kemoterapinin kanser semptomlarını gidermek için uygulandığını zanneden insanların varlığını öğrendiğimiz bir entry içeren başlık.
tıbbın her şeyden önce meraktan ileri geldiğini bilmek gerekir. biz "bu neden oluyor" sorusuna bir yanıt bulur bulmaz, "tamam da o neden oluyor" diye soruyoruz, sonra onun arkasındaki nedeni buluyor ve hemen "tamam peki o neden" diye soruyoruz. bilimin doğası da bu zaten. neden bir insanın canı yanar ya da ateşi çıkar sorularıyla başlayan merak, bugün "neden sadece üzerinde x proteini olan hücreler y tipinde kanser yapıyor"a evrildi, daha da çok değişecek gibi duruyor.
temelde bir durumu merak ediyor, nedenini araştırıyor, bunu yaparken teknolojiden bolca yardım alıyor, sorunun izini sürüyor, gittiği yolu bulmaya çalışıyoruz. buna da patofizyoloji deniyor. neden bulunduktan sonra ise çözümü bulmak mümkün oluyor.
bugün tedavisi yok denen hastalıkların tamamına yakınının patofizyolojisi henüz iyi bilinmiyor. aynı mantıkla tıp bilimi tarafından tedavi olarak insanlara sunulan ilaç, operasyon, izlem vb. de demek oluyor ki söz konusu hastalığın nedeni belli oranda biliniyor.
örneğin ateş düşürücü denmiş; ateşiniz enfeksiyonla mücadele etmek, vücuttaki bakteri ya da virüsü etkisiz hale getirmek için yükselir. bir nevi mikrobu yakarsınız. artık antibiyotikler var olduğu, tıp dünyası tarafından bulunduğu ve insanlığa sunulduğu için mikroplarla savaşınızı çok daha etkin ve hızlı yürütebiliyoruz. bu yüzden ateşinizin yükselmesi bu tip hastalıklarda bir noktadan sonra anlamsız oluyor. bu sebepten size antibiyotikle birlikte ateş düşürücü veriyoruz ki yok yere hastalığı ağır atlatmayın, hayatınıza devam edebilin, şikayetleriniz azalsın.
bazı hastalarımıza ise sadece ateş düşürücü, ağrı kesici veriyoruz. bunlar genellikle viral enfeksiyonlar oluyor. bu hastalıklarda ateşin yükselmesi, enfeksiyonlara karşı vücudun genel bir yanıtı ancak ateşin basit viral enfeksiyonlarda iyileşme üzerine etkisi nispeten zayıf. bu yüzden ateşi düşürmek hastanın lehine oluyor. peki antiviral neden vermiyoruz, bulamadık mı? hayır bulduk. bulduk ancak basit viral enfeksiyonlarda antiviral verirsek 7 günde, vermezsek 8 günde iyileşirsiniz. bu yüzden boş yere ilaç yüklememek adına hafif viral hastalıklarda antiviral vermiyoruz. sonuç olarak geriye verilebilecek sadece ateş düşürücü kalıyor. yani kandırma, aldatma yok, minimum müdahale ile maksimum faydayı almak için şimdilik en doğru yol bu.
şeker konusunda da ne demek istendiğini anlıyorum, açıklayalım. diyabet konusunda şu zamana kadar alınmış uzun bir yol var. patofizyolojisi (bunun ne demek olduğunu artık biliyoruz :) büyük oranda aydınlatılmış. özetle, bu hastalarımızın pankreasında, insülin üretmesi gereken hücreler ya yok ya da hasar almış. yani ne olduğunu biliyoruz. yok işte maalesef, o hücre yok. bu yüzden insülini dışarıdan veriyoruz. burada yine merak devreye giriyor, neden başka insanlarda var da bu hastalarımızda yok bu hücreler? farklı sebepleri var; genetik, yeme-içme alışkanlıkları gibi. çözüm olarak da şu anda gen terapisi üzerinde çalışılıyor. yani bunu kökten çözmek mümkün olacak. diğer koldan, yeme içme alışkanlıkları, hareketli yaşam, sigara ve fazla miktarda alkolden uzak durma gibi tavsiyeler aslında esas önemli olanlar çünkü bunlar önleyici etmenler. yukarıdaki arkadaşın dediği gibi "şerefsiz" doktorlar diyabete henüz çözüm bulamadı, ki dediğim gibi gen terapisi geliyor, ama hastalığı önlemenin yolunu buldu. şeker için özellikle hareket ve beslenme alışkanlığı çok önemli ve bu tedavinizin en önemli kısmı.
kanser konusu çok derin bir konu ama özetle hangi kansere hangi mutasyonun, hangi virüsün, hangi kanserojen maddenin neden olduğu üzerinde çalışılıyor. bu konuda da bir kütüphane dolusu bilgi edinilmiş durumda, kısa bir araştırmayla bulunabilir. tedavi konusunda da özellikle kemoterapinin alacağı daha çok yol var, yine de farmakoloji eğitimi sırasında insan farkediyor ki bu ilaçların arkasındaki akıl en mütevazi ifadeyle hayranlık uyandırıcı. özellikle yan etki konusunda çok eksikler var ama tüm sayılar gösteriyor ki kemoterapi gerçek bir tedavi ve işe yarıyor. her geçen gün daha çok kanser hastamızı tedavi edip evine yolluyoruz. yine de ne yazık ki alınması gereken uzun bir yol var. merak etmeyin, çalışıyoruz.
alakasız ama, ben mesela onkoloji cerrahisinde uzmanlaşmak istiyorum. saat şu an 04:36, ders çalışmayı yeni bıraktım. birazdan yatıp uyuyacağım, sabah 08.30'da hastanede, serviste olacağım. gün içinde serviste hastalarımla ilgileneceğim. akşam eve gelip yine çalışacağım. bu şartlar altında yaşamak cennette hissettirmiyor ancak öğrendikçe insanın iştahı açılıyor. hemen hepimiz çalışmayı seviyoruz ve elimizden geleni yapıyoruz. başka türlü de bu noktalara gelmek imkansız zaten.
sonuç olarak lütfen etrafınıza bakın. göremiyorsanız basit bir istatistik vereyim. modern tıp ortalama insan ömrünü 2'ye katladı. bu sayı artmaya da devam ediyor. tek başına bu bile çok anlam ifade ediyor. yeni çözümler üretiliyor, yeni sorunlar ve sorular çıkıyor. bunlar üzerinde ise çalışmaya devam ediyoruz.
edit: maalesef böyle bir yazara cevap vermiş bulundum, benim hatam. ara sıra gördüğümüz tiplerden, ciddiye almamak gerekirdi. girip eski girdilerine bakınca devamlı doktorlara küfür ettiğini görüyorum. tam olarak sorunun nedir anlayamadım ama eskilere dayanıyor gibi duruyor. nefretinden, gelip gidip bu başlıkta sana cevap yazılmış mı diye kontrol ettiğine eminim. nefret dolu yaşadığın için üzüldüm. kaybın için de gerçekten üzgünüm, başın sağ olsun.
isikla kal1 profili
-
tıbbın çare bulamadığı hastalıklar