lastiğim patladı, dörtlüleri yaktım, emniyet şeridine girdim, durdum, el frenini çektim, emniyet kemerimi çıkardım, tam kapıyı açarken bir motosikletli arabama arkadan çarptı.
emniyet şeridinde reflektör koymadan durduğum için ceza yedim.
yanaşırken camdan atmalıydım herhalde reflektörü şeride.
bu hikaye bitti mi6 profili
-
bugüne kadar yenilmiş en boşu boşuna trafik cezası
-
depoyu fulle diyebilen adam
dün 1.2 benzinli aracımla bu cümleyi kurdum benzincide.
pompacı adam 2 aşamalı onay diyaloğuna tabi tuttu beni.
lakin gece uyku tutmadı, sürekli camdan arabama baktım. araba çalınsın, sorun değil de depo full. -
pazar sabahı erken kalkmak için bir neden
7 aylık ikizlerimle ve küçük kızımla bir devrimciyi anmak için erkenden sokağa çıkmalıyız.
-
ekşi itiraf
2010 yılında evlendim. eşim almanya doğumluydu. evlenince istanbul'a geldi. 2,5 sene istanbul'da yaşadık, alışamadı buralara, 2012'de almanya'ya gittik.
bir ev tuttuk. orada ustaların fiyatları çok yüksek olduğundan, evin bir çok şeyini ben yaptım (parkeler, mineflolar, ikea'dan alınmış dolapların montajı, duvar kağıtları vs.)
1 sene sonra, oğlumuz daha 39 günlükken boşandık. ben türkiye'ye döndüm.
2 sene oğlumun fotoğrafını bile görmedim.
bu dünyada gelmiş - geçmiş hiç kimse, bu derece bir pişmanlık yaşamamıştır.
ayrılık anında tek yol bu gibiydi ama hemen sonrasında yaşadığım pişmanlık, intihar noktasına getirdi beni.
sonra bir şekilde orta yol bulundu, ben yılda 2 kez haftasonu oğlumu görmek için gidip gelmeye başladım.
bu hafta sonu da oradaydım. o eve gittim gene. benim için paralel evren gibi bir şey.
geçen gidişimde oğluma bir tren almıştım. baktım pili bitmiş trenin. eski eşime "tornavida nerde var, pilini değiştireyim trenin" dedim.
"koyduğun yerde tornavida" dedi.
6 sene önce bütün el aletlerini bir karton kutuya doldurup kilerin köşesine koymuştum. aynı kutu, aynı yerde.
aynı parkeler, aynı dolaplar, aynı koltuklar.
vitrin dolabını açtım, bir kaç klasör vardı, evrakları toparlamışım, aynı şekilde duruyor hepsi.
çok zor geldi be sözlük.
şimdi benim başka bir hayatım var. evlendim geçen sene, istanbul'da minik bir aile kurdum. mutluyum.
ama ne bileyim...
benim yerim orasıydı. oğlumun yanıydı.
3,5 yaşına kadar ne yaptı, nasıl yaşadı hiç bilmiyorum.
annesi nasıl altından kalktı, o neler yaşadı..
dün sabah oğlum bir şarkı söylüyordu; "masanın üstünde minik bir rüzgar var" diye.
ne şarkısı o dedim, "ben küçükken bu masaya çıkardım, annem de bana bu şarkıyı söylerdi" dedi. ben bunları hiç bilmiyorum mesela.
boğazım düğümeniyor. ağlarsam, şu an yaşadığım hayata ihanet etmiş olurum diye düşünüyorum. beynim uyuşuyor.
ziyan oldu hayatım sözlük.. -
pokemon go
az önce yumurtadan zubat çıktı.
telefonu yavaşça kenara bırakıp bir sigara yaktım.. -
leyla ile mecnun
...
simit yok mu simit. yiyoruz ya hani. o simidi bi düşünüyorum da yani o simidin ortasında bir delik var ya o boşluğa ne oluyor? biz yedikten sonra yani o boşluk nereye kayboluyor yani? hayır onuda yiyorsak çünkü hava yutmuşuz gibi oluyor da böyle gaz mı yapmasa sonra korkusu var hep içimde onu yemesek mi acaba yani? o gaz insanı öldürür biliyor musun? o simitin ortasındaki o boşluk adamı öldürmüş...
...
konu değiştirirken bile beyin yakan dizi
edit: link