kağıt kesiği

  • bazen kağıdın üstünde yazanlar daha çok keser.

    "ben seni çok sevdim, çok seviyorum ama..." bak şimdi biraz sızladı. kan damlamasın ama. zaten ağlaklıkla nam salmışım.

    "sen benim için çok kıymetlisin, bunca yılın hatrı var" bak, genişledi biraz kesik. dikiş gerekir mi, dikiş tutar mı, berberin gözünüze sokarcasına jileti değiştirmesi gibi, abi bak bu yeni. bu kağıt yeni. kesiği taze.

    "şimdi bak başka birisi var, lütfen hemen beni suçlama, hem bilsen ne iyi birisi". bak şimdi artık oluk oluk kan akıyor. halıya akıyor, annem kızacak. olmadı bu. kan lekesi çıkar belki, can lekesi çıkar mı?

    "beni çok seviyor, ben de onu çok seviyorum, sen biraz uzak dur bana, aklımı karıştırma". bak, kendiliğinden iyileşmesini bekleyemem artık bu kesiğin. elim yüzüm harf oldu.

    "ben senin çok mutlu olmanı isterim, hep öyle istedim" bak, buna inanmıyorum işte. bunun olmayacağını biliyorsun. kağıt diğer bileğime doğru. boğazıma kadar harfe gömüldüm, yapma.

    "kendine iyi bak, beni unut, lütfen sen de başkasına aşık ol, hayatını yaşa"

    bak, biraz bilincim şey oluyor olabilir şu an, can kaybediyor olabilirim, yerime bu turu geçecek kimse yok.
    bak buralar hep kan. hep kağıt kesiği. (annem kızacak)