kanzuk14
profili

  • kemal kılıçdaroğlu

    seçim öncesi özetle "seçimden sonra ortalığı toparlayıp, yönetimi benden sonra geleceklere bırakıp, emekli olup torun seveceğim." demişti.

    seçimin ilk turundan bir önceki gün başka bir insandı, ikinci turun ertesi günü bambaşka biri oldu. resmen rte tonlamasıyla "kandırıldık, aldatıldık" diyorum.

    cumhurbaşkanı seçildiğinde seçildiği 5 senelik sürenin bitmesini dahi beklemeden planladığı anayasa değişikliğini yapıp, seçime gitmeyi planlayan ve bunları takiben siyaseti bırakıp, emekli olacağını seçim vaadi olarak beyan eden siyasetçi şimdi emekli olmayı geçtim, bir sonraki seçime hazırlanıyor.

    seçim kaybedildiğinden beri her gün, her yaptığı biraz daha hayal kırıklığı oldu. benim için dip noktası baştan sonra cringe olan chp grup toplantısındaki kılıçdaroğlu anonsu oldu. ondan sonrası da çorap söküğü gibi devam ediyor.

    (bkz: 22 haziran 2023 chp il başkanları açıklaması)
    (bkz: chp hiç kimseye altın tabakta başkanlık sunmaz)

    kılıçdaroğlu herhangi bir adayın kazanmasının en kolay olduğu dönemde seçimi kazanamadı. yaşı da bir sonraki seçimde aday olsa bile tek başına oy vermeme sebebi olacak kadar ileri. ilaveten seçimden sonraki tavırları ve açıklamaları da bir çok insanı kendisinden soğuttu. bir daha herhangi bir seçimi kazanması imkansız desem abartmış olmam sanırım. altılı masa projesi kapsamında verdiği vekilliklere değecek bir oy kazanmadı, toplamda vekil sayısı azaldı, soranlara da "200 vekil çıkarsak ne olurdu" diye cevap verdi, bravo.

    toplamda hem başkanlığı kaybetti, hem kendi dahil ittifak yaptığı tüm liderler meclis dışında kaldı, hem partisinin oyu artmadı, hem partisinin milletvekili sayısı azaldı, hem de mevcut hükümete oy vermeyen kitlenin yıllardır %48 olan oyunu bir gram arttıramadı ve buna rağmen koltuğunu bırakmamak için değişim isteyenlerle örtülü veya dolaylı olarak da olsa kavga etmeyi göze alıyor.

    ben bir daha kendisine oy vermem asla.

  • şarj kablolarının sürekli kafasının kopması

    sadece benim kullandığım kabloların hiçbirinde (orijinal veya yan sanayi farketmiyor) hayatım boyunca bir kere bile başıma gelmemiş şeydir. ama benden başkalarının da kullandığı kablolarımın başına hep gelmiştir. bazen bir kullanımda dahi bozabiliyor insanlar, aklım almıyor. sorsan (sormuyorum) kablo bozuldu. hayır sen bozdun, kıvır kıvır etmişsin, iki büklüm olmuş, kökünden kıvırmışsın, kullanmayı bilmiyorsun.

  • ssg'nin soru yanıtlama atraksiyonu

    (bkz: ssg kim amk)

  • ekşi itiraf

    virgül kullanmasını bilmiyorum. yerinde kullanıyorum ama gerekmediği yerlerde de kullanıyorum ve o kadar düzgün ve gerekli görünüyor ki bana, sorgulamaya bile gerek görmüyorum. entrylerimde bu hatayı yaptığımda gayet güzel eleştiriler yazılıyor, dikkatle okuyorum ama bir sonraki entrymde aynı hataları tekrarlıyorum. kendimi garanti olsun diye tüm de/da eklerini ayrı yazan insanlara benzetiyorum. lanet olsun.

  • 9 ağustos 2017 kanzuk'un amerika'ya taşınması

    özet geçiyorum: amerika'ya taşınıyorum ama türkiye'ye düzenli ve sürekli geleceğim, hiçbir yeri terk etmiyorum. daha yapacak çok işimiz var.

    2015'ten beri ekşi sözlük'ün ceo'su, en basit haliyle söylemek gerekirse biricik yöneticisi olarak görev yapmaktayım. bunda hiçbir değişiklik yok. yöneticilik görevim devam etmekte. sözlük öyle bir şey ki, mesleki olarak bu işi hakkını vererek yapmaktan başka hayalim yok desem yeridir. sözlük sonsuz imkan ve fırsatlar barındıran harika bir ortam. mesela yıllardır hayalim olan ekşi şeyler sözlük okuyan kitleye ilaveten sözlük'ten bir dolu sebepten uzak duran bambaşka kitlelere entrylerinizin erişmesine aracılık etti. bir dolu eksiği var ama hayatım boyunca en keyif alarak yaptığım iş oldu.

    geç oldu belki ama çok sevilen, çok indirilen, çok kullanılan bir mobil uygulamamız oldu. tabii ki eksikleri var ama sürekli güncelleyeceğiz.

    benim için sözlük'e benim nasıl baktığımı gösteren en belirgin iki şey ise şunlar idi: 1. başta pek beğenilmeyen tasarım değişikliği. 2. başlıklarını engelle özelliği.

    sözlük, kaliteli içeriği öne çıkardığımız, içerik görüntülemede kişiselleştirmeye daha fazla imkan veren, tasarımı ve fonksiyonları sürekli iyileştirilecek ve bence en önemlisi moderasyonun kolektif ve (çoğunlukla) otomatik olacağı bir yer olacak.

    bahsettiklerimin her biri epey iş, bu kadar büyük ve dinamik bi yapıda hayata geçirmesi kolay olmayacak ama yapacağız.

    işin güzel yanı, bahsettiklerim mekan bağımsız yapılabilen şeyler. bu sayede amerika'da yaşarken hem sedat'la biraz daha iyi etkileşimde, hem de türkiye'deki değerli ekiplerimle yakın iletişim halinde olabileceğim.

    bu esnada da uzun süredir aklımızda olan uluslararası projemize de daha fazla odaklanabileceğiz.

    düzenli ve sürekli türkiye'ye geleceğim. o yüzden türkiye'yi terk etmek hoş bir tabir değil, hiçbir yeri terketmiyorum. en kıymetli hazinemiz, belki de millet olarak yoğurttan sonra icat ettiğimiz en özgün değerimiz, son dönemin moda tabirleriyle anlatmak gerekirse gerçek yerli, gerçek milli, türkiye'nin eseri ekşi sözlük var oldukça türkiye'de olmamak gibi bir düşüncem olamaz.

    seviyorum <3

    magazin/gıybet köşesi: fazla kilolarımdan dolayı ekonomi koltuklarına sığamadığım zamandan kalma alışkanlık, her zaman business class uçuyorum. ki benim yaşım ve konumumda olan biri için gayet normal. atatürk havalimanı'nda yurtdışı gidiş bölümünde business class'a özel, direkt cip'ye girişi olan özel pasaport kontrol bölümü var, -sırf bunun için değer- fotoğrafın çekildiği yer o bölüm. kırmızılı kız çok yakın arkadaşımın nişanlısı olur, bozuşmayalım. ayrıca 41 kg verdim, hala dürüm esprisi yapan kifayetsiz vizyonsuzlar için 25 kg daha vereceğim. uçakta internet var, bu entry uçakta girilmiştir.

    kuş ölür, uçuşa odaklanın.

  • justinianus

    hayatımın ilk duruşmasına zamanın sirkeci adliyesi'nde girdim. hakime hanım kısa sarı saçlıydı. benim ilk duruşmam, davanın son duruşmasıydı. davayı kazandım ve hakime hanım bana ödenecek yasal vekalet ücretine üst sınırdan (tarifenin üç katı) hükmetti. daha sonra bunun yerleşik uygulama olmadığını, kendisinin benim ilk duruşmam olduğunu anlayıp, destek olmak açısından yaptığını öğrendim.

    yıllar sonra praetorium nedeniyle justinianus'la tanıştık. bir gün ev ziyaretine gidip eşi nurhan hanım'la karşılaştığımda tanıdık geldi, bir kaç sorudan sonra ilk duruşmamın hakimi olduğunu farkettim, o zamanki tavrını, desteğini saygıyla andığımı söyledim. güzel bir tesadüftü.

    başınız sağolsun üstat justinianus, huzur içinde uyuyun nurhan hanım, allah rahmet eylesin.

  • 23 aralık 2016 ekşi sözlük'e erişim engeli

    bugün yaşanan engelleme sürecine ilişkin tarihe not düşmek açısından:

    01:15'te btk'dan bazı içeriklere ilişkin erişim engelleme kararı mail olarak iletildi. mailde -kanuna da uygun olarak- kararın 4 saat içinde uygulanması gerektiği belirtiliyordu.

    ancak bu mail gelmeden önce söz konusu içerikleri sakıncalı görerek zaten kaldırmıştık. bu nedenle karar bize geldiği saat itibariyle kararın uygulanacağı türden bir içerik bulunmamaktaydı.

    bunlara rağmen saat 03:01'de ekşi sözlük'e erişim btk tarafından engellendi. erişim engelini farkettiğimiz an esb ve btk sitelerinde erişim engelinin dayanağını görmek için sorgulama yaptık, ikisinde de engelleme kararı olmadığı bilgisi çıktı. bunun üzerine esb ve btk'yı aradık, esb alakaları olmadığını, btk ise bahse konu içerikler nedeniyle engelleme olduğunu söyledi. söz konusu içeriklerin yayında olmadığını kendilerine ilettik. inceleme yapıp, belirttiğimiz gibiyse engellemeyi kaldıracaklarını belirttiler. daha sonra btk yetkilisi emailimize cevaben, 03:21'de "erişime tekrar açılması hususunda gerekli işlemlere başlanmıştır." açıklamasını yaptı.

    olayın ve görüntülerin vehameti nedeniyle bu kısmındaki aksaklıkları sorun etmiyorum zira konuyu açıkladığımız an 20 dakika içinde gerekli düzeltmeyi yaptı btk.

    sorun 03:01'de engellenen sitenin 03:21'de engelleme kalktığı halde 07:02'ye kadar engelli kalması. erişim engelleme kararı derhal uygulansa da, engelin kaldırılmasına ilişkin kararın uygulanmasında acele edilmediği olabiliyor. onu da geçiyorum, bir başka konu var ki, o sanıyorum türkiye'de ilk defa uygulandı.

    erişim engeli nedeniyle ulaşamadığınız siteye vpn'le ulaşmanızı engellemenin en basit yolu, siteye yurt dışından gelen trafiğin tamamını engellemek. peki bu neden yapılmıyor? çünkü hosting hizmetini türkiye'den alıyor da olsa, türk sitesi de olsa, aslında erişim engeleme kararları türkiye cumhuriyeti sınırları içinde geçerli. sitenin yurt dışından da erişime kapatılması, yani sitenin tümden kapatılması hukuki değil. ama erişim sağlayıcıların engellenen sitelere girmek için kullanılan alternatif yöntemleri de engelleme yükümlülükleri var kanunen. bu nedenle daha önce kullanıcıların vpn yoluyla sitelere erişimlerini engellemek için vpn servislerinin kullanımını kısıtladılar. (bkz: 4 kasım 2016 vpn erişim yasağı) bunun orantılılığı da başka bir tartışma konusu.

    ekşi sözlük'e sadece türkiye'den değil, tüm dünyadan erişim engellendi.

    yurtdışından ekşi sözlük'e erişimin nasıl engellendiğine ilişkin teknik bir açıklamayı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. tek bildiğim, aslında bağlantının kurulduğu ancak bağlantı kurma aşamasında bu rotada bulunan bir cihazın sahte bir veri paketi yaratarak bağlantıyı kesiyor olduğu.

    bu nedenle siteye aslında "ulaşılabildi" ama hiçbir veri alınamadı. bu da sitenin bizim tarafımızdan kapatıldığı algısı oluşturdu.

    erişim engeli türkiye'de kaldırılmasına rağmen, (04:40 civarı ttnet, 06:40 civarı turkcell açılmıştı) bu garip yurt dışından erişiminin engellenmesi uygulaması 07:02'ye kadar devam etti. bu süreçte tekrar btk ile iletişime geçtik, yurt dışını kapsayan bir karar vermediklerini, böyle bir uygulamaları olmadığını, erişim sağlayıcılardan birinin yapmış olabileceğini, erişim sağlayıcılarla irtibata geçmemizi söylediler.

    https://twitter.com/…esci/status/812156728426962944

  • 11 kasım 2016 kanzuk'a açık mektup

    ekşi sözlük yöneticisi olduğum zaman ilk açıklamamda şunları yazmıştım: " katılmadığım yegane husus herhangi bir zümre/düşünce/fikir/fraksiyona ait olanların sözlük dışında itilmesi. hangi görüşten olursa olsun, kim olursa olsun, sırf fikirleri beğenilmediği için sözlük'ten dışlanmak diye bir şey hiçbir zaman olmadı, olmayacak. ancak yazarların fikirlerinden bağımsız olarak sözlük'ü nasıl kullandıkları, fikirlerini nasıl ifade ettikleri eskisinden daha önemli olacak." (bkz: ekşi sözlük/#51126396)

    eleştirilerin tamamına yakınını okudum, genel olarak yazılanları ikiye ayırabilirim. 1. ne yazarsa yazsın ama ben bunu görmek istemiyorum. 2. yazamasın.

    ekşi sözlük olarak, farklı görüşlerin hepsine eşit mesafede durma tercihindeyiz. burası hiçbir zaman hiçbir fikrin yönetim tarafından diğerine baskın veya yeğ tutulduğu bir yer olmayacak. çoğunluk veya azınlık olduğuna bakılmaksızın her görüşe hukuk ve site politikası çerçevesinde yer vermeye çalışacağız. fikri dolayısıyla başkasını baskı altına almadıkça, nefret söylemi içermedikçe, hukuka aykırı olmadıkça içeriğe ve yazarlara müdahale etmeme tercihindeyiz. ekşi sözlük'ü var eden değer de bu.

    ancak yazarların beklentilerini olabildiğince karşılamak da tabii ki önceliklerimiz arasında yer alıyor. sözlük'ün kişiselleştirilebilmesi temel hedeflerimizden. henüz hayata geçmemiş olmakla birlikte, açık mektupta belirtilen şikayetlerin ortadan kaldırılması uzun vade hedeflerimizle de örtüşen, çözümü gayet basit bir durum.

    engellenen yazarların açtıkları başlıkların bugün'de ve gündem'de görünmemesini sağlayacak bir özellik kısa zamanda -bir kaç güne diyebilirim- hayata geçecek. engelle tuşunun yanında bulunacak bir seçenekle dilerseniz engellediğiniz kişinin açtığı başlıkları bugün ve gündem bölümlerinde görmeyeceksiniz. hızlı bir çözüm olması adına geriye dönük olarak işlemeyecek ama zaten şikayetlerin ve taleplerin neredeyse tamamı bir günlüğüne gündem olan başlıklara ilişkin olduğu için talepleri karşılamış oluyoruz.

    söz konusu açık mektup doğrudan şahsıma hitaben yazıldığı için şahsen cevapladım ancak kurumsal iletişim yönteminin olabilecek en yanlış hali bu. bundan sonrası için bu tür konuların iletişimini şahsen yapmayacağım, sözlük olarak yapacağız, vesileyle paylaşmak istedim. bunun bir çok sebebi var ama benim gerekçem şu: yetkim olmakla birlikte ekşi sözlük'te hiçbir kararı tek başıma almıyorum. tamamen bana ait ve kesinlikle uygulamak istediğim fikirleri dahi tartışmaya açıyorum. bana ait olmayan, ekip arkadaşlarımın önerdiği ve duyduğumda heyecanlandığım, hemen hayata geçirelim diye konuştuğumuz bir çok konu başka türlü hiçbir zaman ortaya dahi atılmazdı. her fikri, kimden çıktığından bağımsız olarak birlikte şekillendiriyoruz. nihai karar ve dolayısıyla tüm sorumluluk her daim benim olmakla birlikte, çok sevdiğim ekip arkadaşlarımın yok sayıldığı, iyi, kötü her şeyi benim yaptığım, benim duyurduğum tek kişilik bir sistem değil sözlük. olmadığı bir şey gibi de görünmesini istemiyorum.

  • ekşi sözlük

    bir önceki açıklamamda "tasarıma ilişkin eleştirileri tek tek inceliyoruz. bundan sonra hiçbir tasarım uzun süre aynı kalmayacak, irili ufaklı değişiklikler hep olacak, geri bildirimleri de bu süreçte değerlendireceğiz." ve beyaz fon rengi ve gece görüşü özelinde de "yine de bazı düzeltmeler gerekiyor, hepsini not alıyoruz." demiştim.

    halihazırdaki tasarım, renk ve kontrast tercihleri tasarım ekibimiz tarafından, dünyada uzun süre vakit geçirilen, okuma odaklı siteler ve genel kabul görmüş kriterler incelenerek yapıldı. bu sitelerin tamamına yakını tam beyaz kullanıyor. daha önce verdiğim örnekler sözlük kullanıcılarının çok zaman geçirdiği için bahsettiğim sitelerdi ama bu işin doğrusunu yapan, okuma odaklı, neredeyse tek amacı bir şeyler okutmak olan, tasarımsal anlamda başarısı tartışılmayan medium, huffington post, new york times gibi sitelerin tamamı da tam beyaz fon kullanıyor. tasarım değişikliğine giderken renk değiştirmemizin temel sebebi, uzun süre okunan bir site olarak dünya standartlarını yakalamaktı. halen bizim not ettiğimiz eksiklikler var ve yazarlardan çok verimli geri bildirimler geldi, ayrıca yazar bildirimleri haricinde milyonlarca kişinin kullanımını değerlendirmemizi sağlayan genel istatistiklerimizden sayfada kalma süresi, hemen çıkma oranı, okunma sayısı, yeni entry girişi gibi kriterlerin hepsini değerlendiriyoruz. o yüzden "bundan sonra her şey, sürekli değişecek, yenilenecek, gelişecek. az veya çok." diyorum.

    ancak tasarımın genel kabul gören kriterlere uygun olması başka şey, yazarların beklentisi tamamen başka. bu kadar tepkiyi görmezden gelmek mümkün değil. tepkiler üzerine ilk açıklama yaptığım gün itibariyle gece görüş modu dışında, alışkanlıklara uygun fon renkleri sunmanın en çabuk ve verimli çözüm olacağını konuştuk. kaldı ki, aynı yönde geri bildirimler de gelmişti. bu değişikliği tasarım geliştirme kılıfıyla sunmamak adına ayrı bir paragrafta yazıyorum, bu özellik tamamen tepkileriniz nedeniyle düşünüldü ve yapıldı. temalara ayarlardan erişebilirsiniz.

    ekşi şeyler konusuna gelince; bizim çok severek ve keyif alarak yaptığımız bir çalışma. entryleri daha güzel sunan, daha kolay okunabilir ve paylaşılabilir kılan, entry içeriğine kesinlikle müdahale etmeyen, yazarların sözlük'te yazdıklarını yine sözlük'te, farklı şekilde sunan bir ortam. uzun vadede kaliteli içeriğin öne çıkarılması için kullandığımız araçlardan biri ve bence en keyiflisi olacak. halihazırda gayet beğenildi ve yayındaki entryler belki de yıllar boyunca alamayacakları gösterimi bir kaç gün içinde aldılar.

    ekşi şeyler ile ilgili genel tepkiler entrylerin editörlerce değiştirildiğinin sanılması, içerikleri kullanılan yazarlara haber verilmiyor olması ve entrylerin sadece sözlük'teki özgün haliyle kalması yönünde geldi.

    entrylerin içeriği değiştirilmiyor, sadece entryde konuyla alakasız bir kısım varsa o alıntılanmayabiliyor. bunun dışında entrynin revize edilmesi, içeriğin değiştirilmesi gibi bir uygulama kesinlikle yok, olmayacak. yakın zamanda ekşi şeyler'de kullanılan entryler için yazarlarına otomatik bildirim yapılması, yazarın profilinde bu içeriklerin listelenmesi, sözlük'teki başlıklarla alakalı ekşi şeyler içeriği varsa bunun ilgili başlıkta yazarlara sunulması, favorileme gibi ekşi sözlük'le entegrasyonu sağlayacak bir çok özelliği ekleyeceğiz. entrylerin sadece ekşi sözlük'teki haliye kalması yönündeki beklentileri karşılayabilmek için de ayarlara "entry'lerim ekşi şeyler'de kullanılmasın" seçeneği ekledik.

    son olarak, dün entrylerini silmek isteyen yazarların entrylerinin silinmesinde yaşadığı ve sonrasında entry girilmesine ve editlenmesine de yansıyan sıkıntılar, script aracılığıyla olağandan hızlı şekilde entry silinmeye çalışıldığından kaynaklandı. şu an için sorun olmaması lazım. ekşi sözlük'ün yazarlara entry girerken olduğu gibi, -her ne sebeple olursa olsun- silerken de eksiksiz hizmet sunması gerekir, bu konudaki eksiğimiz sorunu geç fark etmek oldu, farkedilir farkedilmez müdahale edildi ancak sistemi bir daha aynı şekilde zorlamaması açısından dakikada iki entry silinebilecek şekilde ayarlandı.

    halihazırda geçerli olan eski dandik kullanıcı sözleşmemizi daha kolay anlaşılır, ferah, güzel bir hale getireceğiz ve bundan sonra yapılacak tüm değişiklikler yazarlara önceden bildirilecek.

    bundan sonra da yazarlarla iletişimde daha aktif olmak adına sırf iletişime özel bir hesap oluşturup, daha sık ve verimli bir iletişim ve geri bildirim süreci takip edeceğiz.

    özetle, şu ana kadar tepki toplayan konu başlıklarının tamamını tepkiler ilk oluştuğu andan bu yana takip ediyoruz, tüm ekip kendine düşen kısımlarda çözüm önerilerini çalışıyor ve hayata geçiriyor.

    özet geçersek,
    - 2 yeni tema yayına alındı, toplam 4 görünüm oldu
    - ekşi şeyler'de entrylerinizin kullanılmasını engelleyebiliyorsunuz
    - entrylerini silmek isteyenlerin yaşadığı sıkıntı halledildi
    - kullanıcı sözleşmemizi iyileştireceğiz
    - sözleşme değişiklikleri önceden duyurulacak
    - daha aktif ve verimli bir iletişim yürüteceğiz

  • selahattin demirtaş

    pkk ile arasına mesafe koydu ama inandırıcı olamadı çünkü partiden türlü çeşit pkk ve türevlerini destekleyen açıklamalar geldi.

    hesap hatası şu oldu sanırım; kendisi ve partisi akp ile pkk'nin vekili sıfatıyla ateşkes/çözüm süreci görüşmeleri yaparken hdp'nin pkk bağlantısı basında ve halkta yoğun şekilde sorgulanmıyordu. sanırım bunu pkk bağlantısının ülkede kabul gördüğü şeklinde yorumladı. halbuki sorgulanmamasının tek sebebi, akp'nin kontrolündeki medyanın başka bir rüzgar estirmesiydi, rüzgar kesilince görmezden gelinen pkk bağlantısı herkesin gözüne sokuldu. abdullah öcalan'ın dini bütünlüğü, pişmanlığı, hatta ev hapsi konuşulurken bir anda bebek katili olduğu hatırlandı. bu değişikliğin maliyeti yeni yansıdı sandığa. pkk'nın da bombalamalar sonrası eylemlerini arttırması da kendisine hediyesi oldu. kendisi bence akp için olduğu kadar, pkk için de tehditti, bu sonuçlar gücünü epey sarstı ama ülke barajını kılpayı da olsa aşması tamamen şahsi başarısıdır, bu tablodan selahattin demirtaş'ı çıkarırsanız hdp, kürt siyasi hareketinin kemik oyu olan 6-7lere geri döner sanırım.

  • ekşi sözlük

    son gelişmeler nedeniyle kafalarda oluşan bazı haklı soru işaretlerini cevaplamak lazım sanıyorum.

    "sözlük yönetimine haksız itham" gibi biraz muğlak bir gerekçeyle bazı yazarların uçurulması eleştirildi. gerçekten de yanlış anlaşılmaya müsait bir gerekçe oldu, "sözlük yönetimine hukuka aykırı itham" olarak düzeltildi. gerçi ‘hukuka aykırı itham’ dahi gerekçeyi tam karşılayamıyor olabilir. bilindiği üzere ‘kel’ demek bile hukuka aykırı olabiliyor fakat sözlük yönetimi olarak konu kendimiz olunca bu hukuk sınırlarını mümkün olan son noktaya kadar zorlamaktayız. normal şartlarda sözlük veya yönetimi hakkındaki ithamlara müdahale edilmesi gibi bir şey hiçbir zaman olmadı. aslı astarı olmayan, hakarete kadar varan bir dolu itham debe'ye dahi girdi. buna en yakın örnek sanırım debe listesine müdahale edildiği iddiaları. biz debe’ye müdahale etmediğimizi biliyoruz, bu itham haksız, algı operasyonu yaptığımız iddiasını desteklediği için hukuka da aykırı, fakat kimseyi bu iddiaları sebebiyle uçurmadık. ayrıca bugüne kadar birbirine taban tabana zıt istisnasız her siyasi partinin maşası olduğumuz ayrı ayrı iddia edildi, akla gelebilecek her türlü haksız ithamla binlerce kere karşılaştık, hakarete uğradık ama ifade özgürlüğü ekşi'yi ekşi yapan yegane şey olduğu için kimseyi uçurmadık. benzerleri bir başkasına, bir başka kuruma vb. yapılsaydı yasalar gereği silmek zorunda kalacağımız binlerce yazıyı, konu kendimiz olunca burada aynen tuttuk. yetkimizi kendi lehimize ve ifade özgürlüğüne zarar verebilecek şekilde kullanmamaya hep özen gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz.
    peki kimleri, neden uçurduk? bu sefer farklı olan neydi?

    hatırlarsanız yönetime geldiğimde bir açıklama yapmıştım ve açıklamada "hangi görüşten olursa olsun, kim olursa olsun, sırf fikirleri beğenilmediği için sözlük'ten dışlanmak diye bir şey hiçbir zaman olmadı, olmayacak. ancak yazarların fikirlerinden bağımsız olarak sözlük'ü nasıl kullandıkları, fikirlerini nasıl ifade ettikleri eskisinden daha önemli olacak." demiştim. (bkz: ekşi sözlük/#51126396)

    ifade edilen fikrin kendisi değil, yazarların bu fikri ifade etmek için tercih ettikleri yöntem ve üslup önemli. aynı şekilde ekşi sözlük'ü ne amaçla kullandığınız, ne kattığınız ve ne fayda elde etmeye çalıştığınız da önemli. bundan sonraki değişiklik ve geliştirmelerimizi bunları esas alarak yapacağız.

    ikinci konu nefret söylemi, bu konuda zamanında çok net açıklamalarım olmuştu. vesileyle tekrar hatırlatayım: (bkz: nefret söylemi/@kanzuk) sosyal medya'da nefret söylemi bir türkiye gerçeği, buna müdahale ediyoruz, eksik kaldığımız çok nokta mutlaka oluyordur ama etmeye de devam edeceğiz.

    bu olgular çerçevesinde bakacak olursak;

    yönetime geldiğimden beri bir grup yazarın görüşlerini beğenmediği her türlü yazarı giderek artan bir yoğunlukta baskılama çabasına şahit oluyorum. ekşi sözlük her görüşten insanın kendini baskı altında hissetmeden dilediği gibi kendini ifade edebildiği bir yer. hukuk çerçevesinde buna sadık kalmaya çalışıyoruz zira sözlük'ün dinamizmi böyle sağlanabiliyor. ekşi sözlük hiçbir zaman, hiçbir şekilde -hangi görüşten olduğundan bağımsız olarak- sadece bir görüşün yer aldığı bir ortam olmamalı.

    kendi gibi olmayan herkese nefret saçan, türlü ithamlarla baskılamaya çalışan yazarların amacı ekşi sözlük'ü tek sesli, bir grup yazarın insanları sindirdiği bir ortama dönüştürmekti. istedikleri baskı ortamı oluşmayınca, sırf kendileri gibi düşünmeyen insanlar fikirlerini ifade edebiliyorlar diye ekşi sözlük'ün terör örgütü pkk'yla bağlantılı olduğu yönünde ithamlarda bulunmaya kadar vardırdılar işi. pkk ve türlü çeşit isim altında faaliyet gösteren yan kollarını, şiddete başvuran, şiddet kullanarak isteklerini dayatma gayesi güden bu nevi tüm örgütleri lanetlediğimi belirterek hakkımızdaki haksız, ahlaksız, mesnetsiz ithamları ben kendi adıma cevaplarım ama sözlük yazarlarının maruz kaldıkları baskı ortamının da ortadan kalkması gerekiyordu. amaçladıkları; sözlük yönetimini kara propaganda ile baskı altına almak, korkutmak ve bu sayede elde ettikleri güç ile arzu ettikleri gibi yazmayan herkesi uçurmamız için baskı oluşturma zemini hazırlamaktı. biz arzu ettikleri, kendileri gibi düşünmeyen kişileri uçurmadıkça kara propagandanın dozunu arttırarak isteklerine ulaşmaya çalıştılar. aslında amaçları bize zarar vermekten çok, bizim üzerimizde baskı yaratarak sözlükteki çok sesli yapıyı yok etmekti. ‘sözlük yönetimine hukuka aykırı itham’ bu bağlamda düşünüldüğünde bizi korumaktan çok, farklı düşünceleri korumak üzerine hayata geçirdiğimiz bir uçurma gerekçesi. bir cümle ile bunu ifade edebilmek güç olduğu için bazı yanlış anlamalara sebep olmuş olabilir fakat aslında bu gerekçe; ırkçılığı, nefret söylemini, kara propagandayı, baskı yaratarak farklı düşünceleri sindirmeye çalışmayı, çok sesliliği engellemeyi, sözlüğün ‘ekşi’ kısmını yok etmeye çalışmayı vb. bir cümle ile açıklayamayacağımız bir çok şeyi içinde barındırıyor. ‘nefret söyleminden uçmadılar, sözlüğü eleştirdiler diye uçtular’ eleştirilerini de bu sayede bir nebze cevaplandırdığımı düşünüyorum. sözlükte yazmaya devam eden, sözlüğü ve yönetimi ağır bir biçimde eleştiren binlerce yazarın yazdıkları da bunun en açık kanıtı. bu böyle olmaya da devam edecek.

    özetle; başka yazarları ve yönetimi kendi görüşü dışındakilerin fikirlerini yazmalarını engellemek amacıyla hukuka aykırı ithamlar ve başka yöntemlerle baskı altına almaya çalışan, entryleriyle nefret saçan, fikirlerini ifade etmek için tercih ettiği üslup nedeniyle yazar ve okurlarımızın vicdanını yaralayan, tam anlamıyla bir kötüye kullanım sergileyen, sağlamaya çalıştığımız ortamın varlığını ve sürdürülebilirliğini tehdit eden yazarlar uçurulmuştur, uçurulacaktır.

    uçurulmaları sonrası sosyal medyada takındıkları tavır, kullandıkları dil, savurdukları tehditler, sözlüğü kapattırmaya yönelik kampanyaları, fikirlerini beğenmedikleri yazarları fişleme amacı ile kullandıkları bloglarını açıklamaları ve yaymaları da kararımızın sağlaması olmuş oldu.

    fikrini ifade etmek isteyen herkese kapımız sonuna kadar açık fakat amacı ifade özgürlüğü adı altında aslında herkesin ifade özgürlüğünü yok etmeye yönelik planlı, programlı çalışmalar yapanlara da yaptırım uygulamamamızın iyi niyetle fikirlerini yazmak isteyen yazarlara haksızlık olduğunu düşünüyorum.

    herhangi bir gün debe’ye ya da gündemdeki siyasi bir başlıktaki entrylere bakarak dahi gülünç iddialarda bulundukları anlaşılabilir, kimseyi fikri sebebiyle uçurmadığımız, algı operasyonu yapmadığımız açıkça görülebilir. asıl algı operasyonu yapmaya çalışanların az sayıda bile olsa karşıt görüşe tahammülü olmayan, insanları söylediklerinden çok, kendi istedikleri gibi söylemedikleri için yargılayan bu kişiler olduğu görülebilir.

    (bkz: faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir)

    bu kişilere önerim avrupa insan hakları mahkemesi'nin şu değerlendirmelerini okuyup, üzerine düşünmeleri: “ifade özgürlüğü, demokratik toplumun vazgeçilmez temel taşlarından birini, bu toplumun ilerlemesinin ve her insanın gelişmesinin temel şartlarından birini oluşturur. ikinci fıkra hükmü saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğü, sadece hoşa giden ya da insanları incitmeyen veya önemsenmeyen ‘bilgi’ ve düşünceler için değil, aynı zamanda devleti veya toplumun herhangi bir kesimini inciten, şok eden veya rahatsız eden bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. demokratik toplumun olmazsa olmaz koşullarını oluşturan, çoğulculuk, hoşgörü ve açık görüşlülük bunu gerektirir’

    son olarak bir konuda daha açıklama yapmak isterim. troll yazarlar veya nefret söylemi nedeniyle çıkan tartışmalar sayesinde ekşi sözlük'ün trafik ve dolayısıyla gelir sağladığını düşünenler oluyor. aksine, çöp içerikle dolan başlıklar, hiç kimsenin umrunda olmayan konuların gündemi işgal etmesi, nefret fışkıran entryler bize trafik ve gelir kaybettirir. bu kısır tartışmalar ve küfürleşmeler, sözlükte kaliteli yazıların görünürlüğünün azalmasına ve kaliteli içeriğin azalmasına sebep olmakta. bu sorunun aşılması için de elimizden gelen tüm çabayı, ifade özgürlüğünü de korumaya devam ederek gösterdiğimizden kimsenin şüphesi olmasın.

  • kondüktör

    kondüktörler için inceledikleri çaylaklık entryleri "sözlük'te bu ayarda bir yazar olacağım" türünde bir taahhüt. yazar olduktan sonra çaylaklık entrylerindeki özeni bir kenara bırakıp canavara dönüşen yazarlar kondüktörlerin zamanlarını çaldıkları gibi, sözlük'e de zarar veriyorlar.

    artık çaylaklık entryleri uygun bulunarak yazar yapılmış yeni yazarların sonraki entrylerinde aynı özen görülmediği takdirde kondüktörler bu yazarları uçurabilecekler.

    çaylaklık ile sözlük yazarlığı arasındaki geçiş sürecinin ya yazarsın, ya değilsin keskinliğinde olması ileride değişecek şeylerden, bu aynı zamanda hepimiz için ileride olacaklara bir alıştırma da olmuş olur.

    not: halihazırda entry silme ve yazar uçurma yetkisi olanların bu yetkileri aynen devam ediyor olacak.

  • serkan inci'nin ekşi sözlük satıldı iddiası

    sözlük hakkındaki en yaratıcı iddia halen "ekşi açılmadı sadece kenyadan korsan serverdan yayında,bilingual habital dismorfik polarizasyonu tanjansiye edemediklerinden yayın kesintili" beyanıyla (2011) erol köse'de, bence kendisinin tahtına oynamaya gerek yok.

  • milliyetçi hareket partisi

    türkiye'de sadece 1 ilde(osmaniye) birinci olmuş bir parti olarak türkiye'de 14 ilde birinci olan hdp'ye sürekli nefret kusması şu güzel ortamı bozuyor. onu geçtim, hdp'nin meşruiyetini hdp ile aynı sayıda vekil çıkarmış bir partinin tartışıyor olması da komik. resmen 20 sene öncede kalmış parti hala. hayatımda gördüğüm en sağduyulu, en mesaj kaygılı seçim sonucu çıktı, halk olabilecek en güzel mesajlardan birini verdi, arada mhp'ye de kredisini verdi, rte bile bu sonucu okuyabildi, devlet bahçeli okuyamadı ya da okumak istemiyor.