sumbulzade vehbi3
profili

  • hukuk bölümü tercih edeceklere bir tavsiye bırak

    -sağlam torpiliniz yoksa hakim savcı olamayacaksınız.

    -ailenizin geniş çevresi, tanınırlığınız, ticari çevrelerle bağlantınız yoksa avukatlıkta iyi para kazanamazsınız, açtığınız büroyu karın tokluğuna bile döndğremeyebilirsiniz. iyi ihtimalle kpss ile kamu avukatı, ama büyük ihtimalle asgari ücretle işçi avukat olursunuz.

    -bilkent/koç vb. ünilerden baya iyi bir ortalamayla mezun ve ingilizceye ve hukuk diline c1-c2 seviyesinde hakim değilseniz yurt dışına çıkamayacaksınız. çıksanız da çalışma imkanınız baya kısıtlı olacak.

    bunları bilerek, ona göre ölçüp tartıp hukuk yazın.

  • evrim teorisi

    allahım cahillik ne fena. dışardan ne kadar acınası durduğunun farkında değilsin ve kendini bi şey sanıyorsun. daha ne olduğunu neyi savunduğunu bile bilmediğin bilimsel gerçeklikleri saçma bulup, kabul edene de "zeka küpü" diye tarizde bulunuyorsun. neyse, biz yine okuyanların bilgi edineceği bir şeyler karalayalım.

    öncelikle bu başlıkta ve basılı/basılı olmayan kaynaklarda zeus bilir zibilyon kere anlatıldığı üzere evrim bir gerçekliktir, doğa yasasıdır, dış dünyadaki bir realitedir. evrim teorisi bu evrim sürecinin nasıl olduğunu açıklayan bir teoridir.

    genellikle kafasını dinle ve yaratılışla bozmuş, bu alanın dışında bir düşünce tarzının varlığını bile aklına getirmemiş, öğrenmemiş ve/veya temel bilim, temel biyoloji ve evrim eğitimi almamış kişilerce hala bir türlü anlaşılamamaktadır bu teori. ve bu cahil kişiler, yukarıda göreceğiniz üzere ısrarla bunu öğrenmemekte diretmekte, kendilerine anlatılmasına bile katlanamamakta, gerçekliğe karşı gözlerini sıkıca yummuş bir şekilde kafalarını kuma gömüp debelenmektedirler. dert değil, siz debelenin, ama aklı başında insan okuyup anlayacak ve öğrenecektir. siz hala ısrarla "bu hücreler şunu yapmayı akıl etmiş, nerden akıl edecek" "organa ihtiyacı olduğunu görüp organ geliştirmişmiş nerde var bu zeka" falan diyorsunuz ve anlamak istemiyorsunuz. kimsenin böyle bir şey iddia ettiği yok. ortada bir zeka, bu evrim sürecini yönlendiren bir akıl yok. böyle bir dış akıl olmadığı gibi evrim sürecindeki bireysel organizmaların da en ufak bir bilinci veya evrimin yönü üzerinde bir isteği/müdahelesi yok.

    öncelikle yaşamın oluşmasına kadar olan kısım evrim teorisinin konusu değildir. big bang teorisi ve gezegenlerin oluşması fizik, kuantum fiziği, astro fizik, jeoloji vb. bilimlerin alanıdır. ilk canlılığın oluşması ise kimya, biyo-kimya ve biyolojinin alanıdır ancak evrim teorisi bununla ilgilenmez. ve ilk canlılığın ortaya çıkışı, yani kendini kopyalayabilen ilk organik molekülün oluşmasından sonrası evrimdir. ama illa bu konularda da gafama gafama vur diyorsan: (bkz: abiyogenez) (bkz: god of gaps) (bkz: bilim)

    şimdi gelelim sizin algılayamadığınız meseleye. ilk olarak hep "mucizevi" veya "milyonda bir olasılık" diyorsunuz evet haklısınız. ancak siz bunu imkansız gibi baştan kabul ediyorsunuz. bakın, sadece tek bir deneme yapılırsa evet "milyonda bir" ihtimal sıfırdır diyebiliriz. ancak milyarlarca deneme yapılırsa "milyonda bir" ihtimalin "olmaması" bakın olmaması sıfırdır neredeyse. bunun anlaşılmayacak bir şeyi yok. çok basit. bak mesela şu an dünya üzerinde bir sürü ender hastalık var. x hastalığı mesela, milyonda bir görülüyor ve senin bir çocuğun olacak. senin çocuğunda bunun olma olasılığı evet sıfıra yakındır, çünkü senin çocuğun açısından sadece tek bir deneme var. ancak sen "bu hastalık milyonda birmiş, dünya üzerinde bu hastalığın görülmesi sıfırdır" dersen salak derler sana, cahil derler. çünkü dünyada milyarlarca çocuk meydana geliyor, ve matematik ve istatistik biliminin söylediği gibi "milyarlarca deneme" içinde "milyonda bir olasılık" mecburen denk geliyor. oluyor yahu bu, gözümüzün önünde bugün oluyor. 7 milyar insan var, bakıyorsun milyonda bir olasılığı olan hastalık hakkaten de aşağı yukarı 7000 insanda o hastalık var.

    hah şimdi gelelim evrime, abicim bak bilale anlatır gibi anlatıyorum, cahil cahil sapırdamayı kes ve iyi oku. çünkü bu dış dünyadaki bir gerçeklik, senin eğitimisiz aklınla "ben inanmiyom yea" diyebileceğin bir şey değil. otur öğren: kendini kopyalayabilen o ilk organik molekül, ya da ilk organik hücre kendini kopyalıyor, yüzmilyarlarca var yeryüzünde (daha doğrusu suda). elimizde yüzmilyarlarca hücre var, ve yüzmilyarlarca nesil değişiyor. ve her nesilde mutasyon geçiriyorlar. buraya kadar benimle misin? yüzmilyarlarca çeşitli mutasyon. ve senin de dediğin gibi "milyonda bir" ihtimalle bu mutasyonlar faydalı mutasyon olup bu canlıda olumlu bir geliştirmeye sebep oluyor. mesela en basitinden daha hızlı sentez yapabilmesini sağlıyor gibi. şimdi bak bilal, yüzmilyarca hücre diyorum, milyonda bir ihtimal diyorum, mutasyonla bunlardan milyonda biri yani yüzbinlercesinde faydalı mutasyon oluyor ve gelişiyor (daha doğrusu bulundukları ortama adaptasyon sağlayacak bir mutasyon geçiriyor). diğer gelişemeyen yüzmilyarlarcası rekabet edemiyor veya ortama uyum sağlayamayıp ölüyor, eleniyor. sonra o hayatta kalan yüzbinlercesi de ürüyor, yüzmilyarlarca oluyor, sonra yine milyonda bir ihtimal faydalı mutasyon vs. bunlar tabi benim burda adım adım anlattığım gibi değil, sürekli bir şekilde her an oluyor.

    yani senin dediğin gibi yüzmilyarlarcası bir araya gelip "lan bu böyle olmuyo şöyle kendimize güzel bi özellik geliştirelim" demiyorlar. tesadüf eseri, milyonda bir ihtimal o özellik oluşuyor ve oluşmayanlar ölüyor.

    sonra mesela bunlar bir araya gelip "hadi lan koloni oluşturalım" demiyorlar. yüzmilyarcası içinden birkaç yüzbini belki en basit haliyle "işbirliği" yapabiliyor, tesadüfen, bilinçleri dışında. çünkü böyle bir şeyin tesadüfen olması, o hücrelerin kimyasal olarak o şekilde bir araya gelmeleri mesela milyonda bir ihtimal evet haklısın. ama yüzmilyarlarca deneme var bilalim, o yüzden oluyor bu. hakkaten bir araya geliyorlar çok küçük bi azınlık, ve avantaj sağlayıp devam ediyorlar. sonra yine milyonda bir ihtimalli ama olması istatistiki olarak zorunlu tesadüfler sonucu her adımda beraber yaşamaya bir adım daha yaklaşıyorlar, her adımda daha "sıkı fıkı" oluyorlar. çok hücreli organizma yani "jelibon" oluyorlar. bak bunlar yüzmilyonlarca yıl sürüyor bilalcim, kafan almıyor biliyorum ama bunu matematiksel olarak ortaya koyunca olmaması imkansız.

    evet, bu jelibonlar (kendi akıllarıyla "gelin jelibon olak" demeyen) jelibonlardan eğer senin tabirinle "sıkılan" veya bilimsel olarak "herhangi bi sebeple beraber yaşamayı bırakmayanlar" yok değil, var. ama onlar eleniyor anacım doğal seçilimle. onlar genlerini sonraki nesile aktaramıyor ki bugün sana gösterip "bak sıkılıyorlar" diyelim (gerçi bir sürü fosille, gen analiziyle, kimya bilimiyle, bilgisayar programlarıyla gösteriyoruz ama sende nerde o kafa). sadece "sıkılmayanlar" yani milyonda bir ihtimalle o şekilde bir arada yaşayabilenler hayatına devam ediyor.

    bu jelibonlar kemiği falan da aynaya bakıp fiyakalı görünmek için yapmıyor, öyle bir akılları yok. yine bilale anlatır gibi anlatıyorum, yüzmilyarcası içinden tesadüfen milyonda bir ihtimalle aralarından birkaç yüztanesi belki daha azı en ilkel anlamıyla kemik hücrelerinin atası diyebileceğimiz normal hücreden daha sert bir hücre şeklinde olacak faydalı mutasyon geçiriyor. ve bunlar çevreye göre daha avantajlı olup çokça ürüyor. sonra yüzmilyonlarca yıl süren bu üreme sırasında her defasında milyonda bir ihtimal olup bu hücre tipi daha da sağlamlaşıyor aynı mekanizmayla ve kemik yapısı oluşuyor.

    yani aklı olan, ve bu aklını tamamen kilit altına vurup "ben anlamıycam ve ne anlatırsanız anlatın dinlemiycem ki nananananan" demeyen aklı başında birisi heralde artık bu noktada evrim teorisinin işleyiş mekanizmasını çok basit şekliyle anlamıştır. senin yukarıda saçmaladığın şekliyle kimsenin hiçbir organizmaya akıl ve bilinç atfetmediğinin farkına varmıştır. bundan sonrası da aynı bu şekilde çok çok küçük değişikliklerle, yavaş yavaş, milyonda bir milyonda bir (ama yüzmilyarlarca deneme olarak, ve tüm o denemelerin çoğunun yok olması ve çok küçük bir azınlığın başarmasıyla) meydana geliyor senin anlayacağın.

    ama ben en son yine de sana direkt gözlemlediğimiz bir örneğini tekrar vermek istiyorum:

    youtube

    bak arkadaşım yahu gözümüzün önünde bakteri bir haftada evrimleşti. şimdi sen ne diyeceksin bakteri baktı, "ohaaa ulan gençler burada antibiyotik var hemen antibiyotik direnci geliştirelim yürüyün ula" mı dedi diyeceksin? gördüğün üzere oradaki milyonlarca bakteriden aralarda birkaç tanesi tesadüfen bu direnci gösterince yan taraftaki besini bol yere geçebilerek avantajlı hale geliyor ve milyonlarca olacak şekilde ürüyor. bak birkaç haftada ha. e be bilalim milyarlarca yıl ve koskoca okyanuslar, yerüzünde evrimin olması saçma öyle mi? olmaması kaçınılmaz be bilalim be.işte bu aynı süreç tüm dünya tarihi boyunca bu şekilde işliyor ve sürekli yeni türler oluşturuyor. bakteriyi bu değişikliğe iten bir ortam değişikliği yoksa, yani ortam ile zaten uyumlu ise bir popülasyon, o zaman da hemen hemen aynı kalıyor.

    bak bir de şu entry'yi oku bakiyim: (bkz: #94233894)

    şimdi anladın mı bu teoriye inanmadığını söyleyen birisi niye türlü hakarete uğruyor, aşağılanıyor? tüm dünyada en mantıklı şeymiş gibi bu teori canla başla savunuluyor? çünkü bu bu teorinin açıkladığı doğa yasası olan evrim, bizim genetik, karşılaştırmalı anatomi, jeoloji, antropoloji gibi onlarca bilim dalıyla yüzbinlerce fosille apaçık ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde gördüğümüz bir doğa gerçekliği de ondan. yüzbinlerce bilimadamının yüzbinlerce makalesiyle, teziyle araştırmasıyla incik cıncık her ayrıntısını ortaya koyduğu bir doğa fenomeni de ondan. ve bugüne kadar aleyhine en ufak ne bir delil getirilebilmiş, ne de hakemli dergilerde tek bir makale yayımlanabilmiş de ondan. sen gelip buna inanmıyorum deyince dünyanın yuvarlaklığına inanmıyorum demekten daha az gülünç bir şey söylemiyorsun. sen nasıl "yav ben bu görelilik teorisine inanmıyom" deyince ciddiye alınmayıp dalga geçiliyorsan evrime de inanmayınca aynı böyle cahilliğini ortalığa seriyorsun. okumamakta, öğrenmemekte direnebilirsin, cahillik elbetteki seçebileceğin bir şey. ancak sonra gelip de burada böyle saçmalayınca, ve biz de seni şamar oğlanı yapınca ağlama. ya cahillikten kurtul, oku öğren; ya da o cahilliğini saklandığın delikten çıkartma. takıl kendi kendine.

  • youtube varken spotify'a ciddi ciddi para ödemek