basileopator6
profili

  • beşiktaş

    bugün itibariyle, uzun süredir bitkisel hayatta olan -bizler- taraftarına elektro şok yapmış, yaşama döndürmüştür.

    ekranda zikzaklar, gözler bu kez açık.

    öncelikle, hasan arat başkanlığında oluşturulan samet aybaba, feyyaz uçar ve fernando santos'tan oluşan futbol aklı, ilk transfer dönemi ve birlikte çalıştıkları kısa süreçte -şuana kadar- makul bir uyum ve doku inşası oluşturmuştur.

    bugün yapılan iki transfer al musrati ve ernest muci hem yatırım, hem yaş, hem kişisel kariyer ivmeleri, hem oyuncu reputasyonu, hem de transferler süreçlerinin yürütülme şekliyle kesinlikle yüksek profilli bir operasyondur.

    sahada görmeden hiçbir oyuncunun performans garantisi elbette yoktur, gareth bale alsanız bile o transferin tutmama şansı elbette vardır ancak, oyunculardan bağımsız olarak bu yöntem doğru yöntemdir.

    uzun vadede bu şekilde, kulübün büyüklüğüne, takımın hedefine, yatırımsal olarak gelecekte finansal beklentiye ve camianın havaya girmesine yönelik hamleler hem sürdürülebilirlik anlamında hem de performans anlamında büyük bir takımın dokusuna tamamen uygun, doğru yoldur.

    bu işler, böyle olur.

    mesela nasıl olmaz, onu da söyleyelim; piyasada ne kadar menajer artığı, sakat, noname ve yaşlı oyuncu varsa ismini 3 ay piyasada süründürüp, akabinde 3-4 yıllık kontratlar vererek olmaz.

    32+ oyuncuların emeklilik ikramiyesi, son durakları olarak olmaz.

    fakir edebiyatı yaparak, sürünerek 7-8 leş futbolcuya maaşlar dahil 40 milyon euro harcayarak olmaz.

    beşiktaş'ı gazetelerin, medyanın, manşetlerin dışına iterek, imajını sarsarak olmaz.

    futbol, bir sahanın içinde başlar, oradan tribünlere, sokaklara, evlere, gazetelere yayılarak ilerler.

    o sahanın içini üst düzey aktörlerle doldurmazsanız, nereye yatırım yaparsanız yapın, kaybedersiniz.

    tüm hikaye yeşil bir sahanın içinde olan bitenlerden ibarettir.

    tüm bunların dışında, aklıma gelmişken sorayım;

    yeni beşiktaş yönetimi, transfer dönemi boyunca hamle yapmamasından dolayı haklı olarak eleştirildi.

    taraftarın bu noktada beklentisi çok doğal ve anlaşılabilir nedenlere dayanıyor, bunu sorgulamak dahi gereksiz.

    soru şu; ilgili transfer döneminde bir tane beşiktaş yöneticisi, kurul üyesi ya da profesyoneli gördünüz mü ekranlara çıkıp eleştiri yapan beşiktaş taraftarına yönelik; "troll" vs. şeklinde yaftalayan?

    ben söyleyeyim, görmediniz.

    çünkü beşiktaş'ı artık cümle kurmaktan aciz kepaze orospu çocukları değil, protokol nedir bilen, izan nedir bilen saygın bir kadro yönetiyor.

    bugün beşiktaş ikinci başkanı çıkıp, eleştiri yapan taraftara teşekkür etti. bizi itiyor, zorluyor dedi.

    bu söylem önemli.

    köy ağası kılıklı, düşük profilli, üslup nedir, izan nedir bilmeyen loserlar babalarının şirketlerine dönebilirler.

    beşiktaş'ı artık, beşiktaş'a yakışan kurumsal bir yapı yönetiyor.

  • aslan burcu kadını

    dünyada aşağı yukarı 8.000.000.000 insan var desek.

    yarısı xx olsa.

    4.000.000.000/12

    kabaca 333.333.333,33 adet var bu kadından.

    hepsi karakteristik özellikleri itibariyle birbirinin aynısı.

    champs-elysees veya katmandu'da doğmuş olmaları bir şeyi değiştirmiyor.

    çünkü dünyada çok fazla gerizekalı var.

    mantığın, gerçeğin, sosyolojinin ne önemi var, genel kanıyı belirleyen şey sanrılar. :)

  • türkiye'nin temel sorunu

    türkiye yüzünü batıdan, doğuya çevirdiği an her şeyin tadı kaçtı.

    ülkenin ana gündeminin avrupa birliği üyeliği olduğu, ana haber bültenlerinde suriye'den, afganistan'dan, ırak'tan değil, italya'dan, fransa'dan, almanya'dan bahsedildiği günler belki her şey harika değildi ama insanların hayatta kalmak dışında da umutları vardı.

  • bilecik diye bir yerin aslında olmaması

    bu konuyu çok derin araştırdım.

    hayatının herhangi bir döneminde iş, askerlik, okul vs. sebebiyle bilecik'te bulunduğunu iddia eden insanlarla tanıştım.

    tek bir insan dahi bir fotoğraf, belge sunamadı orada bulunduğuna dair.

    çoğu anılarını dahi hatırlamıyordu.

    pek çok insanın dikkatini çeken bir başka hadise ise; bir şekilde bilecek üzerinden geçmek durumunda olan tren, otobüs seferlerinde kimse inmiyor, binmiyor.

    bilecik zihinlerimizde yarattığımız bir şehir.

  • en gerekli arkadaş mesleği

    üst düzey meslek gruplarını siktir et, parasını verdiğin zaman en iyi avukatı tutabilir, en iyi doktora gidebilirsin.

    önemli olan, tesisatçı, oto ekspertiz, emlakçı, müteahhit gibi parasını versen de kalitelisine ulaşmanın zor olduğu, iş niteliginin subjektif ve koparma üzerine kurulduğu netlikten uzak sektorler.

  • bir şişe şarap içmek

    standart bir şişe kırmızı şarap; 750 ml
    ortalama alkol oranı; 11-14

    aşağı yukarı 1.5 şişe amsterdam ediyor alkol olarak.

    1.5 sise bira :)

    tanım: mesai günleri öğle yemeklerinde tercih edilmemesi gereken, akşamları ise baslangic seviyesi kabul edilen içme hali.