orjinaline uygundur. şimdi gelip buraya saydıracaklar. kızkulesinin kule kısmı betonarme olarak 1940 restorasyonunda hatalı şekilde yeniden yapılmıştır. orjinali ahşaptır.
bak betonarme diyorum. bizans yapısında diyorum.
siz yine de saydırın tabii.
edit: başarılı bir restorasyondur. kule orjinal malzeme ile aslına uygun restore edilmiş, zemin kat yapısındaki muhdes ekler ise uzaklaştırılmıştır. muhalif olmak bilip bilmeden atıp tutmak değildir. ben de muhalifim ancak eleştirilerimi mantıklı zemine oturuyor mu diye tartıyorum.
mimarbasi11 profili
-
kız kulesi'nin yeni hali
-
eren bülbül
linç edilmek pahasına yazacağım.
kalbimizdedir, yitip giden bir candır. ancak iyi ki "vardı." artık yok. "iyi ki varsın" demekte geç kaldık.
çünkü 15 yaşında bir çocuğu teröristlerin yaşadığı evi göstermek için çatışma bölgesine götürdük. o çocuk vuruldu ve öldü. eren'in yaptığı şeyi kahramanlık olarak görmek doğru ancak bununla övünmek yeni erenler'in ölümüne sebep olacaktır. çünkü adım gibi eminim ki eren olayın ciddiyetinin farkında değildi, o anki olayı da heyecanlı ve arkadaşlarına anlatacağı bir şey olarak görüyordu. onun için oyunun bir tık üstü bir "eğlence"ydi.
teröristler, insan öldürür. bunu değiştiremeyiz. ama teröristlerin olduğu bir ortama sen devlet olarak ufak bir çocuğu yer göstermesi için götüremezsin. götürmemelisin. kahramanlık hikayesi ardında bu muazzam skandal gözden kaçırılmamalı, sorumlular cezalandırılmalıdır.
bir de hemen berkin elvan diyecekler için berkin elvan'ın durumu bundan bağımsızdır. "protesto" anayasal bir haktır ve çoluk, çocuk gidebilirsiniz. polis de sadece sizin barışçıl bir şekilde protesto edebilmeniz için önlem alır. bundan sonra berkin elvan taş attıysa, küfür ettiyse eren ile aynı statüdedir. çocuktur. onun için de bu eğlencedir, anıdır. ne eren yaptıklarının bilincinde bir yetişkindir, ne de berkin. ikisi de çocuktur. ama aktif bir çatışma bölgesine bir çocuğu bile isteye götürmek içişleri bakanından oradaki sorumlu personele herkesin istifasını gerektiren bir skandaldır.
teröristi kadın, erkek, çocuk öldürdüğü için yadırgayamazsınız, terörizmin naturası budur zaten. bu sebeple eren bülbül'e kurşunu terörist sıkmış, devletimiz öldürmüştür. savaşmamız gereken de teröristler ile birlikte çocukları öldüren bu skandal kararlardır. -
4 temmuz 2018 büyük alkol boykotu
daha gerçekçi bir eylem için tarih aralığı belirtilmesi fikriyle ilk etapta; 04 temmuz 2018 ile 04 ağustos 2018 arasında sabret ve tüketme!
üst edit: herdemmuhabbet ve emirov güncel fiyat listelerini gönderdi. unutma, bu liste yalnızca 6 ay sonraki yeni zama kadar geçerli.
işte o liste-yüksek alkollüler
işte o liste-biralar
sahi, yeter diyeceğin o nokta kaç 6 ay sonra gelecek?
şunu da unutmayın lütfen. amerika'ya atarı bile alkol üzerinden yapıp, bizim paramızı alma derdindeler.
amerika'dan ithal ürünlere ek vergi. şampiyon %70 ile viski
twitter hashtag önerilerini paylaştı bir kaç arkadaş. aktarıyorum:
#adaletlivergi
#vatandasayikol
#buyukalkolboykotu
eğer vurucu bir grafik-görsel de hazırlayabilen olursa paylaşabiliriz.
--------
arkadaşlarımız arasında başlattığımız boykottur. #pınarürünleriboykot kampanyasının başarısı da ortada.
3 temmuz 2018 ötv zammı ile açıkça ortaya konmuştur ki, bu ülkenin bütçesi adaletli vergi sisteminden değil; benzin, alkol ve tütün ürünleri üzerinden finanse ediliyor. benzin mecburen kullandığımız ve şu anda alternatif üretemeyeceğimiz bir kalem. ancak günlük yaşamda kullanılan ötv'li ürünler öyle değil.
2017 bütçesinde, ötv'den gelen gelir %24'e ulaşmış. yani bu ülke bütçesinin 4'te 1'i; zamanında kdv yerine çıkarılacağı söylenen bu vergiye dayandırılmış durumda, ancak hem kdv hem ötv yürürlükte.
alkol oranı %45 olan 70’lik rakıda aracı kârı dahil 28,50tl olan fiyat; ötv 67,10tl, kdv 17,20tl ile vergiler dahil 112,80tl olmuştur. yani ürün fiyatına göre vergi oranı %258’den %296’ya yükselmiştir! ve bu zam her 6 ayda bir artacaktır. biz dur diyene kadar!
demek oluyor ki bu ülke çoğunlukla şu anda ezilen, hor görülen, terörist ilan edilen kesimden gelen gelirle finanse edilmektedir. meyve suyu, maden suyu gibi kalemlerdeki ötv, muhafazakar olmayan kesimden elde edilen vergi kalemlerine göre oldukça düşüktür ve etkilenmeyecekleri seviyededir. dolayısıyla kimsenin umrunda değiliz. yat ve pırlantada "özel" tüketim vergisi olmamasından bunu anlayabilirsiniz.
ben kendi adıma bugünden itibaren başta alkol ve sigara olmak üzere ötv'ye dahil ürünleri mümkün mertebe kullanmayacağım. çünkü artık canıma yetti.
haklı olarak, "onlar da bunu istiyor" endişesi var. tam tersi. bütçenin yüzde 25'ini oluşturan bir kalemin kesilmesini, hele ki böylesi bir dönemde kimse tolere edemez. inadına, yaşam tarzımızdan taviz vermeyeceğimizi bildikleri için tüm yükü sırtımıza yüklemiş durumdalar. dolayısıyla yüksek ötv'li bu ürünlerin tüketimine bir süreliğine ara veriyoruz. evde dahi üretsen 40 liraya üretilebilecek bir ürüne, fabrikasyon olmasına ve maliyetlerinin çok düşmesine rağmen 120 lira vermiyoruz.
peki dayanamayanlar ne yapabilir?
-viski, rakı, votka gibi yüksek alkollü ürünleri mümkün mertebe yurtdışına gittiğimizde ya da giden arkadaşlarımızdan tedarik ediyor, yapabiliyorsak evde üretiyoruz. her arkadaş gurubundan 1 kişi bunu yapsa masraflar paylaşılabilir.
-bira gibi düşük alkollü ürünler için evde üretimi tercih ediyoruz.
-ben kullanmıyorum ama sigara kullananlar yine yurtdışından karton alma ya da sarma kullanmaya başlıyor.
4-5 aylık bir protesto süreci en azından bu konuyu bu sektörden ekmek yiyen insanlar, meyhaneler, birahaneler, tekeller, rakı-balık mekanları, oteller, turizmciler ve firmaların gündemine taşıyacak ve önlem almak zorunda bırakacaktır.
ben bireysel olarak bu boykotu sürdürmekte kararlıyım. çünkü paramla beni terörist olarak gören kesimi beslemekten yoruldum.
katılıp, katılmamak size kalmış.
edit: boykot alkol özelinde açılmış olsa dahi ötv içeren kısılabilecek tüm ürünleri kapsamaktadır. alkol kullanmıyorsundur ancak meyve suyu kullanıyorsundur; o zaman meyve suyunu azalt, maden suyunu azalt, daha az benzin al daha çok yürü. sigarayı bir süre bırak. ekonomi dediğimiz şey sensin, senin harcamaların.
edit-2: ötv ile öiv karışmış. ötv, kdv'nin yerini alması planlanan bir vergi olarak çıkarılmış. ancak pek tabii şu an ikisi de yürürlükte. düzelttim, uyarısı için mistosilo'ya teşekkürler. -
e-devlet alt-üst soy bilgisi sorgulama
bu başlık vesilesiyle insanlarda aile ağacı kavramı yeniden ortaya çıkmış, kimi neden ailesinin 3 kuşak öncesini bilemediğini sorgulamaya başlamış, kimi "aaa biz buradan mı gelmişiz?" diye şaşırmış, türkler kürt, kürtler türk, ermeniler laz, göçmenim diyenler yozgatlı çıkmış. ancak pek az kişi farketmiş ki, tarihler en fazla 1800'lerin başına kadar gidiyor. iyi ama niye?
merak edenler için biraz bu konuyu anlatmaya karar verdim. hazırsanız başlıyoruz.
tarihler 20 temmuz 1785'i gösterdiğinde, 60 yaşındaki birinci abdülhamit ile zevcesi nakşidil valide sultan'ın bir erkek evlatları olur. bu el kadar evlada mahmut adını verirler nedense. mahmut diye bebek mi olur? neyse... ancak abdülhamid vicdanlı bir padişahtır, 1787 yılında ruslar'la yapılan savaşta kaybedilen özi kalesi ve katledilen onbinlerce asker-insan kendisini o denli üzer ki felç geçirir. bu olaydan kendisi hatt-ı hümayun'da şöyle bahsedecektir.
"özi'nin düştüğü takriri âlimallah beni yeniden kederlendirdi; bu kadar müslüman erkek, kadın, küçük ve büyüğün kâfir elinde kalması beni mahzun eyledi. yarab! sen mâlik'ül mülksün. senden niyazım, ölmeden bu beldeleri tekrar müslümanların eline geçtiğini bana göster."
ancak göremez. 7 nisan 1789 yılında vefat eder. küçük mahmut (gerçekten sevimlileştiremiyorum ismi) henüz 4 yaşındadır. bundan sonra osmanlı çalkantılı bir game of thrones dönemi geçirecektir. önce amcası birinci abdülhamit'e, babası öldüğünde 13 yaşında olduğu için tahtı kaptıran üçüncü selim tahta oturur. yeniçerilerin desteklediği kabakçı mustafa isyanı ile indirilir. ardından bu isyanı alttan alttan, hatta alenen destekleyen dördüncü mustafa yeniçerilerin yardımıyla tahta oturur. ancak onu da yine üçüncü selim yanlıları, yeniçerileri pek sevmeyen alemdar mustafa paşa'nın yardımıyla tahttan indirir ve yerine bizim mahmut tahta oturur. kendisine yardımcı olan alemdar mustafa paşa'yı da sadrazamı yapar. tüm bu olayların ortak noktası ise, evet bildiniz, yeniçeriler'dir.
üçüncü selim'in kurduğu nizam-ı cedid ordusu ile sonlarının yaklaştığını anlayan yeniçerilerin giriştiği bu ayak oyunları, isyanlar, tanık olduğu katliamlar ikinci mahmut'un öyle psikolojisini bozmuştur ki, tahttan indirilen dördüncü mustafa'yı yeniçeriler kendisini öldürüp tekrar tahta geçirmesin diye boğdurur. yeniçeriler ile arası limonidir ve hep tetikte olması gerekmektedir. tam 18 senesi ölüm korkusuyla geçer.
ikinci mahmut tüm tanık olduklarının sonucu yeniçerilerin tehlikesini iyice farketmiş, bu sebeple zorunluluktan reformist olmuş bir padişahtır. tüm işlerinde artık atı alıp üsküdar'ı geçmekle uğraşan batıyı örnek alır. yaptıkları saymakla bitmez ve o siyasi çalkantılı dönemde bunlarla da uğraşması ve siyasi zorlukların üstüne halkı karşısına almak pahasına yaptıkları inanılmazdır.
yayınladığı kıyafet nizamnamesi ile sarık, kavuk ve biniş giyilmesini yasaklar; ceket, pantolon ve fes giyilmesi kuralını getirir. kendi de sakalını kısa keserek modern kıyafetler ile halkın içine çıkar. portrelerini yaptırarak devlet dairelerine astırır. devlet ve saray teşkilatında geniş ölçüde değişiklik yaparak tımar sistemi, enderun ve divan-ı hümayun’u lağvedip çeşitli bakanlıklar ve meclisler kurar. topkapı sarayı'nı terk eder, batılı tarzda döşenmiş beylerbeyi sarayı ve çırağan sarayı'nı yaptırır. böylece hanedanın meşhur boğaz sefaları da başlar. ilk posta teşkilatını kurar ve osmanlı tarihindeki ilk resmi türkçe gazete olan takvim-i vekayi onun döneminde yayımlanır. tanzimat fermanı'nda da katkısı vardır.
fakat şüphesiz bir tanesi vardır ki hepsinin önüne geçer. vaka-i hayriye. yani hayırlı olay. avrupalı tarzda giyinen eşkinci ocağı 11 haziran 1826'da eğitime başladıktan yalnızca 3 gün sonra yeniçeri ocağı ayaklanır. düşünün öyle bir kanserdirler. ikinci mahmut tarihte belki de o güne kadar emsali görülmemiş bir şey yapar. sancak-ı şerif'i çıkararak halkı kendi ordusuna karşı savaşmaya çağırır. pek tabii biri hariç tüm ocaklar padişaha sadakatini bildirir: yeniçeri ocağı
18 yıldır sabrettiği gün gelmiştir. 1 gece sonra, yeniçeriler her zamanki özgüvenleriyle kışlalarının içinde uyurken kafalarına toplar yağmaya başlar. çıkışlar tutulmuştur. tarihin bir döneminin efsane askerleri, tarihin sahnesinden kanlı bir şekilde silinir. 6000 yeniçeri ölür, 20000 isyancı tutuklanır. osmanlı'nın derin devleti yok olmuştur. osmanlı kanserden kurtulur ama sonraki zamanlar gösterir ki önemli bir gücünü de kaybetmiştir. çoğunluğu devşirme olan yeniçeriler'in sonu, osmanlı içindeki bağımsızlık hareketlerini de hızlandırmıştır.
14 haziran 1826'da, o kanlı geceden 1 gün sonra, yeni, batılı, modern ama müslüman bir ordunun kurulduğunu ilan eder padişah. asakir-i mansure-i muhammediye, yani "muhammed'in zafer kazanmış orduları".
işte bizim o ilk dedeler devreye burada giriyor.
ikinci mahmut yeni kurulan orduya asker, içi boşalmış hazineye de vergi toplamak için "benim tebaam kaç kişi ola ki?" der. 1831 yılında osmanlı'daki ilk nüfus sayımı gerçekleştirilir. bu sayımda sadece erkekler sayılmıştır.
yani elindeki en eski tarih 1830'lardan daha sonra başlıyorsa muhtemelen büyük büyük anneannen erkeklerin sayıldığı o evdedir ama gelin olduğu için sayıma dahil değildir, büyük büyük baban askere elverişli değildir ya da o tarihte bir göç, mübadele sonucu nüfusu kesintiye uğramış, yeni başlamıştır. bugün de bu sistem devam etmektedir esasen. evlendiğinde kadının soykütüğü erkeğin kütüğüne bağlanır, taşınır. yani baba, babanın babası vb. üzerinden çok rahatça ilerleyebilirken anneannenin kızlık soyadı, onun annesinin kızlık soyadı, onun annesinin kızlık soyadı hep farklı olduğundan taramak zorlaşır.
avrupalılar kilisede vaftiz olur, bu tören esnasında da kişi kiliseye kaydedilir. pazar kiliseye gelmeyenlere "bu pazar seni kilisede göremedim john?" denir. bu yüzden çok yer değiştirmemiş bir hristiyan 600-700 sene çok rahat eskiye kadar tarayabilir ailesini.
biz ise soylu değilsek, önemli bir memur değilsek, bir gayrimüslim locasına kayıtlı değil ya da önemli bir suç işlememişsek ancak padişah ikinci mahmut'a asker lazım olduğu o güne kadar atalarımızın izimizi sürebiliriz. çünkü devlet dirin para ederse, ölün cenk ederse seni var sayar.
nasıl kandırdım ama sizi? bir cümlelik bilgi için osmanlı'nın 40 senesini öğrendiniz köftehorlar, yine iyisiniz hadi.* -
dayakçı üniversiteli kızlara 10'ar yıl hapis
kavga için 10 yıl verildiğini düşünenler var sanırım. cezadaki en büyük kalem "kişiyi silahla hürriyetinden alıkoyma". kişiyi evine çağırıyorsun, arkadaşlarınla beraber biber gazı sıkıp, zorla bir odaya kilitleyip, hep beraber dövüyorsun. sokak kavgası değil bu olay. biraz okuduğunuzu iyi anlayın ve değerlendirin. o odada kızın kaçacak hiçbir yeri yok ve tek başına kaldığı için kızı orada dilim dilim kesseler kimsenin haberi olmayacak.
-
ak parti laikliğin teminatıdır
-
hugo'da küfreden çocuk
hala daha var mı, yok mu diye tartışılması çok ilginç. programın yapımcısı (bkz: alphan manas), kameramanı, köşe yazarları var derken sırf sunucu diye tolga abi'nin lafına bakmak bir garip. adam belli ki trollüyor işte. muhtemelen ömür boyu bu yayın kazasıyla anılacağını tahmin edip yüzde 55 hissenin kendisinde olmasının da etkisiyle o günkü orjinal kayıtları sildirdi, bu sebeple de bu kadar kendinden emin "görüntü bulana araba alacağım." diyor. dizi falan gibi takip gerektiren bir program olmadığı için ve günün şartları dolayısıyla da muhtemelen izleyen kimse kaydetmedi kasete hugo'yu.
30 eylül 1993 olayın gerçekleştiği tarih. bunu 1 ekim 1993 yılında tercüman gazetesinde köşe yazısını yazan barbaros yüksel'den anlıyoruz. hatırlayanlar tarafından çocuğun adının ramazan akarsu olduğuna ve adana'dan aradığına yönelik iddialar var. daha sonra adana'da yaşanan bir olayla ilgili çıkan haber de bu iddiayı mekan, yaklaşık yaş ve ismin tutması dolayısıyla güçlendiriyor. ilgili haber
neyse... aşağıya ilgili köşe yazılarını tekrar ekliyorum. bu olay yaşandı gençler.
barbaros yüksel - canlı yayın dikkat ister
erdoğan sevgin - telekritik
ek: alphan manas tweet
alphan manas açıklama
kameramanın tv8 aramızda kalmasın programındaki açıklamaları
edit: aşağıda coderın verdiği linkle çocuğun adının ulaş tokuş olduğu yapımcı alphan manas tarafından açıklanmış oldu. tolga gariboğlunun da aslında olduğunu bildiğini, ancak lafını yememek için açıklamadığını da üstü kapalı olarak söylemiş. -
1 eylül 2017 locabus'un kendini öldürmek istemesi
gelmiş yine "intihar ederse etsin, ne karışıyorsunuz"cu tipler.
siz ne gereksiz, ne saçmasapan insanlarsınız yahu? cool bir hareket olduğunu mu sanıyorsunuz intiharı övmenin? kızlar özelden mi yürüyecek hemen size?
burada psikolojik olarak tedavi olduğu tahmin edilen bir birey intihar etmek istediğini söyledi ergen sürüleri sizi. adam tedavi oluyor zaten, tedavi! uyuşturucu tedavisi olan kişiye canı istiyor diye şırınga mı uzatıyorsunuz siz? ne farkı var ulan? sanki sağlıklı düşünebiliyor ve 65 yaşında ötenazi istedi.
kına yakın kıçınıza. ulaşamıyoruz zaten kendisine. belki de bir anne, bir baba, bir dede, bir nine, sevgili, bir kızkardeş çığlıklar içinde uyanacak güne. siz klavye başında artistçe "intihar hak yea" derken tavandan indirecekler kendisini.
haspama bak. intihar edecek kişi edeceğini söylemezmiş, bu onun aslında etmek istemediğini gösterirmiş. biz de onu diyoruz zaten! etmek istemiyor ve yardım arıyor! belli ki tereddüt ediyor ve insanlar ona değer veriyor mu görmek istiyor! ve belki de senin gibi, sizin gibi çok bilmişler yüzünden değersiz hissedecek kendini.
eğer biri size intihar edeceğini söylüyorsa tereddütleri vardır ama intihar fikrine sıcak bakıyordur. eğer biri ilgi çekmek için intihar fikrini kullanıyorsa, ilgi istiyordur evet ve yeterli ilgiyi görmezse bir sonraki aşama buna gerçekten teşebbüs etmesi olabilir. sizin mantığınızla intihara teşebbüs edip sonradan yaşayan herkesin yaşadığına pişman olması lazım? silopi'de sevgilisinden ayrılıp, kalbine sıktıktan sonra ambulansa yetiştirdiğimiz asker hıçkıra hıçkıra "ölmek istemiyorum." diye ağladı lan. haberiniz var mı? çatıya intihar etmek için çıkıp, son anda tuttuğumuz asker bu sabah arayıp bayramımı kutladı ve tekrar teşekkür etti, tanıyor musunuz kendisini? kimsiniz oğlum siz de bir insan kendini öldürsün diye cesaretlendiriyorsunuz?
midemi bulandırıyorsunuz. çatıdaki adama "atla, atla, atla" diye tezahürat eden cahil cühela takımından farkınız yok. sizin için insanların hayatı bir şovdan ibaret. intihar ederken fotoğraf, videolarını çekin hatta. arkadaşlarınıza gösterirsiniz; belki sizin gibi ölü sevici bir sevgili edinirsiniz! -
interpol'un türkiye'nin veri girişini durdurması
karışık mp3 cd'si gibi şüpheli listesi yapmanın sonucudur.
~fetö 2017 yerli-yabancı karışık~ -
hülya koçyiğit
damadı para aklama kanalı haline gelmiş trt'de diriliş ertuğrul'da başroldeki engin altan düzyatan'dır. engin altan da bu rolle üçüncü sınıf romantik komedilerde bikinili kızlarla çapkınlık filmleri çektiğini unutmuş ve bir anda ülkücü, osmanlıcı olmuştur. erdoğan ve ailesi sarayından çevresine öyle bir para akıtıyor ki az buçuk etrafında olan herkes şahsiyetini kiralıyor.
-
31 mayıs 2017 şırnak helikopter kazası
maalesef 13 şehit olduğu konuşuluyor. helikopter içindeki tümgeneral şırnak 23. jandarma sınır tümen komutanı aydoğan aydın.
edit:
1 tümgeneral, 2 albay, 1 yarbay, 1 binbaşı, 3 yüzbaşı, 1 üsteğmen, 2 başçavuş, 2 uzman çavuşumuz şehit olmuş maalesef. isim şimdilik vermiyorum, gerekli açıklama yapılacaktır. başımız sağolsun...
edit 2:
helikopterin alçak irtifada uçarken yüksek gerilim hattına teması sonucu kırım gerçekleşiyor. terör örgütleri böylesi üst rütbeli kayıplarımızın olduğu bir kazayı kullanmak isteyecektir. propagandalara müsaade etmeyin.
edit 3:
şehadete ulaşan kahramanlarımızın isimleri:
1. tümgeneral aydoğan aydın
2. albay oğuzhan küçükdemir
3. albay gökhan peker
4. yarbay songül yakut
5. binbaşı koray onay
6. yüzbaşı ilker acar
7. yüzbaşı nuri şener
8. başçavuş mehmet erdoğan
9. uzman çavuş zeki koç
10. pilot yüzbaşı serhat sığınak
11. pilot üsteğmen abdulmuttalip kesikbaş
12. teknisyen başçavuş fevzi kıral
13. piyade uzman çavuş hakan incekal
çok acı çok... allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun.