rilog3
profili

  • zenginleri soymak için geliştirilmiş yöntemler

    (bkz: yaşam koçu)

  • ekşi itiraf

    insanlara kendimizi kullandıracak cesareti biz veriyoruz aslında. “sen ne yaparsan yap, ben kabul eder, seni sevmeye devam ederim.” mesafesinde duruyoruz. elde etmişlik hissi ve hazzı yaşatıyoruz onlara. bize öyle çok güven duyuyorlar ki hiçbir gidişlerinde, dönüp bizi bulamama korkusu duymuyorlar. kabul edilmeme telaşı yaşamıyorlar. sınırlarımızı aşmalarına izin veriyoruz, gözlerimizin içine bakarak söyledikleri yalanların bile elimizden gelse bahanesini biz uydurup, özrünü biz dileyeceğiz.
    hayatımızın merkezine öyle sağlam yerleştiriyoruz ki onları, onlarsız devam edemeyeceğimizi, hiç olduğumuzu bağırıyoruz. kendimize olan saygı ve güveni bir başkasının egosuna yem ediyoruz. göğsünü gere gere bizi umursamadığını söyleyebilen insanları, yere göğe sığdıramadığımızı öyle bir ciddiyetle söylüyoruz ki lağımın dibinde olan, zirvede sanıyor kendini.
    her istediklerinde ellerinin altında olmamızdan tamamen sıkıldıklarında ve yine karşılarında yalvararak ağlayan bir çift göz gördüklerinde de başlarına bela olmamızı istemediklerinden şöyle diyorlar “amma da gurursuz çıktın!”

    bir nefes al ve senin sularını kirleten, sana bir obje gibi davranan herkesi hayatından kov!
    sevilmeye olan ısrarının, biraz sevilsen iyileşecekmişsin gibi hissedişinden olduğunu biliyorum.
    seni bu hale getirenin gurursuzluğun değil, biraz sevilsen kurtulacakmışsın gibi hissedişin olduğunu biliyorum.
    bunun için birilerinin ayaklarına yol olmaya gerek yok, seni gerçekten seven biri ile tanıştığında sana şöyle hissettiyor; “daha önce yaşamıyormuşum!”
    sizi gerçekten seven birinin kollarında uyandığınızda şöyle söyletiyor; “daha önce hiç uyumamışım.

  • ekşi itiraf

    kimsenin, ömrü boyunca unutamayacağı bir acının sebebi olmayın. gitmek istiyorsanız gidin ama kalıyormuş gibi yapmayın. güvenini kaybetmesine neden olmayın kimsenin. güvenini kaybetmiş biri için hayatın ne kadar zor ve dayanılamaz olduğunu bilemezsiniz. sarılmak istemiyorsanız, sarılmak zorunda değilsiniz ama sarılıyormuş gibi yapmayın. sizi sevdiği için pişman etmeyin kimseyi. geceler boyu geçsin diye yalvardığı yara, sizin açtığınız yara olmasın. kimse kimseyi kurtarmak ya da iyileştirmek için gelmedi bu dünyaya elbet. kurtarılmayı bekleyecek kadar çaresiz bırakan, hasta eden siz olmayın. bilemezsiniz kim, nereden, ne zaman vurulmuş. vuran siz olmayın.
    kimse kimseyi kaldırmak mecburiyetinde değil. kaldırmak istemiyorsanız uzatmayın elinizi ama uzatmış gibi yapmayın. bir kere geçeceksiniz buradan. başka bir
    hakkınız yok. öyleyse, şerefinizle geçin!

    kimseye yalvarmayın. elinizdeki anahtar bir kapıyı açmıyorsa o kapı, yanlış kapıdır. üç kez çalıdıktan sonra bile açılmıyorsa kapı, önünde beklemek zaman kaybı.

    gidin ve ağlayın.
    gidin ve düşünün.
    gidin ve biraz acı çekin.
    birilerinin size acıyıp kapısını açmasındansa, öylece sokakta kalmak daha iyi hissettirir.
    belki o an değil ama bir gün mutlaka.

    kimse için değişmeyin. birileri sizi sevsin diye, birileri sizi övsün diye, birileri mutlu olsun, birileri yanınızda kalsın diye değişmeyin. birilerinin kalıplarının şeklini aldığınız için varlarsa, boş verin. olmasınlar. birileri sizi acılarınızla, huysuzluğunuzla, bunalımlı haliniz, hayalleriniz, endişeleriniz, korkularınız, diğerlerinden daha naif ya da daha sert oluşunuzla kabul etmiyorsa boş verin. etmesinler.
    birileri için değişmeye çalışıp, istediği zaman istediği gibi davranamayan biri olup kendine yabancılaşarak devam etmektense, sizi siz olduğunuz için kabul edecek birini bulana dek yalnız kalmak daha iyi hissettirir.
    belki o an değil ama bir gün mutlaka.