oncelikle kemal kilicdaroglu'nun ugur dundar'a acik mektup yazmasina neden olan sozcu tv'deki tartisma.
ugur dundar'in kemal kilicdaroglu'nun kendini aday diye dayatmasini elestirdigi ve dagitilan vekilliklerden biri kendine gelen demokrat partili cemal enginyurt'un olumune kilicdaroglu'nu savundugu goruluyor.
(bkz: kılıçdaroğlu'nun uğur dündar'a açık mektubu)
ugur dundar'in cevabi:
"sayın kemal kılıçdaroğlu,
bana açık mektup yazmışsınız.
ancak kullandığınız kaba üslubun yanı sıra, mektubunuzun iftira ve yalanlarla dolu içeriğini okuyunca
"acaba sayın kemal kılıçdaroğlu'nun x hesabı kötü niyetli birilerince ele geçirilmiş olabilir mi?" diye düşünmekten kendimi alamadım.
zira size hakaret etmedim, iftira atmadım, kişilik haklarınıza saldırmadım, özel hayatınıza lâf etmedim.
sadece yerel seçim sonuçlarının, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde kendi adaylığınızı dayatmak yerine,
sayın ekrem imamoğlu veya sayın mansur yavaştan birini aday göstermiş olsaydınız, onların seçimi rahatlıkla kazanabileceğini gösterdiğini belirttim.
bunu sadece ben söylemiyorum, sokaktaki hemen herkes ifade ediyor.
ayrıca 39 milletvekili armağan ettiğiniz bazı masa ortaklarınızın son seçimlerde yüzde 1'lik oy oranını bile tutturamamaları da bu görüşü doğruluyor.
bunda kızıp köpürecek ne var?
sayın kılıçdaroğlu hırçınlığınızı anlıyorum.
zira sizin sayın tayyip erdoğan'a karşı girdiğiniz tüm seçimleri kaybetmiş ve chp'nin oy oranını yüzde 25'e sabitlemiş olmanıza karşın, sayın özgür özel, genel başkan olarak katıldığı ilk seçimde
bu yüzde 25'lik cam tavanı paramparça ederek partisini yüzde 38 oyla 1. yaptı.
yani sizin gitmenizle başlayan değişim, zafer kazandı.
sayın kılıçdaroğlu,
yazdığınız kin ve öfke dolu satırlarla
sizin genel başkan seçildiğiniz günden beri bana yapıştırılmaya çalışılan "kılıçdaroğlu'nu uğur dündar parlattı. dengir mir mehmet fırat ve melih gökçek ile açık oturum yaparak onun önünü açtı" yaftasını yalanlamış oldunuz!
beni gereksiz yere töhmet altında kalmaktan kurtardınız.
kemal bey,
size karşı hiçbir kötü düşünce ve davranışta bulunmadığım gibi sayın ekmelettin ihsanoğlu'nu cumhurbaşkanı adayı gösterme gafletinizde bile, akp'ye karşı sizi destekledim.
ama chp'yi kuruluş felsefesinden, atatürk'ün çizdiği rotadan uzaklaştırma ve sağcılaştırma çabalarınızı da eleştirdim.
kemal bey,
hırs ve kinle kaleme aldığınız satırlarda farkına varmadan kendinizle çeliştiğinizi de görmemişsiniz.
öyle ya mektubunuzu okuyanlar şöyle düşünmezler mi?
"ey kemal kılıçdaroğlu madem uğur dündar kötü bir gazeteciydi, neden en kritik zamanlarda röportaj için hep onu seçtiniz?"
hırsınız size yalan da söyletmiş.
trt genel müdürü...demişsiniz!
ne 12 eylül döneminde, ne de öncesi ve sonrasında trt genel müdürü olmak, aklımın ucundan dahi geçmedi.
çünkü büyük başarıyla yaptığım ve beni yıllarca "türkiye'nin en güvenilir kişisi seçtiren" bir işim vardı.
yalanlarınız bununla da sınırlı kalmamış.
sevgili arkadaşım tarık akan'ı da hırs ve kininizi kusmaya alet etmişsiniz.
merhum tarık ile arkadaşlığımız gençliğimizde kavga ile başladı. ama sonra çok iyi iki dost olduk. bunun en yakın tanığı da tarık'ın yakın arkadaşları ve sevgili müjdat gezen'dir. ayrıca vefatından sonra tarık'ın isminin, yaşadığı bakırköy'de ki özgürlük parkı'na verilerek tarık akan özgürlük parkı olması için çok uğraştım. keşke siz de chp genel başkanı olarak bir omuz verseydiniz de başarabilseydik!
ayrıca bana karşı yaptığınız sert çıkışı, yıllarca yenildiğiniz akp iktidarına karşı gösterebilseydiniz.
sayın kılıçdaroğlu,
x hesabınızın kötü niyetli kişilerce ele geçirilmiş olabileceğini düşündüren bir başka husus da 28 şubat'taki haberlerimle ilgili olarak "muhbir" ağzını kullanmış olmanız.
kemal bey,
hayatım boyunca yaptığım tüm haberleri getirin, altına yine imzamı atayım.
zira vicdanen duvara yatak resmi yapıp karşısında mışıl mışıl uyuyacak kadar rahatım.
yanlışım olmuş mudur, binlerce haber içinde bir iki tane olabilir. (onun da hesabı mahkemelerde sorulabilirdi.)
kemal bey,
çok şaşkınım.
zira yapmanız gereken bana yalan ve iftiralarla saldırmak değil "ben neden daha önce çekilip chp'nin önünü açmadım" diye sormak olmalıydı.
bakın sayın özgür özel, sayın ekrem imamoğlu, sayın mansur yavaş ile diğer başarılı başkanlar zafer kazanıp tarih yazdılar.
siz ise " cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiren makosenli genel başkan" olarak tarih oldunuz!..
saygılarımla,"
kaynak.
tylerdurden30217 profili
-
uğur dündar'ın kılıçdaroğlu'na cevabı
-
özgür özel'in cumhurbaşkanı adaylığı açıklaması
4 yil onceden muhalefetin adayini aciklamistir. yeni bir kilicdaroglu vakasi yasanmamasi adina onemli bir aciklamadir. bu aciklama millete verilmis bir sozdur. kimse unutmasin.
imamoglu'nun adayligina dair toplumsal beklenti ne kadar buyuk olursa, erdogan'in yargi yoluyla yasak uydurarak onu secimlere sokmama cabasi o kadar zorlasir. bu bakimdan ozgur ozel'in bu adayligi erken aciklamasini dogru bir hamle olarak goruyorum.
"özgür özel:
"şu anda takımda iki forvet var. biri mansur yavaş, diğeri ekrem imamoğlu. teknik direktör, ‘penaltıyı ben atacağım’ demez. en formda oyuncusuna attırır.
günü geldiğinde arkadaşlarımızdan biri cumhurbaşkanı adayı olacak."
kaynak. -
tarihin en büyük 3 komutanı
atatürk o saydiginiz, iskender'ler, cengizhan'lar, napolyon'lar gibi baska memleketleri istila edip gunahsiz insanlari kilictan gecirmemis olup, askeri dehasini sadece zaruri vatan savunmasi icin kullanmistir. bu bakimdan arkasinda digerleri kadar savas ve olum yoktur, fakat zafer kazandigi savaslarin herbiri bir komutanlik dehasidir.
fransa'nin napolyonu ile degil, turkiye'nin ataturk'u ile ovunun. emin olun fransizlar napolyon'lariyla fazlasiyla ovunuyor zaten.
hicbiri bu cumleyi kurmadi:
yurtta sulh cihanda sulh
izle -
imamoğlu'nun riskli binaların yıkımına başlaması
bugun itibariyle istanbul'da riskli oldugunu belirlenen binalarin yikimina baslanmasi olayidir. gec olsa da neresinden donsek kardir.
diger butun belediyelere ornek olsun.
https://twitter.com/…glu/status/1628340583554056194 -
kemal kılıçdaroğlu
aday olsun diyenlerin profillerine bakin, hep akp trolleri. %5'i falan da bizim kesimin gerizekalilari.
-
1912'de istiklal caddesi'nde çekilmiş fotoğraf
buradan gorulebilecek olan fotograf renklendirilmis ve kalitesi yukseltilmis bir sekilde begeniye sunulmus durumda; sanki gunumuzden bir kareymis gibi eski donemlerin istiklal caddesi tum gercekligiyle ve ciplakligiyla gozlemlenebilir.
fotografin siyah beyaz hali icin.
bazi kaynaklarda sene olarak 1912 de geciyor.
evet daha resmi bir kaynak sene olarak 1912'yi vermis. modlar basligi "1912" olarak degistirirlerse sevinirim. -
italyan denildiğinde akla gelen ilk şey
10 yildan beri italya'da yasayan biri olarak bunlari anlatayim biraz maddeler halinde:
- yemek konusu burda o kadar onemlidir ki italyan politikasi bile yemek uzerinden sekillenir. gecmis tarihlerinde de yarimadanin birlesip siyasi birligin saglanmasinda yemek kulturunun buyuk onemi vardir. gunluk hayatta da yemek saatlerinde hayat resmen durur, sokaklar bosalir, millet yemek yemeye cekilir.
- giyim konusu ve moda da bir o kadar onemlidir, daha cok siyah renklerin hakim oldugu ciddi bir giyim anlayisi on plandadir, şık olmayi beceremeyenler italyan toplumunda icten ice horlanirlar. bu bir gosteristen ziyade duzgun bir imajla guven yaratma meselesidir.
- hayvan sevgisi yukaridaki iki madde kadar on plandadir, bir cok kisinin mutlaka evcil hayvani vardir, sokaklar hayvan gezdirenlerden gecilmez.
- hijyen konusunda hergun dus alsalar da eve ayakkabi ile girmek ve el yikamamak gibi bizim onaylamayacagimiz aliskanliklari var maalesef, ben kendi evimde beraber yasadigim italyanlara el yikatiyorum ama. sikerim valla.
- genel olarak diger avrupa ulkeleri gibi kurallara uysalar da biraz istemeden yaparlar ve bu her konuda boyledir ornek olarak yaya gecitlerinde araba yaya gorunce durur ama tam gelip dibinde durur, daha medeni ulkelerde 3-4 metre tampon birakip daha geride dururlar.
- ciddi bir liberal anlayis vardir, kisisel alana girilmez, disarda kimse kimseyle goz goze gelmez, toplumsal alanlarda sevmedikleri bir durum olsa bile birbirlerini uyarmaktan imtina ederler, kendi problemleri yapmak istemezler.
- servis sektoru berbat durumdadir, bizdeki gibi musteri velinimettir tarzi bir anlayis yoktur, o yuzden turkiye'de servis sektorunun degerini bilelim. dunyada hic bir ulke bu konuda turkiye kadar iyi degildir heralde zaten.
- ingilizcenin aksine italyancada "siz" kalibi olmasina ragmen ( hitap edilen kisiye ucuncu tekil sahis kullanmak suretiyle ) genelde ve ekseriyetle birbirlerine "sen" diye hitap ederler. kultur meselesi.
- kahve konusunda cok fanatiklerdir, yanlarinda nescafe falan icererseniz dillerinden kurtulamazsaniz. bizim caydanlik gibi moka diye bir kahve aletleri butun evlerde bulunur ve evde iceceklerse sadece ondan cikani icerler.
- iliskilerde, evliliklerde patron hep kadindir. o ne isterse o yapilir, o nereye gidelim derse oraya gidilir, kararlari o verir. beni sikiyorsun o zaman istedigimi yaptiririm tarzi bir bakis acisi var heralde.
- kuzeyi ile guneyi iki farkli ulke gibidir, bunu ben degil italyanlar soyluyor. insanlar kendilerini daha cok ait olduklari bolge ile kimliklendirirler; mesela benim tanistigim bir cok napolili "ben italyan degilim napoliliyim" demistir bana. bununla iliskili olarak her bolgenin kendine ait bir dialekti vardir ve o bolgede ekseriyetle bu dialekt konusulur, italyanca ikinci plandadir.