beklenmeyen etki7
profili

  • isviçre'nin karanlık yüzü

    hala avrupa'nın geçmişine bakıp b.klayanlar bir de kendi bugününe baksalar keşke.

    o avrupa kısa zamanda nereden nerelere gelmiş insan haklarında, adalette, kültürde, sanatta, ekonomide, teknolojide vs vs.

    sen kadınlarına çok daha erken seçme ve seçilme hakkı tanımışsın ama bugün en çok kadın cinayetleri ve kadına şiddet senin ülkende avrupa'da. kadına şiddette listenin başında türkiye varken listenin sonunda kim var derseniz ; evet eleştirdiğiniz isviçre. kaynak

    medeniyetin, medeniliğin yüce ahlak düzeyinin batıda olduğunu savunmuyorum. bunu iddia edemem. ama bugünün türkiye'sinde olmadığına eminim.

  • 15 kürt mültecinin donarak ölmesi

    olayın aslı şu; rusya ırak'ın duhok'a bağlı zaho'daki kamplardan getirdiği kişileri şam'da uçaklara bindirip belarus'a taşıyor. buradan da bu kişileri avrupa'ya salıyor.
    delilli kaynak
    videoda birinin uçağa binmeden "biji kurdi kurdistan" diyerek kahkaha attığı duyuluyor.

    rusya'nın amacı polonya başta olmak üzere avrupa'yı sığınmacı dalgasına maruz bırakmak ve baskı kurmak. bir kaç uçak dolusu mülteci avrupa'ya ne yapar demeyin. türkiye bugün mülteci kampı haline getirilmeseydi ab sığınmacılar sebebiyle dağılmıştı.

    türkiye için de tek çare başındaki ab işbirlikçisi yöneticilerden kurtulup milyonlarca mülteciyi avrupa'ya yollamak. bu sayede türkiye her defasında kendi iç işlerine karşına, pkk ya alenen destek veren, doğu akdeniz'deki haklarımıza tecavüz etmeye kalkan ab'ye ciddi bir ders verdiği gibi bölünmüş bir ab'ye karşı çok daha güçlü bir pozisyon alır. tabi bunun için ab'nin çıkarlarını değil de türkiye'nin çıkarlarını koruyan vekillere ihtiyaç var. ab parası ile ab'nin propagandasını yapan sözde gazeteci bozuntularına ise hiç bişey demiyorum.

  • akp grup başkanvekili'nin ruhsar pekcan açıklaması

    buradan şu anlaşılıyor ; iktidar değişmediği müddetçe şuanki şartlar altında kimse yolsuzlukların üzerine gitmeyecek. apaçık devleti zarara uğratmış bir kimseyi bile böyle can siperane savunduklarına göre kelimeler kifayetsiz kalıyor.

  • türk bayrağı ile defnedilen ermeni

    91 yaşında almanya'da vefat eden kore gazisi minas kaya'dır.

    vasiyeti gereği cenazesi türk bayrağına sarılmıştır.

    ulusun kavimle bir bağının olmadığını hangi dinden ve kavim den olduğuna bakılmaksızın bir insanın türk ulusuna dahil olabileceğinin bir göstergesi. kaynak

    vatan size minnettar.

  • tayyip erdoğan neyine güveniyor sorunsalı

    yargı (check)
    asker (check)
    polis (check)
    medya (check)
    para (check)
    ne yaparsa yapsın o yapıyorsa doğrudur diyen seçmen kitlesi (check)

    daha ne olsun. bir ülkede tüm bu güçleri bir kişiye verin o da aynısını yapar.

  • yunanistan kıta sahanlığı açıklaması

    üst edit: arkadaşlar haber aldatıcı biraz. bahse konu bölge iyon denizi. yani italya ile olan arasındaki bölge. benim aşağıda bahsettiğim konu adalar denizi (ege denizi) ile ilgili.

    türkiye için savaş nedenidir.

    (bkz: casus belli)

    --- spoiler ---

    1974 kıbrıs barış harekatı’ndan sonra yunanistan ege denizi’nde açık deniz alanı olarak kabul edilen alanların büyük bir kısmını kendi egemenliğine almak için, karasularını 12 deniz miline çıkarma girişiminde bulundu. türkiye 15 nisan 1976 tarihinde yunanistan’ın bu girişimini savaş sebebi (casus belli*) sayacağını dönemin dışişleri bakanı ihsan sabri çağlayangil tarafından yazılan bir mektup ile amerika birleşik devletleri'ne (abd) bildirdi.

    zaman içerisinde soğuyan mesele; 1982 yılında imzalanan birleşmiş milletler deniz hukuku sözleşmesi (bmdhs)’nin kıyıdaş ülkelere karasularını 12 deniz miline kadar ilan etme hakkı vermesi ile tekrar gündeme geldi. yunanistan, 1995 yılında türkiye’nin taraf olmadığı sözleşmeyi yürürlüğe koydu. yunan parlamentosu, 1 haziran 1995 tarihinde kendi stratejisine uygun olan bir zamanda, ege’de karasularını 12 deniz miline çıkarma hakkını saklı tuttuğunu ilan etti.

    12 deniz mili türkiye için ne anlama geliyor?

    yunanistan’ın ege denizi’nde karasularını 12 deniz miline çıkarması ege denizi’nin %40’ını oluşturan yunan karasuları büyüklüğünü %70’e yükseltecek, açık deniz alanının büyüklüğünü %51’den %19’a düşecektir. nihayetinde türkiye’ye ege denizi’nin %10’undan daha az bir alan kalmış oluyor.

    türkiye zorlayıcı diplomasi kapsamında; yunanistan’ın ege’nin büyük bir kısmına hakim olmasının önüne geçmek için, 8 haziran 1995 tarihinde türkiye büyük millet meclisi'nde (tbmm) bulunan tüm parti temsilcilerinin ortaklaşa hazırladığı bildiri ile, yunanistan’ın ege’de karasularını 6 milin ötesine çıkarması halinde, bu durumun savaş sebebi sayılacağını, türkiye cumhuriyeti hükümeti'ne askeri bakımdan gerekli olanlar da dahil olmak üzere tüm yetkilerin verileceğini beyan etti.

    1997 yılında olası bir türk-yunan çatışmasının engellenmesi tansiyonun düşürülmesi maksadıyla, abd’nin girişimiyle madrid’de yapılan nato zirvesi öncesinde her iki taraf bir mutabakat metni imzaladı. bu metne göre taraflar, barış, güvenlik ve iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi, birbirlerinin egemenliklerine saygı gösterilmesi, anlaşmazlıkların, ortak rızaya dayanarak, kuvvet kullanımı ve tehdit olmadan, barışçıl yollardan çözülmesi konularında mutabık kaldılar. ab ile ilişkilerin geliştirilmesine matuf olarak türkiye’nin çağrısı üzerine 2002 yılında yunanistan ile ikili görüşmeler süreci başladı. bugüne kadar yapılan toplam 60 görüşmede somut bir ilerleme kaydedilemedi.
    kaynak
    --- spoiler ---
    özetle böyle bir durum türkiye açısında asla kabul edilemez ve savaş nedenidir.

    edit: konuyu merak edenler için bazı ilaveler yapma ihtiyacı hissettim. öncelikle üst editte mevzu bahis bölgenin türkiye ile ilgili olmadığını yineleyelim. bilindiği gibi birleşmiş milletler deniz hukuku sözleşmesine göre kara suları 12 deniz mili. türkiye bu sözleşmeye taraf ülke değil yani imza atmadı. dolayısı ile bizi bağlamaz. zaten lozan'da 3 deniz mili olan kara sularımızı 6 mile (yunanistan tek taraflı olarak 6 mile çıkardığı için) çıkararak geçmişte bir hata yaptık. şimdi adalar denizinde eğer türkiye 12 kara suları tezini kabul ederse bu deniz bir yunan gölü haline geliyor neredeyse. türkiye’nin hak kaybı çok çok büyük. bunu türkiye kesinlikle kabul edemeyeceği için zaten geçmişte dünyaya ilan etti ve bunu savaş nedeni sayacağını söyledi. bu hala geçerli olan bir şey.

    o yüzden yunanistan ve italya bunu kabul edebilir çünkü ikisi de birleşmiş milletler deniz hukuku sözleşmesine taraf ama biz değiliz. yani yunanistan bunu adalar denizinde (ege) uygulayamaz. uygulamaya kalkarsa o zaman lozan'da arkasına aldığı batılı güçlerle bizden çaldığı adaları çok kısa sürede kaybeder.
    böyle bir deliliğe cesaret ederler mi? hiç sanmıyorum. yine de asker tetikte her zaman olduğu gibi.

  • ayasofya için basılan özel para

    ülkenin ayasofya'dan çok daha önemli bir gündemi var. işsizlik, adaletsizlik, yolsuzluklar, doğu akdeniz'deki haklarımız vs.

    bence akşam haber kuşağında erzurum'daki üniversitenin nasıl aile şirketine çevrildiği konuşulmalıdır. veya oruç reisin ne zaman yetki alanımız dediğimiz yere gidip göreve başlayacağını. neden hala antalya limanında bekletildiğini. veya man adaları belgelerine bir mahkeme doğru derken başka bir mahkeme ana muhalefet liderini bunun üzerinden tazminata mahkum ettiğini.

    mesela (hiç sevmesem de adalet herkese lazım) demirtaş'ın hüküm giymediği halde başkanlığa aday olup neden içeride yattığını konuşmalıyız.

    mesela orduda görev yapan başarılı vatansever komutanlara nasıl kadro bulunamadığı ve emekli edildiğini konuşmalıyız.

    mesela bazı vekillerin nasıl aynı zamanda 4-5 yerde görev yapıp haksız kazanç elde etmesini veya devlet bankalarının kurumlarının yandaş medyaya nasıl ve ne kadar sponsor olduğunu konuşmalıyız.

    enflasyonu, işsizliği konuşmalıyız mesela. hayatın içindeki enflasyon %100 leri geçmişken resmi enflasyonun neden ve nasıl bu kadar düşük çıktığını konuşmalıyız.

    kadın cinayetlerini, töre cinayetlerini, çocuk gelinleri konuşmalıyız.

    inanç ve vicdan hürriyetini konuşmalıyız. iktidara boyun eğmeyen dini gruplara yapılan baskıları ve haksızlıkları konuşmalıyız.

    her gün cayır cayır propaganda ve safsata satan kendini allah'ın sesi olarak gören üç kağıtçı radyoları konuşmalıyız.

    yoksulları, yoksul ve yoksun bırakılanları konuşmalıyız.

    fikir hürriyetini, düşünceye saygıyı ve saygının sınırlarını konuşmalıyız.

    daha uzar gider..

    tüm bunları hiç konuşmayıp sadece kendi seçmenlerinin kendilerine olan bağlılığını pekiştirecek propagandaları konuşuyorlar.