henüz piyasada pc'lerin olmadığı, bilgisayar olarak sadece sinclair zx spectrum, commodore 64 ya da amiga -veya artık tarihe karışmış benzer kategorideki başka markaların- ateş pahasına satıldığı bir dönemde bilgisayar programcılığı okudum. bu bahsettiklerim dışındaki gerçek bilgisayarları ilk defa üniversitede gördüm.
benim başladığım yıl delikli kart kullanan mainframe'in yerine plato denen ve lp büyüklüğünde diskler kullanan yeni bir sistem gelmişti. abiler, ablalar bayram ediyorlardı. ertesi yıl beş çeyreklik floppy disk sürücüleri eklendi terminallere. bölümde cp/m tabanlı devasa bir pc belirdi aynı sıralarda, ay kapsülünü seyreder gibi hayretle seyrediyorduk, el sürmemiz yasaktı. sonra bir de macintosh markalı (sonradan apple) ilk kişisel bilgisayarlarla tanıştık.
son yıla dek tahta başında öğrendiğimiz basic, assembly/machine code, dbase iii programlama bilgimizi bölümde o yıl kurulan pc laboratuvarında üç buçukluk floppy disklerle gerçekten hayata geçirebildik. gerçi bundan önce de mainframe'de kısa cobol ve fortran iv programları yazıp çalıştırıyorduk ödev olarak; ama o sistem bütün kampüse hizmet verdiği için çalışma süremiz sınırlıydı. pascal eğitimim tahta başında sınırlı kaldı. stajımı büyük bir fabrikada yaptım, bize mevcut cobol programlarına küçük ekler yaptıran harika iki programcıya denk düşmüş, çok iyi vakit geçirmiştim.
okurken bu işi uzun süre yapmamaya karar verdim, ama on yıl bu işten ekmek yedim. sınıf arkadaşlarımın hemen hepsi yazılım firmalarına ya da bankaların bilgi işlem bölümlerine girerken (çoğu da oralardan emekli oldu) ben esas işi bilgi işlem olmayan, ama bilgisayarı yoğun olarak kullanan orta ölçekli yerlerde bilgi işlem uzmanı/müdürü olarak çalıştım. wordstar gibi ne çıktı alacağınızı ancak ayrı bir tuşa basarak görebildiğiniz, ama bu görüntünün üzerinde çalışamadığınız dos tabanlı kelime işlemcilerden, ami pro adlı günümüzdeki word'ün atasına geçişi yaptım, dizgici elemanlarımız programın ekran becerileri karşısında hayretler içinde kalmıştı. firma ihtiyaçlarına uygun veritabanları kurup programlar yazdım, windows sistemlerini şirket çapında verimli kullanmayı sağlamak için tüm kullanıcılara office eğitimi verdim -henüz pazar oluşmadığı için bu konuda kurs açmak daha kimsenin aklına bile gelmiyordu. yine henüz internetin olmadığı dolayısıyla da e-mail'in kullanılmadığı dönemlerde şirket içi e-mail sistemi kurarak iş akışında kâğıttan büyük ölçüde kurtulmayı sağladım (bir web tarayıcısını ilk kez görüp nasıl çalıştığını denemek için yabancı bir gazetenin web sitesinde gezindiğimde aklım uçmuştu). tabii bu işlere meraklı ve hızla kavrayan patronlarla çalıştığım için şanslıydım.
novell denen ağ sisteminin ve onun fiziki altyapısının bütün girdisini çıktısını bu sistemleri kurar ve işletirken öğrendim. novell, pek çok özelliğini bünyesine katan windows 2000'den sonra yavaş yavaş tarih oldu ;)
o eğitimler sayesinde çalıştığım şirketlerin her bölümünden insan tanıdım, sadece ahbaplar değil dostlar da edindim. hâlâ bazıları, bize o karmaşık şeyleri nasıl öğrettin, diye takılır bana.
sonra planladığım gibi bu işi bıraktım ve asıl çalışmak istediğim alana kaydım. tahmin edersiniz, meslektaşlarımın ofis programıyla ilgili ilk danıştığı eleman oldum. iyi bir bir bilgisayar kullanıcısı olarak devam...
edit: hede'lemeyi unuttuğum birkaç terimin bağlantısını kurup internetle ilk tanışmamı ekledim.
musahip3 profili
-
2000 öncesi bilgisayar kullananların güncel durumu
-
istanbul'da yürümeye doyulmayan güzergah
1. eminönü - beyazıt : mısır çarşısı, tahtakale, fincancılar yokuşu, mercan kapısı- çarşıkapı yoluyla kapalıçarşı üzerinden beyazıt, sahaflar çarşısı
2. sultanahmet - kumkapı : ayasoyfa meydanı, cankurtaran, küçük ayasofya, kadırga, kumkapı
3. küçük mustafa paşa - ayvansaray hattında mahalle içlerinden haliç boyu
4. beyazıt - zeyrek : beyazıt, vezneciler, vefa (bozacıda ve atıf efendi kütüphanesi'nde molayla), imç 2. ve 3. blok avluları, zeyrek
5. şişhane - karaköy: metro istasyonu çıkışından büyük hendek caddesi, kuledibi, galata kulesi sokağı ve kamondo merdivenleri üzerinden bankalar caddesi, perşembepazarı, karaköy.
6. rıhtımdan kadıköy çarşısında geze geze moda
7. heybeliada ve büyükada'nın küçük tur yolları -
mercedes amblemi örterek almanya'yı protesto etmek
--- spoiler ---
akp’li düziçi belediyesi başkanı ökkeş namlı’nın 'ermeni soykırımı' tasarısının alman parlamentosunda onaylanmasına tepki olarak mercedes’ine bez gerdi ve arabanın logosunu sakladı.
makam aracının fotoğraflarını sosyal medyada paylaşan akp’li namlı, “almanya'nın almış olduğu bu kirli kararı şiddetle kınıyor ve protesto ediyorum” diye yazdı.
--- spoiler ---
bu da böyle bir protesto, ne yardan vaz geçmiş, ne serden... dostlar alışverişte görsün protestosu...
edit: link