Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 90. oscar ödül töreni

    iş bu giri servisle işe giderken yazılmıştır.
    zamanında bu ödül törenlerini sizler gibi canlı olarak takip ederdim.

    yazık olmuş lan bana. şimdi fark ettim.

  • 2. galatasaray'ın kadıköy'de fenerbahçe'yi yenmesi

    "iş adamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler. berber, iş adamının kulağına fısıldar; 'bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! bak; dikkat et şimdi...'

    berber çocuğa seslenir: 'ali, buraya gel!'

    bunun üzerine çocuk sakince dükkâna girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar. berber işadamının kulağına sessizce, 'bak şimdi' diye fısıldar ve bir elinde 5 liralık, diğer elinde 20 liralık bir banknot olduğu halde çocuğa sorar:

    'hangisini istiyorsan alabilirsin? '

    çocuk dalgın dalgın bir 5 liraya bir de 20 liraya bakar ve sonunda 5 liralık banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır.berber işadamına döner ve gülerek:

    'gördün mü? sana söylemiştim' der.

    tıraş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan ali'yi görür. yanına giderek, neden 20 liralık değil de, 5 liralık banknotu aldığını sorar. çocuk hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir:

    'eğer 20 liralığı alırsam oyun biter!'"

    velhasıl kelam galatasaray kadıköy'de fener'i yenerse aziz başkan gider. bu başarısız başkanın gitmesi de galatasaray'ın işine gelmez.

  • 3. utanmadan otomatik vitesli araç kullanan erkek

    babama "neden otomatik vites?" diye sorduğumda, "hayat yeterince uğraştırıyor, bir de vites atmakla uğraşmak istemiyorum bu yaştan sonra." cevabını aldığım durumdur. utanılacak bir durum değildir.

    gelen enteresan mesajlar üzerine edit: cinsiyetçi olmayı, homofobikliği, ötekileştirmeyi ve kof hakaretleri bırakmanızda sayısız faydalar mevcuttur arkadaşlar. ayrıca "erkeklik" kavramınızı basit bir vites seçeneğinin bile tehdit ettiğini düşünüyorsanız, oturup bir irdeleyin kendinizi. muhakkak ki yolunda gitmeyen ve kabullenmenizin size fayda sağlayacağı bir şeyler çıkacaktır bu irdelemeler sonucunda.

  • 4. itü odtü boğaziçi hariç mühendislik okuyanlar

    aradan cımbızla çekicem biraz ama kocaeliyi bi topluca linç edersek sevinirim. matematik sınavları test lan adamların. böyle baya bildiğin 4 şıkkı olan 10 sorulu tek sayfa test. işlem için yer falan da yok. salla geç usulü. e beni sikin yani madem. boşuna adım adım, kafama göre bile değil, istenen teoreme göre çözmüşüm sınavları. bu adam da ortaokul fen sınavı cinsinden sınavıyla mühendis olacak sonuçta. 6-a sınıfından mert final sınavını veriyor hemen okuyoruz; 1a 2b 3d 4c(5 değil 4 şık var bu arada tekrar uyandırayım) 5a 6d 7d 8c 9a 10b evet mert finalden 65 aldı tebrik ediyoruz al diploman mertçim hoşçakal.

  • 5. selçuk üniversitesi'de yapılan hava savunma robotu

    (bkz: şimdi toys'r'us düşünsün)

  • 6. ışid pususunda öldürülen abd'lilerin çatışma kaydı

    amme hizmeti olarak olayın özetini geçiyorum.

    4 ekim 2017'de 8 abd ve 30 nijer askeri sahte bir istihbarat ile operasyona gidiyorlar. geçtikleri rotaya pusu kuruluyor ve 50+ civarında oldukları düşünülen teröristler tarafından 5 nijer 4 de abd askeri öldürülüyor. teröristler ağır makineli tüfekler ve rpg kullanıyorlar. genişçe bir alanda çapraz ateşte kalan ekibin büyük kısmı kaçmayı başarıyor. videoda ise kaçmayı başaramayan ekibin yardım beklerken başına gelenleri izliyoruz.

    ölen nijerli askerler ilk ateşte hayatlarını kaybetmişler. videodaki üç asker ise atış menzilinden araçla çıkmaya çalışırken bir türlü kurtulamıyorlar. videoda kesintiler olduğu için bazı kısımları bilmiyoruz fakat sürücü koltuğuna geçen askerin yoğun ateş altında aracı süremediğini ve diğer kapıdan kaçmaya çalıştığını görüyoruz. sonrası ise malum. önce ön taraftaki asker gövdesinden aldığı yarayla düşüyor. sonra kaçan iki askeri vuruyorlar. bu arada iki abd askeri de ağır yaralanıyor.

    ölen dördüncü asker ise abd'de büyük tartışmalara yol açıyor. siyahi askerin ailesi trump ile tartışıyor. raporda çatışmada öldüğü söylenen askerin ışid tarafından canlı ele geçirildiği, işkenceye maruz kaldıktan sonra infaz edildiği iddia ediliyor. abd ordusu askerin bedenini iki gün sonra ele geçiriyor ve bileklerinde bağlı tutulduğuna dair izler olduğu öne sürülüyor. bu süreçte halkın bir kesimi bizim ne işimiz var nijer'de? sorusunu yöneltiyor.

    bu bilgiler ışında özetlersek;

    olayın sahte veya montaj olmadığı kolayca anlaşılabilir ve ölen beş nijer askeri kimsenin sikinde değildir.

    araçla kaçamıyorlar çünkü saldırganlar kaçış güzergahını da hesaplayarak aracın durduğu ağaçlık bölgeden de ateş altına alıyorlar. videoda gördüğünüz üzere bir kaç kez deniyorlar fakat yoğun ateş altında aracı sürmek mümkün olmuyor.

    askerler için gövde ve miğfer kamerası neredeyse bütün modern ordularda standartlaşmış bir üründür. kimse onu kişisel youtube blogu için kullanmaz. gövde kamerası operasyonlardan sonra analiz etmek için kayıt tutar. miğferdekini de türlü askeri temalı filmde görmüşsünüzdür. genelde komuta merkezinden canlı operasyon takibi yapmak için kullanılır.

    son tahlilde orta doğu cahilinin yıllardır batıya karşı olan bu tavrı değişmedikçe kara cehalet koz olarak kullanılmaya devam edilecektir. yahu herifçioğlu kin kusmak için bunlar hiroşima'ya bomba attılara kadar getirmiş olayı. ulan bu kafa yapısıyla siz bu yaşa nasıl gelebiliyorsunuz? her konuyu istisnasız nasıl böyle ele alabiliyorsunuz? belli başlı konuları bilmeden, dönemi ve şartları etüt etmeden, objektif olmadan yaptığınız yorum için çok güzel bir deyimimiz var; osur osur ipe diz.

    bu mantıkla bakarsak aynı şeyi bütün imparatorluklar için söyleyebiliriz. atıyorum osmanlı'nın ne işi vardı doğa roma imparatorluğunun başkentinde? veya fatih sultan mehmet, delikanlı olsa o dönem için gelişmiş bir teknoloji olan şahi toplarını kullanmazdı gibi zırvalayabiliriz. roma, moğollar, osmanlı vs. tarih boyunca elinde gücü olan her medeniyet bunu lehine kullanmıştır. ilk ok atmayı akıl eden tayfadan tutun da atom bombasına kadar hep böyle olmuştur.

    konuyu uzatmak istemiyorum ama verilen örneğin başka bir saçmalığı da karşı tarafı hep ezilen olarak kabul eden ağlak orta doğulu zihniyetidir. sanki japonlar sütten çıkmış ak kaşıktı o vakitler. çin'i kara sınırlarına hapsetmiş, nazi almanya'sı ile ortak olmuş, kore'yi köle etmiş, bir günde 200.000 üzerinde insanı kılıçtan geçirmiş, pearl harbor sonrası imkan bulsalar abd'i susuz sabunsuz sikecek bir milletti. abd şükretsin ki atom bombasını önce japonlar keşfetmedi.

    hiroşima ve nagazaki'de ölen masum insanın elbet suçu yok fakat büyük savaşların en büyük zaiyatını her daim siviller vermiştir. bu yüzden savaş kötüdür ve emperyalizm her zaman başkalarını sömürmek üzerine kuruludur diyoruz. size verilen milliyetçi ve militarist gaz başkalarına verilmiyor mu zannediyorsunuz. güç yarın papua yeni gine'nin eline geçse onların da yapacağı aşağı yukarı bu olacaktır. kısacası siz, cehalletten kurtulup akıllı davranarak güçlenmedikçe daha çok sallarsınız batıya. gerçi bu halinizle ölene kadar kahve muhabbeti yapmaya devam edeceğiniz aşikar olduğu için size tek diyeceğim; hadi hayırlı traşlar.

  • 7. 29. sıradaki oğlunu araş. gör. yapan rektör

    31 kişilik başvuru listesinde 29. sıradaki rektör oğlunun araştırma görevlisi olması mucizesi.

    kaynak: mynet sözcü

    "kamu denetçisi arif dülger'in skandalla ilgili hazırladığı rapora göre oğul halit ziya pakiş, ales ve yabancı dil sıralamasında 31 kişilik listede 29'uncu sırada yer aldı. rapora göre başvuranlardan 19'u, transkrip belgesinde “mühür üzerinde imza olmaması, kaşenin imzasız olması” gibi gerekçelerle elendi.

    kalan 12 kişiden 8'i sınava girmedi. 4 kişi ise üniversitenin yazılı sınavında 5-15 gibi puanlarla elendi. elenen adayların genel notlarının 84, 79 gibi yüksek puanlar olması da dikkat çekti."

  • 8. #pınarürünleriboykot

    fiyat konusunda her zaman bariz daha pahalı olan pınar, artık değil.

    bu bile yeter.

    belki unutuldu, belki yapılmıyor ama şahsım adına her zaman pınar alan ve tercih eden ben, o günden beri evime sokmadım, sokturtmadım.

  • 9. bilal erdoğan beyefendi hazretleri

    gençlik eğitim ve kültür konfederasyonu'nun yahya kemal beyatlı gösteri merkezi'nde düzenlediği, "son büyük sultan abdülhamid han'ı anlamak" etkinliğinde küçükçekmece belediye başkan vekili mehmet besim müftüoğlu, bilal erdoğan'ı böyle selamlamış...

    link

    bu halka cumhuriyet, demokrasi fazla gerçekten. bu kadar onurlu bir yaşamı belli ki haketmiyoruz.

    daha uzun yıllar, yüzyıllar boyunca bir ailenin iktidarında, köle gibi yaşamamız gerekiyordu.

    atatürk erken hareket etti cumhuriyet için. ihtiyaç yok ki. arkadaşlar hazır biat etmeye.

  • 10. 5 mart 2018 ankara esenboğa havalimanı zikir olayı

    havaalanına gitmişler ama bunların uçağa ihtiyacı yok ki uçuyorlar zaten amk...

  • 11. 1 mart 2018 fenerbahçe'nin verilmeyen tacı

    aptal bir sözlük ergeni espirisi sanıp, başlığın seri eksi oy veren ibnesi olmak için girdim. adam harbi harbi tacımız çalındı demiş ya la..
    (bkz: ağam eğlenir bizimle)

  • 12. istanbul'un 3. havalimanı için isim önerileri

  • 13. rabbin seni terk etmedi

    simdi inanc isi soyut bir mesele. yani inanmayan birisi icin bu ayet fasa fiso gelebilir.

    gelgelelim bayramdan bayrama camiye giden birisi bile dara dustugunde ilk duaya kurana namaza sarilir. adam cezaevine girer dinle diyanetle alakasi yoktur gider kutuphaneden kuran meali alir, okur kendisini rahatlatmaya calisir. dua eder tam manasiyla ucar anlicaginiz.

    bu cumle inanan birisi icin teselli ve umut verir. net. simdi hemen neden yardim gelmiyor? hani tanri nerde nasil beni terk etmedi hala beni gormuyor sikintilar devam ediyor diyen kulu icinse sabir et diyor ayni kitapta.

    bir de rabbin kimseye haksizlik etmez ayeti varki vallahi de dogru.

    bu dunyanin hakkini bu dunyada belki alamazsin ama bu ayetler insana sabir ve tahammul veriyor. cunku ahiret var ve allah cok adil. o unutmuyor, o da sabrediyor biriktiriyor sonra ya bu dunyada ya da ahirette hesabi goruyor.

    terketmiyor vallahi ben ne kadar hayirsiz isyankar asi bir kul oldugum halde beni dahi terk etmedi.

  • 14. bağıra bağıra söylenebilecek şarkılar

    thunderstruck
    bağır ulan tandır diye!

  • 15. alvaro negredo sanchez

  • 16. e-devlet miras sorgulama

    (bkz: anam çoştu lan bunlar)

  • 17. ekşi itiraf

    2010 yılında evlendim. eşim almanya doğumluydu. evlenince istanbul'a geldi. 2,5 sene istanbul'da yaşadık, alışamadı buralara, 2012'de almanya'ya gittik.

    bir ev tuttuk. orada ustaların fiyatları çok yüksek olduğundan, evin bir çok şeyini ben yaptım (parkeler, mineflolar, ikea'dan alınmış dolapların montajı, duvar kağıtları vs.)
    1 sene sonra, oğlumuz daha 39 günlükken boşandık. ben türkiye'ye döndüm.

    2 sene oğlumun fotoğrafını bile görmedim.
    bu dünyada gelmiş - geçmiş hiç kimse, bu derece bir pişmanlık yaşamamıştır.
    ayrılık anında tek yol bu gibiydi ama hemen sonrasında yaşadığım pişmanlık, intihar noktasına getirdi beni.
    sonra bir şekilde orta yol bulundu, ben yılda 2 kez haftasonu oğlumu görmek için gidip gelmeye başladım.

    bu hafta sonu da oradaydım. o eve gittim gene. benim için paralel evren gibi bir şey.

    geçen gidişimde oğluma bir tren almıştım. baktım pili bitmiş trenin. eski eşime "tornavida nerde var, pilini değiştireyim trenin" dedim.

    "koyduğun yerde tornavida" dedi.
    6 sene önce bütün el aletlerini bir karton kutuya doldurup kilerin köşesine koymuştum. aynı kutu, aynı yerde.
    aynı parkeler, aynı dolaplar, aynı koltuklar.
    vitrin dolabını açtım, bir kaç klasör vardı, evrakları toparlamışım, aynı şekilde duruyor hepsi.

    çok zor geldi be sözlük.

    şimdi benim başka bir hayatım var. evlendim geçen sene, istanbul'da minik bir aile kurdum. mutluyum.
    ama ne bileyim...

    benim yerim orasıydı. oğlumun yanıydı.
    3,5 yaşına kadar ne yaptı, nasıl yaşadı hiç bilmiyorum.
    annesi nasıl altından kalktı, o neler yaşadı..

    dün sabah oğlum bir şarkı söylüyordu; "masanın üstünde minik bir rüzgar var" diye.

    ne şarkısı o dedim, "ben küçükken bu masaya çıkardım, annem de bana bu şarkıyı söylerdi" dedi. ben bunları hiç bilmiyorum mesela.

    boğazım düğümeniyor. ağlarsam, şu an yaşadığım hayata ihanet etmiş olurum diye düşünüyorum. beynim uyuşuyor.

    ziyan oldu hayatım sözlük..

  • 18. güzel kadın denince akla gelen ilk kadın

    ahu türkpençe.
    f1 yarışına kartal ile katılmış gibi hissediyorum ama olsun.

  • 19. yemek kartları ile market alışverişi yapılamayacak

    adamlar halk dışında herkesin yöneticisi..

    dünyanın en zor hayatını yaşatıyorlar bize..

    e tabi, kendi kitlesinin bildiği şeyler değil bunlar.. yemek kartı falan.. cam filmi, kömür falan olsaydı..

    arkadaş ya şu sandıktan şöyle okkalı bi tokat çıkmaz mı bunlara ya.. harbi bittik ya.. ömür de bitti.. lan ne şans be.

  • 20. 4 mart 2018 vodafone rezaleti

    2 yıl evvel şöyle bir entry ile taçlandırdığım hede.

    meraklısı okusun, bu mevzu bu memleketteki en büyük ve bilinmeyen hilelerden biridir, müthiş bir para dönüyor bu işten.

    bundan kaçmak için yapmanız gerek en önemli şey şu ; 3g/4g üzerinde browser ile olan işlerinizi minimuma indirin, asla herhangi bir reklam veya kısa linke tıklamayın. twitter üzerinde gezerken şunu görmek için tıkla buna ulaşmak için tıkla tarzı şeylere bulaşmayın. kısacası 3g/4g üzerindeki faaliyetlerinizi kısıtlayın. bu sistem sadece bu ağ üzerinde çalışabiliyor. wifi bağlantı üzerinde çalışamıyor, türkiye 'deki network ağına ait ve yıllardır kapatılmayan bir açığı kullanıyor dolandırıcılar. neden kapatılmadığı veya bunun kasten mi yapıldığı gerçekten muamma.

    bir hata, bir güvenlik açığı neden en az 6-7 yıl boyunca kapatılmaz veya kapatılmak istenmez varın gerisini siz düşünün. bu öyle bir pasta ki aktörlerin tamamı bundan besleniyor, devlet dahil.

    edit büdüt : tüketici hakları hakem heyeti hiç bir işe yaramıyor. şahsi olarak dava açıp takipçisi olmanız gerekli. burada yapılan iş o kadar güzel kılıfına uyduruluyor ki aklınız şaşar.

  • 21. numarameofficial

    yazarlara spam mesaj gönderen bir çaylak hesabı. entrysi falan da yok. çaylaklara mesajlaşma açılınca zekinin biri spam yapmak için açmış hesabı hemen.

  • 22. ekşi sözlük'e yazmanın altında yatan sebepler

    kimse birbirine benzemediğine göre hepimiz için farklı nedenleri var muhakkak. birçoğumuzun ortak söylemi "sözlük çok bozdu, sözlük bitti."
    ama hala bir şekilde burdayız ve birikime katkıda bulunmaya çalışıyoruz.

    geçmişten gelen bir arşiv ve bilgi niteliği var buranın. benim ve tanıdığım bir çok kişinin bir bilgi için hala ilk baktığı yer.

    şu an üretilen içeriklerin niteliksiz olması geçmişin arşiv değerine dokunmadığı için hala büyük bir değeri var.

    ben hem bildiğim bir şeyi paylaşmayı sevdiğim hem de bu birikim içinde benim de sözüm olsun ve ileriye kalsın istediğim için yazıyorum.
    yazdığım bir şeyle ilgili fikir beyan eden, katkı sunan, eleştiri getiren ya da daha detay bilgi isteyen biriyle karşılaştığımda da yazdığım şey havaya karışmayıp birilerine ulaştığı için manevi tatmin yaşıyorum.
    okunması için yazmıyor muyuz hepimiz?
    bilgi niteliği olmayan entrylerim de bana bir nevi rahatlama etkisi verdiği için burdalar. yazmak bende bir boşaltım çeşidi.

    herkes niteliğini, ne yazmak ve nasıl yazmak istediğini kendi belirliyor. burda nasıl iz bırakmak istersek öyle yazıyoruz.
    ben yazmaktan hoşnutum ve bu sistem artık çöktü diyeceğimiz güne kadar da buralardayım gibi duruyor.

  • 23. tanrıya söylemek istenilenler

    bi ben sürü dışı kalmışım gibi, benide takip edip kollarmısın daha ne kadar üzüleceğim sıkılacağım, bi el atsan şu yarattığın garibe, babasız atasızım zaten bide allahsız mı olayım.

  • 24. pazartesi sabahı gülümsemek için bir neden

    geçen hafta geçirdiği bir kaza sonucu ameliyat olması gereken oğlumuzun bu sabah gayet iyi uyanması ve okula gidebilmesi. bir bölüm sonu canavarını daha mıhlamış olmamın verdiği kendine güven de günün bonusu. *

  • 25. erikli su'ya gelen zam

    türkiye'nin en içilebilir 163. suyunun bağımlıları tarafından deliler gibi alınmaya devam edecektir.

    edit: gıda hareketi içilebilir su raporunun son sayfasında erikli ve nestle pure life'ı görebilirsiniz. iç anadolu için (bkz: javsu), marmara ve akdeniz için (bkz: fuska su) tavsiyemdir. fuska için alt bayilikler verilir.
    (bkz: türkiye ambalajlı su raporu)

  • 26. aykut kocaman

    rakiplerimizin kaleyi bulan ilk şutları gol oluyor diye ağlamış, çoğu insan dikkat etmemiş ama beşiktaş deplasmanında oynamış olduğu iki maçta da kaleyi bulan ilk şutları gol olmuş takım hocasısın. hatta kupa maçında zaten iki şutun kaleyi bulmuş onlar da gol olmuş. bunu görmüyorsun da akhisarspor'un attığı şutu görmen çok tuhaf.

  • 27. evli kadınlarla ilişkiye giren sözlük yazarları

    kimseyi ilgilendirmeyen sözlük yazarlarıdır. sosyal medyanın bu linç kültürü artık çok iğrenç bir hal aldı. adam paylaşır bunu anlatmak istemiştir olur ama kalkıp da hadi linç edelim hurrraaaa demek de aynı şey. yani siz o adamın iğrenç olduğunu düşünüyorsunuz ama linç etmeye çalışmak da aynı iğrençlik. insanların sosyal medyada özgürce bir şeyler paylaşabilmelerine izin verin yahu.

  • 28. sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar

    eş zamanlı olarak birkaç kitap okuyan bir ben miyim sayin yazarlar?
    attila ilhan - cumhuriyet söyleşileri
    edgar allan poe - morgue sokağı cinayetleri
    oğuz atay - korkuyu beklerken

  • 29. saat alacaklara tavsiyeler

    su basliga gelip rolex, patek falan oneren adamlara bayiliyorum ya. film olarak da the godfather tavsiye eder bunlar asdgafa

  • 30. cinsellik olmadan yaşayabilen insan

    cinselliğin alımlanışı üzerine ben de bir şeyler söylemek istiyorum.

    ben cinsellik olmadan uzun süre yaşamak zorunda kalmış bir jenerasyona aitim; ilkokul ve hatta lise yıllarından söz ediyorum. psikoloji okuyanların daha yakından bildiği üzere, cinsellik henüz hayatın ilk yıllarında başlıyor. laf aramızda, ben ilk kez ilkokulda sınıfın en güzel kızını cinsellik içeren bir şekilde rüyamda gördüğümü hatırlıyorum. daha sonra 23 nisan müsamerelerine hazırlanırken o kızla eş olmak için epey uğraşmış ve başarmıştım. yapabildiğim şey belini tutmaktı. lisede de durum pek değişmedi. laf aramızda, her sabah otobüste okula giderken sıra arkadaşım olan güzel kızla ilgili fantezilere dalardım. yapabildiğim tek şey, sırada şakalaşırken gülerek beni ısırdığında omzunu ısırarak karşılık vermekti. bir gün okula dudağı mor geldi. çok üzgündü. üst sınıflardan sevdiği çocuk ısırma oyununu çok yanlış anlamış.

    demek istediğim, yıllar boyu bir açlık çekiyoruz, sanırım özellikle biz erkekler. aslında zaten daha ileri gitmek sadece fantezilerimizde yapabileceğimiz bir şeydi o zamanlar. kız arkadaşım olduğunda beline sarılmak aşktan kendimden geçmeme yetiyordu. sanırım ben biraz fazla masum bir çocuktum.

    öyle ya da böyle, kadınlar ve sevişme hep bir kıtlık ekonomisi üzerinden varoldu hayatımızda. üniversiteye farklı şehirlere gitmek üzereyken lise arkadaşımla kimin daha önce bir kızla birlikte olabileceği üzerine iddiaya girdiğimizi hatırlıyorum.

    burada söylemek istediğim şey şu: cinsellik olmadan yaşayan insanları tartışmaktan önce (ki ahlaki, dini, fiziksel ya da psikolojik açılardan hayatında hiç seks olmayan insanlar üzerine söyleyebilecek fazla bir şeyim yok) cinselliğin neden bu kadar abartıldığını, hayatın merkezine konduğunu, sürekli bir amaca dönüşerek hayatı esir aldığını sorunsallaştırmak istiyorum. seksin takıntı haline gelmesinin nedenleri üzerinde düşünmek istiyorum. bunun ilk nedeni sanırım anlattığım şeyler: hayatın ilk dönemlerinde, cinsel fantezilerin en ateşli olduğu çocukluk ve ilk gençlik yıllarında uzun süre sevişememiş olmak ve sonrasında da sevişmenin hep bir kıtlık ekonomisinin konusu olması.

    cinselliği hayatın merkezine yanlış bir biçimde yerleştirmenin altında yatan ikinci bir neden de, sanırım bizim kültürde maslow'un ihtiyaçlar piramidinde cinsellikten daha üst basamakta yer alan manevi hazların pek tanınmıyor oluşu. şöyle bir örnekle anlatayım: bir alman profesör, adı felsefe tarihine geçemeyecek ve bir filozof olarak anılmayacak diye kaygı duyabiliyor. başka mesleklerden de örnek verilebilir. oysa bizde meslek, daha güzel kadınlarla yatabilmek için gereken paranın kazanılacağı bir araçtan önce bir anlam taşımıyor. yani bizim kültürümüz insanlara kendini gerçekleştirme gibi bir yaşam amacı kazandırmıyor. en büyük ödülü sevişmek olan bir kültür bu.

    cinsellik nedir peki? kuşkusuz basit bir haz değil, karmaşık bir haz; ama bir kendini gerçekleştirmek de değil. kimse sevişerek kendini gerçekleştirmiş, hayatının anlamını bulmuş hissetmez. ya da böyle ise, ortada insanlık adına çok büyük bir yanlış anlama var demektir. yine de cinsellik çok temel bir ihtiyaç, hatta büyük bir tatmin. cinselliğin sağladığı bedensel rahatlamayı diğer bedensel ihtiyaçlarımızı giderdiğimizde yaşadığımızla kıyaslayamayız bile. hatta mastürbasyon da böyle büyük bir bedensel rahatlama sağlamaz. sadece bedensel bir topyekun rahatlama ve doruk da değil, cinsellik biz insanları ruhsal ve manevi olarak da rahatlatır. bilinç altı baskılar ve yükler giderilir sevişmekle. "normalleşiriz". sonra, sevildiğimizi hisseder ve ötekilere ilişkin tedirginliklerimizden kurtuluruz. ötekiler tarafından kabul edildiğimizin en kesin kanıtıdır cinsellik belki de. yani cinsellik bir tür insanlar arası iletişim biçimidir; en derin ve sözsüz olanı. bu yüzden, hayatının bir dönemini ya da tamamını cinsellik olmadan yaşayabilen ya da yaşamak zorunda kalmış bir insanın bedensel ve ruhsal açıdan çok büyük bir gerilim altında kalacağını hissediyorum ben. hatta bu gerilimin yükünün ağırlığını tahayyül edemiyorum; bu korkunç bir şey olsa gerek.

    cinselliğin insan türü için, diğer türlerin aksine, hem daha büyük bir bedensel rahatlama, hem de buna ek olarak manevi bir tatmin oluşu enteresandır. bizim türümüz için cinsellik daha büyük bir bedensel deşarj; çünkü biz dokunmayı, öpüşmeyi, sevişmeyi ve diğer türlerin tanımadığı bir şeyi, sevgi ve bağlılığı tensel temasla ifade etmeyi icat etmiş bir türüz. iki hayvan cinsel münasebetten sadece cinsel organları temas etmiş olarak çıkabilir; fakat biz seviştiğimiz zaman dokunulmadık, öpülmedik yerimiz kalmaz. cinsellik bizim için bir tür vücut masajı, bir tür meditasyon haline gelmiştir. sevişirken müzik dinler, bir şeyler atıştırır, sohbet de ederiz sözgelimi.

    yine de cinsellik zıvanasından çıkmaya ve hayatın daha büyük amaçları önünde bir engel haline gelmeye de bizim türle birlikte başlar. şöyle ki, çok çeşitli sebeplerle, insan diğer hayvanlardan farklı olarak, cinselliği sadece üretim odaklı güdüsel bir faaliyet olmaktan çıkarmıştır. diğer türlerin çoğu sadece kızışma dönemlerinde çiftleşir. onlar için cinsellik "çifleşme"dir haddizatında, bizim içinse "sevişme". her mevsim, her yerde, her an sevişebiliriz.

    tam da bu yüzden, cinselliğe bir sınırlandırma getirmemiz gerekiyor. sadece ahlaki açıdan ve toplumsal hedeflerle değil. şirazesinden çıkmış ve vaktin çoğunu esir alan takıntılı bir faaliyet haline gelmiş cinsellik bireyselliğin hedefleriyle çelişir. cinsellik sadece bedensel değil manevi de bir hazdır dedim; ama cinsellik kesinlikle insanın en yüksek ve en yoğun zihinsel hazzı değildir. bunu söylemek için hiçbir sanat eseriyle gerçekten karşılaşmamış, ne felsefeyi ne sanatı ne de bilimi gerçekten deneyimlememiş olmak gerekir. çünkü zihnin en yüksek hazları bunlardır. insanın en yüksek manevi tatmini de kendisini insaniyetin sacayağı olan bu formlardan biri yoluyla ifade etmektir. tabii bizim kültürde kendini bu faaliyetlere adayanlara bıyık altından gülen kaba saba budalalar hakimdir.

    dolayısıyla bir cinsel perhiz fikri zorunludur. aslında birçok kültürde, hem de bireyselliğin keşfedildiği kültürlerde cinsel perhiz bir kendine hakimiyet etiği olarak geliştirildi. foucault cinselliğin tarihi'nde antik yunan'da ahlaki değil etik bir mesele olarak cinsel perhiz anlayışının nasıl geliştiğini, bunun nasıl bireyselliği bastırma aracı olarak değil bilakis bireyselliği geliştirme aracı olarak ele alındığını uzun uzun anlattı.

    bizim kültürde geleneksel baskıcı ahlak haricinde (ki ne kadar hasta failler yarattığını görüyoruz) bir cinsel perhiz etiği bulunmamakta. dolayısıyla her birey kendi cinsellik etiğini kendi başına geliştirmek zorunda. ama bir noktadan sonra bu tamamıyla gerekli.

  • 31. kupadaki maçta taç hırsızlığı yaşandı

    komik mevzu. bu adamın 2011'de 17'de 16 yaptığına inanan mallar var. alın kocaman hayallerinizi bir tarafınıza sokun. buradan izlemesi çok hoş oluyor.

  • 32. vagner love

    3 milyon euro'ya bunun yerine alanya'dan muz alsaydık daha karlıydık aq. enflasyon tavan zaten memlekette satar kar ederdik en azından.

  • 33. sadece 1 gün evli kalan adama nafaka ödeten sistem

    (bkz: sadece bir gun evli kaldi ve madafaka)

  • 34. amerika birleşik devletleri

    ordusunun yüzde onu ile dunyayi idare ederken, geri kalani ile kendi topraklarında degil rusya, cin, tüm dünyayı karşılayabilecek bir güce sahiptir. siz bakmayın abd yi suan isgalle suclayan diger ulkelere, abd nin yarisi guce sahip olsalar ebemizi mikecek, isgal de çığır açacak, kültürü bozuk, sicili bozuk, niyeti bozuk devletler vardır.
    üç bes şirketinin büyüklüğü, "en büyük benim" diyen bir cok ulkeyi cebinden çıkaran bir ülkedir. biz demokratik ulkemiz de entry yazarken bile "pot kirmayalim durup dururken içeri almasinlar bizi" diye osmanli turkcesi ile olayin zuhuratina vakıf olmaya çalışan adamlara derdimizi anlatırken, amerika da başkanın anasindan girip yedi ceddine bir paragraf küfür de etseniz kimsenin umrunda olmazsiniz, umursanmama özgürlüğünüz vardir. bayraklari ile kendinize don yapsanız da kimse sizi iceri atmaz. ıstediginiz elementten kendi bokserinizi yapma ozgurlugunuz vardir.avrupanin aksine sosyal devlet anlayışı yoktur, çalışmazsan ac kalırsıniz ölürsünuz, ölme özgürlüğün de vardir. tam resit oldum deyip, gidip marketten icki alamazken, iki adim ötede silah satan dükkanda tam otomatik silah alabilirsiniz. suc işleme özgürlüğünüz de vardir. suc işlerseniz insan haklarını unutma özgürlüğünüz de vardır. o zaman yasalarin vermis oldugu yetki ile devletinde ebenizi sikme özgürlüğü vardır. öyle bir ülkedir.

  • 35. 5 mart 2018 türk hava yolları skandalı

    olmayan skandaldır

    ben bu uçaktaydım. bahsedilen yakıtsız havalanma meselesi arkamda oturan algı özürlü yolcunun yorumudur. olayın çarpıtılmamış hali şu şekildedir;

    uçak yarım saat rötar yaptı. bu sırada yolcular bir koordinasyon probleminden dolayı bekleme salonunda tutulmak yerine 10 dakika kadar apronda uçağa dayanan merdivende bekletildi. saçma bir boarding'den sonra taksiye başladık ancak muhtemelen uçağın önüne bir şey çıktı veya kuleden dur emri geldi ve pilot aniden bir saniyeliğine fren yaptı (durmadı bile). bu sırada yemek hazırladığı için ayakta olan hosteslerden ikisi yaralanmış.

    bize burada bir açıklama yapıldı: "prosedür gereği hostes sayısı eksik olarak devam edemeyeceğimiz için hostes değişimi yapılıp operasyona devam edilecektir". bu sırada rötardan dolayı zaten gerilen yolcular iyice sinirlendi. bir yolcu "annem komada, ölürse ve göremezsem hesabını nasıl vereceksiniz?" diye ayaktaki erkek kabin memurunun üzerine yürüdü. memur adamı sakinleştirdi ve yerine oturmasını sağladı.

    kritik nokta şu: biz yeni hostesleri beklerken 1 saat gibi bir süre uçak çalışır vaziyetteydi. bu yüzden de haliyle yakıt harcadı. ankara gibi kısa bir mesafede depoyu fullerseniz o ağırlıkla uçağı yere indiremezsiniz. en iyi ihtimalle inişte yakıt dolu kanatları esenboğa'ya bırakırsınız. zaten az olan yakıt o süreçte de harcandığı için pilot anons yaptı. "hostesler değişti, birazdan yakıt alıp operasyona devam edeceğiz"

    bu anonsu bizim aptal yolcular "yakıt yok muydu?" olarak yorumladı.

    edit: tanım eklenmesi, host, erkek kabin memuru düzeltmesi.

  • 36. jet sosyete (dizi)

    çoğu kişi derya karadaş’ın hep aynı ağızla oynamasından yakınmış.

    acaba haftaya safiye karakteri “sosyeteye girdik diksiyon’u düzeltmemiz lazım yaşaaarrrr” diyerek diksiyon dersleri almaya başlasa hem durum komedisi iyi olur hemde safiye karakteri düzgün türkçe konuşmaya başlar izleyicinin rahatsızlığı da giderilmiş olur. bu da bir fikir...

  • 37. lacoste'un logosunu değiştirmesi

    çakmacılara ekstra iş olacak hamledir. *

  • 38. iki kadına birden aşık olmak

    bu konudaki en güzel söz bu bence: eğer iki kişi arasında kalıyorsanız; ikinciyi seçin. çünkü birinciyi gerçekten sevseydiniz, ikincisi olmazdı.
    charles bukowski

  • 39. alternatif aykut kocaman ağlama cümleleri

    uzun top oynadığımızı bildikleri için maçlarımızı rüzgarlı günlere ayarlıyorlar.

  • 40. şenol güneş

    2 senedir fenerbahçe'nin 4. yıldız hayallerini suya düşüren, aynı zamanda 2009-2010 sezonunda fenerbahçe'yi önce kupadan sonra ligden eden ve 50 bin fenerliyi timsah yürüyüşüne yatırmasıyla türk futbolunun en komik anlarından birini yaşamamızı sağlayan teknik adam. kimde ne yaralar açtığı gayet net.

  • 41. youtube'daki itici tuhaf ve irite edici aile

    kızın ergenliğe girdikten sonra kendinden utanacağı youtube kanalı

  • 42. la casa de papel

    lanet olası dizide senaristler öyle bir profesör karakteri yaratmışlar ki dizi bitince insan ergenler gibi boşluğa düşüyor. adeta bir nicholai hel.

    adam güvenilir, söz verdiği kişileri en boktan özelliklerine rağmen arkada bırakmıyor.

    zeka, akıl almış başını yürümüş.

    ince bir mizah anlayışı var.

    kendisine salva lakabını seçen birinin sanat gibi zevkleri olduğunu da söylemek mümkün.

    sisteme uymayan, uymadığı gibi eyleme geçen bir anarşist, muhalif ruh.

    tipi ortalama üstü.

    piç değil. aşık olduğu insan afet değil, çıtır değil.

    kavgada ilk yumrukta devrilecek gibi duran halinin arkasında dövüş sanatlarından da efsane anlayan biri var.

    iyi ve vicdan kapasitesi çok yüksek. duygusal.

    kısacası: allah belanı versin salva.

  • 43. gary oldman

    darkest hour filmindeki makyajı 4.5 saat sürüyormuş ve makyajı için sete en erken gelen olduğundan setteki diğer insanlar onu gary oldman hali ile görememiş :)

    ayrıca kendisi alkol ve nikotin tüketen biri olmadığı için, filmde içtiği purolar yüzünden nikotin zehirlenmesi geçirmiş.

    bu sene oscar'ı alması dileğiyle..

  • 44. zeytin dalı askerlerine dağıtılan yetersiz yemek

    ya bi siktirin amk kastığınız algının temeline sokayım afedersiniz. askerlik yapmasak yedireceksiniz.

    tsk'nın yer yer lojistik zaafiyet gösterdiği bölgeler olmuştur, gerek coğrafi konumu sebebiyle (dağlık karakollar vs), gerek teknolojik, altyapısal olumsuzluklar sebebiyle. lakin askerde görev aldığım bölüm ve katıldığım tatbikatlar sebebiyle söyleyeyim ki, tsk savaş anında bir şeyi çok iyi yapacaksa o kesinlikle askerlerin gıda ihtiyacı olacaktır.

    siz zannediyosunuz ki biz afrine girdik bakalım nolcak falan diye tsk savaşıyor. amk bu ordu senede kaç defa mesela ege ordusu, "mavi ülke" ile "kırmızı ülke" savaş senaryosu tatbik ediyor, amfibi operasyon yapıyor, asker kurtarma operasyonu düzenliyor, şehit toplama, gıda takviye simülasyonları yapıyor. işgale uğrayan ve ordusu imha edilmiş şekilde topraklarımızın kurtarılması için milis gücü oluşturma, organize etme, tedarik senaryolarımız ve sorumlularımız var hazırda bekleyen. bu senaryolar ırak-iran-suriye sınırlarımızdaki tehditler için yapılmıyor mu zannediyorsunuz. kaç bin yıllık ordu bu amk komutanların deyimiyle "patagonya ordusu mu lan burası" lan?

    sözün kısası, askerini aç bırakan komutanı rütbesinden bağımsız "sikerler" arkadaşlar. üst rütbeliler subay gazinosunda takılsa da nöbetçi subaylar her gün gelir yemekhanede er-erbaşın yediği karavanayı yer götün yiyosa falso ver o yemekte.

    ve özellikle bu tür operasyonlarda askerlerin moral motivasyonu her şeyden önce gelir, merak etmeyin kardeşlerimiz tek bir an aç - susuz kalmadılar kalmayacaklar orda. şu an endişe duydukları şeyler sıralamasına bile girmez gıda konusu.

    ben orta-üst gelirli bir ailenin çocuğu olarak söylemeliyim ki çoğu arkadaşım sivilde yiyemediği eti askerde yemiştir. bir etli kuru çıkardı içinde 3-5 fasulye bulurdun full kuşbaşı et lan...

  • 45. dünyanın en güçlü silahı

    bilmem kaç yüz feet derinlikte kayalıklar arasında makinaları stopta sessizce talimat bekleyen nükleer stratejik bir denizaltıda her an atılmaya hazır 50 megatonluk başliklara sahip nükleer füzeler.

    birileri kalem, kağıt, psikoloji falan yazmış da, sikerler adamın psikolojisini söyleyim dedim.

  • 46. the shape of water

    kötü olmayan, ama en iyi film oscar’ını alacak kadar da iyi film olmayan film.

  • 47. 4 mart 2018 abd ankara elçiliğinin kapatılması

    (bkz: biri mit'e haber versin)

  • 48. ekşi beşiktaş whatsapp grubu

    içeride ne şampiyonlar ligi şampiyonlukları, ne 150 milyon len amqlar dönüyordur kim bilir. deep web bilmem kaçıncı seviye gibi bir ortam hayal ediyorum. ağır bir tiner kokusu ve beşiktaş’ın her zaman en büyük ve her zaman mağdur olduğu bir alternatif evren. psychedelic bir whatsapp grubu.