Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 10 kasım atatürk'ü anma gününe bir not bırakmak

    “benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. fakat türkiye cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.“

    bir ulus bir kahramana ancak bu kadar layık olamaz.

  • 2. mustafa kemal atatürk

    39 yaşında, askerlik mesleğinden çıkarılmasına, sahip olduğu madalya ve nişanların geri alınmasına karar verildikten 1 sene sonra türkiye büyük millet meclisi'ni açan; 42 yaşında, silah arkadaşlarıyla beraber idam edilmesine vahdettin tarafından onay verildikten 3 sene sonra cumhuriyeti ilan eden; 57 yaşında, babasını kaybettikten 50, evini (selanik) kaybettikten 26, annesini kaybettikten 15 sene sonra tüm yoksulluğa ve tüm zorluklara rağmen milyonlarca vatan evladına daha özgür ve daha yaşanabilir bir coğrafya bırakan, bedenen aramızdan ayrılsa da fikirleri ilelebet yaşayacak kahraman.

  • 3. 10 kasım 2021 euronews'in atatürk tweeti

    hayatı boyunca hiç alkol kullanmayan istiklal marşı'nın yazarı mehmet akif ersoy, atatürk'ten yaklaşık 2 sene önce 27 aralık 1936'da istanbul'da sirozdan vefat etti.
    o dönemin imkanları ile hepatit b, c vb. hastalıklar bilinmemekteydi. fakat o dönem doktor raporları üzerine yapılan çalışmalarda hanot ve gilbert” tipinde bir ‘hipertroji’ ”
    olduğu ve bunun mart ayında formüle edilen hastalık olduğu belirtilmiştir. bu
    atatürk’teki sirozun alkole bağlı olarak değil, safra yollarının kronik
    tıkanıklığından kaynaklı olduğu anlamına gelmekteydi fiessinger bu teşhisini
    hasan rıza soyak’a da ifade etmiştir

  • 4. 10 kasım 9.05'te saygı duruşuna geçmeyen insan

    bu başlık bana biraz komünist rejim ya da nazi almanya'sını andırdı ya da faşist italya olabilir ya da dinci liderlerine tapan arap ülkeleri olabilir ne bileyim güney doğu asya'daki ya da afrika'daki halen diktatörlükle yönetilen ülkeler de olabilir, kesinlikle çağdaşlaşmayı hedefi sayan atatürk'ün türkiye'sini değil .

    ben saygı duruşuna geçerim fakat geçmeyene çemkirmek kadar aptalca bir kafa yapısı yok.

    siyasal islamcılar ve atatürkçülerin büyük bir kısmı aynı kafa yapısına sahip sürekli bir şeyleri dayatma iç güdüleri var .

    tarihten silinseniz çok güzel olacak.

  • 5. sadece adı ve soyadıyla e-mail alabilen insan

    senesi belli değil aldık. marifet değil çöpe döndü mail adresi. türkiye’de ne kadar aynı kombinasyonda isim soyadı varsa hepsinin bankacılık işleri, telefon faturaları benim maile düşüyor. bu maillerden kurtulmanın yolunu bilen varsa yeşillendirsin isterim, bankayı arayıp bu adam ben değilim maili değiştirin desem, şahsın kendisi aramalı diyor. şahsa da sisteme girerken hatayı yapan adama da ayrı ayrı kafam girsin.
    edit: harf

  • 6. 10 kasım 2021 chp gençlik kolları videosu

    chp bir siyasi partidir. dolayisiyla, oy oranini arttirip, iktidara gelmek hedefidir.

    yurtdisina son 10 yilda göcen cogu insanin siyasi görüsü chp'ye yakin oldugundan, bu konu islenmistir. ben, gittim ve dönmeyi de düsünmüyorum. giderken, türkiye'den umudu kaybettigim icin degil, bir kere geldigim bu hayatta, daha iyi ve stabil bir hayata sahip olmak icin gittim. kendiniz icin, en iyisini düsünüp, yapmalisiniz bu hayatta her zaman.

    yoksa, x, y, z partilerinden biri iktidara gelince, ülkenin ekonomisi biraz olsa da toparlanabilir, belli alanlarda cok hizli ilerleme de kaydedilebilir belki ama iktidar degisince, ülkedeki egitimsiz insanlarin sayisi, muhafazakarlik vs gibi toplumda yer etmis seyler degismeyecek. cikart telefonunu göster, resmi gazeteye inanmiyom, bundan 20 yil önce bu ülkede cep telefonu mu vardi? diyen kesim, firsatini buldugunda yine merkez sag ya da siyasal islam'a oy verecek.

    türkiye'nin hicbir zaman gelismeyecek olmasinin en temel nedenlerinden biri de toplumun belli kesimlerinin birbirinden nefret ediyor olusu. belli bir mezhepten insanlarin, pisirdigi yemegi yemeyenler, iktidar degisince ortadan kaybolmayacak. ilerlemek icin, toplumun her bireyinin, ortak bir hedef ugruna, ideolojik kaygilarini bir kenara birakarak, calismasi gerekiyor. türkiye'de ise sosyolojik anlamda bölünme cok derin ve cözülmesi pek de mümkün degil.

    ayrica türkiye tarihine bakarsaniz, türkiye hicbir zaman ekonomik anlamda stabil bir ülke olmadi. (nedenlerini tartismiyorum, sonucu yaziyorum) bugun 25 yasinda calisan bir insanin, 10 yil sonra biriktirdigi paranin %50 deger kaybetmeyeceginin hicbir garantisi yok. fakat, bati ülkelerinde bunun garantisi var. ayrica sanayi devrimini tamamlayamamis ama buna ragmen az da olsa üretebilen ama akliniza gelebilecek her hammaddeyi disaridan ithal eden bir ülkenin, ekonomik anlamda stabil kalmasi pek de mümkün degil. tek care, yabanci yatirimcinin sürekli para akisi saglamasi ama onlarin da bulgaristan, polonya, cek cumhuriyeti gibi ülkelere paralarini yatirmalari daha olasi.

    yani diyecegim o ki, gitmeniz kalmaniz beni pek ilgilendirmese de, gitme kararini veriyorsaniz, bunu sadece x partisine ya da iktidara bagli olarak vermeyin.

  • 7. saygı duruşunda durmayan vatandaşın darp edilmesi

    oruç tutmayanı dövmekten farksız eylem.

    edit: yani ikisi de yanlış anlamına geliyor bu entry arkadaşlar. yanlış anlaşılıyor galiba.

    edit2: ulan kemalistinden ayrı dincisinden ayrı küfür yiyorum. birader ikisi de yanlış lan. manyak mısınız olm siz? biri yanlış öteki doğru demiyorum.

  • 8. ataşehir'de samuray kılıcıyla cinayet

    amına koduğumun memleketinin bir tek japon dövüş filmlerine dönmediği kalmıştı tam oldu

  • 9. 1.80'den uzun kirli sakallı esmer yakışıklı erkek

    yine habeş maymunundan halliceleri bir araya getirmiş über erkek.

  • 10. 10 kasım 2021 dolar kuru

    galiba akbank 5.000 tl faizsiz kredi alanlar parayı dolara basıyor.

  • 11. 9.05'te deprem olup koordinatının 1938 olması

    dincilere benzemeye başladınız iyice.

  • 12. hiç 6 gelmeyen zarda 6 gelme ihtimali

    attığınız zar önceki atışlarınızda ne geldiğini bilmiyor gibi düşünebilirsiniz, bu nedenle her zar atışta 6 gelme ihtimali önceden ne geldiğinden bağımsız olarak 1/6'dır. üst üste 5 kere 6 gelmiş olsa bile 6. atışta 6 gelme ihtimali tek başına hesaplanır. 6 kere zar atıcam hepsinin 6 gelme ihtimali ne derseniz o zaman ihtimalleri çarpmanız gerekir.

  • 13. hdp'nin 10 kasım'da atatürk'ü anmaması

    onlar anca atatürk'ün astıklarını anar.

  • 14. uşak üniversitesi eğitim fakültesi dekanı rezaleti

    yüksek lisans yapan birinin "iddia" kelimesini "iddaa" olarak bilmesi ve yazması bence daha büyük bir rezalet. kupon yaparken yüksek lisans yapmaya karar vermiş arkadaş sanırım.

    edit: şimdi baktım 60 entry'si var, 50'si futbol ve basketbolla alakalı. insan sarrafıyım be.

  • 15. eyt'lilerin kırk yaşında emekli olmak istemesi

    40 yaş 50 yaş 65 yaş fark etmiyor, maaşlı çalışanların derdi bir an evvel işten kurtulmak. imkanı olanlar süreden koparabilmek peşinde. ama sorun şu, çalışmak istemiyoruz. neden? çünkü it gibi çalıştığımız halde alım gücümüz bok gibi, sosyal yaşantımız bok gibi, insanı hak ve hurriyetlerimize sahiplik ve bunları kullanabilme durumumuz bok gibi.

    çok yanlış konuları tartışıyoruz.

  • 16. neden köpekleri severken inekleri yeriz

    sevdiklerimizi de skiyoruz yeğen, çok da takma bence

  • 17. yanlış iş + yanlış aşk + kötü şans + ilerlemiş yaş

    (bkz: tuhlu gecmis zaman)

  • 18. hdp milletvekilinin 10 kasım paylaşımı

    aynen kanka, bak başını eğmemiş hiç. yana yatırmış biraz o da geçer zaten.

  • 19. arkadaşımın evinde kapımıza dayanan şizofren kadın

    kadın şizofren ve tek yaşıyorsa aile ve sosyal hizmetler il müdürlüğüne dilekçe vereceksiniz. onlar ambulansla kadını bakım evlerinden birine götürecekler. sonra kadının bi yakınına haber verecekler yok o ilgilenmezse sosyal hizmetler olarak kadının son yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesinde vasi tayini için dava açılacak. bu sırada da kadın devlet gözetiminde olacak ve yakınlarından biri istemezse barodan bir avukat kadının vasisi olarak atanacak. polis baştan savma iş yapmış şikayetçi olun diyerek. benzer süreci yakından takip ettim bu kadar detay oradan biliyorum. öyle apartmanda imzayla falan olmaz o işler. geçmiş olsun.

  • 20. 10 kasım 2021 saygı duruşuna denk gelinen yer

    fransa'da bir başkosolosluk önü. denk gelmedim. azmettim bulunmak için.

  • 21. bahçeli'nin mhp muhalefettir çıkışı

    şimdiye kadar neye muhalefet etmiştir diye sorulması gerekir.

  • 22. biontech'in 3. çeyrekteki net karı

    avustralya'da bir eyaletin başbakanına verilen 60 milyon dolar rüşvet iddiaları var, gerçekse onu düştüler mi acaba? başka yerlerde aynı durumun gerçekleşmediğinin kim garantisini verebilir?

    süreç içerisinde herkes dozsuz oldu, olacak. sağlıkları pahasına dozları yakalarsa temel insani haklarını alabilecekleri söylenen milyarlarca insan bir yerde gidişatı değiştirecek. abd ve avrupa'da sağlık şikayetleri oluştuğu kayıt altına alınan milyonlarca kişi var. zincirleri dozlanan kişilerin sağlık şikayetleri bozacak. avrupa'da 75 sporcunun dozlardan spor hayatı bitti. kalp krizi ölümlerini duymayan kalmadı. tuğçe dozdan sonra bir gözüm kör oldu dedi duymadınız mı? 21 yaşında kendisi. uzun ömür sağlık dilerim.

    dozları önerenler siyasetçiler, medya ve ilaç şirketleri. hepsinin ne kadar dünya halklarının dostu olduğunu, herkesin sağlıklı yaşamasını isteyeceklerini anlatmaya gerek yok, biliyorsunuz.

    konu sağlık değil, süreçteki tutarsızlıklar herkesin gözlerine güçlü projektörlerini tuttu. konu sağlık değil. yasaklar, kısıtlamalar, tam kontrol, mal sahibi olunmayan efendileri dinlerseniz kiralayabildiğiniz, sahte et tüketmek zorunda bırakılacağınız, barkodlanarak gen terapisiyle bir ürün haline getirildiğiniz dünya.

    fikirlere ve düşüncelere katılıp katılmamak, inanıp inanmamak onların gerçek olup olmamalarını etkilemez. adım adım ilerleyen gerçekleri şimdiye kadar farkedemediyseniz yan etkili bir dozla, barkodlu yaşamınızda da farkedemeyeceksiniz. abuzer abi inekten bulaşan virüsten ölmüş duydun mu? diye bile sorabilirsiniz.

    konu sağlık değil.

  • 23. hastanelerde artık sıra beklenmediği gerçeği

    6 hafta önce bir arkadaşım ev kazasında ayak bileğini çatlattı, gece acilde alçıya alıp evine göndermişler, 1 hafta sonra alçının gevşemesi ve kontrol için ortopedi kliniğinden randevu almaya çalıştığında 2 hafta sonrasında randevu alabiliyordu, acıları dayanılmaz olunca özele gitmek zorunda kaldı.
    yine başka bir arkadaş ekolünde çocuğu için hastaneden 3 hafta sonraya randevu alabildi, aynı hastane muayne sonrasında gelişim testi için 5 hafta sonraya randevu verdi. oldu mu sana 2 ay. 5 hafta sonraki testin sonucunda doktor kurul için 3 ay sonraya randevu verilebileceğini söylemiş, şu an özelden devam ediyorlar.
    evinde bekleyen veya özele gitmek zorunda kalanları saymazsak sıra beklenmiyor doğru!!
    hatta insanlar hasta olmasa sağlık bakanlığı ne güzel yönetilirdi değil mi :/

  • 24. forrest gump'tan akılda kalanlar

    hayatını "çekik göz" öldürmeye adamış, bu uğurda iki bacağını kaybetmiş olan teğmen dan taylor'ın; filmin sonunda bir çekik göz ile evlenip hayatının kalanını onunla geçirmesi.

  • 25. akbank 5.000 tl faizsiz kredi

    48 saatten fazla sistemi düzeltmeyi becerememiş bir bankanın, kaybettiği müşterileri geri kazanma çabası olabilir. unutma-unutturma.

  • 26. iş davalarının yıllar sürmesi

    tam 3 yıl önce bir hak talebinde bulunduğum, eski çalıştığım yer ile davam var. davacı taraf benim ve tam 3 yıldır, hakimin keyfine göre; dava erteleniyor, ya işi çıkıyor, ya da tatile gidiyor.

    bir keresinde duruşma saati, yeri ve hakim belli, beni arıyor avukatım bekliyorum adliyenin önünde diyerek, gidiyorum ve davanın ertelendiğini gidince öğreniyorum. önceden haber vermek falan yok.

    a*k ben hakkımı alamayacaksam, ne sikime yarıyor hukuk sistemi ? hadi diyelim, içeride bir sürü alacağım var ve başka gelirim yok, o zaman ne anlamı kaldı ? sizin yapacağınız işin içine tüküreyim ben.

    hak aranmaz bu ülkede. gerçekten hak aranmıyor.

    edit : hemen sonuçlanıyor diyen arkadaşlar, benim davam neden 3 yıldır hakimin keyfine göre erteleniyor o zaman ? işim gücüm yok size yalan mı söyleyeceğim amk. sığırlara bak lan, sizin davanızın erken sonuçlanması, benim mahkememin öyle olduğu anlamına nereden geliyor ? yormayın beni.

    edit2 : mesaj yazanlara ve yardımcı olmaya çalışanlara teşekkür ediyorum. yarın yine davam var ve bildirimi daha yeni yapıldı. evet yarın mahkeme var ve ben yeni öğreniyorum. bakalım belki bu sefer hakim, "göz kapağım acıyor" diye erteleyecek mi ? ha bu arada, daha bir kere bile duruşma olmadı. diyeceklerim bu kadar.

    edit3: o kadar örnek geldi ki ; yazar ismi vermeden burada paylaşacağım.

  • 27. berat albayrak'ın kitap yazması

    kitap adı: bu hayatta kayınbabana bile güvenmeyeceksin.

    konu: vasıfsız bir gencin kayınbaba torpiliyle ülkenin hazinesinin başına geçirilmesi ve koskoca ülkeyi kayınbabasıyla beraber batırması.

    aynı kayınbabanın başı sıkışınca damada siktir git demesi sonucu damadın yüzüğünü takarak titreyerek kitap yazmaya karar vermesi.

  • 28. 10 kasım 2021 erdoğan'ın atatürk paylaşımı

    70 yaşından sonra atatürk demeye başladığına göre oylar fena seviyede demektir.

    yakında sofradan da selfi atarsa şaşırmayalım.

  • 29. aşık olduğuyla evli ve işini severek yapan kişi

    allah herkese nasip etsin demek lazım. büyük bir şans olsa gerek.

  • 30. 15 kürt mültecinin donarak ölmesi

    olayın aslı şu; rusya ırak'ın duhok'a bağlı zaho'daki kamplardan getirdiği kişileri şam'da uçaklara bindirip belarus'a taşıyor. buradan da bu kişileri avrupa'ya salıyor.
    delilli kaynak
    videoda birinin uçağa binmeden "biji kurdi kurdistan" diyerek kahkaha attığı duyuluyor.

    rusya'nın amacı polonya başta olmak üzere avrupa'yı sığınmacı dalgasına maruz bırakmak ve baskı kurmak. bir kaç uçak dolusu mülteci avrupa'ya ne yapar demeyin. türkiye bugün mülteci kampı haline getirilmeseydi ab sığınmacılar sebebiyle dağılmıştı.

    türkiye için de tek çare başındaki ab işbirlikçisi yöneticilerden kurtulup milyonlarca mülteciyi avrupa'ya yollamak. bu sayede türkiye her defasında kendi iç işlerine karşına, pkk ya alenen destek veren, doğu akdeniz'deki haklarımıza tecavüz etmeye kalkan ab'ye ciddi bir ders verdiği gibi bölünmüş bir ab'ye karşı çok daha güçlü bir pozisyon alır. tabi bunun için ab'nin çıkarlarını değil de türkiye'nin çıkarlarını koruyan vekillere ihtiyaç var. ab parası ile ab'nin propagandasını yapan sözde gazeteci bozuntularına ise hiç bişey demiyorum.

  • 31. ulaşılan en yüksek kilo ile şu anki kilo farkı

    40 kilo ile sağ kulvardan geliyorum.

    130 kilodan 90 kiloya düştüm harika bir duygu.

  • 32. anne sütünü arttırmanın yolları

    evde kimse olmadan bebekle baş başa kalmak . istediğin odada istediğin pozisyonda bebeği emzirebilmek . evde bir sürü yorum yapan sürekli karşına geçip izleyen , telefonla herkese durumunu raporlayan birileri varsa, yatak odasında hapis bir hayat yaşıyorsanız, o süt biraz zor geliyor. herkese tavsiyedir. kendinize geldiğiniz zaman canınızın sıkıldığını hissediyorsanız milleti evden gönderin.

    açık havada yürüyüş, komedi dizileri izlemek de iyi geliyor. yeme içme olayı da kişiden kişiye değişiyor. güzel sağlıklı bir yemeği çok istekli yediğim zaman üretim çok iyi olurdu. özellikle kebap , ciğer, soğan , pilav, lezzetli bir yeşillik salatası veya şerbetli tatlılardan sonra sütümü sapsarı ve her zamankinin iki katı miktarda sağdığımı bilirim.

    not: ilk ay meme acısından ve süt gelmediğinden emzirmeyi bırakmayı ciddi ciddi düşünmüştüm. ama sonuç olarak 3 yaşına kadar emzirdim.

  • 33. otel odası yalnızlığı

    başlığa 1151 entry girilmiş.

    bu romantik müptezeller yanındakiyle yaşlanırsın aklındakiyle ölürsün başlığına bile bu kadar yazmamış lan.

    kaçınız kaç gece otel odasında yalnızlığı düşünecek kadar bulundu merak ettim. yaz tatilinde gittikleri herşey dahil otelleri kast etmedilerse, bayi toplantısı için 2 günlük şehir dışına filan çıkmışlardır. zaten paraları yetmez bunların otellerde yaşamaya.

    herkes kendini teoman sanıyor vay amk.

  • 34. kombi yakmayan alt üst komşular

    "bunun da hesabı yapılıyormuş demek" dedirten ilginç bir serzenişe konu olmuş komşulardır bu zat-ı muhteremler. birisi benim kapıma gelecek ve diyecek ki "hocam siz niye kombi yakmıyorsunuz, üst katta yeteri kadar ısınamıyoruz", o kişinin akli dengesinin bozuk olduğunu falan düşünürüm, şaka değil gerçekten böyle düşünürüm, zira bu hadsizliği ancak ve ancak aklını yitirmiş birisi yapabilir.

    not: kombiyi çatır çatır yakan ve hatta gerektiğinde umut sarıkaya tabiriyle "kökleyen" biri.

  • 35. rte'nin karamollaoğlu'nu uzaktaki yere oturtması

    büyük saygısızlıktır.

    bakın bu 4 yıl önceki görüşmeden: görsel
    bugün oturmasına izin vermediği hemen yanındaki koltuğa oturuyor karamollaoğlu.

    hala akp'ye oy veren milli görüşçü seçmen varsa iyi görsün bunları.

  • 36. dolar paraşütsüz düşecek

    adam hem borsa uzmanı hem soyadı batırel. amini siktigimin bari bu kadar spoiler vermeseydin. yeminle simülasyon bu amına kodugumun toprakları.

  • 37. evli gibi yaşayalım ama evlenmeyelim erkeği

    bakin yiyecegim tum potansiyel linclere karsi size benim perspektifimden bir hikaye anlatayim:

    her seyin tutarsiz ve elde kalir sekilde yurutuldugu bir ulkede geciyor. hani bir acidan bakiyorsun tam bir sahte gelenekci, ata erkil, erkegin ve erkekligin on planda oldugu, kadinin ezildigi, diger acidan bakinca inanilmaz radikalce feministlesen pozitif ayrimcilik adi altinda, essiz bir populistlikle "ben daha cok kadin haklari savunucusuyum ulan" tavirlariyla erkegin kolelestirilip, elinin kolunun baglandigi bir ortam.

    20 yasindasin. universite yillari, buyuk sehir, mutevazi bir aileden gelen, mutevazi bir kizi begeniyorsun. o da seni ayni sekilde. yakisikli adamsin. ailenin iyi parasi var. gozun hicbir seyde degil. kiza acayip asiksin. neredeyse her gunun birlikte geciyor. 5 seneye bir suru ani sigdirmissin. bir gun olsun kus kaldigin, konusmadan uydugun gunun olmamis. kiz diyor ki sana, ailem artik benden evlenmemi bekliyor gel beni iste. ona diyorsun ki, sen tabii ki benim omrumu gecirecegim insansin ama ben askerden yeni geldim. isimi gucumu, parami pulumu biraz kendim yapmak, rahat edecegimiz bir para biriktirmek istiyorum. agliyor, sen beni istemiyo musun'a getiriyor vs. senin ailen de ayni sekilde "ee oglum, bu kizdan eminsen artik, duzenini kur diyor" - sanki hayatin duzensizmis gibi. sonra 25 yasindaki sen dusunuyorsun, hic sikilmadan surekli birlikte oldugum hayatimin aski, bir imza nedir ki? evlenelim herkesin gonlu olsun. biz de ozgurce birlikte yasayalim.

    1 sene aileler tanisiyor, nisan, dugun.. 26 yasinda evleniyorsun. yastan bahsediyorum ama bu isin yasi gercekten yok. zaten bu yazinin anafikri, insanlarin cevresinden nasil etkilendigi, nelerden nelere donustugu, sevdigi adama bakisinin nasil degistigi, disaridan, modern dunyanin kurallarina ve gerektirdiklerine uymaya calisan insanoglunun, icinde 300bin yil onceki halinden pek bir farki olmadigidir.

    neyse, konuya donelim. 26 yasinda guzel bir dugunle evleniyorsun. ailen luks bir ev almis sana hediye etmis. araban var. 4-5 ay sonra bir de esine araba alip hediye etmisler. ikiniz de calisiyorsunuz. her sey guzel gidiyor - gezmeler, tatiller vs. bu arada, bir evin aklina gelen butun masrfalarini ben karsiliyorum. gezmemizi, tozmamizi ben finanse ediyorum. her ay benim gelirimi sifirliyoruz. onun kazandigi onda kaliyor. bu benim icin hic problem degil cunku ben senin benim param diye bakmiyorum ki bizzat benim teklifim - ben parayi harcayayim, sende bizim paramiz biriksin. fakat onun gordugu bu degilmis sonradan anladik bunu.

    evleneli yaklasik 7-8 ay olmus, muhabbet ederken agzindan kacirmasiyla ailesinin kirasini odedigini ogreniyorum. o evde, annesi, is sahibi babasi, bekar ve is sahibi ablasi oturuyordu. kiralarini yeni evli cift olan biz oduyormusuz. he, is sahibi ablasi dedigim soyle: onun da fena bir isi yoktu. isini birakip kendine ofis acmak istedi. kendisine bizim isyerimizde ofis verdik - sifir kira, sifir masraf, kendisinden duzenli para karsiligi hizmet aldik, laptop'ina kadar alip koyduk. tesekkuru birak, sanki bizim bu dunyada sadece ona ihtiyacimiz varmis da onu almisiz oraya gibi davranildi. mesela bir de buyuk ablasi var. onun aileye yardim etmesini birak, el birligiyle onlara ev alinmisligi var. ben sadece, "boyle bir sey yapmanda bir sakinca yok ama bana soylemeliydin" dedim. yine azari isiten ben oldum. bunu ogrenmemden yaklasik 1,5 sene sonra hayatimda ilk defa annem adina yaptigim bir odemede (bugunun 1000tl'si olsun), bu da benden olsun dedim diye eve donunce yedigim atarin sacmaligini size anlatamam. tabii ki, yani bunlar oluyor, ben de susup, kivrilip "peki karicim" demiyorum. yuzune gercekleri, sergiledigi tutarsizliklari vuruyorum ama bu dunyada degeri olan sey gercekler degil. bunu cok sonra ogrendim.

    daha 1 sene olmamis, sen disaridayken surekli annesinden cikmayan esin, o disariya cikacagini soylediginde, sen de "iyi ben de bir annemlere ugrarim" dediginde, "sen ben olmadan annene filan gidemezsin" diye bagirip cagiriyor sana. sok oluyorsun. akla, mantiga, adalete, golgelerin gucune filan uymayan bir tepki. ilk buyuk kavga ama tabii ki gecip gidiyor.

    benim annemin adetidir, yakinindaki insanlari gun asiri arar, hatirlarini sorar. esimi de arardi ama babamin boyle bir adeti yoktur. bir gun bana "sen niye benim anami babami arayip bir hatirlarini sormuyorsun" dedi. bahsettikleri, bize 5 dk mesafede oturan haftada en az 1 kere gorustugumuz insanlar. ben de cok hayirli bir insan degilimdir acikcasi. kendi anami, babami, hisim akrabami kimseyi arayip hatir sordugum pek yoktur. is sebebiyle babamla dipdibeyim zaten, annem zaten beni arar. bu ufak tartismadan sonra cevabini bilmeyerek ona soyle sordum: "sen benimkileri ariyor musun?" dedi ki, "niye arayayim? onlar beni arasin". peki :)

    bayram seyran oluyor. herkesin adeti, aliskanligi farkli. bizde mesela kucuk olanlar, buyuklere ziyarete gider gibi bir aliskanlik oturmus. mesela ramazan'da babanem ananeme giderdi. hep beraber orada toplanirdik. kurban babanemin evinin orada kesilip dagitildigi icin kurban'da tersini yapardik ama yine de 2. gun ananemde toplanilirdi - ailenin en buyugu oldugu icin. bizimkiler buyuk olmalarina ragmen, onun ailesini kandilde, bayramda ararlar, onlara giderlerdi. hic sorun etmediler. mesela bizde normalde bu sekilde olur dedigimde de cemkirmeyle karsilasmistim. "hayir, seninkiler gelecek" :)

    bir gun evde oturuyoruz. evle ilgili muhabbet ediyoruz. bana, bu ev benim degil ki senin dedi. dedim ki, "o nasil bir soz, senin benim mi var. gel yarin gidelim tapuya al yarisini yapalim ustune". "yok, yok" dedi, "saka yapiyorum" - hos, evin kredisi kagit uzerinde benim tarafimdan odendigi icin es olarak otomatik olarak baya bir kismi onun olmaktaydi.

    iste dostlar, bunlar ve bunlar gibi olaylar 1 gunde, 1 ayda, 1 senede olmuyor. yavas yavas, sizden alinan reaksiyonlara gore artarak gerceklesiyor. darbeyi kim hazmedebiliyorsa surekli ona vuruluyor. bu sey gibi, hani 2 kardes olur, mesela buyugu daha uysaldir, kucugu yaramazdir. her sorumluluk buyuge verilir. kucuk olan idare edilir.

    benim buraya kadarki tavsiyem evlenmeyin degil, kor olmayin. bir erkek olarak fedakarlik, alttan alma adi altinda sacmaliklara izin vermeyin. agzimizin tadi bozulmasin diyip gormezden gelmeyin. bu da sert olun, aman da agresfilesin, didisin, yumrugunuzu masaya vurun anlaminda degil. sacmaliklari gozardi edip, kararliliginizi ertelemeyin anlaminda. bir abimiz guzel soylemisti. iyi erkek olmayin, erkek olmakta iyi olun. fakat su var ki, bu kademe kadame ilerleyen baglanma isi, insanin elini kolunu baglayan bir sey. bu yolda evlenmemek, kim ne derse desin dezavantajli olan erkek icin eli guclendiren bir sey. "erkek niye dezavantajli olsun ki" diyenler olabilir. eger oyle olmasaydi, evlenmeyi bu kadar bastiran kadinlar, evlenmekten kacar gibi gorunenler erkekler olmazdi.

    sonra ne mi oldu? hayatlari hep cekirdek aile olarak gecmis, etraflarinda baska kimseleri olmamis ailenin babasi aniden vefat etti. her sey bu noktadan sonra basladi. birbirlerine karsi paranoyakca bir koruma duygusu, "biz yalniziz", "magduruz", "talihsiziz" icgudusuyle komple kafayi yiyen bir aile kaldi. bu safhada, benim ailem, ozellikle annem onlari yakinlasti ve yakin kalmaya calisti. ee tabi birbirlerine cok fazla aliskin olmayan kadinlar birbirlerinin bazi hareketlerini begenmediler. fakat ben annemden 1 gun bile bir sikayet duymadim, benim haneme yansittigi hicbir sey olmadi. fakat onun ailesi surekli, annesi boyle dedi, babasi soyle yapti, kardesi soyle etti diye benim esime geliyordu. o da bunlari bana yansitiyordu. neredeyse butun kavgalarimiz onun ailesinin benim ailemin bir ferdinden duydugu bir laftan oturu "sok " olmasindan kaynaklaniyordu. ben de mal gibi aciklamaya, ikna etmeye filan calisiyordum. isleri dallandirmamak icin gidip anneme de onun tarafindan hikayeyi anlatmasini istemiyordum.

    hizlarini alamadilar, benim moralimin bozuk oldugu veya yorgun oldugum zamanlarda, "bu bize surat mi yapiyor" diye esime soruyorlar. o da etkilenip "sen benim annemin yaninda nasil boyle durursun" diye bana cikisti 2 kere filan. hepsinde de akilsizliklarini ve mantiksizliklarini, "benim babam yok", "benim acim var" laflariyla ortuyorlardi. cok guzel bir bahane olmustu artik bu. o ana kadarki en buyuk kavgayi, yorucu bir saha idmani sonunda annesinin evinden onu alip eve gittigimizde ettik. beni 5 dakika eve davet etmisler, girmisim hic konusmamisim. nasil boyle bir sey yaparmisim. "bir daha annemin yaninda boyle yaparsan seni mahvederim" diye ustume firlattiklari, saldirmasi vs. ama iste dedigim gibi bunlar 1 gunde olmuyor ki 10 senelik askini birak git.

    4 sene gecti nikah uzerinden, herkes cocuk bekliyor. benim de zamanim dedi. hakliydi. her sey yolunda gibiydi. bir cocugumuz olsa ne guzel olmaz miydi? oldu. cok guzel bir kizim oldu. yurtdisinda dogum yapti esim. dogdugu 3. gun annesiyle annem tartistilar. o gunden sonra hayatimiz bir cehenneme dondu. 3 gunde toplam 8-10 saat uyumustum. kafam davul gibiydi. annemi evden gonderdim. kendini aciklamasina izin vermedim. ne olursa olsun benim icin cenesini kapatmasi gerektigini soyledim. hakliysan bile muhattap olmaman gerekiyordu dedim. eve dondum, birbirlerini doldurmuslar. esim logusa yatakta agliyor - sebebi annesine kotu davranilmasi. annesi onun yaninda gel ben sana anlatayim dedi: 10 dkka annen soyle annen boyle verdi veristirdi. dedim ki, annem gitti, kendisiyle gorusmek konusmak zorunda degilsiniz. benim bu konuda soyleyecegim bir sey yok. bir cocugum var ona bakmamiz gerekiyor uzatmayalim. vay sen nasil bir sey soylemezsin. benden ne beklendi biliyor musunuz acik acik? hayatimin son 4 senesinde mesafeli olarak gorustugum bir kadinin anlattigi hikayeye noktasina kadar inanip, 30 yillik annemi dinlemeden kendisini hakli bulmam, annem adina ozur dilemem, annemi cezalandirmam vs. bir erkek olarak bunlari yapmam gerekiyormus. annem o ayrildigi gunden sonra uzunca bir sure daha eve gelmedi. he, 2 gun sonra geleyim, soz ozur dileyecegim, bir sey derlerse cevap vermeyecegim dedi. kabul etmediler. gelmeyecek dediler. o gunden sonra benim annemle bir daha muhatap olmadilar ama annesi her gun, her gun olay cikardi. kufurler kiyametler. kucucuk bir bebek, memesi sisen logusa annesi, basinda surekli bagiran, durup durup olay cikaran yasli bir deli. esim agzini acip tek bir laf etmedi annesine. ne adam olmayisim, ne erkek olmayisim kaldi. aileme edilmeyen hakaret kalmadi. daha ilk dakikadan bizi bosatmayi kastederek, "ben her seye dusundum merak etme kizim" diye dolandi evin icinde. esim tek bir laf soylemedi. bense cocugum icin, esimin durumu icin sadece sustum. beni gormek, benle ayni yerde olmak zorunda degilsin, artik yeter gelme ustumuze dedim. daha da cok sinirlendi, benle gorusmek zorunda degilsin diyince sanki evime gelme diyorum'a getirdi. cildirdi. geleceeeem filan diye bagirindi. soylemedigim seyleri soylemisim gibi onun uzerinden benim ustume geldi. bu yalanci ve manipulatif kadin, annemle yasadiklari icin ona kayitsiz inanmami istedi benden.

    bu arada, ben cocuk derdindeyim, herkes kendi derdinde. ortanca ablasini bir esyasini almasi icin bir adrese goturdum. arabada asiri sinirliydi. basladi ayni mevzular annen boyle, kardesin boyle. dedim yeter artik. gormuyosunuz etmiyosunuz. sonra dedi ki, biliyorum annen beni isimden de edecek, sizin ofisten kovduracak dedi. ben de "annem ne kadar istedi senin bizle calismani, neden boyle bir sey yapsin, neden senin ekmeginle oynayip, isleri daha da koruklesin?" dedim. hicbir sey demedi. esyasini aldi. evden iceri girdik. annesi karsiladi. ben esimin yanina gecerken, "ben istanbul'a donunce esyalarimi toplayip, ofisten ayrilacagim, cunku ben bu isimi 'yazarin annesi' sayesinde almisim" dedi kendi annesine. o gune kadarki en buyuk kiyamet koptu. bunlari diyen kadin 1 sene daha o ofiste calisti. cunku isine oyle geliyordu. artik alismistim. kavga cikaracaklarinda, markete gitme bahanesiyle disari cikiyordum veya odama gidip kulakligimi takip kizima bakiyordum. ona olan bagliligimdan bu igrenc mahlukatlara dayandim.

    istanbul'a donduk. esime cocugu annemin gormek istedigini soyledim. onun meselesi ayri, senin meselen ayri. istersen sitenin bahcesinde gosteririm. onu buna alet etme dedim. cevap hayirdi. surekli bosanmakla, surekli mahkemenin cocugu gosterdigi kadar cocugumu gormekle tehdit ediliyordum. annem eve geldi, kizim ozur dilerim gel boyle bozmayalim aramizi diye. kadinin agzina sicip birakti. kendini savunmaya calisan anneme bir de soyledikleri icin kizdi. bense "anne soyleyecegini soyledin, uzatmayalim dedim". hala "bir daha buraya kapiyi calip emrivakiyle gelmeyeceksin" filan diye soyleniyordu oturdugu evi satin aldiran kadina. anneme cocuk gormek yasakti. babam tek basina gelip bebegi goruyordu. logusa diye bunlara sabrettim.

    her gun, annesiyle konusmadigim, muhatap olmadigim icin evde kavga cikiyordu. benim esim, ona annesinin bana yaptigi hakaretleri hatirlattigimda, hepsinde hakliydi diyordu. az bile dedi diyordu.

    sonra ilk bayram gunu, dedim gel annene gidelim bayramlasmaya. sasirdi. beklemiyordu. cunku, onlarin kitabinda tartistigin kisiyi surundurmek, alcalana kadar cezalandirmak vardi. gittik, bayramlastik oturduk. ayagina gittigim annesi surekli mutfakta durdu. hic yanimiza gelmedi, hic. hic sesimi cikarmadim. ayrildik evimize gittik. sonra bana dedi ki, istersen yarin annen gelsin kizini gormeye. bayramin 2. gunu annem geldi babamla - bizim evimize. kizimi gorduler gittiler. bu annemin cocugumu 2. gorusuydu. bundan sonraki 6 ay icerisinde sadece 1 kez daha gordu. 10 dakika, sitenin bahcesinde. sebebi, annesiyle kavga etmesi, benim onun annesi icin kendi annemi karsima almamam, ona haddini bildirmemem, annemin af dilemek icin onlarin ayaklarina kapanmamasi.

    bu arada, esim dogumla birlikte calismayi biraktigi icin toplam gelirimiz dusmustu ve evde artik bir cocuk oldugu icin her seyi karsilayan benim hesabimi kitabimi yapmam gerekiyordu. her gun bosanmakla, evden kovulmakla tehdit edilen bana surekli maddi istekler yonetiliyordu. evi ustume yap, kullandigim arabayi ustume yap, ustume yap, ustume yap, yap, yap, yap. resmen, ben seni salacagim, beni garantiye alacaksin gibi bir manyaklikti. hepsini redettim. once kendisini iyi ve guvende hissetsin diye, borcu bitince arabayi yapariz dedim. sonra kadinin, ailesinin eliyle donustugu seyi gorup bunu da redettim. iyi ki etmisim, bugun o araba sayesinde cocugumu gorebiliyorum. yoksa bana hic gostermeyecekler.

    baktilar ki, geri adim atmiyorum. bir gun yemek yerken, "annem sana soyledikleri icin senden ozur diliyor" dedi. "hani hakliydi soylediklerinde" diye sordum. bir sey demedi. nasil bir ozur bu, her gun bu eve girip cikiyor elciyle mi ediyor ozrunu dedim. bir sey demedi. ustune gitmedim ama tavrimdan da geri durmadim.

    cocugum dogali 6 ay olmustu. annem icin bebegi gormek hala yasakti. her gostermek istedigimde bir problem cikariliyordu. cocugum 7 aylik oldugunda, esimin dogum gunuydu. abant'a gittik. fena gelmedi kafa dinlemek. donunce yine sorunlar peoblemler. beni evden kovdu, kufurlerle, saldirilarla. ciktim gittim. 6 ay ayri kaldik. cocugumun ilk emekledigi ani goremedim. birkac gunde bir 1-2 saat gormeye gidiyordum. emekledigini gordugum gun cok kotu oldum. ileride nelere sahit olamayacaktim? kizim beni nasil taniyacakti? bana baglanabilecek miydi? kafayi yiyordum. bu arada, esim bir bosanmak icin anlasmaya calisiyormus gibi yapiyordu, bir beni eve geri cagiriyordu. ben de sana nasil guvenecegim diyince tekrar sinirlenip basa sariyordu. ama cocuk vardi ve onu cok seviyordum. sonra gel konusalim dedim. bunca seye ragmen birbirimizi seviyoruz. ustesinden gelemeyecegimiz bir sey yok. senden 2 sey istiyorum. bir, birbirimize bakalim, ailenin dedikleri, soyledikleri bizi etkilemesin. kendi icimizde yasayalim. bir de, benim ailemi gormek, onlarla gorusmek zorunda degilsin, ama cocugumu onlara goturmeme karismayacaksin dedim. tamam dedi.

    cocugumu artik 10 gunde bir filan aileme goturuyordum. senin annen - benim annem olaylari birazcik olsun durulmustu. birbirimizin aileleriyle gorusmuyorduk. cocuk 6 aylik oldugundan calisirim dedi erteledi, 1 yasinda olunca caliscam dedi, erteledi. 1.5 yasinda sutten keserim calisirim dedi, erteledi, 2 yasinda sutten keserim calisirim dedi erteledi. 2.5 yasindayken, ablasina evden dilekce yazarak yardim etti, 3-4 ay surdu. muvekkil birakti dedi, erteledi. 3 yasinda is bakarim dedi, erteledi. bu arada, bence arzu ettigi rahat maddi yasam icin calismaliydi ama ben calismasini hic soylemedim. bir kere ima ettigimde, sen beni zorla calistirmak istiyorsun diye ustume gelmisti. o yuzden hic sesimi cikarmiyordum. sadece kaynaklarin sinirli oldugunu, paramizi ona gore harcamamiz gerektigini soyluyordum.

    baristigimizda, kizim 1 yasindaydi. 3 yasina kadar butun huzursuzluklara, sacma maddi isteklere dayandim. surekli bir seyleri ustune yapmami, surekli bir seyleri satip bir seyleri almami istiyordu. ay sonu bir ihtiyac istek oldugunda, bunu aybasi hallederiz diyince kafayi yiyordu. paramiz geldigi gibi gidiyordu ve yettiremiyordum. o halde bile bir sekilde yurtici, yurtdisi tatillere goturuyordum. yetmiyordu. icten ice annesinin "hakettigi saygi"'yi goremedigini dusunuyordu. benim konusmayan, gorusmeyen, bana hakaretler, tehditler etmis ablasina is ayarlamadigim icin bana laflar sokuyordu. telefon acip hakaretler ettigi, hala onun oturdugu evin kredisini odeyen babamin, onu sirketinde sigortali gostermedigi icin bana yukleniyordu. bize arabasini veren babamin arabayi ustune yapmasini istiyordu surekli. devamli maddi istekler bunaltiyordu ama cocukla beraber olmak guzeldi. ben de artik gemileri yakmistim. bana iste ne adamlar var, baskalari neler yapiyor filan gibi bana kendimi yetersiz hissettirecek seyler soylediginde, kimseyi zorla tutmuyorum, begenmiyorsan benimle olmak zorunda degilsin, kimin instagram hayatina ozeniyorsan oyle hayatlari kovalayabilirsin diyordum. kendisi luks evde oturup, suv'lara biniyordu. bana ornek gosterdigi insanlar ya dolandiricililardi ya futbolcu esleri ya da kari-koca calisan, mali mulku olmayan ama gezip insta'da paylasan tiplerdi.

    bu sekilde 2 sene gecirdik. pandemi basladi. evdeydim ama kotu gitmiyordu. bize iyi bile gelmisti. gunde 1 saat parka gidip spor yapiyordum. geri kalan zaman evde is, cocuk filan. bana yetiyordu.

    kizim dogdugunda cok kaliteli bir yatak ve karyola almistik. bir gun bile orada yatmadi. biz de yatmasi icin cok bir caba sarfetmedik. arada denemelerimiz, uyku koclari vs. oldu ama bizle uyuyordu. 3 yasi yaklasirken fatura yataga kesildi. bu yatak degil montessori yatak/karyola olursa uyur dendi. montessori karyolalar yere yakin oldugundan uyutana kadar yerde yaninda takiliyorsun, cocuk duserse problem olmuyor veya uyandiginda yuruyerek yanina gelebiliyor filan. icimden guldum tabii ki ama tamam dedim. dogum gunu zamani bir de onu aldim. yatagin teslim suresi 2-3 hafta dediler. neredeyse o ayin sonuna geliyordu. yatagi aldim, montessori karyolasini aybasinda yatagin gelmesine alirim diye dusundum.

    kizimin 3 yas dogum gunu geldiginde ona bir de guzel bir bisiklet aldim. pandemi oldugundan kendi icimizde dogum gunu yapmaya karar verdik. 1 gun once buyuk ablasinin oglunun, yani kizimin kuzenin de dogum gunune gelmek istedigini soyledi, peki dedim. dogum gunu sabahi kalktik, kizima hediyesini verdik. kapi caldi, kizimin kuzeni ve ananesi gelmisti. kadin bir rahatlik vereyim, sonra nasilsa ben de kutlarim dememis. bizim icimizde yapacagimiz kutlamaya emrivakiyle gelmisti. daha dogrusu buyuk ihtimalle gelecegi belliydi ama bana kimse soylemek, benim fikrimi almak istememisti. hicbir diyalogumun kalmadigi, birbirimizin yuzune bile bakmadigimiz kadini emrivakiyle kutlamaya getirmislerdi. aynisini ben yapsam annemi sopayla kovalarlardi. ben sesimi cikarmadim ama resmen tansiyonum cikti. cok kotu oldum. cok sinirlendim. belli etmemeye calissam da enseme, basima agrilar giriyordu. annesini mutlu edecegiz diye bizim gunumuze sicilmisti. ama bana en cok koyan esimin bana bunu soylemeden emrivaki yapmasiydi. beni sallamamasiydi. gerek yoktu. sonra kizi alip gitse onlarda ayrica kutlayabilirdi. oyle yapmadi. ben kimdim ki?

    bir sey demedim ama tabi ki yuzumun halinden memnun olmadigimi anlamisti. nasil normal karsilamami bekleyebilirdi ki? ben bir sey demedim. o da bir sey demedi. sonra ayni gun annesine gitti :) yani her turlu yine oraya gitti dogum gununde. dondugunde inanilmaz sinirliydi. acaba neden? yoksa annesi benim hosnutsuzlugumla ilgili bir sey mi soylemisti? yoksa yine cirkin agizlariyla doldurmuslar miydi?

    eve donunce yuzunden siniri okunan esim bana direkt, kiza aldigin yatagin karyolasi ne zaman gelecek dedi - bak daha yatak yok ortalikta. dedim ki, yatak 2-3 hafta teslimi var. bu ay baya masraf ettik, karyolayi da aybasinda alacagim. esti, gurledi. "bir yatak bile alamiyo musun, sen ne bicim adamsin, millet neler yapiyor, git nereden bulursan bul al..." daha neler neler. hirsinin annesinden kaynaklandigini biliyordum o yuzden karsilik vermedim. 3 yildir bizim yanimizda yatan cocuk sanki karyola yarin gelse hemen orada yatacakti. ben de banka hesaplarimin, kredi kartimin ekran goruntusunu attim ve kibarca soyle soyledim: bak, benim banka hesabimda param su kadar. kredi kartim patlak. bu harcamalarin hepsi bizim icin olan harcamalar. sen evlendigimizden beri bizim paramizi elinde tutuyorsun, cocuk dogunca isten ayrildin 4 senelik tazminat aldin, ziynetler, altinlar her sey senin banka kasanda. karyolayi bu kadar cok istiyorsan git elinde tuttugun parandan al. ben aybasi yerine koyayim. bakin elindeki binlerce liradan su kadarini ver demiyorum. sen ver aybasi yerine koyarim diyorum. karsiligi soyle oldu: vay rezil demek senin benim paramda gozun var. iste dostlar bir insan prensesten bir deliye bu sekilde donusuyor.

    sonra isler iyica boka sardi. evde cocugun yaninda surekli bagiryor, ustume yuruyor. ben cevap vermedikce, orali olmadikca daha da ustume geliyor. yuruyuse cikicam diyip, yururken cocugumun yaninda bana telefon acip hakaret ediyor. donuyor durmuyor. en sonunda bunlari bunlari yapamayacaksan siktir git bu evden diyor. ben de giderim lan sana mi kaldim filan diyorum. bu arada cocugum da anlamaya calisiyor, guluyor, benim dikkatimi cekmeye calisip muhabbeti kesmeye calisiyor.

    en sonunda oyun masasina aldim onu resim yapiyorduk. baktim cok korkmus. dedim kizim boyle seyler olur sen uzulme tamam mi dedim. tamam diyip aglamaya basladi. icine atmis cocuk. icim parcalandi resmen. agladigini duyan annesi geldi. onunla yapisik yasayan kizim, "anne sen iceri git seni istemiyorum" dedi. tamam diyip gitti o da.

    aksam cocugu yatirdik. sonra bana ne zaman gitceksin hadi git filan dedi. merak etme dedim gidecegim. sabah oldu temizlikci kadin geldi. onun yaninda sen gitmiyor musun? hadi git filan diyor. ben de temizlikci gittikten sonra 2 bavul esya toplayip gittim. dayanamadim ama 1 gun daha dayanmaliydim. hata ettim. destek almadan kizimi kucuk de olsa buna alistirmadan, planimi yapmadan gitmemeliydim ama dayanamadim. ciktim ve bir daha donmedim.

    o gunden beri bosanmaya calisiyorum. o cok ayri bir hikaye. turk medeni kanunu, turk hukuk sistemi, prtaikler cok ayri bir hikaye. cocugunu seven insanlarin, is menfaatlerine gelince cocuklarini nasil gormezden geldikleri ayri bir hikaye. cocugun kisisel hesaplar ugruna nasil pazarlik malzemesi yapildigi apayri bir hikaye.

    bunlari kimse icin yazmiyorum. uzerimdeki baski ve ahlaki yargilama sebebiyle icimi dokmek icin, kendime hatirlatmak ve not etmek icin yaziyorum. hikayenin geri kalanini ekleyecegim. fakat baslikla ilgili sunu soylemek lazim: mevcut sistemde evlenmek gercekten ahmaklik veya kandirilmaktir. bir insani sanki muthis bir seymis gibi avucuna alip, kurtulmasina izin vermeyen bir sistemde evlenilmez. hukuka gore evlilik insan pratiklerine uymayan bir seydir.

  • 38. radio caca

    raca , bitcoin vs burada bok atan yazarlara itibar etmeyin diyorum mart ayında chilizde yaşamıştım o acı tecrübeyi. panik yapıp sattım sonra daha yüksekten yine aldım bunların yüzünden. bok atanlar hasetlikten yazıyor
    bunlar ya alacak parası olmayanlar ya da olup da cesaret edemeyenler

  • 39. masterchef türkiye

    araz sen nasıl bir karın ağrısısın ya.
    bir browniyi yapamadın diye doğal olarak potaya giden ilk isim olmak ağır geldi tabi sana, yüklen hemen oradaki tek efendi adama. bu kadar karakter yoksunu olmayı nasıl başarıyorsun cidden anlam veremiyorum ama mert sana güvenip de seni takımına aldığı için onun adına acayip üzülüyorum.

  • 40. 10 kasım

    bugün ilk defa vapurda denk geldim. bir kere daha anladım ki bu ülkede kimse onun kadar sevilmeyecek onun kadar saygıyla anılmayacak. insanlar gözleri dolu dolu ayakta vapurların sesleri ile saygıyla ve özlemle andı. eski fotoğraflar var ya naaşı ankara'ya getirilirken katılarak ağlayan kadınları gösteren, utanmasak hepimiz o halde olacağız. bunca kötülüğe ve hainliğe rağmen bu ülke ayaktaysa, hala özgürsek ve bunca insan anıyorsa umut var bizim için.

    ek: “bir zaman gelir, beni unutturmak isteyenler, fikirlerimi inkar edenler ve beni yerenler çıkabilir. fakat ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidirler ki, bu fikirler hint'ten, mısır'dan döner dolaşır yine gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur”

  • 41. ikinci el otomobil piyasası

    bu memleketin taşını toprağını sikeyim. kimle anlaşsam fiyatlar çok arttı diyip pazarlık bozuyor.

    ben de gideyim enayi gibi geçen hafta ''lafımın arkasındayım kaç dediysem o'' diyip ucuzdan verdim arabayı.
    kalenderlik size fazla amına kodumun gün görmemiş şark kurnazları 2 tl yüksek koyan görünce götünüz başınız oynuyor.

  • 42. otuz yaşından sonra azalarak biten şeyler

    30 yaşından bildiriyorum, insanlardan beklenti ve plan yapma isteği.

  • 43. altcoin tavsiyeleri

    bildiğiniz bir coin projesi varsa anlatın dinleyelim

    yoksa buraya sadece bir coin adı yazıp geçecekseniz ve bunu da görüp alan varsa bırakın o adam düdüklensin ya birileri düdüklenecek ki birileri kazansın.

    3-5 video izleyip teknik öğrenin youtubeda sürüsüne bereket, takip edilebilecek birkaç kişi bulun geçmişte ne demiş ne olmuş ona bakın ondan sonra o kişiyi takip edin. birilerinin peşine takılıp al dediğini almayın kendiniz de inceleyecek kadar bilgi sahibi olun, malı elinize boşaltmasına izin vermeyin, önce kendinize yatırım yapın sonra yatırım yapın.
    hele de şu telegram gruplarından uzak durun

  • 44. hepsiburada'da 343.90 tl'ye satılan 8 tb hdd

    olacak olanı gösteriyorum.
    giriş
    sonuç

    bak yazmakla kalmıyorum, gösteriyorum. bu iyiliğimi unutma.

  • 45. kulüp (dizi)

    bir istanbul yahudisi olarak ilk 2 bolumunu sevdigim dizi.

    dizi anneannemin (ismi raşel) yasadigi istanbul'u cok guzel detaylarla anlatiyor. yuz yil dusunsem bir turk dizisinde "pişarim var" ya da "adio santo" gibi terimler duyacagim aklima gelmezdi.

  • 46. bir erkekle bir kız gerçekten arkadaş olabilir mi

    bu başlıkta hâlâ kadınları melek sananlar var. hiç mi hayat tecrübeniz yok ?. erkeklerin cinsel isteği kadınlarınkinden fazla değildir. bu bir şehir efsanesidir. şunu bir öğrenin artık. erkek illaki bir şeyler hisseder, düşünür yazmaktan vazgeçin. bunu savunuyordanız taraflardan biri illaki bir şey düşünür yazın.

  • 47. diyanet'in duygulandıran 10 kasım mesajı

    bazıları ‘ansalar bi dert anmasalar bi dert demiş’bu saatten sonra zaten anma bekleyen yok.bir an önce erken seçim tarihi açıklansın da bıraksınlar bu şovları.başka açıklaması yok.

  • 48. artık görüşülmeyen yakın arkadaş

    eskiden olsa kalbimi kırardı yakın bir arkadaşımla kopma düşüncesi. şimdi, büyümüş olmalıyım ki, asıl kalbimi kıranların onlar olduğunu, tam da bu sebeple artık onlarla görüşmediğimi görüyorum. böylesi daha acısız.

  • 49. sürekli anlatabiliyor muyum diyen insan

    sürekli söylediklerini götünden anlayan kişilere bi ömür laf anlattıysa, yanlış anlaşılma endişesi yaşayan kişidir. var böyle bi tanıdığım. mesele o kişinin kelime dağarcığının kısıtlı olması değil, laftan anlamayanlara boşa konuşmasıdır. "anlatabiliyor muyum" derken, "boşa mı konuşuyorum" demeye getirmiştir.

  • 50. lütfü türkkan'ın 36 milyar $ ziraat bankası borcu

    banka devletin değil mi? varsa borcu takip işlemlerini başlatıp gereğini neden yapmıyorlar? parayı tahsil etmek devletin görevi olduğu halde bunu yerine getirmeyip kamuoyuna açıklama yapmak ne işe yarıyor? ne yapalım şimdi biz bu bilgiyle? gidip biz mi tahsil edelim borcu?