Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. anın fotoğrafı

    görsel

    şaka şaka

    görsel

  • 2. 31 ekim 2021 galatasaray gaziantep fk maçı

    beşiktaşlıların başlığına gelip beşiktaş'tan bahsettiği, sonra başka bir beşiktaşlının gelip "burada bile beşiktaş'tan bahsediliyor, ne koymuşuz be" dediği karşılaşma.

    son bir haftadır level atladı bunlar. tineri geyik sanıyordum ama tinersiz de bu kafa mümkün değil gibi.

  • 3. krediyle ev alıp 10 sene borç ödemek

    mevcut enflasyon oranları ile 4.sene kira parasından daha uyguna gelecek eylem.

    kredi çekip alanlara sorun.

  • 4. ekrem imamoğlu'nun türkiye vatandaşları demesi

    ulan götünuzde don, cebinizde eti geçtim, mevsim meyvesi alacak paranız yok, hala o kuş beyninizle kafatasçılık oynuyorsunuz.

    ağzından ezan bayrak vatan laflarını düşürmeyenler, bugün türkiye'yi narko-devlete cevirdi, bir organ kaçakçılıgına bulaşmadıkları kaldı.

    onlar müslümansa ben değilim, onlar türkse ben degilim, onlar insansa ben insan değilim amk. bir bitin artık. bitin ki şu topraklara huzur ve bereket gelsin.

  • 5. hastasından 15 bin tl alan profesörün tutuklanması

    tüm suçlular neredeyse cezasız bırakıldığı için, ceza alan bir suçlu garipseniyor..

    tıp profu olması, istediğini yapabileceği anlamına gelmez…

  • 6. 31 ekim 2021 galatasaray'ın ofsayttan attığı gol

    ciddi ciddi anlatıyorum fanatik olmayın dinleyin.

    dünkü pozisyonda top montero'nun ayağına doğru geliyor, montero ayağını çekiyor. bu hareket, kalecinin refleksini etkiliyor. montero bu hareketi yapmasaydı, kaleci bu topu kurtarabilir miydi, önemli soru bu. karar tartışılır ama ofsayt demek yanlış değil bence.

    bu pozisyonda ise topa doğru hiçbir hareket yok nelsson'dan. dolayısıyla dünkü pozisyonla hiç alakası yok.

  • 7. öğretmenden dayak yemiş yazarlar

    size hikayeyi tersten anlatayım. stajını yeni bitirmekte olan yeni bir öğretmen adayıyım o dönemler. aynı zamanda ücretli öğretmenlik çıkmış, hani maksat tecrübe olsun diye başvurmuştum kendimi bir anda meslek lisesinde buldum.

    gencecik taze bir adamım o zamanlar. kafamda bir ton eğitimle ilgili teorik ders var. avucumda da idealler...

    kapıyı açtım, derse girdim. o sıra öğrenciler kavga ediyorlardı. daha önceden kpss kursu tecrübem vardı ama lise tecrübesi başkaymış arkadaş. bir an afalladım ve kavgaya olağanca idealist ve teorik açıdan doğru olacak şekilde müdahale etmeye çalıştım ama aralarından biri beni tanımamış olacak ki "kimsin lan sen? kaçıl yoksa alırım façanı" gibisinden bir şey söyledi.

    allah sizi inandırsın bir gözüm döndü, kendimi kaybetmişim kesik kesik hatırlıyorum. kendime geldiğimde birkaç öğrenciye tekme tokat dalarken buldum kendimi.

    daha da şaşkınlık verici olay ise dövdüğüm çocuklardan birisinin velisi, elinde bir tepsi baklavayla teşekküre geldi.

    not: kariyerib başlangıcına bak ya. resmen bok gibi...

  • 8. fenerbahçe'nin esas sorunu

    sorunu hep dışarıda aramaları

    hande sümertaş nedir abi? böyle bir rezalet var mı?

    befair nedir? 150 gol attın da 130 tanesini mi göstermediler ne oldu yani?

    her galip geldiğin maç "bilek hakkı,alın teri,emek"
    her mağlup olduğun beraber kaldığın maç "hakemler,var odası,salon mutfak virvirvir"

    inşallah en kısa sürede saha içine dönüş yaparlar da lige renk gelir.

  • 9. 30 ekim 2021 bim migros ve şok market açıklamaları

    bak güzel kardeşim. baharat işi yapan bir firmada çalışıyorum. perşembe günü işe gitmedim. cuma günü b2b listesinde fiyat güncellemesi yaptım ve 1. sınıf saf karabiberin kg fiyatını 68 lira olarak güncelledim. çünkü çarşamba günü gelen güncelleme o yöndeydi. b2b üzerinden deli gibi karabiber siparişi gelince uyandım zira kg fiyatı 75 tl olmuş. pazartesi fiyat 65 liraydı. işe gitmediğim tek bir günde yaşanan fiyat artışı bu. şimdi toptancısından bu fiyatlara ürün alan marketi / esnafı suçlayamazsın(söz konusu zincir marketlerin çoğuna doğrudan ya da dolaylı olarak mal veriyoruz). salça fiyatlarını günlük değiştiriyoruz. her sabah ilk işimiz fabrikadan günce fiyat almak. bazen gün içerisinde 3 defa değiştiği oluyor.

    ekonomiyi bok ettiniz suçlayacak yer arıyorsunuz ama boşa çabalıyorsunuz.

    edit: he yavrum esnafa verdiğiniz fiyatla zincir markete verdiğiniz fiyat aynı zaten diye akşamdan beri mesaj atan, ve gün içerisinde atacak sığırlar için;
    zincir markete ürün verirken kâr marjını kısarsın. yani bir ürünü esnafa %20 kârla veriyorsan büyük alıcıda bu marj %10'dur. ancak ürünün maliyetinde %10'luk bir artış olmuşsa o artış esnafa da zincir markete de aynı oranda yansır. dur bim'in maliyet artışını %7 tutayım demezsin. en spesifik örnek olan karabiber örneğini verim zira bu ürün için ocak ayında oluşturduğum listede kg fiyatı 26 lira idi. şimdi güzel kardeşim ocak ayından bu güne ürün 49 lira zamlanmışken ben bunu sırf zincir market diye bim'e yansıtmayacak mıyım? ya da pazartesi 65 liradan aldığım ürün perşembe 75 tl olmuşsa bu artış yansımayacak mı? nasreddin hoca misali 75'e alıp 65'e mi satacağım. tamam sığırsınız da bu kadar sığır olmayın. hükümet yalayıcısısınız da bu kadar mal olmayın. verdiğim örnek açık. ben alırken 10 lira pahalıya almışsam kâr marjımı sabit tutup satarken de 10lira pahalıya satarım ki zarar etmeyeyim. ki şu an onu yapınca bile zarar ediyoruz.

    edit2: bitmiyor memleketin sığırı bitmiyor. bakkal zincir marketten ucuza nasıl mal satarmış. gel sana anlatayım hileyi güzel kardeşim. örneğini verdiğim karabiberden yol çıkalım. 50 kg ince çekilmiş irmiği al, üzerine 5 kg kadar 3. sınıf karabiber koy, yaklaşık 50 mg kadar karabiber aroması koy. oldu mu sana mis gibi 55 kg karabiber? oldu. şimdi paketle onu sat bakkala. mesela pul biber. biberin bir özü vardır paprika diye geçer sektörde. o özü endüstriyel kullanımlar için alırlar ve geriye biber tadı ve kokusu olmayan ama biber formunda posa kalır. onu alır öğütürsün biraz iyi pul biberle karıştırırsın ve elinde ucuz yollu pul biber olur. paketler ucuz ucuz satarsın. mesela sumak limon tuzu fiyatları artana kadar hilesi en çok yapılan baharattı. al 3. kalite sumağı, yukarıda belirttiğim posa ile karıştır, bas limon tuzunu ve onu mümkün mertebe ince öğüt. hayırlı olsun artık ucuz sumağın var. paketle ucuz ucuz sat.

    edit 3: bak kardeşim ben sana sermayeyi savunmuyorum. tek kelime ile beter olsunlar. sucuk diye sattıkları saçmalıkları, zeytin yağı diye sattıkları saçmalıkları, bunların ifşa oluşlarını unutmadık. kesinlikle masum değiller. bu iktidarla türediler. bu iktidarın küçük esnafı bitirme projesinin baş aktörü oldular. şimdi de ters düştüler yesinler birbirlerini. ama tüm bunlar oldu diye hükümetin topu taca çıkarma abasına da sessiz kalamam. ekonomiyi bok ettiniz. fiyatlar artıyorsa suçlusu sizsiniz. bu kadar basit.

  • 10. türkiye'de normalleşmiş şerefsizlikler

    fiş-fatura kesmeyip vergi kaçırmak

  • 11. kadınların güzel gözüktüğünü sandığı şeyler

    şu uzun gereksiz takma tırnaklar var ya. heh işte onlar hiçbir kadına yakışmıyor. mide bulantısı sebebi direkt.

    edit: bir de bu sene moda olan kısa taytlar var. diz üstü giyilen. yakışmıyor abi giymeyin yani ne gerek var? onu giyen kadın otomatik olarak bacım oluyor.

  • 12. tanrının varlığı kanıtlanabilir mi sorunsalı

    (bkz: kişisel deneyimler ile allahı kanıtlamak)
    cesurseyyah adlı yazarın bahsettiği übersonik olay.
    vay amk varmış böyle bir şey.

    "yani allah da kişisel deneyimler sonucu kanıtlanmış durumda"
    (bkz: #129582058)

    evet, siz de uslu bir çocuk olursanız kişisel deneyimler ile allahı kanıtlayabilirsiniz. üstelik kur'an ile sabit.

    şahsen ben kişisel deneyimlerimle ancak priapos'u kanıtlayabiliyorum. aha cesurseyyah'a sor.

    kardeşlerim, kişisel deneyimlerle kanıtlanmış tanrı sizi dincilerin zeka geriliğinden korusun.
    (bkz: allah yok din yalan)

    gerçi siz yine de elinizde fener ile salonda gezdiğinizi düşünebilirsiniz. dincilerin cüzi aklı o kadara yetiyormuş.

    (bkz: hac suresi 16. ayet)
    tanrıyı kanıtlayamazsın. tanrı inancı bir aritmetik toplama işlemi değil bir cebir denklemidir. ve bu denklerim x'i de imandır. (bkz: #27476626) eğer iman ediyorsan zaten kanıta ihtiyacın yoktur. iman zaten kanıt gerektirmez. ancak kanıt arıyorsan orada kendi inancınla çelişirsin ve tanrıyı kanıtta arıyorsan bi zahmet siktir git çünkü semavi dininin tanımladığı tanrı öleli çok oldu.
    keza insan yalanı kanıtlamaya çalışır.

  • 13. 31 ekim 2021 beşiktaş'ın tweet'i

    ne yalan söyleyeyim, ağlamak en çok tinercilere yakışıyor.

  • 14. dünya tarihinin en ünlü insanı

    cizıs’tan başkası değildir. adam peygamber mi rockstar mı belli değil.
    haleluyah!

  • 15. veda ederken ekim'e bir not bırak

    hayatımın en zor ayıydı. babamı bizden aldı...

  • 16. hepsiburada'nın gülse birsel'li squid game reklamı

    (bkz: şirketlerdeki yarak gibi olmus diyen adam eksiği) bunu nasıl kabul edip onayladınız acaba.
    oyuncular ayri ayrı itici zaten insani markadan soğutuyorlar.

  • 17. soğuyan sevgiliyi ısıtmak için yapılması gereken

    alın fırına sokun orospu çocuğunu

    ohh rahatladım, ilk küfürümdü

  • 18. vegan sarelle istiyoruz

    öncelikle vegan değilim. burada başlığı açan yazarımız bir kaç ay gibi kısa bir süre önce içeriğin kendilerine uygunken şimdilerde içine yeni eklentiler konulduğundan ve kendi düzenine göre artık tüketemeyeceğinden veryansın etmiş. yani konulan malzemeler olmasa da olurmuş ki orijinalinde zaten yokmuş yani değişime gidilmiş. hal böyle iken ofansif yaklaşımlara gerek olmadığını düşünüyorum. ot maydanoz vs gerek yok böyle şeylere.

    mantıklı bir istektir.

  • 19. greta thunberg'in 6200 €'luk koltuğu

    komunist parayı
    çevreci rahatı
    feminist yarrağı bulana kadar feministtir.

  • 20. karadeniz'e kıyısı olan en yaşanılabilir ilçe

    (bkz: soçi)

  • 21. baldızına kadro veren rektörün pişkinliği

    cevap olarak yazdığı twitte allah var, cehennem var sadece 15 temmuz eksik. yani rektörün tekniği iyi ama kendini geliştirmesi lazım.

    ayrıca bir savunmada allah, müslümanlık, kuran, 15 temmuz geçiyorsa bilin ki bütün iddialar doğrudur.

  • 22. 31 ekim 2021 çavuşoğlu'nun ukrayna siha açıklaması

    aklıma şu fıkrayı getirmiştir,

    --- spoiler ---

    adamın biri elinde bıçakla camiye girmiş. “ey cemaat! içinizde müslüman olan var mı?” diye bağırmış. herkes suspus... ancak yaşlı bir amca ayağa kalkarak “ben varım” demiş. bunun üzerine bıçaklı adam, amcanın koluna girip: “bir dakika benimle dışarı gelir misin?” demiş ve beraberce camiden çıkmışlar. biraz ötede bağlı bir koyunun yanına vardıklarında, bıçaklı adam: “amca, bu kurbanı kesmeme yardımcı olur musun? islami kurallara uygun keselim diye seni çağırdım” demiş. amca adamın ricasını kırmamış ve koyunu kesmeye başlamış. yaşlılık bu ya her taraf kan olduğu gibi amca “evladım yoruldum. camiye git, bize yardımcı olabilecek birini daha bul gel” demiş. adam, elinde kanlı bıçağı ile tekrar camiye giderek bir daha bağırmış: “içinizde başka bir müslüman var mı?” yaşlı amcayı götürüp kestiğini zanneden cemaatten hiç ses çıkmamış ama herkes dönüp imama bakmaya başlamış. imamın cemaate cevabi tepkisi ise şu olmuş “ne bakıyorsunuz?! iki rekat namaz kıldırdık diye müslüman mı olduk?”

    --- spoiler ---

  • 23. bekarların evlileri kıskanması

    cok ciddi bir evli hezeyani bu.

  • 24. netflix izlemek looser'lık

    hadi verdiginiz linkteki web sayfasi “loser” kelimesini bilmiyor, siz bari baslik acarken duzeltin de acin.

  • 25. depresyondan şak diye çıkaracak şeyler

    depresyondan şak diye çıkıyorsanız büyük ihtimal depresyonda değilsinizdir. o yüzden böyle bir şey yoktur diye tahmin ediyorum.

  • 26. introsu atlanmayan tek dizi

    game of thrones'un intro'sundaki değişiklikleri tespit etmeye çalışırken kör olanların kurduğu dernek bile vardır. bu yüzden yanıt game of thrones'dur.

    bir de faydalı bilgi: amazon prime ve netflix'de intro'ları otomatik olarak atlamak istiyorsanız bu eklentiyi google chrome ve microsoft edge browser'a eklemeniz yeterlidir. eğer izlediğiniz dizide intro + özet var ise daha uzun olan özet kısmını otomatik olarak atlayacaktır.

  • 27. ak parti döneminde itibarsızlaşan meslekler

    öğretmenlik.

  • 28. az önce olan güzel bir olayı paylaş

    "dostluklar zaman değil yürek ister." diyerek başlamak istiyorum söze...

    6 senedir tanıdığım ve yakınım sandığım adam beni yarı yolda bıraktı. beni düşürdüğü zor durumdan başka bir arkadaşım * ama toplasan 3 kez görüşmüşüzdür, o kurtardı. bir de üstüne kendisiyle izmir'e gittik, onun ortamına girdim, arkadaşlarıyla tanıştım ve o kadar dolu dolu 4 gün geçirdik ki, rüya gibiydi.

    benim pek arkadaşım yoktur, faturalar ve iş harici ne mesaj gelir ne de arama. hele ki şu aralar telefonumun ışığı bile yanmıyor. ama az önce uykuya dalacaktım ki mesaj sesiyle irkildim. ünlü olan arkadaşım izmir'e gitmiş ve tanıştırdığı başka bir arkadaşıyla fotoğraf çekerek "seni anıyoruz" yazmış, akabinde de aradılar ve "özledik seni" dediler. istemsiz olarak gözlerim doldu. uzun zaman olmuş bu sözü bir arkadaşımdan işitmeyeli.

    az önce oldu bu olay, taze çıktı fırından. paylaşmak istedim. çoğu insan bunu okuyup "bu mu güzel olay?" diyebilir. desinler. ayrıca bu yazıdan hiçbir zaman o güzel insanların haberleri olmayacak ama tarihe not düşülsün, yazdım işte içimden gelerek.

    4 günde tanıdığım bu güzel insanları düşünerek tekrar diyorum ki:

    "dostluklar zaman değil yürek ister."

  • 29. bankada 100 bin tl'si olup ailesiyle yaşayan insan

  • 30. kol saati alacaklara tavsiyeler

    başlığın "akıllı saat alacaklara tavsiyeler" şeklinde bölünmesi gerekiyor. yoksa çok akıllı yazarlar burada akıllı saat önermeye devam edecek. "normal saat kullanan hala var mı?" "akıllı saat alın geçin" vs... bi akıllı sizsiniz amk. siz istiyorsanız akıllı saat takın normal saat takmak isteyene ne laf ediyorsunuz?

  • 31. marcos do nascimento teixeira

    bugünkü performansı ile en az 3-4 oyuncuyu daha tokatlayacak kredi kazanmıştır. taylan, berkan ve barış'ı öneriyorum..

  • 32. mediamarkt'tan çiçek sepetine gönderme

    hele şükür zeka kullanılan bir reklam gördük. avea varken turkcell'in dört çeker reklamlarına böyle güzel göndermeler yapıyordu. sonra rekabet kurulu reklamlara müsade etmemişti. 'ovalıyorum ovalıyorum offf' gibi ahmakça reklamların yanında her türlü iş yapar.

    avrupa'da reklam konusu çok daha rahat. markalar birbirlerine açık gönderme yapabiliyorlar ve bu da akıl dolu işlerin çıkmasına neden oluyordu. biz de üstü kapalı dönüyor mecburen.

  • 33. 30 ekim 2021 karabük üni rektörü iddiaları

    sekreterleri akademisyen yapması ile makam odasına banyo yaptırması arasındaki ilişkiyi kurabilmek...

    tanım: iddia olmaktan öte şeylerdir. şu dönemde böyle haberlerin yalan olduğu daha ortaya çıkmadı.

  • 34. 24 kilo 600 gram eroin ile yakalanan ödüllü polis

    mekan konya.

    uygulama noktasından 60 km kaçan bir polis ve yanında eşi.

    üç polis memurunu hafif şekilde yaralayarak kaçmak.

    kovalamaca sırasında yolda seyir halindeki başka bir araca çarparak, 4 kişinin de yaralanmasına sebep olmak.

    araçtan 48 parça halinde 24 kilo 600 gram eroin çıkması.

    bu polis arkadaş 2019 yılında uyuşturucuyla mücadele kapsamında adana valisinden ödül almış.

    ismi cumhur acarca.

    aklımda deli sorular:

    türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının güvenebileceği birileri var mı?

    devlete ihanet etmenin anlamı nedir? cezası nedir?

    hadi her şeyi geçtim bu ülke kurtuluş mücadelesi verdi, insanlar canları pahasına bir cumhuriyet kurdular bu topraklarda. seni bu kuruma alanada haram zıkkım olsun.

    kaynak

  • 35. evlilik pişmanlıktır

    aşırı mutluyum, iyi ki onunla evliyim, cicim ayında falan da değilim pis ekşiciler 10 yılı askın suredir beraberiz ve 6 yıldır evliyiz, onsuz bir hayat hep eksik olurdu, iyi ki var, hayat arkadaşım, herseyim.

  • 36. hedefimiz 50+1 alıp tek başına iktidar olmaktır

    cigara fismis babba dedikten 5 dk sora ben

  • 37. ilişkide aynı diş fırçasını kullanma eşiği

    bunun samimiyetle ya da vanilla seksi aşmayla bi alakası yok arkadaşlar. sevişirken birbirinin ağzına tüküren, birbirinin ayaklarını emen çiftler bile aynı diş fırçasını kullanmaz.

  • 38. en elit spor branşı

    golf değildir, golfü oynayan insanların zengin insanlar olması o sporu elit yapmaz kesinlikle. bana göre snookerdır, her şeyden önce turnuvalarının çoğunda papyon zorunluluğu var

  • 39. 2021 yılı otomobil lastik fiyatlarının uçması

    ülkemizi yıkmak, 2023 yılında dünya lideri olmamızı engellemek isteyen lastik lobisinin işidir.

  • 40. olimpiu morutan

    tek sezonluk 15m euro maliyetli, 3m euro maaşlı ghezzal yerine 3.5 m euro bonservis 600 bin euro maaşla karpatların messi sini galatasaray a getiren burak elmas başkanıma da buradan teşekkürler ederim.

  • 41. vitor pereira

    sonuçlar ne olursa olsun bu adamı kovmayı düşünen yönetim önce kendisi istifa etsin eğer kovacaksa yerine gelen kovsun. yeter artık her sene teknik direktör değiştirmenizden bıktım. sabırsız götleri dinleyen yönetimden de bıktım. bi rahat bırakın şu takımı amk. 2 sene sabırlı olmayı öğrenin. her teknik direktöre sesler yükselir böyle sonuçlardan sonra ama takımın amına koyacak tepkilerinizi götünüze sokun. siz fenerbahçeli falan değilsin. siz skor taraftarısınız. istediğiniz kadar da bunu inkar edin.

    bakıyorsun arsenal taraftarına fenerbahçeyle aynı durumda ve ilk 3 haftasına sıfır puanla başlamış. 1 tane oyuncunun moralini bozacak tepki yok. sonuç? arsenal o 3 maçtan sonra kayıpsız gidiyor. bakıyorsun liverpoola dünyanın en iyi teknik direktörlerinden birisini getiriyor ve onda da ilk sene şampiyonluk gelmiyor. kovan yok. ki liverpool 29 sene şampiyon olamamış takım. oyuncunun hocanın moralini bozmak isteyen yok.

    bazıları sanıyor ki hoca gidince her bok düzeliyor. hayır amk. 2 maç güzel sonuç alıp sonra aynı devam ediyor. gördük barcelonayı. kovdu başındaki adamı yine aynı sonuçlara devam ediyor. sabır nedir bilmiyorsunuz amk. menajerlik oyunu değil bu.

    herkesin bir fikri var ama kimsenin bir sik bildiği yok. rahat bırakın şu adamı.

  • 42. squid game vs breaking bad

    (bkz: tofaş vs mercedes)

  • 43. twitch türkiye kara para aklama iddiaları

    bazı yazarlara hırsızlık beğendiremedik sanırım, kara para aklama milyonlarla yapılırmış 20k$ kazanmış garibanları boş yere linçlemeyecekmişiz.

    kardeş bi siktir git.

    hırsızlık hırsızlıktır, büyüğü küçüğü mü var? o çaldıkları paraların kime nasıl zarar verdiğini sen biliyor musun amına koyduğumun maymunu? kimi ne kadar dara düşürdüler herhangi bir fikrin var mı? ülkede çok büyük suçlar da işleniyor diye küçükleri görmezden mi gelmeliyiz?

    ne yapalım olm şimdi, afiyet olsun deyip gidip kanallarına abone mi olalım? bu hırsızlık olaylarını gerçekleştiren çetenin herhangi bir terör örgütüne bağı olmadığı ne malum? belki finansmanlarının bir kısmını bu şekilde elde ediyorlar, emin miyiz kim olduklarından?

    belki bu adına yayıncı denen hırsız orospu evlatları birilerinin fiziken zarar görmesine aracı olmuş oldular bu olaylar sayesinde.

    bir kaç fazladan eşya sahibi olmak için değer mi lan bu kadar rezilliğe? bu pisliğin bir parçası oldun da ne geçti eline, oyuncu koltuğu ve mikrofon mu?

    şerefini siktiğimin piçleri, büyüğü küçüğü fark etmiyor hepiniz insanlığın kanserisiniz. acılar içinde yok olup gitmeniz dileği ile.

  • 44. yalnızlık vs sevmediğin insanla evlenmek

    eğer hayatı rölantide yaşayabilen biri değilseniz;
    yalnızlığınızı seyreltmek amacıyla evlenirseniz kendinizi hiç olmadığınız kadar yalnız hissedeceğiniz konusunda sizi temin ederim ama başlığa mevzu kavramlarda biraz muğlaklık sözkonusu.
    kavramları kendi bakış açımla yorumladığım için cevabım buna göredir.

    yalnızlık, hayatında bir partner olmaması anlamında kullanılıyor sanırım. çevrende kimse olmaması, ailen, dostların olmaması anlamında değil.
    versustaki yalnızlığa bakışım bu, bu kenarda dursun.

    “sevmediğin insan” ifadesi de, tahammül edemediğin, katlanamadığın değil de tam uygun olmadığın, gönül telini titretmeyen, paylaşamadığın ve yanında “tam” hissetmediğin kişiyi belirtiyor diye varsayıyorum.
    yapacağım yorum yalnızlığı ve sevmemeyi böyle kabul ederek yapılmış olacak.

    sevmemek içine, aşık olmamayı dahil etmedim çünkü o zaman her şey değişir. evliliğin, aşk varlığına dayandığını düşünmüyorum. “ah aşk” bekliyorsanız boşuna beklemeseniz iyi olur, aşkınız bitecektir.
    o yüzden aşk, benim yapacağım yorumun dışında bir harçtır, evliliğin dayanağı aşk değildir.

    başlık hakkında her ne kadar söyleyecek çok sözüm olduğunu düşünsem de, o kadar çok kırılımı var ki, birini yazsam diğerini unutacağım için her türlü ya eksik ya da yanlış olacak. neyse ne.

    giriş yaparken hayatı rölantide yaşamak diye bir tabir kullandım. bununla neyi kastettiğimi açıklamak isterim çünkü işin nüvesi bu olabilir.
    kimi insan tevekkül içindedir, kabullenmiştir ve sahip olduğu hayatını tatlı tatlı yaşar gider. iştiyaklardan vazgeçeli de epey olmuştur. var olanın içinde habis bir şeyler yoksa akıntıya bırakılmış bir dal parçası -üstelik de cansız görüntüsüne rağmen yaşayan bir dal parçası- gibi sürüklenip gidebilir.
    bu bir yaşam alternatifidir; bende olmayan şeydir.

    bir de böyle olmayanlar var, ben gibi olanlar.
    bir şeyin doğruluğu, iyiliği ve devamına duyulan iştah onun habis olması olmaması ile ilgili değildir.

    şimdi metaforları bir kenara bırakıp daha düz anlatmaya çalışacağım.
    dün sabah, dışarı çıkmak üzere giyiniyordum. sweatshirt içine beyaz bir tişört giymek istedim ama sevişmek niyetinde olmadığım için tıpkı bugün sevişmem donu seçer gibi bir tişört seçtim. evde giyilenlerin ya da hiç giyilmeyenlerin arasından yani.
    elime öyle bir tişört geldi ki, yatağın üzerinde tişörte bakarak on dakika, aynada kendime bakarak birkaç dakika, gün içinde de farklı farklı zamanlarda sayamadığım kadar çok dakika, aynı anının parçacıkları ile savaşmam gerekti.
    tişört şu;
    üzerine bir fotoğraf basılmış; üç kadın urfa'da çiğköfte yiyor. 2015 tarihi var, yanında da istanbul loading yazısı ve bir ilerleme çubuğu.
    kadınlardan biri tahmin edileceği üzere benim, diğerleri de urfa viranşehir'deki hemşire komşularım, bana o dönem can yoldaşı olanlar.
    birbirimizden çok ama çok farklıyız, sanki apayrı dünyalara aitiz ama benim için çok kıymetliler çünkü dünyanın en iyi insanları ve bana yoldaş olmak için var güçleriyle çabaladılar. ben yalnız kalmak istiyordum; onlar yalnız bırakmanın ayıp olduğunu sanıyorlardı. öyle bir çatışmanın içinde gelişen bir sevgi.

    biz istanbul'a döndükten sonraki ilk yılbaşı, evimize geleceklerdi. bu tişörtü de gelmeden önce heyecanlarını göstermek için olsa gerek bana göndermişler
    istanbul loading.

    bizim mutsuz evliliğimiz; pırıl pırıl, cıvıl cıvıl, istanbul'da geçireceği yılbaşının heyecanı ile başka hiçbir şeyden bahsetmeyen bu iki insanın hevesini kursaklarında bıraktı, hayatları boyunca asla unutmayacakları kadar kuru, sıkıcı, bunaltıcı bir tatil yaşamalarına neden oldu.
    bunun ağırlığı benim üzerimde o kadar büyük bir yüktü ki, seneler sonra elime gelen bu tişört o dönem çektiğim bütün acıyı da raftan çıkardı.

    birbirine asla uygun olmayan iki zıt mizaçlı insanın evliliğindeki sorunların zirve yaptığı zamana denk geldiler. urfa'da da çok sorun vardı ama onlar bunları bilmezlerdi; aralarında hiyerarşik de bir ilişki vardı, özel hayat paylaşmazdık ama bir hafta evimizde kalınca her şey ayyuka çıkmış oldu. bir o yılbaşı gecesini unutamıyorum, bir de onları gece kulübüne götürdüğümüz geceyi.
    üzerinden bunca yıl geçmesine de inanamıyorum; bunca yıl öncesinin anıları insanı hala nasıl bu kadar utandırabiliyor?
    kavga, gürültü, küfür kıyamet beklentiniz varsa, okumanıza gerek yok.
    bizde bunlar yoktu. bizde insanı içeride çürüten mutsuzluk vardı, ölüler evinden notlar derim ben o dönem için.
    eğer bu kızlar, o bir haftayı bir günlüğe yazsalardı başlığı kesinlikle bu olurdu.

    dünyanın gelmiş geçmiş en sıkıcı yılbaşı akşamıydı. aramızda müthiş bir gerginlik var ve dünyanın ucundan sadece istanbul'da güzel vakit geçirecekler diye kalkıp gelmiş bu iki insana rağmen aşamıyoruz bunu; deniyoruz, deniyoruz olmuyor. misafir gelmiş ulan misafir.
    yok olmuyor, kadehler vuruluyor ama yemin ediyorum o kadar kaotik bir ortam var ki, bir çıt çıksa ortadaki karmaşa bir anda çözülmeye karar verip patlayacak ve hepimiz havaya uçacağız gibi.
    o gecenin fotoğrafları var; kızların birbiriyle, kızların benimle, kızların eşimle, kızların tek başına ağaçla.
    ama eşimle benim tek kare fotoğrafımız yok.
    bundan birkaç gün sonra da bir gece kulübü maceramız var; cenazeye gitsek daha güzel bir grup olurduk.
    hani insanı çok utandıran anılar aklına geldiğinde, onu çekmeceye tıkmak için çok acayip bir çaba gösterir ya; o bir hafta aklıma geldiğinde ben de çok utanıyorum, silmek istiyorum.
    çok rezil olmuşuz, çok küçük düşmüşüz, insanları bin pişman etmişiz gibi geliyor; çok ama çok üzülüyorum.

    bu örneği vermemin nedeni şu; bir evdeki mutsuzluk sandığınızdan da ağır sonuçları olabilen bir şey.
    bunun ağırlığını yaşamadan anlamanız oldukça güç. bir evlilikte mutsuzluk, iki kötü insan ya da bir iyi ve bir kötü insanın birlikte olmasıyla olmaz sadece.
    iki iyi insandan da ortaya kötü bir şey çıkabilir; bizimki gibi.
    kötü bir evlilik; şiddet, aldatma, kötü davranış, sorumsuzluk ya da akla gelen muhtelif yanlış davranışa eşit değildir. evet bunlar kötüdür ama bir evliliği sadece bunlar çürütmez. çürüyen bir evlilikte çürümemek için de çok büyük çaba, kurtulmak için de bağları “yeter ulan, benim tek bir hayatım var” diye kesip atabilecek kudret gerekir.
    kolay değildir.
    biz boşanmasaydık birbirinden nefret eden ve “hayatımı mahvettin” diye birbirini suçlayacak iki insan olurduk.
    şimdi birbirimiz nezdinde kıymetimiz büyükse bunun tek nedeni evliliğimizi kesip atmış olmamızdır.

    yani ne demek istiyorum?
    evliliğin çok kolay ve yürütülebilir gibi göründüğünün farkındayım. belki de sadece özgürleşmek anlamına geliyordur sizin için. aile baskısından azade, tüm kararları kendinin aldığı özgür bir yaşam hayalidir belki.
    kulağa güzel geliyor. doğru insanla eminim de böyle bir şeydir.
    ama buradaki doğru insan sizi seven insana ya da iyi bir insana ya da baba/anne olabilecek insana denk değildir.
    iyi insanlık iyi eşlik anlamına gelmez.
    yemin ediyorum benim kocam iyi bir insandı, beni de çok severdi ama kötü bir kocaydı.
    başka biriyle, benden başka biriyle çok iyi bir koca da olabilir. aynıları benim için de geçerlidir.

    bu insanla sadece sizi seviyor diye mi evleniyorsunuz?
    -beni üzmez, üzerime titrer, ne istersem yapar, ben de yaşar giderim işte. ne var ki?

    yaşayıp gidebilirsiniz, sizin gibi çok kişi de yaşayıp gidebilir. ben, benim gibi insanlar için yazdım; öyle yaşayıp gidemeyenler için.
    öyle yaşayıp gidemediği için çekip gidenler için.

    motivasyonum hep yaşlılıktı, ileride birbirimizi suçlayacağımızı biliyordum. düşünsene, mutsuz bir evlilikle elindeki tek yaşamı zayi etmişsin.
    kimi suçlayacaksın?
    kendini değil, yanındakini.
    bedenin kendini korumak üzere çok güzel programlanmıştır; seni aklayacak yüzlerce bahane bulur. öyle de ikna eder ki seni, sen bu enkazdan pür pak çıkarken karşı koltukta oturan adamdan nefret edersin;
    ben böyle bir kadın değildim; sen yaptın beni. sen mahvettin hayatımı.

    sonra da kalkar kahve yaparsın belki, ben yapamazdım.
    yapardım da ölüler evinden olurdu işte.
    ölüler mutfağı.

  • 45. dünya nüfusu azalmalı diyen tip

    haklı tiptir.

    dünyada arz talep sistemi dönüyor. nüfus arttıkça barınma, ulaşım ve gıda fiyatları her zaman artacak. arttığında ise kalite düşecek. eskiler ''bizim zamanımızda şöyleydi, böyleydi'' dediklerinde haklılar, çünkü yedikleri gıdalar ve oturdukları mekanlar, hatta soludukları hava bile çok daha kaliteliydi. nüfus arttıkça zengin ve fakirin arasındaki fark dağlar kadar olur. hindistan buna örnektir. savaş çıksın dünyanın nüfusu azalsın demiyorum ama bari köpek gibi üremeyin birader, 5-6 çocuk yapıyor yamukkafalı.

  • 46. 4 pkk'lının teslim olma görüntüleri

    teröristler teslim alındıktan sonra gereken arama yapılıp güvenlikten emin olduktan sonra tekrar edilmiş ve bu esnada görüntüye alınmıştır. zira aksi halde temas riski olan bir durumda kamerayla ve görüntüyle uğraşılmaz.

    terörizmle mücadele konusunda iyi ve örnek bir çalışma olmuş. vatanın nöbetçilerine, kahramanlarımıza selam olsun!

  • 47. türk doktorların yurtdışı onları bekliyor sanması

    beklemiyorsa neden almanya'da nitelikli meslekler için 'göç yasası' çıkarıldı? diye sorduran tespittir.

  • 48. bill gates ve jeff bezos'un bodrum'da takılmaları

    emel sayın koy satılık değil diye tweet atmış yapma yavrum, yapma emelim yapma güzelim diyesim geldi, koyu da üstüne koyup ülkeyi komşu ülkelerle birlikte satın alabilirler, neden mi?

    çünkü bizimkiler ceplerini doldurup ülkeyi gram düşünmeyecek kadar hain.

  • 49. arabanın altını vurup inip bakmama karizması

    kartel delindiyse yağ bitmeden sanayiye yetişeyim acelesidir o.

    edit; karter arkadaşlar tamam sakin olun. yanlış yazmışım. kimse okumuyo saniyodum amk 15 kişi mesaj yazmış.

  • 50. mühendislikte not ortalamasının önemi

    bilkent için konuşursak, yurt dışına çıkmayı inanılmaz kolaylaştırmasıdır. yüksek ortalamanız sayesinde top tier üniversitelerden master/doktora kabulü alır veya top tech firmalarında rahatça iş bulur, yurt dışına zahmetsizce ve hiç uğraşmadan çıkarsınız. siz bakmayın burada "bir boka yaramaz" diyen dandik üniversite mezunu, vizyonsuz tiplere. işe yaramayan not ortalaman değil, mezun olduğun üniversite.

    türkiye'de kalsanız da savunma sanayiinde (aselsan, tai, roketsan, vs.) çok rahat iş bulursunuz veya yüksek ortalamayı olmazsa olmaz gören top consulting firmalarına (mckinsey, bain, bcg) kapak atma şansınız olur. top consulting firmalarına kapak attıktan birkaç sene sonra da şirket sizi harvard business school, london business school, columbia business school gibi yerlere mba yapmaya gönderir. sonuç olarak daha 35 yaşına bile gelmeden şu şekilde bir cv'ye sahip olma olasılığınız sıfırdan yüksek olur. bir diğer başarılı örnek de şurada.

    ortalamanız düşükse sıradan şirketlerde çalışan milyonlarca sıradan beyaz yakalıdan herhangi biri olma dışında başka seçeneğiniz pek olmaz. en iyi ihtimalle torpille bir yerlere girer ya da bilmem ne bankasında management trainee falan olarak işe başlarsınız. binde birden az bir ihtimalle belki startup kurup tutunabilirsiniz, o ayrı. diplomasının geçerliliği olmayan ve herkesin taşak geçtiği for-profit okulları saymazsak yurt dışında master ve doktorayı unutun zaten, o sizin için artık ömür boyu mümkün değil.