puuuuu3
profili

  • kemal kılıçdaroğlu

    gelin sizlerle birlikte bu beyefendinin yıllar boyu izlediği muhalif politikaların nasıl da tek adam diktatörlüğüne giden yolu açtığını hep beraber inceleyelim. kk 22 mayıs 2010’dan beri chp genel başkanı. birçok seçim kaybetti. bir siyasetçi için bundan daha büyük bir başarısızlık olamaz. ancak kendisi, seçim kayıplarının yanı sıra kritik anlarda verdiği sıkıntılı politik kararlarla adeta toplumsal muhalefeti dinamitledi. örgütlerin çalışması, chp’nin siyasete bakış açısı gibi birçok konuda daha yanlışları olduğunu düşünüyorum ancak burada sadece kritik anlarda verdiği kararların muhalefet üzerinde nasıl bir etki yarattığını anlatmak istiyorum.

    ilk sınav 2010 referandumu:

    fetönün şahlanmasına yol açan 2010 referandumu. siyasi olarak bugüne göre çok daha farklı bir cepheleşme bulunuyordu. akp’nin getirdiği yasa değişikliği öncelikle fetö tarafından destekleniyor, o zamanların makbul adamı fettullah gülen gerekirse ölülerin mezardan kalkıp oy kullanması gerektiğini savunuyordu. bunun yanında saadet, büyük birlik referandumda evet tarafını desteklerken, kürtlerin o zamanki partisi bdp boykot yolunu tercih ediyordu. hayır cephesi ise yine farklı görüşlerin bir araya geldiği benzemezler topluluğuydu. chp ve mhp iki ana hayır figürünü oluşturuken tkp, doğu perinçeğin işçi partisi, dsp, ldp gibi bileşenler de hayır cephesindeydi. hayır cephesi 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçiminde oluşacak koalisyonun ilk örneğidir diyebiliriz. hatta daha geniş bir bakış açısıyla şu anki muhalif bloğun o zamanlardan toplanmaya başladığını da söyleyebiliriz. referandumda yüzde 58 ile evet kazandı, fetönün devlette yapılanmasının önü açılmış oldu. yetmez ama evet tartışması bu referandumun bize bıraktığı en büyük miraslardan oldu. peki kemal bey bu referandumda ne yaptı?

    kk bu seçimde oy kullanamadı efendim. bildiğiniz adres değişikliğini yapmayı unuttuğu için ana muhalefet partisinin lideri oy kullanamadı.

    https://www.ntv.com.tr/…madi,lpunhuxbwe-8dqnwoa3e-w

    muhtar parti yöneticilerine uyarı yapmasına yine de böyle bir sıkıntı yaşanmış.

    https://www.haberturk.com/…lunu-muhtar-bile-uyarmis

    seçimin ardından ise kendisi çok da garip gelmeyecek şekilde yüzde 42’lik sonucun başarı olduğunu savunmuş.
    https://www.ensonhaber.com/…aroglu-aciklama-yapacak

    fetönün şahlandığı, cumhuriyetin temellerinin sarsıldığı bu referandumdan tam 10 gün sonra ise almanyada laiklik konusunda bir sıkıntı olmadığını belirtiyor.

    https://www.hurriyet.com.tr/…ikede-diyemem-15837090

    2011 genel seçimleri başarısı(!):

    2010 referandumun ardından ise türkiye 9 ay sonraki seçimlere hazırlanmaya başladı. chp yeni lider heyecanıyla kendine büyük hedefler koyuyordu. yüzde 40 alamazsa ekibiyle birlikte görevi bırakacağını vurguluyordu.

    https://www.istanbulhaber.com.tr/…z-haber-84898.htm

    chp seçim sonuçlarına göre yüzde 26 oy alırken önceki seçime göre yüzde 6’lık bir artış elde etti. bunun yanında ise akp nerdeyse yüzde 50’yi yakalayarak geçtiğimiz seçime göre bile bir artış elde etti.

    seçim sonrası chp myk’sından yapılan açıklamada seçim sonuçlarının bir başarı olduğu belirtildi.

    https://haber.sol.org.tr/…-basariliyiz-haberi-43614

    3.akp dönemi:

    seçim sonrası ise türkiye 3. akp dönemine giriş yapmıştı. bu dönem birçok büyük değişikliğin yaşandığı 4 yıldan çok daha fazlasına tekabül ediyordu denebilir. bu dönemde cemaat at koşturarak ergenekon operasyonlarına tam gaz devam ediyor, akp ise açılım süreci başlatarak kürt sorununa bir çare bulabileceğini düşünüyordu. ekstra olarak olarak 2012 yılı sonlarından itibaren cemaat akp gerginliği kendini göstermeye başlamıştı. kk ise gülen konusunda net bir tavır sergileyemedi.

    erdoğanın dön çağrısına her türkiye cumhuruiyeti vatandaşı türkiyeye gelebilir gibi yine fazla demokratik cevaplar vermekle meşguldü.

    https://www.ensonhaber.com/…i-yorummladi-2012-06-21

    erdoğan açılım süreciyle, cemaat ise ergenekon operasyonlarıyla gündemi domine ederken kk bu iki konuda da ne dediğini bilmez bir halde ortada dolanıyordu. hakkını yemeyeyim, ergenekon, balyoz operasyonlarına çok daha net bir tepkisi vardı. ancak açılım sürecini barış süreci mi yoksa ihanet süreci mi olarak görüyordu? chp’nin bu konuda adam akıllı bir yaklaşımı yoktu.

    2013 mayıs ayında akp hali hazırdaki alkol yasaklarını yasa olarak önümüze koydu, günümüzde uygulanan birçok saçma yasak o yasayla birlikte geçerli oldu. kılıçdaroğlu bu yasaya da önemli bir tepki veremedi. erdoğan ile twitter üzerinden sulu rakı atışması yapmakla yetindi, ne düşündüğünü neyi savunduğunu parti olarak yine önümüze koyamadı.

    toplumsal muhalefet ve gezi olayları:

    içki ve internet yasaklarının ardından, akp’nin otoriterleşme algısı halk tarafından git gide kabul görüyordu. bundan memnun olmayan birçok kişi muhalefetten bir dayanışma beklerken, kk kimseyi ürkütmeyelim siyasetine devam ediyordu. bunun doğal bir sonucu olarak, toplumsal muhalefet olarak adlandırabileceğimiz bir hareket kendi kendini yarattı.

    akp’nin taksim gezi parkını yıkıp tarihi topçu kışlasını yeniden inşa etme planı, parka giren iş makinelerinin protestocular ve bdp milletvekili sırrı süreyya önder tarafından durdurulmasından sonra sekteye uğradı. parka çadır kuran protestocular sert bir polis müdahalesi ile karşılaştı. bunun üzerine birçok insan gezi parkına destek olmak için akın etti. protestolar parkın yıkımına karşı başlamış olsa da daha genel bir kimliğe bürünerek otoriter tüm yaklaşımları hedef alır hale geldi. polis ve eylemciler arasında birçok çatışma yaşandı. olaylar sonucunda 8 sivil ve 2 polis hayatını kaybetmişti, binlerce insan polis şiddeti nedeniyle yaralanmıştı.

    peki bu büyük toplumsal hareket kk ve chp tarafından nasıl karşılandı?
    gezinin ilk günlerinde tepkinin büyüklüğü tam olarak anlaşılamamıştı. chp bu kervanda yerini alıyordu.
    kk 29 mayıstaki açıklamalarında geziden satır arasında bahsediyordu.
    https://www.haberekspres.com.tr/…yaniti-h50274.html

    30 mayısta parkı ziyaret ediyordu ancak bu da gazetelerde çok yer bulamamıştı.

    ardından müdahale git gide sertleşiyor ve gezi türkiye çapında bir eyleme dönüşüyordu. 31 mayısta kılıçdaroğlu yine erdoğana seslenmiş ve polisi geri çekmesini istemişti.
    https://www.aa.com.tr/…gezi-parki-aciklamasi/241149
    1 haziranda kadıköyde planlanan chp mitingi ise olayların büyümesi üzerine iptal edilmişti. kılıçdaroğlu ise beşiktaştan taksime yürüyeceğini söylerek bütün chplileri geziye destek olmaya çağırmıştı.
    4 hazirandaki açıklamasında ise eylemlerin arkasında chp olduğu iddialarını reddediyor, medyaya yapılan eleştirilerin medya çalışanlarına yönelmemesi gerektiğini söylüyordu.

    https://www.cnnturk.com/…minin-gozlerinden-opuyorum

    haksız eleştiri yapmak istemem, gezi partisiz olmayı onur sayardı. ancak kılıçdaroğlunun bu hareketi yeteri kadar anlayamadığını ve siyasetini besleyemediğini düşünüyorum. aynı şekilde bu toplumsal harekete önderlik etme imkânı varken bunu da yetersiz siyasetiyle geri tepmişti.
    yine 8 haziranda fetö kanalı s habere çıkan kılıçdaroğlu chp’nin bu eylemlerin hiçbir yerinde yer almadığını söylüyordu.
    https://www.internethaber.com/…opuyorum-544828h.htm
    12 haziran gecesi yapılan myk toplantısından sonra yapılan açıklamada ise siyasi partilerin miting yapmaması gerektiği, ekonominin kan kaybettiği belirtilip cumhurbaşkanına siyasi partileri toplama çağrısı yapılıyordu. aynı cumhurbaşkanı 2 gün sonra artık herkes evine dönmeli diye twit atıyordu.
    https://www.hurriyet.com.tr/…si-aciklamasi-23487016

    gezi olayları, gelecek 10 yılın siyasetini tanımlayan en önemli olay oldu. demokrasiyi sandığa mahkûm eden zihniyet bugünlerde ilk atılımını yapmış ve eylemleri darbe olarak nitelemeye başlamıştı. kılıçdaroğlu da aynı yolun yolcusu olduğunu gösterecek eylem ve hareketlerde bulunmuş, sandık dışında bir muhalefetin gelişme ihtimalini adeta önleyecek şekilde davranmıştı.

    gezi ve cemaat kavgasının ardından seçimler:

    gezi uzun bir dalga olarak var oldu. ancak bu dalga git gide büyümek yerine gittikçe sönümlendi. yaz sonuna doğru eylemler yerini atıllığa bırakmış haldeydi. türkiye 2014’teki yerel seçimlere hazırlanırken bir yandan da fetö – akp kavgası patlak verdi. 17-25 aralıkta yapılan yolsuzluk operasyonları, ardından yayınlanan tapeler, cemaatin kripto twitter hesapları gündemi domine eder oldu. türkiye yerel seçimlere bu atmosferde giderken kılıçdaroğlu gezinin rüzgarını arkasına almak yerine fetö/akp kavgasının rüzgarıyla yelkenini doldurma derdindeydi.
    9 kasım’da yine cemaat kanalı samanyolu haberde konuşan kılıçdaroğlu, erdoğanın kız ve erkeğin aynı evde kalamayacağına yönelik açıklamalarını destekliyordu. net olarak “biz de kız ve erkeklerin aynı evde kalmasını desteklemiyoruz.” cümlesini kuran kılıçdaroğlu erdoğanın chp’ye tuzak kurdğunu iddia ediyordu.
    https://www.yenisafak.com/…i-desteklemiyoruz-580342
    aralık başında yaptığı amerika ziyaretinde fetö’nün derneği olan taa ile görüşmüştü.
    https://www.hurriyet.com.tr/…gorusmedi-ama-25270620
    yine 6 aralıkta taraf gazetesine soruşturma açılınca sicili bozuk gazeteye sahip çıkmıştı.

    https://www.ensonhaber.com/…esine-destek-2013-12-06

    patlayacak büyük savaş öncesi aldığı konum sonradan kılıçdaroğlunun başını çokça ağrıttı zaten ancak, birçok hukuksuzluğa imza atmış cemaatle yan yana görünmesi tabana verilen siyasi mesaj açısından da çok sıkıntılıydı.
    chp’de yerel seçimlerde aday belirleme süreci çok sancılı geçti. istanbulda şişli belediye başkanı mustafa sarıgül partiye davet edildi. ankara için eski mhp’li mansur yavaş ile anlaşıldı. hatayda akp’den hatay belediye başkanı olmak isteyen ancak yerini sadullah ergine kaptıran lütfü savaş chp’nin adayı yapıldı. gariptir ki sadullah ergin’de şu an chp sıralarından meclise girmiş bulunmakta.

    o zamanki muhalif blok farklı adaylarla seçime girdiği için akp karşısında büyük belediyelerin kazanılması çok düşük ihtimaldi. “tatava yapma bas geç” kampanyası akp karşısında birleşelim akımının ilk kez görünür olduğu durum oldu.
    seçim sonuçları 2011’den beri yaşanan birçok olayın pek bir etki yaratmadığını ortaya koydu. istanbul ve ankara tekrar akp tarafından alınırken, chp için en büyük başarı hatay’ın alınması olmuştu.
    seçim döneminin en göze batan olayı ise ankara’da yaşanan sayım skandalı oldu. 2019’da istanbulda aa’nın verilerinin kesilmesine benzer bir şekilde aa’dan gelen veriler kesildi. mansur yavaş önde olduğunu iddia ederken, melih gökçek ve dönemin içişleri bakanı efkan ala gece geç saatlerde ysk’yı ziyaret ettiler. seçim sonuçları beklenenden geç açıklandı ve melih gökçek başkan olarak ilan edildi.
    kılıçdaroğlu bu konuda da önemli bir ses çıkaramadı. 2019’da deneyimlediğimiz üzere mansur yavaşın belediye başkanlığı göz göre göre gasp edilmiş olabilir.
    https://www.cumhuriyet.com.tr/…aatlik-skandal-56167
    seçim sonrası kılıçdaroğlu yine klasik açıklamalarını yaparak sonuçların aslında başarı olduğunu ve türkiyenin kazandığını söylüyordu.
    https://www.sozcu.com.tr/…i-ilk-kez-konustu-479278/

    halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı:
    yerel seçimlerdeki yine yeniden mağlubiyetin ardından, kılıçdaroğlu 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerine aynı siyasi hamlelerle gidiyordu. hedef olarak mhp ile bir çatı aday fikri koyulmuştu. görüşmeler sonucunda çatı aday türkiyede daha önce kimsenin adını duymadığı ekmeleddin ihsanoğlu oldu. ekmek için ekmeleddin gibi müthiş bir sloganı bize kazandıran seçim süreci yaşandı.
    tam bir sene önce meydanlarında insanların öldürüldüğü, gaz manyağı yapılmış, joplanmış bu ülkenin önüne ne düşündüğü bilinmeyen bir aday koymak kılıçdaroğlunun siyasete bakışını özetleyen bir durumdu. muhalif cenah doğal olarak bu adaya tepkiliydi. kılıçdaroğlu bu tepkilere en son tıpış tıpış sandığa gideceksiniz diye cevap verdi.
    https://www.cumhuriyet.com.tr/…a-gideceksiniz-94271
    10 ağustosta düzenlenen seçimleri erdoğan yüzde 51,79 ile aldı. ekmeleddin ihsanoğlu ve selahaddin demirtaş toplam oyu ise 48,2 oldu. gördüğünüz gibi 9 yıl önceki oy oranlarından çok da değişen bir durum yok. bu seçimde ise katılımın yüzde 74 gibi düşük bir oranda kalması dikkat çekti.

    kılıçdaroğlu seçim sonrası geleneğini bozmadı, umut vaat etti ve akpdeki çatlağın derinleşeceğini savundu. istifasını isteyen milletvekillerini sert eleştirdi, partiye aldığı için pişman olduğunu söyledi.
    https://www.sozcu.com.tr/…essizligini-bozdu-576211/

    2015 umut ve karanlık:

    2014 seçimlerinin ardından türkiye 2015’deki parlementer seçimlere doğru tam gaz gidiyordu. seçimin en sıcak konuları devam eden çözüm süreciydi. cumhurbaşkanlığında alınan yüksek oy oranı nedeniyle hdp türkiye genelinde bağımsız adaylar stratejisini terk etmiş, parti olarak girmeye karar vermişti. yüzde 10 barajının aşılıp aşılamayacağı merakla bekleniyordu. bunun yanında çözüm sürecine net tepki koyan mhp’de akp’nin tam karşısına konumlanmış durumdaydı.

    seçim sonuçları geldiğinde türkiye’de akp iktidarının sona geldiğine dair büyük bir umut oluştu. akp tek başına iktidar olacak milletvekilini elde edememişti. sonuçlar koalisyon diyordu.

    kılıçdaroğlu seçim öncesi 2011’in altında bir oy alırsa liderliği bırakacağını söylüyordu.
    https://www.aljazeera.com.tr/…-oy-alirsak-cekilirim
    özellikle hdp’nin baraj altı kalma korkusuyla verilen emanet oylar chp’nin oy oranlarını etkilemiş olsa da kılıçdaroğlu yine sözünü tutmadı. seçim sonuçları başarı olarak kabul edildi.
    seçimin ardından karanlık bir süreç başladı. çözüm sürecinin sona ermesiyle birlikte pkk kanlı eylemlerine geri döndü. türkiye bombaların ve terörün hakim olduğu zor günler geçirdi. bu süreçte herhangi bir koalisyon hükümeti kurulamadı ve 1 kasımda erken seçim kararı alındı.
    erken seçim sonuucu akp yeniden yüzde 50 oy oranına ulaşırken, kılıçdaroğlu seçim sonucunda yine halkın kendilerine önemli bir görev yüklediğinden bahsetti.
    https://www.ntv.com.tr/…masi,tloiyyrihk2vkepemlzlxg

    darbe girişimine doğru:
    2015 seçimlerinden sonra türkiyedeki huzursuzluk ortamı sona ermedi. terör saldırıları ve bombalar devam ederken, bir yandan da akp ilk sivil darbe denebilecek bir girişim ile karşı karşıya kaldı. akp yerine başbakan ahmet davutoğlu karşı karşıya kaldı demek daha doğru olur. pelikan bildirisi denen bir bildirinin ardından ahmet davutoğlu akp genel başkanlığından ve başbakanlıktan istifaya zorlandı. yerine düşük profilli bir başbakan olarak binali yıldırım tercih edildi.

    2016 temmuzda türkiye en karanlık günlerini yaşadı diyebiliriz. fetö akp savaşının son hamlesi olarak fetö ordu içindeki varlıklarını harekete geçirerek bir darbe girişimi başlattı. uzun çatışmalar sonucu darbe püskürtüldü. bu girişim sonrası ohal ilan edildi, hukuk rafa kaldırıldı. darbe sırasında yaşanan birçok olay hala netliğe kavuşmadı.

    kılıçdaroğlu, darbe girişimin ardından asla çıkmam dediği kaçak olarak nitelediği saraya çıktı ve erdoğanla görüştü.
    https://www.hurriyet.com.tr/…araya-cikiyor-40167176
    yine aynı şekilde yenikapıdaki demokrasi mitinginde bahçeli ve erdoğanla yan yana durdu.
    https://www.ntv.com.tr/…ustu,jqodnoiglkw-ve-9eq4wqa
    kılıçdaroğlu, fetö konusunda durabileceği çok net bir konum varken birçok zamanda farklı konumlarda yer alarak eleştirilerin odağı oldu. halbuki toplumsal muhalefet bir parti liderine göre çok daha doğru konumlarda yer almayı başarabilmişti.
    daha sonra kontrollü darbe diyeceği bu girişimin sonrasında erdoğanın yanında hizalanmakta bir sıkıntı görmedi. ve başkanlık referandumuna giden yolun açılmasına su taşımış oldu.

    2017 başkanlık referandumu:

    darbenin ardından gelişen ağır anti demokratik koşullarda devlet bahçeliden sürpriz bir başkanlık sistemi talebi geldi. erdoğan da bu teklifi kabul ederek referandumun yolunu açtı. türkiyeyi bugünkü sıkışık ve iki yapılı siyasi atmosfere sürükleyecek bu referandum birçok tartışmayla devam etti.
    gergin geçen seçim sürecinde şu anki toplumsal muhalefet tam olarak şeklini aldı diyebiliriz. şehir sonuçları bile 2023 seçimlerdeki sonuçlardan çok da farklı durumda değildir. bu seçimde hayır diyen aktörler önümüze muhalif olarak tekrardan çıktılar.
    ancak seçimin bombası seçim günü ysk’nın aldığı karar ile ortaya çıktı. ysk normalde geçersiz sayılan mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılabileceğine dair bir karar aldı. seçim sonuçlarının ardından farkın az olması sebebiyle bu kararın önemli bir karar olduğu daha da netleşti.
    bu karar birçok kesimden tepki gördü. çeşitli yerlerde halk sokaklara çıkarak protestolara başladı. ancak protestolar chp tarafından yine destek göremedi. kılıçdaroğlu protestoların hak olduğunu ancak chp’nin kurumsal olarak destek vermediğini belirtti.
    https://www.diken.com.tr/…kurumsal-destek-vermiyor/
    chp bu karar sonrası sine-i millet tartışmaları da yapsa, herhangi bir sonuç çıkmadı.
    referandumdan aylar sonra bu sefer toplumsal muhalefetin örgütlendiği başka bir konu ortaya çıktı. mit tırları konusundan açılan davada ceza alan enis berberoğlu’na destek için yapılan adalet yürüyüşü birçok toplumsal kesim tarafından destek aldı. yine hayır bloğuna benzer şekilde ülkedeki sıkıntılardan şikayetçi birçok insan kılıçdaroğlu ile ankaradan istanbula yürüdü. bu yürüyüş yapıldığı zamanda gerçekten çok önemli bir umut dalgası yarattı. ancak kafamı çevirip arkama baktığımda bu yürüyüşün de bir söndürme görevi gördüğünü, yarattığı dalganın hiçbir konuda bir çözüme dönüşmediğini görüyorum.

    2018 seçimleri:
    2017’nin yorucu gündemi ardından türkiye erken seçim kararıyla ilk başkanını seçmeye hazırlandı. muhalif blok daha çok genişlemiş, muhalif ülkücüler iyi partiyi kurmuş ve saadet partisi de bu bloğa dahil olmuştu.
    seçim sonuçları yine erdoğanın 5 yıl iktidarına işaret ediyordu. muhalefet yine yenilgi almış, ikinci tura kalması beklenen seçim, ilk turda yüzde 52 ile sonlanmıştı.
    2018 seçimleri sonrasında kılıçdaroğlu yine bildiğimiz bir açıklama yaparak, ak partinin seçimin tek kaybedeni olduğunu söylemişti.
    https://tr.euronews.com/…secimin-kaybedeni-ak-parti
    2019 seçimleri:
    2018 yenilgisinin ardından türkiye ekonomik ve yönetimsel olarak büyük krizleri ard arda yaşadı. bu krizler ortamında gidilen yerel seçimlerde ittifak siyasetiyle birçok ilde iyi parti ile ortak aday gösterildi. bu siyaset başarılı sonuçlar verdi ve büyük şehirlerde millet ittifakı büyük başarı elde etti.
    istanbul seçimleri ise büyük bir karmaşaya sebep oldu. imamoğlu seçimi geriden götürürken, oy farkı kapanırken aa veri akışını kesti. imamoğlu ard arda açıklamalarla durumun başa baş olduğunu söylerken ysk başkanın sabah yaptığı açıklamayla imamoğlunun 30 bin oyla seçimi kazandığı açıklandı. akp birçok itirazla süreci uzatırken 6 mayısta ysk istanbul seçimlerini iptal etti. bu hukuksuz kararın ardından kılıçdaroğlu beklenen tepkiyi ortaya koyamadı. iptal kararı sonrası kısa bir açıklama yaparken muhalif kesimin tepkisi imamoğlu tarafından yönetildi. 23 hazirandaki yenileme seçiminde imamoğlu önemli bir farkla kazandı.
    krizler yılları:
    2019 seçimleri sonrası türkiyeyi seçimsiz uzun bir süre beklemekteydi. bu sürenin istikrar için olumlu olacağı tüm kesimler tarafından dile getirirken önce hayatın sonra da erdoğanın farklı planları vardı. 2020 yılının başında patlayan covid krizi dünyadaki tüm durumları altüst etti. akp kriz yönetimi konusunda sınıfta kaldı. maske dağıtılamadı, yasaklar organize edilemedi, ölüm sayıları doğru açıklanamadı. bu durumda kılıçdaroğlu yine etkili bir muhalefet ortaya koyamadı. fazla ölüm sayıları bile sadece ibb başkanı imamoğlu tarafından açıklandı, chp organize bir tepki ortaya koyamadı. covid krizi devam ederken erdoğan ekonomik olarak nasa tutuldu. faiz sebeptir enflasyon sonuçtur öğretisini ortaya atan erdoğan, faizin düşürülmesi emrini verirken enflasyonun ve doların uçmasına sebep oldu. birçok konuda halk sıkıntı yaşarken erken seçim talebi dile gelmeye başladı. kılıçdaroğlu bu talebin farkında olduğunu ve tepkiyi göstermek için birçok ilde miting yapacağını açıkladı. ilk mitingini mersinde yaptıktan sonra mitinglerin düzenli bir şekilde devamı gelmedi. toplumsal tepkiyi sönümlemek bu mitinglerin en büyük etkisi oldu.

    türkiye siyasi tarihi ile birlikte okuduğumuzda kılıçdaroğlu hamle yapması gereken yerlerde ya yanlış hamleleri yapmış ya da hamle yapmayarak toplumsal muhalefeti çaresiz bırakmış. verdiği kararlar, yarattığı siyasi atmosfer tek adam rejiminin oluşmasına katkı vermiş. kılıçdaroğlu suçludur, ancak en büyük suçu bu seçimde aday olması değildir. en büyük suçu sinik, umutsuz ve pasif bir muhalefet yaratmasıdır. bu seçimde aday olacak her kişi yılların sinikliğini ve pasifliğini üstünden atmak zorundaydı, bu da 2 aylık bir sürede yapılabilecek bir şey değildi.
    o sebeple muhalefet, daha doğrusu toplumsal muhalefet senelerdir denenmiş hatalı yolları denemekten vazgeçmeli ve farklı muhalefet yollarını aramaya devam etmelidir. siyasette 2+2 her zaman 4 etmiyor, gereksiz ittifaklar, saçma tavizler kazançtan çok zarar getiriyor. demokrasi sadece sandık değildir, bunu görüyoruz. muhalefetin de siyasetini buna göre tasarlaması gerekli.

  • depresyondan şak diye çıkaracak şeyler

    depresyondan şak diye çıkıyorsanız büyük ihtimal depresyonda değilsinizdir. o yüzden böyle bir şey yoktur diye tahmin ediyorum.

  • türkiye'de kripto paraya olan ilginin nedeni

    en büyük nedeni dünyada talep gören diğer yatırım araçlarının bu ülkede enflasyonun altında getiri vermesidir. tasarruf olarak biriktirilen para enflasyonun altında getiri kaydederse erir gider. enflasyonun düşük olduğu ülkelerde büyük sıkıntı olmasa da bizim gibi yüzde 20 enflasyon olan ülkelerde bu büyük sıkıntılar yaratır. o yüzden insanlar enflasyon üzerinde kar getiren yatırım araçlarına yönelir. en temel yatırım aracı olan mevduat hesapları son yıllarda izlenen politika nedeniyle genellikle yıllık olarak enflasyonun altında kalır. bist100 yine aynı şekilde dönemsel olarak iyi kar bıraksa da senelik olarak enflasyonun altında kalıyor. bu temel yatırım araçları her sene aynı performansı sergileyince insanlar doğal olarak parasını bunlarda tutmayıp alternatiflere yöneliyor. bitcoin yatırımlarının artması da, yıllardır artan dolarizasyon da, patlayacak denilip de patlamayan konut balonu da hep bu sebeplerle alakalı.