pek çok iş için, 07:00-17:00/16:00 gereksizdir. şirket içi değerlendirmelerde de verimli gözükmemektedir. çalışan bilinci yerleştirilmeli, işi aksayanlar erkenden işe gelmeli ancak işi günü gününe giden çalışanların çoğu zaten günün 3-4 saatini boş geçiriyor. modern ve akıllı şirketler, bunu kullanarak mesai saatlerini düşürme yolunda ilerliyor ancak bizim aile şirketlerinin hiçbiri bu konuda bir adım atmıyor. eşimden dolayı biliyorum, işe 10:00 da da gitse aynı, 07:00 da da gitse aynı işi yapıyor çünkü düzenli bir çalışan ve yapacağı iş bitiyor. çalıştığı şirket onun gibi çalışanların bu durumunu gözetiyor ve yaklaşık 5 yıldır, işin yoksa gelme, işini bitirdiysen çık politikası izliyor. eşim de 4 yıldır istanbul trafiğini 30 dkdan fazla yaşamıyor.
garippipi2 profili
-
çalışma saatlerinin 10.00-16.00 olması gerekliliği
-
öğretmenlerin hak ettiği maaş
gün geçmiyor ki sözlükte öğretmenlere sallanmasın.
çıktıya bakalım diyenler, girdiye bakmıyor.
çıktıya da bakmıyor çünkü gerçekten başarılı öğrenciler çıkaran öğretmenler legal ek gelir elde etmiyor. hatta ütopik hayal kuralım, bir okulun tamamı pisa sınavında dünya birincisi olsa, yine bi gelir elde etmiyorlar. yani çıktı insanların umrunda değil, maksat kolay sallayalım.
ingilizce öğretmeniyim, ingilizce öğretemiyor diyorlar. gerçekten uygun fiyatlarla yurtdışı gezisi ayarlıyoruz, aile yollamıyor. ödev veriyoruz, lgsde ingilizce kolay denip veli tarafından sallanmıyor. ücretsiz etüt yapıyorum, matematik testi çözer o vakitte hocam deniyor. öğrenciye eksiklerinin olduğu birebir geribildirim yapıyorum, aileye de iletiyorum, takibi yapılmıyor. tatil dönemleri için öğrencileri gruplayıp grup bazlı ödevlendirme ve çalışmalar yapıyorum, kaynak materyal hazırlıyorum, öğrenci yapmıyor, aile yaptırmıyor. toplantılarda ders düzenini bozan öğrencileri aileye bildiriyorum, aile normaldir diyor. sözlü notları sınav not ortalamasından düşük girilemiyor, ders içi performans notu verirken ders içindeki performansı rezalet bir öğrenciye minimum sınav notunu verebiliyoruz, öğretmenlerin yaptırımı yok. sınavda bariz hatası olan öğrenciler cimere şikayet edip kağıtlarını denetlettiriyorlar, hata hala var ama havadan puan bulduruluyor, notları yükseltiliyor. disiplin kurulu işlemiyor, sınıf tekrarı yok, başarısız öğrenci kavramı yok. hepsi sizin o pembe beyaz yakalı götleriniz memnun olsun diye. sonra çıktıya bakalım, nasıl bakalım?
beyaz yakalılar bu durumu size şöyle anlatayım.
satın alma biriminde olduğunuzu düşünün. bir atölye ile çalışıyorsunuz, atölye ürünü sürekli olarak yanlış çıkarıyor, siz onunla çalışmaya devam etmek zorundasınız. o atölye sizi bırakana kadar siz onu bırakamıyorsunuz. bu süreç boyunca da müşteriler ve sizin yöneticileriniz senin ürünlerin bok gibi sen malsın, başarısızsın. başarılıyım diyorsan gel bana başarılı ürününü göster diyor. atölye ile ilişiği keselim dediğinde de yok olmaz diyor. sonra senin maaşını sana çok görüyorlar.
öğretmenler başarısızdır zart zırt diyenler, üni için girdiğimiz adını hatırlayamadığım sınavda sözelde 25binde, sayısalda 35 binde falandım. zaten sayısal okumuştum liseyi de. dilden de 2200. olarak ingilizce öğretmenliği okudum. öğretmenlerin bir kısmı devlete kapak atar keyfim keka takılırım kısmıdır. kalanıysa idealist tayfadır. şimdi ekşi sözlük zaten hiçbir boku beğenmeme topluluğu olduğundan, otorite düşmanlığı ile öğretmen gibi sallanması popüler bir mevkiye rahatça sallar. muhtemelen hayatınıza giren 20-25 öğretmenden 2si falan kötüdür, kalanının sınıfça otoritesini zedelemişsinizdir, onun da eli kolu bağlıdır yada kıyamamıştır yada güç sarjoşluğuyla absürt tepkiler vermiştir aklınızda kötü öğretmen kalmıştır. çalıştığım okulda yüksek lisans yapmayan öğretmen yok, ikinci yabancı dili olmayan öğretmen yok, her zümrede en az 3 öğretmen doktora sahibi yada doktora öğrencisi. sen ne hakla bu insanlara başarısız diyorsun anlamak mümkün değil. zart zırt üni de değil he, ben yüksek ve doktorayı ytüde yaptım mesela. özelde yapan pek yok zaten, maaşlar yetişmiyor o işe.
tatil konusuna gelince, tatil güzel arkadaşlar. öğretmenliğin en güzel yanlarından biri. ama bu öğretmenler meslek tercihi yaparken olmayıp da sonradan çıkan bir şey değil ki. beyaz yakalıların büyük kısmı için hybrid çalışma hakkı var, doktor savcı vs. dolgun maaş fırsatı var, tercümanların kısa çalışma saati fırsatı var, öğretmenlerin tatili var, yazılımlıların remote çalışma fırsatı var vs bu şekilde ilerliyor. bunlara karşılık da farklı götürüler var. öğretmenlikte de bu dışardan anlaşılmayacak farklı konular. inanılmaz rutine girmiş bir hayat, veli tarafından sürekli mobbinge maruz kalmak, çalışma saatinin olmaması, okulda bulunduğun sürede yüksek sorumluluk, siz şımarık sonradan görme “karen” tiplemesi velilerin kendilerinden şımarık yetiştirdiği öğrencilerden hakaret boyutunda laflar yemek, vs. bunun karşılığında maaşı diğer vasıflı meslek gruplarına oranla çok daha hızlı eriyor. öğretmenlerin itiraz ettiği şey bu. ya her memur kadar erisin, yada bir alt limit gelsin. özel sektör çalışanları için alt limit gelsin. yıllık 250 bin tl alan bazı özel okullar öğretmenlerine bu yıl 9bin tl verdi. bu insanlar 9bin tl mi hak ediyor gerçekten? siz aptal mısınız?
o kendini bir şey sanan insanlara da şunu demek isterim. öğretmenlik mesleğinin saygınlığını yitirmesi sonucu, doktora tezim için yaptığım görüşmelerde şu çıktıya ulaştım. pek çok matematik öğretmeni flo, lcw, trendyol gibi şirketlerde bazı birimlerde işe girmişler. bu öğretmenlerin bazıları öğretmenlikte 10. yılını bırakıp da sektör değiştirmiş, çok ileri yaşlarda olmalarına rağmen jr pozisyonda işe başlamışlar. bu jr pozisyonların giriş maaşları, 10 yıllık maaşlarından yüksek. bunun yanında hepsi girdikleri işlerde çok hızlı terfi alan başarılı çalışanlar olmuşlar. aynı durum yabancı dil ve beden eğitimi branşları için de geçerli. geçtiği plaza şirketinde başarısız olan öğretmen olmadığı gibi, terfi süreleri de ortalamadan düşük. lcw de çalışan 4 eski öğretmen, ortalama 2 yıl olan terfi alma hakkı süresini 1 yılda doldurarak terfi almışlar. yani öğretmenler başarısız değil, yaptıkları iş sizinkilerden kolay değil, öğretmen çıktısı düşük değil diye gidiyor. hanım beyaz yakalı, yaptığınız işin zorluğunu oradan biliyorum merak etmeyin. ne sizinki bizimkiden zor nede bizimki sizinkinden. ama biz sizden daha ağır koşullarda yaşıyoruz.