Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 8 şubat 2022 devlet hastaneleri grevi

    açıkçası doktor sevmem ancak bu grevi çoktan yapmaları gerekiyordu. amk kuryeden az kazanan doktor mu olur la. kafayı mı yediniz siz? şu gün şu şartlarda bir doktor 25 bin tlden az kazanıyorsa bu ülkenin ayıbıdır. sadece doktorada değil tüm memurlara ayıbıdır hatta.

  • 2. 11 şubat 2022 ibb halk ekmek zammı

    sadece bir ekmek fabrikasına 200 bin lira gelen elektrik faturasının 2 ay sonra 750 bin lira gelmesi kaynaklıdır. ekmeklerin fabrikalardan büfelere dağıtımı için kullanılan araçların mazotunu, un fiyatlarının yüzde 300 arttığını da unutmayın.

    yaparsa ak parti yapar, fakirin ekmeğine de göz koyar.

    edit: ankara halk ekmek fabrikasına da 1 milyon lira elektrik faturası gelmiş. maşallah maşallah.

  • 3. nevşin mengü

    şu an ümit özdağ ile yaptığı yayın izliyorum da arkadaşlar nevşin mengü'nün düşünceleri gerçekten iyi değil.
    bak ciddi söylüyorum.
    o kadar mantıksız yerlere bağlıyor ve karıştırmaya çalışıyor ki insan acımaktan başka bir şey yapamıyor.
    yazık.

    yukarıdakilere katılıyorum diğer yandaş tiplerden farkı yok.

  • 4. tansu çiller'in kuracağı partiye isim önerileri

    yanlış yol partisi

  • 5. marmara fayı kırıldı kırılacak

    pandemi, zamlar, ekonomik durum böyleyken 7.2'lik bir deprem ülkeyi bitirir, bağımsızlığımız bile tehlikeye girer.hele bu depreme bir de akp yönetiminde yakalanırsak bittik demektir.

  • 6. 8 şubat 2022 halil falyalı suikastı

    önce şu giriyi yapayım. 90'lara geri döndük minvalinde giri yapan tüm entry'leri engelledim. zira 90 ve öncesinde türkiye'de bu boyutlarda bir olay yaşanmadı.
    genç yazarların bilgisi olsun diye çok eskilerden bir dizi isim sayacağım. enerji ve tabi kaynaklar bakanı tuncay mataracı yolzuluk nedeniyle hapis yattı, yahya demirel, rahmetli süelyman demirelin yeğeni hayali ihracattan hapis yattı, ergün köknel, iski yolsuzluğu nedeniyle hapis yattı, adamın hayatı karardı. götürdüğü para yurtdışına öğrenciymiş gibi gidenlerin cukkaladığından daha az bir para için işini bitirdiler. cavit çağlar, devlet bakanı , yolsuzluktan hapis yattı.
    yukardaki isimleri niçin saydım? evet türkiye 90'larda norvec, hollanda değildi, fakat yeni türkiye de değildi. bir şekilde hukuk işliyor, kamuoyu anında tepkisini ortaya koyuyordu. son 2 senedir ortalığa saçılan şayiaların binde biri 90 ve öncesinde olmadı. peki hapis yatan, cezasını çeken kaç kişi var? kamu oyu tepkisi ne? yargılanan kişi sayısı sıfır. olaylara, bu nedir kardeşim demeye yeltenenlerin hepsi vatan hainliği, dış güçlerin ajanı olmakla suçlanıyor.
    hülasa,yüksek bürokratlarla ve siyasi isimlerle ilişkisi olduğu iddia edilen narkotik başta olmak üzer birçok kriminal olaylara bulaşmış bir şahsa yönelik suikast olayı.
    not= bakın arkadaşlar hala doksanlardaki faili meçhul cinayetlerle günümüzdeki aşikar kirli işleri karıştıranlar var. uğur mumcu cinayeti, abdi ipekçi cinayeti ve diğer katledilenler kabul edilemez. bugün yaşananlar ile bu olaylar aynı şey değil. devletin yaptığı kirli işler bir şekilde afişe olunca mecburen de olsa hukuk işliyordu. bu ülkede vekillik yapmış, şu anki mevcut anayasada parmağı olan burhan kuzu dünyanın en büyük uyuşturucu baronlarından bir tanesini hapishaneden çıkartmak için hukuk çalışanlarına sarayın telefonunu kullanarak baskı yaptı. uyuşturucu baronlarıyla kirli ilişkileri ifşa oldu. peki halk hangi tepkiyi koydu?. burhan kuzu kaç gün hapiste yattı. 90 ve önecesinde devletin istemeden sızan kirli işleri ile intisaplı kişiler bir şekilde yargı önüne çıkıyordu. çünkü kamuoyu baskısı ve medya baskısı vardı. bakın o zamanlar sosyal medya olmadığı halde böyle bir yaptırım vardı . düşünün, bir de twitter, youtube vs olsaydı ne olurdu?

  • 7. 14 yaşındaki çocuğun cb hakaretten yargılanması

    başlığın tam hali: 14 yaşındaki çocuğun cumhurbaşkanına hakaretten yargılanması rezaleti.

    gazeteci köşe yazarı yılmaz özdil'in 09.02.2022 tarihli yazısında bahsettiği önemli ve utanç verici konudur.

    --- spoiler ---

    köşe yazısı.

    asrın liderimiz, dokuz yaşındaki çocuğu miting kürsüsüne çıkardı, mikrofona söyle diyerek eline mikrofon tutuşturdu, chp genel başkanına hain diye bağırılmasını gevrek gevrek gülerek seyretti, sonra da “çocuk ne demiş önemli değil, nihayetinde çocuktur” dedi.
    ? ama aynı günlerde, aynı asrın liderimize hakaret ettiği iddiasıyla 14 yaşındaki bir çocuğumuz evinden polisle aldırıldı, karakola çektirildi, savcıya götürüldü, adli tıp'a gönderildi, mahkemeye verildi, üç yıla kadar hapsi isteniyor!
    ? henüz sayın medyamızın haberi yok.
    ? bana göre, hem hukuk tarihimize, hem demokrasi tarihimize “utanç” olarak geçecek olan hadise, adım adım şöyle gelişti.
    ? istanbul. sabah saat 9 civarıydı. kapının zili çaldı, 14 yaşındaki çocuğumuz açtı. iki kişi gelmişti, polis olduklarını söylediler, sivildiler. çocuğun annesi o sırada mutfaktaydı, kahvaltı hazırlıyordu, telaşla kapıya koştu, ne olduğunu sordu, “oğlunuzu cumhurbaşkanına hakaret suçundan karakola götürmemiz gerekiyor” dediler. anne haliyle paniğe kapıldı, “ne yapmış oğlum?” diye sordu. “bizim görevimiz karakola götürmek” dediler. çocuğu alıp götürmek istediler. anne bırakmadı. annenin ısrarı üzerine, peki o halde siz getirin dediler, anneyle oğlu önde, polisler arkada, karakola geldiler. 14 yaşındaki çocuğa kimlik tespiti yapıldı. hâlâ suçunun ne olduğu söylenmiyordu, bir sosyal medya lafı dolaşıyordu ama, küfür mü etmiş, ne olmuş, açıklanmıyordu. “adliyeye götüreceğiz” dediler. anne çırpındı. ama nafile, bu defa anneyi dinlemediler. korkudan yaprak gibi titreyen çocuğu iki polisle birlikte polis aracına bindirip, adliyeye götürdüler. bir kapının önüne getirdiler, buraya otur dediler, sandalyeye oturttular, beklemeye başladı. hemen yan sandalyesinde bir başka çocuk vardı. öbür çocuk da 14 yaşındaydı. bizim oğlan öbürüne “ne yaptın?” diye sordu. öbürü “hırsızlık” dedi. o da sordu, “sen ne yaptın?” bizimki “cumhurbaşkanına hakaret etmişim” dedi. hırsızlıktan getirilen oğlan güldü… “oooo sen yanmışsın” dedi, “ben çocuk raporu alıp yarın mahkemeye çıkıcam, senin işin zor!” hırsız çocuk haklıydı. uzuuun bir bekleyişten sonra bizim oğlanı savcının odasına soktular, savcı, avukat ve zabıt katibi vardı, avukat kendisini tanıttı, devlet tarafından çocuğa avukat olarak verildiğini söyledi. 14 yaşındaki çocuk, hiç tanımadığı bir avukat ve savcıyla başbaşaydı. gene kimlik tespiti filan yapıldı, çocuğa hiçbir belge vesaire gösterilmedi, suçuna dair hiçbir şey söylenmedi, “tamam, hastaneye gidebilir” denildi. yine polisler tarafından adliyenin yanındaki hastaneye götürüldü. adli tıp'a götürülmüştü! uzuuun bir bekleyişten sonra doktorun odasına soktular. doktor sadece ismini sordu, sonra da “çıkabilirsin” dedi. polisler bizim oğlanı adli tıp'tan çıkardı, götürüp karakolda endişeyle bekleyen annesine teslim ettiler “gidebilirsiniz” dediler.
    ? şak… eve tebligat geldi.
    ? cumhurbaşkanına hakaretten dava açılmıştı. 11 ay 20 günle 3 yıl arasında hapis cezası isteniyordu! ? çocuğa sadece ismini soran adli tıp doktoru “muayene edildi” diye rapor vermişti iyi mi… “cumhurbaşkanına hakaret fiilinin hukuki anlamını ve sonuçlarını algılama yeteneğinin gelişmiş olduğu kanaatine varıldı” diye rapor vermişti!
    ? üstelik… çocukların yargılanabilmesi için, kanunlarımız gereği, adalet bakanının özel izin vermesi gerekiyordu. adalet bakanı jet hızıyla izin vermiş, derhal yargılansın demişti.
    ? (hani sayın muhalefetimiz, istifa eden abdülhamid gül hakkında “sağduyulu insandı, saraya direniyordu” filan diyor ya… işte o “sağduyulu” abdülhamid gül, cumhurbaşkanına hakaret etti diye 14 yaşındaki çocuğun hapis cezasıyla yargılanmasına olur verdi.)
    ? çocuğun annesiyle babası doğal olarak korku içinde ne yapsak diye düşündüler, varlığıyla onur duyduğumuz değerli ağabeyim celal ülgen'in kapısını çaldılar.
    ? celal ağabey prensip olarak, her gelen davayı kabul etmez. özellikle hakaret davalarında içeriğine bakar, düşünce özgürlüğü kapsamındaysa, üstlenir, küfür vesaire varsa, asla kabul etmez. önce kendisinin ikna olması gerekir. dolayısıyla, öncelikle dosyayı inceledi.
    ? ve… 14 yaşındaki çocuğumuzun davasını derhal kabul etti. anne ve babasının velayetiyle savunmayı üstlendi.
    ? (bunu yazdım diye bana kızacak ama, çocuğun anne babası avukatlık ücreti ödemek istedi, celal ağabey “14 yaşındaki çocuğumuzun hukuki haklarını savunmak için para söz konusu olabilir mi, duymamış olayım” diyerek, reddetti. davayı ücret almadan üstlendi.)
    ? (şunu da söylemeden edemeyeceğim… ömrünü hukuka adayan celal ülgen'i hiç bu kadar üzgün görmedim. 14 yaşındaki bir evladımızın cumhurbaşkanına hakaret etti diye karakollarda adli tıplarda mahkemelerde süründürülmesi, sadece bir avukat olarak değil, sıradan bir yurttaş olarak da ağır acı veriyor celal ağabeye.)
    ? dosyayı inceledi. 14 yaşındaki çocuğumuz, bir elektronik postayla cimer'e, yani cumhurbaşkanlığı iletişim merkezine şikayet edilmişti. “bu şahıs, devletimizin cumhurbaşkanına ithamlarda bulunup, devletin gizli bilgilerini deşifre ediyor, demokrasi, birlik ve beraberlik için bu şahsın cezalandırılmasını istiyorum, yardım edin” denilmişti. 14 yaşındaki çocuğumuzun instagram hesabından yaptığı bir paylaşım, şikayet mesajına eklenmişti. cimer de savcılığa vermiş, neticede bu dava açılmıştı.
    ? peki, 14 yaşındaki çocuğumuz instagramda ne yazmıştı da, hem cumhurbaşkanına hakaret etmiş, hem de devletin gizli bilgilerini deşifne etmişti? lütfen sıkı durun… “813 mit ajanı nerde? 128 milyar dolar nerede? rahip brunson nerede? hacı hoca dediğiniz gülen nerede? ruslar tarafından bombalanan şehitlerimiz nerede? şanlı şehitlerimize leş, apo'ya sayın diyen kişi neden hâlâ orda? kozmik odada avrupa'ya verilen gizli bilgiler nerede?” diye yazmıştı.
    ? bunların hepsi gazetelerde zaten bangır bangır yazılan sorulardı. her akşam haber kanallarında saatlerce konuşulan konulardı. milletvekillerinin tbmm'de soru önergesini bile verdiği sorulardı.
    ? üstelik… bu mesajda cumhurbaşkanının ne adı geçiyordu, ne de makamı.
    ? üstelik… bırakın cumhurbaşkanına hakareti, bu mesajda herhangi bir kişiye bile hakaret yoktu.
    ? üstelik… çocuk koruma kanunu'na göre, sosyal inceleme raporu alınması gerekiyordu, yasal zorunluluktu, alınmamıştı. anne talep ederse, çocuğunun ifadesi sırasında yanında bulunabilir, ancak anne ifadeye alınmamıştı. anne çocuğunu adliyeye getirebilir, ancak annesinin talebine rağmen “kural böyle” denilerek, anneye izin verilmemişti. devletin görevlendirdiği cmk avukatının, çocukla önceden görüşmesi gerekir, görüşmemişti, ama tutanağa “görüşme yaptım” yazılmıştı.
    ? özetle… tel tel dökülen meselede, adliyedeki hırsız çocuk haklıydı. suçun ne olursa olsun yırtıyordun ama, cumhurbaşkanına hakaretle suçlanırsan, işin çok zordu!
    ? dokuz yaşındaki çocuğun eline mikrofon tutuşturup, chp genel başkanına hain diye bağırılması gevrek gevrek gülerek seyrediliyor, “çocuk ne demiş önemli değil, nihayetinde çocuktur” deniyor… beri yandan, hiç kimseye hakaret etmeyen 14 yaşındaki çocuğun, cumhurbaşkanına hakaret etti diye 3 yıla kadar hapsi isteniyor.
    ? hem hukuk tarihimize, hem demokrasi tarihimize geçecek olan duruşma, mart ayında görülecek.

    --- spoiler ---

    tecavüzcünün, katilin, badeci hocanın, hırsızın, tetikçinin, azmettiricinin, yolsuzluk yapanın elini kolunu sallayarak gezdiği bir toplumda, cb hakaret bile olmayan “hakaret” başlıklı yargılama ve verilen ceza yürek burkuyor. bu ülkeye dair insanın kalbindeki tüm umutları yok eden türden bir olay.

    maaşlı troller sabah akşam bu ülkenin tüm değerlerine küfür ediyor, hiçbirisine dokunan yok. ama 14 yaşında bir çocuğun hayatını karartmaya gelince herkes hazır olda talimat bekliyor.

  • 8. survivor 2022 all-star

    sizlere hikmet ve yunus emre kapışmasında kim galip gelir onun simülasyonunu yazayım;
    şimdi hikmet dediğimiz adam 110 kilo 1.95 boylu bi çam yarması ve güreş antrenoru. yunus emre ise 185 boy 80 kilo civarı bi kafes dövüşcüsü. eğer arada siklet farkı olmasa yunus emrenin %30 gibi bir şansı olurdu. aynı sikletlerde bile neden şansı daha düşük? çünkü ne kadar iyi dövüşcü olursanız olun bir güreşciyi kavganın ilk anında darbelerle yere yıkamazsınız. darbeleri vurmak için yaklaştığınızda bi yerinizden mutlaka kapar ( güreşciler bu kapma işine epeyi çalışırlar) kaptıktan sonra da yere indirip kilitlerler, elinizi kolunuzı oynatamaz hale gelirsiniz. ( sokak kavgasında karşınızdaki adamın burnuna ve kulaklarına bakın. burnu kırıksa bir kere düşünün boksördür. kulakları kırıksa iki kere düşünün güreçcidir. )

    dönelim konumuza
    sonuc: kavga başladığı an yunus emrenin hikmete hızlıca dalıp seri vuruşlarına şahit olursunuz. bu darbeler hikmet cüssesindeki bir adamı yıkmaz. hikmet kisa surede yunusu bir yerinden kapar ve kısa sürede hikmetin altında kolu/boynu kırılmasın diye bas bas bağıran bi yunus emre görürsünüz.

    edit; bu entryi hikmetin guresi iyi bildigini varsayarak yazdim. elimizde seviyesini olcecek bir veri yok. yunus emre ise kendi klasmaninda vasat bir dovuscu...

    edit2: ne demek istediğimi anlamayanlar güreş kökenli khabib’in gelmiş geçmiş en iyi kafes döğüşcülerinden mcgregor’a ringde ne yaptığına baksın. khabib ne kadar darbe alırsa alsın bütün müsabakalarında rakibini mutlaka kapar, sarar ve kırış pozisyonuna getirerek pes ettirir. https://youtu.be/jn07h_jl_am

    şimdi fularımı takıp belgeselimi izlemeye kaldığım yerden devam edebilirim :)

  • 9. z kuşağının basit metinleri dahi anlamaması

    ek üst not: özelden harika iletiler gelirken an an da küfür ve salyayla dolu "zavallı" yazıları da geliyor. küfreden mi ararsın, anneme söven mi, engelleyeceğini söyleyen mi, ne ararsan var. kimine göre noktalama ve yazım hatalarıyla dolu, öğretmenliği temsilden uzak bir girdi yazmışım. tabii, aynı zamanda öykücü ve dile hâkim olduğunu düşünen biri olarak bu küfürbaz kardeşlerime öykülerimden göndermek isterim. aynı zamanda belli bir meslek grubunu temsil etmek gibi bir kaygım yok. kaygılarımı da ekşi'de dile getirecek değilim şu an.

    burada kuşak savaşları yapmıyoruz. kimseyi de (birinin bana yazdığı şekliyle) "aşşalamıyoruz" önce keşke doğru yazımı öğrenseniz ve öyle gelseniz. tabii, sana diğerleri had bildirmiş diyen mi yok, boomer diyen mi yok, ne ararsan var. tabii iyi ki güzel iletiler geldi de size pek moral bozmuyorum. öğrenmenizi istiyorum sadece, beni öğretmen olarak düşünmeyin, ayrıca tüm bu girdiyi, bütünsel olarak bakarak, anlamak da aslında başlıkla paralel. bu yazıyı çözerseniz dediğim sorun da çözülmüş olur z'ciler. ben sizle iç içeyim her gün, size "aptal" filan demedim, hakaret de etmiyorum. sadece algıda yıllar geçtikçe oluşan kapalılaşmayı ifade ettim. katılmazsın olur biter.

    "kaynak listesi: yakında burada paylaşacağım. beklemede kalınız."

    üst not: bu arada harika iletiler alıyorum konu ile ilgili. yahu, ne çok kişi varmış konuyu fark eden ve bu kişiler genelde alanında uzman. sorun büyük, hem de çok. gelin,.ne yapılabilir, onu da konuşalım.

    üst not 2: tek tek her girdiyse bakmıyorum ama biri cemaatçi demiş sanırım, mabat yordamıyla. biri de diğer kuşaklara daha iyi dediğim sonucuna varmış. okuduğunuzu anlayın önce. sonra devam ederiz. size öneri kitap. safsatalardan kurtulun. safsatalar

    -----------

    tabii genelleme içerecek başlık, hâliyle.

    özel bir lisede muallimlik yapan bir abinizim. uzun öğretmenciklik geçmişimde, yıl yıl gözlemlediğim husus bu.

    görece algısı iyi, uluslararası programdaki çocuklar bunlar. düz anadolu lisesi öğrencilerinin seviyesinin sıfıra yakın olduğunu da biliyorum, onlar ayrı mevzu.

    işbu öğrenciler, biraz çetrefil, misal, sait faik öyküleri {ni} anlamıyor kardeşim. anlamak için çaba sarf etmeme durumu da yok. eşik çoktan geçildi. anlamıyor açık açık. metne biraz gerçeküstü unsur girdi mi devreler yanıyor. kapanıyor algılar.

    ben hakikaten ciddi bir temel okuma eğitimi sorunu olduğunu düşünüyorum. metni okuma becerisi test sorusu ile değil, sorgulama yetisi ile paralel. bu, bu ülkede yoka yakın. avanak öğretmenler de buna çanak tutuyor.

    evde bireysel okuma kültürü de önemli. yahu oku, olay örgüsünü değerlendir, zaman zaman dur, sor, mekan, zaman, anlatım teknikleri, karakter çeşitleri, çatışma vb. ne varsa ele al. bu hızlı okuma, en hızlı okuma, koştura koştura anlamadan okuma da nereden çıktı. işin fast foodu öldürüyor her şeyi işte.

    hâlâ okumak ne ya, diyen davarlar çıkacaktır. ne diyeyim onlara. akıllı telefonun akılsız kullanıcıları! yapay zeka yakında sizi geçecek metin analizinde de.

    tabii, metne yakın okumayla bakıyoruz, biraz işe yarıyor ama hâlâ bakışlar aynı. metinle ve aslında hiçbir eylem ve kavramla bağ kuramayan, bencil, kuram ve bakış bilmeden sallayan z kuşağı.

    hayırlı olsun.

  • 10. bir kadına kibarca kısa olduğunu söyleme yolları

    siz diyene kadar anlamamıştı zaten çok enteresan.

  • 11. 1+1 evde yalnız yaşamak

    kişinin hayat kalitesini birden bire çok ciddi oranda yükselten şeydir. bundan sonra yapılacak her şey hayat kalitesini 1 tık 2 tık yükseltir. 1+1 evde yalnız yaşamak 10 tık yükseltir. istediğin zaman kafa dinlersin canın sıkılınca arkadaşların gelir takılırsın. anlatılmaz yaşanır. nefes aldığını hissedersin.
    karışan yok istediğini yap dolabında biran l koltukta televizyon açık sadece televizyon ışığında biranı yudumlamak sonra da uyuyakalmak bile bazen insana o kadar iyi geliyor ki, hayat bu diyorsun. kendi krallığın resmen. özgürlük bu hayatta en güzel şey.

  • 12. kadınlara özel spor salonu

    modern, aydın görüşlü genç bir kadınım. uzun yıllardır spor yapıyorum. bir dönem sadece kadınların gittiği spor salonuna gittim. normal spor salonundan daha rahat hissettiğimi söylemem gerekir. ben hunharca spor yapıp kendimden geçerken tek amacı spor salonuna gelip birilerini ayarlamak olan ve devamlı etrafı dikizleyen erkeklerin olmaması güzel bir his. kadın kadınasın, kimse kimseye bakmıyor, biri yanına gelip konuşmaya çalışmıyor. sadece sporunu yapıp gidiyorsun. bir de bu açıdan bakmak gerek.

  • 13. kilosu 35 tl olan patlıcana yeni isim önerileri

    (bkz: müftü bayıldı)

    35 liralık patlıcanla yapılan yemekte imam falan hafif kalır.

  • 14. söylerken zevk veren eski kelimeler

    mukadderat

    hangi konuda söylersen söyle, konu bütünlüğü ile örtüşüyor.

    + ya sınava o kadar hazırlandım bu sene de olmadı.
    - mukadderat.

    ----

    + her yerden engelledim, dün sokakta karşıma çıktı.
    - mukadderat.

    ----

    + lan yine mi eline para geçti.
    - mukadderat ehuehe

    bla bla

    ölçülü bir söyleniş biçimi de var. bu yüzden pek havalı buluyorum.

  • 15. bahçeşehir koleji'nin öğretmen maaşı haksızlığı

    üst edit: başlığı görünce kendi halimde bildiklerimi yazmıştım ancak sonrasında öğretmen arkadaşlardan çok sayıda mesaj aldım. kimi çaylak kimi de yazar ancak ifşa olmamak için benim yayınlamamı rica ettiler. aşağıda hepsini paylaştım.

    uzaktan havalı gibi görünen bahçeşehir, istek vakfı, bilfen gibi özel okulların, öğretmenleri gayet de sömürdüğünü biliyorum. öğretmenlere bu ülkede yalnızca ielev (istanbul erkek), sev (üsküdar amerikan) gibi yabancı vakıf okulları değer vermektedir.

    okumaya bile gerek yok rezalet puanım 10/10. bu okullarda her zaman öğretmenlere haksızlık yapılmaktadır.

    edit 1: çaylak bir arkadaştan gelen mesajı ekliyorum: bahçeşehir üniversitesi kısmında da kolejden farklı bir durum söz konusu değil. 2021 ekim ayında maaşlarımıza yapılan zam sonrasında herhangi bir düzeltme yapılmadı (yapılan zam oranı kişiden kişiye değişmekle birlikte en fazla %22 oranındaydı bizim ofiste). düzeltme yapılması icin geçtiğimiz günlerde birkaç birim olarak rektörlüğe gidildiğinde ise “bizim size verebileceğimiz maksimum rakamlar bunlar, beğenmeyen işi bırakabilir” dendi. bu arada, bu okulun yıllık ücreti en basit lisans bölümlerinde şu an 80 bin. 2022-2023 eğitim yılı erken kayıtta bu bölümlerin bile 100 bini aşması bekleniyor, bunu da belirteyim.

    edit 2: iğrenç mesajlar alıyorum. bu milletin doktor ve öğretmen nefreti ne zaman bitecek acaba? ulan özel okul diyoruz öğrenciden yıllık 100 bin alıp öğretmene 6-7 bin veriyor kimi onu da vermeyip asgariyi veriyor. eleştiriyoruz hala yok beğenmeyen çalışmasın yok sanane! siktirin gidin aq

    edit 3: gelen bir mesaj: şuan bahçeşehir koleji uğur koleji (ikisi de enver yücelin) antalya'da asgari ücretle çalıştırıyor. diğer okullar da öyle. şuan okullardaki öğretmenler en iyisi 5.500 tl alıyor. isterseniz branş branş örneklendiririm. özel okul öğretmenleri bu süreçte çok sessiz kaldı, organize olamadı. yardımcı olun birşeyler yapalım.

    edit 4: merhaba okyanus kolejini de yazar mısınız. bire bir aynı senaryo. çoğu 3400 3700 bandında çalışan öğretmeni asgari ücrete eşitlediler. okulun reklam yüzü olan göstermelik birkac yüksek alan hocaya da yüzde 7 10 arası zam verdiler. asgari ücreti kabul etmeyin hocalarla yöneticilerle konuşmaya tenezzül bile etmediler. isteyen gidebilir dediler. ayrılan 2 arkadaşımız oldu.

    edit 5: gelen bir mesaj daha: şu an istanbul ankara gibi büyük şehirler dışındaki özel okulların çok büyük bir kısmı asgari ücretin altında bir ücretle öğretmenleri sömürmekte. üstelik bu okuldaki temizlik ve güvenlik görevlileri asgari ücretle çalıştırılmak zorunda olduğu için yıllarını eğitime vermiş öğretmenlerden çok daha fazla kazanmaktadırlar.

    maalesef işin en kötü tarafı çoğu okulun sahibi müteahhit olduğu için okullar birer ticarethaneden farksız ve öğrencilere sadece birer müşteri gözüyle bakılıyor.

    edit 6: bir mesaj bir mesaj bir mesaj daha: merhaba. anonim kalmam ricasıyla, bizler de bahçeşehir üniversitesi
    çalışanları olarak kısa çalışma ödeneğinde tüm pandemi sürecinde tam olarak çalıştırılıp her ay sadece 10 gün sigortalandık.

    hatta gündem yaratmanız adına ikinci bir bilgi olarak ek bilgi vereyim, yeni agi düzenlemesi sonrası devletin brüt maaşlardan bazı vergi muafiyetleri sonrası çalışanların net maaşlarına yansıtması gereken tutarı da kurum bizlere yansıtmayacağını belirtti ve şu anda o paranın üzerine yatmaktadırlar. maaşlarımızı bu ay devletin muaf tuttuğu bazı vergiler sonrasında 700 ila 900 lira arasında zamlı alacağımızı beklerken aynı maaşı aldık. bizlerin parasına çöküyor kurum. ortada alenen yasal suç ve hukuksuzluk var. bizler bu konuda cimer'e suç duyurusunda bulunduk.

    edit 7: ne okyanus kolejiymiş be! : merhaba, ifşa olmamak için başlığa yazmıyorum ama isimsiz olarak verebilirsiniz. okyanus öğretmeniyim. iki gün önce aldığım maaş 4700tl. özel öğretmen sendikasina dayazdım ama pek ilgilenmediler sanirim. bir dönüş olmadı. küçümsemek için söylemiyorum ancak okulun temizlik yemekhane personeli mesai ücretleri ile birlikte öğretmenlerden çok çok daha fazla maaş alıyorlar.

    bir de pandemi boyunca kçö dedikleri devlet desteği aldı okyanus koleji. devletten bu parayı almak için de öğretmenlerini bir buçuk yıl boyunca sigortasız çalıştırdı. bu süreç boyunca öğretmenleri online eğitim için okula çağırdı. evet online olarak derse gitmeleri için öğretmenleri okula cagirdi. ayrıca şu an zam diye yaptıkları şey de agi'nin kalkmasindan dolayı doğan fark. bunu da zam yaptık diye bir de utanmadan söylüyorlar.

    edit 8: gelen bir mesaj: aynı şartlar oğuzkaan koleji'nde de geçerli. maaşları asgari ücret seviyesinin 50-100 tl üzerine getirip, bununla yetinmemizi bekliyorlar ve yetmeyeceğini belirten öğretmenlere de isterseniz gidersiniz, biz çalışacak öğretmen buluruz şeklinde dönüş yapıyorlar. gelir vergisi ödenmemesinin sonucunda bize yansıması gereken ücret artışı konusunda da bizim haberimiz yok şeklinde davranıyorlar.

    edit 9: skandallar bitmiyordu: özel üniversitelerin çoğu pandemide kçö'den yararlanıp, hocalarını ayda 6-7 gün çalışıyor gösterdi. sadece bahçeşehir değil. ayrıca aslında geçen sene cumhurbaşkanlığı özel üniversitelerde akademik personel maaşının devletle eşitlenmesine yönelik karar çıkardı. kaçı uyuyor?

    edit 10: burada çok büyük bir iğrençlik var! : merhaba izmir buca özel doğru statü okulunda çalışıyorum. asgari ücret zammından sonra sadece öğrenciler öğlen yemeği yiyebiliyor öğretmenlere yemek alamazsınız deniliyor. eğer isterseniz 300 lira vererek yemeğe yazılabilirsiniz deniyor. ve evet doğru bildiniz çalışan herkes müdür yardımcısından kapıdaki güvenlik personeline kadar asgari ücretli. yeni dönemde okul ücretlerine de minimum yüzde otuz zam yapan bir kurumdan bahsediyorum. hepsi birbirinden farksız. insanların emeklerini sömürerek para kazanıyorlar.

    edit 11: ben de özel okulda öğretmenim aynen yazıldığı gibi velilerden 50k para alıyorlar bize asgari ücret. sanmaki yeni mezunum 8 yıllık öğretmenim diğer arkadaşlarım da tecrübeli ve her geçen gün toplu grev gibi toplu intiharı düşünüyoruz sıfır şaka.

    edit 12: bir görsel iletildi: görsel

    edit 13: gelen mesaj: ben de bilfende çalıştım yıllarca. 39 derece ateşte konser etkinliğine götürdüm çocukları. diş operasyonu oldum ağzımda onlarca dikişle nöbette suratıma basketbol topu yedim. dikişlerim attı. bölüm başkanımın sürekli ve bitmeyen mobbingine maruz kalınca istifa ettim.

    bu okul yüzünden, yaşadığım stres yüzünden neredeyse kanserine eşiğinden döndüm.

    yine de kendime olan saygımdan son günüme kadar eşek çalıştım. istifamı yazarken bile özlük haklarımı almamak için süründürdüler.

    özel okullar patronların ve mobbingcilerin mekanı olmuş. kimsenin kimseden korkusu yok çünkü zerre denetlenmiyorlar.

  • 16. türkiye'deki çoğu kişinin siyah renk giyinmesi

    kombinlemesi kolaydır. alındığında "bunu neyle giyeceğim, şu renkle uyar ona uygun bir şey almam lazım." derdi olmaz.

    iki gün üst üste giyilse renkli kıyafetlerde olduğu gibi dünkü kıyafeti tekrar giydiğiniz göze batmaz.

    yani türkiye'de çoğu şeyde olduğu gibi sebep yine ekonomik canlarım.

  • 17. covid-19'a yakalanmayanların ortak özellikleri

    introvert olmak

  • 18. bakıcı fiyatları

    köle olarak satın almıyorsanız eğer, "bakıcı ücretleri"'dir o.

  • 19. insan insanı ne kadar sevmeli

    bu soruyu basit bir örnek vererek anlatacağım ama en etkili yöntemdir.

    hasta olsam bu insan bana bakar mı?
    hasta olsa ona bakar mıyım?

    ateşim çıktı, benimle ilgilensin hastalığı değil. ciddi bir hastalık anında görebilirsin bunu. en üst leveli, altını temizlemek. ne kadar iğrenç geliyor di mi ilk başta kulağa ve göze. değil işte.

    bu sorulara evet diyebiliyorsanız, cevap sonsuzluk kadardır bana göre.

    insan insanı sonsuzluk kadar da çok sevebiliyor, ki sevmeli de. çünkü sevgisizlik sonsuzluktan büyük.

  • 20. f/p oranı en iyi şarap

    bu sorunun cevabını neredeyse ''şarap'' diye verecek arkadaşlar var.

    markası,
    üzüm cinsi, kupajsa kupajın bileşenleri,
    hangi yılın ürünü olduğu,
    söylenmeden bu sorunun yanıtı eksiktir.

  • 21. türk dizi tarihinin en iyi absürt komedi dizisi

    kaygısızlar

  • 22. eve gelince yapılan ilk iş

    kimse de ellerimi yıkarım dememiş. nasıl hayatlarınız var, hepinizden iğreniyorum

  • 23. türklerin metaverse'de toprak ağası olması

    dolandırılmalara doymayan bir millet olduğumuzun göstergesidir.

    her önüne gelende bizi kandırmasın yeter artık.

    ovr platformunu hiç anlatmaya gerek yok. var olmayan bir şeyi, varmış gibi satıyor. dünyada keriz bitmiyor ki..

  • 24. bunları hitler gibi gaz odalarında öldüreceksin

    benim anlamadığım bu orospu çocukları elektrik, doğalgaz faturası ödemiyor mu? bu kahpe analılar markete pazara falan gitmiyor mu? bu piçoğlupiçler benzin mazot falan almıyor mu?

  • 25. 2022 yaz tatilinin yüzde yüz zamlanacak olması

    maaş başlıklarına 20k'dan aşağı yazmıyordunuz agalar paşa paşa ödersiniz size koymaz

  • 26. 9 şubat 2022 büyük migros boykotu

    ben yokum. şurada doktor, avukat, memur vb hak arasa linç edecek kitle gelip boykot çağrısı yapıyor. kimin ne hâli varsa görsün.

  • 27. 15 bin tl'lik telefon almanın mantıklı açıklaması

    işte bu soruyu sürekli sorup milletin 15 binlik telefon almasını boklayanların dedeleri çıkar telefonunu göster diyen dedeler oluyo.

  • 28. pakistanlı erkeklerin türk kızı merakı

    sadece pakistanlı değil tüm orta doğu, güneydoğu asya ultra müslüman erkeklerinin kendi kadınlarını arap kültürüne sarıp sarmalayıp eşya haline getirdikten sonra daha modern türk kadınlarına sulanmalarıdır.

  • 29. kadınlardaki yüksek özgüvenin sırrı

    bu vatandaşlar, "dm'den beşşüz mesaj geliyor" diye sayıklayarak uykularından uyanıyor her gün. gecenin köründen sabahın seherine kadar sürekli aynı muhabbetin yapılmasının başka açıklaması olamaz. zerre tanımadığım, kuvvetle muhtemel eli sikinde, gün yüzü görmemiş bir abazan sürüsünün sözde mesaj kalabalığına karşı özgüvenimin artması mı gerekiyormuş? sorunun içinde cevabın kendisini bulabileceksiniz halbuki. çoğunuz, bir insanla nasıl konuşmanız gerektiğini bilmezsiniz. hayır denilmeyen, nitekim hayır dışında sohbetin (sohbet mi) bitmesi için gereken her kelimenin türlü biçimlerde söylendiği durumlardan nasıl çıkacağınızı da bilmiyorsunuz. ha bak, ben o ima olaylarını yıllar önce bitirdim, konuşmak istemediğimi de söylüyorum, hayır da diyorum. adam sırf hedefe kilitlendi diye hayırı anlamıyor. tanımam etmem, allah'ın bir film sitesinde görmüş beni. tipimi bilmez, beni tanımaz, ben sokakta önünden geçtiği herhangi bir kadınım. adamın canı konuşmak istiyor, ben istemiyorum, ama hayır dememe rağmen sırf o benimle konuşmak istiyor diye onunla konuşmak zorundayım. kafa bu.

    kalabalık sevmem, yabancı insanlardan hoşlanmam, bir tek beş yılda bir hoşlanabildiğim karşı cinsle ve düz erkek arkadaşlarımla konuşmayı seviyorum. benim özgüvenimin kaynağını neden eli sikinde erkek ordusu ordusu oluşturacakmış? onların ilgisi dışında varlığım yok mu? bahsettiğiniz, dm'den gelen mesajların kaçı düzgün, kaçı hayvanın evladı gibi konuya girmek istiyor bir düşünelim. "abazan" sıfatıyla tanımlanan ve hedef odaklı motivasyona sahip bir erkeğin girişimleri karşısında içine gireceğim en son his özgüvendir benim. senin özgüven kapsamında yorumladığın olgu, benim bir numaralı gerginlik ve korku sebeplerimden. işte, kafanız çalışmadığı için anlamıyorsunuz. beyniyle siki yer değiştirmiş insanlara mümkünse, kişisel alandan bahset, sınırlarını anlat, sırf o istiyor diye muhabbetin sürdürülemeyeceğini ilet, alacağın cevap "haaammını skim" olur.

    özgüvenim mayına bastı. siz ne yaptınız...

  • 30. ticaretin altın kuralı

    malı satarken değil, alırken kazanacaksın.
    her zaman kasanda mal alacak paran, deponda satacak malın olacak.

  • 31. murat boz'un pahalılıktan şikayet etmesi

    mesajini aldım murat boz. evet oyu veren eline sokayım.

  • 32. tayyip bey'in 1 milyar doları varmış

    geçen 20 yılda üzerine 350 milyar $+ daha kattı. kaynak: anonymous hacker grubu.

  • 33. 53 yıllık mhp'nin sadece iki başkanı olması

    biat kültürünün ne kadar "saçma" bir şey olduğunun göstergesidir. adamların şu anki başkanları öyle inanılmaz, öyle kabul edilmeyen şeyler yapıyor ki (mhp'liler için bile böyle bu) buna rağmen hiç biri hiç bir şey yapamıyor. neden? çünkü biat etmek önemli, kutsal bir şey onlar için.

  • 34. kafire hoşgörü yok kılıcıma boyun eğmeli

    bunların 'hoşgörü' tatavaları yeterince güçlenene kadardır. zira kuran dili de zaman içerisinde aynen böyle form değiştirmiştir. ilk ayetle, son ayetin yazımı arasında 22 küsür sene vardır ve bu süre zarfında hitabet epey farklılaşır.

    mesela, kuran nüzul(iniş-yazılış) sırasına göre incelendiğinde şöyle tezatlıklarla karşılaşırsınız;
    18. sıradaki sure olan -yani güçlü olmadıkları zamanlarda yazılan- kafirun suresi 6. ayette şöyle der:

    "sizin dininiz size, benim dinim bana."

    oldukça hoşgörülü sayılabilecek bu ifade; 113. yani sondan ikinci sure olan tevbe suresi 29.ayette ise şuna evrilmiştir;

    "ehl-i kitap’tan allah’a ve âhiret gününe inanmayan, allah ve resulünün yasakladığını yasak saymayan ve hak dine uymayan kimselerle, yenilmiş olarak ve kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın."

    e ne oldu şimdi?
    hani benim dinim banaydı?
    niye savaştık şimdi bro sen güçlendin diye mi?

    başlıktaki tehdidi savuran ortaçağ faresi de, aslında kitabının gerektirdiği gibi ilerliyor. buna şaşırmayın, hep böyle yaparlar.

  • 35. 9 şubat 2022 abu dabi füze saldırısı

    gerçekten her başlığın altında şebeklikler, komiklikler yapmaya çalışan atanamamış hasan can kaya’lar görmekten çok sıkıldım bu sözlükte. istisnasız her konuda.

    t: sedat peker ile alakasından emin olmadığım bir saldırıdır.

  • 36. ümit özdağ'ın nevşin mengü'ye verdiği ayar

    nevşin mengü’nün bugün yutup kanalından yaptığı canlı yayında gerçekleşen ayardır.

    ümit özdağ “komşunuzun evini su bassa bir gece misafir edersiniz ama temelli yerleşip tapuyu isteyince gönderirsiniz değil mi?” diye soruyor. nevşin kıvranarak kemküm ediyor. ümit özdağ da “nevşin hanım siz faşist misiniz?” diye sorarak nevşin’i pert ediyor. müthiş. video

    bu ayar sadece nevşin’e değil onun nezdinde tüm fonlulara ve mülteciperestlere verilmiştir.

  • 37. avm çağının sona ermesi

    avm’de jelibon standı olan arkadaş geçen ay 110 bin lira ciro yaptı. evet bitmiş cidden

  • 38. özgür demirtaş'ın elma ile armudu toplaması

    özgür hoca 25 birim paranın alım gücünden bahsetmiş ama yine de sen bilirsin. bence matematik hocan bu entryni görse daha çok kahrolurdu

  • 39. hollanda'nın 118 milyar $ tarım ihracatı yapması

    (#133490116) bu salak ben bunu yazarken bir üstümdeydi umarım araya entry girilmez.

    al bak link kaç milyarmış 2020 verisi bu arada.

  • 40. ali koç

    pereira'nın arkasında dur(a)mayarak hayatının hatasını yapan adam. destek olacak kanatlara 2 adam alacaktın la sadece. bir de mesut özil'e falan mikrafon vermeyecektin.

    haydi istifa et de kaybol artık lütfen, biz de en azından iyi niyetliydi diye analım. beceremiyorsun işte...

  • 41. nft kavramını hiç anlamamak

    anladığım kadarıyla; nft kavramını anlayamadım diyen insanların %97,63'ü bu kavramı anlamış, ancak anladığı şeye bu kadar para verilmeyeceği için kesin ben olayı yanlış anlıyorum diye düşünen kişilerden oluşmakta.

    hayır dostum hayır... aslında anladın. gerçekten işin içinde bir aptallık ya da kötü şeyler var.

  • 42. türkiye'nin sessizliğinin sebebi

    seçimdir. türk halkı seçimi beklemektedir. bu sefer de seçimden akp çıkarsa gezinin 10 katı direniş olur. insanların çoğu "seçimden sonra iktidar değişecek ve ülke düzelecek." diye bekliyor. iktidar değişmez ve ülke düzelmezse insanlar "seçimle olmuyor" deyip isyan edecek. eğer ülke seçimle düzelmezse bütün meslek örgütleri, bütün çevreciler, bütün hayvan severler, bütün ezilen ötekileştirilenler, bütün işsizler ve bütün öğrenciler, kaybedecek fazla şeyi olmayan herkes yani milyonlar ayaklanacak.

    görünen köye klavuz gerekmez.

  • 43. zam geri çekilmezse elektrik faturamı ödemeyeceğim

    kemal kılıçdaroğlu'nun açıkladığı olay.. şimdi iktidar zamları geri alsa bir dert, almasa bir dert.

    halk için zaten bir dert de, iktidar için de zor bir durum. zamları geri alsa, "kılıçdaroğlu bastırdı ve zammı geri aldırdı" diyecekler. zamları geri almasa bu sefer de zamlardan dolayı bunalan halk iktidardan daha da bir soğuyacak. birkaç puan oyları birden düşecek...

    iktidarı fena sıkıştırdı..

    edit: kılıçdaroğlu'nun elektriğinin kesilmesi hususunda da olabileceklere dair tahminlerimi de şurada yazdım.
    kemal kılıçdaroğlu'nun ev elektriğinin kesilmesi

  • 44. reglden hemen önceki gün

    bu regl başlıklarında halı sahada taşşşşşaklarına top yeme örneğini verip durmak da telefonunu çıkar demek gibi bir şey oldu artık. alakasız ve baydı.

  • 45. şırnak'ta vatandaşa siperlikle vuran polis

    elinde silah yok, kışkırtıcı bir tavır sergilemiyor, küfretmiyor, kendi halinde, kimseye karışmıyor.
    ee? napacaktı kahraman polis?
    hayır yani bu tiplere müdahale etmesin de elinde bıçakla karısını kesen psikopata, silahla polisleri ip gibi dizip video çekerek show yapan mafyacıklara mı müdahale etseydi?
    siz de bir alemsiniz kuzum.

    edit: bu kadar faw boşa gitmesin. buyrun bir rezalet daha size.
    ülkede gücü ve mevkiyi eline alan herkes aslan kaplan.
    öğrenciysen yaşama, vatandaşsan sürün, garibansan zaten allah belanı vermiş.

    (bkz: #133520411)

  • 46. sanatın hiçbir işe yaramaması

    (bkz: sanat, sanat içindir)

    hegel'in çok güzel bir sözü var…
    “estetik derinlik olmadan düşünsel derinlik ol(a)maz.” diyor.

  • 47. 8 şubat 2022 fenerbahçe kayserispor maçı

    ben bu maça gittim lan. bu yağmurda bu maça gittim ben. babamın beni fenerbahçeli yaptığı günün anasını sikeyim.

    t: fenerbahçe’nin 45 dakika 1 kişi eksik oynayan kayserispor’a yenildiği maç.

  • 48. 2022 özel okullar zammı

    özel okullarda, kpps ile atanamamış asgari ücret civarı maaşla çalışan öğretmenlerden iyi bir eğitim öğretim alındığını düşünen velilerin olduğu bir başlık.
    sahi özel okulda okuyupta çevrenizde teşekkür, takdir belgesi almayan kaç öğrenci var?

  • 49. evde atletle dolaşmamız gerekmiyor

    kişi kendinden bilir işi.

    kendi standartları o kadar yüksek ki herkesi kendileri gibi sanıyorlar.

    bunlar, vatandaş bir eli yağda bir eli balda yaşıyordu da son zamlardan sonra standartları biraz düştüğü için mızmızlanıyor sanıyor. insanların ekonomik durumu, hayat standartları zaten kötüydü. son zamlardan sonra barınma, beslenme, ısınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanır, hatta karşılayamaz hale geldiler.

    bu iş yavaş yavaş fransız devrimi öncesi fransa kraliçesi marie antoniette'ye atfedilen, onun ekmek bulamayan halk için söylediği söylenen ekmek bulamazlarsa pasta yesinlere doğru evriliyor.

  • 50. susarak ilişki bitirmek

    karşıda olan insana yapılan çok büyük bir saygısızlıktır, ayıptır. ilişkide güzel günde her şey mükemmel ama ayrılınca ben köşeme çekileyim deniyor. zaten ben bitirdim, karşı taraf umrumda degil açıklama yapma gereği de yok, başımi agritmayayim. bu çok büyük bir vefasızlık bence. kimse bunu haketmez, herkes etten kemikten ibaret. kalbi var, duyguları var. kimseye bunu yapmayın. susmak bir çözüm değil, bir kaçıştır sadece. onun da bir sonu vardır muhakkak. iyi de olsa kötü de olsa insan paylaştıkça rahatlar, sonrası için bu böyle olmalıdır.

    edit : bu durumda karşı tarafla empati kurun, size yapılmasını ister misiniz ? ne kadar acıtan , yıpratan, günlük hayatını etkileyen bir durum.