prion30
profili

  • epstein list

    pedofiliyi ve fuhuş çetesini yeterince kötü bulmayan komplo teoricilerinin yine hayal güçlerini dolu dolu çalıştırdıkları skandal. çocukların vücudundan adrenochrome çıkarabilmek için satanist/sadist ayinler düzenliyorlarmış, sanki bu dandik organik molekül sentetik olarak üretilemiyormuş gibi. alın adrenochrome'un ne olduğunu çat pat anlattım. (bkz: #160515153)

    parmak kadar çocukların zenginlere pazarlanmasının yeterince öfke yarattığı insanlar olduğunuz günler dilerim.
    eğer merak ediyorsanız çocukların fuhuşta pazarlanması tayland'da korkunç derecede yaygın ve normal. o yüzden düzenli olarak tayland'a giden erkeklerle selamı sabahı kestim. tropik adaları görmeye, şelalelerde yüzmeye gitmiyor onlar.

    uzaklarda aramayın, bunun çok benzeri bizde de var. (bkz: yurt kızlarını pazarlayan yapı hakkındaki iddia)
    arayanı soranı olmayan yurt çocukları kimlere peşkeş çekildi, o görüntülerle kimlere şantaj yapıldı, olayın yargıyla, ümitcan uygun'la, sırma saçlıyla nasıl bi alakası var bi kendiniz araştırıverin (ben yazınca mahkeme kararıyla sildiriyorlar).
    ecnebilerin ingiliz adasında gizlilikle yürüttüğü sübyancı zevkleri bizde ankara pavyonlarında halka açık arz ediliyor. siz hala neyin komplo teorisindesiniz?

    hollywood zenginlerinin sapık fantezilerini engelleme şansınız yok. ama vatandaşı olduğunuz ve oy hakkınızın bulunduğu bu ülkede ensar vakfında taciz edilen çocuklara*, indirdiği çocuk pornosu miktarının aşırı yüksek olması sebebiyle fbi'ın dikkatini çektiği halde salıverilen ilahiyat profesörüne, tarikatlarda 6 yaşında evlendirilen kız çocuklarına*, depremden sonra sahip çıkılmayan ve nereye gönderildiği merak konusu olan yetimlere elinizi uzatabilirsiniz.
    sanki türkiye'de hiç yaşanmamış şeylermiş gibi şaşıracağınıza, siz önce bi kendi derdinize bakın.

    not: işkence edilen çocuk brezilya'da (sürprizzz, dark web'de bu tür videolar satılıyor)
    https://twitter.com/…han/status/1745174487820128639

  • kadir has üniversitesi'nde ayakkabı tartışması

    köpek işeyen parkta namaz kılabilirsin,
    atm'nin tepesinde namaz kılabilirsin,
    tramvayın raylarında namaz kılabilirsin,
    uçak koridorunda namaz kılabilirsin,
    otobanın ortasında namaz kılabilirsin,
    hareket halindeki otobüste namaz kılabilirsin,
    ama biri gelip kapının eşiğine basınca namaz kılamıyorsun. canım ya, kıyamam ben sana. yine mi mağdur oldun sen?

    mescidin her yerinde seccade sermeden namaz kılınırmış. kadın inatla diyor ki, burası mescit değil, okulun ortak ibadethane odası!
    bi de okulun 3 tarafı cami ha https://eksisozluk111.com/img/1579zfu3
    yok, ama ille mağdur olacak. kokar ayakkabılarını gidip birinin kapısına koyma hakkını gasp edemezsiniz paşamın!
    hayatın boyunca hiç bir işini kendi yapmamış şımarık bebeye, şu ayakkabılarını ayakkabılığa koy diyince böğürmeye başlıyor.

    ama esas sıkıntı bu olayda değil. esas sıkıntı kafası çalışan herkes için cehennem düzeni yaratmış, sömürünün norm olduğu yeni türkiye'de. galatasay üniversitesi mezunu akademisyenin, ilk 500bine girememiş, babasının hangi yollardan zengin olduğunu gayet tahmin ettiğimiz, şımartılmış nargileci velede hocalık yapmak zorunda kalmasında (tıp ve hukuk için ulusal alt sınır belirlenmemiş miydi? bu andaval nasıl girmiş hukuk fakültesine?). eski türkiye'de bunun gibi bir şarlatan, öyle bi kadın hocayla aynı binanın içinde bile olmazdı, bırakın kamerayı göğsüne tutup 4 dakika video çekmeyi, kadını itip kakmayı.
    bu arada bence hocanın acilen cinsel taciz davası açması lazım. bi insanın vücudunun bazı bölgelerini çekip yayınlayamazsınız, afgan sapıklar gibi.

    son olarak, okulun bu noktada tavrı, seneye okul tercihi yapacak birçok veli için belirleyici olacak. millete gına gelmiş zaten mafyatik islamcılardan. bu zorbalıkların hala pek yaşanmadığı bir avuç üniversite kaldı. çocuklarını, herkesin edebiyle kendi işine baktığı, tügva'nın tacizlerinden, akp torpillilerinden kendini koruyabilen bir kurumda okutmak isteyenler için bu bir ölçüt olacak.

    peki tügva denen provokatörler (ayrıca çocuk tecavüzüyle ve uyuşturucuyla anılan örgüt) nasıl oldu da okulun içine giriyor? bunlar öğrenci değil, nasıl girdiler o binaya?
    https://twitter.com/…nal/status/1739281749765447889
    görsel
    öğrenciler kaçak göçek sokmamış. bu örgüt üyelerini okul yönetimi ağırlamış. nasıl yani?
    https://twitter.com/…stk/status/1739663768609533960

  • insan ömrünü 300 yıla çıkarabilecek gen

    (bkz: yalan haber)
    dikkatinizi çektiyse orijinal çalışmaya referans bile vermemişler, hatta çalışmayı yapan kadının adını bile yanlış yazmışlar, küçük harfle büyük harfi ayırayamayan üstün zekalılar oldukları için.
    velhasıl orijinal makaleyi buldum.
    https://academic.oup.com/…cle/15/11/evad159/7255996
    netekim makalenin hiçbir yerinde 300 seneden bahsetmiyor.

    bu da makaleyi çarpıtarak yayınlayan tabloid ingiliz gazetesi, o bile 300 sene demiyor.
    https://www.mirror.co.uk/…y-fountain-youth-31639619
    allah bilir hangi alakasız siteden haberi çevirdi de kaynak göstermeden yayınladı? ağustos'ta yayınlanmış makale, bayağı bi dolaylı yoldan gelmiş olmalı.

    işte bizim labda bulduğumuz bilgileri medyaya böyle saçma sapan yansıtıyorlar, sonra yok efendim bilime güvenmeyin. güvenmemeniz gereken tek şey etik bilmeyen twitter habercileri ve click-bait media. hep aynı haberleri okuyorsunuz da bilim gelişmeyi beceremiyor diye bi şey yok, sizşn haber okuduğunuz mecra dandik.

    okullarda bilim ve evrim eğitimi verilmiyor diye kızıyoruz ya. insan vücudunun, ya da canlılığının ne kadar karmaşık olduğunu ucundan kıyısından fark eden herkes, bir tek gene bağlı olarak 300 sene yaşayamayacağımızı bilir. yani bu karmaşık mekanizme 300 sene yaşamaya hazır da bir tek gen eksiği mi var? insanın ölmesinin bir tane mi sebebi var? 95 yaşında bi insanı hayal edin. vücudunun kaç farklı yerinde kaç farklı şey yolunda gitmiyordur? bir tek gene mi bağlıymış hepsi? kavramsal olarak, matematik kuralları gereği mümkün değil bu, biyoloji falan değil.

    bir benzetme yapalım. arabaların işleyişi insan vücuduna göre bayağı basit. 1910'dan bir ford arabaya gidip, "ben buna bi tane dişli takıcam, saatte 300 km gidecek" deseniz halkın tepkisi ne olurdu? üstelik bu analojide arabanın tek dişliyle hızlanması daha büyük ihtimal.

    not: makale güzel bu arada, vaktiniz varsa okuyun. kalite bi evrimsel bioloji çalışması yapmışlar.
    "although we believe that an integration of different genes and pathways is required for the extended longevity phenotype, we highlight the potential central roles of genes involved in cell proliferation control, translational machinery, and response to hypoxia, in lifespan extension."
    "the literature cited here gives only a clue on how complex and multifactorial the mechanisms involved in aging are expected to be, and multidisciplinary approaches are necessary to integrate longevity at the physiological, ecological, and molecular levels. to the best of our knowledge, so far no comparative studies explored the evolution of genes in short- and long-lived bivalve species;..."
    ne insan bahsediyor, ne tek bir genden. yumuşakçalardaki gen sistemlerini karşılaştırmışlar.

    edit:
    sözlük yorumları da müthiş ya. telomeraz diye tarif veren mi ararsın (bu arkadaşa telomer uzatma ilacı satarak zengin olabilirsiniz), bu geni sadece elitler alır diye büyük resmi göreni mi istersin (bi yandan vücudunu teşhir ederek birileri düşer diye umuyor). çok acayip oldu lan sözlük. eskiden yoktu bu tipler. en azından teşhirciler yeni türedi. dolandım şöyle başlıkta, okuyacak aklı başında yorum bulamadım 5 tane. 20 yıllık yazarım ben, türk halkının alım gücü gibi son 10 senede kademeli olarak çöktü sözlük'ün kalitesi (böylece entry'nin debe'ye girmeyeceğini de garanti etmiş oldum)

  • modern köleliğe isyan eden beyaz yakalı kadın

    "özgürlüğün en büyük düşmanı halinden memnun olan kölelerdir"*

    insanlara
    - günde 12-15 saat çalışmak
    - işsiz kalmak
    - zengin bi adamın kapatması olmak
    diye toplam 3 tane seçenek sunup, işinde tükenince "napalım bunu sen seçtin" diye kabahat bulmak en kibar tabirle dal yapraklıktır.

    bireyin suçu değil o, sistem bozuk sistem. kursa gidip kendini geliştirerek, çakra açarak, yaşam koçundan iş yerinde yükselme taktikleri alarak değişmez o.
    2 milyon kişinin çalıştığı sektörde 2 tane mucize yaratmış örneği de önümüze sürüp durmayın allah aşkına. 3 kişi daha harikalar yaratınca mucize kontenjanı doluyor. kalan 1999995 kişi de gerizekalı olduğu için köle gibi çalışmıyor.

    türkiye'de çalışma koşulları bangladeş gibi, yine de çalışanlar milano moda haftasındaymış gibi görünsün isteniyor. ama hiç biri, üniversite mezunu deneyimli çalışanın peynir alırken kırk kere düşündüğü ortamda giderek daha da zenginleşen patronu savunan yalaka kadar sinir bozucu değil. gören de patron buna bir şeyler bahşediyor sanır. yoo, düz aşağılık kompleksi, ben sürünüyorsam herkes sürünsün kafası.

  • kedicik (140journos belgeseli)

    türkiye'de eğitim sisteminden evrimi çıkarılmasının sebebi bu adam. tabii ki akp bilim düşmanı. ama evrim teorisini hedef tahtasına koyan adnan hoca. amerika'dan kilise destekli kaynaklardan aldığı yayınları türkçe'ye çevirtti. siyasal gücü de arkasına öyle bir aldı ki, türkiye abd'yi de geride bırakıp dünya üzerindeki en evrim düşmanı ülke oldu. iran islam cumhuriyeti ve şeriatla yönetilen arap ülkelerinde bile okullarda evrim eğitimi var, bizde yok.
    https://lchc.ucsd.edu/…012_01.dir/pdf8r1yklhavm.pdf görsel
    https://science.ut.ac.ir/…eb/biology/animal-biology
    https://nyuad.nyu.edu/…s/biology-major/courses.html

    o değil de fatih erbakan adnan oktar'ın ta eskiden beri çok kankası. bu belgeseli falan görünce ne üzülmüştür ha! hocayla takılamazsa müritleriyle takılıyordu, resmen dağıldı gitti hepsi. özlüyor musun fatih?

    kendi tarikatı içinde beyin yıkaması, nöropazarlama titizliğiyle kızlara yaklaşabilmesi, rıza inşası, manipülasyon, sindirme, bi de bilhassa iyi üniversitelerde okuyan, zengin aile çocuklarını bu kadar rahat kontrol altına alabilmesi psikoloji derslerine girecek türden*. ama ülke olarak daha dikkatli bakmamız gereken kısım siyasi gücü. bu adamın böyle bi gücü eline almasın akimler göz yumdu? yargıda yapılanmaya başlamıştı, canını sıkan herkesi mahkemede süründürüyordu. sözlük'ten bile kaç kişi adnan oktar hakkında yazdıkları yüzünden mahkemelik oldu. sıradan bir seks kültü devletin içine nasıl bu kadar sızabildi? hadi fetö'yü anladık, said nursi geleneğini kullandı, amerika'dan ciddi bi destek aldı, eğitimli kesimi etrafında topladı. bu yazının iti ne alaka?

    adnan oktar operasyondan önce o kadar o kadar çok güçlenmişti ki saraylarda davet veriyordu, devlet yetkilileri katılıyordu. aile bakanı derya yanık'la arası çok iyiydi mesela. acaba en son kime şantaj yaptı da çat diye biletini kestiler? aşırı büyük paralar, çok önemli adamların kasetleri mevzu bahis. devlerin arenası o, birkaç tane gözü kara memurun inisiyatif alması, örgütten kaçmayı başarmış kızların ifadeleri yıkmamıştır bu oyunu. o kızların ifadeleri 15 yıldır piyasada vardı zaten (yine de emniyet müdürünü ve görev alan polislerin cesaretini çok takdir ettim, risk büyük, eyvallah). devletin içinden yapılan bu operasyon, keltoşun koruması altında olduğu halde ve kendisinden saklı tutularak yapıldığına göre, kimse bunun sıradan bir operasyon olduğuna inandıramaz beni. belli ki devletin en üst kademesinde, hatta uluslararası pazarlıklar yapılmış.

    fakat hala israil'le ilişkisini çözemedim. israil bu örgütü niye destekledi acaba? belki de türkiye'deki bürokratların önemli kısmının şantaj videolarını elinde tuttuğu içindir. bizim keltoşun bu hikayedeki rolünü keşke daha açık izleyebilseydik. babuna ailesini de. adnan oktar örgütü öyle bir saatlik belgeselde bitmez ki, keşke 12 bölümlük seri yapsalardı. bu sadece örgüte kız getirme kumpasının hikayesi olmuş, esas konu çok geniş. serinin sonraki bölümü adnan kalan konuyu işlemeye yeter mi bilmiyorum. gerçi seride kaç bölüm var onu da bilmiyorum.
    şunu da izleyiverin arada https://www.youtube.com/watch?v=e1avhfio2ms
    mesela aklıma gelen bir soru, bunun zamanında oktar babuna ile beraber topladığı kanlar nereye gitti? muhtemelen genetik bilgiler bi havuzda toplandı. o dönem kan verenlerin bilgileri dünya çapında borsalarda potansiyel yedek organ bankası olarak mı satılıyor mesela?

    bi de adam 10bin sene ceza aldı, ekibi hala vazgeçmedi la. hala twitter gündemini botlarla istila etmeye devam ediyorlar. bi salın bizi artık yaa. hakkaten beyinleri yıkanmış.

    hep merak ederdim bu örgütün gelir kaynağını, o konuda bir şey söylemediler ama. siyasi bağlantıları ve yargının içine yerleşmeleri kadar önemli olan konu, bu değirmenin suyu.

    unutmadan, estetik ameliyat ve makyajla meğerse zamanında reddedildiği, takıntılı olduğu ve sayısız davalar açarak hayatını cehenneme çevirdiği manken ebru şimşek'e benzetmeye çalışıyormuş.
    (bkz: #29769740) (bkz: #71699279)

    bu da 11 yaşındaki mağdurun ifadesi:
    https://www.sozcu.com.tr/…itlarina-yansidi-6867054/
    https://www.cumhuriyet.com.tr/…nc-itiraflar-1030035
    https://www.cumhuriyet.com.tr/…-adnan-oktar-1901476
    mahkeme heyeti çizimli kitapçık hazırlatmıştı, ama bi şekilde ortadan kaldırıldı o kitap. eksidne ful pdf'e erişiliyordu.
    https://www.superhaber.com/…-108-sayfa-haber-317984

    bu mecrada görmedim ama eminim vardır, bu kızlar da tarikata girmeseymiş, aklını kullansaymış, bu tuzağa düşmeseymiş diye yorumlar. şu dünyada sizin iki katınızdan fazla yaşamış, kurnaz, elinde bir hayli maddi, manevi ve hukuki güç olan bir çetenin, organize, incelikle çalışılmış manipülasyonuna karşı kendinizi, kendi naif iradenizle korumanız imkansıza yakın bir şey. kendinizden pay biçin. en basitinden sosyal medya platformlarının bizi manipüle ettiğini, ilgimizi ve harcamamızı rahatça yönlendirdiğini hepimiz biliyoruz, kaçımız karşı koyabiliyor sosyal medyanın gücüne? yediklerimizin kilo aldırdığını hepimiz biliyoruz. kaçımız iradesini ortaya koyup karşı durabildi ve bir ömür boyu fit yaşadı?

    dragos villasında ele geçirilen penis şeklindeki kapı tokmaklarından sosyal medya ekibine, kadınların vücutları üzerinde zorla yaptıkları modifikasyonlardan sahte balayılara, babuna'lar üzerinden kurulan israil lişkisisinden avukat ordusuna, seks videoları arşivinden belediyede açtıkları fosil sergilerine, örgütün hücre yapılanmasından uluslararası trafiğe, türkiye'de sanat çamiasının örgütle kurduğu ilişkiden operasyonun içişleri bakanlığından saklanmasına kadar en az 12 bölümlük seri lazım bu konuyu anlatmak için, hatta 2x10 bir dizi daha iyi olur. vallahi tek videoluk konu değil bu, çok şey yarım kalmış. tabii bu yapımlar ucuz değil, maddi kaynak bulmak lazım. takdir edersiniz ki trt veya atv böyle bir belgeselin yapımını üstlenmez. crowdfunding usulü bağış toplayınca da insanın adı foncuya çıkıyor. hadi parayı hallettik diyelim, özgür bir ülke ve can güvenliği de lazım bu konuları işleyebilmek için.

    son olarak, yine benim pek anlamadığım, hiçbir haberde de aydınlatılmamış bir konu var. zamanında ben bu adnan oktar örgütünün elemanlarıyla facebook üzerinden arkadaş olmuştum merak ettiğim için. zaten siz bir tanesini arkadaş eklerseniz kalanları sizi ekliyor (mesaj atanlara link gönderebilirim, ama mesajlarınıza cevap vermiyorlar). şimdi adnan hoca içerde, maddi kaynakları, umuyorum ki, kamuya aktarıldı. yönetimdeki bacılar ve erkek grubu hapiste. kalan kadınlara noldu? özgürlüklerine kavuşmadıklarını biliyoruz, bunları toplayıp görüş günlerine falan götürüyorlar. bu kadınlar şu anda kimin kontrolü altında? bakanlıklar veya herhangi bir devlet kuruluşu bu kadınlara kucak açtı mı, bakımlarını, tedavilerini üstlendi mi? ailelerine dönmek isteyen kadınların güvenliği devlet tarafından sağlandı mı? kolları her tarafa uzanan, silahlı bir terör örgütü bu, elebaşını hapse atınca cariye grubu gerçekten serbest kalmamış olabilir. sosyal medya ekibi hala çok aktif. sadece twitter'daki botlardan bahsetmiyorum. örgütün kontrolündeki kadınların eskisi gibi fotoğraflarını çekip, photoshop'layıp, yayınlamaya devam ediyorlar. ben buradan maddi gelirlerin ve kadınların kontrolünün devam ettiğini anlıyorum.

    (bkz: ceylan özgül) https://www.youtube.com/watch?v=q2fca6l0m9w
    (bkz: beril koncagül) (bkz: müge öğütçü) (bkz: ayça pars) (bkz: çağla taker) (bkz: seda ışıldar)
    bunların da videoları var, bulup izleyin.

  • 4 yaşındaki yeğenini istismar eden adam

    hakkında işlem yapılmamıştır. adam hala serbest, kötüsü hala küçük kız dayısıyla aynı evde yaşamak zorunda. babası çocuğu teslim etmemek için direnince göz altına alınmış.
    boğazımız yırtılana kadar bağırdık liyakatsizlik diye. alın sonuçları. 4 yaşındaki çocuğu tecavüzcüsünden koruyamayan devlet.
    fiilen devletsiz olduğumuz gerçeğiyle depremde yüzleşmiştik. sık sık bu gerçek yüzümüze çarpacak artık.

    https://www.cumhuriyet.com.tr/…indaki-cocuk-2106773
    https://twitter.com/…van/status/1689141613149245440
    nasıl anlatsam bilemiyorum. t.d. adlı baba, eşi ö.d. ile boşanma aşamasındaydı. küçük kızlarının geçici velayeti annedeydi, baba ise 15 günde bir görebiliyordu.

    bundan iki ay önce... aldığı bayram kıyafetlerini kızına giydirmeye çalışan baba birden şoke oldu. zira kızının bacaklarında morluklar vardı. “kim yaptı” sorusuna kızının yanıtı, “dayım” oldu.

    dayı m.o. çok ağır bir dosyada sanıktı. iki ayrı çocuğa cebir ve şiddet kullanarak cinsel istismar suçundan 22 yıl 6 ay hapis cezası almıştı. denizli 1. ağır ceza mahkemesi’nin 2017’de verdiği bu kararın ayrıntılarını okuyorum, midem bulanıyor. ayrıntılara girmeyeceğim lakin sadece şunu bilin; çocukları bağlayarak cinsel istismarda bulunulmasından bahsediyorum.

    peki, şimdi o dayı m.o. nerede?

    hapiste mi? komik olmayın! gazeteci mi o, sadece çocuklara tecavüzle suçlanıyordu!

    dosyası yargıtay’daydı, kendisi de altı ay tutuklu kalıp tahliye edilmişti. ve daha ağırı, bacaklarında morlukların fark edildiği küçük kızla aynı evde yaşıyordu.

    işte baba sonradan öğrendiği bu gerçeği de düşününce çıldırdı. hemen küçük kızının morluklarına dair darp raporu aldırdı.

    sonra da...

    dayı m.o. hakkında şikâyette bulundu.

    savcı soruşturmayı başlattı, şikâyetçi babanın ifadesini aldı, ardından da küçük kızın annesinin ifadesini aldı. farkında mısınız, nokta koydum önceki cümleye. devam edemedim. zira, denizli’deki savcı, şüpheli dayı m.o’nun ifadesini almadan dosyayı kapadı.

    yanlış okumadınız. anne, aynı evde yaşadığı kardeşi m.o’dan şikâyetçi olmayınca babanın suç duyurusu “varsayıma dayalı” olarak değerlendirildi. sahi, kim morartmıştı 4 yaşındaki kızın bacaklarını? savcı bu sorunun peşine bile düşmedi, dava açmadı.

    ancak baba, peşini bırakmadı. tüm uğraşlarına rağmen şüpheli dayı için sadece bir ay süreyle uzaklaştırma, anne için ise “çocuğa kötü söz söylememe” uyarısında bulunma kararı çıkarabildi.

    gün geldi, o baba, kızını şüpheli dayının da yaşadığı o eve teslim etmemek için direndi. bu nedenle gözaltına bile alındı.

    sahi, 4 yaşındaki çocuğu, çocuklara tecavüzden 22 yıl 6 ay hapis cezası almış bir adamla aynı evde yaşamaya mahkûm eden yargı sistemini kim hangi vicdanla bana açıklayabilir?

    acaba o küçük çocuğu bu kötülüğe mahkûm eden kararlarda, annenin çok yakın bir akrabasının yüksek yargı üyesi olmasının etkisi var mıdır?

    midem bulanıyor. bu kadar.
    barış pehlivan

    not: yeğenine tecavüz eden adam değil, ama gazeteci barış pehlivan hapis yatacak. öyle bi düzenin içindeyiz.
    https://twitter.com/…van/status/1686603043280662528

  • pfizer biontech covid-19 aşısı

    tazminat davasının özeti şu
    https://twitter.com/…tom/status/1668209718173794309

    sözcü gazetesi yine en rezil bilim haberciliği ile karşımızda. financial times gazetesinden yaptığı tercüme ile özellikle sansasyonel sözcükler seçerek (“biontech’e şok”, “beyin sisine sebep oldu”, “arkasında bill gates var iddiası” gibi) yazmışlar.

    peki tam olarak ne oluyor?
    - almanya’da iki avukat bürosu aşıdan zarar gördüklerini iddia edenlerle beraber biontech’e tazminat davası açmış.
    - davayı açanların başında tobias ulbrich isimli avukat var. kendisi komplo teorileri yaymakla bilinen ve uzmanlığı nakliyecilik hukuku olan (bilimle alakası yok yani) birisi. ama tazminat kazanma konusunda başarılı birisi (önceden volswagen’ın dizel ile ilgili tazminatını kazanmış).
    - habere göre bu avukatın iddia ettiği komplolar arasında aşının aıds’e benzer bir hastalığa sebep olduğu ve bill gates’in almanya nüfusunu 80+ milyondan 20+ milyona düşürmek istediği iddiaları var.
    - şimdi de bu avukatlık bürosu kişi başına 7bin euro karşılığında biontech’e dava açıyor ve bunu hamburg mahkemesinde yapıyorlar. ilk davada orta yaşlı bir sağlık çalışanını temsil ediyorlar. aşıdan sonra kalp ritm bozukluğu ve beyin sisi yaşadığını söyleyen ve bunun aşı kaynaklı olduğunu iddia ettikleri bu davada 150bin euro tazminat isteyecekler.
    - peki dünyada 2.6 milyar doz aşılandığı halde bu tazminat davası neden almanya’da oluyor? avukata göre ispat yükü (burden of proof) almanya’da diğer ülkelere kolay daha düşük. yani, aşı ile alakası doğrudan ispatlanamasa bile tazminatı kazanabileceklerini iddia ediyorlar.
    - biontech ise aşının yan etkilerinin zaten açıklandığını ve bilimsel kaynaklarda yayınlandığını söyleyerek davanın büyük ihtimalle düşürüleceğini söylüyor.

  • 31 mayıs 2023 nasa'nın ufo açıklaması

    konuşmanın ilk 1 saatini dinledim. uzaylılarla iletişime geçtik demiyor. bazen dedektörlerimiz veya pilotlarımız çok tuhaf, acayip, denişik bi şeyler görüyor, ama ne olduğunu anlamıyoruz. keşke daha kaliteli imajlar çekecek sistemlerimiz olsa da, sonra biz de onları bilimsel yöntemle incelesek de ne olduğunu anlasak diyor. şayet bunların ne olduğunu anlamazsak gökyüzü halkımız için güvenli bi yer olmaktan çıkar diyor. yani demeye getiriyor ki, işte uzaylı heyecanı, işte uzaylı tehdidi, başkanım aç şu kesenin ağzını.
    görsel görsel

    uap olarak da şu topu gösterdiler. görsel
    kıvır kıvır manevra yapıyormuş. mesela
    - uzaylıların önden gönderdiği keşif aracı olabilir
    - o topun içinde gerçekten uzaylı olabilir
    - çin veya kuzey kore gibi ülkelerin geliştirdiği ve amerika'nın henüz haberdar olmadığı bir teknoloji olabilir
    - içinde yaşadığımız simülasyonda bir kod hatası olmuş olabilir
    - amerikan ordusunun içindeki en gizli grup geliştirmiş ve normal askerleri, sivilleri vs. bu konuda bilgilendirmemiş olabilir
    - ödeneği azaltılmasın diye nasa bunu kendi uydurmuş olabilir
    - amerikan siyasetçileri toplumun dikkatini başka yöne çekmek için uydurmuş ve nasa'ya emir vermiş olabilir
    - birinin evde kendi kendine geliştirdiği uzaktan kumandalı top olabilir
    - elon musk'ın yeni oyuncağı olabilir
    - nasa zaten uzaylılar tarafından yönetiliyor ve kendi varlıklarına bizi böyle yavaş yavaş hazırlamaya çalışıyorlar olabilir.
    teorilerin sonu yok, nerenizden uydurduğunuza göre çeşitlendirebilirsiniz.
    şu anda, ne olduğundan emin olmadığımız bir uçan top olduğu dışında bi şey bilmiyoruz, o yüzden kesin biliyormuş gibi sallamayın. biyolojide bu kadarcık veriden sonuca zıplamaya çalışanlar aşı karşıtı oluyor.

    bazılarını da önceden ufo sandık ama sonra n'olduğunu anladık diyor. yani bütçemiz olsa daha neler neler anlarız diyor görsel

    neyse, veriyi halka açmışlar. çalışmak isteyen girsin baksın.

    uzaylı kardeşlerime de buradan kucak dolusu sevgi gönderiyor, ve kendilerine şemsi yastıman ustadan uzaylılar hoşgeldiniz isimli parçayı armağan ediyorum.
    https://www.youtube.com/watch?v=r3ce9gp-thk

  • tallha abdulrazaq

    türk düşmanı, ışid'li terörist. alevi katliamı çok hoşuna gitmiş, onu övüyor, aklı sıra kemal kılıçdaroğlu'nu tehdit ediyor.
    https://twitter.com/…zaq/status/1648829723944841222 görsel

    bu yavşak vergilerimizle trt world'den maaş alıyor üstelik.
    https://www.trtworld.com/author/tallha.abdulrazaq görsel
    https://twitter.com/…rum/status/1463560209872429069 görsel

    türkiye'ye gönderilen pek çok ajanı üreten exeter üniversitesinden almış doktorayı. ingiltere ışid'li teröristlerin ülkede kalmasına nasıl izin veriyor dedim ama, nedeni bariz.
    https://eprofile.exeter.ac.uk/tallhaabdulrazaq (tepkiler üzerine exeter sayfayı gizlemiş)
    https://twitter.com/…own/status/1649047395936927747
    https://twitter.com/…yah/status/1647919908083359744 görsel görsel
    https://twitter.com/…xpat/status/871572450462576641
    https://twitter.com/…rgu/status/1649079044766351360

    middle east institute'te çalıştığını iddia etmiş ama kurum kendisini yalanlamış.
    https://twitter.com/…nst/status/1649088363339698176

    bu arada malum tweet'i bildirirseniz twitter siler. trt'den aldığı maaşın kesilmesi sürpriz olmasın, önden biraz daha canı sıkılsın.
    tweet'i bildir => twitter'daki herkes => kimliği nedeniyle hedef alınıyor => kimliği nedeniyle zarar görmesini diliyor, taciz etmek üzere teşvik ediyor, şiddet içeren bir olaya atıfta bulunuyor vs vs => ırk + din => bi de ilave açıklama eklerseniz gayet de güzel silinir.
    tez danışmanı gareth stansfield, isteyen [email protected] adresinden hocaya da mail atabilir.

    oç, sen kim türkiye cumhuriyeti devletine kafa tutmak kim! koca devleti düşürdükleri hale bakın, itin köpeğin diline düştük!

    edit: daha önce ingiltere'de bu herifi gittikleri camide başka bir müslüman ihbar etmiş, terörist diye. ama kanıtlayamadığı için kazanamamış.
    https://www.devonlive.com/…rist-exeter-wins-3869043

  • depremzede öğrencisiyle alay eden hoca

    ben tanıyorum bu tarzı ya.
    siyasi bağlantılarını kullanarak hak etmediği kadroyu almış liyakatsiz akademisyen tarzı bu.

    hayatta her işini ilçe teşkilatındaki abileriyle halletmiştir. bölüm içinde hocam hocam diye birinin dalkavukluğunu yaparak yükselmiştir. kendinden pay biçip herkesin her şeye o kadar kolay eriştiğini var sayıyor.
    bu kimseye saygı duymayan, hoyrat, küstah, gücünün yetiğini ezen tavrı keşke bu kadar yakından tanımasaydım.

    edit:
    depremin ne derece yıkıcı olduğunu fark etmemesinden de anladığım kadarıyla sadece ahaber izliyor.

  • antalya'da 2 öğrencinin öldüğü scooter kazası

    merkezi semtlerde, kalabalık caddelerde bile kaç kere kaldırımda yürürken martı çarpıyordu bana. kaldırımda kulaklığımı takmış düm düz yürüyorum ya, daha doğru, daha risksiz ne yapabilirim! ben bu ülkede kaç farklı şekilde ölebilirim? yoruldum ben her saniye 20 çeşit tehlikeye karşı temkinli olmak zorunda olmaktan yoruldum.

    karşıdan yalpalaya yalpalaya gelen scooter'lar, arkadan hafifçe çarparak geçen scooter'lar. bisiklet giriyor mu o kaldırıma? mobilet, motosiklet giriyor mu? girmiyor. scooter'ın neden girme hakkı var? scooter'dan düştüğü için kaç kişi yaralandı? kullanmayı bilmediği halde scooter'a binenlerin çarptığı kaç yaya yaralandı? belli ki bu işte bi bokluk var. tam kaç kişi öldükten sonra bu işe bi düzenleme getirme gereği duyacaklar? ölü sayısının kaydını tutalım bari de kritik sayıya ulaşınca yetkililere haber veririz.

    bu kadar çok kullanılan, hakkında en ufak bir düzenleme olmayan, bu kadar kalabalık bi şehirde nerden gideceği konusunda ortak bi fikrimizin olmadığı bi alet olduğu yetmezmiş gibi bi de hız yapıyor buna binen ergenler!

    not: bu kaza için değil yorumum, aşırı hızlı geliyor o araba

    mesaj atanlar için edit: hayır antalya'dan değil istanbul'dan bahsediyorum. o istanbul kalabalığının içinde scooter'la hız yapan densizlere trafik cezası kesilmesini istiyorum.

  • kalp krizi salgınının level atlaması

    gerçeklik seviyesi sudem belli ayarında olan bir iddia

  • bu hükümet olmasaydı akademisyen olamazdım

    dürüst bir açıklama. kalite belli bi şeyin altına çekilmeseydi bu arkadaş ve daha niceleri akademisyen olamayacaktı.

    içeriğine gelecek olursak:
    durup durup saçmalamasını akp tabanına "ben beyaz türkler gibi değilim, bakın sizin gibiyim" şeklinde bir samimiyet paketinde yutturmaya çalışıyor. başarılı doktorlar şekilde şekle girerek şampanya içen zengin ailelerin doktorlarıymış, bizimki halk adamıymış.

    burada küçük bir edit gireyim. yoksul pazarcının oğlu olduğu da yalanmış, biri uyardı. babası pamukbank il müdürü.
    "oytun erbaş 1978 yılında ödemiş'te doğdu. banka yöneticisi ödemişli bülent erbaş ve nezahat erbaş'ın oğullarıdır. "
    internet çağı ne güzel ya, bi yalan sıkıyorsun, dakkasında ortaya çıkıyor.
    http://www.odemisliefeler.org/…asp?id=719&menuid=83
    görsel

    şimdi bu oytun erbaş denen arkadaş 1978 doğumlu. sökeli pazarcının oğlu olarak ilk ve orta öğretim, hatta lise ve üniversiteyi okuduğu yıllarda şu anki hükumet ortada yok. cumhuriyet politikası olarak yaygın ve ücretsiz eğitim yurdun her köşesinde verildiği için kendisi okuyabildi. akp'nin en önemli iki icraati eğitimi ve sağlığı özelleştirmesiydi. yani akp döneminde yoksul bir köylünün oğlu olarak o okullarda okuyamazdı. oysa cumhuriyet dönemi nice köylü çocuklarını okuttu, hatta nobel aldı bi tanesi*. o çocuklara "dur!" diyen akp olmasın sakın? ama sağlığın özelleştirilmesi sanıyorum kendisinin çalışma hayatında çok işine yaramıştır. popüler kültürü de arkasına alıp ne müşteri topladı be!

    akademik ünvanların yandaşlara bonkörce dağıtılması ise kendisini eminim çok mutlu etmiştir. yoksa "kaynak: google görseller" diye kitap yazan adamın bilimsel makale, tez falan yazabileceğini düşünmüyorsunuz herhalde.
    (bkz: oytun erbaş'ın akıllara zarar kaynakçası)
    https://twitter.com/…er_/status/1232207370949931008
    görsel

    oytun erbaş'ın bütün yayınları, editörü olduğu kendi dersgisi journal of experimental and basic medical sciences'da basılıyor. hatta bu dergide hiç bir veri içermeyen düzinelerce kendi makalesi umarsızca, sürekli basılıyor
    https://jebms.org/
    görsel
    citation farm bile değil, bu derece bir hilenin galiba bilimsel literatürde adı bile yok.

    bu da hur kene'den geldi. aynı hileyi "demiroglu science university florence nightingale journal of medicine" dergisinde de yapıyormuş. 2021 yılında 83 makale yayınlamış. haftada ortalama 1.5 makale yapar. stanford'dan davet aldığı falan da yalan. stanford geri zekalı mı, bu kadar hilenin üstüne adamı kuruma sokar mı?
    https://journalmeddbu.com/editorial-board

    özetle evet, bu hükumet olmasaydı kendisi öğretim üyesi olamazdı. en azından burada doğru söylemiş.

    büdüt:
    la şimdi aklıma geldi. robdöşambrlı doktorların ne dediği anlaşılmazmış, yarısı latinceymiş. biz bu adamın tus'u kendi hakkıyla 7 defa kazandığına emin miyiz? yani hep analitik düşünme yetisi yok, sadece ezberi var dedik ama biliyoruz ki bir dönem sınav soruları ve cevapları belli gruplara önceden servis edildi. emin olamadım şu anda.

    düdüt:
    ay bi de bilimadamı olarak pena'ya çağırmışlar. ya gerçekten, kaliteye bi tık dikkat etsek? o kadar mı zor durumdaydınız? (debe'ye girmeyeceği garantilenmiş entry)
    https://twitter.com/…deo/status/1487818638040215556

    biiip:
    bu röportaj yeni şafak'tan taha hüseyin karagöz'e verilmiş. yanarım da daha robdöşambr yazamayan adamlar kendini gazeteci sanıyor ya ona yanarım. ama taha statüko'yu cümle içinde kullanmayı başarmış. görsel
    https://twitter.com/…fak/status/1489240692878675974
    [https://soz.lk/i/03pbkc79
    akp'liler de boy boy oytun hoca ne kadar haklı diye paylaşıyor. ya bi cenahın komple her söylediği mi yalan olur? bi ağzınıdan dürüst bi laf çıksın
    görsel görsel görsel

    lord eddard stark durur mu, yapıştırmış desteği görsel

  • ümitcan uygun

    ilk cinayetini işlediğinde cezalandırılmadığı için ikinci cinayetini işlemiştir (annesini ve başka kadınları öldürmediğini varsaydım), gayet düz.
    ne diyorsun sırma saçlı. bu yawşak etrafındaki kadınları tıkır tıkır öldürmeye devam etsin mi?
    yoksa yurt kızlarını pazarlayan yapı hakkındaki iddia'ya dair bi şeyler açık etmesinden mi korkuyorsun?

  • enjoy i'm vaccinated

    ilk gördüğümde amerika'da eskort reklamı sandığım slogan.
    meğer orspu değil türk halkını pazarlıyorlarmış

  • erdoğan'ın boğaziçi'ni yok etmesinin asıl sebebi

    gayet basittir. türkiye'nin önde gelen üniversitelerinin arasında boğaziçi üniversitesi asırlık bir ekolü ve yüksek entelektüel kapasiteyi temsil ediyor. bu elitlik (gerçek anlamıyla, seçkin manasında elitlik) tayyip'e kendini fena halde kötü hissettiriyor, aşağılık kompleksini kanırtıyor. derdi bu.

    türkiye'de devlet üniversitelerinde rektör ataması şöyle yapılır. üniversite içinde seçim yapılır, akademisyenlerin oylarıyla 3 aday belirlenir (ilginçtir üniversite dediğimiz yer meb'e bağlı ilköğretim okulu olmadığı için demokrasi falan gözetilir). en çok oyu alan 3 akademisyenden birini cumhurbaşkanı rektör olarak atar. boğaziçi'nde ise gelenek şöyledir efenim. 2. ve 3. sıraki adaylar, cumhurbaşkanı kendilerini atayamasın diye kendi istekleriyle adaylıktan çekilirler. böylece 1. sıradaki hoca otomatikman rektör olarak atanır. benim türkiye'nin başka hiçbir yerinde görmediğim bir adalet ve demokrasi anlayışı bu.

    boğaziçi'nde demokratik yollardan seçilmiş son rektörü gülay barbarosoğlu. 12 temmuz 2016'da gülay hoca %86 oyla seçimi tekrar kazandı. fakat rektörlük seçimlerine bile girmeyen mehmed özkan, kasım 2016'da boğaziçi üniversitesine tayyip tarafından rektör olarak atandı. kendisi, boğaziçi'nin seçimsiz gelen ilk rektörüydü. buna tepki olarak öğrenciler rektörlük binasının önünde geceye kadar oturma eylemi yaptı ve slogan attı. mehmed hoca polisi bu işe karıştırmadı, herhangi bir saldırı veya gözaltı yaşanmadı, eylem kendiliğinden sonlandı. mezuniyet törenlerinde mezun olan öğrenciler arkalarını dönmek suretiyle protesto ettiler yine, ama herhangi bir akademisyen protestosu olmadı.

    bu ilk hamle elbette ki geleneğe aykırı, ama biraz orta yolcu olduğu için çok ses getirmedi. öncelikle mehmed özkan boğaziçi akademik kadrosuna liyakatla girmiş, başarılı bir bilim insanıydı. boğaziçi'nden sonraki eğitimi muazzam, akademik kariyerinde başarılıydı, biyomedikal enstitüsünde çalışmalarını sürdürüyordu, hatta daha önce araştırmadan sorumlu rektör yardımcılığı yapmış olduğu için idari işlere de çok uzak değildi. mehmed özkan, akp eskişehir milletvekili emine nur günay'ın kardeşi, bu açıdan akp ile bir bağı var. ama kesinlikle ak troll değil kendisi, hatta zamanında imzacı akademisyen * esra mungan'ın serbest bırakılması için ahmet davutoğlu'yla görüşmüşlüğü var. bunun dışında rektörlüğü süresince boğaziçi'nin iç işleyişine karışmadı, geleneklerini yıkmadı, liyakatsiz bir iş yapmadı. bütün bu olayda, mehmed özkan'ın teammüller çiğnenerek rektör atanmış olması dışında bir terslik yoktu.

    gel gelelim melih'e, bu iş tamamen değişik.
    - melih bulu aday bile olmadan, herhangi bir seçim yapılmadan 2 ocak 2021'de zorla boğaziçi üniversitesine rektör olarak atandı.

    - kendisi, boğaziçi üniversitesi bünyesinde bir akademisyen değil, hatta herhangi bir üniversitede akademisyen olabilecek bir bilimsel alt yapıya haiz değil. güçlü bir eğitim ve araştırma geçmişi yok, oysa diğer akademisyenlerin cv'lerini inceleyin, boğaziçi dünyanın sayılı üniversitelinde araştırma yapmış olanları kabul ediyor akademisyen olarak. işletme yönetimi konusunda yaptığı yayınların sayısı sizi yanıltmasın, çok başvurulan bir akademik hiledir bu; kimsenin okumadığı atıf yapmadığı kırık kırtık bir sürü yayın yap, makale sayın yükselsin. h-indeksi 6, boğaziçi'ndeki öğrencilerin bile akademik başarısı bundan fazla, kaldı ki hoca kadrosuyla karşılaştıralım.

    - 80 darbesinden bu yana bir üniversiteye dışardan rektör atanan ilk kişi melih bulu, biz buna halk arasında darbe diyoruz. öğrenciler tekrar rektörlük binasının önünde oturma eylemi yapmaya başladı. fakat pandemi sebebiyle öğrencilerin önemli bir kısmı istanbul dışında olduğu için nispeten daha küçük bir grup toplandı.

    - melih bulu boğaziçi'nin kampüsü polisleri sokan da ilk kişidir. önce üniversitenin kapısına kelepçe vuruldu. 1 şubat 2021'de de bir tabur (ya da daha fazla) polis kampüse girerek, öğrencilerin evleri bildikleri kampüste döverek ve sürükleyerek göz altına aldı. başka bir grup öğrenciyi de etiler'de 'yürümek' suçundan yakalayıp okula girmelerine bile izin vermediler. toplamda 159 kişi gözaltına alındı.

    - üniversitesnin akademik kadrosu bu işgali proteste etmek için kar, güneş, yağmur demeden bir aydır her öğlen cübbelerini giyip geliyorlar ve rektörlük binasına arkalarını dönmek suretiyle kayyumu protesto ediyorlar. en son sayıldığında 200'den fazla hoca vardı protestoda.

    - melih'in tezinde intihal var. intihal akademik dünyanın en büyük günahıdır. kimsenin özel hayatıyla falan ilgilenmeyiz, bize ne. esas ayıp olan akademik hırsızlık. melih'in tezi yazdığı dönem turn it in gibi araçlar yoktu, muhtemelen kimse fark etmedi. şimdi bi öğrenci yapsa böyle bi şeyi, soluğu disiplin kurulunda alır.

    - melih'in o pozisyona konmasının bi tane amacı var, boğaziçi geleneğini bitirmek. boğaziçi, hala ve her şeye rağmen, kurtarılmış bölge gibi bi yerdi. öğrencilerin cinsel kimliğini saklamak zorunda olmadığı, öğrenci kulüpleri kararlarının ikna yoluyla ve herkesin hemfikir olmasıyla alındığı bi yerdi. 28 şubat sürecinde boğaziçi yök'e kafa tuttu, uygulamadı türban yasağını. kabe'nin üstündeki gökkuşağı bayrağı olayında bile "boğaziçi'li müslüman öğrenciler" çıktı açıklama yaptı, biz bu meseleyi kendi aramızda konuşarak çözeriz, siz bu işe karışmayın ve nefret dilini sonlandırın, tutuklamaları kabul etmiyoruz diye. hatta tam olarak, "bu eserin değerlerime aykırı olduğunu düşünüyorum, inanan bir insanım ve bu resmi doğru bulmuyorum" dedikleri halde gözaltındaki öğrencilerin serbest bırakılması için çağrı yaptılar. biz de, kendini tek ifade etme şekli sopa olanlardan bu çocukları anlamalarını bekliyoruz işte.

    - melih, boğaziçi'nin muhafazakar kesminden beklediği desteği görmedi. muhalif ve dindar/başörtülü öğrencilerden bahsetmiyorum, onlar zaten direnişin önünü çekiyor. lgbt'ye çok sıcak bakmayan kesim bile destek vermedi kayyum atanmasına; buyrun bisak'ın (boğaziçi islam araştırmaları kulübü) kayyuma karşı yaptığı duyurular burada. önceki rektör mehmed özkan da destek vermedi melih'e. boğaziçi uluslararası ticaret bölümünden ve deva parti'li oğuzhan aygören melih'in rektör danışmanlığı teklifini reddetti. rektör yardımcılığı teklifini ise gürkan kumbaroğlu dışında kimse kabul etmedi.

    - melih bulu'yu boğaziçi'ndeki hiçbir bölüm kabul etmedi, hala bir bölümü yok kendisinin. buna çözüm olarak da dün gece yarısı hukuk* ve iletişim* fakültelerinin açılması kararı çıktı cumhurbaşkanlığından. doldurur oraya artık kendi gibi liyakatsizleri, doğru dürüst kitap okumamış, dil bilmeyen biatçıları.

    - melih bulu boğaziçi'nin ölüm fermanını imzalamak için konuldu oraya. ha tabii bir de arazi meselesi var. etiler-hisarüstü-bebek arasında istanbul'un en değerli arazilerinden birinin üstünde o kampüs. bakarsın kuzey kampüsü de güney kampüsü de kandilli'ye taşıyıp boğaziçi'ni avm ve konut yaparlar, olur mu olur.

    şu ortamda bile boğaziçi sapa sağlam ayakta duran bir yapı boğaziçi üniversitesi. yıkamadıkça kudurmuş gibi saldırıyor.

  • melih bulu'nun asla istifayı düşünmüyorum demesi

    sen düşünemezsin, seni oraya düşün diye koymadılar, diye cevap verilmesi gereken açıklama.

    adeta bir tosun paşa. kendini gerçekten paşa sanıp havaya girmeye falan başladı.
    kaynak: hakan demir

    aha sahne aynı bu: https://youtu.be/indkpkjepys?t=11

  • üç tane merdiven sildim ben çalışmazsam açım

    bi durum ki ne desem yetmez. bi kaçını listeleyim bari.
    - 65 yaş üstü toplumun sağlığını değil bireysel sağlıklarını tehlikeye atıyorlar. daha bulaştırıcı değil bu insanlar, ama virüs kaparlarsa kendileri daha kötü etkileniyorlar.
    - 65 yaşını geçmiş bi insan neden emekliğinin tadını çıkarmak yerine çalışmak zorunda? bu kadının değil, düzenin suçu!
    - 65 yaşını geçmiş kadın niye günde 3 tane merdiven silmek zorunda? hem de böyle bir salgın hastalık zamanında?
    - öyle bir ülke yarattınız ki 3 gün çalışmazsa aç kalıyor millet. bravo! hadi bunu da kadına yükleyin!

  • halk dikkat etmedi tekrar işi sıkmak durumundayız

    miting düzenledim şahsen ben, allah da benim belamı versin

  • trt çocuk'ta kaz dağlarına dokunmayın diyen çocuk

    utku zaten biliyorsunuz fetöcü