bir şeye dönüşmüş. özetle ahmet kaya çalmış denilen melodinin ritmik yapısı ve melodik yürüyüşü benzerlikler içerdiği kadar çok sayıda farklılık içermektedir. o yüzden ilhan iremden çalmış diyemeyiz, benzer diyebiliriz. başka bir örnekle anlatayım mesela ben bir dizi çekiyorum, bu dizi muhteşem yüzyılın bire bir aynısı olsun. adı da "muhteşem süleymanın yüz yılı" olsun dekorlar mecburen çok çok benzer olacak, karakter adları bire bir aynı olacak, anlatılan konu da birebir aynı olacak. (tarihi konu süleyman, hürrem ile amerikaya gitti diyerek bölüm yazamayız herhalde.) bölüm açılışları da aynı olsun. muhteşem yüzyıl senaryosunun yazılı olan cümlelerini söylemedikce yada kostüm tasarımları birebir aynı olmadıkça bu diziyi bizden çaldılar telif hakkımızı ihlal ettiler diyemezsiniz. bundan dolayı dünyada ne zaman birşeyler tutarsa, hemen benzerleri mantar gibi türer. türkiyeyi suçlamayın tüm dünya da böyle bu işler.

    daha da bu entrye gelmem editi 5: telif hakkını arayacaksan yazar burada copy paste yapmış diyebilmelisin.