biri uluslarası silah kaçakçısı ve aynı zamanda orta doğu'yu yöneten konseyin bir üyesi. diğeri istanbul kabadayısı.
birinin muhatap olduğu konular ırak savaşı, suriye savaşı, abd-ingiltere-israil arasındaki dengeleri gözeterek orta doğu savaşlarına silah ihraç etmek.
diğerinin muhatap olduğu konular ali, eyşan, cengiz, ezel gibi mahalle insanlarının hayatlarıyla uğraşmak.
biri sıradan bir komiser tarafından hayatı karartılırken, diğerini tanımayan emniyet müdürü olamaz. .
ramiz'in teknik olarak kıyaslanacağı kişi duran emmidir.
edit: konseyin ırak savaşı ve suriye'nin geleceğini değerlendirdiği sahneden bir kesit yüce baron mehmet karahanlı'yı da yad edelim buradan:)
benim arabam var4 profili
-
laz ziya vs ramiz dayı
-
mansur yavaş'ın ayasofya tweeti
bu başlık altında yazılan entryleri okuyunca şu devrin her bir zerresinden nefret ettim. burada sabah akşam ali babacan hakkında siyasal islam yazarak algı kasan sözde seküler muhalifler; söz konusu mansur yavaş olunca nasıl da bin dereden su getirip olayın üstünü örtbas etmeye çalışıyorlar.
yani benim burada eleştirmek istediğim nokta mansur yavaş'ın ayasofya'nın müzeden camiye çevrilmesine destek vermesinden ziyade, aylardır buna karşı çıkıp milleti siyasal islam olmakla suçlayan riyakar muhaliflerin, söz konusu mansur yavaş olunca nasıl da 180 derece döndüklerine şahit olmak.
bir de bir yalan uydurmuşlar papağan gibi tekrar edip duruyorlar. neymiş destek vermeseydi bu sefer camiye karşı diyeceklerdi. hadi ya o kadar basit mi yani? madem desteklemiyorsun dürüst ol konu hakkında fikir belirtme. şimdiye kadar cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilirken, bütün tersanelerine girilip, orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmişken tek kelime etmemişsin de şimdi mi konuşmak aklına geldi?
ben, bana benim ihtiyaç duyduğum hakikatleri dile getiren dürüst bir politikacıyı, bana duymak istediğim yalanları söyleyen kaypak bir politikacıya tercih ederim. -
deva partisi
başlık altında yazılan çoğu düşünceyi okudum.
maalesef cahil olanların sesi daha bir gür çıkmaya başladı bu platformda. kimsenin kendinden en ufak şüphesi yok. herkes söylediğine sonuna kadar inanıyor ve kulaktan dolma iddiasını kanıtlamaya gerek dâhi görmüyor. arada nadir de olsa mantık düzleminde yazılan bazı uzun griler olsa da "o kadar yazıyı kim okuyacak özet geç" diyenlerin nüfusu baskın olduğundan arada kaynayıp gidiyor.
benim gözlemlerime göre ali babacan ve partisini yerenlerin büyük bir kısmı şu şekilde;
ali babacan döneminde abd'de likidite bolluğu olduğu için ülkeye döviz girişi sağlanıyordu, ekonomi o nedenle iyi idi.
peki doğrusu nedir?
bahsedilen dönem 2008-2012'li yıllara denk geliyor, ki o dönem abd dolar rezervi 800 milyar dolar idi. abd merkez bankası tarafından (fed) 2006 yılında başlatılan parasal genişleme programı kapsamında; ali babacan döneminde 800 milyar olan dolar rezervi şu an gelinen noktada 4 trilyon dolara ulaşmış durumda, yani 4 katından fazla. ee sormazlar mı adama 800 milyar dolar rezerv varken ülkeye giren döviz, şu an 4 trilyon dolarken niye uğramıyor diye.
krizin sebebi ali babacan'ın inşaat ekonomisine dayalı politikalardır
peki gerçek nedir?
ali babacan ekonominin başında olduğu dönemlerde sık sık inşaat sektöründeki rantlardan dolayı sanayiye ilginin azaldığına yönelik uyarılarda bulunmuş, sırf bu sebeple erdoğan ile ters düşerek kabinede aktif görev almayı bırakmıştı. eğer uyarıları dikkate alınsaydı türkiye bugün inşaata değil, üretime dayalı bir sanayi ülkesi olurdu. 2014
ingiltere'nin adamı
aslında cevap vermeye değecek bir durum değil ama ülkede cehalet düzeyi en üst seviyede olduğu için bi iki kelam edelim bu konu hakkında.
21.yüzyılın en önemli gelişmelerinden birisi finansal küreselleşmedir. küreselleşen dünya ile birlikte ulus-devlet modeli önemini büyük ölçüde yitirdi. ulusal ekonomilerin yerini uluslararası üretim ağlarından oluşan küresel ekonomi aldı. dolayısıyla günümüzde daha doğrusu günümüz türkiye'sinde milliyetçi söylemler iç politikada siyasetçilere artı puan kazandırsa da, dış politikada ülkeyi global dünyadan izole hale getiriyor. ayrıca akp, çığ gibi büyüyerek ülkeyi kırılgan hale getiren sorunları lobi benzeri faaliyetlerle çözmeye çalışsa da halk yorgun ve bitkin olması nedeniyle artık bu şovenist tavırları yemiyor.
herşeyden önce türkiye üretim, teknoloji ve yatırım yönlerinden mevcut taleplerini karşılayabilecek seviyede bir ülke değil. ülke ekonomisi, dünya ekonomik faaliyetlerinin esas katılımcılarını dikkate almadan ekonomik gelişim stratejisini gerçekleştiremez.
ali babacan'ın buradaki asıl misyonu; türkiye'yi global dünyaya entegre ederek bir yatırım cenneti haline getirmek. şayet partisi iktidar olursa türkiye'nin yerde olan uluslarası itibarını tekrar iyileştirebilme potansiyeline sahip. ayrıca serbest ekonomi piyasasına ziyadesiyle hakim olması bi yana, küresel sermayeyi türkiye’de yatırım yapmaya ikna edebilecek ender isimlerdendir kendisi.
bu durum ali babacan'ı ingiltere'nin adamı yapmaz aksine iyi bir iş ortağı yapar. bu çağda küresel finans kuruluşlarıyla iyi ilişkiler kuramayan politikacılar bi zahmet ülke yönetmeye talip olmasın zaten.
eski akp'li
mansur yavaş gökten indi,
meral akşener gökten indi,
recep tayyip erdoğan gökten indi,
ekrem imamoğlu gökten indi ama ali babacan eski akp'li öyle mi? riyakârlığın da bu kadarına pes.
siyasal islam yazanları kaale dahi almaya gerek yok. kelime dağarcıkları muhtemelen başka cümle kurmalarına müsaade etmediği için bir birilerini papağan gibi tekrar edip durmuşlar. -
6 mart 2020 idlib ateşkes antlaşması
savaşa evet barışa hayır
alkış
barışa evet savaşa hayır
alkış
suriye'ye giriyoruz
alkış
suriye'den çıkıyoruz
alkış
dostum putin
alkış
hain putin
alkış
dostum trump
alkış
hain trump
alkış
s400 alıyoruz
alkış
patriot alıyoruz
alkış
israil dostumuz
alkış
israil düşmanımız
alkış
ateşkes isteyen haindir
alkış
ateşkese laf eden haindir
alkış
bop eşbaşkanıyım
alkış
bop eşbaşkanı olduğum iftiradır
alkış
şehitler tepesi boş kalmayacak
alkış
bay kemal şehit gelsin istiyor
alkış
efendim şu öyledir böyledir
alkış
ben hiçbir zaman şu öyledir böyledir demedim
alkış
alkışlar akp..