Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. düzgün bir insan olmak size ne kazandırdı

    rahat bir vicdan.

  • 2. mi6 ekim 2023 türkiye istihbarat raporu iddiası

    ciddiye alıp ilk 3 maddeyi okudum aq.

  • 3. ahmet hakan'ın ben yandaş değilim açıklaması

    sen abdülkadir selvi’ye örnek gösterilmiş bir adamsın. bak en iyi bu yalıyor diye övülmüş bir yandaşsın.

    yandaşlık ne amk, “idol” olmuşsun ahmet, bunun ötesi yok!

  • 4. 30 eylül 2022 kılıçdaroğlu'nun af açıklaması

    kader mahkumu nedir ya savcıyı polisi lağvedelim o zaman. herkes alınyazısına göre suç işleyip işlemeyeceğine karar versin cezasını da o şekilde çeksin.

  • 5. dinle dalga geçmek ifade özgürlüğü değildir

    dinlerle dalga geçmek ifade özgürlüğüdür, hakaret etmek hukuki sonuçlar doğurabilir. dalga geçmek ile hakaret arasında büyük bir anlam farkı vardır.

  • 6. evinizin en sevdiğiniz özelliği

    vahşi olması. gece burnuma konan güve kelebeğini öldürüp yere atıyorum sabaha yok. artık örümcek mi götürüyor, kertenkele mi yalayıp yutuyor bilemem. örümcek kankam her gün sinek avlıyor zaten müthiş ev ortamı.

  • 7. en iyi antidepresan

    hayatında hiç depresyon, anksiyete veya öfke kontrol sorunu görmemiş/yaşamamış tiplerin; “kitap okumak, evcil hayvan beslemek, spor yapmak” diye sayıkladığı başlık.

    bazı şeyler biyolojiktir. ilaç tedavisi olmadan atlatmanız veya etkileri azaltmanız mümkün değil.

    siktirin gidin cehaletinizi farklı başlıklarda ortalığa kusun.

  • 8. madem kyk yurtları kötü neden öğrenciler çıkmıyor

    neden acaba?

    sen bu sorunun cevabını düşün.
    ödev olarak yarın gel, yaz.

  • 9. kılıçdaroğlu'nun ceketine sümüğünü süren adam

    kılıçdaroğlu anadolu'dan nasıl oy alacak diyenler vardı. lan şu zihniyetten oy alsan ne olur. adamı selpak gibi kullanmış.

  • 10. reha muhtar'ın ses kaydı

    kızın başta carlamasindan bir bok anlamadım da napmis reha muhtar burada? car car carlayan bir velet var karşısında telefondan ya da bilgisayardan kalkmamak için babasına kıçını yirttigi kadar bağırıyor. bunu da muhtemelen kayda alıyor ki karşı tarafı tauntlamak için elinden geleni yapıyor bu yüzden.

    sonra karşı taraf tauntlaninca, ki vurma falan yok anladığım kadarıyla kafanı kirarim falan diyor, ki ana babalar der böyle şeyleri, özellikle böyle carlayan aptal ergenler karşısında. ana kız bir olmuşlar reha muhtari yemeye çalışıyorlar belli.

    reha muhtar i sevmem ama bu durumda korkunç falan bir olay ya da darp göremedim oyna devam

  • 11. yüzüklerin efendisi (dizi)

    dörtte bir bütçeyle çekilen house of the dragon'un son bölümündeki mekanları, doğal ışığı ve detaylardaki kaliteyi gördükten sonra, fatura şişirmek için yapılmış bir vergiden kaçınma operasyonu olduğuna iyice kani olduğum dandik yapım.

  • 12. geceye ulaşmak istenilen bir hedef bırak

    umarım en kısa zamanda sevgilimin yanında olabilirim

  • 13. kılıçdaroğlu'nun hakkari'ye özerklik vaadi

    “hakkari’ye özerklik getireceğim.” dememiş.

    “hakkari’de, “(avrupa) yerel yönetim(ler) özerklik şartını getireceğiz” dedim” demiş.

    avrupa yerel yönetimler özerklik şartı, sanıldığı gibi federatif bir yapı önermiyor.

    ülkenin anayasasında yerel yönetimlerin özerkliği adına ne varsa onu garanti altına alıyor. keyfi davranışları kısıtlıyor. (örneğin türkiye’de belediye başkanlarının seçimle gelmesi, belediye meclisleri, belediyelerin topladıkları ayrı vergiler gibi özerklik öğeleri var)

    türkiye’de yerel yönetimler zaten özerktir ve türkiye bu anlaşmayı bazı maddeleri tercih ederek daha 1989 yılında zaten onaylamıştır.

    ancak anlaşmanın tümünü bile tercih etseniz yerel yönetimlere daha fazla özerklik vermeniz gerekmez. sadece belediye seçimlerini, meclisini ve bütçesini daha güçlü güvence altına almış olursunuz. (ki kılıçdaroğlu sanırım bunu vaat ediyor.)

  • 14. keman çalmaya devam edersen seni darp edeceğim

    sessiz keman var https://www.youtube.com/…s&ab_channel=yamaha_global tak kulaklığı, istersen sabaha kadar çal. ama olur mu? illa yorgun argın insanları sinirden kendini sikecek kıvama getirip olay çıkartacak...

  • 15. suyumuzu paylaşmayalım kampanyası

    rusya para ile sattığı doğal gazı bir siyasi koz olarak kullanırken türkiyenin bedavaya verdiği ve arap dünyasına hayat veren su kaynaklarını her hangi bir siyasi olayda pazarlık unsuru olarak kullanmıyor oluşunu oldukça ilginç olduğunu fark ettim. ve bu konuyu bir süredir araştırıyorum. yerli ve yabancı kaynaklardan elde ettiğim ilginç verileri sizinle paylaşmak istedim.

    1- suriye'nin iki yüzlü su politikası

    asi nehri lübnan'ın kuzey bekaa bölgesinde, baalbek şehri yakınlarında 690 metre yükseklikte doğar. suriye topraklarına girer ve humus ve hama şehirlerinden geçer.

    yoğun sulama sistemlerinin kurulduğu verimli al-ghab bölgesinden geçen asi nehri daha sonra suriye-türkiye sınırının 56 km'sini oluşturarak türkiye'ye giriyor.

    son olarak türkiye'nin hatay ilinde akdeniz'e boşalır.

    görsel

    suriyede 4.5 milyon insanın yaşadığı asi nehri havzasında yaşıyor.

    görsel

    rejim güçlerinin etkili olduğu bölgede yaşayan 8.5 milyon insanın yarısından fazlası asi nehri havzasında

    sorun şu ki!

    suriye asi nehrinden türkiyeye su vermiyor. sebep olarakta hatay sorununu bahane ediyor.

    beslenme alanının % 7’si lübnan, % 67’si suriye ve % 26’sı türkiye topraklarından oluşan asi nehri'nin su paylaşımı konusunda lübnan ile suriye arasında 1994 yılında anlaşma yapılmış.

    bu anlaşmaya göre

    yıllık ortalama hacminin 403-420 milyon m3 olan nehrin

    80 milyon m3'ünü lübnan kullanacak
    geri kalanı suriyenin olacak

    yani 320-350 milyon m3

    eğer o sene yağış az olursa ve 400 milyon m3 den az su olursa azalma oranına göre lübnan'ın 80 milyon m3'ü de azalacak

    fakat artma olursa 80 milyon m3 artmayacak.

    bu asi nehrinin suriyeye lübnandan geliş rakamları. suriyede nehre suriye topraklarındaki havza suları ekleniyor. ve rakam suriye'nin aktardığına göre 2 milyar 715 milyon m3 yıllık hacme ulaşıyor.

    ve bundan türkiyeye bıraktığı su miktarı

    94,6 milyon m3 (? )

    şaka gibi ama gerçek.

    ve bırakılan bu suyun büyük kısmı işe yaramayan zamanlarda. kış aylarında geliyor.

    haziran temmuz ağustos ayında türkiyeye gelen su miktarı tüm yıl gelenin %5'i

    temmuz ağustos ayında gelen miktar ise, tüm yıl gelen suyun %2 si

    ağustos ayında saniye de 1.7 m3 su bırakıyor ( 2005 yılı verisi)
    oysa 1960 yılında 13 m3/sn idi.

    ama mesela ocak ayında 36 m3 su bırakıyor
    1960 yılında 67 m3 dü

    total olarak yıllık saniyede gelen su miktarı 50 m3/sn den
    16 m3/sn ye düşmüş.

    suriye bu durumu ülkedeki kuraklık ve hava sıcaklıklarının artmasını, yağışların azalmasını bahane etmiş.

    ama ben bahanelere inanmam. bu konuyu araştırdım.

    hama kentinin suriyede 1950 -1960 yılları arası ortalama yıllık sıcaklığı 18,3 dereceymiş
    2000-2005 yılı ortalaması 18.6

    çok belirgin aşırı bir sıcaklık artışı yok. peki yağışlarda azalma olmuş mu?

    1950-1960 yılları arasında ortalama 142 mm yağış almış
    2000-2007 yılları arası ortalamanın üzerinde yağış almış 206 mm

    değil kuraklık yağış miktarında artış olmuş.

    2- peki nereye gitti asi nehrinin suları, suriye neden artık türkiyeye asi nehrinden su bırakmıyor?

    sebep belli

    1960 yılında 94000 hektar asi nehri havzasında sulu tarım yapılırken
    206 altıda 268000 hektara çıkmış. 3 kat fazla alanı sulamaya başlamışlar

    eskiden buğday yetiştirken şuan şeker pancarı pamuk gibi bol su isteyen ürünler yetiştiriyorlar. meyve ağaçlarından meyve üretiyorlar.

    bu dönemde asi nehrinin üzerine toplam kapasitesi 1. 492 milyon m3 olan 49 irili ufaklı baraj ve gölet inşa etmişler

    tüm bunların yanında asi nehrini besleyecek yer altı sularını 160 bin tane kuyudan su çekerek tarım arazilerini suluyorlar.

    türkiyeye neredeyse hiç su gelmiyor. gelen su ise bir sudan ziyade zehir.

    tüm suriyenin tarım ilaçlarını, petrokimya tesislerinin atıklarını taşıyor.

    bir nehirde kritik (zehirli) sınır amonyak değeri 0.5'dir
    asi nehrinin türkiye sınırına girdiği noktadaki sudaki amonyak değeri 6.1

    kritik eşiğin 12 kat fazlası

    peki türkiye bu durumu suriye ile hiç konuşmuş mu?

    evet

    1993 yılında türkiye ile suriye arasındaki su sorunlarının çözülmesiyle ilgili yapılan görüşmelerde türkiye tarafından fırat-dicle nehriyle birlikte asi nehrinin de görüşmelere dahil edilmek istenmesinden dolayı suriye görüşmelerden ayrılmış ve asi nehriyle ilgili sorunların tartışılmasını reddetmiştir

    türkiye gap projesi yapıyor ve bize az su gelecek diye olay çıkaran ülke, tamam gelin oturup konuşalım. biz size fırat dicle ile su veriyoruz. sizdende asi nehrinden su almamız gerekiyor demişiz.

    adamlar konuşmayı anlaşmayı bırak, toplantıyı terk etmişler.

    peki bu iki ülke arasında bu konuda bir anlaşma yok mu?
    aslında anlaşma var.
    1939 yılında suriye ile türkiye hatay'ın türkiyeye katıldığında aralarında bir anlaşma imzalamış. ve asi nehrinin sularını %50-%50 olacak şekilde paylaşmayı kabul etmişler.

    3- uyulmayan anlaşma

    1995 yılından itibaren türk dışişleri bakanlığı yetkilileri, hatay bölgesinin daha önceki nehir akımının ancak onda birini aldığını bildirerek, nehir akımın yıllık olarak 1,55 milyar m3’ten 0,14 milyar m3’e düştüğüne işaret etmiştir. ve girişimde bulunmuşuz. ama sonuç

    sıfır

    peki biz tüm bunlara karşılık ne yapıyoruz?

    fırat ve diclenin suyunu yaz kış her zaman 500 m3/ saniye olarak suriye'ye veriyoruz.

    yaz aylarında aslında fırat nehrinin debisi 100 m3/saniyeye düşüyor. ama barajlarımızdan su boşaltıp onlara gönderiyoruz.

    adamlar bize yazın su az diye suyun en çok lazım olduğu aylarda gönderdikleri bir damlacık zehirli suyun yıllık miktarının %2'sini gönderiyor yaz aylarında

    biz yazın nehrin doğal debisinin 5 katı miktarını gönderiyoruz. barajlarımızı boşaltarak.

    fırat nehri’nin yıllık ortalama su potansiyeli yaklaşık 34 milyar m³ olup, bunun 33 milyar m³’ü türkiye’den toplanmaktadır.

    su bizim ülkemizden erzurum dağlarından geliyor. onların topraklarından geçerken buharlaşıyor sadece. suyun toplam hacmine katkıları neredeyse hiç yok.

    dicle nehrinde de benzer durum söz konusu

    türkiye-ırak- ve suriyenin bu iki nehir ve sularının paylaşımı konusundaki talepleri şunlar;

    4- uzlaşmaz talepler

    türkiye, fırat’ın suyunun yıllık %88.7’sine (31.58 milyar m3) kaynaklık ederken; toplam suyun %51.8’ini (18.42 milyar m3) istemekte,

    dicle’nin ise %51.8’ine (25.24 milyar m3)kaynaklık etmesine rağmen; toplam suyun
    sadece %14.2’sini (6.87 milyar m3 ) istemektedir.

    buna karşın suriye, fırat’ın %11.3’üne (4 milyar m3 ) kaynaklık etmesine rağmen; toplam suyun%32.3’ünü (11.50 m3) istemektedir.

    dicle’ye hiç su vermeyen suriye, toplam suyun %5.3’ünü (2.6 milyar m3) istemektedir. ırak ise fırat’a hiç su katkısı yapmamakla beraber, toplam suyun yıllık %64.4’ünü (23 milyar m3 ) istemekte ve %48.2’sini (23.43 milyar m3 ) verdiği dicle’den de toplam suyun %92.5’ini (45 milyar m3) istemektedir.

    bu arada ırakta kişi başına düşen su miktarı türkiyeden fazla

    su konusunda türkiye ıraktan daha fakir

    suriyede ise kişi başına 700 m3 su düşüyor
    türkiyede 1005 m3

    suriyedeki insanların 4 de biri ülkelerini terk ettiği için şuan suriye'de türkiyeden daha su zenginidir.

    son yıllarda suriye ve ırak'a gönderdiğimiz su miktarında azalma olduğuna yönelik ırak kaynaklarından çeşitli bilgiler var. ama doğruluğunu teğit edemedim.

    ama bu şartlar altında türkiye olarak kendi topraklarımızda doğan, ve tüm kaynağını bizim dağlarımıza yağan kardan alan fırat suyunun 1 damlasını bile ırak ile ve suriye ile paylaşmayı doğru bulmuyorum.

    5- türkiye su fakiri bir ülke

    suriye rejimi asi havzasında meyve yetiştirsin, şeker pancarı üretsin ve bize bir damla su vermesin diye, suriyeye su vermemizin bir anlamı yok.

    ırak'ta pkk yapılanması, kandil ve diğer terör kampları varken, onlara su vererek ödüllendirmemizin bir anlamı elbette yok.

    türkiye ıraktaki tüm terör yapılanması yok olana kadar
    suriye ülkemizdeki suriyelerinin barış içinde ülkelerine dönmelerini sağlayana kadar
    ve ülkenin kuzeyinde bize güvenlik sorunu oluşturan yapılandırmaları ortadan kaldırana ya da bizim kaldırmamıza yardım edene kadar kendi topraklarımızda doğan suyu onlarla paylaşmama hakkımızı kullanmalız.

    1 m3 suyu deniz suyundan elde etmenin maliyeti 5 dolardır.

    biz saniye 500 m3 su gönderiyoruz.

    saniyede 2500 dolarlık.

    neden?

    konyada susuzluktan obruklar oluşuyor.
    asinin sulaması gereken havzada susuzluktan 163 bin hektar arazimizde sulu tarım yapamıyoruz.

    bizim suyumuz ancak kendimize yeter.
    bize her an ve her ortamda zarar veren ülkelere bedavaya su vermemizin mantıklı bir açıklamasını bulamıyorum.

    suriye bizim gönderdiğimiz suya göre oldukça az potansiyele sahip asi nehrindeki politikası ortada

    eğer fırat ve dicle ırak ve suriyeden köken alsa bize bir damla su verirler miydi?

    biz onlara düşmanca bir tutumumuz olmadığı halde

    bu yüzden bir kampanya yapmak istiyorum.

    türkiyenin suyu türkiye'de kalsın.

    ırak, suriye bize tehdit oluşturan unsurları ortadan kaldırırsa,
    ırak onlara verdiğimiz su karşılığında belli miktardan petrol vermeyi kabul ederse
    suriye ise farklı konularda türkiye ile karşılıklı anlaşma yolu oluşturursa

    evet ihtiyacımızın fazlası olan suyu onlara verebiliriz. ama bu şartlar altında

    bence bir damla su bile vermemeliyiz.

    bu konuda gündem oluşması için destek rica ediyorum.

    toplam 56 milyar m3 su bizim ülkemizin kar yağmurundan toplanıyor

    25 milyar m3 ünü kullanıyoruz

    31 milyar m3 suyu bedavaya veriyoruz.

    deniz suyundan elde etmeye calışılsa yıllık 150 milyar dolar harcanması gereken bir kaynağı bedavaya bize tehdit oluştursunlar diye veriyoruz.

    sonra sulu tarım yapacak arazilerimizde verimsiz tarım yapıyoruz.

    suriye iç savaşı bitsin mi istiyoruz
    kandil boşalsın mı istiyoruz

    çözüm belli

    vanaları kapamak, ya da iyice kısmak

    esad rejimi en çok destek aldığı kalesi olan şehirlerde çiftçinin suyunun yarısını hak ettiği şekilde türkiyeye asi nehri ile göndermek zorunda kalsın,

    sulu tarım yaptıkları arazilerde ürün yetişmez olsun. bakalım onu destekleyen halk hala destek olmaya devam edebilecek mi?

    asi nehri'ni de konuşalım dediğimizde masayı terk eden ülkeler gelsinlen kendileri bizle konuşmak için randevu talep etsinler.
    .....

    not. bence bu konu partiler üzeri bir konu. gap projesi demirel döneminde baslayan proje. kaç hükmet değişti.

    olayı siyasileşerek bölünme yaşamadan ulusal çıkar olarak bakmalıyız. bu mesele hepimizin meselesi.

    akp de dyp de anapta herkes birşeyleri eksik yaptı. bu konuda en azından kutaplaşmayalım.

    ben çocuk doktoruyum derdim çocuklar sağlıklı beslensin sağlıklı büyüsün.

    instagram hesabım

    https://www.instagram.com/…hic/?igshid=nmy1mzvkody=

  • 16. jack daniel's vs chivas regal

    geçen gün patron ve genel müdürle küçük bir iş yemeğine katıldım. restorana girdiğimde onlar benden bir süre önce gelip rakıya başlamışlardı.

    garson önüme rakı bardağı açarken ben rakı almayayım diyip bir duble jack redbull isteyince patron da sözlüktekiyle aynı tepkiyi verdi.

    “kolonya mı içeceksin gerçekten? başka yerde katıldığın iş yemeklerinde de jack isteyip bizim şirket imajımızı zedeleme.” dedi ve blue label istedi garsondan.

    aslında bir duble jack içip kalkacaktım ama, bu tarz artistikleri çok sevdiğim için 70'lik blue labelin 50'sini ben içtim. son birer bardak da masaya gelen misafirlerle birlikte onlar aldı.

    patron hesabı öderken “blue label'ı 10 bin liraya mı açıyorsunuz, bu ne ya” falan diyordu en son.

    yoksa biz de biliyoruz 80 yıllık macallan içmeyi.

  • 17. nurettin nebati'nin ne dediğinin anlaşılmaması

  • 18. canlı yayında sinir krizi geçiren ateist kadın

    hakaret etmeden kendini güzel şekilde ifade etmiş. haksız olduğu bir şey göremiyorum

  • 19. gitar çalma seviyeni bir parça ile anlat

    megadeth tornado of souls solosunu hatalı çalabiliyorum

    https://youtu.be/asjrlfecoui

  • 20. qashqai vs tiguan vs tucson vs kuga vs karoq

    yok amına koyyim rolls-royce cullinan

    olm adam başlığa ne yazmış aveller gitmiş xc90 demiş, q8, porche macan demiş.

    insanlar uyarmış sınıf farklı diye hala bebe gibi “banane istediğimi yazarım banane” çekiyor amk.

    cidden sövülesi tiplersiniz aq.

    değiştirmiş aq: görsel

  • 21. oray eğin'in skandal yaratan fatih terim yorumu

    ezber bozan çıkışları ile dikkat çeken ve köşe yazısılarını kimseden çekinmeden korkusuzca kaleme alan ve amerika'da yaşayan oray eğin'in ilginç iddiasıdır.

    fatih terim ve galatasaraylı bazı oyuncuların, 2000 ve 2001 yılındaki italya macerası için şu çarpıcı ifadeleri kullanmış oray eğin :

    --- spoiler ---

    resultante importante

    fatih terim’in toplamı bir sene bile sürmeyen italya’da iki takım çalıştırma macerasını yüzüne gözüne bulaştırdığı, her ikisi de bitişi itibarıyla utanç verici birer tecrübe olduğu görmezden gelinemeyecek bir gerçek.

    istanbul swissôtel’de takımdaşlık konferansı sırasında liderlik üzerine konuşma yaparken milan’dan kovulması ironiyi yeteri kadar özetliyor zaten. milan kadrosunda yer alan bir futbolcu da yıllar sonra yazdığı anılarında terim’in soyunma odasında tuhaf taktikler verdiğini, tahtaya bir şeyler çizip ne karaladığını kendisinin de anlamadığını, oyuncuların kafasını karıştığını anlatmıştı.

    “terim” bütün objektif kriterlere göre utanç içinde biten italya yıllarından bile başarı öyküsü çıkarmaya çalışıyor, ama ekonomi politiğe girmiyor. işin gerçeği, tıpkı italya’ya transfer edilen hakan şükür gibi fatih terim’in önce fiorentina, sonra da milan’ın başına geçmesi dönemin siyasi koşullarıyla ilintiliydi. iki transfer de italya’yla türkiye’nin yaşadığı en büyük siyasi krizin ardından geldi. birer yara bandıydı bu transferler, tıpkı yara bandı gibi geçici ve tek kullanımlıktı. uzun vadeli olmaları beklenmiyor, o için yarayı durdurdular sadece.

    abdullah öcalan’ın yakalanması, italya’nın onu iade etmekte direnmesi türkiye’de daha önce görülmedik bir italyan düşmanlığına yol açmıştı. rating yarışındaki akşam haberlerinde şovenizmin dozu giderek yükseliyor, italyanların çok makarna yedikleri için kafalarının çalışmadığına dair haberler yapılıyordu. italya başbakanı massimo d’alema’nın soyadını argolaştırmak rutin olmuştu.

    medyanın da gazıyla sokakta italyan arabalar ve makarnalar yakılıyordu; otomobillerin sadece lisansı italyan’dı oysa ve türkiye’de türk işçiler tarafından üretiliyordu. makarnalar da türk malıydı, türk malı buğdaydan yapılıyordu. ama akıl tutulması italyan lisesinde okuyan öğrencilere saldırılmasına kadar vardı.

    “torinolu şaban” ya da “firenze’nin imparatoru” sayesinde bu düşmanlık bıçak gibi kesildi. agnelli ailesi, berlusconi, türk iş adamları, derin siyaset vs. devreye girdi ve iki ülke arasındaki ticari ortaklık yeniden başladı. öcalan da bu arada imralı’ya getirilmişti zaten. terim sayesinde de italya’ya turlarıyla birlikte araba satışları ve makarna tüketimi yeniden başladı.

    serie a’da terim’den daha başarılı olmuş başka yabancı teknik direktörler var—lucescu gibi—ama hiçbirine çalıştığı iki takımda da sezonu tamamlamayıp kovulan terim’e verildiği gibi devlet nişanı takılmadı. bu bile tek başına futbolun sadece futbol olmadığını gösteriyor.

    galiba italya’ya neden gittiğini terim de biliyor olmalıydı, çünkü aklı ve zaman zaman da bedeni hep türkiye’deydi. 2000 yılına gelindiğinde galatasaray defteri kapanmış, italya başlamış ama bir yandan da aydın doğan kesinin ağzını açıp ona her hafta cnn türk’te programa çıkarmaya başlamıştı. terim bu çekimlerin çoğu için istanbul’a getirtiliyordu. terim parayı hep çok sevdi, bugün bile hala sırtında sigortacı reklamıyla dolaşıyor.

    niyeti belli

    bugün bütün bunlar hatırlanmıyor tabii.

    çarpık italyancasıyla hepimize öğrettiği gibi önemli olan sonuçtur. fatih terim bugün bir efsane olarak anılıyor, kusurları ve başarısızlıkları tarihi ustaca yeniden yazma sürecinde görmezden geliniyor.

    bundan sonra da artık tek önemli olan terim’in şimdi ne yapacağı. “bende hikaye bitmez,” diyor ve galatasaray başkanı olacağının sinyalini veriyor. kendisini küçük düşüren kulüpten ancak bu şekilde intikam alacağını, futbolculuktan teknik adamlığa, buradan da başkanlığa uzanan tek kişi olarak tarihe geçmek istediği net. seçim kampanyası da netflix’te başladı. bu kadar inat etti, bunu da kesin alır. alsın zaten, alınca belki biraz rahatlar.

    --- spoiler ---

    kaynak burada

  • 22. unutulmayan radyo programları

    (bkz: muzo'yla yastık sohbetleri)

  • 23. hull city yeni teknik direktör tahminleri

    (bkz: turabi çamkıran)

  • 24. 14 liraya paşalar gibi kahvaltı yapmak

    ulen yaşıyorsun bu hayatı ha.

    bu herif kesin babadan zengindir. bu zamanda çalışarak alın teriyle helal yoldan kazanıp yapılacak şeyler değil bunlar.

  • 25. iyi erkeklerin nerede olduğu sorunsalı

    anamızın amındayız..

    nerede olacağız bakmadığınız her yerde biz varız. ki siz kötülere meftun olduğunuz için bizi göremezsiniz. yorma be türk kızı

  • 26. 34 yaş üzeri amcaların sevgili peşinde koşması

    amca deme lazım olur. birde parası varsa ohh ye ve yanında yat.

  • 27. imamoğlu'nun bizans aşkı

    4-5 aktroll entry girmiş hemen. geçmiş entrylerine baktım sürekli aynı şeyler.

    geçiniz bomboş şeylerle uğraşıyorsunuz gençler. burdan size ekmek çıkmaz.

    edit: hatta 2 entry girip başlığı yukarı taşımaya çalışıyorlar.ahaha.

    edit 2 : bir suser yolladı şimi. ilgili restorasyon imamoğlu döneminde değil, akp döneminde başlamış.. kaynak da aha bu:

    www.cnnturk.com/amp/turkiye/1610-yillik-bukoleon-sarayi-acik-hava-muzesi-oluyor

    edit 3: silerlerse diye şunlar da dursun burda.

    https://prnt.sc/jrgrrtxu2hfm

    https://prnt.sc/8sz4hbfaclvc

    https://prnt.sc/c43bubei5f-n

    https://prnt.sc/ymqnf7s8g4of

    hadi başka kapıya şimdi.

  • 28. mansur yavaş'a kesinlikle oy vermeyeceğiz

    akp nin karşısına kim çıkarsa ona oy vereceğiz. bu troll başlıkları götünüze sokun.

  • 29. aziz yıldırım'ın son hali

    kenan evren gibi yargılanacak ne yaptı bilmiyorum, altı üstü kulüp başkanlığı yaptı. kimsenin hayatını direkt etkileyen, aç kalmasını veya ailesinin öldürülmesini sağlayan bir konumda değildi. yanlış transfer yapmıştır en fazla, ne bileyim havuz yapmıştır üyeler için. kulüp başkanı lan bu, kenan evren ne alaka.

    ha ama ben oraya takılmadım, kenan evren nerde yargılandı abi yaptıkları için, huzur içinde, resim çize çize, marmaris'de yazlığında 180 yaşına kadar yaşadı, uykusunda ölüp gitti.

  • 30. 2 yıl aradan sonra sevgilinin geri dönmesi

    2 yıl sonra dönen kişi sevgilin değil, senden daha iyi keriz bulamadım, tekrar maddi manevi seni yolmaya geldim kişisidir.

  • 31. rusya ukrayna savaşı

    arada sırada bu başlığa gelip sinire kesip çıkıyorum. aşağıdakileri yazan aynı kişi:

    26 şubat: (bkz: #134238804)
    rusya'nın sert girişmek yerine daha kontrollü ilerlemeye çalıştığı savaş. ama ayının sabrı tükenirse gerçek anlamda çatışmalar başlar.

    27 şubat: (bkz: #134263493)
    acayip sahte haberin döndüğü savaş. özellikle ukrayna tarafından gelen haber görüntü vb çoğu şey yalan dolan.
    ama ruslar da şiddetli vurmadılar bu geceye kadar.

    28 şubat: (bkz: #134305400)
    bir haftadır rusların aslında yüklenmediği savaş.

    12 mart: (bkz: #134847520)
    rusya'nın ağır kayıplar vermesine rağmen hala yüklenmediği savaş.

    11 eylül: (bkz: #142542821)
    rusya'nın hala stratejik bombardıman uçaklarını kullanmadığı savaş.
    ha olur da putin şu işi çözün derse, bu aşamadan itibaren sivil asker dinlemez taş üstünde taş bırakmazlar gibime geliyor.

    30 eylül: (bkz: #143310441)
    haddinden fazla manüplasyonun döndüğü savaş. öyle şeyler yazılıyor ki, sanırsın ukrayna ramboları, çatır çatır rus vurup hiç zaiyat vermiyorlar. peşin peşin rusçu değilim diye başlayayım.

    ancak sorun şu rusya hala ciddi bir saldırı dalgası başlatmadı. savaşın başından beri izliyorum, ama gerçekten sert vurmuyorlar.

    ***

    önümüzdeki yıl, nükleer kış:
    "abi yine de rusya tam performans şey yapmadı daha…"

  • 32. kışlık mont alamayan kız çocuğunun isyanı

    bu video; ekonomi çok iyi, millet iphone kuyruğunda, avm'ler çok kalabalık, cafeler dolup taşıyor, memlekette aç kimse yok diyen embsillere gelsin..

    `:https://twitter.com/…?t=tkxq3vc83xttpcdbzphvng&s=08`

    kendisine kışlık mont alamadığı için ağlayan bu çocuğun döktüğü her damla gözyaşı, bu çocuğun hakkını çalarak kârun gibi zengin olan haramzade'lere azap olur umarım...

  • 33. bjk fb derbisi deyince hafızada beliren ilk an

    duygulandım biraz.

    hayatımın en iyi günlerinden biriydi 4-3'lük maç. sanırım bir 6-7 sene aralıksız iç saha-deplasman her maça gittim. hayatımın en doğru kararlarından biriydi sanırım o gün o deplasmana da gidip orada bulunmak. maç çıkışı sağda solda binalarda fener formalı insanların alkışlarını gördüm. harbiden.

    olcay'ın 90+2'si, ronaldo'nun japon bayrağı açtırdığı maç , 90'da sergen desem vs bunlar hep duygulandıran anlar. izmir kupa finali de oynanan maç ile değil o yolda yaşananlarla sürekli aklımdadır. kimse alınmasın hayatımda gördüğüm en troll tribün anı da bir fenerbahçe maçına denk gelir. fener'in müze baskını, bizim vapur çıkartmamız az buz işler değildi eyvallah ama korkak tavuk ortega muhabbetini 77 sene daha unutmam.

    fenerli olsam da kleberson'un attığı o değişik golden sonra biz daha ayaktayken tuncay'ın 90+4 golü derdim muhtemelen. biraz fanteziye kaçsam da beraberlik golü falan olmasına bakmaksızın 9 kişi iken, tribündeki herkes fark beklerken oley çekerken o enteresan karambol golünü unutmazdım.

    ama geliyoruz hafızada beliren ilk ana. ben bir maçta ölümden dönmüş olabilirim. bir iki kişiyi de öldürmek ya da yaralamak suretiyle zarar vermekten bir kahraman sayesinde kurtuldum. yeni açık setteyim. en üst kat. fink o voleyi koyduğunda hafif kafa güzelliği hafif deli ibo'nun ortası ile gelen bir golün şaşkınlığı ile aşağı doğru bir kaydım. bildiğiniz aşağıdakilerin üzerine doğru gidiyorum. 3-4 metre olsa yükseklik en azından 2-3 kişinin boynunu kırma bir yerlerine zarar verme ihtimalim çok yüksek. tam o sırada bir kahraman paçamdan tuttu. bildiğiniz ters bir şekilde, paçamdan tutulmuş şekilde sallandım biraz ve yukarı çekildim. pantolonumuz da sağlammış ki yırttık. bir an belirecekse en başta o 1-2 saniyelik aha lan gidiyoruz anı ve o sallandığım anlar gelir. ilk refleksi gösterip paçamdan tutan abi de hatırlıyorsa ve buraları okuyorsa gözlerinden öpüyorum.

  • 34. ibb'nin 27 bin tl promosyon vermesi

    bir şeyi de beğenin amına koyim.

    27k para denmiş, yok şu kadar olmalıydı yok bu kadar olmalıydı. geçmişte yatırılan promosyon bedellerini de yazın oğlum madem o kadar delikanlısınız.

  • 35. dolar kurunu 18.50'de tutan güç

    bir kaç yıl önce aynı başlık doları 6.90da tutan güç diye açılıyordu

    tutan güç falan yok, olsa olsa erteleyen bir hıyanet var

  • 36. fakir erkekler benden uzak dursun

    koşarak başlık açın da daha çok götü kalksın, daha çok para kazansın. ekmeğine yağ sürün.

    6 ay önce fakir bir erkek olan ablamızın hezeyanı.

  • 37. bilgisizliğinizden yararlanıp kazıklayan meslekler

    (bkz: kuyumculuk)

    özellikle yeşil altın olarak bilinen ve fantezi sınıfına giren 14 ayar altın ile pırlantalı herhangi bir takı.

    hazır bahsini geçirmişken biraz bilgilendireyim sizi. 14 ayar altının kodu 585'tir. yani 1 kilo 14 ayar altınınız varsa bunun 585 gramı saf altın kalanı başka bir malzemedir.

    takı işçiliği milyem olarak geçer ve her gram hesabı olarak 585'in üzerine eklenir. diyelim ki 1 kg dorica zincir alacaksınız, işçiliği 150 milyem olsun.

    oldu mu size gramında 0,735 milyem.

    ee bir de kuyumcunun alacağı kâr var, 150 milyem de ona ekleyelim. etti size gramda 0,885 milyem. bu da demektir ki;

    satın almanız halinde 1 kg işlenmiş 14 ayar altın için 885 gram has altın parası ödeyeceksiniz.

    diyelim ki aldığınız anda satmak istediniz, işte o zaman dananın kuyruğu kopar çünkü artık satın alınan altın hurda olur, kuyumcu sizden 885 gram parası aldığı takınızı gramında 0,575 veya 0,570 milyem olarak geri alır, çünkü işçilik yanar, satış ücreti yanar, siz de 1 kg'da 315 gram zarara girerken kuyumcu 165 gramlık kâr eder.

    kim bir seferde 1 kg 14 ayar satın altın alır ki değil mi? ama misal 3, 4, 10 gramlık takıyı alırlar. dolayısıyla 1 gram 14 ayar altın fiyatı size 1 gram 24 ayar altından da daha pahalıya gelir. sizin satın aldığınız ya da geri sattığınız düşük gramlar da kuyumcuda birikir kg'ye dönüşür. yüksek gram satışlarında kuyumcu kârını düşük tutar çünkü düşük tutsa bile altını fazla bağlayacağı için gününü de kendisini de kurtarır. sonuçta siz bu hesabı bilmiyorsunuz.

    takıda renkli taşlar, mine olayına hiç girmiyorum çünkü onlar da altın hesabına dahil edililiyor. siz taşlı takınızı kuyumcuya satmak istediğinizde ise taşları söküldükten sonraki kısmın gramına göre ödeme alıyorsunuz.

    pırlanta için şöyle

    (bkz: #134288281)

    söyleyeceklerim bu kadar, sevgiler, saygılar.

    edit: sevgili insanlar, tüm kuyumcular sarraflar aynı değil tabii ki. her yerde olduğu gibi kuyumcunun da iyisi var kötüsü var, dürüstü var namussuzu var

    14 ayar'dan, 10 ayar'dan, 8 ayar'dan zaten zarar edeceğinizi söylerler, fantezi grubundaki birçok takıdan zarar edersiniz. kendi üretimini yapmayan kuyumcu da ekstra işçilik öder, bu durumda kuyumcu nasıl para kazanacak? kaldı ki kuyumcu sarrafiye, ziynet altınından pek bir şey kazanamaz, onda fiyat politikası var.

  • 38. kyk yurdundaki insanlık dramı kahvaltı

    insanlık dramı tanımı ilk okuyuşta fazla gibi gelse de şu memleketin tüm kurumları ile insanlarının gençlerine layık gördüğü davranışların tümünü düşünürsek bence kredi yurtlar kurumu kendi üzerine düşeni yerine getiriyor! diyebiliriz.

    öncelikle bu satırları yazan kişi üniversite dönemi 5.5 yıl yurtta kalan birisidir (bkz: #127826019). ayrıca lise döneminde de bir sene parasız yatılı okudum ben. onu da katarsam toplamda 6,5 yıllık yatarım var. yurt hayatının kaşarı olarak her türlü pisliğini, yolunu yordamını çok iyi bilirim.

    şu ülke arabalara, futbola ve zenginleri daha da zengin edecek uygulamalara birazcık kısıtlama getirse, buradan elde edilecek parayla da emin olun üniversitelerde okuyan gençlerin yanında bir o kadar daha genci çok daha iyi şartlarda yaşatabilir.

    ben yurtta kalırken bunu da bulamazdık, ben yurtta kalırken 3 kat battaniye altında ders çalışırdım, ben yurtta kalırken yurda çığ düştü tünel kazarak okula gittik, ben yurtta kalırken ormandan geyik avlardık vs.vs. doğru bir yaklaşım değil. o zaman 50 sene önceki adam gelse dese ki ben yurtta kalırken okula trolebüsle giderdik, hepimiz troleybüse mi bineceğiz kuzey kore gibi. yerimizde sayıp duralım, habire şükredelim boş boş o zaman!

    gelişmek, ilerlemek ve başarılı olmak gençlere değer vermekle, onlara yatırım yapmakla doğru orantılıdır. 1933 sonrasında hitler almanya'da iktidarı eline alınca alman gençlerine yönelik korkunç bir eğitim ve propaganda faaliyetine girişti. 1940 mayıs'ında fransa'yı işgal eden alman piyade ve panzer tümenlerindeki genç askerleri gören ve aynı anda yanlarından geçen alman askerleri ile aynı yaştaki esir düşmüş fransız askerlerini de izleyen (şu anda adını hatırlayamadığım) amerikalı bir gazeteci; genç alman askerlerinin her yönden çok sağlıklı ve harika göründüklerini belirtirken esir fransız askerlerinin sağlıksız görünüşlü olduğunu, neredeyse tümünün yaşlı adamlar gibi dişlerin çürük veya eksik olduğunu özellikle vurgulamış ve iki ulusun 1918-1940 arasında gençlerine verdiği değerin sırf bu açıdan bile bakıldığında çok fazla olduğunu yazmıştı.

    gençler bu memleketin geleceği. bu çocuklara birkaç gram proteini, sütüyle, tatlısıyla tuzlusuyla sağlıklı gıdayı, ders çalışacakları medeni ortamları, ihtiyaç duydukları medikal destekleri sağlamak, yeri geldiğinde cebine de kendisini idare edecek kadar parayı harçlık olarak "karşılıksız" koymak zorunda bu memleket. şırnak'taki gence de çanakkale'deki gence de aynısını yapmak zorundayız. yoksa savrulup gidiyor hayatlar yok tarikatlar yok örgütler yok politik karmaşalar derken...

  • 39. amazon'un ürün iadesiz para iadesini kaldırması

    milletin elbiseyi sipariş verip düğünde giydikten sonra iade ettiği memlekette yer mi ulan boyle bir iade yöntemi

  • 40. bir erkeğin en sadık olduğu şey

    berber

  • 41. ibb'nin aldığı süper faşist karar

    bayramlarda ulaşımın ücretsiz olması demek, bu ücreti halkın karşılaması demek.
    türkiye cumhuriyeti vatandaşları için ücretsiz olması gayet güzel bir jest.
    ama ben niye arapların bindiği taşıtın parasını ödeyeyim aq?
    bu kadar çok seviyorsan al sırtında taşı arap kardeşlerini at penisi.

    (bkz: bak bunu buradan alın)

    edit: başlığı açan kişi, başlık için kullandığı ifadelerin ironi olduğunu söylüyor. linç etmeyin diyor.
    sırf başlığın ilgi çeksin diye faşist vs diye zırvalarsan vururlar dostum. yere düşürdükten sonra da vururlar. öperim.

  • 42. 2 ekim 2022 beşiktaş fenerbahçe maçı

    "milli ara fenerbahçe için dezavantaj" görüşüne ben katılmıyorum. fenerbahçe sezon başındandır neredeyse 3 günde 1 maç yapıyor. diğer rakipleri gibi 7 8 günde maça çıkmıyor. kadrosunun geniş olması bu süreci kurtardı ancak sürekli bu maç trafiği bir süre sonra takımı yorar. bu ara en çok fenerbahçe'ye yaramıştır, göreceksiniz daha zinde daha çok basan, koşan bir 11 sahada olacak. bu maç pres savaşını kazanan rakibi ezer.

  • 43. sakalsız erkekler istiyoruz

    çirkin suratımı kapatmak için yaklaşık 10 yıldır sakallı dolaşmaktaydım. ta ki düne kadar…

    zayıf ince suratımın ortasında duran ince üst dudağımı kapatması için gerekli şart sakal bırakmak idi. yazın anlamsızca rengime yaklaşmak isteyenlere inat tüm sene boyunca sahip olduğum oldukça kavruk esmer tenimle birleşince sakallarım, ortadoğu'dan az önce göç etmiş gibi olmaktayım.

    geçtiğimiz hafta bağcılara malzeme bırakmak için gittim. kamyonetimi park ettim ve az sonra kasayı açıp malzemeyi sırtladım. koca malzemeyi tek başına taşıyan kara kuru sakallı beni görmüş olacaklar ki iki dükkan ileriden çıkan ümit özdağ ve arkadaşlarının hedefinde belirdim. dükkanın önünde dururken “çek abi çek” , “bakın işte muhtemelen afgan mültecilerden biri!” , “hadi röportaj yapalım!” seslerini duymaya başladım. ümit özdağ'ın bulunduğu ekipten yükselen bu sesler ışığında ve önünde durduğum dükkana doğru yürümelerinden dolayı gayriihtiyari etrafımda afgan aramaya başladım. ben aranırken ansızın yanımda bittiler:

    -buyrun işte! adın ne?
    -mustafa!
    -nerelisin mustafa?
    -aslen çankırı abi neden sordun?

    çevre esnafın hunharca gülüşmelerini duydum. nedenini anlayamamanın verdiği saflıkla onlara doğru baktım.

    -biz seni mülteci sandık mustafa, kusura bakma!
    -yok abi! ne demek! diyerek gülmeye başladım.

    bir kaç zorunluluğun verdiği muhabbet sonrası gittiler.

    evet, bozulmuştum. hem de çok bozulmuştum. tipsiz miydim lan ben? sanırım evet! şok etkisinden çıkıp kamyonetime doğru yöneldim. sürücü kapısını açacaktım ki camdan parlayan arap taşağı tipimi görünce buruldum. “daha yakışıklı olabilirdim lan aslında”…

    her gün kalktığım saatte yine saat çalmadan kalkmıştım dün sabah. güneşim doğmuş, üzerimi giymiş, evden çıkmıştım. geçen hafta yaşanan afgan mülteci şokunu unutmuştum.

    aracıma binip, galata kulesi'nin sokağındaki esnaflardan birine malzeme vermek için yola çıktım. güneşli bir gün ve trafiğe denk geldiğim için epeyce terlemiştim.

    vardığımda aracımı alt sokağa park ettim. “daha önce gitmediğim galata kulesi'ne de iki bakar, fotoğraf çektiririm.” diye düşünmüştüm. 3-5 parça malzemeyi yüklenip sokaktaki esnafa bıraktım. işim bitince galata kulesine doğru yürüdüm. sırtımı verip bir kaç fotoğraf çektim. galata kulesi'ni de yalnızlığıyla resmettikten sonra bir anda üzerinde beliren bulut ve martılarla farklı bir ambiyans oluştu diye hemen videoyu başlattım. kayda aldıkça aldım. sonrasında kamerayı çevirip kendimi de aldım kareye. o sırada fotoğraf çekinen ve aramızda 1 metre kadar olan mini etekli iki kadın bağırmaya başladı.

    -aaa bunlar artık çok olmaya başladı. terbiyesiz yüzsüz. gelmişsin kim bilir ortadoğunun neresinden bizi videoya alıyorsun. ahlaksız herif!
    -ne diyorsunuz siz ya?
    -“hala ne diyorsunuz,”diyor! ver ulan telefonu!
    -ben türküm salak mısınız sizi kayda almadım!
    “türkçeyi de ne güzel öğrenmiş yalancı şerefsiz,” diyip telefonu aldığı gibi yere çarptı sarışın olan.

    az sonra vatan fedaisi, ahlak bekçisi, serdengeçtiler toplaştı. muhtemelen birazdan milletin karısına kızına bakıp, sapıklık yapacakları veya bana saldıran kadınlardan biri düşer mi umuduyla gelmiş oldukları aşikar olan bu topluluktan iki yumruk yedikten sonra orada bulunan polisler devreye girdi. beni gözaltına aldılar. karakolda masumiyetim ortaya çıktı haliyle. telefonum incelendi ve bırakın onları kayda almayı herhangi bir anda kareye bile girmedikleri de görüldü. şansım varmış…

    polis memuru “öksürse de kendine gelse” dediğim ses tonuyla:

    -karşı taraftan ve sizi darp edenlerden şikayetçi misiniz?
    -iki yıl sürecek ve karşılığını alamayacağım bir şey için uğraşmaya değmez. duruşmalara gittiğim mazota yazık.
    -ifade tutanağınızı imzalayın.
    -iyi günler memur bey.
    -iyi günler!

    karakoldan çıkınca akşam saatlerinde bitkin bir şekilde eve vardım. elimi yüzümü yıkayıp, hemen traş makinesini çalıştırdım. elveda sakallar, merhaba arap taşağı sıfatım! olsun, en azından mülteci görünümüm gitti!

    sahi, iphone 13'lü mülteci mi olur lan? gerizekalı kızlar! ekran değişimi ne kadar acaba?

  • 44. rusya'nın antalya üzerinde hak iddia etmesi

    şu anda fıkra gibi görünen ancak rusya'nın sscb ya da abd gücüne erişmesi durumunda gerçekleşebilecek bir durum.

    yabancılara haddinden fazla gayrimenkul satmak her zaman risktir.

  • 45. 30 eylül 2022 imamoğlu'nun mülteci kararı

    "ekrem imamoğlu’nun imzaladığı kararla, istanbul’da göçmenler ve turistler artık bayramlarda toplu ulaşım araçlarını ücretsiz kullanamayacak."

    kaynakspor

    yerinde karardır efem. fkçy yazarcılık iyi günler diler.

    edit: nasıl olacağını merak edenler için sevgili dostumuz açıklamıştır: buyrunuz

    edit 2: ekrem imamoğlu konuyla ilgili bir tweet attı. buyrunuz

  • 46. kendi rızasıyla kabak tatlısı yiyen insan

    kabak tatlısı turuncu çizgimdir

  • 47. 30 eylül 2022 donbas'ın rusya'ya katılması

    aynı yöntemle antalya’da yapılacak referandumda antalya %98.9 rusya diyecektir.

  • 48. yazarların plank rekoru

    normalde 3 dakika ama burada 30 dakika olan rekordur.

  • 49. putin kiev'e kolajen bombası atacak iddiası

    kolajen bombası

  • 50. japonya'da metroya binenlerin tuhaf görüntüleri

    şu en önde duran adamdaki rahatlık, bende taksiye bindiğimde bile yok.

    kutuya çöp bastırır gibi ittiriyorlar adamı ama özel yatıyla gidiyormuş gibi rahat :)