42 yaşındayım,
-bu hayattan ne öğrendin be visi?
diye soracak olursanız, çok fikrim var ama emin olduğum sadece tek bir cevabım var;
"kınadığınızla sınanırsınız" arkadaşlar.
kimseyi, her ne sebeple olursa olsun yaşadıklarından dolayı kınamayın.
evet biliyorum, çok ezber ve beylik bir laf. her an, her yerde, herkesten duyabileceğiniz sığlıkta bir söylem. fakat çalışıyor. hatta evrende kütle çekimiyle beraber en stabil çalışan kanun olabilir.
herhangi bir inancım falan da yok ama, iddialı olduğunuz konuyla sınav vermeniz kozmosun kodları içerisinde embedded. kesin bilgi. yayın.
visitors7 profili
-
yazarların yaşı ve edindikleri en büyük tecrübe
-
kafire hoşgörü yok kılıcıma boyun eğmeli
bunların 'hoşgörü' tatavaları yeterince güçlenene kadardır. zira kuran dili de zaman içerisinde aynen böyle form değiştirmiştir. ilk ayetle, son ayetin yazımı arasında 22 küsür sene vardır ve bu süre zarfında hitabet epey farklılaşır.
mesela, kuran nüzul(iniş-yazılış) sırasına göre incelendiğinde şöyle tezatlıklarla karşılaşırsınız;
18. sıradaki sure olan -yani güçlü olmadıkları zamanlarda yazılan- kafirun suresi 6. ayette şöyle der:
"sizin dininiz size, benim dinim bana."
oldukça hoşgörülü sayılabilecek bu ifade; 113. yani sondan ikinci sure olan tevbe suresi 29.ayette ise şuna evrilmiştir;
"ehl-i kitap’tan allah’a ve âhiret gününe inanmayan, allah ve resulünün yasakladığını yasak saymayan ve hak dine uymayan kimselerle, yenilmiş olarak ve kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın."
e ne oldu şimdi?
hani benim dinim banaydı?
niye savaştık şimdi bro sen güçlendin diye mi?
başlıktaki tehdidi savuran ortaçağ faresi de, aslında kitabının gerektirdiği gibi ilerliyor. buna şaşırmayın, hep böyle yaparlar. -
araç kullanırken gelen uykuyu kaçırma yöntemleri
genelde uyku ile highway hypnosis etkileri karıştırılır. gelen şey uyku ise bunun kahvesi, mırrası, redbull'u bilmemnesi olmaz, araç güvenli bir yere park edilir ve az da olsa uyunur. zira uykunun çözümü uyumaktır.
eğer mevzubahis olan durum, -genelde düz bir yolda- sürekli birbirine benzer görsel inputların katedildiği bir senaryoda belli bir müddet sürüldüğünde gelen sersemlik hissi ve/veya bir noktaya dalmak-bakakalmak ise bu hipnozdur.
hipnozdan çıkmanın en etkili yöntemi ise "tabela aramaktır."
ileri sürüş kavramının büyük bir yüzdesini tabela aramak alışkanlığı teşkil eder.
dikkat ederseniz tabela okumak değil, aramak diyorum. çünkü 50 metre dibinize gelmiş tabelayı görmek marifet değildir. maharet o tabela sahneye girdiği ilk anda bulmak ve sürüş planınız içerisine katmaktır. bu meziyet sürüşünüze smoothness ve progress katacağı gibi düşmekte olan konsantrasyonunuzu da çabuk bir şekilde yükseltir. hatta bir de o tabelayı sesli okumaya başlarsanız, ağzınızdan çıkan sesi beyniniz tekrar işler ve konsantrasyonunuz katlanır.
iyi sürücüyü tanımlayan sekiz ayrı kıstas vardır.
yedisini sonra konuşuruz ancak bunların ilki ve olmazsa olmazı; sürüşün her anında yüksek derecede konsantre olabilme yeteneğidir.
uykulu araç mı kullanılır deli misiniz nesiniz, bir de onca tavsiye verilmiş... -
motosiklet kazası geçirmiş sözlükçüler
bir şeyleri öğrenmek için motosiklet kazası yapmayı beklememek gerek. çünkü sonrasında hayatınız asla eskisi gibi olmayabilir.
(bkz: viraja gereğinden hızlı girdiğinin hissedildiği an/@visitors)
(bkz: kontra tekniği/@visitors)
(bkz: motosiklet sürüşlerinde arka trafik kontrolü)
(bkz: takip mesafesi/@visitors)
(bkz: rüzgarlı havalarda motosiklet kullanmak/@visitors)
(bkz: motosiklet sürüşündeki risk faktörleri/@visitors)
(bkz: #120216985) -
9 şubat 2021 türkiye uzay ajansı açıklaması
-
"cumhurbaşkanımızın himayelerinde gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda güneş diye alavlı malavlı bir şey keşfettik, ilk belirlemelerimize göre biz de onun etrafında dönüyormuşuz gibi görünüyor. zaten kuran'da da yazar bu, pek de şeyetmeyin." -
motosiklet pişmanlıktır
senede 45bin km yol yapan bir motosiklet eğitmeniyim. en son ne zaman birisi tarafından sıkıştırıldım, ne zaman lastiğim kaydı, ne zaman panik fren yapmak zorunda kaldım hatırlamıyorum. hep mi insan evlatlarına denk geldim? hep mi şanslıydım? hayır alakası yok. o amk trafiğinde olan ve olacak her şeye dair öngörüm var. ve tüm bunlar sürüş planımın içerisinde yer alıyor. motorumun gideceği yere 2sn önce beyin olarak gidiyorum. müneccim yarrağı yemiş gibi motor kullanıyoruz lan biz? başımıza meteor düşmedikçe, carmageddondan fırlamış biri kasıtlı olarak beni öldürmeye çalışmadıkça her şeye dair planımız var. ve bu bilinç seviyesine ulaşmak doğru gelişim planıyla mümkün. işin ehlinden, yetkin kurumlardan eğitim alın oğlum, ötüp durmayın allasen..
otomobilim yok olmasın da. halbuki senelerce otomotiv sektöründe çalışmış biriyim. 6 ayda bir mecburen otomobil kullanmak zorunda kalırsam, kendi şeridini tamamen dolduran ve potansiyel tehlikelere güvenlik balonu bırakamadığım ve inisiyatifi sürekli diğer yol kullanıcılarına vermek zorunda kaldığım bu araçtan bir an evvel inmek için can atıyorum. felaket bir kontrolsüzlük hissiyle beraber içinde en ufak tat barındırmayan manasız bir şey bana kalırsa.
hadi buyrun doğal seleksiyoncular?
insanların bilgi sahibi olmadıkları konularda ahkam kesmeleri kadar iğrendirici bir şey yok. buraya motosikletin diğer ulaşım araçlarından nasıl daha güvenli olabileceğine dair 30 paragraf yazı yazarım ama bunu zaten öğrencilerime anlatıp onların hayatlarına olumlu katkılar sağladığım için misyonumu yerine getirmekte olduğumu düşünüyorum. yani siz sığırlar kimsenin umrunda değilsiniz bunu bilmeniz yeterli. trafikte karşılaştığımızda sadece bir kaç saniye sonra bertaraf edilecek potansiyel tehlikelerden birisiniz.
lan geçtiğimiz bayram yüzlerce adam öldü yollarda, yüzlerce. bunların kaçı motor? 3 günde 500 adam öldü neden buraya gelip trafiğe çıkmak pişmanlıktır diye başlık açmyorsunuz?
her ulaşım aracı kendi içerisinde belli bir miktar risk barındırır, hatta yayalar bile bazı riskler altındadır. haliyle motosikletin de içerdiği bazı riskler vardır. motosiklet tek başına kenarda dururken tehlikeli bir alete benzemiyor bence. onu tehlikeli yapan şey üstündekinin tutumları olmasın? -
bedelli asker saç kestirmemeli
lan şu boktan sözlüğe neredeyse 1 senedir entry girmiyorum. hayatın her alanında olduğu gibi burası da son derece yarrak kürek bir yer haline geldi. arada açıp bakıyorum, lan her baktığımda bir bedelli komedisi görüyorum. way amk ya. saçını kestirmemek ne demek evladım?
bak size bir hikaye anlatayım mı? 2004 yılında askere gittim kısa dönem. dediler ki kısa dönemler kebap yapar. iyi lan bari dedim. sonra bana bolu 2. komando tugayı çıktı. dediler ki ne alaka seni yazıcı falan yaparlar. sonra tek mola 35km yürürken, dağların arasında iplerden geçerken buldum kendimi. isveç oturağını kendim hazırlayıp düz duvardan aşağı inebilir duruma getirdiler beni!? dedilerki yaa size de ucundan biraz komandoluk gösteriyorlar işte.. sonra operasyon kararı çıktı doğuya. dediler ki lan olm kısa dönemi götürürler mi hiç operasyona hasta mısın!
tahmin edeceğiniz üzere beni o operasyona da götürdüler.. 35gün o amına kodumun lice'sinde çadırda yaşadım. kumlara sıçtık, köpek gibi deşeleyerek. anlıyo musun? taciz ateşine de maruz kaldım, tepemden izli mermiler geçti, kaldığım çadırlar delik teşik edildi, kafama gece görüş dürbünü takıp, ağzımı yüzümü boyayıp zifiri karanlık dağlarda yürüdüm, sabahlara kadar dağlarda nöbet de tuttum. biri çıktığında nasıl vuracağımın planlarını da yaptım ve daha neleer neleer. şimdi geriye dönüp bakıp diyorumki lan ne maceraymış.
adam diyor ki diğer bedelliler ziraat bankası şubesinde yaptılar bize niye haksızlık yapılıyor?
güzel abicim, diğer kısa dönemler şortla falan yaptılar askerliklerini. ben evde call of duty, battlefield 1942 falan oynuyordum, 3 ay sonra lice-kulp-hani üçgeninde cobra helikopterler desteğiyle rambo gibi dağlarda dolanırken buldum kendimi.
ve kimseye de diyemedim ki lan olm ben kısa dönemim siz manyak mısınız?
hayat böyledir dostum. başa gelen çekilir. sen de saçını kestircen çok zor olacak biliyorum. psikoloji falan.. sabret uzar.