Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 23 nisan 2023 galatasaray fatih karagümrük maçı

    ulan golden sonra stadda gösterdikleri gs taraftarına bak. adamlar o kadar alışık değil ki kendi evlerinde iki üç gol yemeye şaşkınlıktan ağızları ayrıldı. allahtan fenerbahçe taraftarı değilsiniz amk 3 aya tansiyon hastası olurdunuz.

  • 2. çevremizdeki 3 akp'liyi ve kararsızı ikna ediyoruz

    akpliler sikimde değil, kararsızların da veremediği karara sokayım.

  • 3. börekçinin 1.5 liralık böreği geri alması

    baştan söyleyeyim yaptığı yanlış değildir. herkesin hesabı kendine.

    bana garip gelen, durumun bu hale gelmiş olması ve toleransların sıfırlanması durumunu gözlememdir.

    sabah kahvaltı yapmak için fırından ekmek almış dönüyorken, börekçinin önünden geçerken aklıma su böreği düştü.

    börekçiye girip (baya kalabalık ve semtin gözdesi) bir dilim su böreği istedim. dikdörtgen tepsideki dilimlenmiş börekten büyükçe bir dilimi tartıya koydu ve dedi ki;

    börekçi; abi 51.5 lira.
    ben; kardeş 50 vereyim mi? bozuk taşımayayım.
    börekçi; abi 50 kurtarsa dükkan senin.
    ben; çatal, peçete de istemiyorum eve gidicem.
    börekçi; abi vallaha kurtarmaz.
    ben; 50 liralık olsun o zaman.
    börekçi; tamam abi.

    sonrasında, yemin ediyorum kuşa atsan yemeyecek bir parçayı aldı ve tepsiye geri koydu. koyduğu parça muhtemelen tepsi bittiğinde bulaşıkhaneye giderken üstünde kalan parçalardan biri olur. o derece küçük.

    tepside 18 ya da 20 dilim börek var. hemen hemen hepsi aynı ebatta. 20 dilim desek, 50 liradan 1000 tl.

    yine de diyorum. esnaf haklıdır. bana garip gelen tavır, davranış, tolerans ve esnafçılığın geldiği nokta.

    muhtmelen artık esnaf lokantalarında, pilavın üstünü de kuru fasülye ile ıslatmıyorlardır ya da ekstra yazıyorlardır.

  • 4. eğer yapsaydım çok iyi yapardım denilen meslek

    anksiyete işleri genel müdürlüğü.

  • 5. sen bir eziksin sen git ağla

    maliye bakanının rezil sözleri. ülke iyice köy kahvesine döndü.

    ayrıca;

    görsel

  • 6. binali yıldırımın istiklal marşını kağıtla okuması

    anlamını bilmediği duaları ezbere bilir ama ulusal marşı kağıttan okur. tipik bir siyasal islamcı davranışıdır.

  • 7. 82-88 doğumluların evlenmemesi

    bu jenerasyon sorumsuz olamadı, çevresine karşı vurdum duymazı oynayamadı. sanki hayatı hiç hata yapma lüksümüz yokmuş gibi yaşadık. ebeveynlerini mutlu eden çocuktuk bizler hep. yaramazlık lannn bildiğin yaramazlık yapmaya çekinen çocuklardık. sanki yaptığımız zaman annemiz, babamız üzülecek diye yapmadık. bir oyuncak için ağlamadım mesela ben. bilirdim ki durumu yok söylersem üzülür belki diye babam.çocuk kaldı ruhumuz hep.. çocuklar evlenir mi.. 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramımız kutlu olsun.

  • 8. avukat kiracı rezilliği

    üst edit 1: bazı arkadaşlar kusur olarak görmüş, haklılar ancak o durumda dikkat edemediğim paragraf vs. işlerini düzelttim.

    üst edit 2:genel olarak tüm destek mesajlarınız için çok teşekkür ederim. inanın ne kadar moral verdiğini tahmin bile edemezsiniz.

    üst edit 3:bazı mesajlarda süreci avukatsız yürüttüğümüz düşünülmüş. tabi ki sürecin en başından beri davayı bir avukat yürüttü. yani hiç de öyle kendi kendimize işler yapmadık, eşe dosta sorarak gitmedik. ödediğimiz paralar da hiç azımsanacak paralar değildi. belki terör suçundan ağır cezada yargılanan biri o parayı ödemiyordur öyle söyleyim size. merak edenlere özelden bilgi verebilirim.

    üst edit 4: bir de başta avukatımız olduğu için vekaleti olduğundan dolayı evi kiraya verebilmiştir diye düşünülmüş. bu süreç başlar başlamaz kendisini azlettik zaten.

    üst edit 5: son olarak icra memurunun tutanağını paylaşıyorum kanıt olması ve hikayenin uydurma olmadığının anlaşılması için.görsel

    yaklaşık 2 senedir devam eden ve her aşaması ayrı bir rezillik olan başımızdaki bela hakkında artık dertleşme zamanı.

    2019 senesinin başlarında, muğla'nın bodrum ilçesinde bulunan evimizi, ilçede avukatlık yapan birisine kiraya verdik. ilk yıllarda annesi ve kardeşi ile evde uslu uslu yaşadı, hiç bir sorunumuz olmadı. hatta başka konularda bazı davalarımıza bakmak için avukatımız bile oldu. ta ki 2021 yılının yaz aylarına kadar.

    bu dönemde evin önünde belirli süreler bulunan bazı farklı arabalar görmeye başladık. bir gelen araba 1 hafta 10 gün kalıyor, bir süre sonra başka bir araba gelip aynı sürelerde o kalıyordu. şüphelendiğimiz için sitenin bahçıvanını da konu ile ilgili uyardık. zaten çok kısa bir süre sonra şüphelendiğimiz konuda haklı olduğumuzu anladık.

    avukat kiracımız, kira sözleşmemizin 1. maddesinde açıkça belirtilmesine rağmen evi alt kiraya veriyordu. bize ödediği 1 aylık kirayı neredeyse 1,5 günde kazanıyordu. neyse, sözün özü kontrata uymuyordu. bizde kendisi ile artık ev sahibi kiracı ilişkimizin devam etmesini istemediğimizi ve evi tahliye etmesini istedik.

    aylardan temmuz'du. ağustos'un ilk haftasını takiben evi boşaltacağını hem sözlü hem yazılı olarak taahhüt etti. tarih yaklaştığında ise bir telefon konuşmasında sinkaflı küfürler de ederek evi boşaltmayacağını belirtti. hatta sözleşmeyi götümüze sokmamız gerektiğini ve bize neler neler yapacağını anlattığı bir iki konuşma daha gerçekleşti.

    akabinde karakolda suç duyurusunda bulunarak başlayan hukuki süreç 2023 yılının mart ayı sonlarında, görülen düzinelerce duruşmanın sonunda hakimin bizi haklı bularak evin tahliyesine karar vermesi ile son buldu. daha doğrusu biz öyle sandık.

    tabi kiracının avukat olması ve çok şahane hukuk sistemimizin her işe yaramaz noktasını bildiğini belirtmeme gerek yok sanırım.

    neyse, tarihler nisan ayının 3. haftasına doğru girdiğinde mahkemenin kararını uygulamak için icra memurları, polis, çilingir, taşıyıcı, kamyon gibi faktörler ile eve gidildi. maksat evi tahliye etmekti. bu arada zaten kiracı tahliye kararını bildiği için başka bir yerden ev tutarak evimizi boşaltmaya başlamıştı. bundan dolayı evde bulunan sadece 3-5 parça eşyayı alması için icra memurları, şu anda tarif etmekte zorlandığım ve ne sıfat bulursam bulayım yetersiz olduğunu hissettiğim kişiyi arayarak bu kalan 3-5 parça eşyayı almasını istedi. kendisi de tabi ki alacağını ancak 2 saat sonra olabileceğini belirtti. buraya kadar bir problem yok sayılır.

    bu konuşmadan yaklaşık 15 dakika sonra evin önünde bir araba duruyor ve 3 kişi inerek eve giriyor ve evde ne olduğunu soruyor. tabi haliyle evdeki ekip de aynı soruyu onlara yöneltiyor, siz kimsiniz diye de ekleyerek. ne cevap verse beğeniriz?

    tahliyesine karar verilen kişiden evi kiralayan yeni kiracılar olduklarını söylüyorlar. biz bu cevabı beğenmiyoruz tabi. kendilerine hukukta da olduğu gibi 3. kişi diyelim artık. anlaşılıyor ki kiracı, tahliyesine karar verildikten sonra evi, noterde yaptığı bir sözleşme ile 3. bir kişiye kiralamış. tabi hepimizin aklında sahibi olmadığın, tapusuna sahip olmadığın bir mülkü nasıl olur da noterde onaylatarak bir başkasına kiralarsın gibi haklı olduğunu düşündüğümüz bir soru var.

    biz daha bu sorunun cevabını bulamazken icra memuru ne yapsa beğenirsiniz? baştan söyleyim, biz yine beğenmedik.

    orada mülkün sahibi ve elinde hakimin tahliye kararı dururken, yine elinde nasıl yapıldığı belli olmayan 2 sayfalık sözleşme müsveddesi olan kişiye veriyor evin anahtarını.

    bizim maçımız bitmiş, 2 yıla yakın yorucu, sinir bozucu bir süreci geçirmiş ve artık soyunma odasına gitmeyi bekliyorken 1 tane, buraya hakkında düşündüklerimi yazamayacağım bir memur kalkıyor ve bizi yeniden maça sokuyor.

    yahu sen anahtarı evin sahibine verip hakimin kararını uygulasana. sonra da öteki tarafa dönüp, "kardeşim siz burayı gerçekten kiraladıysanız dolandırılmışsınız, gidip hakkınızı hukuki yollardan arayabilirsiniz" desene. zaten maddi ve manevi zarar içerisinde olan ve sinir uçları oynanmaktan yıpranmış kişileri neden zorluyorsun.

    neyse, bayram tatili bittiğinde aklımıza gelen herkese dava açmaya hazırlandığımız bu günde annemin elinde telefonla gelip "bana birinden mesaj gelmiş" demesi ile yeniden bayram gündeminden çıktık. annemin hattı benim üzerime olduğu için yaptığı araştırmada buna ulaşabilen eski kiracı, gönderdiği ses kayıtlarında karımın artık karısı olacağından, anamızı sikeceğinden vb. şeylerden bahsediyor. tabi o dakikalardan gözüme uyku girmeyen bu dakikalara kadar, 3. sayfalara konu olmakla bir türlü işlemeyen hukuki yollardan devam etme seçenekleri arasında büyük git geller yaşıyorum.

    peki siz olsanız ne yaparsınız?

  • 9. atatürk demirtaş'ı serbest bırakır mıydı

    rahat bırakın lan şu adamı, yarak kürek konulara alet etmeyin. sikecem demirtaşınızı da siyasetinizi de.

  • 10. 22 nisan 2023 chp'nin sığınmacılar açıklaması

    burada, ''realist olalım, artık gönderemeyiz, gerçekçi olmak gerekirse...'' diye başlayan yılgın cümlelerle insanlara umutsuzluk aşılamaya kalkanların dünyadan haberi yok.

    (bkz: türkiye'nin cenevre mülteci sözleşmesi şerhi)

    bakın ortada kapı gibi uluslararası bir sözleşme var. türkiye bu sözleşmeye taraf olurken, ateş hattı bir coğrafyada olduğunu çok iyi bilen dönemin bürokratları anlaşmaya coğrafi sınırlama şerhi koydurmuştur. buna göre türkiye, doğu ve güney sınırlarından ülkeye giren yabancı uyrukluları bu sözleşme kapsamında ''mülteci'' olarak kabul etmemektedir. bu nedenle sınırdan düzensiz ve kaçak olarak giren tüm suriyeliler geçici sığınmacıdır. afganlar, pakistanlılar ve diğerleri zaten direkt kaçak statüsünde.

    vatandaşlık alan suriyelilere gelince, verilen vatandaşlıklar yasa dışıdır. dünyanın neresinde var vatandaşı olduğun ülkenin resmî dilinde kendini makul derecede ifade edemeden, o dilden tek sözcük öğrenmeden avantadan vatandaşlık almak? bunun bir örneği varsa söyleyin de bilelim.

    adam gelmiş diyor ki, vay efendim vatandaşlık almışlar da, burada mülk edinip iş kurmuşlar da, uluslararası kamuoyu canımıza okurmuş da, insanî şartlar çiçek böcek falan filan. ulan yunanlar bunların botlarını batırıp akdeniz'in serin sularına gömerken bu anlaşmalar askıya mı alınıyor? bu yasalar bir tek bize mi söküyor? geçin bu içi boş ikiyüzlü hümanist politikaları!

    hepsinin gönderilmesi, kararlı ve ülkesini düşünen vatansever birilerine bakar. gerisi lafügüzaf.

  • 11. 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı

    nasıl değerli bir bayram olduğu yıldan yıla unutturulan, umursanmayan bir bayram haline geldi.

    tarihte bilinen ilk türk devleti asya hun devletiyle beraber yirmiden fazla devlet kurduk. hepsinde de bir türk geleneği olarak meclis ve türevleri vardı. ancak bu meclisteki üyeler hükümdar tarafından seçilen insanlardan oluşuyordu. ankara savaşından sonra ise devlet bu yönetici sınıfını daha çok devşirmelerden seçmeye başladı. fatih zamanı daha da hızlanan bu tercih yıllar içerisinde hemen hemen tüm yönetici sınıfın türk unsuru dışındaki milletler tarafından oluşmasına da zemin hazırladı. fransız ihtilalinin en önemli çıkarımı ise ulus devletlerin varlığıydı. artık imparatorluklar çağı geride kalıyor ve hakim milletlerin oluşturduğu ve kurucu halktan adlarını alan bu devletler dünya tarihine merhaba diyordu. buna en fazla direnen üç imparatorluk ise birinci dünya savaşının sonunda yıkıldı. hatta rusya çarlığı daha 1917'de savaş bitmeden yıkılmıştı. avusturma-macaristan imparatorluğu bölünmüş, osmanlı devleti ise kendisine dayatılan ağır antlaşmalarla varlığını bir süre daha devam ettirmek niyetindeydi. osmanlı devlet yönetimindeki azınlıklar da balkan ve birinci dünya savaşı sonrasında tabii oldukları devletlerin tarafına geçmişlerdi. elde kalan milliyetçiler ise ankara'ya kaçıp milli meclisin kurulmasında önemli rol oynamışlardı.

    işte mustafa kemal'in benzersiz eseri meclis değişen dünya konjonktürünün etkisi ve büyük gayretlerle böylesine zor şartlar altında kuruldu. tüm dünya türkleri bir iç anadolu ülkesi haline getiren antlaşmadan son derece memnundu. hatta padişah bile. ancak milli meclis ve onun kahraman ordusu batının bu huzurunu çabuk kaçırdı. binlerce şehit kanıyla sulanan vatan toprağı yıldırım savaşının ilk örneklerini icra ederek anadoluyu 9 günde düşman işgalinden temizlemeyi başardı. ama itilaf devletlerinin küstahlıkları henüz bitmemişti. lozan'a bile iki hükümeti yani ankara ve istanbul hükümetlerini aynı anda çağırmak gafletini gösterdiler. bu bardağı taşıran son damla olacaktı. uzun tartışmalardan sonra mustafa kemal masaya yumruğunu vuracak ve şöyle diyecekti.

    --- spoiler ---

    egemenlik ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye; görüşme ile, münakaşa ile verilmez. egemenlik, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. osmanoğulları, zorla türk milleti'nin egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı; bu musallat olmalarını altı asırdan beri devam ettirmişlerdi. şimdi de, türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, egemenlik ve saltanatını, isyan ederek kendi eline açıkça almış bulunuyor. bu bir olupbittidir. söz konusu olan; millete saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız? meselesi değildir. mesele zaten olupbitti haline gelmiş bir hakikati ifadeden ibarettir. bu, mutlaka olacaktır. burada toplananlar, meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce uygun olur. aksi takdirde, yine gerçek gerektiği şekilde ifade olunacaktır. fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.

    --- spoiler ---

    bu şekilde saltanat kaldırılmış ve 2000 yıllık türk hakan geleneği yerini cumhuriyete bırakmıştır. dünyada o sırada herkes askercilik oynarken, asker olmayan devlet adamları bile kendilerine türlü türlü üniforma tasarlarken mareşal mustafa kemal atatürk sade asker üniformasını çıkarmış, bıyığını kesmiş, sayısız devrim yaparak türkiye cumhuriyeri'ni modern, müstakil ve bağımsız bir devlet haline getirmişti. hitler, mussolini, statlin ve hatta churchill devletlerinin geleceğini ihtişamlı ordularına ve gelişmiş silahlarına emanet ederken, atatürk'ün emanet ettiği çocuklar ve gençlerdi. yıllardır yazdığı nutuk adlı eserini gençliğe hitabe ile başlarken ve bitirirken şöyle diyecekti.

    --- spoiler ---

    ey türk gençliği! birinci vazifen; türk istiklalini, türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
    .
    .
    .
    ey türk istikbalinin evladı! işte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

    --- spoiler ---

    benim babam köy öğretmeniydi. ilk öğretmenim de kendisiydi. birleştirilmiş sınıflarda ben okula başladım. okuma yazmayı henüz öğrenmiştik. 23 nisan'ın çocuk bayramı olduğunu daha okulun ilk günlerinde bize söylemişti. köyümüzde bırakın bakkalı fırın bile yoktu ve annem ekmeği evde kendi yapıyordu. aylar öncesinden herkese babam görevler vermiş, piyesler çalışılmış, maniler ve şiirler ezberlenmişti. yeni okuma yazma öğrenen birinci sınıflar ise birer konuşma yapacaklardı. 37 kişilik sınıfın gösterisini izlemeye tüm köy halkı da davet edildi. babam bir hafta kala şehre gidip maaşıyla her bir öğrenci için ikişer adet oyuncak alıp geri dönmüştü. saatler süren bu kutlamalar bitince her bir öğrenci çekilişe katılıp oyuncakları ve anne babalarıyla evlerine döndüğünde babamın gözleri ışıl ışıldı. elbette biz çocukların da. bir felaket olsa ve haritadan silinse kimsenin haberi olmayacak bu 100 haneli köyde bayram tüm coşkusu ve gururuyla bundan 32 sene evvet böyle kutlandı.

    görsel

    geçen hafta ise okullar tatile girerken bizim çocukların okulundan bir mesaj geldi. pazar gününe denk gelen 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı 29 nisanda kutlanacaktı ve herkesten kırmızı beyaz kıyafet alınması istenmişti. siz istediğiniz kadar kırmızı alt beyaz üst alın çocuklarınıza bu bayramı sevdiremezseniz biz hiçbir şeyi başaramayız. zaten yıllardır bu ülkeyi sevmemek için her şey yapıldı. gidenler neden gidiyorlar sizce? onlara sevecek ve gurur duyacak hiçbir şey bırakmadık. bizim için böylesine değerli bir bayramı gasp etmeden önce önemsemiyoruz.

    iki şeyi doğru anlamak ve anlatmak lazım artık. 23 nisan 1920 ile birlikte değişen tam olarak şuydu. bu zamana kadar bir sülalenin önderliğinde genellikle babadan oğula geçen bir saltanat ve onun dar, halk tarafından seçilemeyen ve ulaşılamayan bir azınlık tarafından yönetilen devletin kulları artık yöneticileri kendi seçiyor, maaşlarını bu yöneticilere kendisi veriyordu. yönetilenler seçimle değiştirilebildiği gibi, eleştirilebiliyor, denetlenebiliyordu. yönetici seçkin sınıf artık halkın memuruna dönüşüyordu. dünyanın bu aşamaya gelmek için oluk oluk kan akıttığı süreci biz en az kayıpla ve en az kanla hatta kansız bir şekilde atlattık. demokrasi ise cumhuriyetin çileği olmuştu. elbette demokratik cumhuriyetimiz kusursuz değil. ancak o kadar güçlü ki bu kadar saldırıya ve dezenformasyona rağmen hâlâ dimdik ayakta. işte bunu iyi anlatmak lazım.

    ikincisi ise ulusal egemenlik ile çocuk bu bayramda bir araya getirildi. çünkü artık türk çocuğu vatanı için sadece kanına ihtiyaç duyulan bir varlık değildi. o bu ülkenin ve devletin en değerli hazinesiydi. eşi benzeri olmayan tek çocuk bayramı da türk çocuklarına nasip oldu.

    çok sevdiğim ve babamın köyünde atatürk büstünün önünde yazan sözle yazımı bitireyim.

    --- spoiler ---

    çocuklarımız geleceğin mayasıdır. onları sevip öyle yetiştirelim.

    m. kemal atatürk.

    --- spoiler ---

    tüm çocukların ve ulusumuzun bu eşsiz bayramı kutlu olsun.

    kalın sağlıcakla.

  • 12. akp gidiyor mutlu musunuz

    allah'ım şu mübarek gün yüzü suyu hürmetine içimizi biliyorsun. artık türkiye'de bu zulüm bitmeli.

  • 13. 30 yaş üstü olduğunu tek cümleyle anlatmak

    tek kelimeyle anlatırım; telsim

  • 14. 1 mayıs 2023 memura zam müjdesi iddiası

    --- spoiler ---

    memur , zaten iktidarı destekliyor. boşuna ayrıca para vermeye gerek yok. desteklemeyenlere verseler daha çok işe yarar.
    --- spoiler ---

    ben dahil yedi sülalem memur, hangi memur lan o. biz yıllardır muhalefete oy atıyoz .
    2010 2015 aralığında bir yeni memur kredi çekip sıfır araba alabiliyordu. şimdi kirayı zor ödüyoruz. asgari ücretten hallice para veriyorlar.

    sosyal medyadaki işim gereği iphone 14 alasım var, kredi çekmeyi düşünüyorum. sence ben oy atar mıyım aq.

  • 15. 14 mayıs 2023 genel seçimleri

    başlıktaki memlekete gittim herkes akpye oy veriyor demek ki akp kazanacak entryleri çok komik. benim geniş ailemde ben küçükken bir iki mhp hariç herkes akpye oy veriyordu. son 2-3 seçimde bu yarı yarıyaydı. şu an sadece 2 tane aile üyem kaldı ki onlar da zaten aç kalsa yine de gider verir. tüm türkiye benim ailemden ibaret değil tabi ki ama sizin taşradaki hayattan tek beklentisi karnının doyması olan köylü(aşağılamıyorum sosyal sınıf olarak) akrabalarınızdan ibaret de değil. matematik basit 2018 seçimlerinden sonra hiç oy kaybetmemesi üstüne yeni oy kullanacak milyonlarca gencin de oylarının neredeyse yarısını alması gerekiyor mevcut hükümetin sizce mümkün mü? bence değil.

  • 16. mauro icardi

    bu sikikde ligimizi iyice uganda ligi belledi aq.. o nasıl penaltı lan at kafası??

  • 17. fenerbahçe ve galatasaray'ın 23 nisan paylaşımları

    "ya hayır gs'nin 23 nisan paylaşımı bu değildi tammı?"

    hayatım, kimse gs 23 nisanı kutlamadı da direkt böyle bir paylaşım yaptı demiyor. iki taraf da 23 nisanı benzer paylaşımla kutladı zaten. burada söylenen sonra ne yapıldığı.

    fenerbahçe çocuklar için şenlik yapmış, çocukları eğlendiriyor ve bunu paylaşmış. galatasaray da sizin çocuk kaç kez şampiyon oldu diye paylaşım yapmış ve gerizekalı taraftarlarını eğlendiriyor.

    hayır böyle iğrençlikler yapıp takımınızı içten içe ağlayarak savunmak zorunda kalacağınıza en başından hiç yapmasanız daha kolay olmaz mı ya? bir kere de erkek gibi çıkıp "allah aşkına kim yönetiyor bu hesabı, bir uyarın kendisine çeki düzen versin" deyin.

  • 18. 23 nisan 2023 galatasaray'a verilen penaltı

    ortamlarda sorarlarsa lale orta fener gol dersiniz, kim bilecek?

  • 19. 100. yıl marşı

    uğur ışılak'ın yaptığı propaganda şarkısı gibi.
    fazıl say'ın yazdığı dostluk, kardeşlik türküsü olur o ne biçim marş.
    ataol behramoğlu'nun ki de güzel bir atatürk ve cumhuriyet şarkısı olmuş.

    henüz marş niteliğine yakışır bir 100. yıl marşı denemesi bulamadım.

    10. yıl ve 50. yıl marşı'na baktığım zaman marş böyle olur diyorum. o marş hissi olacak. olmak zorunda.

    10. yıl marşı şanlıdır, coşkuludur, hızlıdır devrimin sertliğini, hızını, coşkusunu ve radikalliğini temsil eder. çünkü devrimin en heyecanlı zamanları, atatürk devri söz konusudur. hala inkılap devam etmektedir.

    50. yıl marşı ağır başlıdır, oturaklıdır. rejimin oturaklığı, sarsılmazlığı, atatürk’ün çizgisi, devlet otoritesi temsil edilir marşta. temposu daha düşüktür, çünkü inkılaba dair bir heyecan yoktur. artık mevcut rejim vardır, atatürk ölmüştür ve tarihselleşmiştir. artık atatürk devri değil, atatürk’ün "izi" mevzu bahistir.

    100. yıl marşı da marş niteliğini korumakla beraber modern olmalıdır, gençliğe ve türklüğe atıf yapılmalıdır. özlemi temsil etmelidir. yeniden ayağa kalkışı, bir nevi kendini yenileyen inkılap'tan bahsedilmeli. ancak bunların hiçbiri yok. daha doğrusu ortada marş yok. şarkı, türkü yapmışlar.

  • 20. doktoralı eşin menemen yapması

    semt pazarına falan da gidiyordur kesin vizyonsuz.

    diploması hemen iptal edilmeli.

    rezalet hadise.

  • 21. erkeklerin evlenmek istediği kızda aradıkları

    erkekler boşuna burda kimseyi kandırmasın, güçlü, ayakları üzerinde duran kadınlar size ne kadar çekici gelse de evlenince top gibi yapıp bir kenara fırlattığınız çorabın hesabı sorulduğunda nerde hata yaptım diye düşüneceksiniz.

  • 22. bursa'nın en güzel yeri

    altıparmaktan çekirge'ye giden yolu.

  • 23. 23 nisan temalı 2023 ak parti reklamı

    içinde atatürk' ün olmadığı, sadece bir saniyeliğine anıtkabir' in gösterildiği, ispanyol gemisi ve italyan arabasının reklamının yapıldığı reklam.

  • 24. ortadoğu halklarının geri kalma sebebi

    islam
    başka yanıt olmadığını hepimiz biliyoruz.
    islam diye bize dayatılan emevi kurgusu arap dini derseniz daha üsturuplu bir cevap olur.

  • 25. erkek olmanın en zor yanı

    duygusal olanı gay, partnerini kısıtlamayanı gavat, saygısından ses çıkarmayanı pısırık olarak gören bir toplumda en zor kısım 'medeni' bir erkek olmaktır.öyle ki taa çocukluktan başlar, torun sahibi olana kadar size saçmalıktan ibaret binlerce yasa dayatılır.

  • 26. kılıçdaroğlu'nun imamoğlu ve yavaş'la videosu

    kılıçdaroğlu kampanyasında imamoğlu ve yavaş'a ne kadar çok yer verirse kazanma ihtimalini o kadar arttıracağından mantıklı ve yararlı bir video.

  • 27. aynı hatayı iki kez yapan birini affeder misin

    bir kez affetmişsem 2-3-5 kez de affedebilirim.ta ki tükenene kadar.
    o yüzden en iyisi ilkinde kesip atmak. tüketmeyin ruhunuzu.

  • 28. rusların en iyi olduğu konu

    edebiyat.
    puşkin, dostoyevski, tolstoy, çehov, gogol, gorki, lermontov, bulgakov, turgenyev...

  • 29. ilk satın alınan korsan cd

  • 30. konserine gidilemediği için kahrolunan sanatçılar

    (bkz: the cranberries) dokunsalar ağlayacak kıvama geliyorum adını bile söyleyince.
    (bkz: leonard cohen) yani bunu tarif etmek için ne denebilir ki?
    (bkz: vaya con dios) nah neh nah söyleseydik ya beraber! :(
    (bkz: the civil wars) bunlar neden ve neden ve neden dağıldılar? :(
    (bkz: queen) bunu yazarken ağlıyorum. :(
    (bkz: michael jackson) gitmeyip de yazmamak olur mu? olmaz! :(

    bir kez daha: :(

  • 31. rte'nin gençlere vergisiz teknoloji ürünü vaadi

    para peşin kırmızı meşin reis. bir kararnamene bakar. niye seçimi bekliyoruz ki? benim kısa pantolonlu nargilecim neden ps 5’e hemen sahip olamıyor?

  • 32. boğa boğa

    köy yaşamına özenen insanlara, bilhassa ege köylerinin 'gerçekte' nasıl yerler olduğuyla ilgili bazı işe yarar ipuçları veren şahane film.

  • 33. makarnaya en çok yakışan şey

    vıcıklıktır. evet, vıcıklık. makarna dediğin vıcık vıcık olmalı. dişe gelecek şekilde haşlarsın önce. haşlama suyunun bir kısmını ayırırsın. soslama için tavaya malzemelerini koyarsın. pesto, köri sos, salça vb. daha sonra makarnayı eklersin. güzelce karıştırırsın. sosu karışınca bir küp tereyağı eklersin, güzelce eritir ve makarnayı bağlarsın. tuzunu, karabiberini eklersin. haşlama suyundan da ekleyerek karıştırıp vıcık vıcık oluşunu izlersin. kaşıkla karıştırırken yükselen o vıcıklık sesi insanın kulağındaki pasları sökerek eargasm yaratır. o an makarnaya dokunmak, bağrına basmak, sarılmak ve sevişmek istersin. sosun kıvamıyla muhteşem bir boyuta ulaşmış vıcık makarnanın sesi insana ufak çaplı bir cennet deneyimi yaşatır. bulutların üzerinde huzura kavuşmuş gibi hissettirir. daha sonra bir güzel yersin. doyamazsın, ikinci tabağı yersin. ulu tanrım dersin kendi kendine... ulu tanrım lütfen doymayayım ve lütfen bu makarna bitmesin.

  • 34. yazarların telefon wallpaper'ı

    görsel

  • 35. 23 nisan 2023 erdoğan'ın anıtkabir'e gitmemesi

    z kuşağı olarak adlandırdığımız 2000 ve üzeri doğumlu saygıdeğer kardeşlerim bu entry özellikle size bir ışık kaynağı olsun diye yazılmış ve düzenlenmiştir.

    - türkiye ekonomisinin son 28 yılda nasıl rezil rüsva olduğunu detaylı bir şekilde cümlenize can-ı gönülden anlatacağım;

    1995 senesinin yazı gaziantep/şahinbey ilçesinde ikamet ediyorduk. o zamanlar henüz 6 yaşındayım ve önümüzdeki dönem ilkokula başlayacağım. babam, antep endüstri lisesinde yazman yani memur bir adamdır. benden büyük okul çaglarında 2 ablam / 2 abim var. biz 7 kişilik aile olarak bir memur maaşıyla iyi - kötü hayatımızı idame ettiriyoruz. bakın evimiz kira ve ona rağmen babamın tek bir memur maaşı hepimizi geçindirmeye yetiyordu.

    bu şekilde hayatımızı sürdürürken o zamanın gaziantep belediyesinin yeni reisi (chp'li) celal doğan'dan güzel bir haber aldık;

    şahinbey ilçesinde perili kaya diye adlandırılan bir mahallede evi olmayanlar için bir bölge ayırtmışlar. o zaman biz, akrabalar diğer eş dostlarımız ve başka evi olmayan hemşerilerimizin her bir ailesine 150'şer m2 olan arsalar verdiler.

    hiç unutmam babam o yoklukta bize verilen alana kamyonla briket / çimento yığdı ve biz o arsaya 3 göz odalı, bahçeli, merdivenli oldukça şirin bir ev kondurduk. bizim gibi binlerce aile bu şekilde antep merkez ilçesinde ev sahibi oldu.

    bakın sevgili kardeşlerim sizlere anlatmak istediğim şudur;

    - bundan yaklaşık 28 sene önce evi olmayan aileler çok rahat bir şekilde barınabiliyorlardı. hatta 1994 yılı meşhur çiller hükümeti dönemi türkiye'de bir devalüasyon yaşanıyor ve dolar 3 katına çıkıyor. ondan 1 sene sonra ona rağmen biz çok rahat ev sahibi olabiliyorduk. o yıllarda her şehirde bu sistem uygulanmıştır.

    şimdi gelelim sadede !

    bu ekonomiyle afedersiniz ne kadar yırtınırsak yırtınalım değil ev sahibi olmak barınmak için resmen konteyner sahibi olabilsek bile kafidir diye düşünüyoruz. karavanda yaşamak isteyenler var, ahşap küçük evlerde yaşama hayali kuranlar var. şimdi ev sahibi olabilmek için 20 sene banka taksitine bağlansan bile hayal oldu. yani demek istediğim sevgili kardeşlerim üzerinden 28 yıl geçmiş olmasına rağmen o zamandan bu zamana çok gerilere gitmişiz.

    - tabiri caiz ise çomak sokarım ben böyle düzene.

    not: şimdi bazı ebabil kuşları çıkıp aynen şu şekilde;

    - iyi de kardeşim sen 6 yaşındayken bu kadar şeyi nasıl aklında tutuyordun diye sorular soracak. benim o arkadaşlara da cevabım;

    - 6 yaşında çocuk deyip geçmeyin, biz neyin ne olduğunu çok iyi biliyorduk yani aklımız her şeye yetiyordu. okuma yazmayı okula gitmeden önce çözdük. eğitim sistemimiz o kadar güzel ve yaşantımız o kadar kaliteliydi. zamanının gazetelerinden kupon biriktirir "meydan larousse ve britannica'nın cilt cilt ansklopedilerine" sahip olurduk.

    not 2: ulu önder atatürk'ün bizlere armağanı ulusal egemenlik ve çocuk bayramımız kutlu olsun.

    önemli not: ne olursa olsun karamsarlığa kapılma güzel kardeşim. bu ülkeden çok akıllı çok zeki insanlar gelip geçti ve onlardan bazıları şu anda aramızda yaşıyor. bu sensin kardeşim, bu sokakta simit satan bir işportacı, bu gece gündüz çalışan bir taksici arkadaş ve bu ekmeğini benzinlikte çalışarak kazanan bir gariban. bu markette bir kasiyer, konfeksiyonda bir makineci. bu okulda bir öğretmen, hastanede bir hemşire ve doktor. bu sokakta canını ortaya koyan bir polis ve bu sınırlarını düşmandan koruyan bir asker.

    - bu sensin sevgili kardeşim sen / sen bu ülkeninin bu vatanın bu toprağın bir neferisin. ve benim senden tek isteğim, geçmiş hakkında atıp tutan bir takım insanları kaale alma. geleceğine bak güzel kardeşim yani yaşayacağın güzel günlerin hayalini kur. ne olursun ama ne olursun yalnızca bunları düşün.

    unutma bu ülkeyi sen yöneteceksin !

    sen bu vatanın bir cevherisin / ben sana güveniyorum ve inanıyorum. en güzel günleri birlikte yaşayacağız. o güzel canını sıkma, kal sağlıcakla. gözlerinden öperim güzel kardeşim.

    burada bana ait bir sır var;
    görsel

    dip not: değerli yazar arkadaşlar bu entry'in geniş kitlelere ulaşması için bu başlığı ön plana çıkaralım, hepinize saygılar.

  • 36. şişko hatunla yazıştığını anlamak

    erkek fotoğraf gönderdiğinde mesaj atmayı kesen cinsler gelmiş burada iç güzellik martavalı okuduğu eylemdir.

    dış görünüm her şeydir ama insanın bütünü hakkında bilgi vermez. dış görünümü -bak tipi değil- kötüyse, sağlık sorunu yoksa kişisel bakımı ve özeni ile ilgili bilgiler verir.

    ayrıca burada hemcinslerini savunan kadınlar bu arkadaşları yanında taşır ki kendileri erkeklere güzel görünsün.*

  • 37. en pisi pisine ölen ünlü

    (bkz: erdal tosun)

    haberlerde gördüğümde çok üzülmüştüm. böbrek rahatsızlığı için hastaneye diyalize giderken direksiyon hakimiyetini kaybeden bir otomobil, orta refüje çarpıp takla atarak ünlü oyuncu erdal tosun'un kullandığı otomobilin üzerine düşmüştü. bana göre bundan daha pisi pisine bir ölüm olamaz. allah rahmet eylesin.

  • 38. 23 nisan 2023 fenerbahçe açıklaması

    cidden yüzsüzlükte ayrı bir seviye fenerbahçe, belki yüzsüzlükte 40 tane şampiyonlukları 8 yıldızları filn vardır, daha beşiktaş maçı ortadayken, ardanın kolpa penaltısı ortadayken şu tweet'i atmaya yüzğn olmaz be, insan bir kendine bakar.

  • 39. yine salgın başlasa aşı olur muydun

    salgından aşı sayesinde kurtulmuş kimselerin sorduğu soru. bir kısmı da gene olmam diye cevaplamaktadır.

    o beklediğiniz büyük "hepsi fake'miş" haberi gelmedi, sokaklar aşı olup pat küt yere düşenlerle dolmadı, bir iki sene geçsin gör bak dediğiniz bir iki senenin ilk senesi bitti ve hiçbir şey zannettiğiniz gibi gerçekleşmedi. öğretmen linci, doktor linci, kiracı linci gibi aşı olanları da linç etmeye çalıştığınız şu mecrada sonunda birileri kalkıp size haklıymışsınız demedi. attığınız her saçma tweet'in altına birisi gelip açıklamasını yaptı. baskı kurdunuz, stk gibi çalıştınız, gündem yarattınız, eyvallah, ama hiçbir işe yaramadı.

    biz sizden yediğimiz küfürle kaldık, sizin bir kısmınız yakınlarına covid bulaştırmasıyla kaldı. yapacak bir şey yok. bu kafayla gittiğiniz sürece ikinci pandem de gelir üçüncü de.

  • 40. top sakalsız yapılamayan işler

    teknosa personelliği.

  • 41. küveti doldurup içine uzanmak

    çocukluğumda vardı, ilk evimi aldığım da banyoyu yıkıp küvet yaptırdığımda eşim sinir krizi geçirmişti.

    yazlık evimde tepeyi de camlı yaptırdım yağmurun cama vurmasıyla içinde saatler geçirmek gibisi yok.

  • 42. fernando muslera

    kendisine sövenler gsli ise bizde bir altay bayındır var gönderelim.

  • 43. sinan oğan

    sinan oğan’a ırkçı diyenlerin dayanağı nedir çok merak ediyorum. hangi söylemi ya da hangi icraatinden dolayı ırkçılık iftirasına maruz kalıyor?
    kime “yunan dölü” dedi ya da kime “afedersiniz ermeni” dedi? bunu diyene bir kere ırkçı dediniz mi? aklınıza bile gelmedi ırkçı demek biliyorum.
    ezbere konuşmayın!

    bu ülkede asıl ırkçı birileri var ise pkk sempatizanlarıdır. hayatlarını kürt ayrılıkçılığına adamış bu yolda tüm insanlık dışı eylemleri yapanlardır. hanginiz pkk sempatizanlarına ırkçı dedi?

  • 44. sera kadıgil

    müzikte kalben neyse sinemada çağan ırmak neyse kadıgil de siyasette odur.

    bunlar popülizmin piyasaya sürdüğü yeni ürünler.

  • 45. kemal kılıçdaroğlu

    aktroll ve inceci görünümlü aktrollere her gece entry girmek için 00:01'i bekleten 13. cumhurbaşkanı.
    bu seçim ilk turda bitecek.

  • 46. para mutluluk getirir mi getirmez mi sorunsalı

    özgürlük getirir. mutluluk da getirmesin canım. ben bi belgrad'da ağlarım bi roma'da bi viyana'da. ağlarım yani. nerede ağlayacağına karar vermek istiyorsan ensen biraz kalın olacak.

  • 47. tcg anadolu'nun izmir'e götürülmesi

    sünnet çocuğu gibi gezdiriyorlar gemiyi :)

  • 48. bu saatte hala uyumama sebebi

    memphis grizzlies - los angeles lakers playoff maçı.

  • 49. gibi (dizi)

    --- spoiler 4x4 ---

    ummadigim bir anda gelen ve beni cok gulduren bir sahne oldu.
    ersoy'un siparis verirken meyveli gazozun aromasini dusundugu o bir kac saniye nedense bana inanilmaz komik geldi.

    --- spoiler ---