evden çalışma şansına sahip olup bir de üzerine şımarıklık yapmak istemiyorum ama sanırım bu evden çalışma olayı çok yanlış anlaşıldı.
benimki şu şekilde gerçekleşiyor: sabah 9, akşam 7 sürekli ama sürekli bilgisayara başında kalmak ve her daim hissedilen "kontrol ediliyorum" duygusu.
hayır sevgili patronlar, evden çalışmak bu değil.
bir kere şu "nasıl olsa evdesin yaparsın" mantığını bir kenara bırakın. sizin evde yaşayacak bir hayatınız olmaması benim de olmadığı anlamına gelmiyor. evde olmam size cumartesi gecesi 12'de bana mesaj atma hakkını ya da resmi tatillerde - hafta sonu tatillerinde beni çalıştırma hakkını vermiyor.
sürekli "acaba çalışıyor mu" diye kontrol etmeye çalışmanız çok zavallıca. tuvalete girdiğimde ve bana ulaşamadığınız o 3 dakikada bile beni aynı anda chatten, whatsapptan, twitter'dan, instagram'dan mesajlarınız ile kontrol etmeniz sadece midemi bulandırıyor.
bu mesajlar o kadar fazla ki, verdiğiniz işi sizle gerçekleştirmem gereken "çetleşme" nedeni ile tamamlayamıyorum. ya bi susup oturun ya da gereksiz paranoyanızı da alın dürüm yapın.
sürekli "zoom'dan toplanalım" kadar yanlış ve zaman kaybettiren bir şey yok. insanlar bu sürekli toplanıp 1 saat geyik yapıp 10 dakikalık işi anlatma sevdasından ne zaman vazgeçecekler çok merak ediyorum. lan zaten evden çalışmanın olayı gereksiz toplantılardan vs. uzak kalmak bir bakıma. dünyanın en luzumsüz şeyi cidden, bir paragraflık mailde anlatabileceğin şeyi neden zoom'dan saatlere yayıyoruz? bir de zoom'da "ay kameranı aç da görelim seniii ihihihi" geyiğine deliriyorum, istemiyorum ulan görünmek sana ne yani? toplantıyı açıp arkada film seyretmiyorum sonuçta.
1 saat öğle arası vereceğim, yemek yiyeceğim dediğimde bana günlerce trip yapmayın mesela. yemek yemek gerekiyor. arada götümüz düzleşmesin diye evin içinde 20-30 adım atmak gerekiyor.
bir de sürekli karar değiştiren model var ki ona hiç girmek istemiyorum, canı " öyle istiyor" diye 2 haftalık çalışmayı çöp eden "hızlıca aksiyon alıp yeni projeye başlayalım"cılar o kadar fazla ki...
daha saymakla bitmez. vallahi çok doldum.
baby boomer'lara ve x kuşağına acil evden çalıştırma dersi verilsin, adapte olamıyorlar.
not: "çocuğu çıkarıcam" diye tüm gün ortadan kaybolan, "çocuk çalıştırmıyo yaaa" diye hiç bir bok yapmadan gün geçiren ve tüm iş yükünü çocuksuz takım arkadaşlarına yıkan çalışanlara ve bunlara aşırı anlayışlı davranıp seni ırgat gibi çalıştıran patronlara da selam olsun. online yoga dersine katılmaya, balkonda güneşlenmeye, akşam üstü rakısına düşmeye vs vakti olan çocuklu çalışanları, nedense iş yapmaya gelince çocuklarının bırakmaması gerçekten çok enteresan değil mi, sadece soruyorum.
edit: soran arkadaşlar olmuş da tabii ki trello, slack gibi ürünleri kullanıyoruz. buradan iş takibi yapmayı bilmeyip, öğrenmek istemeyip sürekli ensende nefesini "çetleşerek ve arayarak" hissettiren patronlara sözüm.
macaroon7 profili
-
home office çalışmanın kolay olmaması
-
can sungur
(bkz: can sungur kim amk)
-
istanbulluların karakteristik özellikleri
(bkz: acelecilik)
çünkü hep bir yere yetişmek, bir işi acil bitirmek, her şeyi hızlı yapmak zorunda olmak... -
şeyma subaşı
yaptığı en mantıklı şey kızının velayetini babasına vermektir.
çocuk kurtuldu valiz gibi oraya buraya taşınmaktan. en azından okula gider, dudak büzerek poz vermek dışında şeyler öğrenebilir. -
metrodan inenleri beklemeden binmeye çalışmak
gelişmemiş, mal bir ülkede yarrak kafalı insanların yaptığı öküzce harekettir.
ülke tabii ki de kore.
teşekkürler. -
sözelciliğin bir düşük zeka göstergesi olması
sosyal zekası sıfırın altında, iki laf edemeyen pepelek mühendisler tarafından ortaya atılan saçmalık. sözel mezunu olanların fkirlerini götünden kan akarak deadline'a yetiştirmeye çalışan kodculara selam.
hahahahah. -
cumhurbaşkanımıza duyulan sevgisizliğin nedeni
sevginin karşılıklı bir şey olmasıdır. *