Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. apple vision pro

    30 sene önce cep telefonları ilk çıktığında mesaj bile göndermiyordu ve 3.500 dolardı.
    doksanların ortasında 1.000 dolara, doksanların sonunda 500 doların altına indi.
    ikibinlerin başında ericsson ve nokia 100-200 dolarlık telefon modellerini piyasaya sürdü ve neredeyse herkes cep telefonu sahibi oldu.
    sonra fotoğraf makinesi, video kaydedici, tv izleme özelliği gibi eklentiler geldi.
    2007'de apple cep telefonu piyasasına girdi ve tüm oyunu değiştirdi.
    bugün tüm finansal & banka işlemleri, elektrik, su, doğalgaz ödemeleri, giyimden elektroniğe, beyaz eşyadan, markete bütün alışveriş işlemleri cep telefonlarından yapılabiliyor.
    cep telefonu yardımı ile, birkaç dakika süre içerisinde tamirci bulabilirsiniz, eve yemek siparişi verebilirsiniz, abd borsalarına girip dünyanın en büyük şirketlerinin hissesini alabilirsiniz, ev, araba alıp satabilirsiniz ve hatta dünyanın öbür ucuna uçak bileti alabilirsiniz.

    apple vision pro bir başlangıç.
    buna cep telefonu ve hologram ekleyip birkaç nesil sonra gözlüğü lens boyutuna indireceklerdir.
    sonrası, homo sapiens'lerin sonu...
    sonrası, transhümanizm...
    sonrası, android orduların yerleşik düşünceleri hasat gibi biçmesi...

    peki, bu necip milletimizin siyasi görüşünü etkiler mi?
    bence etkilemez. bayburt, yozgat, elazığ filan aynı kalır.
    hatta bir tık daha muhafazakarlaşır. kıps;)

    makine bu;
    https://youtu.be/tx9qsagxfyg

  • 2. kemal kılıçdaroğlu

    gelin sizlerle birlikte bu beyefendinin yıllar boyu izlediği muhalif politikaların nasıl da tek adam diktatörlüğüne giden yolu açtığını hep beraber inceleyelim. kk 22 mayıs 2010’dan beri chp genel başkanı. birçok seçim kaybetti. bir siyasetçi için bundan daha büyük bir başarısızlık olamaz. ancak kendisi, seçim kayıplarının yanı sıra kritik anlarda verdiği sıkıntılı politik kararlarla adeta toplumsal muhalefeti dinamitledi. örgütlerin çalışması, chp’nin siyasete bakış açısı gibi birçok konuda daha yanlışları olduğunu düşünüyorum ancak burada sadece kritik anlarda verdiği kararların muhalefet üzerinde nasıl bir etki yarattığını anlatmak istiyorum.

    ilk sınav 2010 referandumu:

    fetönün şahlanmasına yol açan 2010 referandumu. siyasi olarak bugüne göre çok daha farklı bir cepheleşme bulunuyordu. akp’nin getirdiği yasa değişikliği öncelikle fetö tarafından destekleniyor, o zamanların makbul adamı fettullah gülen gerekirse ölülerin mezardan kalkıp oy kullanması gerektiğini savunuyordu. bunun yanında saadet, büyük birlik referandumda evet tarafını desteklerken, kürtlerin o zamanki partisi bdp boykot yolunu tercih ediyordu. hayır cephesi ise yine farklı görüşlerin bir araya geldiği benzemezler topluluğuydu. chp ve mhp iki ana hayır figürünü oluşturuken tkp, doğu perinçeğin işçi partisi, dsp, ldp gibi bileşenler de hayır cephesindeydi. hayır cephesi 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçiminde oluşacak koalisyonun ilk örneğidir diyebiliriz. hatta daha geniş bir bakış açısıyla şu anki muhalif bloğun o zamanlardan toplanmaya başladığını da söyleyebiliriz. referandumda yüzde 58 ile evet kazandı, fetönün devlette yapılanmasının önü açılmış oldu. yetmez ama evet tartışması bu referandumun bize bıraktığı en büyük miraslardan oldu. peki kemal bey bu referandumda ne yaptı?

    kk bu seçimde oy kullanamadı efendim. bildiğiniz adres değişikliğini yapmayı unuttuğu için ana muhalefet partisinin lideri oy kullanamadı.

    https://www.ntv.com.tr/…madi,lpunhuxbwe-8dqnwoa3e-w

    muhtar parti yöneticilerine uyarı yapmasına yine de böyle bir sıkıntı yaşanmış.

    https://www.haberturk.com/…lunu-muhtar-bile-uyarmis

    seçimin ardından ise kendisi çok da garip gelmeyecek şekilde yüzde 42’lik sonucun başarı olduğunu savunmuş.
    https://www.ensonhaber.com/…aroglu-aciklama-yapacak

    fetönün şahlandığı, cumhuriyetin temellerinin sarsıldığı bu referandumdan tam 10 gün sonra ise almanyada laiklik konusunda bir sıkıntı olmadığını belirtiyor.

    https://www.hurriyet.com.tr/…ikede-diyemem-15837090

    2011 genel seçimleri başarısı(!):

    2010 referandumun ardından ise türkiye 9 ay sonraki seçimlere hazırlanmaya başladı. chp yeni lider heyecanıyla kendine büyük hedefler koyuyordu. yüzde 40 alamazsa ekibiyle birlikte görevi bırakacağını vurguluyordu.

    https://www.istanbulhaber.com.tr/…z-haber-84898.htm

    chp seçim sonuçlarına göre yüzde 26 oy alırken önceki seçime göre yüzde 6’lık bir artış elde etti. bunun yanında ise akp nerdeyse yüzde 50’yi yakalayarak geçtiğimiz seçime göre bile bir artış elde etti.

    seçim sonrası chp myk’sından yapılan açıklamada seçim sonuçlarının bir başarı olduğu belirtildi.

    https://haber.sol.org.tr/…-basariliyiz-haberi-43614

    3.akp dönemi:

    seçim sonrası ise türkiye 3. akp dönemine giriş yapmıştı. bu dönem birçok büyük değişikliğin yaşandığı 4 yıldan çok daha fazlasına tekabül ediyordu denebilir. bu dönemde cemaat at koşturarak ergenekon operasyonlarına tam gaz devam ediyor, akp ise açılım süreci başlatarak kürt sorununa bir çare bulabileceğini düşünüyordu. ekstra olarak olarak 2012 yılı sonlarından itibaren cemaat akp gerginliği kendini göstermeye başlamıştı. kk ise gülen konusunda net bir tavır sergileyemedi.

    erdoğanın dön çağrısına her türkiye cumhuruiyeti vatandaşı türkiyeye gelebilir gibi yine fazla demokratik cevaplar vermekle meşguldü.

    https://www.ensonhaber.com/…i-yorummladi-2012-06-21

    erdoğan açılım süreciyle, cemaat ise ergenekon operasyonlarıyla gündemi domine ederken kk bu iki konuda da ne dediğini bilmez bir halde ortada dolanıyordu. hakkını yemeyeyim, ergenekon, balyoz operasyonlarına çok daha net bir tepkisi vardı. ancak açılım sürecini barış süreci mi yoksa ihanet süreci mi olarak görüyordu? chp’nin bu konuda adam akıllı bir yaklaşımı yoktu.

    2013 mayıs ayında akp hali hazırdaki alkol yasaklarını yasa olarak önümüze koydu, günümüzde uygulanan birçok saçma yasak o yasayla birlikte geçerli oldu. kılıçdaroğlu bu yasaya da önemli bir tepki veremedi. erdoğan ile twitter üzerinden sulu rakı atışması yapmakla yetindi, ne düşündüğünü neyi savunduğunu parti olarak yine önümüze koyamadı.

    toplumsal muhalefet ve gezi olayları:

    içki ve internet yasaklarının ardından, akp’nin otoriterleşme algısı halk tarafından git gide kabul görüyordu. bundan memnun olmayan birçok kişi muhalefetten bir dayanışma beklerken, kk kimseyi ürkütmeyelim siyasetine devam ediyordu. bunun doğal bir sonucu olarak, toplumsal muhalefet olarak adlandırabileceğimiz bir hareket kendi kendini yarattı.

    akp’nin taksim gezi parkını yıkıp tarihi topçu kışlasını yeniden inşa etme planı, parka giren iş makinelerinin protestocular ve bdp milletvekili sırrı süreyya önder tarafından durdurulmasından sonra sekteye uğradı. parka çadır kuran protestocular sert bir polis müdahalesi ile karşılaştı. bunun üzerine birçok insan gezi parkına destek olmak için akın etti. protestolar parkın yıkımına karşı başlamış olsa da daha genel bir kimliğe bürünerek otoriter tüm yaklaşımları hedef alır hale geldi. polis ve eylemciler arasında birçok çatışma yaşandı. olaylar sonucunda 8 sivil ve 2 polis hayatını kaybetmişti, binlerce insan polis şiddeti nedeniyle yaralanmıştı.

    peki bu büyük toplumsal hareket kk ve chp tarafından nasıl karşılandı?
    gezinin ilk günlerinde tepkinin büyüklüğü tam olarak anlaşılamamıştı. chp bu kervanda yerini alıyordu.
    kk 29 mayıstaki açıklamalarında geziden satır arasında bahsediyordu.
    https://www.haberekspres.com.tr/…yaniti-h50274.html

    30 mayısta parkı ziyaret ediyordu ancak bu da gazetelerde çok yer bulamamıştı.

    ardından müdahale git gide sertleşiyor ve gezi türkiye çapında bir eyleme dönüşüyordu. 31 mayısta kılıçdaroğlu yine erdoğana seslenmiş ve polisi geri çekmesini istemişti.
    https://www.aa.com.tr/…gezi-parki-aciklamasi/241149
    1 haziranda kadıköyde planlanan chp mitingi ise olayların büyümesi üzerine iptal edilmişti. kılıçdaroğlu ise beşiktaştan taksime yürüyeceğini söylerek bütün chplileri geziye destek olmaya çağırmıştı.
    4 hazirandaki açıklamasında ise eylemlerin arkasında chp olduğu iddialarını reddediyor, medyaya yapılan eleştirilerin medya çalışanlarına yönelmemesi gerektiğini söylüyordu.

    https://www.cnnturk.com/…minin-gozlerinden-opuyorum

    haksız eleştiri yapmak istemem, gezi partisiz olmayı onur sayardı. ancak kılıçdaroğlunun bu hareketi yeteri kadar anlayamadığını ve siyasetini besleyemediğini düşünüyorum. aynı şekilde bu toplumsal harekete önderlik etme imkânı varken bunu da yetersiz siyasetiyle geri tepmişti.
    yine 8 haziranda fetö kanalı s habere çıkan kılıçdaroğlu chp’nin bu eylemlerin hiçbir yerinde yer almadığını söylüyordu.
    https://www.internethaber.com/…opuyorum-544828h.htm
    12 haziran gecesi yapılan myk toplantısından sonra yapılan açıklamada ise siyasi partilerin miting yapmaması gerektiği, ekonominin kan kaybettiği belirtilip cumhurbaşkanına siyasi partileri toplama çağrısı yapılıyordu. aynı cumhurbaşkanı 2 gün sonra artık herkes evine dönmeli diye twit atıyordu.
    https://www.hurriyet.com.tr/…si-aciklamasi-23487016

    gezi olayları, gelecek 10 yılın siyasetini tanımlayan en önemli olay oldu. demokrasiyi sandığa mahkûm eden zihniyet bugünlerde ilk atılımını yapmış ve eylemleri darbe olarak nitelemeye başlamıştı. kılıçdaroğlu da aynı yolun yolcusu olduğunu gösterecek eylem ve hareketlerde bulunmuş, sandık dışında bir muhalefetin gelişme ihtimalini adeta önleyecek şekilde davranmıştı.

    gezi ve cemaat kavgasının ardından seçimler:

    gezi uzun bir dalga olarak var oldu. ancak bu dalga git gide büyümek yerine gittikçe sönümlendi. yaz sonuna doğru eylemler yerini atıllığa bırakmış haldeydi. türkiye 2014’teki yerel seçimlere hazırlanırken bir yandan da fetö – akp kavgası patlak verdi. 17-25 aralıkta yapılan yolsuzluk operasyonları, ardından yayınlanan tapeler, cemaatin kripto twitter hesapları gündemi domine eder oldu. türkiye yerel seçimlere bu atmosferde giderken kılıçdaroğlu gezinin rüzgarını arkasına almak yerine fetö/akp kavgasının rüzgarıyla yelkenini doldurma derdindeydi.
    9 kasım’da yine cemaat kanalı samanyolu haberde konuşan kılıçdaroğlu, erdoğanın kız ve erkeğin aynı evde kalamayacağına yönelik açıklamalarını destekliyordu. net olarak “biz de kız ve erkeklerin aynı evde kalmasını desteklemiyoruz.” cümlesini kuran kılıçdaroğlu erdoğanın chp’ye tuzak kurdğunu iddia ediyordu.
    https://www.yenisafak.com/…i-desteklemiyoruz-580342
    aralık başında yaptığı amerika ziyaretinde fetö’nün derneği olan taa ile görüşmüştü.
    https://www.hurriyet.com.tr/…gorusmedi-ama-25270620
    yine 6 aralıkta taraf gazetesine soruşturma açılınca sicili bozuk gazeteye sahip çıkmıştı.

    https://www.ensonhaber.com/…esine-destek-2013-12-06

    patlayacak büyük savaş öncesi aldığı konum sonradan kılıçdaroğlunun başını çokça ağrıttı zaten ancak, birçok hukuksuzluğa imza atmış cemaatle yan yana görünmesi tabana verilen siyasi mesaj açısından da çok sıkıntılıydı.
    chp’de yerel seçimlerde aday belirleme süreci çok sancılı geçti. istanbulda şişli belediye başkanı mustafa sarıgül partiye davet edildi. ankara için eski mhp’li mansur yavaş ile anlaşıldı. hatayda akp’den hatay belediye başkanı olmak isteyen ancak yerini sadullah ergine kaptıran lütfü savaş chp’nin adayı yapıldı. gariptir ki sadullah ergin’de şu an chp sıralarından meclise girmiş bulunmakta.

    o zamanki muhalif blok farklı adaylarla seçime girdiği için akp karşısında büyük belediyelerin kazanılması çok düşük ihtimaldi. “tatava yapma bas geç” kampanyası akp karşısında birleşelim akımının ilk kez görünür olduğu durum oldu.
    seçim sonuçları 2011’den beri yaşanan birçok olayın pek bir etki yaratmadığını ortaya koydu. istanbul ve ankara tekrar akp tarafından alınırken, chp için en büyük başarı hatay’ın alınması olmuştu.
    seçim döneminin en göze batan olayı ise ankara’da yaşanan sayım skandalı oldu. 2019’da istanbulda aa’nın verilerinin kesilmesine benzer bir şekilde aa’dan gelen veriler kesildi. mansur yavaş önde olduğunu iddia ederken, melih gökçek ve dönemin içişleri bakanı efkan ala gece geç saatlerde ysk’yı ziyaret ettiler. seçim sonuçları beklenenden geç açıklandı ve melih gökçek başkan olarak ilan edildi.
    kılıçdaroğlu bu konuda da önemli bir ses çıkaramadı. 2019’da deneyimlediğimiz üzere mansur yavaşın belediye başkanlığı göz göre göre gasp edilmiş olabilir.
    https://www.cumhuriyet.com.tr/…aatlik-skandal-56167
    seçim sonrası kılıçdaroğlu yine klasik açıklamalarını yaparak sonuçların aslında başarı olduğunu ve türkiyenin kazandığını söylüyordu.
    https://www.sozcu.com.tr/…i-ilk-kez-konustu-479278/

    halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı:
    yerel seçimlerdeki yine yeniden mağlubiyetin ardından, kılıçdaroğlu 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerine aynı siyasi hamlelerle gidiyordu. hedef olarak mhp ile bir çatı aday fikri koyulmuştu. görüşmeler sonucunda çatı aday türkiyede daha önce kimsenin adını duymadığı ekmeleddin ihsanoğlu oldu. ekmek için ekmeleddin gibi müthiş bir sloganı bize kazandıran seçim süreci yaşandı.
    tam bir sene önce meydanlarında insanların öldürüldüğü, gaz manyağı yapılmış, joplanmış bu ülkenin önüne ne düşündüğü bilinmeyen bir aday koymak kılıçdaroğlunun siyasete bakışını özetleyen bir durumdu. muhalif cenah doğal olarak bu adaya tepkiliydi. kılıçdaroğlu bu tepkilere en son tıpış tıpış sandığa gideceksiniz diye cevap verdi.
    https://www.cumhuriyet.com.tr/…a-gideceksiniz-94271
    10 ağustosta düzenlenen seçimleri erdoğan yüzde 51,79 ile aldı. ekmeleddin ihsanoğlu ve selahaddin demirtaş toplam oyu ise 48,2 oldu. gördüğünüz gibi 9 yıl önceki oy oranlarından çok da değişen bir durum yok. bu seçimde ise katılımın yüzde 74 gibi düşük bir oranda kalması dikkat çekti.

    kılıçdaroğlu seçim sonrası geleneğini bozmadı, umut vaat etti ve akpdeki çatlağın derinleşeceğini savundu. istifasını isteyen milletvekillerini sert eleştirdi, partiye aldığı için pişman olduğunu söyledi.
    https://www.sozcu.com.tr/…essizligini-bozdu-576211/

    2015 umut ve karanlık:

    2014 seçimlerinin ardından türkiye 2015’deki parlementer seçimlere doğru tam gaz gidiyordu. seçimin en sıcak konuları devam eden çözüm süreciydi. cumhurbaşkanlığında alınan yüksek oy oranı nedeniyle hdp türkiye genelinde bağımsız adaylar stratejisini terk etmiş, parti olarak girmeye karar vermişti. yüzde 10 barajının aşılıp aşılamayacağı merakla bekleniyordu. bunun yanında çözüm sürecine net tepki koyan mhp’de akp’nin tam karşısına konumlanmış durumdaydı.

    seçim sonuçları geldiğinde türkiye’de akp iktidarının sona geldiğine dair büyük bir umut oluştu. akp tek başına iktidar olacak milletvekilini elde edememişti. sonuçlar koalisyon diyordu.

    kılıçdaroğlu seçim öncesi 2011’in altında bir oy alırsa liderliği bırakacağını söylüyordu.
    https://www.aljazeera.com.tr/…-oy-alirsak-cekilirim
    özellikle hdp’nin baraj altı kalma korkusuyla verilen emanet oylar chp’nin oy oranlarını etkilemiş olsa da kılıçdaroğlu yine sözünü tutmadı. seçim sonuçları başarı olarak kabul edildi.
    seçimin ardından karanlık bir süreç başladı. çözüm sürecinin sona ermesiyle birlikte pkk kanlı eylemlerine geri döndü. türkiye bombaların ve terörün hakim olduğu zor günler geçirdi. bu süreçte herhangi bir koalisyon hükümeti kurulamadı ve 1 kasımda erken seçim kararı alındı.
    erken seçim sonuucu akp yeniden yüzde 50 oy oranına ulaşırken, kılıçdaroğlu seçim sonucunda yine halkın kendilerine önemli bir görev yüklediğinden bahsetti.
    https://www.ntv.com.tr/…masi,tloiyyrihk2vkepemlzlxg

    darbe girişimine doğru:
    2015 seçimlerinden sonra türkiyedeki huzursuzluk ortamı sona ermedi. terör saldırıları ve bombalar devam ederken, bir yandan da akp ilk sivil darbe denebilecek bir girişim ile karşı karşıya kaldı. akp yerine başbakan ahmet davutoğlu karşı karşıya kaldı demek daha doğru olur. pelikan bildirisi denen bir bildirinin ardından ahmet davutoğlu akp genel başkanlığından ve başbakanlıktan istifaya zorlandı. yerine düşük profilli bir başbakan olarak binali yıldırım tercih edildi.

    2016 temmuzda türkiye en karanlık günlerini yaşadı diyebiliriz. fetö akp savaşının son hamlesi olarak fetö ordu içindeki varlıklarını harekete geçirerek bir darbe girişimi başlattı. uzun çatışmalar sonucu darbe püskürtüldü. bu girişim sonrası ohal ilan edildi, hukuk rafa kaldırıldı. darbe sırasında yaşanan birçok olay hala netliğe kavuşmadı.

    kılıçdaroğlu, darbe girişimin ardından asla çıkmam dediği kaçak olarak nitelediği saraya çıktı ve erdoğanla görüştü.
    https://www.hurriyet.com.tr/…araya-cikiyor-40167176
    yine aynı şekilde yenikapıdaki demokrasi mitinginde bahçeli ve erdoğanla yan yana durdu.
    https://www.ntv.com.tr/…ustu,jqodnoiglkw-ve-9eq4wqa
    kılıçdaroğlu, fetö konusunda durabileceği çok net bir konum varken birçok zamanda farklı konumlarda yer alarak eleştirilerin odağı oldu. halbuki toplumsal muhalefet bir parti liderine göre çok daha doğru konumlarda yer almayı başarabilmişti.
    daha sonra kontrollü darbe diyeceği bu girişimin sonrasında erdoğanın yanında hizalanmakta bir sıkıntı görmedi. ve başkanlık referandumuna giden yolun açılmasına su taşımış oldu.

    2017 başkanlık referandumu:

    darbenin ardından gelişen ağır anti demokratik koşullarda devlet bahçeliden sürpriz bir başkanlık sistemi talebi geldi. erdoğan da bu teklifi kabul ederek referandumun yolunu açtı. türkiyeyi bugünkü sıkışık ve iki yapılı siyasi atmosfere sürükleyecek bu referandum birçok tartışmayla devam etti.
    gergin geçen seçim sürecinde şu anki toplumsal muhalefet tam olarak şeklini aldı diyebiliriz. şehir sonuçları bile 2023 seçimlerdeki sonuçlardan çok da farklı durumda değildir. bu seçimde hayır diyen aktörler önümüze muhalif olarak tekrardan çıktılar.
    ancak seçimin bombası seçim günü ysk’nın aldığı karar ile ortaya çıktı. ysk normalde geçersiz sayılan mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılabileceğine dair bir karar aldı. seçim sonuçlarının ardından farkın az olması sebebiyle bu kararın önemli bir karar olduğu daha da netleşti.
    bu karar birçok kesimden tepki gördü. çeşitli yerlerde halk sokaklara çıkarak protestolara başladı. ancak protestolar chp tarafından yine destek göremedi. kılıçdaroğlu protestoların hak olduğunu ancak chp’nin kurumsal olarak destek vermediğini belirtti.
    https://www.diken.com.tr/…kurumsal-destek-vermiyor/
    chp bu karar sonrası sine-i millet tartışmaları da yapsa, herhangi bir sonuç çıkmadı.
    referandumdan aylar sonra bu sefer toplumsal muhalefetin örgütlendiği başka bir konu ortaya çıktı. mit tırları konusundan açılan davada ceza alan enis berberoğlu’na destek için yapılan adalet yürüyüşü birçok toplumsal kesim tarafından destek aldı. yine hayır bloğuna benzer şekilde ülkedeki sıkıntılardan şikayetçi birçok insan kılıçdaroğlu ile ankaradan istanbula yürüdü. bu yürüyüş yapıldığı zamanda gerçekten çok önemli bir umut dalgası yarattı. ancak kafamı çevirip arkama baktığımda bu yürüyüşün de bir söndürme görevi gördüğünü, yarattığı dalganın hiçbir konuda bir çözüme dönüşmediğini görüyorum.

    2018 seçimleri:
    2017’nin yorucu gündemi ardından türkiye erken seçim kararıyla ilk başkanını seçmeye hazırlandı. muhalif blok daha çok genişlemiş, muhalif ülkücüler iyi partiyi kurmuş ve saadet partisi de bu bloğa dahil olmuştu.
    seçim sonuçları yine erdoğanın 5 yıl iktidarına işaret ediyordu. muhalefet yine yenilgi almış, ikinci tura kalması beklenen seçim, ilk turda yüzde 52 ile sonlanmıştı.
    2018 seçimleri sonrasında kılıçdaroğlu yine bildiğimiz bir açıklama yaparak, ak partinin seçimin tek kaybedeni olduğunu söylemişti.
    https://tr.euronews.com/…secimin-kaybedeni-ak-parti
    2019 seçimleri:
    2018 yenilgisinin ardından türkiye ekonomik ve yönetimsel olarak büyük krizleri ard arda yaşadı. bu krizler ortamında gidilen yerel seçimlerde ittifak siyasetiyle birçok ilde iyi parti ile ortak aday gösterildi. bu siyaset başarılı sonuçlar verdi ve büyük şehirlerde millet ittifakı büyük başarı elde etti.
    istanbul seçimleri ise büyük bir karmaşaya sebep oldu. imamoğlu seçimi geriden götürürken, oy farkı kapanırken aa veri akışını kesti. imamoğlu ard arda açıklamalarla durumun başa baş olduğunu söylerken ysk başkanın sabah yaptığı açıklamayla imamoğlunun 30 bin oyla seçimi kazandığı açıklandı. akp birçok itirazla süreci uzatırken 6 mayısta ysk istanbul seçimlerini iptal etti. bu hukuksuz kararın ardından kılıçdaroğlu beklenen tepkiyi ortaya koyamadı. iptal kararı sonrası kısa bir açıklama yaparken muhalif kesimin tepkisi imamoğlu tarafından yönetildi. 23 hazirandaki yenileme seçiminde imamoğlu önemli bir farkla kazandı.
    krizler yılları:
    2019 seçimleri sonrası türkiyeyi seçimsiz uzun bir süre beklemekteydi. bu sürenin istikrar için olumlu olacağı tüm kesimler tarafından dile getirirken önce hayatın sonra da erdoğanın farklı planları vardı. 2020 yılının başında patlayan covid krizi dünyadaki tüm durumları altüst etti. akp kriz yönetimi konusunda sınıfta kaldı. maske dağıtılamadı, yasaklar organize edilemedi, ölüm sayıları doğru açıklanamadı. bu durumda kılıçdaroğlu yine etkili bir muhalefet ortaya koyamadı. fazla ölüm sayıları bile sadece ibb başkanı imamoğlu tarafından açıklandı, chp organize bir tepki ortaya koyamadı. covid krizi devam ederken erdoğan ekonomik olarak nasa tutuldu. faiz sebeptir enflasyon sonuçtur öğretisini ortaya atan erdoğan, faizin düşürülmesi emrini verirken enflasyonun ve doların uçmasına sebep oldu. birçok konuda halk sıkıntı yaşarken erken seçim talebi dile gelmeye başladı. kılıçdaroğlu bu talebin farkında olduğunu ve tepkiyi göstermek için birçok ilde miting yapacağını açıkladı. ilk mitingini mersinde yaptıktan sonra mitinglerin düzenli bir şekilde devamı gelmedi. toplumsal tepkiyi sönümlemek bu mitinglerin en büyük etkisi oldu.

    türkiye siyasi tarihi ile birlikte okuduğumuzda kılıçdaroğlu hamle yapması gereken yerlerde ya yanlış hamleleri yapmış ya da hamle yapmayarak toplumsal muhalefeti çaresiz bırakmış. verdiği kararlar, yarattığı siyasi atmosfer tek adam rejiminin oluşmasına katkı vermiş. kılıçdaroğlu suçludur, ancak en büyük suçu bu seçimde aday olması değildir. en büyük suçu sinik, umutsuz ve pasif bir muhalefet yaratmasıdır. bu seçimde aday olacak her kişi yılların sinikliğini ve pasifliğini üstünden atmak zorundaydı, bu da 2 aylık bir sürede yapılabilecek bir şey değildi.
    o sebeple muhalefet, daha doğrusu toplumsal muhalefet senelerdir denenmiş hatalı yolları denemekten vazgeçmeli ve farklı muhalefet yollarını aramaya devam etmelidir. siyasette 2+2 her zaman 4 etmiyor, gereksiz ittifaklar, saçma tavizler kazançtan çok zarar getiriyor. demokrasi sadece sandık değildir, bunu görüyoruz. muhalefetin de siyasetini buna göre tasarlaması gerekli.

  • 3. annesine onlyfans açan türk kızı

    ekonomik kriz o kadar derinleşti ki, artık kızlarımız orospu olmakla kalmıyor, anneleri de oluyor.

    özür dilerim. helak olacağız...

  • 4. 6 haziran 2023 dolar kuru

    sağlık sorunlarım nedeniyle çektiğim kredileri ödeyememiştim. varlığa gitti dosyalar veee maaş haczi + hesaplarıma bloke kondu. isterse 100 lira olsun sikimde değil artık. dün iş yerinde isyan ederken bir akpli piç kurusu çekerken iyi dedi ve ağzını yüzünü dümdüz ettim. kaybedecek bir şeyim kalmadı artık. akpli mi ? bas odunu, suriyeli mi şekil yaptı? ağzını yüzünü bozana kadar dayak, köylü mü? sik belasını! bu durumda tek olan ben değilim sadece. boşverin ekonomiyi toplumsal bir afet geliyor hızla. kan gövdeyi götürecek yakında.

  • 5. kılıçdaroğlu istifa etsin mi anketi

    açık ara istifa etmesi yönünde devam etmekte olan ankettir.
    "istifa etmesin" diyebilecek onursuzlar, yüzsüzler, satılmışlar ve zeka özürlüler aranmaktadır.

  • 6. kılıçdaroğlu istifa etsin diyenler akp'lidir

    erdoğan'ın 'cehape zihniyeti' dediği tam olarak buymuş inanmazdık öğrenmiş olduk. kk ve çetesi adamı haklı çıkardı.

  • 7. onlyfans kapatılsın

    onlyfans kapansın da millet elinde mi gezsin aslanım ? bak dünyanın en yasaklı ülkesi afganistan'a ne halde ? erkek çocuklarına etek giydirip oynatıyorlar evlerde. bir balonu ne yönden sıkarsan tam aksinden patlar bunu hala anlayamadınız. kimse kimsenin rızası dışında anasını avradını çekip de onlyfans'a atmadığı sürece bir sorun yok. ülkede porno yasak, onlyfans yasak zaten çoğunluğun ebeveyni ile arasında 200 yıl fark var eee ne yapacak bu gençler ? erkekler önündekini kendi g.tüne sokup kadınlar da beton mı döksün kardeşim. bıktık bu anlamsız yasakçı kafadan. bırakın kim rızasıyla ve başkalarını rahatsız etmeden ne yaparsa yapsın.

  • 8. 2. eve ötv getirilmesi talebi

    oğlum siz ne akıllısınız lan? başkasının evine çökmeye "barınma anayasal haktır" demiş biri.

    ev sahibi anayasal kurum mu da senin barınma hakkını o karşılamak zorunda olsun? uyanıklara bak. cin olmadan adam çarpmaya kalkacaklar akıllarınca...

  • 9. erkekler neden evlenir

    (bkz: #153254322)

    burada bile mağduriyet var. evlenince hayatı mahvolan genelde biz oluyoruz.

    o attığımız boktan imza sonrası resmen banknot haline dönüyoruz.

    genç yaşta yaptığım bir ahmaklık sonucu evlendim. burnumdan gelen 2.5 yıl sonunda ayrılmak istedim sonuç ne oldu tazminat vermezsen boşanmam dendi.

    bir süre yaptığım pazarlıklar sonucu biraz para vererek hayatımdan gönderdim ve özgürlüğümü aldım.

    erkekler yuva kurmak, sevdiği kadınla beraber yaşamak, baba olmak gibi nedenlerle evlenir.

    ancak yanlış kadını seçince ve sürekli karşısına yanlış kadın denk gelince evlilikten nefret eder hale gelir.

  • 10. 6 haziran 2023 kemal kılıçdaroğlu tweet'i

    ödeyecekler kimse kusura bakmasın. benim vergilerimi daha gerekli konulara harcasın hükümetimiz.

    herkes hak ettiğini yaşayacak artık.

  • 11. ösym'nin sınavlara gözetmen öğretmen bulamaması

    yol parasını karşılamıyor.
    amele bulamazsınız o fiyata. o kadar saat orada sadece bekle diye, bak iş yap demiyorum sadece kendi imkanlarinla gel git bekle. gelmez kimse. stres, sıkıntı sabah sekizden öğlen bire kadar saygı nöbeti . sekizde orada olman için 7 de kalkmak zorundasın.
    evet herşey para degil ama tekrar ediyorum yol parasını karşılamıyor. vatanseverik diyen got oğlanı öğretmen düşmanları senin piçini egitirken ve senin gibi orospu çocuklarını topluma kazandiriken o vatan hizmetini yapıyorlar zaten.
    edit: hakkımda dilekçe verip şikayet edecekmis üstüne alınmış küfürleri insanlık düşmanları. öğretmen değilim.ama öğretmenin kıymetini bilirim.

  • 12. bir semtin medeniyet seviyesini belirten detaylar

    geniş ve alçak kaldırımlar
    otoparklı ve bahçeli evler
    yollardaki ağaçların yaşlılığı

  • 13. trabzon'daki araplara arsa pazarlayan reklam afişi

    oraya fenerbahçe bayrağı dik, yakarlar, üzerinde tepinirler. tabelaya kürtçe reklam as, silahla tararlar, olayları polis bile bastıramaz. asker gelir.

    ama karadeniz komple parsel parsel satılıyor… kimsenin gıkı çıkmıyor amk

  • 14. rokayı kim yiyor sorunsalı

    en çok hayrete düşüren başlıklardan biri.

    limon sıkılmış ve tuzlanmış roka kadar lezzetli ne var allah aşkına.

  • 15. 6 haziran 2023 uber'in türkiye'de yasaklanması

    tabi,
    gideceğimiz yere ne kadar ücret ödeyeceğimizi bildiğimiz için,
    gidilecek mesafenin farketmediği için,
    müşteri seçimi yapılmadığı için,
    saygılı şöförlere sahip olduğu için,
    trafik kurallarına uyduğu için,

    “haksız rekabete” yol açmıştır.

    yemin ediyorum şu taksiciler güncel bir yeniçeri vakamızdır. adamlar kendileri hariç tekerlekleri olan herşeye karşılar. umarım bir gün vakayı hayriye gerçekleşir.

  • 16. suriyelilere defolsun diyen kesimin vicdanı

    gitmesini istemeyen evine alabilir hem vicdanını rahatlatmış olur

  • 17. kk istifa etmezse yerel seçimlerde oylar akp'ye

    kk istifa etmezse ölsem de akp'ye vermem ancak gönlümden geçen adayına bağlı olarak küçük bir partiye atacağım. oylar bölünmesin muhabbeti benim için rafa kalkmıştır.

  • 18. diziler arasında jenerik müziği en güzel olanlar

    süper baba…

  • 19. ömer koray özbay

    adamı bitirmişsiniz lan. suyu sıkılıp çöpe atılan portakal posasına çevirmişsiniz dağ gibi delikanlıyı.

    siz nasıl piçlersiniz ki bir insanın hakkını, hukukunu gaspederken en ufak bir tereddütte bile bulunmuyorsunuz?
    siz nasıl piçlersiniz ki o necaset kokulu ağızlarınızdan allah peygamber düşürmeyip başkalarının hakkını yemek gibi bir orospu çocukluğu yapabiliyorsunuz?

    ulan amına koduğumun orospu dölleri, ben sokak kedilerine mama verdiğimde gözlemliyorum; hayvan eğer çok aç değilse, kendinden sonraki hayvan da yesin diye biraz mama bırakıyor, defalarca gördüm bunu. peki sizin neye bu kadar bitmez tükenmez bir açlığınız var ki insanların hayatını bitirip ölümü onlara arzulanır kılıyorsunuz?

    allah sizin belanızı versin. ömer koray özbay yaşadıklarını bir şekilde videoya çekip ihbarda bulunabilenlerden biri. kim bilir kendisi gibi kaç kişi canına kıydı böyle ahlaksız orospu çocukları yüzünden. bu adamın ruhu, sizin o sikik ömrünüz bitip de geberene kadar peşinizde musallat olsun. uyku uyuyamayın, hayattan bir gram keyif alamayın.

    kendisinin de başlık altını kirletmiş olduk küfürlerle, hakkını helal eylesin rahmetli. umarım ruhun huzur bulur biraderim.

  • 20. nevşin mengü'nün dudak dolgusu

    biraz at ağızlı olmuş sanki

  • 21. boyner'in sahte parfüm satması

    #151778682 entry'i yazdıktan hemen sonra iademi gerçekleştirdim. benimle iletişime geçtiler bu olaydan ötürü çok üzgün olduklarını, parfümü incelemeye alacaklarını ve 21 iş günü içerisinde sonuçlanacağını söylediler. aradan 1 aydan fazla süre geçti benim elimde ne parfüm var ne de para. iade paketinin depoya ulaştığı yazmasına rağmen beni arayıp kargo iade takip numarasını istediler. ne alaka? paketiniz deponuza ulaşmış. onun takibini de mi biz yapacağız? artık işinizi yapmaya başlayın bence. acilen paramın iade edilmesini istiyorum. yoksa yaşadığım rezaletleri buraya yazmaya devam edeceğimi bildiriyorum.

    duygulu edit: ekşi tam destek yazar ekibine desteklerinden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. sağolun dostlar

    sadece edit: parfümü soranlar olmuş. cacharel noa

  • 22. muharrem ince'nin ben haklıydım sessizliği

    kimse kusura bakmasın kemal kılıçdaroğlu'ndan nefret etmemiz muharrem gibi bir adamı seveceğimiz anlamına gelmez. hayırlı sessizliktir, suratını görmüyoruz ne güzel işte.

  • 23. sinan oğan'ın 2028 için adaylığını açıklaması

    (bkz: bak şurdan siktir git)

  • 24. taze fasulye seven erkek

  • 25. 6 haziran 2023 faik öztrak açıklamaları

    o ne demek amk :)
    ben gitmek istersem kim tutabilir beni.
    saçmalaya saçmalaya iyice bokunu çıkardılar.
    tanım: otokrat dedeyi savunma amaçlı yapılmış açıklama.

  • 26. annenin senin ölmeni istemesi

    annemi bebekken "bu yaşamaz" deyip bir kenarda ölüme terk etmişler. şans eseri eve gelen bir amca "ya siz napıyorsunuz çocuğun ilaçlarını içirin bu yaşar" demesi üzerine irkilmişler. o amca da her gün eve gelip annemin ilacıdır bakımıdır eksik etmemiş ve annem hayata tutunmuş. sonradan anneannem sapasağlam bir erkek çocuk doğurmuş, o sağlıklı bebek pat diye ölünce allah'ın ona annemi ihmal ettiği için ceza verdiğini düşünmüş. sonra anneme diğer çocuklarından bir tık fazla ilgi göstermiş. yine de son derece toksik bir aile ortamı olduğundan dolayı, anneannem, dedemle arasındaki problemler nedeniyle intihar etmiş. dedem doktora birkaç gün geç götürdüğü için de kurtaramamışlar. ve böyle devam eden nice travmalar.

    annenizin sizi sevdiğine inanıyorsunuz değil mi, o sevginin ne kadar samimi olduğunu düşündünüz mü hiç. sorguladınız mı. ben sorguladım ve vardığım sonuç çok rahatsızlık vericiydi. annem beni istemiyordu ve sevmemişti. önce kendi eksiklerini giderme tahtası olarak kullandı, kendim olmama ve nefes almama bir saniye bile müsaade etmedi. sonra tüm derdini sıkıntısını endişesini boşalttığı bir çöp torbası olarak. aklım ermeye başladıktan sonra da anne olan benmişim gibi davranmaya başladı. ben de annemin ilgisine ve sevgisine o kadar muhtaçtım ki gözüm onu mutlu etmek dışında hiçbir şeyi görmüyordu. burnum da psikolojik rahatsızlıklardan hiç çıkmadı doğal olarak, koca bir çocukluk gençlik heba oldu bu sayede. izin versem hala daha devam ediyorduk. rolleri resmen değiştirdik bu defa hem annesi hem bakıcısı hem de psikoloğu olmaya doğru ilerliyordum. şöyle düşünüyorum. ben bu dünyaya sadece insanları anlamaya, onlarla empati kurmaya gelmedim. bunu yapabiliyor olmam bu insanların bana olan yanlış davranışlarını görmezden geleceğim anlamına gelmiyor. ama benim tek yaptığım annemin hayatına ve travmalarına odaklanmaktı. onlara çözmeye o kadar odaklanmıştım ki, kendim ağır depresyonda geçirdiğim senelerimde ne okuduysam ne öğrendiysem sanki ben değil de annem yaşamış gibi kuruyordum aklımda. halbuki psikolojik şiddetin, suistimalin, ihmalin ve istismarın allahını görüyordum o ailede. neyin içinde olduğumu göremiyordum bile. çok ciddi sıkıntılar olduğunu hissediyordum ve onlarla yüzleşmekten korktuğum için problemlerimden de kaçıyordum. problemlerimden kaçmak için de annemin hayatına odaklanıyordum işte. o da bundan aşırı memnun. karşısında sırf onun iyiliği mutluluğu için didinen, kendinden vazgeçen, onu koşulsuz şartsız her şekilde her haliyle seven. istismar etse de ihmal edip psikolojik şiddet uygulasa da köpek gibi dibinden ayrılmayan bir çocuğu vardı ve yeri geliyordu tüm dertlerini dinliyor, işlerini hallediyor ve kum torbası olarak kendini kullandırıyordu. bir surat asmasıyla üzerime salabildiği problemli abimi de kontrol ediyordu aynı zamanda. ikimiz de erkenden olgunlaşmak zorunda kaldığımız için toplum içinde efendi görünen, okulunda hayatında başarılı görünümlü çocuklardık. insanların bizim mecburiyetten acı çekerek geldiğimiz bu halimize dizdiği övgüleri bile annem üzerine alınıyordu böbürleniyordu.

    ben yetiştirdim bu çocukları diye kendiyle övünüyordu. halbuki kardeşi kardeşe düşürüyordu. abimi bana sonra beni de abime düşman eden kendisiydi. önce abimi üzerime salıp, sonra bana ilgi göstererek sanki beni seviyormuş ve iyiliğimi istiyormuş gibi manipüle eden, senelerce evin içinde bu üçgende bana kabus dolu sayamadığım kadar olay yaşatan kendisiydi. ama dışarıdan fedakarlıklarla zorluklarla uzaklarda olan baba figürüne rağmen bu kadar efendi çocuklar yetiştiren bir kadın olarak gözüküyordu.

    ne komik bir illüzyondur dostlar. kadını yaptığı tüm yanlışlara rağmen paşalar gibi tepemizde taşıdık. abim maalesef onlara benzedi. ama ben ailenin çirkin ördek yavrusuydum. iyi ki de öyleymişim. o sayede kurtuldum.

    şimdi bu sevgi mi allasen.

    kabus gibi bir hayat. toksik bir insanın zihninde yaşama cehennemi.

    şöyle ki: anneler insandır. kutsal değillerdir. çocuklarından nefret ediyor olabilirler. kendileriyle problemleri olabilir. yukarıda bahsettiğim gibi son derece sağlıksız bir ortamda büyümüş olabilirler. ama sonuç olarak: biz de insanız. ben de insanım. belli bir noktadan sonra, eğer bazı şeyler düzelmiyorsa kendi yoluma bakma hakkımı da kullanırım. öldürmek istemiş, kız çocuk istemiyormuş, problemliymiş, sevmeyi bilmiyormuş vs.vs. bunların hepsi onları bağlar. biz bu dünyaya milleti memnun etmeye gelmedik. insanlar belli bir yaştan sonra anne ile babadan ayrışmalı. kendine onların gözünden bakmamayı öğrenmeli. kendi kimliğini oluşturup, kendi hayatını yaşama cesaretini gösterebilmeli.

    travmatik ailelerde, belli rollerin zorla kabul ettirildiği ve oradan çıkamamanız için manipüle edildiğiniz ortamlarda maalesef mümkün olamıyor. sonra bana onu dedi, bana bunu yaptı diye ağlayıp duruyorsunuz.

    halbuki çok basit. diyeceğiniz şu:
    s*çarım annesine de babasına da, ben kendi yoluma gidiyorum.

    gidin sizi mutlu eden insanları bulup onlarla yaşayın. dnamızı paylaşıyoruz diye bu rezilliğe katlanmak zorunda değiliz. oldukları hali ile bırakın gidin. bu kadar.

  • 27. kılıçdaroğlu'na çıkan 1 oyun peşine düşen köylüler

    burada istediğiniz kadar kafa sikip haberi kendi aranızda masturbasyon malzemesi yapabilirsiniz.

    bir gerçek var ki o köyden en az 20-30 oy alamayan ve köylülerin de "bu adama verilse verilse yanlışlıkla oy verilmiştir" diyemeceği bir adam olmadığı sürece muhalefet iktidar olamaz. seçimde hezimete uğrayan anket şirketlerini bir tarafa bırakın ve gözünüzü bu ve bunun gibi birkaç köyün ortalamasına dikin. bu köylerde en az birkaç ailenin oyunu alamayan adam iktidar olamaz.

    bu adamların normalde sevip oy verebileceği bir insan yanlışlıkla chp binasının olduğu sokağa sapsa yine oy alamaz. o yüzden mesele kılıçdaroğlu'nun istifası falan da değildir. bakın bu ülkenin muhafazakar kesimi kaybettikleri anda yeni parti kurup yeni gömlekler, yeni yüzlerle ortaya çıkıyor. sen ise işin yoksa chp'nin 80 yıl önce bir şeyleri neden yaptığı ya da yapmadığıyla ilgili rapor vermek zorundasın. sen rte'yi turgut özal'ın hatalarıyla yargılayamıyorsun ama o senden ismet inönü dönemiyle ilgili hesap sormaya kalkıyor. böyle saçmalık olmaz birader. dinamizm gerekiyor.

  • 28. ev fiyatlarının düşeceği gerçeği

    ev fiyatı düştüğünde daha kolay ev sahibi olacağını sananlar var. artık döviz artsa da enflasyon gerçekte uçuşa geçse de adamlar bir şekilde enflasyonu düşük göstertirip artık maaşlara öyle enflasyon oranında zam yapmayacaklar. kredi ile ev alanlar bin pişman olacak diyenler var. arkadaş o adam bedavaya yakın faiz oranı ile ev alabilmiş. evinin fiyatı dolar bazında düşse ne olur. sen kendini düşün. artık sen alamayacaksın.

  • 29. inekler osurduğu için dünyanın ısınması

    bunu söyleyen adama en son “geceyi bir inekle mi yoksa çalışır vaziyetteki bir otomobille mi aynı odada geçirmek istersin” diye sorduklarında cevap verememişti.

    yatarken odanın camlarını kapatmayı unutmayalım lütfen tşk.

  • 30. sigaradan daha fazla kansere sebep olan şeyler

    malum şahsın başta olduğu ülkede yaşamak.

  • 31. yüzde 52'nin türkiye'nin durumundan memnun olması

    yüzde 52 hükümetten memnun değil, muhalefetten hiç memnun değil.
    yüzde 48 muhalefetten memnun değil, hükümetten hiç memnun değil.

  • 32. ev arkadaşı olması istenen çizgi film karakteri

    (bkz: coyote) mühendis adam sonuçta, acme'nin test mühendisi.

  • 33. türkiye'nin ölümüne 15 sene kaldı

    daron acemoğlu'nun, kibar bir dil ile söylemek istediği şeydir.

    bazı insanlar bir tek mehmet şimşek'in güç bela ikna edilerek göreve getirilmesi ile tüm yapısal ve ekonomik sorunların bir çırpıda düzeleceğini zannediyor.

    halbuki sorun sanılandan çok daha ciddi, derin ve metastaz yapmış durumda.

    ekonomi uzmanı ibrahim kahveci, daron acemoğlu üstadın bir konferansta beyan ettiği fikirlerini şöyle yorumlamış:

    --- spoiler ---

    keşke o kadar basit olsa

    yeni hazine ve maliye bakanı mehmet şimşek göreve başlarken çok açık ve çok net konuştu.
    muhalefetin bile dile getirmekte zorlandığı konuları hem de nureddin nebati’nin yüzüne karşı söyledi.
    muhalefet partilerinin de dile getirdiği sorunlar ama bence hala iktidarı-muhalefeti türkiye’nin gerçek sorunları ile kimse yüzleşmiyor.

    ben yine ama yeniden söyleyeyim: türkiye’nin en büyük sorunu yapısal çöküştür.

    geçen cumartesi maliye hesap uzmanları derneğinin düzenlediği oturumda daron acemoğlu’nu dinledim. açıkçası beni çok etkiledi.

    ufuk akçayiğit’in izmir iktisat kongresi’ndeki sunumu da beni benzer şekilde etkilemişti.

    daron acemoğlu’nun kurumsal çöküşten bahsetmesi, önümüzde son 15 yılın kalması ve önlem almazsak feci bir tablo ile karşılaşacağımıza dikkat çekmesi önemliydi. (bu süre mutlak değil tabii)

    acemoğlu diyor ki;

    1-türkiye’de eğitimin kalitesi çok düştü..

    2-türkiye’de teknik eğitime talep azaldı..

    3-iyi eğitimliler de türkiye’den hızla göç ediyor.

    ufuk akçayiğit sunumunda şunu anlatmıştı:

    1-türkiye’de kamunun eğitime ayırdığı pay oldukça düşük. (kalite düşmesinin bir nedeni de bu olabilir ama asıl neden zihniyet)

    2-ailelerin kendi bütçelerinden evlatlarının eğitimi için ayırdığı pay ise oldukça yüksek
    bakın bu sıraladığımız bir kaç neden bile bir ülkenin içeriden yıkılmasının en bariz göstergesidir.

    çok sıkıntılı bir durumdayız

    bu sıkıntılara bir ek daha yapayım.

    türkiye beyin göçü verirken özellikle 20’li yaşlarda savaşçı nitelikte ve bekar olarak afganlı, ıraklı, yemenli, somalili gibi ülkelerden göç alıyor.

    bakın tekrar edeyim: savaştan kaçan, ailesini alıp gelen suriyelilerden bahsetmiyorum. benim dediğim çok başka bir şey...

    gelen eğitimsiz-giden eğitimli...

    bu durum bizi çökertir.

    ve devamı

    türkiye’de ekonomik beklentilerin kötüleşmesine paralel şekilde doğum sayısı ve oranı hızla düşüyor.

    ama bu düşüş öyle az bir düşüş değil... doğum oranı %2,1’lerden %1,6’lara geriledi. hatta ülkemizin birçok bölgesinde doğum oranı ab ortalamasının bile gerisine düşmüş durumda.

    daron acemoğlu bu durumu görmüş olacak ki 15 yıl gibi bir süreye işaret ediyor.

    eğitim sistemimize gelince adeta her ile üniversite açarak herkesi müdür yapıyoruz ama ülkede çalışacak kimse bırakmıyoruz. o nedenle inşaat işçisi mühendisten ve/veya mimardan daha çok kazanıyor.

    üniversitelerimiz adeta gizli işsizlik kampları haline dönmüş durumda.

    şimdi beraber düşünelim: geriden çocuk gelmiyor, nüfus yakında hızla yaşlanacak ve mevcut gençleri çok ama çok vasıfsız yetiştiriyoruz.

    hadi bir kuşak sonrasını siz düşünün.

    ve yine devam edelim

    bugün ülkemizde herkesi emekli ettik. adeta 50 yaş üzerinde emekli olmayan kalmadı. sgk verilerine göre mart ayı itibari ile 22,7 milyon çalışana karşılık 14,0 milyon emeklimiz var.

    bakın bu rakamlar henüz eyt geçmeden önceki rakamlar. muhtemelen emekli sayısı bu yıl 17 milyona ulaşacak.

    ve yine sgk verisine göre bu yılın ilk 3 ayında bütçeden sgk’ya aktarılan kaynak 131,5 milyar lira.

    bütçe açığının önemli kısmı buradan geliyor. eyt ödemeleri başladığında sadece bu yıl hazine’den sgk’ya aktarılacak meblağ 700 milyar lirayı geçebilir. hatta çok daha sürpriz rakamlar görebiliriz.

    şimdi toplayalım mı konuları: eğitim sistemi istihdama ve değer yaratmaya katkı vermeyen, gizli işsizliği büyüten, kalitesi düşük ve vasfını kaybetmiş bir düzende zaten çok az olan gençleri yetiştiriyoruz. o gençlerin de iyi olanları ülkeden göç edip gidiyor. onların yerin vasfı düşük ve riskli göçmenler alıyoruz.

    size cari açığı kapatıp kemer sıkarak enflasyonu düşürmek yapısal çöküşü ne kadar engeller...
    o nedenle diyorum ki, keşke sorunlar sadece finansal-ekonomik olsa... durum çok ciddi.

    --- spoiler ---

    kaynak burada

  • 34. dindar bir ülkede taytla gezmek

    (bkz: entry ve nick uyumu)

  • 35. babadan öğrenilen en kıymetli şey

    nasıl bir baba olunmaması gerektiği. baya uygulamalı eğitimle.

  • 36. 6 haziran 2023 cübbeli ahmet hoca'nın açıklamaları

    suç teşkil eden açıklamadır.

    --- spoiler ---

    kamuoyunda “cübbeli ahmet hoca” olarak bilinen ahmet mahmut ünlü, yerel seçimlere ilişkin konuşmasında istanbul büyükşehir belediye başkanı ekrem imamoğlu ve ankara büyükşehir belediye başkanı mansur yavaş'ı hedef aldı.

    chp'nin büyük şehirleri yeniden kazanma ihtimalini 'tehlike büyük' sözleriyle değerlendiren ünlü, 'istanbul da maalesef karşı tarafta, ankara da öyle. biz şeriatçıyız, demokrasiye inanmıyoruz, reddediyoruz” dedi.

    haber kaynağı

    --- spoiler ---

    halkı kin ve düşmanlığa iten, anayasayı tanımayan, cumhuriyetin ve demokrasinin üstünlüğüne baş kaldıran bu eleman'ın söylemleri, neden hiçbir savcı tarafından incelenmiyor?

    ayrıca sen kimsin lan cübbeli? ulan senin si*iş videon var be! şeriat diyor bir de hahahah.

    bak sen şu kukinin laflarına ya?

    burası mustafa kemal atatürk'ün kurmuş olduğu, laik, demokratik türkiye cumhuriyeti.

    şeriat mı istiyorsun? yallah çölüne o zaman!

    hadee, naş!

    edit: imla.

  • 37. chp'de 4 dönemdir mv olan tabaka

    deniz baykal vardı. adam ölmeseydi yine vekil yaparlardı. bir önceki dönem kötürüm haliyle meclise gelip yemin etti daha da uğramadı doğal olarak. böyle bir yapılanmaya oy verdiğim için kendimden utanıyorum. akp'den zerre farkı yok.

  • 38. 5 haziran 2023 kk'nın kurultaya karşı çıkması

    dede sevdik, destekledik, arkanda durduk, seçmenin değildik ama koşa koşa oy verdik..

    ama siktiğimin muhalefetini babanın evinden getirmedin. denedin, olmadı.
    bırak git işte edebinle.

  • 39. özgür özel

    ilkokulda en önde oturup arkadaşlarını ispiyonlayan, takım oyunlarında yedekte oturup herkese ders vermeye çalışan, geçimsiz, oyunbozan, gıcık bir arkadaş profili var kendisinde

  • 40. öğrencilerin matematik yapamama nedenleri

    matematik öğretmeniyim. öncelikle başlıkta bazıları bizim 8. sınıfta öğrettiklerimizin yurt dışında üniversitede öğretildiğini falan yazmış. bu tamamen yanlış. yıllardır söylenip duruyor bizim matematik müfredatımız çok zormuş avrupa ve amerika çok kolaymış falan diye söyleniyor. bunlar da yalan. biz herkese ortak müfredat öğretmeye çalışıyoruz. çarpım tablosunu bilmeyen herife fonksiyon öğretmeye çalışıyoruz. sorunumuz burada. avrupa ve amerika matematik eğitimlerinde seçmeli konulara göre matematik dersleri var. amerikan liselerinde çok üst düzey konuları içeren matematik derslerini seçerek bunlardan eğitim alabiliyor. örneğin almanya ingiltere abd gibi ülkelerde bir lise öğrencisi sene başında lineer algebra isimli seçmeli dersi seçerek bir dönem boyunca bizim 2010-2015 arası müfredatımızda olan ama şu an olmayan matris determinant konusunu alanında uzman matematik öğretmeni ve matematikte uzman öğrenciler eşliğinde öğreniyor. bizim liselerinizde olmayan pek çok konu bu şekilde yurt dışında öğretiliyor. zorunlu olan matematik müfredatları avrupa ve amerika'da bizim ülkemizdeki zorunlu ortak müfredattan tabi ki daha kolay ama biz zorunlu müfredatımız içinde olan basit bir oran orantı kurmayı bile öğretemiyoruz.
    bizim sıkıntımız ortaokulda ondalık sayı bile öğrenememiş çocuğa lisede 2.derece denklem öğretmeye çalışmamızdan kaynaklaniyor.
    bu durumun bir benzerinin dünyada başka bir yerde olduğunu zannnetmiyorum.
    tüm liselerde ve tüm ortaokullarda matematik dersi hem seviye farklarına göre farklı öğretilmeli hem her 2 ayda bir sonraki konuya geçebilmek için geçiş sinavı baraj usulü ile yapılmalıdır. yazılılar zaten bir işe yaramıyor. sene içinde konular sırayla ilerliyorken yeterli baraj puanını alamayan sonraki konuyu görmemelidir. 7.sınıf başında tam sayıları anlamayan ve 2-5=-3 olduğunu yapamayan birine 7.sınıf devamında denklem ve oran-orantı anlatamazsın , hem sana yazık hem çocuğa yazık.

    türkiye'de matematik eğitimine dair konuşacak cok şey var ama çocukların çoğu hiç matematik defteri tutmadan matematiksel bir şey yazmadan kafadan düşüne düşüne matematik yapabileceğini zannediyor. yazma alışkanlığı olmadan matematik yapamazsın. 5.sınifta 6.sınıfta hiç yazmadan matematikten yüksek notlar alan birisine 8. sınifta 9.sınifta matematik defteri tutma alışkanlığı kazandirmak imkansız oluyor. 5.sınıf ve 6.sınıfta çoğu ortaokul öğretmeni zihinden yapılabilecek basit matematik yazılılari hazırlayarak çok büyük bir yanliş yapıyor.

    yeni nesil sorulara geçildi ama kimse konuşmak istemese de yıllardır devlette çalışmış çoğu matematik ögretmeni yeni nesil matematik sorusu anlamakta ve anlatmakta zorlanıyor.

    matematik ve geometri ayrı ayri dersler olarak öğretiliyordu ama ikisini birleştirdiler. çoğu lisede ankara'da benim özel ders verdiğim öğrenciler son geometri konularını yıllardır hiç görmedi çünkü müfredat yetişmiyor. ayrıca çocuklar sene boyunca geometri ile ilgilenebilecekken neden bu kadar güzel bir alanı sene sonuna sıkiştırıyoruz?

    matematik meb kitaplarının çoğunda gereksiz etkinlikler ve laf kalabalıklari var. çok az soru çok fazla anlamsız görsel içeren kitaplar yerine daha kaliteli ders kitaplari hazırlanmalıdır. tüm yazılılar klasik olmalidir. defter tutmayan öğrenci matematik dersinde sınıfta bırakilmalıdir

  • 41. ekrem imamoğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri

    adam rakam veriyor, açıklama yapılıyor görevdeyken erdoğan'dan daha az tatil yapmışım diyor. troller hala tatil partisi diyor.

    çünkü neden?
    trollük gelecekteki rakiplerini şimdiden yıpratmak karalamak demektir.

    tanım: isminin ne olduğuna bakmadan destekleyeceğim partidir.

  • 42. 5 haziran 2023 apple türkiye fiyat güncellemesi

    burada 28.250tl
    ekstra %10 indirim yapmışlar.
    türkiye ile arada 40bin tl fark var. görsel

    uae-türkiye gidiş dönüş uçak bileti 5000tl.
    cihszın türkiye kaydı 6000tl
    burada da 1 gün zaman geçir, o da olsun 5000tl.
    toplam 44.000tl
    hala 28bin tl artıdasınız. onunla da bir tane daha alabilir, tek telefon fiyatına yurtdışı görür üstünede 2 telefon sahibi olursunuz.

  • 43. arda güler

    müptezel bir yazarın başlığa yazdığına göre; man city kendisinin adını kullanarak de bruyne'ye yaşın çok ilerledi bak arda'yı alırız demiş, ulan hayatımda duyduğum en komik şey.

  • 44. bugün kendin için ne yaptın

    ev tuttum.. izmirde yeni bir ev

  • 45. 5 haziran 2023 ibrahim kalın'ın mit başkanı olması

    dünyada ilk ve tek istihbarat görevlendirmesi yüzünden konseri iptal olan kişi.

  • 46. don't speak söylerken gaz kaçıran kız

    "yarın gel habertürk'te başla" dediğim kızdır efendim.

    you and me'den hemen önce tertemiz bırakmış, onun verdiği rahatlıkla da tertemiz okumuş don't speak'i.

    (bkz: habertürk'te osurulmasından artık gına gelmesi)

    (bkz: habertürk'te osuruğu sıradanlaştırma süreci)

  • 47. rus veya ukraynalı bir kadınla evlenen türk erkeği

    en komik olani da, parasiz oldugunu anlayinca seninle ayni oksijeni solumaktan tiksinen turk kizinin, gelip de rus hatunlara "paraci, gold digger" gibi suclamalar yoneltmesi heralde.

  • 48. haftada 4 gün çalışmanın avrupa'da denenmesi

    burada haftayı 6 güne düşürüp uygularlar

  • 49. antidepresan kullananların aciz insanlar olması

    peki kardeşim, nasıl regüle edeceksin şirazeden çıkmış beyin kimyasallarını? noradrenalin ve serotonin duasına mı çıkacaksın yoksa hücrelerine kalsiyum kanalı bloke büyüsü mü yapacaksın ha kardeşim? ben söyleyeyim bu kafayla hep böyle hasta kalacaksın ama ortada çok akıllıyım, yaman delikanlıyım yaw diye gezinecek milletin hayatını zehir edeceksin devam

  • 50. nurhan damcıoğlu

    başlığı görünce hadi yaa dedim. kuş cıvıltısı gibi neşeli bir sesi vardı. allah rahmet eylesin. üzüldüm :(