Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 5 eylül 2017 türkiye hırvatistan maçı

    en adi kaltağı bile yanında saf masum köy kızı gibi bırakacak kadar eyşan olan türk spor medyasından ve idmanda kaldırmadığı götünü 38 yaşına kadar dört büyüklerde büyütmek isteyen a milli oyunculardan özel ricam var. uzun olabilir. okursanız ekime okumazsanız skime kadar. ne mal olduğunuzu bilin. isim isim veya ima ile yazacağım.
    senelik 2 milyon alan güzide yorumcularımız tabletlerini açsın.
    derin ilgim nedeniyle gelişimlerini çok yakınen takip ettiğim hırvat kadrosundan;
    srna'nın olmadığı ama vrsaljko, corluka, lovren ve jedvaj ile oluşan bir defans
    rakitic, kovacic, modric, badelj gibi bir orta saha
    madnzukic ve kalinic gibi devlerden oluşan forvet iskeletini incelesinler.
    bu oyuncular hangi yabancı sınırlamasında hangi altyapıdan hangi liglerde gelişmiş baksınlar. not alsınlar. maç sonuna geleceğim.
    maç ne olur? söyleyelim; içimizden geçecekler. öyle arayı açmış salmış durumları da yok. puan lazım adamlara. içimizden geçerken hatta ikiye ayırırken bıçak izi bile bırakmayacaklar. olay yeri inceleme lazer kesim diyecek. ah o girse vay bunu tutsak demeyeceğiz.
    yüksek vatansever ve adamlık mertebesindeki topçularımızın maç anında yapması gerekenler;
    arda'ya tavsiyem modric'i izlesin. bana göre dünyanın en formda ve en iyi orta sahası bu aralar. izlesin ve nasıl yıldız olunur, nasıl can dişe nefes göte takılır izlesin. egosuz star nasıl olur görsün. gerçi kenarda top toplarken böyle oyuncular izlemişti ama anlamamış sanırım.
    ozan denen gün teyzesi fizikli nargile cafe müdavimi ergen izlemese dahi olur. umut yok. şener gibilere laf atarken şenerin yeteneğinin bu kadar olduğunu ama yeteneğine ihanet eden salih ve burak gibileri hatırlatalım. 15 senede kazanması gereken parayı 2 senede kazandığı için yatan diğer yeteneklerimizi de unutmayalım lütfen.
    caner, selçuk filan yedek kulübesinde gülerek izlesinler olur mu? bayrağı temsil ediyoruz diye o küçük aklınca daşşak geçmeyi unutmasın ama.
    maç sonu demiştik; maç bitince de koro halinde yabancı sınırlamasını konuşalım. ama bu esnada içimizden geçmiş olan hırvatların nüfuslarına bakalım. sonra kaç oyuncusu la liga, epl, seria a yıldızı ona bakalım. kendi liglerinde yabancı sınırı var mı soralım?
    hajduk split, d. zagreb, belupo, rijeka gibi takımların bütçelerine bakalım. sonra alt yapı bütçelerine bakalım. sonra ikisini oranlayalım. başakşehirle kıyaslayalım.
    teknik direktörlerinin maaşına bakalım. buna bakarken milli takım sponsorlarına ve anlaşma bedellerine bakalım. federasyon denen kanayan yarayı inceleyelim. rant yuvasını kurcalayalım.
    en son hepsi bitince şuna bakalım ama ne olur...
    bir milli takım oyuncusu emekli olduktan sonra;
    tv'ye çıkıp ahkam kesince ne kazanıyor vs. ptt liginden takım çalıştırsa ne kazanıyor?
    bazı ülkelerde veteran yıldızlar benim yönettiğim 2. veya 3. lig takımı 14 senede milli takıma 4 oyuncu verdi diye göğsünü kabartırken mesela bizim rıdvan ne yapıyor? ne yapıyor derken kanaldaki evli & bekar kadınlarla ilişkilerini sormuyorum. futbol adına ne yapıyor? federasyondaki ayak oyunlarını sormuyorum. futbol yahu?
    peki tümer? rüştü? rüştü sen neden köşe yazısı işindesin? gidip altınordu vs muadili takımlarda kaleci antrenörü olsana? oradan 4 büyüklere geç. ne bileyim united yardımcı antrenörü ol? milan'da yardımcı hoca ol.
    ogün, hami, oktay, abdullah, alpay, vedat, saffet, ilker... saydırmayın tüm hatırladıklarımı çünkü çok fena hafızam var. neredesiniz oğlum? euro 96 hocası olan adam 2016'da evet tam 20 yıl sonra hala aynı görevdeydi. siz neredesin oğlum? utanmıyor musunuz? oğuz ne yapıyorsun koçum? cesaret edip alsana bir takım?
    fenerbahçeliyim. bülent korkmaz boşuna bülent olmamış. sadece o ve birkaç cesur yürek hariç hepiniz kolay paranın peşine düştünüz. kayseri erciyes kesmez sizi tabii amk. zidane madrid bebeleriyle idmana çıktı. zidane bak. 15 yaşında çocuklarla idman yaptı. sen zidane'dan büyüksün değil mi 4 büyük emeklisi?
    devlet baba spora çöktü. siz onun paçalarına yapıştınız. kahve yancıları gibi 3-5 ne koparsa diye sömürüyorsunuz.
    bakın başarı umrumda değil. her turnuvaya gidip gruplardan elensek üzülmem. üzüntüm ne biliyor musunuz? eskiden sokaklarda veya bahçelerde top oynayan ama kentsel dönüşüm adı altındaki diğer bir rant kolu sayesinde topu sektirecek yer dahi bulamayan çocuklar var. brezilya'da sporu kurtuluş olarak gören çocuklar kadar dahi hayal kuramıyorlar artık. hayalleri bile laz müteahhite satıldı. tesis yok. belediye takımı prof sporcu yetiştireceğine şampiyonluğa göz koyuyor. ranta bak. belediyesi ne ki emekli millisi ne olsun? neden yorumcusunuz lan hepiniz?
    gidin oğlum alın 8 tane ptt takımı. koyun altyapıya diğer futbolcu arkadaşlarınızı. kurtarın çocukları. 20 sene sonra ben milli takıma 8 topçu verdim diyin. para derdiniz yok nasılsa? var mı lan yoksa aç herifler? alamadığınız tek şey var benim bildiğim.
    bu kadar çocuğun vebali üzerinizde. bir tanesini uyuşturucunun pençesinden alıp spora alıştırsanız bunun vicdanı ve manevi mutluluğunu yaşasanız? para bunu satın alabiliyor mu? işte bunu alamadınız.
    ama ne gerek var amk değil mi? sponsorlar, devlet, belediye takımı ve rant eşliğinde sömürün.
    sömürü düzeninize sokulan ilk çomakta ağız birliğiyle yabancıları suçlayın ama olur mu? evdeki türkmen, rus, beyaz rus bakıcı ve temizlikçi utandırmasın. afgan oto yıkamacı utandırmasın. havuz inşaatındaki suriyeli de. utanmazsınız zaten ya.
    sizin gibi beş para dahi etmeyecek bilinç, yürek, zeka, olgunluk seviyesinde adamlara çok bile yazdım.
    kısa keseyim; kafanızı kaldırın ve kendinize sorun. futbol olmasa ne yapıyor olurdunuz? neden türk çocuklarını bundan mahrum ediyorsunuz? istanbul kadar nüfusu olmayan hırvatlar kadar dahi topçumuz yok avrupa'da. bu utancı temizlemek size düşmez mi? ulan 20 senede yolu milli takımdan geçen ve hala bu ranta ortak olan her adam '''''1''''' oyuncuyu milli takıma kazandırsa almanya gibi kadro derinliğimiz olur. sahi 3 milyon alman türkü neden milli takıma buradakinden daha çok oyuncu veriyor? bunu konuşun mesela?
    yok biz kahpe spor medyasının azılı birer kaltağı olarak arka fondaki lağım sesleri olacağız diyorsanız buyurun. akşam tvler sizi bekler.
    ama yabancı sınırı kalkmalı diyen ağzınızı en samimi duygularımla sikerim. kulaklarınız çınlarsa garda saydırıyor dersiniz. ağzını açıp sizi dinleyen ve size para kazandıranları da ayırmam sizden.

  • 2. öğrenciye 12 yılda ingilizce öğretemeyen sistem

    sadece eğitimle değil yaşanan izole muhafazakar kültürle de alakalı olan durum.

    ingilizce film izleme yok. yabancı filmler dublajla izleniyor.

    kitabı zaten geçiyorum...

    yurtdışına gitme olayı artsa da hala az. giden de turla rehberle gidip tek kelime konuşmadan dönüyor.

    bir hobi edineyim, yabancı kaynakları takip edeyim yok.

    haber, aktüalite, tarih gibi konular zaten israil'in oyunu...

    yabancılarla arkadaş olma olayımız ise are you sex seviyesinde.

    sonuç: sistem doğru olsa dahi uygulanacak ortam yok.

  • 3. kabak koyu

    inanilmaz sikko bir bungalov icin 200 tl, cadir icin 80 tl istenen sikik mekan. bir hafta gitsem 1400 oda tutuyor. gunde 10 bira icsem 70 bira da 1100 tl yapiyor. yol parasi ve ekstralarla bir haftada 1000 eu harciyorsunuz. ne icin? kabak koyu'nda ates ceviren amcik agizli hapcilarla tatil yapmak icin. sonra turkler tatile yurtdisina gidiyor. gitmeyeni gotunden siksinler.

  • 4. 5 eylül 2017 türkiye belçika basketbol maçı

    murat kosova'nin sniperla vuruldugu mac.

  • 5. dünyanın en lüks şeyi

    meslek olarak çok zevk aldığın birşeyi yapmak.

  • 6. evrim teorisinin bilimsel olarak çökmesi

    islami kaynaklara göre insanlık tarihi 6-7 bin yıl civarındayken bu haberde ilk insan izinin 5.7 milyon yıl önce bulunduğu belirtildiğinden bilimsel olarak islamiyeti çökertmiş haberdir.

  • 7. robin van persie

    fenerbahçeli değilim hatta fenerbahçeden nefret eden birisi olarak bu adamın yaptıkları benim çok zoruma gidiyor. alçakça, şerefsizce işler yapmakta bu adam ekmeğine ihanet etmekte. sakatım de fenerle melihland'a gitme ama milli takıma koşa koşa git. terbiyesiz ahlaksız adam iş ahlakı sıfır senden daha yaşlı olan drogbadaki etoodaki iş ahlakının yarısı olsaydı keşke.

  • 8. tanrının insanlığa hediye olarak yarattığı kişiler

    arkadaşlar, hediyenin iyisi kötüsü olmaz şimdi.

  • 9. ateistle evlenmeyin kocanıza itaat edin

    muhammed'in hayatindan ornek alinacak yerler es gecilmis galiba. ozellikle cok eslilik konusu atlanmis. 13 kadinla evlenmesi, cariyelerle olan iliskileri, 9 yasindaki kizla evlenmesi, evlatliginin karisiyla evlenmesi bunlar onemli seyler. evlatliginin karisiyla evlenmesi hakkinda ayet bile inmis. eger meb sunnetlerin ve ayetlerin bir kismini gizliyorsa yaziklar olsun.
    din cok eslilige onay verirken sanki hic bahsi gecmiyormus gibi gormezden gelmek muslumanca bir hareket degil. dininizden utanmayin neyse onu soyleyin.

  • 10. breaking bad

    game of thrones ile breaking bad'i kıyaslamak, breaking bad'e yapılacak en büyük hakarettir. bu dizinin dengi the sopranostur.

  • 11. 5 eylül 2017 işbaşı yapılacak olması

    amk uyuduğum an tatil bitecek diye uyuyasım yok :/

  • 12. ekşi itiraf

    bir insanın diğerini terk etmesi zor mudur? aslına bakarsak o kadar kolay ki… yeter ki, terk edecekleri insanın yerine koyacak birini bulsunlar.

    bir başkasını bulsa sizden ayrılacak sevgili,

    daha iyi bir eş adayı bulamadığı için boşanmayan eş,

    başka bir ortam bulsa sizi bir daha arayıp sormayacak arkadaş.

    sevgilisiz kalmamak için sevgilisini bırakmayanlar, bir türlü yapılmayan resmi işlemler yüzünden eşinden ayrılmayanlar, yalnız kalmamak için mecburiyetten arkadaşlığını sürdürenler…

    aslında terk etmek, insanlığın tarihinde o kadar çok yere sahip ki…daha iyi bir hayat için yurdunu terk eden de insanlar, savaşıp kazandığı toprağı bırakıp göçenler de.

    mesela insanlık tarihi terk edilmiş tanrılarla doludur. tarih boyunca bir sürü tanrıya taptı insanlar. bir diğerine tapması için öncekini terk etmesi gerekti hep. kutsal dedi, tanrımız dedi ama sonra unutup terk etti.

    bu günlerde dünyayı bile terk edip gitme planlarımız var değil mi? bizi besleyebildiği sürece buradayız.

    çok değil daha elli yıl öncesinde, kim önce ayak basacak diye neredeyse savaşacağımız ay’a, şuan gitmek isteyen kaldı mı? ay’a gittik, işe yarar hiçbir şey bulamadık ve terk ettik karanlık gecenin gökyüzüne.

    her terk edilişin öteki tarafında bir de terk edilen var. yine de asıl acı verici olan, henüz terk edilmemiş ama ilk fırsatta terk edilecek olanların halidir. düşünsenize, sevgiliniz başkasını bulsa sizi terk edecek. eşiniz size nikah memurunun bastığı soğuk mühür yüzünden katlanıyor. arkadaşınız sizi sırf yalnız kalmamak için etrafında tutuyor. terk edileceğinizi hissettiğiniz anda ki hislerinizi düşünün…

    terk edildiğinizde en azından gerçekleşmiş bir şey vardır. karşı taraf size karşı hislerini ortaya dökmüştür artık. bir ölçüde samimiyet vardır. ama fırsat bekleyen terk edilmeler samimiyetsiz ve sinsidir.

    muhtemelen önce “neden?” diye sorarsınız. kendinizde hata, yanlış, eksik ararsınız. ama boş verin bunu yapmayı.

    tanrıların hatası neydi de terk edildiler? insanların sorularına cevap verememek mi? ama başta veriyordu ki taptılar.

    dünyanın, ay’ın veya galaksinin hatası nedir ki terk edilme planlarına dahil edildiler? insan ihtiyaçlarını karşılayamamak mı? başta karşılayabiliyorlardı ama. kim tüketti veya tüketecek kaynakları?

    bunları terk etmek için hazırda bekleyenler, sizi hatanızdan, eksiğinizden değil kendi doyumsuz tabiatlarından dolayı terk ederler.

    bu yüzden, terk edilirseniz bir gün boş verin. boş vermek hayatın ağrı kesicisidir. başınız ağrıdığında içtiğiniz ağrı kesiciler, ağrıyan yeri iyileştirmezler. sadece ağrı hissini yok ederler. boş vermek de böyledir. sorunu çözmez ama acısını yok eder. sorun; insanların tabiatında “terk etmenin” var olmasıdır. haklı terk edişler de vardır elbette. ama ellerinden gelse, en ufak çıkar için her şeyi terk edebilir insanlar. etrafınızda vardır örnekleri mutlaka. belki de bizzat sizsinizdir bunu yapan. terk edenler hep bahaneler bulurlar. elbette haklı görürler kendilerini. ama terk edişlerin kaynağı terk ettikleri değil, bizzat kendileridir çoğu zaman. siz terk edilen tarafsanız bu sorunun çözümü yok. insanları daha iyi tanımanın tecrübesini cebinize koyun ve bir ağrı kesici içer gibi boş verin…

  • 13. beğenmek yerine beyenmek yazan insan

    dil canlidir, degisir. ancak dilin, belirli bir zaman diliminde standartlastirilmis yazim kurallari vardir. bu kurallara uygun bir sekilde yazmak, kisinin entelektuel seviyesini ele verir. bu sebepten oturu, begenmek yerine beyenmek yazan insan, kendi ana dilinin yazim kurallarini bilmeyen insandir. kabul edilebilir hicbir yani yoktur.

  • 14. 6 eylül 2017 benzin ve motorin zammı

    --- çomar mode on ---

    www.youtube.com> ara> ecevit zamları açıklıyor
    www.youtube.com> ara> ke mal gaf
    www.facebook.com> reis sevdalıları> beğen --->ekönömi çoh eyi temalı resim >paylaş----> ekönömi çoh eyi temalı resim

    --- çomar mode off ---

  • 15. seni seviyorum'a verilebilecek en acı cevap

    -seni seviyorum
    +ben seni arkadaşıma ayarlayacaktım aaa

    diye şaşırmıştı çocuk. lisedeydik o zamanlar çok ağlamıştım. iyi güldüm şimdi hatırlayınca.

  • 16. tülay kumaşçı'nın facebook'tan paylaştığı fotoğraf

    işte kabuksuz domates bu.

  • 17. the red pill

    merhaba, ben maarri. bir yapıbozum şirketinde söylem analisti olarak görev yapıyorum. bir proje çerçevesinde, gece siz uyurken yapınızı söktük, aldığımız nümuneleri laboratuvarımızda incelettik, şok edici sonuçlarla karşılaştık. temelleriniz epey çürük, deniz kumundan argümanlar inşa etmişsiniz, resmen malzemeden çalmışsınız. ama üşendiğimiz için sonuçları sizinle paylaşmıyoruz, zaten bir kısım arkadaş yeteri kadar şey etmiş.

    yalnız bir bulgumuzdan bahsetmek isterim, o da the secretvari bir hesap hatası. the secret, insanlığın yüzde birlik diliminin toplam gelirin yüzde doksan küsuruna sahip olduğu öncülünden yola çıkarak, bu yüzde birlik kesime girenlerin istemeyi bilenler olduğu, geri kalanın ise bu sırdan habersiz olduğunu, bu yüzden sefil sefil yaşadığını iddia ediyor ve bize sırrın ne olduğunu açıklıyordu. böylelikle, teorik olarak, hepimizin sırrı kavrayıp istemeyi öğrenmesi durumunda o yüzde birlik kesime girebileceğimizi, bir şekilde matematiği alt üst ederek sıkış tepiş yüzde birin içinde istif olabileceğimizi kabul eden bir zemine yaslanıyordu.

    siz değerli kardeşlerimiz ise, anladığımız kadarıyla ufak bir grup alfa erkeğin var olduğunu ve herkesi yaladığını iddia ediyorsunuz, ve gariban beta mahdumlarımıza kendilerini geliştirerek, kadınları layık oldukları gibi aşağı görerek alfa erkekler grubuna dahil olmaya çalışmaları gerektiğini öğütlüyorsunuz. bu bir kere stratejik olarak yanlış, tünelin ucu aynı boktan yere çıkıyor, hepimiz o ufak alfa kesimin içine sığışamayız, birbirimize ne kadar sokulsak da çemberin çapı belli, birileri dış halkada kalmaya ve götü donmaya mahkum. herkesin alfa olduğu yerde alfalık anlamını yitirmeye başlayacak, belki betalık makbul hale bile gelebilir o durumda, misal pokerde de oturduğunuz masada çoğunluk loose oynuyorsa tight oynamak, çoğunluk tight oynuyorsa loose oynamak stratejik olarak daha doğru. tüm erkeklerin adonis yapıp, masaya ferrari anahtarı bırakıp, hegel mi döver schopenhauer mı döver diye kavga ettiği bir dünyada hayatta kalmanın dinamikleri çok farklı bir hal alacak, bence böyle bir dünyayı istiyor olamazsınız, mantıken bütün kırmızı tinerciler olarak fight club'ın ilk iki kuralını sıkı bir şekilde uygulamanız gerekiyor, yani kutsal tiner öğretinizi kimseyle paylaşmamanız gerekiyor, kendiniz her gün yarım saat crunch yapıp benchte 150 kilo basarken, diğer beta zavallıların mevzuya uyanmayıp göbekli kalmaları için çalışmalısınız. ama ahmak gibi tüm sefil betaları aydınlatmaya, uyandırmaya çalışıyorsunuz. mal mısınız arkadaşım siz? bırakın ne halleri varsa görsünler, mastürbasyona devam etsinler?

    en garibi de, bu vicdanınız. yani aynı the secret gibi, mevcut sistemi bütün saçmalığıyla, bütün vahşiliğiyle kabul edip, sistemde temelden bir yanlışlığın var olduğunu düşünmek ve dönüştürmeye yönelik bir tavır almak yerine, bunu hayal etmeyi bile anlamsızlaştıran bir cepheden mevzi açıp, sistem içinde hayatta kalabilmek için oyunu kuralına göre oynamak gerektiğinde mutabık kalıyorsunuz, işin sırrının bu olduğuna karar veriyorsunuz, aydınlanıp fenafillaha eriyorsunuz, modern dünyayı gitgide cinsiyet eşitliğine evrilten kadın mücadelesi gibi saçmalıkların saf erkekleri kandırarak vicdan yaptırdığı ve kadınlara acımalarını sağladığı, böylelikle bu sırrı kavramaktan mahrum bıraktığı ve betalığa mahkum ettiği hakikatine erişiyorsunuz, ama sonra bütün bu sistemin saçmalığının müsebbibi olan vicdana siz de teslim olup, beta erkeklere acıyarak onları da aydınlatmaya hayatınızı vakfediyorsunuz. yahu zaten her türlü yanlışlığın temeli, insanların eşit olduğu, olması gerektiği görüşünü tüm dünyaya dayatmaya çalışan bu saçma vicdan değil miydi? tam efendi ahlakını kavramışken, dönüp tekrar köle ahlakıyla davranmanın alemi ne? yemin ediyorum niçe gelse sizleri kırbaçla kovalar. sen kendin bilmezsen bu niçe okumaktır? hadi the secret saçmalığının yazarı milyon dolar kazandı, siz sözlükte beleşe yazarak neyin peşindesiniz güzel kardeşlerim?

    bilmiyor musunuz ki, sırrı açık ettiği için öldürüldü hallac? kadınlara acımamak lazımsa, erkeklere hiç acımamak lazım değil mi? başımıza ne gelmişse bu körolası vicdandan gelmedi mi zaten? tez zamanda bu başlığı komple silin, yarın öğle namazından sonra depoda buluşalım, bu iş böyle olmaz, yeni bir şeyler yapmak lazım.

  • 18. megane vs corolla vs focus vs astra vs civic

    euro ncap testinden 4 yıldız alan tek modelin civic olduğu karşılaştırma. türkiye üretim sedan modelinin ise testi yok. tahminen 3 yıldız alabileceği için o da.

    megane yıllar evvel top gear programında sağlamlığıyla ilgili teste tabi tutulmuş ve canlı mankenle bu testi geçmiştir. arka tekere yokuşta takoz koyulan yıllardan kalma, ezbere basma kalıp kafalar hala.

    megane' ım yok, bedava verseler almam. ancak corolla ve civic bu aracın gerisinde kalmıştır. ayrıca sorunlu motor devri 2000' li yıllarda kapandı. vututututu.

  • 19. erkeklerin bekarete takma sebepleri

    günümüzde birbirine bağlı iki tanedir:

    -birincisi insanların seksi kadınların aşağılandığı, zarar gördüğü, insanı kirleten kötü bir şey olarak görmesi. pornoların da içerdiği aşırı şov ve şiddetle bunu körüklemesi.
    -ikincisi erkeğin kadını bir birey olarak değil bir meta olarak görmesi. araba örneği bu kafadan çıkıyor ve kadınları birey olarak gören herkesi haliyle rahatsız ediyor.

    bu yüzden arabesk kültürle de zehirlenmiş bir erkek için çocuğunun annesinin memesinin ellenmiş olması rahatsız edici bir düşünce. entry'ler arasında var zencilerle italyanlarla falan yarışa girmekten şimdiden tırsmış herif ahahha. fazla pornodan yanmış beyinle köylü egosunun birleşiminin can sıkıcı sonucu.

    20 belki 30 yaşından sonra tanıdığınız bir insanın sizi tanımadığı dönemde sizin için kendisini bazı şeylerden mahrum bırakmasını beklemek çok büyük bencillik değil mi? arada ergenliğin atlatıldığı uzun yıllar var. bu kadar baskılanmış arzular yüzünden herkes mutsuz. herkesin aklı çükte.

    bekaret, dna testinin olmadığı dönemlerde kaynaklarını kendisinden olmama ihtimali olan bir çocuk için harcamak istemeyen erkeklerin ürettiği bir kavram. hem gerekli hem mantıklı. bugünse varlığını köylülerin egosunda sürdürüyor. ne gerekli, ne mantıklı. milyonlarca gencin hayatının içine sıçan bir bela.

  • 20. hugo'da küfreden çocuk

    hala daha var mı, yok mu diye tartışılması çok ilginç. programın yapımcısı (bkz: alphan manas), kameramanı, köşe yazarları var derken sırf sunucu diye tolga abi'nin lafına bakmak bir garip. adam belli ki trollüyor işte. muhtemelen ömür boyu bu yayın kazasıyla anılacağını tahmin edip yüzde 55 hissenin kendisinde olmasının da etkisiyle o günkü orjinal kayıtları sildirdi, bu sebeple de bu kadar kendinden emin "görüntü bulana araba alacağım." diyor. dizi falan gibi takip gerektiren bir program olmadığı için ve günün şartları dolayısıyla da muhtemelen izleyen kimse kaydetmedi kasete hugo'yu.

    30 eylül 1993 olayın gerçekleştiği tarih. bunu 1 ekim 1993 yılında tercüman gazetesinde köşe yazısını yazan barbaros yüksel'den anlıyoruz. hatırlayanlar tarafından çocuğun adının ramazan akarsu olduğuna ve adana'dan aradığına yönelik iddialar var. daha sonra adana'da yaşanan bir olayla ilgili çıkan haber de bu iddiayı mekan, yaklaşık yaş ve ismin tutması dolayısıyla güçlendiriyor. ilgili haber

    neyse... aşağıya ilgili köşe yazılarını tekrar ekliyorum. bu olay yaşandı gençler.

    barbaros yüksel - canlı yayın dikkat ister

    erdoğan sevgin - telekritik

    ek: alphan manas tweet
    alphan manas açıklama
    kameramanın tv8 aramızda kalmasın programındaki açıklamaları

    edit: aşağıda coderın verdiği linkle çocuğun adının ulaş tokuş olduğu yapımcı alphan manas tarafından açıklanmış oldu. tolga gariboğlunun da aslında olduğunu bildiğini, ancak lafını yememek için açıklamadığını da üstü kapalı olarak söylemiş.

  • 21. arda turan

    dedikoducu mahalle karıları gibi devamlı konuşan türk futbol tarihinin en büyük balonu. hea bi de milf sever.

  • 22. danışman hocası yüzünden mezun olamayan öğrenci

    kocaeli üniversitesi'nde gerçekleşmiştir. ciddi anlamda yardıma ihtiyaç duyulan bir konudur.

    mağdurun yazdıklarını aynen iletiyorum.

    "merhaba öncelikle ben aysel uysal, 24 yaşındayım kocaeli üniversitesi uluslararası ilişkiler mezunuyum. istanbul üniversitesi kadın çalışmaları yüksek lisans a kabul edildim, mülakattan da 100 alarak.

    4 yıldır hem okuyor hem çalışıyorum, bugüne kadar hiçbir dersten başarısız olmadım. erasmus, yurtdışı programından da 4.00la döndüm. not ortalamam 3 ama mezun olamıyorum.

    ve bunu yüksek kaydı için diplomamı almaya geldiğimde tesadüfen öğrendim. danışmanımızla seçtiğim derslerde hata olduğunu fazladan 2 ders seçildiğini, seçmem gereken bir dersin eksik olduğunu öğrendim. ancak danışmanımın yönlendirmesiyle bu şekilde seçtik ve bana mezuniyetimle ilgili hiçbir problem olmadığını söylemişti. son dönem herkes 3 seçmeli aldı, ben 2 çünkü bana ''senin seçmelilerin zaten bitmiş'' dedi. sonra bu dersim eksik olduğu için mezun olamadığımı öğrendim.

    kendisi büyük bir sessizlik içinde, çözüm olarak fazla aldığım derslerin eksik olanla değiştirilmesi için okula dilekçe vermem gerektiğini önerdi. sonradan öğrendim ki dilekçem danışman notu düşülerek kurula sokulmadan reddedilmiş. yasal işlem başlatmak için resmi kararı vermek istemediler, kayıt süresi bitene kadar beni oyaladılar. sonuç olarak yüksek lisans hakkımı kaybettim, okulum uzadı. danışman hatası uluslararası ilişkiler bölümünce kapatıldı ve ortadan kaldırıldı. bu konuda adalet bakanlığı ve yoke şikayetim bimer aracılığıyla iletildi. şu an tek isteğim vicdanlarının rahat olmaması. bu yüzden kamuoyu desteğine ihtiyacım var."

  • 23. çek senet teklif etmeyiniz

    "çek defteri kolay mı alınıyor?"
    evet.

  • 24. 4 eylül 2017 türkiye sırbistan basketbol maçı

    tüm kadronun ellerine sağlık dediğim maç.

    türk milli takımı kadrosunu çok az analiz edelim;

    furkan korkmaz 20 yaşında,
    kenan sipahi 22 yaşında,
    cedi osman 22 yaşında.

    semih erden 31 yaşında,
    sinan güler 33 yaşında.

    melih mahmutoğlu 27 yaşında.
    sertaç şanlı 26 yaşında.

    şimdi şu kadroda en verimli çağında olduğunu varsayabileceğimiz sadece melih mahmutoğlu var,o da fiziken yetersiz kalan bir 6.adam olarak oynuyor.ona rağmen bugün inanılmaz katkı verdi 5 üçlüğüyle.
    sertaç'ın turnuvayı kaldırabildiğini düşünmüyorum,bugün ona top indirmek için çok kötü top kayıpları yaptık ve bunlar bize hep sayı olarak geri döndü. sinan çok kötüydü kanımca .cedi biraz yaşının tecrübesizliğiyle hücumda kötü işler yaptı zaman zaman.semih çok kötü serbest atış attı.adam hepsini atsa maç uzatmaya gidiyordu düz hesap.buna rağmen 33 yaşındaki de 20 yaşındaki de aynı hırsla topa saldırıyor,4 kısayla bile çıksak savunmamız diri kalıyor.tamamen tecrübesizliğe ve pota altında semih'ten başka sağlam adam olmamasına yenildik.25 rib ve 40 rib farkı her şeyi açıklıyor.keza bogdanovic'i savunacak adam bulamamamız da ayrı bir dramdı doğrusu.ersan olsa tecrübesi,fiziğiyle çok iyi iş çıkarabilirdi ve bu takım hem rusya hem de sırbistan maçlarından flaş galibiyetler alabilirdi.

    canınız sağolsun.milyonlarca dolar alıp poposunu kaldıramayan futbol takımımızın yerine tüm desteğimizi bu çocuklara vermeliyiz.türk basketbolunun geleceğini hidayet-mehmet döneminden beri böyle parlak görmemiştim.20-22 yaşında çocuklar avrupa şampiyonalarında maç sonu oynuyor bu işler kolay değil.ufuk hocayı da çok sevdim,takımı hep diri tutmayı başarıyor,en azından ezilen bir takım yok.maç sonu tespitleri de hep doğru.

    teşekkürler 12 dev adam.umarım gidebildiğimiz en iyi yere kadar gideriz.

  • 25. got'un dizi sektöründe gelinen son nokta olması

    ulan develer beni dinleyin dizi sektorunde ulasilan son nokta kara simsektir. araba konusuyor bir kere.

  • 26. kabuğu soyulmuş domatesi kimse almak istemez

    tanım : hala ergen kafasıyla yorumlanan beyanat. bilmem kaç yüz entry domates muhabbeti dönmüş, envai çeşit sebze, meyvelerle karşılık verilmeye çalışılmış ama kimse de dememiş "bu adamların adına sempozyum düzenledikleri ibda külliyatı nedir?"

    ibda külliyatı : ibda-c lideri salih mirzabeyoğlu tarafından yazılan ve örgütün öğretilerini içeren külliyat.

    ibda- c : islami büyük doğu akıncıları cephesi (kısaca ibda-c), özetle büyük doğu fikriyatı çerçevesinde federatif yapılı bir islami devletin kurulmasını amaç edinmiş bir terör örgütü. 2003 yılından beri avrupa birliği'nin terör örgütleri listesinde bulunuyor. türkiye'deki eylemlerinden bazıları; birahane ve içki satan işyerlerine, parti binalarına ve derneklere, patrikhane ve kiliselere, yine giyim mağazası, sinema ve banka binalarına bombalı saldırı ve molotof kokteyli atma...

    salih mirzabeyoğlu : gerçek adı salih izzet erdiş olan, örgütte "komutan" olarak anılan bu kişi, 1998 yılında “anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak" suçundan yargılandı ve 2001 yılında idama mahkum edildi. idam cezası 2002 yılında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına, 2004 yılında ise ağır hapse dönüştürüldü. temmuz 2014'de "cemaat bizi bilerek cezalandırdı/kumpas kurdu" furyasında araya kaynatılarak, istanbul 14. ağır ceza mahkemesi tarafından, "daha önce atfedilen ithamların yersiz olduğuna ve anılan şahsın söz konusu suçlamalardan aklandığına hükmedilerek" tahliye edildi.

    yorum : bu adamlar uzaydan gelmedi. söyledikleri kırk yıldır aynı, sen yeni duymuş olabilirsin. amerikayı yeni keşfetmiş gibi tepki vermeye gerek yok. onlar söyledi diye de kimsenin domates yerine koyulduğu falan da yok. artık bir de şunu kabul edin arkadaşlar, siz izmir, ankara, istanbul'un elit semtlerinde, seçkin okullarda okuyup bu tarz insanlarla ve söylemlerle hiç muhatap olmamış olabilirsiniz. onun için bu tarz söylemleri duyunca sanki lordlar kamarasında 5 çayı içerken duymuş gibi ağzınızdan sütlü çayınızı püskürtüyor da olabilirsiniz. bu açıklamayı yapan ve bu potansiyelde yetiştirilmeye müsait neredeyse koca bir %50 var (belki de daha fazla). bu durum bu ülkenin ve özellikle anadolu'nun acı bir gerçeği. acizane tavsiyem bu insanlarla aynı ülkede yaşadığınızı kabul edin ve bu insanları bu hale gelmeden, modern ve fen bilimleri ile eğitip nasıl çağdaş birer birey yapabiliriz diye kafa yorun. yoksa ülke bir ırak, bir suriye olana kadar buradan yazıp durusunuz "ay böyle bişey olabilir mi, ay nasıl olabilir" diye. diğer seçenekleriniz ise; ben bunlarla yaşamak zorunda değilim diyerek başka ülkeye gitmeniz veya onların da dediği gibi ben niye gidecem onlar gitsin diyerek, iç savaş sonrası sağ kalanlarla kendi coğrafyanızda "onlarsız" istediğiniz devleti kurmanız.

    asıl dikkatinizi çekmek istediğim husus şudur; geçtiğimiz günlerde hizbullah'ın uzantısı hüda-par "artık devlet doktrinin değişmesi gerektiği" konusunda bir açıklama yapmıştı. son günlerde ise menzil tarikatı üzerinden bir şeyhler-dervişler, tekke-zaviye muhabbetidir dönüyor*** . şimdi de ibda-c gibi örgütlerin sempozyum düzenlemeleri. (bu arada bu sempozyum bir yıl önce 24-25 haziran 2016 tarihlerinde bağlarbaşı kültür merkezi’nde yapıldı ama tartışması bugün yapılıyor ne hikmetse). arada orakla metal atatürk heykelini yıkmaya çalış(tırıl)an meczupları saymıyorum bile. 28 şubat'ın en önemli dayanaklarından birinin ibda-c olduğunu hatırlatmak isterim. salih mirzabeyoğlu'nun hapisten çıkmasını da sıradan bir olay olarak görmeyin. bu ismi aklınızda tutun.

    şimdi; eğer bunlar kontrollü bir şekilde algı oluşturmak adına uç verilerek yapılmıyorsa, geçmiş olsun, ülke artık her türlü terör örgütünün, tarikat ve cemaatin at koşturduğu bir yer haline gelmiştir. yakında da birleşip halifelik ilan etmeleri kaçınılmaz.
    yok eğer birileri tarafından "kontrollü" şekilde algı oluşturulmaya çalışılıyorsa, bu sefer 28 şubat'a 15 temmuz'a rahmet okutacak günler sizi bekliyor demektir. bu sefer akp'li olmak da sizi kurtaramayacak. ben akp'ye oy verdim ama hiçbir cemaat, tarikatla, terör örgütüyle işim yok demek de fayda etmeyecek. neyse, hele şu tasfiyeler bi başlasın bakalım sonu nereye varacak.

    ***[bu adamlar da 10 yıllardır bu şekilde yaşıyor, sağlık bakanlığını ele geçirince mi islamın ve cumhuriyetin ruhuna aykırı hareket etmiş oldukları aklımıza geldi. yani diyorsunuz ki; bana bulaşmadan kendi hallerinde istediklerini yapabilirler. memur, polis, asker olmasınlar, sokakta göz zevkimi bozmasınlar, benim istediğim gibi konuşup davransınlar isterlerse helvaya tapabilirler. de işte o öyle olmuyor güzel kardeşim. en azından 100 yıldır olmadı. geldiğimiz nokta ortada. bi 100 yıl daha tecrübe etmek istiyorsan o senin bileceğin şey. tıpkı senin gücü ele geçirince onları ezmeye çalıştığın gibi onlarda gücü ele geçirip seni ezmek istiyorlar. bu kısır döngü bitirecek şey ise karşılıklı yaşam tarzına saygı ve bu insanlara "özgürlük" ve "demokrasi" kavramlarının öğretilmesi. kültürel, dini ve sosyal baskıdan uzak, ideolojik olmayan (devlet ideolojisi dahil) eğitim verilmesi. hayatında hiçbir zaman birey olamamış, yıllarca beyni yıkanmış bu insanlardan 30 yaşından sonra özgür düşünmelerini beklemek boş iş]

  • 27. melih mahmutoğlu

    cahillerin üzerinden obradovic'e laf söyleyecek kadar akılsız olduğunu gösteren oyuncu. hiç anlamıyorsunuz değil mi basketboldan?
    kenan sipahi, bogdanovic yüzünden kesilmiş falan. bogdanovic yokken, kenan, değil bebek bogdanovic, o dönem avrupa'da oynayan en iyi amerikalı olan bo mccalebb'in önünde ilk 5 olarak oynuyordu. maç ne zaman sıkışsa oyuna giriyordu. neden? çünkü kenan drive eden, oyun görüşü olan, perimeterde savunma yapan ve daha önemlisi şut attığı zaman sokabilen bir oyuncuydu. kenan, 18 yaşında bu takımın ilk 5 oyuncusu idi.
    sonra ne oldu? kenan'ın bileği kırıldı. o sezonun geri kalanında olmayan kenan ertesi sene gene 1. guard olarak şans buldu. fakat şutu zayıflamış, artık drive edemez olmuştu. nitekim o sene önce yerini hickman'a kaptırdı sonra sloukas gelince takımdan gönderildi. o çok beğenilen ufuk sarıca'nın bile tercihi olmadı. zira basketbolu biraz bilen kişi, sadece savunması var diye bir oyun kurucu oynatmaz. oyun kurucu bir takım en önemli parçasıdır, doğru karar vermesi gerekendir, lazım olduğu zaman skoru tek başına üstlenmesi gereken oyuncudur. zaten adı "point guard" olan birinden bahsediyoruz. görevi sayı üretmek veya sayı üretilmesini sağlamak olan bir oyuncu sadece savunma yapıyor diye kimse tarafından tercih edilmez. ve edilmiyor da. ne doğuş, ne kenan. en ufak hedefi olan hiçbir takımda ana oyuncu olamaz. çünkü bir oyun kurucunun yapması gereken hiçbir şeyi şu an yapamıyorlar.
    ufuk sarıca da o dar beşiktaş kadrosunda oynatmadı. ortalama süresi 10 dakika olan bir oyuncu kenan. playoff'ta önündeki guard sakatken 17 dakika oynamış bir oyuncu. beşiktaş gibi, 3. sınıf oyunculardan kurulu takımda 10 dakika oynayan oyuncu mu, fenerbahçe'de oynayacak?

    http://basketbol.tblstat.net/pd.asp?p=1948

    kimse gerizekalı değil. kenan 18 yaşında vaad ettiklerini şu an vaad edecek olsa, beşiktaş gibi 3. sınıf takımda 10 dakika oynayan oyuncu olmaz, avrupa şampiyonu fenerbahçe'nin ana oyuncusu olurdu. sloukas'a ihtiyaç olmazdı. ha bir gün o seviyeye gelirse, gene 3. sınıf takım olan beşiktaş'ta kalmaz, fenerbahçe'ye gelir. rolünü alır, takımı sürükler. kenan'ın oyun vizyonu en az sloukas kadar var, ve dixon'dan oldukça fazla. fakat geri kalan noktalarda çok eksik.

    melih de fenerbahçe'de ihtiyaç anında oynayan bir oyuncu. sorun şu ki, siz yeteneksiz türkiye kadrosuyla, avrupa şampiyonu fenerbahçe kadrosunu karşılaştıracak kadar akılsızsınız.
    avrupa şampiyonu fenerbahçe takımı, o kadroyla şu turnuvada oynasa, ispanya dışında her takımı rahat rahat yenip finalde ispanya ile oynar.
    melih türkiye kadrosu için en iyi sutorlerden biri olabilir, ana opsiyon olabilir. fakat fenerbahçe'de melih'in yaptığı işi yapacak tonla oyuncu var.
    fenerbahçe her pozisyonda sağlam sutorlerin oynadığı bir takım. antic, datome, bogdanovic, sloukas, dixon ve james dahi melih kadar şut atıyor bu takımda. kalinic dahi atıyor. üstelik bu isimlerin tamamı melih'ten daha farklı işleri de yapıyor.
    melih de buna uygun olarak gerektiğinde süre alıyor. takımın geri kalanı şut sokamadığı zaman oyuna giriyor ve 2 şut ile maçı açıyor.
    gerektiğinde süre alıp, beklenen katkıyı verdiği için de obradovic ondan vazgeçmiyor.
    basketbolu bilmeden aptal aptal yorum yapmak yasaklansın.

  • 28. bedelli askerlik

    bedelini, askerde geçireceği süreyi ülkesi ve milleti için çok daha faydalı işlerde geçirmeyi isteyen vatanseverlerin ödemek istediği, vatan hizmetini sadece askerlik yapmak olarak gören zibidilerin anlayamayacağı askerlik türü

  • 29. kapıları açın masrafları biz karşılayacağız

    cebinden veriyosun di mi reis? yanlış olmasın.

  • 30. yabancı kuralı gelecekse beinsports'u iptal et

    beinsports'u iptal ettirmek yetmez, türk futboluna para kazandıracak en küçük eylemde bulunma! diyerek desteklediğim kampanya. nasıl ki bir devlet memuruyla tartışma yaşayınca 'maaşını ben veriyorum' diyoruz, nasıl telefona internete her ay fatura öderken kötü hizmet alınca burada rezalet başlığı açıp verdiğimiz paranın karışılığını bekliyoruz, aynı şekilde futbol için de hakkımızı aramak ve üründen memnun değilsek o ürünü almamak veya mümkünse yerine başka bir ürün almak yapmamız gereken şey. burada bu başlıkta bu entryi okuyan herkesin fark etmesi gereken bir şey var, futbolcuların da, muhabirlerin de, yorumcuların da, hakemlerin de maaşını biz ödüyoruz. bu sistemi çeviren para topraktan çıkmıyor, futbolu seven bizim cebimizden çıkıyor. sadece beinsports abonesi olmak değil, maç sonrası yorum programlarını dinlemek, spor kanalında tuttuğumuz takımın o gün antrenmanda nasıl çalıştığını kaç futbolcunun takımdan ayrı koşu yaptığı haberini izlemek, spor gazetesi alıp okumak, takım ürünü veya forma almak, internette gazatelerin spor sayfalarında gezinmek, twitter'da instagram'da takımların futbolcuların gönderilerine yorum yapmak, beğenmek bile bu futbol pastasına bir katkı sunuyor, az veya çok. eğer yine yabancı sınırı gelip de hak etmeyen futbolcular, sırf türk vatandaşı diye normalde olması gerekenden yani avrupa piyasasından kat kat fazla bonservis veya maaş alacaksa ve bu da yine tüketici olarak benim cebimden çıkacaksa kusura bakmasınlar da ben enayi değilim. nasıl bakkaldan aldığım sakızı bile beğenmezsem başka bir marka sakız alabilirsem her yıl yüzlerce belki binlerce lira verip aldığım, her hafta saatlerimi ayırdığım futbol ürününü beğenmiyorsam bunun yerine başka bir ürün alma veya hiç almama hakkına sahibim. futbolu seviyoruz, sürekli konuşuyoruz, zamanımızı ayırıyoruz ama bağımlısı değiliz. türkiye ligi olmadan da yaşayabiliriz, hayattan keyif alabiliriz emin olun. şampiyonlar ligi diye bir organizasyon var süper, premier league çok zevkli, el clasico seyretmek çok keyifli, iki yılda bir avrupa kupası, dünya kupası yapılıyor ne hoş. beinsports'a para kazandıracaksam da bunlar için ödeme yapmayı tercih ederim. onu da yapmak istemezsem internet diye bir şey var, süper. istediğin maçın bedava yayınını bulabiliyorsun.
    sözün özü futbol bir ürün, tüketicisi de biziz. ekonominin basit arz talep kuralı burası için de geçerli. premier league'e, şampiyonlar ligine erişebilirken sırf takım tutuyorum diye dibine kadar siyasete bulaşmış, keyif heyecan ve umut vermeyen, işine saygı göstermeyen kendini geliştirmeyi düşünmeyen futbolcuların, antrenörlerin, yöneticilerin yer aldığı türk futbolunun sponsoru olmak zorunda değiliz. internette iki cümle yazarken bile türkçenin ırzına geçen, ne dediği anlaşılmayan, profesyonel sporcu olmasına rağmen 10 kilo fazlası olan veya göbeği olmasını sorun olarak görmeyen futbolculara sırf türk diye tuttuğumuz takımın verdiği ederinin üç katı fazla maaşın kaynağı olmak zorunda değiliz. ben kendime güveniyorum, bu sisteme geçilirse daha önce saydığım, türk futboluna 1 kuruş da olsa para kazandırabilecek her eylemi sonlandırabilirim. belki geneli düşününce milyonda bir bile etkisi olmayacak ama benim birey olarak elimden gelenin tamamı bu. futbolu seven herkesin de, seyrettiği şeyden memnun değilse bir şekilde tepkisini ortaya koyup eyleme dökmesi gerektiğini düşünüyorum. kaybedeceğimiz şey zaten yıllardır bize sunulan ve bence haketmediğimiz kötü ligimiz.

  • 31. aydın'da çekilen kızlı erkekli zikir

    bana maziyi hatırlattı.

    yer: düzce
    yaş: 20

    askere gitmeden önce helalleşmek için düzce'ye memlekete gittim. hem 1 hafta kadar kafa dinlerim, hem de askerliğin stresinden kurtulurum dedim. amacım bünyemi resetlemekti.

    4. güne girdik. dayı oğlu yanıma gelip '' seni bir yere göt vecem '' dedi. '' nereye götüreceksin'' dedim. '' sübiriz'' dedi. halen sürpriz diyemez mal. kelimeleri hep yanlış söyler.

    çıktık akşamın karanlığında köy yoluna yürüyoruz. tabi benim aklımda seks var, acaba diyorum beni sevişmeye mi götürüyor? sürpriz bu mu? askere gitmeden önce seviştirecek mi beni diyorum. yolluk mu yapacak diyorum. iyice meraklanınca; '' söyle adamı çatlatma bak gelmem he '' dedim. olum sübirizi bozeyan ama dedi. banane söyle dedim. öyle deyince '' peki madem zikiğe gideyaz '' dedi.

    geri zekalı ben de onu zikişe gidiyoruz anladım. kelimeleri hep çok acayip söyler.

    o an sevinçten adama sarılacağım resmen. dayı oğlu sonradan sofi olsa da '' sonunda tekrar imana geldi puşt'' diye düşünüyorum. dostluk, akrabalık, kardeşlik bu işte oğlum diyorum.

    neden heyican yabıtın lan dedi. hiçççç dedim. '' şu çeşimeden abidest alalum '' dedi. ne ne neyy dedim. yap dediğimi dedi. neyse ıslattım ensemi, taradım saçımı çıktık yeniden yola yürüyoruz. köy yerinde abdest almadan sikiş olmaz mı acaba diye düşünüyorum. tamam dayı oğlu mal da, ben de az değilim hani.

    '' kimde olacak bu '' dedim.
    '' hatçe yengeleri taniyen mi? hani geçen geldüydüler büze, unların evde '' dedi.

    ulan düşünüyorum ben hatçe teyzeyi sikemem.

    kadının elinden damarlar çıkmış. kızı var bi tane 20'li yaşlarda ama o da evli, yani ben öyle biliyorum. aman dedim ya, bu da bana sübiriz olsun hehehe kim olursa olsun deyip vardık eve.

    geldik kapıya önünde ayakkabı dolu. bir sürü lastik ayakkabı, terlikler, çizmeler, ruganlar... dedim dayı oğlu normal mi bu? hep böyle kalabalık mı olur?

    çok özel bi gün böğün dedi, hinci tüm göy burda, hakkını verceğüz evelallah dedi.

    ulan buna can mı dayanır diye düşünüyorum.
    derken kapıyı sarıklı bir adam açtı. sakalları meme ucuna değiyor. dayı oğlu '' esselamun aleykum'' dedi. '' ve aleyna aleyküm selam'' diye karşılık verdi adam.

    ulan diyorum ne oluyor burada, bu nasıl bir prosedür. içeri girdim sağa sola bakıp karı arıyorum. hayatımda böyle fantezi görmedim ben. odaya girdim yerde oturmuş bir sürü adam var. hepsinin kafasında fes sıra bekliyor. ben halen işin sikiş boyutundayım ama bunlar altıncı boyuta geçmek için toplanmışlar. teypten ilahileri duyunca jeton düştü tabi. dişim kırılacak çenemi sıkıp dayı oğluna bakarken.

    '' nerısı lın bırısı hıh '' dedim.
    '' e dedük ya zikiğe gideyaz diye '' dedi.
    '' zikir mi '' dedim.
    ''evat'' dedi. haydi şurağa çömek.

    o gün hayatımda ilk defa zikire gittim. bağıra çağıra hu çektiler. hatta adamın biri kemerini çözüp sırtına sırtına vurmaya başladı. şak şak şak... inanılmaz sesler... 6. boyuta geçmeye çalışıyorlarmış. dışarıdan biri dinlese içeride büyük bir grup partisi var zanneder. şak şak şak, hu hu hu, şak şak şak, hu hu hu...

    ulan ne gündü. bi daha zikirmiş falan hiç işim olmaz.

  • 32. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    yani buraya bi seyler yazayim da belki benim gibi dusunenler de benimle dusuncelerini paylasir, konusuruz rahatlariz sanmistim. ama gercekten abazalarla dolmus bir hede. ızmirde uni kazananlari napacaksin be hocam. hemcinslerim neden boyle. sonra vay efendim erkekleri kalitesiz gosteren seyler , bu kizlar neden bizle sevismiyor, bak orospuya ona veriyor da bana vermiyor. benim derdim bu degildi ama bunu da bana dert ettiniz.

    cok sıkıldım a dostlar. en cok da anlasilmamaktan sıkıldım. seviyorum seviliyorum sevgilim de var. ama anlasilmiyorum. annem babam anlamiyor. kardesim anlamiyor. arkadaslarim anlamiyor. herkes hayat gayesi icinde kaybolmus kafasini kaldirip da etrafina bakmiyor. birbirlerinin dertleriyle ilgilenmiyor. ama kendi derdi oldugu zaman tum dunyayi ustune cekiyor. cok seviyorsun bunaltiyosun oluyor sevdigini sakliyorsun sen beni sevmiyorsun oluyor. agzimi da bozmadan iyi geldim ama su amini suyunu siktigim yerinde yetti artik. harbiden yetti. ben gitmek istiyorum .

  • 33. tek cümleyle ofsaytı anlatmak

    (bkz: burak yılmaz)

  • 34. 5 eylül 2017 iran suriye maçı

    kazanılması halinde türkiyedeki suriyelilerin sevinmemesi gereken maç. hoş bu onursuzlar sevinirler ya neyse.

    biz yine de bin kere söylediğimiz şeyi bir kere daha söyleyelim: bu milli takım ülkemizdeki hain vatansızların değil beşar esad'ın ve ülkesini ne olursa olsun terk etmeyen suriyelilerin milli takımıdır.

  • 35. az kişinin bildiği muhteşem kitaplar

    (bkz: kuran-i kerim)

    herkes duymus. herkesin dilinde lakin okuyan cok nadir. turkce versiyonunu bastan sona bir kez okuyabilirseniz, hayatiniza cok sey katacagina eminim.

  • 36. 1 sırada 3 öğrencinin oturduğu sıkış tepiş dönem

    ilkokul 1-2-3'e denk gelen karanlık dönemdir. o zamanlardan aklımda pek bir şey kalmamış fakat aklımdan çıkmayan sadece bir olay var o da iğrenç ötesi.

    kışın ortasında soğuk olduğu için camları açamıyoruz, sınıf mevcudu da 60-70 arasıydı galiba. birisi salmış sınıf nasıl leş gibi kokuyor ama bildiğiniz gibi değil. öğretmen bağırdı çağırdı en son dedi herkes birbirinin poposunu koklayacak kim yaptıysa bilelim dedi. arka sıralardan bir çocuk ispiyonladı hemen hocam memet yaptı aha burda diye. memetin yüzü kıpkırmızı,3 kişilik sıranın ortasında masanın altına saklanmıştı, bir anda sıranın altından çıktı ve hem ağlayarak hem koşarak sınıftan ayrıldı. koşarken de paçalarındaki parçalar koridorlara dökülüyordu. koku ve pislik yüzünden o gün 2 saat erken paydos ettik. başka da bir şey hatırlamıyorum zaten o dönemle ilgili.

  • 37. 50 yaşında top sakallı kel kimya öğretmeni

    tehlikenin kendisidir.

    (bkz: i am not in danger i am the danger)

  • 38. seni öldürmeyen şey güçlü kılar

    nietzsche' nin bu aforizmayı üfürürken fiziksel bir durumu düşündüğünü zannetmiyorum. bence adama boş yere kayıyorsunuz eğer anladığınız şey buysa. diğer türlü düşündüğümde yine doğru olduğunu düşünmüyorum o da ayrı mesele.
    seni öldürmeyen şey bir noktaya değin seni sertleştirir doğru. ama sertleşme dışta olur.
    içerinin halini kimse bilemez. sonra daha önce seni öldürmeyip güçlendiren darbelerden çok daha hafifini karşılarsın ve bir anda ne olduğunu anlamadan şirazen kayar. bizzat tecrübe etmedim ama örneklerini gördüm. "bu adamın başına daha ne gelecek acaba?" diye düşündüğüm, hayatın resmen ağzına sıçtığı ama yine de yılmadan devam edenlerde ip "inceliyor". ipi inceldiği yerden koparan şey bazen çok küçük bir darbe olabiliyor. sonradan keşke ilk darbede öldürseydi de yıkılan ağaç bu kadar büyümeseydi dedirtiyor. zira büyük ağaç yıkıldığında daha çok toz kaldırır.

  • 39. 1.90 yakışıklı kültürlü ins-snap kullanmayan erkek

    1.90 diye cümleye başlanarak nüfusun %90 ı zaten elenmiştir.

    degilse benim gibi snapchat ne halta yarıyor bir türlü anlamadım diyecek çok adam var.

    not: 10 yıllık yazılım geliştiriciyim.

  • 40. türkiye'de suriyeli istemeyen balkan göçmeni

    bazı annesi arap siki hayranı orospu çocuklarının zoruna giden balkan göçmeni, canımız, kanımız, kardeşimizdir.

    adam türk, türkiye cumhuriyetinde yaşıyor, vergisini veriyor ve karısını, kızına, canına her an yeltenebilecek suriyeli parazitleri ülkesinde istemiyor. yerden göğe kadar haklıdır. kaldı ki, balkan göçmenleri çalışkanlıklarıyla bilinen, tırnaklarıyla kazıyarak bu ülkeye katma değer sağlayan insanlardır. parazit suriyeliler gibi dilencilik, gasp, hırsızlık yapmadılar.

    ülkedeki 1 milyon suriyeli erkek arap ananı doyuramadı mı orospunun evladı ha? yetmedi mi lan ananın yedikleri piç? yüz kere söyledik, analarınız hala doymuyorsa yallah arabistan'a ama ne emmeye geliyorlar ne gömmeye amk.

  • 41. burak yılmaz denildiğinde akla gelenler

    o-<--<

  • 42. bitcoin

    (bkz: #70138211) no.'lu entryde kendimce olası risklerini sıraladığım commodity mi currency mi ne idüğü belirsiz dijital bir finansal üründür. bu bahsedilen kategorilere girmesi mümkün mü ? artık olmadığı konusunda giderek ikna oluyorum. nedenlerini ilgili entry'de bulabilirsiniz, yanlış bulduğunuz noktalar varsa düzeltme konusunda yardımcı olursanız mutlu olurum.

    bir kaç şey eklemek gerekirse, bitcoin ya da türevleri bir saadet zinciri değil. sebebi de çok açık; saadet zincirinin temel paradigması ' düşük risk yüksek getiridir.' yani sistemi kuran kişi size kesinlikle yüksek getiri sunar. halbuki sanal para dünyasında yatırımcı yüksek riske girdiğinin farkındadır ( en azından birazcık finans biliyorsa). o yüzden göz göre göre eşek gibi standart sapmanın olduğu bir piyasa için saadet zinciri denemez.

    bir kaç entry muhaabbet dönmüş bu paranın finans babaları tarafından manipüle edilip edilemeyeceği hususunda, gayet de edilebilir. malum blockchain'in yüzü suyu hürmetine biz bütün wallet ve transactionları görebiliyoruz. en büyük wallet sahibinde 510 mn usd'lik btc var, diğerleri de 200 300 mn usd şeklinde onu izliyor. makret cap her ne kadar 70 milyar usd olsa da en yüksek cüzdan hacmine sahip bu üç dört kişi piyasadan 1 2 milyar usd değerindeki btclerini aynı anda çekmeye başladıkları an gayet de panik satışlarıyla piyasayı kontrol edebilirler. bunun için marketin %50'lik kısmına sahip olmak gerekmiyor. yani btc piyasası toz pembe değil, spekülatörler tarafından kolaylıkla manipüle edilmeye, küçük balıkları yutmaya uygun bir piyasa. hele spk gibi kurumların yokluğunda bu kaotik piyasada bunu yapmak çok daha kolay.

    çin'in ico'yu yasaklaması hakkında konuşursak, bunun negatif etkisi btc için kaçınılmazdır. sebebi de yatırımcı psikolojisidir, çin'in ico'yu yasaklaması piyasada altcoin yaratılıp tüketicinin suistimal edilmesinden kaynaklıydı, eğer btc'de de spekülatörler volatiliteyi daha da arttırıp burada küçük yatırımcıları ezerse devletlerin de regülasyon silahını kullanması çok doğal olur. neticede vatandaşı korumak devletin görevi. bunu algılayan piyasa da doğal olarak btc ve altcoinlerde çıkış gerçekleştirdi. artıp azalacağı tamamen regülasyon gücü olan kurumların bu para türlerine karşı nasıl pozisyon alacağına bağlı.

    son olarak, btc ve altcoinler kesinlikle çok önemli ve göz ardı edilemez; ama böyle bir durumun olması bu varlıklar için fanatizm'e sürüklenmeyi zorunlu kılmıyor. maalesef sözlükte gördüğüm kadarıyla bu parayı eleştirenlere karşı inanılmaz bir tahammülsüzlük mevcut. iki eleştiri yapan kişi ' sığır' , ' cahil' gibi hakaretlere maruz kalabiliyor. türkiye için konuşursak bu paranın türkiye'de böyle fanatiklerinin olmasının en büyük sebebi bu btc ile uğraşan bazı yatırımcı ve yazarların psikolojileri. mesela bakıyorum türkiye'de bu parayla uğraşan insanlara (kayda değer bir kitle diyeli, kesinlikle herkes böyle değil), profil şöyle ; vasat ya da vasat altı bir üniversite okumuş, işe girse gene vasat ya da vasatın biraz üstü bir parayla başlayacak türkiye'deki emek piyasasında beklediğini bulamamış bir kitle. bu tarz insanlar doğal olarak zengin olma, üst sınıfa çıkma hayallerini böyle şeylere bağlıyorlar. genellikle çoğu piyasa mekanizmasından bihaber, gerekli uzmanlık altyapısı mevcut değil ve sıkı sıkıya bu umuda bağlılar. e böyle olunca da eleştiriler karşısında çok agresif bir tutum takınmaları doğal olabiliyor çünkü bu varlık üzerinden 5 10k para atarak çok zengin olabileceklerine inanıyorlar. azıcık biriktirebildiklei mevduatlar da belki bi kaç spekülatörün ciklet parası olup çıkıyor maalesef.

    arkadaşlar, mantıki zeminini oturtamadığınız hiçbir işe girmeyin; şahsen ben bu piyasadan çıktım çünkü mantığım almamaya başladı, umarım siz güzel paralara kazanırsınız.

    not: bu yazdıklarım btc düşecek manasına gelmiyor, belki yarın 5000, sene sonu 10000 olur. sadece demek istediğim btc'nin içinde bulunduğu trendlerin çok bir mantığa dayanmadığı ve sanıldığının aksine ilerde kullanılacak bir para birimi olmayacağı yönünde.

  • 43. interstellar

    şu anda atv'de yayınlanarak halkımıza ensest fikirlere empoze ediliyor! emperyalist güçlerin oyununa hemen son verilmesi gerek! buna dur demeliyiz!

  • 44. 1 milyon tl ile yapılabilecekler

    öncelikle istifa edilir.

  • 45. cedi osman

    serbest atıştan önce istiyorsa zikir çeksin sikimde değil. hatta akp'ye oy veriyorsa versin o da sikimde değil. rte yalakalığı yapmadığı seçim kampanyalarına katılmadığı yerli sporcu milliyetçiliği gibi bir çağ dışılığı savunmadığı sürece sıkıntı yok.

    çocuk basketbolu dışında gündem oluşturacak hiç bir şey yapmıyor. bu da bizim için yeterli. basketbolu dışında gündem oluşturacak malzeme arayanlar da art niyetli ve nefret kültürü ile yetişmiş kimselerdir.

    hem efes hem milli forma ile göğsümüzü kabartmıştır. cavs'ta da kabartmaya devam edeceğinden şüphem yok. gurur duyuyoruz kendisi ile. mehmet abisi ersan abisi gibi milli takımı unutmasın başka isteğimiz yok. zira bizim tutabildiğimiz destekleyebildiğimiz başka milli takımımız kalmadı maalesef.

  • 46. türk futbolunda yabancı sınırlaması

    boluspor bu sınırlama 14 iken fb'den 1 milyon euro'ya yedek kaleci trasnfer edebiliyordu. eğer bu sınır 5 - 6'ya düşerse boluspor yedek kaleci için fb'ye 4 - 5 milyon euro ödemek zorunda kalacaktır.

  • 47. freddie mercury

    bugün doğum günü olan efsane adam. kendisine öteden beri hayranımdır. eskiden odamda posterleri falan vardı.
    çok sesli rock müziğin ekolüdür. sesi çok ince ve çok kalın ses aralığında rahatlıkla gidip gelir. ayrıca her ruh haline göre şarkısı bulunur. depresyona mı girdin aç bir melancholy blues, için içine sığmıyor mu aç bir don't stop me now, tuttuğun takım mı kazandı we are the champions*

    o değil de önceden 5 eylül'de birçok yerde freddie mercury özel programları olurdu. şu an fellik fellik arıyorum ama bulamadım henüz. istanbul'da olup da 5 eylül için freddie mercury konseptli bir mekan ismi ya da etkinlik bilen varsa lütfen yeşillendirebilir mi? hem belli mi olur belki beraber gideriz.

  • 48. bogdan bogdanoviç

    https://www.instagram.com/…n-by=bogdan.bogdanovic13

    böyle de bir adamdır kendisi. bizler takımını ve takım arkadaşlarını böyle sahiplenen, işini layıkıyla yapan ve kendisine verilen değeri baş tacı yapan, karakterli sporcuları seviyoruz işte.

    bu çocuğun bir yabancı olarak fenerbahçe'ye gösterdiği değer ve kazandırdıklarıyla, ozan tufan'ınki kıyaslanabilir mi hiç. işte bu yüzden futbola yabancı sınırlaması getireceklerine, türk futbolculara karakter sınırı getirsinler.

  • 49. narcos

    adamın kare kökü. kesinlikle başrol olmalıydı... böyle bir rol kesimi yok. sanırsın ki godfather şerro. nefis oyuncu, nefis performans... keşke reisin new yorktaki işlerini anlatan bir spin-off çekilse...

    ilk iki sezonun üzerine çıkamayan fakat zevkli geçen 3. sezonuyla kendini izleten dizi. sonraki sezon (bkz: el chapo) hikayesi olacak yüksek ihtimal ve günümüze daha yakın bir öykü izleyeceğiz. dişinizi sıkın 3. sezon, 5. bölümden sonra başlıyor.

    --- spoiler ---

    gay reisin kliseye giriş sahnesi neydi öyle yaa... bir kaç kere geri alıp izledim. alkışlıyorum. * *
    yoğun ilgi üzerine sahne
    --- spoiler ---

    ayrıca ajanlardan birinin wu-tang'ten, red hot chili peppers'a uzanan tshirt zevki gözlerden kaçmadı. güzel detaydı.*

  • 50. sedat peker

    ibne olduğunu biliyorduk da, gay olduğunu bilmiyorduk.