capkinfilozof3
profili

  • efe demir

    merak ediyorum ne yapabilirim?

    ilk stajımda kafatasçı bir yöneticim oldu. 4 kişilik ekipte herkesin ırkına, geçmişine takan bir kadın. azarlıyor, mesaiye bırakıyor.

    sabah 8, akşam 6. artı mesai.

    anlaştık 4 kişi. ben çıktım patrona anlattım. diğer 3ünü çağırdı. sessizlik.

    sonra başka bir işe girdim. daha kurumsal, global.
    çalışma saati olmayan bir iş. 18/24 gibi bir mesai desem abartmam.
    kariyer için.
    daha iyi maaş için.
    tecrübe için.
    imkanlar için.

    başka başka şirketlerde tanık olduğum ve yaşadığım şeyler hep benzer oldu.

    fazla mesai.
    7/24 ulaşılabilirlik.
    hakaret.
    yöneticiyi mazur görüp saygı duyma.
    dokunulmaz yöneticiler.
    dertli ama ketum iş arkadaşları.
    insanlık ya da herhangi bir insan adına iyi bir iş yapmıyor olmanın getirdiği amaçsızlık.
    liyakatsizlik.

    çok gariptir ki, çalıştığım saygın bir amerikan şirketinde bile partner’ın bir arkadaşının oğlu işe alındı.
    öyle bir likayatsizlik.

    yani şimdi..

    müdürü biter, direktörü başlar, o biter, başkanı başlar, yönetim kurulu..

    o plazada bulunduğunuz sürece içinize sinmeyen her şey en tepeye çıksanız da devam edecek.

    e mecbur?

    ben hadi çektim kendimi.
    sikerim dedim.
    bu manyaklarla uğraşabilmek için anksiyeteyle uğraşmak istemiyorum dedim.
    imkanım da vardı, çektim gittim.

    bir derde çare oldum mu?
    en son çalıştığım kurumda üst yönetime iç denetim soruşturma açmış. yıllar sonra.
    direktörle konuşunca içimin yağları eridi ama olan oldu, nafile..

    hayatınızda hiç iftiraya uğradınız mı bilmiyorum, allah uğratmasın.
    gecemi gündüzüme katıp, değer üreterek yönettiğim işimde sikko bir iftiraya uğradım.
    insanoğlunun alçalabileceği son yer. dibin dibi. allah affetsin, ben affetmedim.

    e diyorum işte. ben ayrıldım. bir süre çalışmadım bile.
    şu an kendi işimde kavruluyorum binbir türlü belirsizlikle.

    peki milyonlarca insan ne yapacak?

    nasıl bir ağ gerekiyor şeffaf yönetim için?
    şeffaf iş ahlakı için?
    nasıl bir geribildirim mekanizması olacak yöneticilerden bağımsız?

    çalışanlar ağzını açsa; şikayet oluyor, üstü çiziliyor, piyasada duyulur diye tehdit ediliyor.
    çalışana gelince verilen feedback, şirkete ya da yöneticiye olunca tövbe haşa oluyor.

    dokunulmazlık var memlekette, bilmem anlatabiliyor muyum?
    plazada dokunulmazlık.
    patrona dokunulmazlık.
    yönetene dokunulmazlık.

    bu kültür bize dayatıldı ya da biz kabul ettik. bilmiyorum.
    konuşmamak,
    susmak,
    tehdit.

    bu kültürden kaçamıyoruz.

    hep içimizde kalıyor söyleyemediklerimiz.
    maalesef en kötüsü, o kadar sindirildik ki, duyarsızız artık.

    ben ne yapabilirim?
    herhangi bir çalışan ne yapabilir?

    bir girdap bu. bir açmaz.

    kahroluyorum çünkü bu çaresizlikle bu eşiğin etrafında dolanan binlerce insan var.
    ve kahroluyorum çünkü biri karşımda parmağını ağzına tutmuş şşşşşşşşşşş diyor.

    mekanın cennet olsun.

  • hobi niyetine okunacak üniversite bölümleri

    (bkz: uluslararası ilişkiler) okumak hobi değil de nedir

  • üniversite mezunlarının işsiz kalma sebebi

    gençler sizleri tebrik ediyorum. köleliği öyle özümsemişsiniz ki işsizlik meselesinde ne çalışma saatlerine, ne devlet politikasına, ne sanayi gelişimine, ne ekonomiye, ne niteliksiz işe alım prosedürlerine, ne maaşlara... gerek kalmamış.

    evet, çalışan çoğunluğu oluşturan grup ben yaptım yapamayan gerizekalıdır öyleyse diye ne de güzel açıklıyor. yok üniversiteler boktan, yok staj yapsaymış, yok kendini geliştirseymiş, mırın kırın.

    ulan, üniversite dediğiniz şey devlet onayı haricinde mi açılıyor? babam mı giriyor derslere? her giren mezun mu oluyor? peki ya hatrı sayılır üniversite mezunları? boğaziçili işsiz için nasıl kılıflarınız var?
    çocuk yaştan itibaren it gibi çalışıp bir sınavla üniversiteye giriyorsun. sonra köpek gibi çalışıp yabancı dil öğrenip mezun olabiliyorsun. isterse 10 sene sürsün ak.

    neyi savunuyorsunuz?
    bu düzende çarpık bir şeyler var.

    bir insan girişimci olmayabilir, bu normaldir. zorunlu stajı olmayan bir bölümde staj yapmayıp yaz tatillerini yabancı dil vs ile geçirebilir, tatil de yapabilir ak, bu da normal. mezun olur olmaz harıl harıl çalışmak istemeyebilir bile...

    merdiven altlarında köpek dövüştürür gibi ilerleyen bir sistemin içinde çarka dahil olabilmişlerin diğerlerini bu kadar alenen aşağıda görmesi akıl alır değil.
    her bireyin hayatı farklı gelişir. farklı ilerler. belki 30'undan sonra çalışması gerekir insanın, belki 40 belki 20.

    iş sahibi olmak denen şey -şunu anlayın ki- zannettiğiniz kadar kendinizi nimetten saymanızı gerektirecek konu değil.

    ne işler, pozisyonlar var ki sadece insan ilişkileriyle yönetilebilen. 10 sene tecrübe isterler sorsan, belki sıfır tecrübeli adam kralının hakkını verir.

    yani bir dal buldunuz tutunmak için diye okumuş etmiş emek etmiş insanların üzerine toprak atmayın.
    tabi ki diploma bir kağıt parçasıdır. ama her kağıdın değeri de farklı olmalıdır o halde. öyle de değil işte.

    takıldığınız öğrencilik dönemi tecrübeler maalesef önemli olsa da, tek meselenin o olmadığını yarın bir gün çocuklarınızı bir staja sokamadığınızda belki anlarsınız.

    benim paraya ve çalışmaya ihtiyacı olanlara yegane tavsiyem yırtık olun. her fırsatta dile getirin iş ihtiyacınızı. her kapıyı çalın. ayıbı yok bunun. kendi tarzınızda, ortamına göre bir işe kapak atana kadar tırmalayın. sonrası içinse asla işten tanıştığınız insanlarla aranızı açmamak işinize yarayacaktır.

    iş işte bulunur.

    boş konuşan tecrübelilere kulak asıp canınızı sıkmayın. onlar biliyorsunuz 7 göbek kurumsal ya da girişimcilerdir. harvard'lı işsiz desen kulp takarlar adama, siktredin onları.