eseysiz ureyen canli7
profili

  • 29 kasım 2017 reza zarrab'ın tanık ifadesi

    united states of america -against- hakan atilla davasının ikinci gününde tanık olarak vermeye başlayacağı ve yaklaşık en az 3 gün (duruşma) sürmesi beklenen ifade. ilk gün yaşananların özeti için (bkz: #72437548). edit: başlıyoruz...

    2.oturum:
    -reza zarrab duruşma salonundaki yerini aldı. ikinci oturum başlamak üzere.
    -savcı: zafer çağlayan'a rüşvetleri nasıl verdin? zarrab: peşin para, değerli eşyalar ve banka transferleri. aile üyelerine de verdin mi? evet verdim.
    -savcı zafer çağlayan'ın kardeşlerinin iran ticaretinden `2.4 milyon tl kazanç sağladıklarını içere banka dökümü`nü kanıt dosyasına eklemek istedi, hakan atilla'nın avukatları itiraz etti, hakim ekle dedi.
    ulusal iran petrol şirketi ile ilgili ifadeler: reza zarrab panoda altın ticaretinin nasıl yapıldığını anlatmak üzere yerinde kalktı. paravan şirketler ve işleyişleri hakkında bilgi veriyor. (kaynaklardan biri bu diagramda yzaılanların anlatılmasının yasak olabileceği dolayısıyla paylaşımda bulunamayacağını belirtiyor. önmeli bişey varsa duruşma sonrası yayınlara kaldı.) savcı reza zarrab'ın çizdiği şemayı kanıtların arasına koydu.
    - zarrab ulusal iran petrol şirketinin faaliyetlerinde halkbank ile bağlantılı iki yeni firma isminden bahsetti: tüpraş ve botaş. (bilgi akmıyor bildiğim kadarıyla bir yorum ekleyeyim buraya: tüpraş ve botaş'ın adı neden geçiyor diye merak ediyorsanız; reza'nın halkbank'tan alıp akladığı para, tüpraş ve botaş tarafından gaz parası olarak halkbank'a yatırılıyordu.)
    - zarrab'ın altın ticaretini anlattığı şemanın anlatılamayacak kadar karmaşık olduğu, savcının delil dosyasına eklediği şemanın önümüzdeki günlerde halka açılabileceği söylendi. zarrab yerine oturdu.

    1.oturum:
    - duruşma başladı mahkeme salonundaki panoda hamaney, ahmedinejad, bazı iran devrim muhafizlari, kudüs gücü generalleri ve hakan atilla'nın fotoğrafları var. reza zarrab'in bu kişilerin ambargoyu nasıl deldiğini anlatması bekleniyor.
    - reza zarrab duruşma salonundaki yerini aldı. (t.s.i 18:28) zarrab'ın mahkum elbisesiyle salona geldiği ve sakin gözüktüğü belirtiliyor.
    - abd'ye bilerek gelmediğini, tutuklandığında çok şaşırdığını, korktuğu için tutuklandıktan sonra doğruları söylemediğini belirtti.
    - savcılarla işbirliği yapmasının zorunluluğu olarak, "tamamen doğruyu söyleyeceğini, abd hükümeti ile işbirliği yapacağını ve bir daha suç işlemeyeceğini" belirtti.
    - işbirliği yapmanın, sorumluluğu kabul etmek ve hapisten çıkmak için en hızlı yol olduğunu söyledi.
    - fbi'ın gözetimi altında olduğunu ve otel gibi biryerde kaldığını fakat özgür olmadığını belirtti, ayrıca alkol ve cep telefonu kullanımı için hapishane görevlilerine rüşvet verdiğini kabul etti.
    - avukat giuliani'yi kendisi hakkında türkiye ile mahkum değişimi sağlayabilmek için tuttuğunu, bunun olmayacağını anladığında işbirliği yapmaya karar verdiğini söyledi.
    -aktifbank ile ilişkisini anlatıyor: aktifbank'da ilk hesap açma girişiminin başarısız olduğu, yetkililerin kendisine iran ile ticaret yapanların hesap açmak için özel bir izine ihtiyaçları olduğunu söyledi. aktifbank ceo'su ile görüştükten sonra hesap açabildiğini, işe günlük 5-10 milon euro ile başladığını belirtiyor.
    - iran merkez bankası ile olan ilşkileri: iran merkez bankasına finansal hizmetler sağladığını kabul etti. iran merkez bankası eski başkanı mahmoud bahmani ile 2010 ve 2011'de iki kere görüştüğünü kendisine nakit biriktirmek için dava iyi bir yol bulduğunu söylediğini belirtti.
    - aktifbank ilişkileri: zarrab eski ab bakanı egemen bağış'ı işaret ettiği ve bağış 'ın kendisine yardim ederek aktifbank'ta hesap actırdığını böylece iran müşterilerinin paralarının çıkarıldığını söyledi. zarrab aktifbank'ın doğrudan iranlılarla çalıştığını kendisinin safdışı bırakıldığını söyledi. soru: aktikbank senin gelirlerinde önemli bir paya sahip miydi? zarrab : kesinlikle evet. zarrab 2012 yılının başlarında aktifbank'ın kendisini devre dışı bırakmasıyla halkbankası ile çalışmaya başladığını belirtti.
    - halkbank ilişkileri: zarrab ahmet alacacı'nın halkbankasındaki iran parası için altın ihracatını teklif eden kişi olduğunu söyledi. eşim ünlü bir sanatçı olduğundan, ben de her zaman kamuoyunun gözünün üstünde olduğu bir insandım. bu yüzden süleyman aslan'ın başlangıçta kendisiyle çalışmak istemediğini, bunun süleyman aslan'ın bunu çok görünür, dikkat çekici bulduğunu belirtti.
    - süleyman aslan kendisini geri çevirince zafer çağlayan ile iletişime geçtiğini söyledi. savcı, neden diye sordu? zarrab; çünkü o ekonomi bakanıydı, dedi.
    - halkbank'la olan işi alabilmek için zafer çağlayan'a 45-50 milyon avro yanısıra 7 milyon dolar ve 2.465 milyon türk lirası civarı rüşvet verdiğini. zafer çağlayan'a ilk teklifi götürdüğünde zafer çağlayan düşünmek için zaman istediğini, daha sonra kendisine tamam bu işi yaparız ama karın %50'sini alırım dediğini ve anlaştıklarını belirtti. bu aşamadan sonra savcı bir excel sayfası yansıttı. bunun ne olduğunu sordu, reza zarrab bunun verdiği rüşvetlerin listesi olduğunu söyledi. neden böyle bir kayıt tuttunuz sorusuna, aramızda verilen rüşvetin meblağı konusunda bir anlaşmazlık oldu bunun üstüne böyle bir kayıt tutmaya başladığını söyledi. savcı listedeki isimleri tek tek sormaya başladı ve duruşmaya ara verildi. (yorum: daha önce yazmıştım o listenin sonunda "cash to yukarı" diye bir ödeme kalemi ve karşısında milyonlarca dolar var, bakalım reza zarrab'ın cevabı ne olacak?, ikinci oturumda devam edilecek )

    ***mahkemeye yemek arası verildi, canlı yayınlar başlar birazdan ordan daha ayrıntılı takip edebilirsiniz. ikinci oturumda görüşmek üzere.
    ---------------------------------------------------------------------
    not 2 : arada kaçan ifadeler veya tercüme hataları olabilir kusura bakmayın. uyarırsanız düzelteyim. kaynak buldukça aşağıya ekliyorum ilk elden siz de takip edebilirsiniz.
    not: dava artık reza zarrab'ın tanık ifadeleri üzerinden yürüyeceği ve günlerce süreceği için reza zarrab'ın tüm tanık ifadelerini burada toplamayı düşünüyorum. reza zarrab'ın bilmediğimiz birşey söylemeyeceğini düşünüyordum ama şu entryde (#72471628) de belirttiğim gibi reza zarrab donald trump'ın başını bile yiyebilir. duruşma ve zarrab konuşmaya başladığında buralar hep edit dolacak.
    -------------------------------------------------------------
    kaynak 1 kaynak 2 kaynak 3 kaynak 4 kaynak 5 kaynak 6

  • kabuğu soyulmuş domatesi kimse almak istemez

    tanım : hala ergen kafasıyla yorumlanan beyanat. bilmem kaç yüz entry domates muhabbeti dönmüş, envai çeşit sebze, meyvelerle karşılık verilmeye çalışılmış ama kimse de dememiş "bu adamların adına sempozyum düzenledikleri ibda külliyatı nedir?"

    ibda külliyatı : ibda-c lideri salih mirzabeyoğlu tarafından yazılan ve örgütün öğretilerini içeren külliyat.

    ibda- c : islami büyük doğu akıncıları cephesi (kısaca ibda-c), özetle büyük doğu fikriyatı çerçevesinde federatif yapılı bir islami devletin kurulmasını amaç edinmiş bir terör örgütü. 2003 yılından beri avrupa birliği'nin terör örgütleri listesinde bulunuyor. türkiye'deki eylemlerinden bazıları; birahane ve içki satan işyerlerine, parti binalarına ve derneklere, patrikhane ve kiliselere, yine giyim mağazası, sinema ve banka binalarına bombalı saldırı ve molotof kokteyli atma...

    salih mirzabeyoğlu : gerçek adı salih izzet erdiş olan, örgütte "komutan" olarak anılan bu kişi, 1998 yılında “anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak" suçundan yargılandı ve 2001 yılında idama mahkum edildi. idam cezası 2002 yılında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına, 2004 yılında ise ağır hapse dönüştürüldü. temmuz 2014'de "cemaat bizi bilerek cezalandırdı/kumpas kurdu" furyasında araya kaynatılarak, istanbul 14. ağır ceza mahkemesi tarafından, "daha önce atfedilen ithamların yersiz olduğuna ve anılan şahsın söz konusu suçlamalardan aklandığına hükmedilerek" tahliye edildi.

    yorum : bu adamlar uzaydan gelmedi. söyledikleri kırk yıldır aynı, sen yeni duymuş olabilirsin. amerikayı yeni keşfetmiş gibi tepki vermeye gerek yok. onlar söyledi diye de kimsenin domates yerine koyulduğu falan da yok. artık bir de şunu kabul edin arkadaşlar, siz izmir, ankara, istanbul'un elit semtlerinde, seçkin okullarda okuyup bu tarz insanlarla ve söylemlerle hiç muhatap olmamış olabilirsiniz. onun için bu tarz söylemleri duyunca sanki lordlar kamarasında 5 çayı içerken duymuş gibi ağzınızdan sütlü çayınızı püskürtüyor da olabilirsiniz. bu açıklamayı yapan ve bu potansiyelde yetiştirilmeye müsait neredeyse koca bir %50 var (belki de daha fazla). bu durum bu ülkenin ve özellikle anadolu'nun acı bir gerçeği. acizane tavsiyem bu insanlarla aynı ülkede yaşadığınızı kabul edin ve bu insanları bu hale gelmeden, modern ve fen bilimleri ile eğitip nasıl çağdaş birer birey yapabiliriz diye kafa yorun. yoksa ülke bir ırak, bir suriye olana kadar buradan yazıp durusunuz "ay böyle bişey olabilir mi, ay nasıl olabilir" diye. diğer seçenekleriniz ise; ben bunlarla yaşamak zorunda değilim diyerek başka ülkeye gitmeniz veya onların da dediği gibi ben niye gidecem onlar gitsin diyerek, iç savaş sonrası sağ kalanlarla kendi coğrafyanızda "onlarsız" istediğiniz devleti kurmanız.

    asıl dikkatinizi çekmek istediğim husus şudur; geçtiğimiz günlerde hizbullah'ın uzantısı hüda-par "artık devlet doktrinin değişmesi gerektiği" konusunda bir açıklama yapmıştı. son günlerde ise menzil tarikatı üzerinden bir şeyhler-dervişler, tekke-zaviye muhabbetidir dönüyor*** . şimdi de ibda-c gibi örgütlerin sempozyum düzenlemeleri. (bu arada bu sempozyum bir yıl önce 24-25 haziran 2016 tarihlerinde bağlarbaşı kültür merkezi’nde yapıldı ama tartışması bugün yapılıyor ne hikmetse). arada orakla metal atatürk heykelini yıkmaya çalış(tırıl)an meczupları saymıyorum bile. 28 şubat'ın en önemli dayanaklarından birinin ibda-c olduğunu hatırlatmak isterim. salih mirzabeyoğlu'nun hapisten çıkmasını da sıradan bir olay olarak görmeyin. bu ismi aklınızda tutun.

    şimdi; eğer bunlar kontrollü bir şekilde algı oluşturmak adına uç verilerek yapılmıyorsa, geçmiş olsun, ülke artık her türlü terör örgütünün, tarikat ve cemaatin at koşturduğu bir yer haline gelmiştir. yakında da birleşip halifelik ilan etmeleri kaçınılmaz.
    yok eğer birileri tarafından "kontrollü" şekilde algı oluşturulmaya çalışılıyorsa, bu sefer 28 şubat'a 15 temmuz'a rahmet okutacak günler sizi bekliyor demektir. bu sefer akp'li olmak da sizi kurtaramayacak. ben akp'ye oy verdim ama hiçbir cemaat, tarikatla, terör örgütüyle işim yok demek de fayda etmeyecek. neyse, hele şu tasfiyeler bi başlasın bakalım sonu nereye varacak.

    ***[bu adamlar da 10 yıllardır bu şekilde yaşıyor, sağlık bakanlığını ele geçirince mi islamın ve cumhuriyetin ruhuna aykırı hareket etmiş oldukları aklımıza geldi. yani diyorsunuz ki; bana bulaşmadan kendi hallerinde istediklerini yapabilirler. memur, polis, asker olmasınlar, sokakta göz zevkimi bozmasınlar, benim istediğim gibi konuşup davransınlar isterlerse helvaya tapabilirler. de işte o öyle olmuyor güzel kardeşim. en azından 100 yıldır olmadı. geldiğimiz nokta ortada. bi 100 yıl daha tecrübe etmek istiyorsan o senin bileceğin şey. tıpkı senin gücü ele geçirince onları ezmeye çalıştığın gibi onlarda gücü ele geçirip seni ezmek istiyorlar. bu kısır döngü bitirecek şey ise karşılıklı yaşam tarzına saygı ve bu insanlara "özgürlük" ve "demokrasi" kavramlarının öğretilmesi. kültürel, dini ve sosyal baskıdan uzak, ideolojik olmayan (devlet ideolojisi dahil) eğitim verilmesi. hayatında hiçbir zaman birey olamamış, yıllarca beyni yıkanmış bu insanlardan 30 yaşından sonra özgür düşünmelerini beklemek boş iş]

  • 25 mart 2017 ingiltere'nin 15 temmuz açıklaması

    ön edit: okurken çok utandığım rapor. elin ingilizinin yaptığını bizim meclis araştırma komisyonumuz yapamamış. yazıklar olsun bu zihniyete. ne hallere düştük arkadaş. millet gerçekleri öğrenmek için bile gecenin bu saatinde ingiliz parlementosunun yazdığı raporu bekliyor. adaleti bile başkalarından dilenir hale geldik. yazık.

    edit: özetle diyor ki; "kişisel olarak bazı gülenciler darbede yer aldı fakat örgüt olarak hareket etmiş olmaları inandırıcılıktan çok uzak. ayrıca gülencilerin ingiltere'de terörist bir organizasyon olarak tanımlanması için bir kanıt yok." 15 temmuz ile ilgili kısmın tamamı

    benim okurken dikkatimi çeken noktalar şu şekilde:

    -ordudaki grupları gülenciler ve kemalistler olarak tanımlıyor,
    -sadece gülencilerin suçlanmasına, cumhurbaşkanı'nın 15 temmuz gecesi yaptığı " bu bize allah'ın bir lütfu" açıklaması nedeniyle, darbe girişimi sonrası verilen tepkileri ve ohal ilanına şüpheyle bakıyorlar,
    -hükümet ve gülenciler arasındaki çatışma nedeniyle kendilerinin bu gruba, fetö ya da pdy diye hitap etmeyeceklerini gülenciler olarak anacaklarını belirtiyorlar,
    -ak parti ve gülencilerin önceden kemalist yapılanmaya karşı birlikte hareket ettiklerini, neden ve nasıl ayrı düştüklerinin net olarak anlaşılamadığını,
    -ak parti yetkililerinin gülencilerle birlikte hareket ettikleri döneme hiç değinmediğini, bunun da kendilerinde, yapılanların kendi içinde gülencileri tasfiye etme endişelerini güçlendirdiğini,
    -darbe girişiminin üstünden aylar geçmesine karşın, darbenin nasıl planlandığı ve yürütüldüğünün ortaya çıkartılamadığı,
    -kanıt olarak sunulan, darbecilerin hulusi akar'a biz gülenciyiz ve seni kanaat önderimizle görüştürebiliriz demesinin, hükümeti ele geçirmek isteyen kişiler göre, kendilerine çok budalaca geldiğini,
    -türkiye'deki gülen hareketinin yaklaşık varlığının 15 milyar dolara ulaştığını,
    -kişisel olarak gülencilerin darbeye karışmış olabileceklerini fakat darbe girişiminin onların liderliğinde yapıldığı veya organizasyon olarak bu işin içinde oldukları inandırıcılıktan çok uzak olduğu,
    -darbe girişiminin üzerinden 9 ay geçmesine rağmen ingiliz ve türk makamlarının darbeden sorumlu olduğu kesinleşen tek bir kişiyi bile gösteremediklerini ve abd'ye 80 koli belge sunulmasına karşın abd'nin güleni hala sınır dışı etmediği,
    -komisyonun sahip olduğu gülen hareketinin doğası ve motivasyonu hakkındaki belirsizliklerinin gülenciler tarafından giderilemediğini,
    -gülencilerin darbe girişiminden ve kamu gücünü kötüye kullanmaktan kaynaklanan diğer bir çok manipülatif olaydan sorumlu olduğu inancı tüm siyaset tarafından açıkça ortaya konulduğunu,
    -gülencilerin şeffaf olma konusundaki eksikliklerinin, komisyonun onları tamamen bir hayırsever oluşum olarak onaylamasını imkansız hale getirdiğini,
    -gülencilerin tek başına bu darbe girişiminde bulunmalarının olanaksız olduğunu, varlıklarını korumak isteyen kemalistlerin de işin işinde olmasın olası olduğunu, düşük rütbeli bir çok askerin başlarda bunun bir darbe girişimi olduğunu bilmeden olaya dahil olduğu,
    -gülencilerin 2013 sonrası ak partiye muhalif oldukları ve böyle bir girişime destek verecek motivasyonları bulunduğu fakat bunun henüz kanıtlanamadığını,
    -tüm bunların gülencilerin ingiltere'de terörist bir organizasyon olarak kabul edilmelerini gerektirmediği...

  • 10 kasım 2016 erdoğan'ın anlamlı 10 kasım mesajı

    yanlış okumadıysam içinde hiç atatürk geçmeyen 10 kasım mesajı.

    (bkz: ne desem boş şimdi)

  • en uzun süre football manager oynama rekoru

    darren bland namı diğer wulfhammer isimli liverpool taraftarı britanya vatandaşının football manager 2010 oynayarak kırdığı ve guinness rekorlar kitabına girdiği başarı. abimiz;
    -154 sezon,
    -tek takımla (fiorentina),
    -oyunda 2163 yılına kadar,
    -173 gün 16 saat 51 dakika harcayarak,
    -151 kez seri a yı kazanarak
    bu başarıyı elde etmiş. kendisini buradan tebrik ediyor önünde saygıyla eğiliyorum...

    hikayenin tamamı ve ilginç ayrıntılar için devamı burada..
    fm offical.

    edit: şimdi bu işsiz -işsiz diyorum çünkü birazdan neden olduğunu anlatacam- 2013 yılının başında kariyerine başlamış 2014 aralık ayına kadar oynamış, yani yaklaşık 21-22 ay diyelim, oyuna yaklaşık 174 gün harcadığı düşünülürse, kabaca günde 7 saat fm oynamış. herkes gibi bende iyi gidiyordun niye bitirdin ki kariyerini diye soracak oldum, meğer 2014 aralıkta adamın laptopa bişey dökülmüş ve laptop bozulmuş, yoksa bi 150 sezon daha giderdi heralde. oyunda maksimum menager yaşı 99 ama amca 185 yaşına kadar takımı idare etmiş. son olarak niye 2013 te fm 2010 la başlamış diye merak edenlere cevabı ise fm 2010 da enflasyon olmadığı için tek takımın başında kalabilmek daha kolay demiş. en yüksek transfer ücretini de 2040 yılında bir oyuncuya 105 milyon paund ödeyerek gerçekleştirmiş. liverpool taraftarı olmasına rağmen niye fiorentinanın başına geçtin diyenlere ise orta düzeyde futbolcu ve staff ekibine sahip rahat ve sakin bir kulüp olduğundan ve mor renge bakmanın 154 yıl boyunca sıkıcı gelmeyeceğini düşündüğünü söylemiş.
    edite edit: vakit bulduğum için hikayenin kalanını da özetlemeye çalıştım..

  • görüldü yapıp cevap vermemek

    (bkz: neden cevap vermediğini şimdi daha iyi anlıyoruz)

    edit:

    (bkz: neden cevap vermediğimi şimdi daha iyi anlıyorsunuz)

  • sokakta seks yapan çifti tekmelemek

    az bile yapmıştır, 0:35 te zaten etraftaki çocukların baktığını belirtmekte, bunun adı özgürlük değil...

    edit:

    her toplumda olan, olması gereken asgari müşterek ahlak kurallarını bile hiçe sayan yazarların varlığını görüp üzülmeme neden olmuş olaydır.şimdi yine bazılarının sana mı kaldı bize üzülmek dediğini duyar gibiyim.burada ahlak özgürlük ilişkisinin felsefesini yapacak değilim.olayı annen bacın olsaydı aynısını mı düşünürdün demogojisine de indirgemek istemiyorum.herkesin kendi ahlak ve özgürlük kurallarını belirlediği bir toplum yoktur, olamaz da.toplum olmak bazı temel ahlaki kurallara da uymayı gerektirir ve bu da onlardan biridir (kanımca).

    sevişen sevişir size ne, zaten battaniyenin altında kimse görmüyor, battaniyeyi açtın çocuklar gördü daha mı iyi oldu vb. eleştirileri yapanların ebeveynleri, sevişirken yatak odasının kapısını açık mı bırakıyor veya üzerlerine bir örtü alıp çocuklarının yanında mı cinselliklerini yaşıyorlar da, sokak ortasında çocukların ve ailelerin önünde gerçekleşen bu durumu normal karşılıyorlar anlamak zor(ki olay basit bir öpüşme veya fingirdeşme değil görüldüğü üzere).

    belki de eleştirilmesi gereken taksi şöförünün polise haber vermek yerine ahlak bekçiliğini kendisinin yapıyor olmasıdır.ki böyle bir durumda o kadar "geniş" olmak herkesin yapabileceği bir durum değil galiba.