culpa lewis12
profili

  • 1 eylül 2023 konferans ligi kura çekimi

    acaba diğer takım taraftarları ne düşünüyor diye twitter yorumlarına, futbol forumlarına bi bakayım dedim, bütün zevkim içime kaçtı.

    biri demiş ki mesela "umarım sparta prag çıkar ne zamandır prag'a gitmiyordum." başka biri "legia varşova çıksın, oradan kız arkadaşım ile auschwitz'e geçeriz.", başka bir tanesi "fiorentina gelsin ya floransa sonbaharda harika oluyor", başka bir tanesi "astana çok uzak 14 saat ama yeni bir ülke görmek güzel olabilir" vs.

    kura öncesi adamların kafasından geçen düşüncelere bak, bir de bizimkilere bak. boşuna dememişler "bir kulübede bir saraydakinden farklı düşünülür" diye. adamlarda futbolun anlamı belli: şov, eğlence, kaliteli vakit geçirme. bizde ise ülke puanı, hamaset, yani afyon.

    bu hayatı bize reva görenleri çıkmaz sokakta viagra yutmuş eşşekler kovalasın.

  • 13 aralık 2022 arjantin hırvatistan maçı

    kalenin önü bostan
    yıkılsın hırvatistan
    hırvatistan kızları
    ne don giyer ne fistan

    -lionel messi

  • spotify wrapped 2021

    hayatımın soundtrack'i olarak ibrahim tatlıses-yalan'ı seçerek kahkaha attırmış liste. vay arkadaş spotify bile işi taşağa vurdu nasıl bir yıl yaşamışım ben. birazdan muhasebedeki tayfun abi'nin yanına gidip "önemli değil de uzun süre görüşmeyelim be tayfun" diyeceğim tribe girdim.

  • ekşi itiraf

    bir süredir yazmakta olduğum oldukça resmi bir raporda yabancı bir kaynaktan alıntı yaparken "double edged sword"u iki ucu boklu değnek olarak çevirdim az önce. dün de "you reap what you sow"u yazın yediğin hurmalar kışın götünü tırmalar olarak çevirmiştim. nasılsa rapor redaksiyondan geçecek, maksat biraz gülelim.

    çok canım sıkılıyo.

  • ekşi itiraf

    yemek yedikten sonra üzerime bir munislik, bir mübareklik çöküyor. normalde inançlı biri olmamama rağmen karnım doyduktan sonra adeta hidayete eriyorum, bütün gün türlü kafirlikler peşinde koşan ben değilmişim gibi içimden bir ömer baba çıkıyor.

    “evet arkadaşım, richard dawkins’in tanrı yanılgısı kitabında da belirttiği gibi…. neyse yemekler gelmiş soğutmayalım sonra devam ederiz… eveet, ne diyorduk? çok şükür bugün de karnımız doydu. rabbim olmayanlara da versin, kimseleri açlıkla terbiye etmesin. hz. ibrahim efendimiz bir gün devesiyle çölde yolculuk yaparken…”

    beni dine döndürerek cennet’ten parsel kapma planları yapan arkadaşlar varsa evrimmiş tesadüfmüş hiç karıştırmayın. direk yemekten, nimetten girin konuya. en azından işe yarama şansı var.

  • ekşi itiraf

    şirketten dün kiralık araba verdiler altıma. sağını solunu kurcalarken bi baktım, arabanın sunroof'u var. malum, sunroof benim gelir grubumdaki insanlar için sık görülen bir doğa olayı değil. gördüğümde ilk tepkim "hananısikim sunroof var ya la" oldu öyle söyleyeyim.

    bu sabah işe gelirken de heves ettim, dedim "şu sunroof'u bi açalım bakalım." bu fırsat kaçar mı, bir daha allah bilir ne zaman oturacağım sunroof'u olan bir arabanın sürücü koltuğuna. açtım sonroof'u sonuna kadar, arkaya da dayadım pulp fiction müziklerini. adeta mia'yı yemeğe çıkaran bir vincent'ım o an. arka fonda bullwinkle çalarken püfür püfür rüzgar esiyor. flowers on the wall çalarken o an marcellus wallace'ın karşıdan karşıya geçtiğini hayal ettim falan . kendi kendime tertemiz eğlendim sabah sabah.

    ne var ki atladığım veya unuttuğum şöyle ufak bir ayrıntı var: mevsim kış. ve burası ankara. rüzgar esiyor dedim ya yukarıda, rüzgar değil o aslında, o aslında bir tipi, bir ayaz hatta bir tundra idi esasen. başta kafamın tepesi olmak üzere her yerim dondu tabi, ama "bi daa nerde bulcaz baba yumul yumul" düsturunu benimsemiş bir fakir olduğumdan mütevellit götüm donsa da (ki dondu da) kapatmadım sunroof'u. işyerine vardığımda kafam, boynum, omuzlarım ve ellerim buz tutmuştu.

    sabah evden çıkarken sapasağlamdım. şu an ise boğazım şiş ve ağrıyor, ateşim var ve burnum akıyor. resmen vizyonsuzluktan ve fakirlikten hasta ettim kendimi. doktora gitmeye korkuyorum yeminle, ilaç yazmayıp "ne tür bir gerizekalı kışın sunroof açar onu anlamaya çalışıyoruz" diyerek psikiyatri kliniğine sevk ederse birşey diyemem, haklı adam.

  • ekşi itiraf

    dün makine mühendisliği mezunu bir arkadaşımın düğünü vardı. adam üniversiteden arkadaşları için iki masa ayırmış, biri evli çiftler diğeri bekarlar için. düğünde sağdıç olmanın bana verdiği yetkiye dayanarak düğün başlamadan önce 19 olan bekarların masa numarasını 31 ile değiştirdim. pişman değilim, masa numaralarını öğrendikleri anki yüz ifadelerini düşününce hala anıra anıra gülüyorum.

  • ekşi itiraf

    bugün yurtdışında müşavir olarak çalışabilmek için yabancı dil bilme zorunluluğu kaldırıldı. ben ise siyaset bilimi diplomam ile tercümanlık yapıyorum.

    daha açık ifade etmek gerekirse ülkenin en iyi okullarından birinde siyaset ve diplomasi ihtisası yapmış olan ve buna ek olarak tercüme yapabilecek düzeyde ingilizce bilen ben sırf aç kalmamak için neredeyse asgari ücrete tercümanlık yapıyor ve kendimi işime yeteri kadar vermediğim için her gün işverenimle kavga ediyorum. diğer yandan söz konusu görevin yeterliliklerinin yakınından geçmeyen herifler sırf "dayıları" var diye normalde randevu almadan, ceketinin önünü iliklemeden kapısından giremeyeceği makamlara oturuyorlar, bir de üzerine bu asalaklar daha rahat iş bulabilsinler diye kanun değiştiriliyor.

    emeği geçen herkesin gelmişini geçmişini ve geleceğini sikeyim. benim merhametime muhtaç kalmayın lan siz. sakın benim merhametime muhtaç kalmayın.

  • ismet badem

    kemoterapi ile çürümeden, orasından burasından hortumlar sarkmadan, kimsenin tuvalette kıçını silmesine muhtaç kalmadan en sevdiği aktivitelerden birini yaparken hayata gözlerini yummuştur. ışıklar içinde yatsın.

  • sözlükçülerin çizgi karakter olarak karşılıkları

    (tembel şirin + obur şirin)/2

  • sabah sabah metal dinlemek

    ne pazartesi sendromu, ne kapalı, yağmurlu bir hava, ne de yaklaşan kış sabah sabah metal dinlemenin verdiği enerjiyi sizden alabilir.

    şuna alışırsanız müptelası olursunuz sonra söylemedi demeyin. insanları uyandırmak için tasarlanan "good morning acoustic monday" gibi toplama playlistler uykunuzu getirir.

    may the hornhand be upon you!

  • house m.d.'den akılda kalanlar

    --- spoiler ---

    victory dance eşliğinde house'un banyo küvetinde kendi kendini ameliyata alması.

    hatırladıkça hala beyin damarlarımdan kan çekildiğini hissettiğim, yalnızlığın ve çaresizliğin cisimleştiği nevrotik bir sahneydi.
    --- spoiler ---