ama bunu müdür bey istedi

  • iş yaşamında duyduğum en etkili yalan. adamın biri elinde evraklarla çıkageliyor bir gün. "iş bu, öyle olacak böyle olacak" diye anlatıyor. işe bakıyorsun, iş değil. adama bakıyorsun, amk çocuğunun teki. evrağı eline alıyorsun, tam atarlanacaksın, belli. adam yılların yavşağı, hissediyor vereceğin tepkiyi. sen daha ağzını açamadan:

    -ama bunu müdür bey istedi

    diye kitliyor olayı. bak o an sen tam ağzını açmış herifin sülalesine resmi şekilde kayacaksın. adam bu cümleyi söylüyor ya, karşıyaka sahilinden vapur kalkmış gidiyor da arkasından öylece bakıyorsun sanki. bu cümleyi söyledikten sonra edeceğin laf çok kritik çünkü. bilemiyorsun ki hakikaten müdür mü verdi. adam öyle diyor sadece. "hasiktir lan bu nasıl iş, yapmıyorum ben" desen, eğer işi müdür vermediyse kralsın. adamın gelişine voleyi çaktın yolladın. ama işi gerçekten müdür verdiyse kovulma süren karşındaki yavşağın müdürün odasına gitme süresi kadar. o ettiğin hasiktir direkt müdüre gidiyor. müdür sana iş vermiş oluyor sen hasiktir diyorsun.

    aslında kovulacaksan böyle yapmak lazım, büyük oynacaksın. hasiktir çekilecekse direkt müdüre çekmek lazım yani.

    acemilik zamanında daha fazla yükleniyorlar insana. ya öğle arası normalde dışarı çıkıyoruz, ben sıkıldım geldim bizim odaya, bir baktım yan odadaki eleman bizim odadan bir top a4'ü almış götürüyor. napıyorsun lan dedim. müdür bey istedi dedi. müdür bey demiş, git bana bir top a4 çal demiş, öğle arası krize girdiyse herif demek. millet yemek yiyor, bu a4 yiyor. yani olay buralara kadar varmış durumda abartmıyorum bak ben iş hayatında işçinin, memurun bir şey istediğini duymadım hiç. hep müdür istiyor. bir de her iş acil. daha bir tane, "ya şu işi de 2 gün içinde yaparsın artık" dendiğini duymadım. herif düğün için izin istiyor mesela, acil istiyor. lan bu amk düğünün tarihi dün mü belli oldu. alsana önceden iznini.

    neyse arkadaşlar "ama bunu müdür bey istedi" diye başlayan cümlelerin yüzde 90'ı falan yalan. haberiniz olsun. müdür bey muhtemelen sizin kim olduğunuzu bilmiyor. sizi tanımaz etmez. müdür bu işi şu yapsın, ille de şu yapsın demez. yanına çağırır birini, şunu yapın der. kim kime kitleyebiliyorsa o işi kitler. daha sonra iş bir şekilde çözülür.

    müdürün bizi ne kadar tanımadığı ile ilgili yaşadığım bir şeyi anlatayım. geçen bizim kuruma avukatlar gelmiş. bu avukatlar bizim büyük müdürün odasına doğru giderken büyük müdür odasından çıkmış. koridorda tokalaşıyorlar falan. biz de o sıra benim şube müdürüyle şube müdürünün odasından çıktık gidiyoruz "bunlar kim, burda noluyo" diye bakarken bizim büyük müdürü gördük, o da bizi gördü ama ilgisi avukatlarda. durduk, haliyle selam falan vercez öyle direkt geçip gidemiyorsun. avukatların yanında bekliyoruz, büyük müdür tokalaşarak geliyor bize doğru. benim şube müdürünü atladı (onu tanıyor), benim de elimi sıktı merhaba hoşgeldiniz dedi. merhaba müdürüm hoşbulduk dedim ben de.

    hukuk dünyasına adımımı atmam böyle oldu işte. kanzuk'lar falan hep bilir beni. sor. bir çeşit ayinle kaç senedir mühendis olarak çalıştığım kurumda tokalaşma töreni sonunda avukat ilan edildim. bu mesleğin de çok zorlukları var, ne kadar yaparım bilmiyorum.... neyse zaten mühendisliği de sevmiyordum bana da değişiklik olur. şimdi büyük müdürün odasının oralarda pusuya yattım, belediye başkanlarını bekliyom.