sorg34
profili

  • yıkık + boş yapma + sal beni + devamke

    biz moruk dinozorlar jenerasyonu bir zamanlar liseli ergenlerdik, 80'li yıllarda "herıld yani", "naber moruk", "hey corç versene borç" "zzzzt erenköy" falan derdik de büyüklerimiz aynı buradaki dinozor dayıların yaptığı gibi yargılar, surat yapar, "zamane gençleri de çok dejenere, dili katlediyorlar" diye homurdanırdı.

    içi geçmiş dinozorlar bir zamanlar genç olduklarını ve bunlardan daha beter laflar kullandıklarını unutmuş da zamane gençliğini yargılıyorlar, bak sen hele bak. ulan 25-30 yıl önce herıld yani, elden gel, çak moruk, espri yaptın sifonu çek demiyor muydunuz? lan hepiniz oradaydınız be! sanki siz 20 yaşında olsanız öyle konuşmayacaksınız. boş yapmayın la dinozorlar sizi...
    siz gençlik yıllarınızı unutmuş olabilirsiniz ama ben unutmadım, dün gibi hatırlıyorum.

    yıkık kelimesi gayet güzel bence, yıllarca bu zıkkımın türkçede karşılığı olmadığı için loser dedik durduk. gençlere bravo, tam karşılayan mis gibi öz türkçe tabir icat etmişler, çok takdir ettim. boş yapma da gayet hoş bir ifade. gençler siz homurdanan içi geçmiş dayılara bakmayın, onların ruhu 70 yaşında, hayata küsmüşler hater modunda takılıyorlar, yıkıklar sürüsü. ha şimdi aklıma geldi, hazır el atmışken şu hater lafına da güzel bir türkçe karşılık buluverin size zahmet.

  • youtube kanalı takipleşme platformu

    benim kanal sovyet yakın tarihi, çernobil faciası, spitak deprem faciası gibi temalar barındıran niş bir kanal. daha önce kimsenin hiçbir dile çevirmediği rusça belgesel ve röportajları ingilizceye çevirip altyazı ekliyorum. vakit bulursam türkçeye de çeviriyorum. sırada bir araba çernobil ilgili belgesel film var, bunların hiçbiri daha önce başka bir dile çevrilmemiş. çernobil faciasının yanında spitak deprem faciasıyla ilgili belgesel, sovyet haber programı, depremzedelerle ve kurtarıcılarıyla röportajlar var.

    https://www.youtube.com/c/rabbitholefiles

    edit: üst üste birden fazla mesaj atıp abone olun diye ısrar eden tipler var. itici oluyorsunuz, yapmayın bunu. ben bu başlığı geniş vaktimde inceleyip kendi ilgi alanıma giren ne varsa takip ediyorum, mesaj atılmasına gerek yok. bir de 'abone oldum, siz de benimkini takip edin' diyen yalancılar var ki onlara ne desem bilemiyorum. bunu sanırım çok abonesi olana yapıyorlar farketmez nasılsa diye, 50 tane abonesi olana o yalanı sıkamazsın çünkü. ben her yeni abone için email alıyorum, trafik ve abone istatistiklerine her gün bakıyorum. dediğim gibi kanal son derece niş olduğu için hedef kitlesi belli. burada da genelde hedef kitlesini ilgilendiren başlıklara yazınca yeni aboneler geliyor, belki meraklısı vardır diye bu başlığayazdım ama buradan henüz bir tane bile yeni abone gelmiş değil. (başka kaynaklardan yabancılar geliyor.)

  • antalya'da 4 kişinin evde ölü bulunması

    çocukların katili bin odalı yazlık kışlık saraylar yaptıranlar, devletin, halkın malını yağmalayıp trilyoner olanlar, londra'da bir mahalle dolusu ev sahibi olanlar, ayakkabı kutularına paraları doldurup sıfırlayanlar, haksız ihalelerle semirtilen yandaş sürüleri değil de ailenin babası ha? öyle mi?
    hassiktir oradan lan!
    hassiktir!

  • sevgilinin başından aşağı kepçe ile gül dökülmesi

    kepçeyle kızın kafasına ıspanak döken çomar değil de kepçeyle kafasından aşağı gül dökülen kezban başlığı açılması buram buram ortadoğu kokuttu ortalığı. ıspanak dedim çünkü gül yaprağından ziyade ıspanağa benziyor. kepçeyle hafriyat yapmak şeklinde ilan-ı aşk eden barzoya değil de hafriyatın hedefi olan kıza saldırılması da, betonistan olmuş memlekette milletin iş makineleriyle kur yapma adeti türetmesi de dejenerasyonun korkunç boyutlarını gözler önüne sermekte. acınası bir vaziyet.

  • chernobyl (dizi)

    propaganda diye ortalığı yıkanlar şu tarafa geçsin.

    world nuclear organization çernobil raporunda valery legasov'un ölümünden sonra yayınlanan makalesinden yapılan alıntı:

    in what is referred to as his testament – which was published soon after his suicide two years after the accident – valery legasov, who had led the soviet delegation to the iaea post-accident review meeting, wrote: "after i had visited chernobyl npp i came to the conclusion that the accident was the inevitable apotheosis of the economic system which had been developed in the ussr over many decades. neglect by the scientific management and the designers was everywhere with no attention being paid to the condition of instruments or of equipment... when one considers the chain of events leading up to the chernobyl accident, why one person behaved in such a way and why another person behaved in another etc, it is impossible to find a single culprit, a single initiator of events, because it was like a closed circle." kaynak

    daha ötesi var mı ağalar? gömmüş herif işte. dizi senaristleri de keşke adamın demediği laflarla edebiyat yaptıkları kadar şunları da koysaydı senaryoya.

    nuclear engineering international dergisinin 1988'de yayınladığı makalede legasov'un ses kayıtlarından aktardıkları kısımları dizide gösterseler devreleriniz yanardı sanırım. onun linki de bu: https://www.neimagazine.com/…-unanswered-questions/

    sistemi zehir zemberek laflarla eleştirmiş, çernobil'den önce olan ve bazıları radyoaktif sızıntı ile sonuçlanan kazalarla ilgili bilgilerin saklandığını, nükleer santrallerde çalışan mühendislerle paylaşılmadığını (bunun mühendislik disiplini açısından ne kadar korkunç olduğunu idrak ediyorsunuz umarım) sistemin hantallığını, kokuşmuşluğunu hiç laf esirgemeden bütün çıplaklığıyla ortaya sermiş.

    evet dizide amerikan propagandası var, bazı yerlerde komünist falan olmadığım halde ben bile çüş artık dedim ama sözlük komünistleri direkman sovyet sisteminin kötü gösterilmesine kızmış. o sistem çok matah olsaydı yıkılmazdı. 1991 yılında sovyetler birliği dağıldı, yıkıldı bitti. çernobil olmasaydı da yıkılacaktı çünkü ekonomileri çok sorunlu ve kötü durumdaydı. çernobil faciası sadece yıkılma sürecini hızlandırdı. her yeri saran rüşvet kültürü, liyakatsiz heriflerin sırf sadık partizan diye haketmedikleri makamlara getirilmesi, aman karizmaya bok sürmeyelim diye hayati önem taşıyan bilgilerin sümenaltı edilmesi gibi hastalıkları artık kangrene dönüşmüştü.

    zamanın sscb başbakanı nikolay rijkov belgeselde sovyetlerin çok mükemmel olduğu imajını korumak adına nasıl sansür yaptıklarını anlatıp günah çıkarıyordu. burada propaganda diye ağlayan sözlük komünistleri demek onu izlese kalpten gidecek.

    ideoloji denen şey insanları nasıl kör edip zombi haline getiriyor. bir kere de her boka siyah beyaz şablonla bakmasanız, azıcık objektif düşünseniz? propaganda olsa ne farkeder , 30 yıl önce yıkılmış gitmis bir rejimi akşama kadar gömseler kaç yazar? amerikalı liberal dizideki dinozorları izliyor "aynı bizim trump" diyor. türkler izliyor "oha aynı bizimkiler" diyor.

    sırf diziye bakıp ruslar tu kaka diyen adam zaten beyinsizdir, nereye çeksen oraya gider. akıl izan sahibi insanlar neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor. sovyet rejiminin çok efsane yanları olduğu gibi son derece iğrenç rezil yanları da vardı ve bu rezil yanları ağır bastığı için artık sscb yok, sizlere ömür. 1991 yılında cenazesini kaldırdık. keşke yıkılmak yerine reforme olsaydı da kitleleri köle yapan kapitalizme alternatif bir modelin varlığı vahşi kapitalizmi biraz dizginlerdi belki.

    rus dinozorları da ağlıyor ama biraz daha farklı nedenlerle. kendilerinin yapamadığı işi amerikalılar yaptı diye kuduruyorlar. imkanınız mı yok, yapsaydınız kardeşim. sen de git 2008 mortgage kriziyle finansçıların koca ülkeyi nasıl acımasızca soyup milyonlarca insanı fakirleştirdigini anlat, guantanamo'da haksız yere yıllarca işkence gören, terörist falan olmayıp kota doldurmak prim almak için oraya tıkılan zavallı fakir köylü dayıların dizisini yap, tutan mı var? git yap amk.

    legasov harbi çok kral adammış, göte göt demiş. lafları bilezik gibi dizmiş. ve sizin okusanız kısa devre yapacağınız ağır sistem eleştirilerini kırkı çıkmadan pravda'da yayınladılar. gidin bir onları okuyun ondan sonra konuşun.

  • çok güzel ama korkunç derecede üzücü eserler

    (bkz: malazan book of the fallen)

    gelmiş geçmiş en muhteşem, en deha eseri, en unutulmaz epik karakterlere sahip fantastik kurgu serilerinden biridir, asoiaf/game of thrones bunun yanında çok çerez kalır ama insanın içini kıyıyor resmen. koskoca herifleri çocuk gibi ağlattığına şahidim. bunun dizisi yapılsa millet müslüm konserine giden tinerciler gibi kendini jiletler (bu referansı anlamaya yaşı tutanlar gitgide azınlıkta kalıyor burada artık ama daha iyi bir analoji düşünemedim.)

  • türkiyeden dahi çıkmamasının sebepleri

    çıksa bile leş, medeniyetsiz, gürültüden her gün kafa sikilen, magandaların barzoların cirit attığı bombok ortadoğu ortamına dayanamaz ya da doğru dürüst imkan bulamadığı için yurtdışına kaçar.

    aziz sancar türkiye'de kalsa bu noktaya gelmesinin önünü açacak imkan bulamazdı bir defa. üniversitelerinde hocaların spektrometre kavgası yaptığı memlekette nerede öyle araştırma yapacaksın? farouk el-baz amerika'ya kaçtı ay'a adam yollayan ekipte çalıştı mesela. o da mısır'da kalsa harcanır giderdi.

    sırf türkiye değil israil hariç bütün ortadoğu'nun ortak sorunu bu.

  • karadeniz'de tespit edilen aşırı yüksek radyasyon

    üst edit: ordu valiliği harekete geçip açıklama yapmış:
    http://www.ordu.gov.tr/basin-duyurusu-2019-57

    az önce bir yazar arkadaş mesaj atıp şu bilgiyi iletti: ' merhaba az önce taek'in 4448235 nolu telefonunu aradım ve orada görevli bir mühendisle görüştüm. kendisinin söylediği şeyleri yazıyorum.

    ''bu istasyonlar elektrik direkleri, devlet dairelerinin dış cepheleri gibi yerlerde konuşlandırılır ve ölçümledikleri değerleri telefon ya da elektrik hatları ile bilgisayarlara gönderirler. bilgisayara gelen bu veriler el değmeden avrupa komisyonunun radioactivity environmental monitoring sistemine gönderilir. ordu'da gözlenen bu anormal artış anlık olarak voltaj dalgalanması gibi teknik bir hata sonucu olmuş olabilir. eğer ki ordu'da radyasyon serpintisi ya da sızıntısı olasydı çevre istasyonlardan da birbirine yakın veriler gözlemlenmeliydi. ayrıca radyasyon seviyeleri anlık olarak değil belli bir düzende artıp maksimum değerine ulaştıkan sonra belli bir düzende azalması gerekirdi.''

    bu yazıyı paylaşırsan sevinirim. endişe edilecek bir durum söz konusu değil, özellikle o bölgede yaşayan ya da ailesi akrabası olanlar için önemli. son olarak daha fazla bilgi almak isteyenler 4448235'i arayıp bilgi alabilirler. mühendis bey gayet düzgün bir şekilde konu hakkında bilgilendiriyor.'

    yetkililerin harekete geçip açıklama yapması, vatandaşların bilinçli olup uzmanlarla bizzat iletişim kurması umut veren gelişmeler, demek ki vatandaş kendini zehirletmeyecek artık bundan sonra.

    .................

    bilgi mesajları üzerine edit: işin uzmanı arkadaşlar mesaj atıp bilgilendirdi, bu dozlar msv olsa çernobil patladığı gunlerdeki pripyat ile kıyaslanabilir ancak nsv olarak çok düşük kalıyor ve kanser yapacak tehlikeli doz değilmiş.

    yanlış bilgi vermiş oldum ama yine de böyle aşırı sıçramalar olmaması gerekiyor, ölçümler hatalı ise cihazların bakımı yapılsın. tehlike arz eden bir doz değilse bile araştırılması gerekiyor çünkü anormal, nükleer atık kaçakçılığı falan mı var, sonuçta ikitelli nükleer atık vakası ve inşaatta cihazdan düşen radyoaktif maddeyi cebine atıp her yeri radyasyon yanığı olunca %80 engelli durumuna düşen genç vakası gibi cehaletin tavan yaptığı berbat olaylar yaşanan bir ülke sözkonusu. radyasyon ihmal edilecek bir konu değil, bu kadar bariz oynamalar varsa dozu tehlike yaratacak seviyede olmasa bile araştırılması gerekir.

    belki ben fazla evhamlı davranıyorum ama devletin yıllarca bizi yalanlarla uyutup zehirlenmesinden ve nükleer atıkların hurdacılara satılması gibi olaylardan sonra gel de evham yapma.

    ---------
    edit 2: orijinal bilgiyi bana aktaran arkadaş coolisababaniz bu durum anlık değil sık sık oluyor dedi. takip edelim, başka illerde de oluyor mu ve ne kadar sıklıkla.hangi dozlarda. gizlice nükleer atık taşıyıp depolama, başka ülkeden alınan nükleer atıkların karadeniz rotasından geçmesi gibi durumlar gayet mümkün. belki atık getirip ordu'ya gömüyorlar ve kamyondan konteyneri indirip açınca cihaz tarafından bu şekilde tespit edilen sıçramalar oluyor? belki rus gemisi gizlice karadeniz'e nükleer atık boca ediyor ve atık varili denizin dibine inene kadar cihazlar dışarı sızan az miktar ışımayı böyle algılıyor? öyle olmadığının garantisini versin yetkililer o zaman.

    kozmik tesadüf ise niye ikide bir bu sıçramalar oluyor. bunun arkasında halktan gizli nükleer atık gömme gibi pis bir şey olmadığını nereden bilelim? sonuna kadar takip edelim ama panik yapmadan. içimizi rahatlatacak sağlam delliller almadan peşini bırakmamalıyız.

    -------
    avrupa birliği'ne ait çevre radyasyonu gözlem sistemi haritalarında şu an görülmekte olan, nükleer kaza olmuş gibi korkunç derecede yüksek gamma radyasyonu. bildiğimiz gibi gamma ışıması en ölümcül, en tehlikeli radyasyon türüdür.

    şu an yeni güncellenmiş haritada görülebilir: https://remap.jrc.ec.europa.eu/gammadoserates.aspx

    bu da ekran görüntüsü: https://eksiup.com/p/p714246twmvz

    normalde olması gereken doğal arkaplan radyasonu 50-150 nsv/h iken burada 32.000, 66.000 nsv/h gibi neredeyse çernobil reaktörünün patladığı gün pripyat'taki gibi halk sağlığı için tehlike arzedecek seviyede radyasyon çıkıyor. kaynak avrupa birliği'ne ait uluslararası gözlem sistemi, katılımcı ülkelerden sürekli veri akışı ile bu harita otomatik olarak güncelleniyor. belli ki türkiye de katılımcı olmuş ve ülkenin her yerindeki radyadyon ölçümü istasyonlarından veri yolluyor.

    coolisababaniz isimli yazar arkadaşın aktardığına göre karadeniz bölgesinde samsun-trabzon civarında sık sık böyle tehlikeli radyasyon seviyesi görülüyormuş. gidin o bas bas bağıran hücreye tıklayın, ölçüm istasyonunun tespit ettiği radyasyon seviyesini görün. benim şu an gördüğüm rakam ortalama 32.000 nsv/h (yuh!)

    bu radyasyonun kaynağı nedir diye soralım o zaman, madem türkiye böyle bir sisteme katılımcı olmuş, bunu gözleyen eden bilim insanları yok mu? neden halka bor bilgilendirilme yapılmıyor? çernobil patlamasından 30 yıl sonra patlama yeni olmuş ve radyoaktif serpinti daha dün yağmış gibi rakamlar ne iştir? bu gamma ışıması nereden gelmektedir, buraya neden yetkililer gidip ölçüm yapmıyor? neden halk uyarılmıyor? karadeniz 'de neredesye her hanede kanser varken bu vurdumduymazlık nedir ya?

    arkadaşlar sosyal medyada gürültü koparalım ve açıklama talep edelim. orada radyasyon ölçen cihazlarda arıza oldu falan diye yalan atabilirler, bu işin peşini sonuna kadar bırakmamak lazım.

    edit: istasyon linklerine tıklayıp baktım, radyasyonun şu an tespit edildiği yer ordu ili ve cok büyük sıçramalar şeklinde görülüyor: https://eksiup.com/p/ju14265crfnd

    21 mayıs'ta öğleden sonra 12-6 arasında 90.000 nsv/h çıkmış (oha!) ordu'da nükleer silah testi falan mi yapılıyor nedir bu kardeşim? böyle devam ederse orada herkes kanserden kırılıp gider yahu. bu işin üstüne gidelim millet. funda esenç denen terbiyesizi linç ettiginiz enerjinin onda birini şunu gündem yapmaya harcasanız yeter. sosyal medyada yayabildiğimiz kadar yayıp ab yetkililerinden falan da yardım istememiz lazım -malum bizim yetkililere zerre kadar güvenilmez, hele de akp tiranlığı altında. akp vekili daha dün çıkıp karadeniz'de çernobil kanseri falan yok dedi. yabancı kurumlardan yardım isteyelim adam yollayıp ölçüm yapsınlar tespit etsinler.

    edit: mesajla bilgilendiren vatandaş bu olayın sık sık görüldüğünü söylüyor, arıza varsa bunu kaç gündür gören eden yok mu, arızalı cihazı neden devreden çıkarıp tamire yollamıyorlar o zaman?

  • asude defne özkan

    yıllık ücreti 50.000 lira olan özel okulda okumuş, çoğunuzun rüyasında bile göremeyeceği bir sürü yer gezmiş, new york senin paris benim takılmış zengin çocuğu bu kız ve okan üniversitesi muadili sikimsonik bir okula gidip dandik oyunculuk egitimi almak için utanmadan, yüzsüzce para dileniyor. basit bir keriz silkeleme olayı sanıp tepki gösterdim ama meğer milletvekilleri, ünlüler, hatta new york konsolosluğu bile bu zengin bebesi amerika'nın okan üniversitesi'nde okuma hayalini gerçekleştirsin diye sıraya gitmiş. ne küfür edeceğimi bilemedim birader. hadi diğer herkesin kendi parası, ister çiftlikbanka kaptırsın ister sokağa atsın kendilerini ilgilendirir ama bir devlet kurumu kalkıp vatandaşın vergilerini şımarık zengin kızı selinsu new york'ta gününü gün etsin diye çarçur edemez. böyle saçmalık olmaz kardeşim. ailesinde para bok gibi olup özel okullarda okumuş, dünyayı gezmiş selinsulara gelene kadar yardımı hakeden onca zeki, yetenekli fakir gençler var. onlara yardım edin edecekseniz.

    bir de burada bunu savunan meriç sürüsü var ki akıllara zarar. bir sürü fakir çocuğu imkansızlıklar yüzünden ne hayallerden vazgeçmek zorunda kalıyor, bir çoğumuz dünya kadar emek harcadığımız, uğruna nelerden fedakarlık ettiğimiz ne hayallerimizi çöpe atmak zorunda kaldık. amerika'nın okan üniversitesinde oyunculuk eğitimi almak gibi yerlerde sürünen dandik hayalleri olan şımarık zengin bebesine para yağdırılmasına isyan etmeyelim de neye edelim? hayale bak ya, kimsenin adını duymadığı, amerika'nın en dipteki en dandik okullarından birine kabul almış, sokaktan tinerci toplasan kabul ediyorlar zaten. kalkıp bunu sanki nasa'da astronot eğitimine kabul edilmiş gibi yalanlarla bezeyip saf vatandaşları resmen dolandırmış ve burada insanlar okuduğu özel okulların ücretine, gezdiği bir sürü ülkeye kadar dökmüşken hala daha savunan var ya. çiftlikbankçı tosunu da savunun bari tutarlı olun en azından.

  • ayasofya'da vajina şov yapan çarşaflı kadın

    burada kutsala saygı diye ağlayan arkadaşları şuraya alalım:
    (bkz: camide fuhuş yaparken yakalanan imam)

    önce bu başlığın sansürlenip bu olayın neden sümenaltı edildiğini irdeleyin, ondan sonra kutsala saygı diye ağlayın. islamofaşist diktatörlük rejiminin yargısı camide suriyeli kadınla fuhuş yaparken basılan imamı unutturmaya çalışırken sizin müzede eteğini kaldırıp fotoğraf çektiren kadına çemkirmeniz gülünç oluyor.

  • 40+ yaş sözlük yazarları

    sözlüğü ergenler ele geçirdi diye yakınıyorduk ama yaşı kemale ermiş epey vatandaş varmış. birader nerelerdesiniz, her tarafta aptal aptal espri kasan ergen kaynıyor, sizleri göremiyoruz.

    ancak burada bazılarınız çiftleşme çağrıları yapan ergenler gibi kendini övmüş, hiç olmamış.
    (bkz: sen gelme ulan ayı)

  • metroda inenlere öncelik tanıma saçmalığı

    dünyanın bütün medeni ülkelerinde toplu taşıma araçlarında inenler önceliklidir. herkes indikten sonra binilir, rush hour denen en kalabalık iş çıkışı zamanlarında bile böyledir. evrimini tamamlayamamış primatlar, köyde otlarken şehire inen sığırlar ve bok içinde yuvarlanan çomarlara ise medeniyetin gereği olan, saat gibi tıkır tıkır işleyen bir sistemin ve düzenli, huzurlu bir toplumun temel taşı olan en basit adab-ı muaşeret kuralları saçma ve mantıksız gelir.

    ağaç tepelerinde hönküren maymun kolonilerinin bile bir düzeni, nizamı var ama gel de bunu çomara anlat...

  • 97'li hatunlar

    ben türkiye'den kaçtığımda daha çişini söylemeyi yeni öğrenen altı bezli bebeydi bunlar. lan o ağzında emzik, kıçında bezle gezen el kadar bebeler hangi ara hatun oldu, yıllar nasıl da akıp gitmiş arkadaş. yaşlanıyoruz be sözlük. yarın onlar orta yaşlı teyze olacak, bu yıl doğan bebeler üniversite okuyup 2018'li hatunlar olacak, biz de dede nene olacağız. onlar da orta yaşlı teyze olup 2038'li hatunlar diye başlık açıldığında -başlık açacak ortam kalırsa- kimimiz hala hayatta olacak, kimimiz toprak altında. o 2038'li hatunlar bizim neslin torunları olacak monşer, bizler de 78'li moruklar. zamanın acıması yok, basıp gidiyor. hey gidi ölümlü dünya!

  • büyük ekşi sözlük isyanı

    yönetimin çözüm olarak getirdiği filtre, sıralama gibi yöntemlerle çözülebilecek bir sorun değil.
    bakın başlıkların son entry'sini bile okumaya zahmet etmeyen binlerce kişi var, bunların hiç bir kritere tabi tutmadan toplu olarak alınması bu kirlilik sorununu yarattı. alın taze bir tane örnek:

    http://imgbox.com/9ydiugdi

    bunlardan binlerce var. ben niye bunların çoğunluk olduğu bir ortamda emek verip yazayım birader?

    sözlüğün geldigi vaziyet türkiye'deki köyden kente göçlerle şehrin koca bir varoş haline gelmesine benziyor. köyden azar azar ufak gruplar halinde göç olursa gelenler yontulur, şehir kültürüne asimile olur, oturmasını kalkmasını, şehirli gibi giyinmesini öğrenir. ama 1 milyon kişi gelirse gittikleri yeri varoş haline getirir, şehrin kültürünü ve dokusunu bozarlar. eskiden yazar olmanın zor olduğu sözlük'te hiç bir kriter gözetilmeden yüz bin kişiyi yazar yaparsanız donanımhaber forumundan, inci sözlük'ten beter hale gelir. sözlüğü sözlük yapan, katma değer yaratan kitleyi kaybedersiniz.

    herkesin istediği gibi saçmaladığı, moderasyon olmayan, ülke gündemini bile takip etmenin imkansız olduğu kaos ortamında kimse uğraşıp katma değer yaratmak istemez. şu durumda tek çözüm katma değer yaratan, doğru düzgün entry yazan eski yazar kitlesini ve bizlerin yarattığı içeriği bu inci sözlük kaos ortamından ayırmaktır. kanzuk ekşi şeyler projesiyle bunu yapmaya çalıştı ama olmadı, çünkü ekşi şeyler'in olayı çok farklı. orası ülke gündemi, dünya gündemi takip edilen, arama yapıp başka yerde zor bulacağınız konularda bilgi edebileceğiniz bir yer değil. bol görselli çerezlik bir site. ben mesela ayn calut savaşı 'nı özgün yorumlarla uzun metin olarak okumak istiyorum, 10 tane görsel arasından paragraf didiklemek istemiyorum. ekşi sözlük'e bir şeyler öğrenmek ve seksi fotoğraflarına tıklayınız medyasıyla gözünü yormadan ülke gündemini takip etmek isteyen kitleye ekşi şeyler kesinlikle hitap etmiyor.

    madem derdiniz 'herkes istedigi gibi saçmalasın, inci'den bir level yukarıda olsun, tık alalım reklam basalım parayı kıralım' tarzı bir şey yapmaktı, bunu ana siteden bir şekilde ayıracaktınız. toplu halde aldığınız niteliksiz varoş kitlenin arasından düzgün, nitelikli yazarları ayıklayıp ana siteye dahil eden doğru dürüst bir sistem kuracaktınız.

    madem nehire lağım akıttın, arıtma tesisini kuracaksın, arıtma işini o nehirde balık avlayanlar, yüzenler değil sen yapacaksın. bu bahsettiğiniz filtre olayı milletin eline file verip 'al bokları çöpleri sen ayıkla' demeye benziyor.

    melih'in şebeke suyuna boklu kızılırmak suyunu karıştırıp milleti dizanteri etmesinden bir farkı yok şu yaptığınız toplu çomar alımlarının.

    kardeşim ben niye sen her yere çomar, maganda sürüsü doldurduğun için bir de filtre ayarı yapmakla, milyon tane çomarı tek tek engellemekle uğraşayım? ben buraya güzel vakit geçirmeye, bilgi ve fikir alışverişi yapmaya geliyorum, senin bitmez tükenmez para hırsı ile doldurduğun çomar sürülerini görmemek için bir de ekstradan mesai yapmaya, angarya işlerle uğraşmaya degil.

    eski sistem aşırı mesai isteyen zahmetli bir yoldu, yazar alımı sistemi biriken kitleye cevap veremiyor ve insanları yıllarca bekletip yıldıran bir darboğaz oluşturuyordu. artık machine learning diye bir şey var, ayda bilmem kac yüz bin lira reklam parası alıyorsun, al işe birkaç deep learning uzmanı, onlar özgün ve kaliteli içerik yazanları belirleyen algoritmaları yazsın, kirlilik yaratan boş beleş çomar kitlesini de şak diye elesin. algoritmaya veri tabanlarını sorgulatırsın, herkesin eksilediği ve bkz kirliligi yaratan, deli saçması ve hakaret amaçlı başlık açan, daha önce yazılmış şeyleri bozuk plak gibi tekrarlayıp başlıkları kirleten tipleri otomatik olarak sistemden atarsın.

    bak facebook moderasyonunu, spam ayıklama, yasa dışı ve pornografik, kan revan ceset, vs içeriklerini ayıklama olayını tamamen otomatiğe bağladı. sistem gore videoları otomatik olarak tespit edip buzluyor, 'şu video rahatsız edici olabilir, kan revan iceriyor, rahatsız olmayacaksan tıkla' diyor. algoritmalar arada saçmalıyor ama kullanıcılar şikayet edince müdahale edip düzeltiyorlar.

    bu devirde insan gücüyle moderasyon, yazar seçimi olmaz. otomatiğe bağlayacaksın, insanların tepkilerine göre algoritma sana onu ayıklayacak. sen çekirdek kitle kullanıcılarının, buraya katma deger yaratan, yıllarını vermiş kitlenin ne istediğini anlamaktan aciz olabilirsin ama yapay zeka değil. koy şuraya yapay zekayı, buraya katma değeri kim yaratıyor o belirlesin, bunları rahatsız edip kaçıran nedir, hangi trendler kac kişiyi kaçırıp hesap sildiriyor ya da yazmayı bıraktırıyor bunların istatistiğini çıkarsın, siteye zarar veren, insanları kaçıran ne varsa yok etsin. trafiği artıran, kaliteli yazar ve içerik çeken, milleti saatlerce sitede tutan elementleri tespit edip sana bildirsin. ak troller, namus bekçisi başlık sıçan troller geçici olarak trafik yaratabilir ama bir süre sonra yarattığından fazla trafiği öldürür. bunu sen görmeyebilirsin ama yapay zeka görür.

    kanseri nanoteknoloji ile tedavi etmek gibi olacak. salacaksın nano robotları, kanser hücrelerini tek tek tespit edip yok edecek.

    paradan başka bir şey düşünmeyen vizyonsuz, çapsız birinin böyle şeylere aklı basmayabilir ama burada yazılım mühendisleri, abd'de en klas teknoloji şirketlerinde çalışan yapay zeka uzmanları falan var, sen yapmazsan onlar belki bir umut burayı okuyup machine learning'le kaliteli yazar ve içerik belirleyen, günümüz taleplerine uygun bir platform yapar, biz de gider orada yazarız.

    sen bilim adamlarının, sanatçıların, edebiyatçıların, profesörlerin (buraya yazan profesörler de var evet), teknoloji uzmanlarının, aydınların yaşadığı sitenin parmaklıklarını kaldırıp etrafındaki araziyi gecekondulaşmaya açarsan, o insanları iq'su iki basamaklı, eşeklere tecavüz eden köylü, acilde doktor döven maganda, çimlerde mangal yapıp çöp dağlarına boğan hanzo, kadınları taciz eden ilkokuldan terk barzo sürüsüyle muhatap edersen o kitle orada durmaz, kaçar gider.

    babası yaşında aydın insanlara küfürlü mesaj atan, yazdığı başlıklara alabildiğine sıçan yaratıkların çoğunluk olduğu, her yeri birkaç kelimeden oluşan ve kimseye bir şey vermeyen boktan entrylerle kirlettiği, sol frame'i çöpçatan sitesine çeviren, sabah akşam otuzbirci abaza muhabbeti, milletin maaşını kıskanıp meslek grubu boklama, namus bekçiligi, trollük yaptığı bir ortamda kaliteli adam niye yazmak istesin?

    bak ben haftalarca uğraşıp didinip özgün tarih entryleri yazdım, inanılmaz beğenildi, sosyal medyada deli gibi paylaşıldı. bu ortamdan tiksinip yazmayı uzun bir süre bıraktım. sadece badi entryleri okuyup onlara mesaj atmak için girdim. yazmaktan soğuduğum yıllar içinde dev gibi bir tarih külliyatı yazabilirdim ama ortamın iğrençliği yüzünden emeğime yazık dedim uğraşmadım. arada nadiren yazdığım 3-5 entry'i de insanların ısrarı, talebi sonunda vicdan yapıp yazıyorum. sayıları gittikçe azalan badilerim, beğenip takip ettigim yazarlar olmasa adımımı bile atmam buraya.

    yönetimin gittiği yol yol değil, kanzuk efendiye milyonlar kazandıran tık sayıları gün güne azalıyor. öyle olmasa isyanı siklemez, filtre kurmaya falan girişmezlerdi.

    paran var pulun var, az ye git yapay zeka ekibi kur onlar hizaya soksun şurayı, yoksa dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan olacaksın.

    edit: düzeltme için batu'ya teşekkürler.