khantengri2
profili

  • ince aday olma

    muharrem ince kendisine hiçbir zaman erdoğan'ı rakip görmüyor. yalnızca kılıçdaroğlu'ndan yüksek oy alma gayesinde. seçim kazanılmış, kaybedilmiş, türkiye bir beş yıl daha erdoğan ve yiyici çetelerine kalmış kalmamış derdi yok. tek derdi kendisini ispatlayabileceği bir oyla kılıçdaroğlu'nu geçmek. bu yüzden iktidara bir söz söylüyorsa 10 laf da chp'ye diyor. muharrem ince 24 haziran 2018'de nasıl bir insan olduğunu herkese gösterdi. kendisine oy veren milyonlara it muamelesi yaptı. kendisi için endişelenen, acaba adam kaçırıldı mı diyenlere şizofren bunlar dedi. kendisine oy veren milyonlar bir teselli cümlesi bile duyamadılar kendisinden. bu beş yılda halk olarak kulağımızın arkası bile kalmadı. kendisi ne yaptı bu halk için bu beş yıl boyunca? kendi çıkarları ve istikbali dışında ne yapmış bu adam? muhalefeti birleştirmek için en ufak bir çaba göstermiş mi? oturduğu yerden bütün muhalefet bana oy versin diyor. kılıçdaroğlu'nu sevmem ama ince'yle kıyaslandığında kılıçdaroğlu muhalefeti birleştirmek için oldukça şey yaptı. kılıçdaroğlu sayesinde iyi parti seçimlere girip milletvekili çıkarabildi. kılıçdaroğlu'nun çabalarıyla kurulan millet ittifakının ortak aday stratejisi sonucu belediyeler alınabildi. istanbul'da 13 binle ilk seçimde ekrem imamoğlu kazanabilmişti. iyi parti kendi adayını çıkarmış olsa istanbul'da 13 bin oy toplamayacağına mı inanıyorsunuz? binali ilk turdan istanbul'u alsa bugün ekrem'in e'sini kimse hatırlamıyor olurdu? muharrem'in ben çekildim de kazandınız ya da ben olsaydım daha çok oy alırdım goygoyuna ve beş yılda bir ortaya çıkıp suyu bulandırmasına katlanmamak için muharrem ince aday olmalıdır. aday olmalı ve boyunun ölçüsünü almalıdır. hele hele olur da ilk turda bitecek iş ince yüzünden 2. tura kalır da iki seçim arası akp'nin 2015 gibi bir seçim arası siyaseti devreye girer ve seçim kaybedilirse halk nasıl bir tepki verir, ne yapar o zaman sadece allah bilir işte.

  • yüzüklerin efendisi'nin asıl kahramanı

    bir miktar uzun olabilir ama tolkien'in eserleri binlerce sayfa yazılsa dahi konu açıklanamayıp boşluklar kalır hala. mümkün olduğunca okunabilir ölçekte yazmaya gayret edeceğim.

    tolkien imgelerle konuşur. onun edebiyatının en güçlü özelliğidir bu.
    güç yüzüğü imgelerin en büyüğüdür. imgelerin en büyüğü olduğu halde o imge bile okuyucunun anladığı kadardır. ve yüzük varlıkların hepsini sınar.
    tolkien özenerek, yıllarca kurgulayarak yazdığı o nadide karakterlerinin hepsini o imgelerle sınamıştır. kimisi bu sınavdan geçmiş kimisi kalmıştır.
    yüzükten vazgeçebilmek herkesin harcı değildir. ve sınavların da en büyüğüdür. herkesin yürüyebileceği bir yol değildir.
    para, güç, mevki hırslarının etrafınızdaki basit, sıradan insanlara bile neler yaptığını gözlerinizle görüyorken bu imgelerin hepsini temsil eden
    yüzükten vazgeçebilmek kolay değildir.

    "yol karardığında yolunu ayırana dost denmez." dedi gimli.
    "belki" dedi elrond, "lakin gecenin çöktüğünü görmemiş olan, karanlıkta yürümeye aht etmemeli."
    "yine de, ağızdan çıkmış yemin titreyen yüreğe güç verebilir." dedi gimli.
    "ya da çökertebilir o yüreği." dedi elrond.
    elrond'un da dediği gibi karanlığı bilmeyen karanlıkta yürümeye aht etmemeli. yüzüğü tanımayan da yüzüğü terketmekten bu kadar kolay bahsetmemeli.
    yüzük varlıkların hepsini sınar diyelim bir daha. bilgelerin bilgesi yüce galadriel dahi bu sınava tabi tutulmuş ve ipte yürütmüştür tolkien en özendiği karakterlerin belki de başında olan
    galadriel'i.
    "gönlümün, bana sunduğunuz şeyi çok fazla arzuladığını inkâr etmiyorum.
    çünkü uzun yıllar boyunca ali yüzük benim elime geçse ne yapardım diye düşünmüştüm ve işte! yüzük avucuma düştü.
    sauron ister kalsın ister yenilsin, çok uzun zaman önce tertip edilmiş olan şer çok değişik şekillerde işlemeye devam eder.
    eğer yüzüğü konuğumdan zorla veya korkutarak alsaydım, bu tam da onun yüzüğünün tesirine yaraşacak soylu bir hareket olurdu, değil mi? ama şimdi, nihayet önümde işte.
    yüzüğü bana kendi rızanızla vereceksiniz! karanlıklar efendisi’nin yerine bir ece oturtacaksınız. ve ben karanlık da olmayacağım, gündüz ve gece gibi çok güzel ve korkunç olacağım!
    deniz gibi, güneş gibi, dağdaki kar gibi zarif! fırtına ve şimşek gibi korkunç! dünyanın temellerinden daha güçlü. herkes beni sevecek ve önümde çaresiz kalacak!"
    elini kaldırdı; takmakta olduğu yüzükten sadece onu aydınlatıp, geri kalan her şeyi karanlıkta bırakan büyük bir ışık çaktı.
    frodo’nun önünde, artık ölçülemeyecek derecede uzun boylu, dayanılmayacak kadar güzel, korkunç ve tapılacak biri gibi duruyordu.
    sonra indirdi elini; ışık soldu, tekrar güldü aniden. ve o ne! küçülmüştü: sadece beyazlara bürünmüş¸, kibar sesi yumuşak ve hüzünlü, ince bir elf kadınıydı.
    "sınavı geçtim," dedi. "gücüm zayıflayacak, batı’ya gideceğim ve galadriel olarak kalacağım."

    yoldaşları için hiç düşünmeden canını veren yiğitler yiğidi boromir dahi, kötülük karşısında yitip giden vatanı ve yurttaşları için bu yüzük sınavında bocalamıştır.
    yüzük kardeşliğinden yüzüğü, teklif edildiği halde reddedebilecek kemalde olanlar gandalf, aragorn ve sam'dir. frodo'nunsa durumu çok farklıdır. yazının buraya kadar olan kısmı frodo hariç varlıkların yüzük sınavıyla ilgiliydi.

    "gecenin çöktüğünü görmemiş olan, karanlıkta yürümeye aht etmemeli." demişti elrond. o geceyiyse ne gandalf ne aragorn ne de sam gördü, yüzükten vazgeçme iradesini gösterebilen nadir varlıklar oldukları halde.
    geceyi görenler smeagol, bilbo ve frodo'dur. ve onların yaşadıklarını, verdikleri sınavı yalnızca onlar ve eru bilebilir. bu yüzden elrond'un yüzük divanında kimse cesaret edemezken "yüzüğü ben götürürüm, ama yolu bilmiyorum." dediğinde frodo,
    bilbo'nun yüreğinde derin bir acı oluştu. çünkü yüzüğü taşımanın verdiği acıyı orada tek bilen kişi oydu ve bu sorumluluğun, bu acının artık canından çok sevdiği frodo'ya yüklenmiş olmasından derin keder hissediyordu.
    smeagol ise yüzüğün onda yarattığı kötülüğü ve tahribatı bildiği için frodo'ya hep acıyla bakmıştır. yüzüğün daha onda ilk andan itibaren oluşturduğu gollum imgesi sadece smeagol'da mı vardır? bilbo'da çok gönüllü vermemişti yüzüğü frodo'ya.
    ve işte frodo'nun yolculuğu burada başlıyor.

    frodo, geceyi görmeden karanlıkta yürürüm diyenlerden ya da gecenin karanlığında kaybolmuş bilbo ve smeagol'dan da öteye giderek geceyi ve karanlığını yok etmeye yola çıkmıştı.
    ve bu kararını gimli'nin "yine de, ağızdan çıkmış yemin titreyen yüreğe güç verebilir." temennisiyle değil, karanlığı daha o yemini etmeden çok önce fırtınabaşı'nda kötülüğün en saflarından cadı kral tarafından ölümcül yaralandığında
    tecrübe ederek vermişti. tolkien daha yolun başında, bu meşakkatli yola çıkmaya cesaret edebilenlerin başlarına ne geleceğini frodo'nun yaralanmasıyla okuyucusunun gözlerine soka soka göstermiştir. ve frodo o yaradan kurtulamadı.
    elf büyüleri ve şifaları sayesinde ölmedi ama frodo'da bir daha shire'dan çıkan frodo olamadı. kötülük ona nüfuz etmişti. karanlığı artık etrafında değil içinde yaşıyordu. ve yüzük...
    sahibine yaklaştıkça frodo'da yarattığı korkunç içsel etkisi artıyordu. frodo'nun yolculuğu başarılı bitti. ama tolkien bize bağıra bağıra söylüyor ki; iyiliğin kazanması kötülüğün kaybettiği anlamına gelmiyor.
    çünkü kötülük bırakacağı izleri telafisi mümkün olmayacak şekilde bırakıyor. bu yüzden ona kötülük deniyor. canını, yerini, yurdunu, her şeyini kaybedebilirsin. bundan daha da kötüsü benliğini kaybetmektir.
    eskiden olduğun kişi olarak kendini hissetmemek ve ne yaparsan yap eskiden olduğun kişi olamamak... frodo hayatının sonuna kadar yüzüğe hasret olarak yaşayacak. tıpkı bilbo ve smeagol gibi.
    peki frodo'dan başka kim gösterebildi bunca arzulanan imgelerin yok edilmesi için benliğinin yitimine varacak cesareti?

    frodo, tolkien'in kurgusunda biraz da isa gibidir. frodo'ya yürüdüğü yolda az ya da çok yardım edebilirsin. ama asla frodo olamazsın ve asla frodo'nun yapması gerekenleri onun yerine yapamazsın. çünkü eru bu görevi ona vermiştir ve bunu değiştiremezsin.
    sözün özü, frodo sizlerin kahramanlık kalıplarına sığar mı sığmaz mı bilemem ama ben ve şems-i tebrizi'nin "ne varsa harap bir kalpte var." düsturuna uyan muhteşem bir karakterdir.