birpediatriefsanesi3
profili

  • 4.5 milyon liralık tazminat cezası alan doktor

    olayı dün özetlemiştim. şimdi buraya tekrar yazayım:

    olayı bilmeyenler için özetin özetini yazalım. prematürlerde rop diye bir hastalık var. retinopati of prematurity, prematürün retina hastalığı. o dönemde daha ülkede lazer teknolojisi olmadığı için tedavisi de yok. o sırada bu hastalığı bakan uzman göz hekimi üniversite hastanesinde (çapa mı cerrahpaşa mı hatırlamıyorum) daha önceden bu bölüme randevu alınıyor fakat randevu tarihinde hala küvözde olan bebeğin beyin kanaması (subaraknoid kanama) mevcut. doktor inisiyatif alıp “beyin kanaması olan hastayı kanama kontrol altına alınmadan tedavisi olmayan bir hastalığın muayenesine göndermem.” diyor ve sonrasında da uğraşıp bebeği yaşatıyor. zaten tedavisi de olmadığından bebek kör kalıyor ve aile dava açıyor. bizim yüce türk adaleti de “kontrol tarihinde muayeneye göndermeyip tedavisini ihmal ettiği için oluşan körlük sebebi ile” 4,5 milyon tazminata mahkum ediyor. doktor beyin gruplarda “bugün olsa bugün yine aynı kararı veririm. bilirkişi heyetine hakkımı helal etmiyorum. hastayı o halde göndersem bu sefer de ölüme sebebiyet vermekten ceza alacaktım.” mihvalinde yazıları mevcut.

    özetle doktora niye hastayı yaşattın diye ceza kesildi.

  • 1 yaşındaki kızımın uyanamaması

    mesleği bırakma sebeplerimden birini daha burada görüyorum ve bu da not edilsin: kaç tane “hekim” görmediği, muayene etmediği, değerlendirmediği hastaya buradaki birkaç paragraf yazı ile fikir beyan etmiş. idrar tahlili isteyen mi dersin, absans nöbeti tanısı koyan mı dersin, menenjit diyen mi dersin, enfeksiyon diyen mi dersin, lomber ponksiyon (belden sıvı alma) öneren mi dersin, önemli bir şey yok diyen mi dersin, yanlış ilaç uygulanmış diyen mi dersin…..
    bu evindeki konforlu ortamdan sahadaki hekimin yaptıkları hakkında ahkam kesip hastaları ve aileleri dolduran tipler yüzünden sağlıkta şiddet olayları önemli oranda artıyor. sonra da aynı tipler sosyal ortamlarda “hekime şiddet” diye duyar kasıyor. sizin olmayan meslek etiğinize tüküreyim

  • izmirlilerin kibirli ve kendini beğenmiş olması

    izmirli değilim, kafkas göçmeni bir çerkesim. türkiye'nin 7 farklı yerinde görev yaptım. sadece trakya'da çalışmadım. artık çok rahatlıkla bir bakışta birinin memleketini tanıyorum. izmirlilerdeki kibir az bile. senin sözde modern ankara, adana ya da diyarbakır'ında şehre adım attığın andan itibaren dedikodu makinesi çalışmaya başlayıp seni öğütmeyi denerken izmir ya da ege diyelim insanı seni olduğun gibi yargılamadan kabul eder. basit bir örnek verelim, sen adana'da komşundan bir çekiç istersen komşunun cevabı "çekiçle ne yapacaksın olur." içinden sana ne aq dersin. izmir'de sorduğunda "var, getireyim komşu" ya da "maalesef yok komşu" cevabını verir. senin çekiçle ne yapacağını umursamaz. izmir'de en dindar/dinci kişinin kızı gece ikide göbeği açık gezer sen 2 saniyeden fazla bakamazsın, bakarsan efelerden biri gelip "birader ne oluyor?" der, adana'da merkezde öğretmenin kızı mini elbise giyemez. adana'da insanlar sıraya girsin diye kavga edersin. izmir'de önünde tek kişi bile varsa insanlar kendiliğinden kuyruk oluşturur. çanakkale-aydın arasında gezerken italya'da gibi hissedersin, adana-antep-urfa arası gezerken kendini suriye'de gibi hissedersin. sonra antepli, adanalı adam gelip "izmirliler çok kibirli." der. seni muhatap alıp konuştuğuna şükret
    edit: adana'yı ankara ya da diyarbakır ile değiştirip de okuyabilirsiniz isterseniz