Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. dilara türkkan'ın yılbaşı partisi

    "annual christmas dinner'imizi abartan dilara vol2." yazmışlar bir hikâyede. ulan ingilizce türkçe karışık konuşan en babayiğit plaza insanı bile diz çöker tövbe ister bu türkçe karşısında. dinner'imizi nedir ya, bak sinirlerim zıpladı sabah sabah.

    tanım: en az akp güruhu kadar şatafata düşkün, bu vatana ve millete hiçbir faydası olmayan insanların katıldığı parti

  • 2. adalet bakanı'nın tarikat liderinin elini öpmesi

    yıllar geçtikçe nasıl da geriye gitmişiz.
    yavuz donat'tan gelsin;

    devlet protokolü gereği... önde "40 yaşındaki" başbakan yürüyordu... süleyman demirel.
    arkasında anayasa mahkemesi başkanı... genelkurmay başkanı.
    daha geride ana muhalefet partisi chp'nin "80 yaşındaki" genel başkanı... ismet inönü.
    genç başbakan süleyman demirel "ikinci cumhurbaşkanı ismet inönü'nün önünde yürümeyi" içine sindiremedi... ve...
    sanki ismet paşa ile bir şeyler konuşacakmış gibi yaptı...
    "inönü ile yan yana yürümeye" başladı.
    ismet inönü bir ara durdu ve...
    "sayın başbakan" dedi:
    - lütfen protokoldeki yerinize geçiniz... önden yürüyünüz... ben sizin arkanızdan yürüyeceğim... protokol insanı küçültmez.

  • 3. hamile kadına otobüste yer vermeme hakkı

    ne otobus yeriymis be kardesim. hayatta hicbir seyi olmayan insanlar, bindikleri otobusun koltugundan 'sahiplik' hissi tatmin ediyorlar.

  • 4. 27 aralık 2019 yerli otomobilin tanıtımı

    ne arabaymış avradını sikeyim 5 yıldır tanıtılıyor.

  • 5. 14 şubat'ta sözlük erkeklerine hediye gönderiyoruz

    42 yaşında insanım, bana verilecek en güzel hediye beni bir dağ başına bırakmak olabilir.
    mesaj atıp "2. dünya savaşına katılmış mıydınız", aman efendim "atatürk'ün çocukluğunu bizimle paylaşır mısınız", "piri reis ile arkadaş olduğunuz doğru mu" vs vs türünden mesaj atmayın. mağara duvarına resminizi çizer sizi rezil ederim.

  • 6. hiç sıkıcı kitabı olmayan yazar

    (bkz: jean-christophe grange)

  • 7. 35 yaş üstü olduğunu tek cümleyle anlatmak

    ilkokul’dan sonra anadolu lisesi sınavına girdim.

  • 8. the witcher (dizi)

    merak edilen dizidir.
    ya siz ne aptal adamlarsınız böyle. “bu akşam izleyeceğim bakalım” “ merak ediyorum” diye entry mi girilir. burası facebook mu birader hayırdır amk? diziyi izleyin yapın yorumunuzu da okuyalım neymiş ne değilmiş. adam bu akşam izleyeceğim için çok heyecanlıyım yazmış, bu kutsal bilgi için çok teşekkür ederiz kardeş.

  • 9. yılbaşını askerde geçirmek

    2009'dan 2010'a geçerken yaşadığımı hadise. dağıtılan kuru yemişi ve kantinden güç bela alabildiğim bir paket cipsi elma çayı eşliğinde yiyip saat 10'da uyumuştum.

  • 10. sözlükçülerin parfümleri

    buraya pahalı parfüm yazıpta, elli lira ucuza termos almak için bim'in önünde sıraya girenler aynı kişiler.

  • 11. çalışılan pozisyonlar ve maaşları

    ben 2018 marmara gsf grafik mezunuyum. önce 2 ay maaşsız staj yaptım, maslakta. 300 lira yemek verdiler 200 de yol. yetmedi tabii. her gün mesaiye kaldım, after effects bilen tek tasarımcıydım baya iş yaptım. tasarımcı ekip beni başarılı buluyordu. 2 ay sonra işe alacaktınız almadınız dedim 3 ay olsun dediler, tartıştım çıktım.

    sonra maaşlı işimde 2250 aldım, yine maslak'ta çalışıyordum. her gece 3'te çıkıyorduk. aylık yemek kartı 350 idi yetmiyordu. rezaletti. 5 markam vardı, hepsine ayda 30 video yapmam gerekiyordu. mesai ücreti zaten yok. o saatte ulaşım da olmadığı için mecbur taksiye biniyordum ama taksi ücretini önce ben veriyordum cebimden sonra onlar bana 1-2 hafta içinde veriyorlardı. bir de ofis içinde sigara içiyorlardı. 4,5 ay sabrettim sonra çıktım.

    sonra yine maslakta bir yere girdim bu sefer maaşım 2300. 4,5 ay ayda yüzden fazla içerik yapa yapa hayvan gibi portfolyom olmuş ama 50 tl anca fark alabildim. yönetim rezaletti. patronlar tasarımlarımıza karışıyordu, işleri çirkinleştiriyorlardı, müşteri temsilcileri çok pısırıktı, sürekli daha deneyimlilerin yaptıkları işlerin sıkıcı revizelerini yapıyordum. sigortamı da eksik yatırdıkları için maaşın bir kısmını elden veriyorlardı onu da geç veriyorlardı. 2 ayım doldu buradan da ayrıldım.

    işte şimdi mis gibi bir portfolyom var, grafik tasarımcı/jr. art director olarak 8,5 aylık deneyimim var. 3000 maaş istiyorum wowowo yapıyorlar. istanbul'dayım, ailem memlekette. asgari ücret verin oldu olacak.

    sonuç olarak işsizim.

  • 12. grup 84 emre aydın hayalet sevgilim

  • 13. ryan babel

    birazdan beşiktaşlılar bu başlığa gelecek, kafamızı sikecek. haklılar mı, haklılar.

  • 14. odtü mezunlarının artık iş bulamaması

    ülke öyle bir hale gelecek ki yurtdışında üniversite okumuş, 2-3 dil bilen insanlar bile kolaylıkla iş bulamayacak. çünkü bu ülkenin gençlerini kapitalizme yem ettiler. pırıl pırıl gençleri otokrasi ile sindirdiler.

    yazık oldu bir jenerasyona...

  • 15. alev topu üzerine gelirken söylenecek cümle

  • 16. ekşi itiraf

    şirketten dün kiralık araba verdiler altıma. sağını solunu kurcalarken bi baktım, arabanın sunroof'u var. malum, sunroof benim gelir grubumdaki insanlar için sık görülen bir doğa olayı değil. gördüğümde ilk tepkim "hananısikim sunroof var ya la" oldu öyle söyleyeyim.

    bu sabah işe gelirken de heves ettim, dedim "şu sunroof'u bi açalım bakalım." bu fırsat kaçar mı, bir daha allah bilir ne zaman oturacağım sunroof'u olan bir arabanın sürücü koltuğuna. açtım sonroof'u sonuna kadar, arkaya da dayadım pulp fiction müziklerini. adeta mia'yı yemeğe çıkaran bir vincent'ım o an. arka fonda bullwinkle çalarken püfür püfür rüzgar esiyor. flowers on the wall çalarken o an marcellus wallace'ın karşıdan karşıya geçtiğini hayal ettim falan . kendi kendime tertemiz eğlendim sabah sabah.

    ne var ki atladığım veya unuttuğum şöyle ufak bir ayrıntı var: mevsim kış. ve burası ankara. rüzgar esiyor dedim ya yukarıda, rüzgar değil o aslında, o aslında bir tipi, bir ayaz hatta bir tundra idi esasen. başta kafamın tepesi olmak üzere her yerim dondu tabi, ama "bi daa nerde bulcaz baba yumul yumul" düsturunu benimsemiş bir fakir olduğumdan mütevellit götüm donsa da (ki dondu da) kapatmadım sunroof'u. işyerine vardığımda kafam, boynum, omuzlarım ve ellerim buz tutmuştu.

    sabah evden çıkarken sapasağlamdım. şu an ise boğazım şiş ve ağrıyor, ateşim var ve burnum akıyor. resmen vizyonsuzluktan ve fakirlikten hasta ettim kendimi. doktora gitmeye korkuyorum yeminle, ilaç yazmayıp "ne tür bir gerizekalı kışın sunroof açar onu anlamaya çalışıyoruz" diyerek psikiyatri kliniğine sevk ederse birşey diyemem, haklı adam.

  • 17. müftüden düşük bel pantolon uyarısı

    hiç katılacağımı düşünmezdim ama adam haklı.

    orası bir ibadethane. dress code gayet açık. hem buna uymayıp hem de başkasının ibadetini sekteye uğratmak zannımca hoş değil. hiç kimse dua ederken çatal görmek istemez.

    müftü söyledi diye de her şeye kulp bulmayın bence.

  • 18. tarsus'taki esrarengiz kazı

    isa'nın mezarı demiş biriside. sanki kafa kağıdı ile gömdüler amk

  • 19. erkeğin kısa boylu olmasının avantajları

    otobüs taksi gibi yerlerde pratik ve konforlu şekilde oturabiliyorsun. başka da bir avantajını görmedim...

  • 20. buluşma yerine intikal ediyorum diyen kız

    bordo ruj sürmesi muhtemeldir.

  • 21. japonya ile türkiye iki devlet tek millettir

    peki bundan azerbaycan'ın haberi var mı?

  • 22. avukatların müthiş karizmatik olması

    hukuk artık zor bir bölüm değil, kimse de öyle tuğla gibi kitap bitirip mezun olmuyor, fakülte çevresindeki fotokopicilerden x hocanın ders notu özeti ile dersi geçiyorlar..ha 1960 yılı için düşünseydik dediğin doğruydu, misal idare hukukunda sıddık sami onar' ın 2 ciltlik idare hukukunun umumi esaslarını bitirmeden hocanın dersinden geçmenin mümkünatı yokmuş..o yüzden birçok şeyde olduğu gibi zamanla kalite de ters orantılı olarak hareket etmekte.

  • 23. acun denilince akla gelen ilk şey

    diablo sikerim belanı hee yavşak.

  • 24. yıllar sonra akp dönemine verilecek ad

    (bkz: muhafazakar talancılar)
    (bkz: abdestli kapitalistler)

  • 25. tuvalet kağıdını gidere atan hayvan

    öküz hayatında kanalizasyon sistemi görmemiş ki. büyük ihtimal halen künk kullanıyor. ayda bir de kovayla bok temizliyordur.

    doğru olanı yapan insandır. kendimi bildim bileli bu şekilde yaparım daha tuvalet tıkanması diye bir problem yaşamadım.

    oturduğum evlerdeki kanalizasyon yapısı sağlam, apartmanın/evin kanalizasyon sisteminden çıktıktan sonrası beni ilgilendirmez. koca sokağın kanalizasyonu tıkanıyorsa o yandaşın tekinin işini doğru yapmadığı anlamına gelir. belediyenin sorunudur.

  • 26. kemal kılıçdaroğlu'nun şeyhin elini öpmesi

    bildiğin amaçsızca sırf laf söylemek için açılmış başlık. o kişi mevlevi şeyhi. bu biçimde öpüşme ritüeli vardır.

    cahillikle-alçaklık arasında malum ince bir çizgi var :))

  • 27. varlık vergisine halkın isyan etmesi

    sadece %1 olan vergi. böylelikle 100 yılda ülkedeki değerli taşınmazlar komple satılmış gibi olacak. geleceğin baskıcı rejimlerinin ıslak rüyaları için ufak bir destek fonu olarak düşünülmeli.

    diyelim ki 5-6 milyon liralık bir mülkünüz var. eğer bunu elinizde tutmak için gereken vergiyi öderken zorlanacak bir durumdaysanız orta sınıftan zengine ulaşmaya çalışıyorsunuz demektir ve böyle bir rezillik kabul edilemez! herkes sınıfını bilecek ona göre davranacak. yok öyle arsaya yatırım yaptım 20 sene sonra köşeyi döndümler artık.

    memur musun; aç değilsin şükür et, işçi misin; bu akşam mesai var, küçük esnaf mısın; nasıl ya hala batmadın mı, neyse o zaman daha çok vergi ver. bu döngüde eksik birileri var. ununu eleyip eleğini asmış orta sınıf. piyasayla işi yok o yüzden diğer esnaflar kadar yüksek hızda fakirleşemiyor. bu verginin hedefinde de bu insanlar var.

    bence yanlış bir uygulama. bütün vatandaşlar teker teker incelenip gerekli görülmeyenler uyutulmalı.

  • 28. jelko obradoviç

    kadrosundaki buyuk starlari yazalim da anlasilsin ne oldugu durumun:

    kostas sloukas: fenerbahceye gelmeden once olyde 3uncu garddi. buyuk oyuncu falan degildi, kariyerinde atlama yapmak icin fenere geldi

    jan vesely: fenerbahceye geldiginde nbade 3le 4 arasina sikisan ve tutunamayan bir oyuncuydu. hic bir basarisi yoktu.

    gigi datome: hayal kirikliklariyla dolu nba kariyeri, sonrasi son bir sans olarak geldi.

    nikola kalinic: kizilyildizda oynayan bir genc yetenekti, fazlasi degil.

    melih mahmutoglu: hic bir takimda dikis tutturamamis, goksenin seviyesinde bi oyuncuydu.

    bobby dixon: eurocup seviyesinde skorerdi, berlinde hinesin ustunden attigi ucluk hala icimizi yakar.

    ekpe udoh, bogdan, bojan, bjelica, guduric fenerbahcede bugun olduklari seviyeye yukseldiler.

    yukarida saydigim oyuncularin 1 tanesi bile eurolig veya nba seviyesinde basarili tek bir sezon gecirmemislerdi obradovice geldiklerinde.

    bu sene ilk defa bu kadar yildiz transferi yapildi. oyuncularin arasinda o fenerde gormeye alisik oldugumuz arkadaslik ve cosku yok. kadro muhendisligi de kötü yapildi. belki de kotu bir sezon bizi bekliyor(ben hala ilk8 yapacagimizi dusunuyorum en azindan). ama bir sezonda koc yollanmaz. obradovic gibi bir koc, kariyerinden dolayi falan degil, fenerbahceye kadar kattiklarindan dolayi yollanmaz. ergin ataman obradovice 1 sezon ustunluk kurdu 1. o da gecen sezon. ondan onceki 4 sezonu konussaniza. serdar ali celikler ve tayfasi futbola donsun, caplari basketbola yetmiyor.

    koc ve gherardini burdan da cozumu bulacaktir. yonetimin artik belirsizligi cozmesi gerek. obradovicle uzatin! ne semih özsoy ne ali koc maclara gelmiyor. futbolda sampiyon olacaginiza guveniyorsunuz belki ama basketbolseverler(cok fazla kongre uyesi var iclerinde) sizi affetmez. obradovic alexiniz olur sizi golge gibi kovalar.

    basketbolda butce ulker birlesmesinden beri yuksek. basari ise obradovicle geldi. yillarca bu paralari harcayip babayi aldik. onceden f4 mu gorduk arkadaslar, adamlari f4da kotu oynadilar diye elestirecek kadar ileri gidiyoruz. obrayla uzatilirsa seneye gene cok buyuk bir ihtimal f4dayiz. ama yeni kurulacak olasi duzen tamamen belirsizlik.

    euroligde 5 kere final4a kaldik, 1 kere kupayi aldik, 1 kere de hakemler kupayi elimizden aldi. bundan daha buyuk nasil bir basari mumkun ki bu adami yollayacagiz? winner degilmis bilmemne tras yapmayin arkadaslar gozunuzu seveyim.

    tanim: galatasaraylilara hala basketbol izleten koc.

  • 29. gelmiş geçmiş en iyi canlı performans

    (bkz: su ayısı)

    150 derece sıcaklığa ve -272 derece soğuğa dayanabilen su ayıları uzayda dahi hayatta kalabiliyor.

    bundan daha büyük bir performans gösteren canlı hiç görülmedi. su ayılarının yaklaşık 520 milyon ila 100 milyon yıldır yaşadığı düşünülüyor. dinozorlara tanıklık etmiş bir canlıdan bahsediyoruz. öte yandan boyutları oldukça küçüktür.

  • 30. star wars episode ix the rise of skywalker

    dün gece istinye parkta yapılan ön gösterime katıldım, iyi ki de orada izlemişim. şu filme para vermek resmen israf.

    zaten jj abramsın iyi bir film yapmış olma ihtimaline inanmak başlı başına salaklıktı, boşuna beklenti yapmasaymışım keşke.

    yani film o kadar kötü ve star wars evrenine uzak ki, kötü klasmanına giremeyecek kadar kötü. yani benim için kötü phantom menace felandır. bu başka bi şey.

    yine bir klasik jj abrams klasiği olarak kovalamaca şeklinde geçiyor. sadece kovalamaca, ardı ardı kesilmeyen, oradan oraya. hikayeye açıklık getirecek pek az şey.

    rey’in arka planını öğrendik de, kocaman bir hasiktir dedim, o derece etkilemedi yani.

    yani cumhuriyet/imparatorluk, demokrasi vb star warsun temeline dair izlemeyi umduğumuz hiçbir şey yok. yani adamlar üçlemenin başında cumhuriyeti havaya uçurdu da, binlerce galaksi var, sağ kalanlar ne yapıyor ne ediyor. hiç mekan çekimi yok beni bu rahatsız ediyor, nerede bu galaksinin medeniyetleri? sadece direniş’in bir yerlerden bir yerlere kaçışı, tam yok olacakken son saniyede felan kurtarılmasını izliyorsunuz. bir de disneyin oyuncak satmak için hikayeye soktuğu yeni bir droidimiz var, ayrıca adamlar oyuncak satmak için dameron’ın yavuklusunun yüzünü bile göstermediler ya.

    falan filan, filmin sonunu return of the jedi sonundaki kucaklama sahnelerine benzetmeye çalışarak güzel bir son vermek istemişler sanırım ama o bile yapmacık, rahatsız edici geldi bana.

    he bu arada jj abrams zahmet etmesin, buyursun episode 10 senaryosu.

    episode x - dark side awakens

    karanlık tarafın yenilmesinden sonra cumhuriyet küllerinden kurulmuş, jedi geri dönmüş ve galakside yıllardır barış hakimdir, ancak rey karanlığın harekete geçtiğini hisseder. uzak bir galakside şüpheli ölümler cumhuriyet içinde huzursuzluk yaratmıştır, senato bu huzursuzluğun giderilmesi için reyi ve yoldaşlarını görevlendirir.

    episode xi - sith strikes again
    episode xii - rey ile gelinim mutfakta

    amına koyayım disney.

    rogue one, bu üçlemeyi alır üçle çarpar. şu an hikayeyi jj abramsa verdikleri gün zaten umudu kesmeliydik. yazık geçen 5 seneye.

    burada rogue one da gözlerini kırpmadan şehadete yürüyen kahramanlarımızı bir kez daha anıyorum.

  • 31. muhafazakar sosyal aktiviteleri

    1-)mangallı piknik yapıp geride tüm çöplerini ve en az iki tane boklu bebek bezi bırakmak

    2-) park ve bahçelerde ailecek yayılıp geride termit yuvası gibi çekirdek kabuğu bırakmak

    3-) nargile ile aşk yaşamak

    4-) cuma günü 10 dakika dini sohbet yapıp yarım saat futbol muhabbeti yapmak

  • 32. üniversite mezunlarının işsiz kalma sebebi

    aslında üniversite okumaması gerekenlerin işsiz kalması durumudur. 15-20 sene önce olsa şuan üniversitede öğrenci olanlar liseyi bile bitiremeyen insanlar olacaktı. şuan o düşük zekalarıyla liseyi de bitiriyorlar saçma sapan da olsa illaki bir üniversiteye gidiyorlar. her şeyin içi boş. eğitim kavramının içi boşaltıldı. liseler okulda olmaması gereken it kopuk tinerciyle dolu şuan... bir üniversite hocam 90' larda öss sınavında yaptığı netleri yazmıştı. hatırladığım kadarıyla erciyes üniversitesi edebiyat fakültesine girebilmek için bile sınavda baya baya yüksek puan alması gerekmiş. atıyorum 30 soru varsa 25 net çıkarmış falan... şuan 30 soru varsa 7 net çıkar herhangi bir yeri kazanıp yıllarca oyalanıyorsun zaten. ki son yıllarda bunun boku çıktı. gördüğüm her zengin çocuğu hukuk okuyor mesela, ülkede hukuk okumayan kaç kişi kaldı merak ediyorum.

  • 33. bir şirketin kalitesiz olduğunu gösteren detaylar

    eğer bir plazaya değil de müstakil bir yapıda görüşmeye gidiyorsanız klimaların markasına bakın, çalışanların olduğu bölümde daikin, mitsubishi electric gibi fiyatı yüksek markalar varsa korkmayın,ama airfel rubenis falan gibi bir marka görürseniz görüşmeyin bile.
    alacağı cihazın en ucuzunu alan patrondan çalışana hayır gelmez defalarca test ettim tecrübeyle sabittir.

  • 34. tenet

    sözlüğün iyice ku klux klan'a döndüğünü anlamama neden olan film. siyah oyuncu görünce swj diyen var anasını satayım.

  • 35. barış atay'ın meclis bütçe konuşması

    adam iyi konuşmuş diyorum diyor ki vatan haini. diyorum tamam da yanlış mı doğru ama vatan haini. ne anlatsan boş bu insalara.

    denizli milletvekili sen ne sahtekar adamsın insanlar bilmiyor mu saraylarınızı. çakma ahmet kural.

  • 36. büyüdükten sonra sevilen yiyecekler

    -biber dolmasının biber kısmı.

    -türk kahvesi

  • 37. 20 aralık 2019 anadolu efes cska moskova maçı

    before
    after

    (bkz: hahahahahahah)

    demek ki neymiş? öyle yetersiz ve ezbere basketbol bilgin(!)le popülist yaklaşmayacak, kendi kendini rezil etmeyecek, efes başlığında obra demeyecek, sözlüğe madara olup büyük konuşmayacakmışsın. bu da sana güzel bir ders olsun.

  • 38. okulumun bana verdiği ankete yardım istiyorum

    açaydım kollarımı
    anketi dolduraydım.
    hani nerede anket?

  • 39. abd'ye yanıt olarak yaptırımlarımız olacaktır

    eğer yaptırımda kararlıysan o zaman boeing'e verilen uçak ihalesini iptal et ve kürecik üssünü kapat, abd ile olan vize protokolünü değiştir ve abd vatandaşlarını sınır kapısında vize vermeyi bırak ve vizelerin konsolosluktan alınacağını ilan et.bunun yanında mecliste bir komisyon kur,bu komisyon abd'nin vietnam'da, nagazaki'de, hiroşima'da yaptıklarını,işledikleri insanlık suçlarını araştırsın.bu kararları al ve beklemeye geç.küreciği kapattıktan sonra da eğer bir abd li çıkıp da işte askeri işbirliği,kürecik,radar falan filan derse madem ermenileri çok seviyorsun git o zaman küreciği ermenistana kur de...onlar nasıl yaptırım paketi hazırlıyorsa sen de bunları paket olarak yap,bunu yaparken de bu kararları meclisten geçir muhalefet de destek versin.

  • 40. muhasebecilerin müthiş karizmatik olması

    (bkz: the accountant)
    her gariban muhasebecinin kendinden bir şeyler bulduğu güzel bir film.

  • 41. yazarların futbolda beğenmediği kurallar

    penaltı kurtarıldığı zaman pozisyonun devam etmesi . kaleciye yapılan en büyük haksızlıktır.

  • 42. açılacak pompacı için isim önerileri

    (bkz: vergi dairesi)

  • 43. erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular

    dünya sanat tarihine geçmiş bir ressamın bir resmi olsaydınız; hangi dönemi ve hangi ressamı tercih ederdiniz?

  • 44. rüyaların geleceği gösterdiği gerçeği

    dün gece uzun zaman sonra, yıllar önce ölmüş olan anne babamı gördüm rüyamda.

    babamı bir araştırma hastanesinin yoğun bakımında kaybettim. o yapayalnızdı içeride, ben ondan da yalnızdım dışarıda. şehirlerden malatya'ydı, zamanlardan temmuz.

    annemi ondan yedi ay sonra başka bir hastahanenin yoğun bakımında bir başına bırakmıştım mecburen. o da yalnızdı öteki aleme giderken. ben babasız ve yapayalnızdım dışarıda. bir mart seherine uyanmıştı malatya.

    aradan 10 yıl geçti;

    şimdi bawyera'nın ücra bir noktasında o yoğun bakımlarda kaybettiğim annem ve babam kadar yalnızım. ölmekten korkacak kadar yalnız. ölemeyecek kadar yalnız...

    rüyalar geleceği de, geçmişi de işaret edebilir. tam tersini de ama her ne olursa olsun, uzun zaman zaman sonra rüyamda sana sarıldım ya anne...

    varsın olacaksa olsun be anne! öldüğümü görmeyeceksin ne de olsa ve zaten ölümüne senin kadar üzülmeyecek hiçkimse...

    fena duygu yüklüyüm lan!

    edit: anladım ki anne kokusu geçmiyormuş zamanla ve mekanla!

    dünya dilsiz bir morgtur yokluğunda baba!

  • 45. vw'nin çarpışma testinde arka kapısının açılması

    buzdolabı esprileri
    tok kapı esprileri
    kullananların arabayı savunması
    küfürleşmeler
    diğer markaların da itin götüne sokulması
    arabadan anlayan bir kaç kişinin isabetli yorumları
    istiklal marşı
    kapanış

    (bkz: ben bu filmi seyretmiştim)

  • 46. yazarların gurur duydukları özellikleri

    her ne kadar günlük hayatta bazen angut gibi kalakalsam da bir filmin konusunu veya gizemini ya da anlatmak istediğini çok hızlı bir biçimde çözüp anlayabiliyorum, çok çok nadir ters köşeye yatıyorum.

    mesela tyler durden ve çoklu kişilik bozukluğunu, altıncı his'te ölünün kim olduğu, the others filminde aslında diğerlerinin kim olduğunu daha ilk dakikalarda bir bakıştan, tek bir kelimeden anladım. ve bunun gibi daha aklıma gelmeyen bir sürü film.

    bir tek memento'yu çözemedim, ilkinde önce 2. cd'yi, ardından 1. cd'yi izledim. bu nedenle anlamadım sanıp günler sonra tesadüfen doğru sıralamayla tekrar izledim, yine çözemedim.

  • 47. sıradan bir günü sıradışı hale getirecek şeyler

    sevgili ile sevişme eylemek.

  • 48. instagram kullanmayanların genelde çirkin olması

    intagram kullanan o kadar çok çirkin çomar ve kezban var ki, istatistiksel olarak bu önerme otomatik olarak çürütülmüştür.

  • 49. aşk için gidilen en uzun mesafe

    ben şu kadar gittim diye övünmeye gerek yok belki de. "en uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan..." diye bir söz vardır ya, tam da öyle. yoksa burnunun dibindeki adamla görüşemeyen bir sürü kadın gördüm ben. adam bir şekilde bir bahane bulup görüşmüyor işte.

    bu güne kadar uzak mesafe ilişkisine laf söyleyen, sorulduğunda "ben hiç böyle bir ilişki içinde bulunmadım" diyen biriydim ben. birkaç hafta önce konuşurken konu açılınca sonrasında oturdum düşündüm. fark ettim ki yıllar önce aşık olduğum adamla bildiğin uzak mesafe ilişkisi yaşamışım len ben! şimdi diyeceksiniz ki "yuh yeni mi farkettin", evet yeni farkettim.

    bambaşka bir ülkede tanışmış, bambaşka kültürlerde büyümüş bambaşka iki insandık. sonrasında da yaşadığımız şehirler arasında 5 saat varmış. o işi gereği sürekli seyahat eden, ben de o dönem sürekli gezen biriydim. o iş seyahatinden dönerdi, ben geziden ama dönüşümüz hep aynı yere olurdu. bildiğin tren istasyonunda, havaalanında buluşup eve birlikte dönerdik.

    şimdi ben bunu neden uzak mesafe ilişkisi olarak görmemişim onca sene, değil mi? görmemişim çünkü aramış, sormuş, duygusal bir bağ kurabilmeyi başarmış da ondan. özlediğim zaman bu adamın yanımda olabileceğini bilmişim. zaten özlemeye fırsat kalmadan görüşmüş, birbirimize zaman ayırmayı bilmişiz. geçmişe dönüp bu ilişkinin ne hissettirdiğine baktığımda hani böyle kuş tüyü yorgana sarılı, çoook rahat bir yatakta yatarsın ya, aynen bu duyguyu hissediyorum. huzur, güven, rahatlık, sıcaklık, samimiyet...

    yani biri size değer veriyor ve vakit ayırmak istiyorsa emin olun ayırabiliyor. bunun uzaklık veya yakınlıkla hiçbir ilgisi yok. bu anlamda en üzüldüğüm insanlar da yan yana olup karşısındakiyle görüşemeyenler. hani uzakta olsa insan bir süreliğine kendi kendini avutacak, bahanesi olacak belki ama o da yok. görüşmüyorsa, bahaneler buluyorsa görüşmek istemediklerinden, özlemediklerinden bana kalırsa. bundan dolayı en uzak mesafe bu insalar arası mesafedir. eğer bu anlamda karşınızdakine karşı içinizde en ufak bir acaba varsa genel olarak doğru çıkar. içinizdeki sese kulak verin.

  • 50. soslanmış ölü tavuk parçaları

    bitki cesedi, kafası kesilmiş soğan, beyin ölümlü vegan...