Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. siyasi görüş dostluğu etkilemeli mi sorunsalı

    cevabi "degil dostlugu aile bagini bile etkiler" olan sorunsal. bu kadar olandan sonra beni dunyada kimse akape + mehapeli birinin vatanserver olduguna inandiramaz. duzeltiyorum; ulkenin varligi icin bizzat kendisinin tehdit olmadiga inandiramaz. yoksa bir insan vatanini da sevmeyebilir.

    ulkem ile bunun anayasasi ile kurulus degerlerine dusman kisi bana da dusmandir. halk, vatan ve anayasa dusmanlariyla dost olmam, bunlarla dost olanla da dost olmam.

    tekraren; bir insan vatanini milletini sevmeyebilir. bu fikirlerini acikca ifade de edebilir. dusunculerini aciklamak konusunda teminati ben olurum ve o kisiyle ozel iliskimi bu durum etkilemez. dusmanlik; "inadina, resmi gazete yalan yigenim, caliyor ama calisiyor" vb. ıse baska bir konu.

    neyse sabirsizlikla bekliyorum gelecek guzel gunleri.

  • 2. a101 çalışanlarının isyanı

    bugün tanıdık bir a101 çalışanından da duydum, bana yakındı. artık 7:30 da başlamak üzere 13 saat çalıştığını söyledi. bunun için ek ücret de almıyorlarmış. vatandaşın alın teri kutsaldır, işverenleri çalışanlarının seslerine kulak vermeye davet ediyorum.

  • 3. çay içen eczacılara ceza yazdıran kaymakam

    kendisini görünce ayağa kalkmadıkları için yazıldığını ispat edemem ama yemin edebilirim.

  • 4. geforce now

    aylık ücreti 74.9 tl'ymiş. yurtdışında 5.99 dolardı en son; bizim şark kurnazları 1 dolar=12,5 tl üzerinden hesaplamışlar herhalde. yurtdışında sudan ucuz olan bir şey yine ülkemizde bir lüks haline geldi. tebrikler.

    edit: malum parti gibi önce tepkileri yokluyorlar bence. tepkileri görünce geri adım atarlar diye umuyorum. 75 tl türkiye şartlarında çok pahalı (ki daha stream kalitesinin stabilliğini daha ölçemedik, hâlâ beta'dalar). bu fiyatlarla kendilerini niş bir konuma yerleştirmiş oluyorlar ama üye sayısını arttırmak bence daha önemli nvidia için. internetiniz biraz iyiyse gameplus'la falan hiç uğraşmayın; vpn'le girip yurtdışından 6 aylık üyelik alın veya aylık üyeliklerin tekrar açılmasını bekleyin, yine de bunlara para kaptırmayın. bu fiyattan sonra talep falan da olacağını sanmıyorum artık, arzı sınırlı olan bir şeyin talebi o arz bitene kadar (türkiye'de ps5 örneği vs) veya hazırdaki talep doygunluk noktasına ulaşana artar, önemli olan sonrasıdır. o yüzden yarın öbür gün, "halk geforce now'a akın etti, gamer'lar denize giremiyor" diye açıklama yaparlarsa inanmayın.

    edit2: nvidia, japonya'da da benzer bir uygulamaya gidip, gfn hizmetini softbank (turkcell benzeri bir şirket yine) üzerinden japonya'ya sokmuş. tespit edebildiğim kadarıyla aylık 16 dolar (1800 yen) bir ücret (ve ilk ay bedava!) belirlenmiş. şimdi, sıkıntı şurada: japonya'da asgari ücret (değişmekle birlikte) 1300-1400 dolar seviyelerinde. türkiye'deyse 374 dolar. nvidia'nın gittiği her ülkede "çok üyelik satayım, milleti üyelik loop'una sokayım" (game pass, netflix vs. modeli, yani olması gereken şey) diye düşündüğü belli. ama ne olduysa olmuş, gameplus ve nvidia el ele verip fiyatları bir güzel dayamışlar. tamam, kardeşim, ben de farkındayım netflix'e göre maliyetlerin daha fazla olabileceğinin ama bu da oldu mu şimdi? ölümü gösterip sıtmaya razı etmek deniyor buna.

  • 5. emily ratajkowski'nin instagram paylaşımı

    zayıfken paylaşınca ahlaklı taş gibi oluyorda hamile ve kilo aldığında ( kilolu bile değil üstelik hamilelere göre) paylaşınca iğrenç ahlaksız escort oluyor ? nasıl bir ikiyüzlülük bu ?
    çok biliyorsanız sizi tutmayalım buyurun siz erkekler hamile kalın .

    hangi erkeklerden uzak durmalı sorusunun cevabı çok düşünmeyin bu tip hamile ve kilo alan kadını iğrenç bulup hayata getireceği can yüzünden çatlamış vücudunu haritaya benzeten sığ kişilerden uzak durun

  • 6. bilgisayarı açınca girilen ilk üç web sitesi

  • 7. sahibinden.com'daki aşırı güvensiz ev sahibi

    çok mantıklı lan, bu tip durumlar önceden yaşanmış bir mağduriyetin eseridir.

    türk insanına güvenilir mi lan...

  • 8. rıdvan dilmen

    kendisinin futbola kattığı en ufak bir şey yoktur.
    avrupa futbolunu takip etmez, anadolu kulüplerini takip etmez, kafasına göre kural yorumu yapar, siyasal gücünü futbol üzerinde kullanır...
    kendisinin türk futboluna en ufak bir faydası olmamış bununla birlikte büyük zararlar vermiştir.

  • 9. açıköğretim psikoloji bölümü açılsın kampanyası

    "açıktan psikoloji eğitimi mi olur?" diyenlerin argümanları pandemi sürecinde götlerine girdiği için bakalım hangi argümanlarla karşı çıkacaklar diye beklediğim olay.

  • 10. hardal neyle yenir sorunsalı

    valla hamburger içerisinde iyi oluyor, onun haricinde patates kızartması ile de tercih edilebilir. bu arada ballı hardalı deneyin. yüzde 90 çok seveceksiniz...*

  • 11. 5 mart 2021 beşiktaş'ın attığı tweet

    arkadaş ortamında en iyi topu beşiktaş oynuyor diyen adamlar şimdi hakemle maç kazanıyorlar demişler. kendi yöneticileri ekranlarda ağlamaktan bir hal oldu onu unutuyorlar. kasımpaşanın penaltısı ne oldu acaba?

  • 12. pfizer'in her yıl aşı olunacağını açıklaması

    (bkz: big pharma)

    güzel kitlediniz koca gezegeni bravo.

  • 13. g.o.r.a vs kolpaçino vs pardon

    hitap ettiği kesime göre değişen versus.

    ancak benim nazarımda en iyi türk komedi filmi pardon'dur. ana karakterleri geçtim, cezaevi müdüründen, ikinci müdürüne, gardiyandan, avukatına ve hatta taksi şoförüne kadar mükemmel karakterler ve mükemmel espriler vardır. işkence organizasyonunun aydın tarafından güzellenmesi ise efsanedir.

    gora, konusu itibariyle bir ilktir ve burada da tüm karakterler efsane olmasına rağmen, bir pardon değildir.

    kolpaçino ise mafyacılık oynayan bir grup erkeğin hikayesini konu alan, daha çok erkeklere hitap eden ve yine tüm karakterleri ayrı ayrı çok iyi olan bir filmdir.

    hepsini oturup defalarca izleyip çok keyif alırsınız. ancak ferhan şensoy, cem yılmaz ve şafak sezer'in arasından sıyrılıp, parlak zekası ve oyunculuğu ile birkaç adım öne geçer.

  • 14. keriz silkeleme odaklı geliştirilmiş şeyler

    (bkz: ebebek)

    mağazalarında ve internet sitelerinde satılan ürünlerin %90'ı çöp. hiçbir işe yaramaz ve kesinlikle 1-2 kullanım sonrasında ihtiyaç duymazsınız. hevesli anneler ve babalar için keriz silkelemede tek geçerim.

    ilk kez anne olacaklar için sütün gelmesi büyük problem, adamlar uyanık bunun için koca stand kurmuşlar en ucuz çay 35 tl. hem baba hem anne, yılana sarılır misali, bunlardan sayısız tane alıp sözde sütü arttırdığını düşünüyor. inanın saçmalıktan başka birşey değil. ilk annelere, bir baba olarak, tavsiyem meme uçların yara olana kadar emzireceksin, sadece memenin ucunu vermeyeceksin büyük kısmını elinde sıkıp çocuğa verebildiğin kadar büyük kısmını vereceksin. kendi ayaklarını sıcak tutacaksın. yediklerine dikkat edeceksin (gaz yapıcı, acılı yiyeceklerden uzak dur). ha çay mı istiyor canın, aktarlarda satılan milk-tea mi ne var tamamen organik hem fiyatı da uygun al ondan iç. küp şeker gibiler. gidipte paranı, keriz gibi, ebebek'e bayılma. sütün gelmesi sana bağlı. çay, krem, iksir, harry potter bunların hepsi hikaye. 2 çocuk sonrası meme uzmanı oldum.

  • 15. erkek hastasını muayene etmeyen türbanlı doktor

    böyle bir şey kabul edilemez, eğer bu düşünceye sahipse meslekten ihraç edilmesi gerekir.
    aksini savunan olursa da ben de o zaman dini görüşüme göre hiçbir insana dokunamam beni de masa başında oturtsunlar maaşımı versinler, saygı duyun benim dinime de.

    edit: eğer radikal bir müslümana kalkıp da bu hakkı verirseniz o zaman diğer radikal müslümanlar da kuran'daki birçok ayeti göstererek beşeri hukukun içinden geçerler.
    haddinizi bilin.

    şunu belirtmek isterim:
    başörtüsüne karşı değilim ama yobazlığa ve kuran'ın, hukuka aykırı şekilde kılavuz gösterilmesine karşıyım.
    sağlık sektöründe zaten birçok türbanlı kadın var, işlerini de gayet iyi yapıyorlar ama siz bu şekilde radikal insanlar barındırdıkça ister istemez genellemeye maruz kalıyorsunuz.

  • 16. mostafa mohamed'in 1 maç ceza alması

    eyyamdir. direkt kirmizi kartin cezasi en az 2 mactir. hele iddia edildigi gibi bilerek(!) atilmis dirsegin cezasi daha da fazla olmalidir.

    ancak disiplin kurulu da essek gibi biliyor ki bu kart haksizdi. karti iptal etseler "galatasaray'in puan kaybetmesine sebep olduk" kabulu resmiyete dokulecekti. o nedenle "bakin, siz de fazla konusup da bizi gundeme getirmeyin artik, bu da sus payi olsun" diye verilen orta yol kararidir.

    eyyamdir...

    turk futbolunun ozetidir.

    eyyamdir!

  • 17. 4 mart 2021 tatvan'da askeri helikopterin düşmesi

    vatan için ölmeyi bu kadar kutsarsanız ölürsünüz. şu tarz bir kaza batı ülkelerinde olsa yer yerinden oynardı, askere değil insan canına verilen değerden dolayı üstelik. koca koca kitleler rahmet okumaya devam edecek, arada 3-5 kişi bu kazanın sorumlusu kim dese de sesi duyulmayacak, iktidar bu olayı nasıl lehime çeviririm diye düşünecek ve 2 gün sonra unutulacak kazadır.

  • 18. rıdvan dilmen'in yorumculuğu bırakması

    elestiriler haksizsa neden birakiyorsun?
    elestiriler hakliysa neden pesini birakmiyorsun?

    sorularini beraberinde getirendir.

    klasik turk tipi istifa.

    uzun ve koklu tarihten bahset (x)
    haksizliga ugradigin imasiyla istifa sun (x)
    hede hodoye tesekkur et (x)
    aba altindan sopa gostererek gozlerden kaybol (x)

  • 19. 5 mart 2021 geforce now boykotu

    kişisel olarak başladığım herkesi de çağırdığım boykottur.

    bildiğiniz gibi geforce now turkcell anlaşmasıyla beraber türkiye'ye geldi, sunucular kuruldu, beta testi yapıldı, bugün de bir fiyat açıklaması yapıldı. bize reva görülen fiyatsa 75 tl.

    bu fiyat zaten bilgisayar alamayan insanlar için pahalı olduğu gibi, objektif olarak da avrupa ve amerika fiyatından daha pahalı. bize bu hizmeti daha pahalı olarak sunacaksanız neden türkiye'ye geldiniz ki biz zaten çok da yüksek olmayan bir pingle avrupa sunucularında daha ucuza bunu kullanıyorduk. üstüne vpn kullanmadan avrupa geforce nowına erişmemizi de engelliyorlar.

    kişisel olarak buna verecek param olmasına rağmen vermeyeceğim. sizi de bu boykota çağırıyorum, çünkü bu yapılan şey adil değil. biliyorum pek çoğunuz bu hizmeti bekliyordu, biraz daha da bekleyelim, çok isteyen de vpn kullanabilir her zaman. bu boykotu ekşi sözlük olarak yayıp devam ettirebilirsek turkcell de bir değişikliğe gitmek zorunda kalacaktır.

    son olarak size sesleniyorum cebinde buna verebilecek parası olan ve almayı düşünen insanlar, siz de bu boykota ortak olun ki bir şeyleri değiştirebilelim.

  • 20. tang içmiş efsane nesil

    büyük ihtimalle ağızda patlayan şeker yiyip, ağzını beş karış açarak patlama seslerinide dinlemiştir.

  • 21. maske ne zaman tamamen hayatımızdan çıkacak

    her kış grip olur yatağa düşer en az 1 ay çekerdim bu sene tık yok.

    nasıl kalkıp maskenin koruyuculuğu yok diyebiliyorsunuz bu durumda hayret.

  • 22. cenazede pide ayran dağıtılması

    sonradan icat edilen en kötü adetlerimizden biridir.
    cenaze sahibinin vefat günü pide fırınında sipariş vermekle uğraşması kadar saçma bir iş olabilir mi?
    bu saçmalığı yapmak zorunda kalanlardan biriyim. babamın gece acı haberini aldıktan sonra sabah fırına sipariş vermeye gittim. hayal meyal hatırlıyorum. böyle hatırlama sebebim çok eski bir tarih olduğu için değil, acı ve üzüntünün insana verdiği sarhoşluk hissinden bahsediyorum.
    oradan ayran siparişi vermeye gittim. mezarlığa gelenlere ikram edilecek şeker muhabbeti de var.
    işi abartıp, evin önünde çadır kurarak yemek organizasyonu yapanlar da var. ne ara vakit buluyorlar, bir türlü anlamamışımdır.
    hülasa, insana acısını bile yaşatmayacak kötü bir gelenektir.
    edit: bizde cenaze beklemez. ivedilikle ilk yetişecek namazdan sonra defnedilmesi gerekir. mezarlık prosedürü, defin işlemleri, rapor işlerinin arasında bir de bunlarla uğraşmaktan bahsediyorum. sonrasında zaten eş dost organize olabiliyorsun.
    edit2: cenaze aynı gün kalkmaz diyen var. sen nerede yaşıyorsun diye soruyorlar. ben de müsadenizle aynı soruyu soruyorum.

  • 23. bira aç karnına içilir

    bira inşallah içilir.

    15 liradan bahsediyoruz. *

  • 24. bomboş yolda şerit değiştirirken sinyal vermek

    açıkçası, sonradan "vallahi görmedim abi" dememek için mantıklı harekettir.

    edit: bu olaya “ılıklık” diyenleri cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası‘ndaki tüm yaylı takımı ılık ılık siksin. sinyal vermeden siksinler ama.

  • 25. mesut özil

    yaklaşık bir ay sahalardan uzak kalacak olan alman futbolcu.

    link

    beşiktaş maçında forma giyemeyecek olması üzücü, fenerbahçe'nin şansı bir tık arttı.

  • 26. yüz kremine 500 tl vermek

    bepantol, e vitamini, madecassol kremlerini karıştırıp, geceleri temiz cilde uyguladığım an, cildimin o mükemmel yumuşaklığı 500tlik kremlere taş çıkarır.

    edit: aman ha sürdükten sonra güneşe çıkmayın leke kalabilir.

  • 27. hitler'in türkiye'ye saldırmamasının nedenleri

    bir çok sebepten oluştan nedenler bütünüdür. aklıma gelen bir kaçını sıralayayim;

    1) rusya'yı yenmek için boğazları ele geçirmeye ihtiyaç duymadılar

    2) anadolu gerçekten çok ama çok büyük bir yer. ve üstelik dağlık bir coğrafya. ve anadoluyu ele geçirmenin hitlere hiç bir faydası olmayacağı gibi fazlasıyla zararı olacaktı. istanbul-hakkari arasındaki mesafeyle istanbul-viyana arasındaki mesafe hemen hemen aynı. anadoluda bir çok maden kaynağı var, ama hitlerin bu kaynaklara ihtiyacı yoktu. ve üstelik anadolu zorlu bir coğrafyadır.

    3) boğazları elinde tutmak için bütün anadoluyu alması gerekirdi, bu da ciddi miktarda ekipman israfı olurdu, pek bir kazanç sağlamadan yığınla ekipman ayırması gerekecekti. şöyle ki, anadolu'ya sahip olmadan marmara'ya sahip olamazdı. marmara'ya sahip olmadan boğazları elinde tutamazdı.

    4) türkiye zayıf bir ülke olduğundan savaşı kazandıktan sonra türkiye'yi ana yemeğin üzerine yenilen tatlı gibi ele geçirebilirdi. ama yugoslavya ve yunanistan'a kıyasla askeri olarak nispeten güçlü bir ülke olduğundan savaşın ortasında türkiye'yi işgal etmek hitlerin başını ağrıtırdı.

    5) doğu anadolunun bir çok kapısı var, anadolu'yu ele geçirseydi hem kafkasya, hem iran, hem de güneyden olası tehditlere karşı açık olacaktı ve elinde tutması zor olurdu.

    6) polonya ve ukrayna ovaları üzerinden dere tepe dümdüz gidip kafkasya'ya ve azeri/hazar havzasının doğal kaynaklarına ulaşmak çok daha kolay olacaktı. anadolu'da petrol yok, ve aşması zor hunharca dağlık bir bölge.

    7) boğazları aşıp anadolu'ya girebilmek için o kadar tankı aracı ve askeri ekipmanı taşıyacak filolara ihtiyaç duyacaktı, ki bu da yine kritik bir savaşın ortasında gereksiz bir lojistik problemiydi. 3. maddede de dediğim gibi, sadece trakya ve boğazları alıp yeter diyemezdi, anadolu'yu sindirmedikçe trakya'ya hakim olamazlardı.

    8) türkiye'nin işgal edilmeye uygun bir altyapısı bile yoktu. olağan altyapı büyük bir işgal için uygun değildi. türkiye'yi fethetmek hitler için çok büyük zaman kaybı olurdu. demiryolu altyapısı sınırlıydı, yollar kötüydü. döneminin alman ordusu motorize ve mekanize ekipmanlar kullanıyordu, bizim eşeklerle katırlarla açtığımız yollarda düzgün yol katedemeyecekken bizim atlı birlikler umursamadan yol alabilirdi.

    yunanistan'ın bile çok küçük bir kısmına nazi almanyası hakimiyet kurabilmiştir, trakya'yı bulgarlar, makedonya'yı almanlar ve yunanistan'ın geri kalanını italyanlar ele geçirmiştir. ki o dönemler 12 ada zaten italyan himayesindeydi. bu üç ülkenin kıç kadar yunanistan'ı işgal etmesi bile 10 ay civarı sürdü, ki 12 ada, iyonya denizinden italya'ya kıyı komşuluğu ve avrupa'dan kara bağlantısına sahip olmalarına rağmen.

    koskoca anadolu'yu almaları ne kadar sürerdi dersiniz?

    hitler türkiye'ye saldırsaydı bile istanbul-avrupa ve trakya'dan fazlasını elde edemezdi. ve üstelik o bölgeleri de geri almaya çalışan türkiye'ye karşı savunması gerekecekti, ve tabi amerikan-ingiliz koalisyonu da türkiye'ye hunharca destek sağlayacaktı. türkiye'ye saldırmak demek hitler için amaçsız bir hareket olurdu ve boşu boşuna bir cephe açılması demekti.

    oysa ki tarafsız bir türkiye en temiziydi, doğudan gelebilecek hiç bir tehlike yok, türkiye'nin tek başına saldırıya geçme ihtimali yok. tarafsız türkiye hitler için güney-doğu avrupa'da rahat bir cephe demekti.

    üstelik hitlerin en başından beri amacı lebensraum, yani alman ırkı için yaşam alanı yaratmaktı. avrupa'nın düzlükleri ovaları varken anadolu'nun dağlarına kadar yayılamayacağını kendisi de biliyordu muhakkak.

    özetle dünyaya karşı savaş verirken anadolu girmek isteyeceği bir deplasman değildi. türkiye'yi işgal ederek hiç bir şey eline geçmeyeceği gibi kaynak israf edecekti.

    edit: imla, düzeltme ve düzenleme. 6. maddeyi kaldırdım, saçmaydı biraz.
    zorunlu not: kaynağın üzerinde oturuyorum.

  • 28. josef stalin

    nam-ı diğer faşist öttüren faşist.

  • 29. liselere 503 arapça 511 türkçe öğretmeni ataması

    bilişim teknolojileri öğretmeni 50 tane.
    arapçaöğretmenliği 503 tane.
    fazla söze gerek yok.
    ondan sonra neden beyin göçü?
    soran olursa aya gidicez dersin.

  • 30. aşırı mutluluk veren sıradan olaylar

    ne zaman dışarıdan gelsem kapıyı açtığımda üzerime atlayıp deli gibi zıplayan köpeklerim. sürenin bir önemi, çöp atmaya bile çıksam aynı şekilde karşılanıyorum. kalbim eriyor onları gördükçe.

  • 31. emlak balonu

    2017 şubatında 140 bin dolara aldığım eve iranlı bir aile 110 bin dolar verdi dün... tl olarak 520 bine almıştım, şu ankinin karşılığı 820 bin civarı. istesem yabancıya 300 bin karla hemen satarım. peki gerçekte karda mıyım, zararda mı? balon var mı, yok mu? ev fiyatları şişmiş mi, düşmüş mü?

  • 32. behzat ç. ve emrah serbes'in geri dönmesi

    dizinin üç sezon çekilmesi planlanmış, behzat ç.'yi her sezon farklı bir aktör canlandıracakmış, senaryoyu emrah serbes yazacakmış, vs vs

    öz hakiki behzat ç.'nin senaryosunu ercan mehmet erdem yazmıştır, erdal beşikçioğlu oynamıştır. 1. sezonu gerçek bir memleket ve ankara panaromasını yansıtır, 2. sezon dizi bu anlayışından biraz uzaklaşıp ercüment çözer'e yoğunlaşır ve 3. sezon işlenen bir dizi cinayet ve ercüment çözer'e odaklanmıştır. en güzel sezonu 1. sezonudur. seyirciyi etkileyen şey hissettirdiği samimiyet, gerçekçilik, karakterlerin diyaloglarının içtenliği ve oyuncuların kalitesi. her birimiz kendimizden bir parça bulduk o dizide. ankara'nın hatrı sayılır bir kesimi hayalet gibi konuşur mesela. ankara'da doğmuş, büyümüş biri olarak bu durum hoşuma gidiyor. hayır ankara ağzını sevdiğim için değil hayalet'in üslubunu gerçekçi bulduğum için.

    isterseniz 85 sezon daha çekin. kabul etmeseniz de behzat ç. bitmiştir. ister netflix'e geçin, isterseniz blu tv için garabet bir sezon daha çekin. behzat ç. kırmızı vosvosuna atlayıp gitti.

  • 33. 4 mart 2021 netflix türkiye zammı

    genelde bu artışın bir anda çok yüksek oranda yapılmasından dert yanılmış, ben kendimce nedenini biraz anlatmak isterim.
    herhangi bir ürünü satarken senelik planlarda belli bir bütçe yaparsınız. dersiniz ki "şu üründen birim başına 5 tl kazanacağım". türkiye gibi ülkelerde kur, enflasyon sebebiyle her gün masraflar artar. normalde plana uygun davranmak için neredeyse her gün kuruş kuruş düzeltme yapmak gerekir ama bu imkansız.
    biz her ay sonunda oturur karlara bakarız atıyorum kar 4 tl olmuş oturur karar veririz 1 tl artış yaparsak nasıl bir tepki olur 4 tl kar ile şirket döner mi? baktık dönüyor aynı satış fiyatıyla devam.
    sonra bir noktada masraflar öyle bir noktaya gelir ki bildiğin zarar eder hale gelir şirket, dolayısıyla satış rakamı artar mı düşer mi bakmadan zam kararı alınır. "e ben zaten bu üründen 5 tl kazanmak planıyla yola çıkmıştım, o zaman hazır zam yapılırken beni zarardan kurtaracak 1 tl zam yerine direkt 5 tl zam yapayım hem bütçe hedeflerime döneyim hem de bana yeni zam yapmadan bir süre daha zaman sağlasın." denir ve görece yüksek bir zam yapılır
    "bu döngü ne zaman kırılır" derseniz: bir gün gelir o toplantıda kar etmesi için gereken zam oranı yapıldığında ürünün hiç satmayacağı bilgisi gelir. bu örnekte atıyorum netflixin aylık ücreti 200 tl olursa vs gibi. o zaman da piyasadan çıkılır. biz de sözlükte "hayvan gibi satılırken tedavülden kaldırılan ürünler” başlığına bu ürünü yazar hayatımıza devam ederiz.

  • 34. bir otomobilden %277 vergi almak

    her sokakta kaldırımın görünmeyeceği kadar çok araba olduğu tezi doğrudur. otoparklarda yer olmadığı tezi de doğrudur. evlerde birden fazla araba olduğu tezi de doğrudur. ve hatta verginin talebi kısmak olduğu tezi de doğrudur.

    koskocaman bir ama,

    araba dediğin şey lüks değildir. hatta haftasonu keyif için aldığın, sadece haftasonları bindiğin araba bile lüks değildir. bir evde birden fazla araba lüks değildir. 3 kişilik bir ailede baba işe arabayla giderken karısının servisle gitmesi (veya tam tersi) normal bir şey değildir.

    burda sorun, ve eleştirilmesi gereken nokta yanlış kent planlaması, cari açık, yurtdışına satacak hiç bir şeyimizin olmaması / kalmaması gibi konulardır.

    tutup şöyle diyemezsin;

    sokaklar araba dolu, almasın millet. e yeni yerleşim alanları imara aç, şehri yatay büyüt. göt kadar semtlere sik gibi imar veriyorsun, eskiden 100 kişinin yaşadığı muhit 5 yıl içinde 5000 kişilik bir muhite dönüşüyor, bunu yaparken adını kentsel dönüşüm dediğin nane ile binasal dönüşüm yapıyorsun. yollar aynı kalıyor, yeşil alan aynı kalıyor, kaldırım aynı, bütün sosyal olanaklar ve altyapı 100 kişiye göre ama semt artık 5000 kişilik. bravo süper dönüşüm. çözüm ne? herkes araba almasın... kuzum sen salak mısın?

    efendim cari açık var, her sene binlerce araba alıyoruz, bir de o araçlar için akaryakıt ithal ediyoruz. para oluk oluk yurtdışına gidiyor. cari açık var, o yüzden dayayalım vergiyi, alamasın millet. oo süper fikir.. senin araban var mı? var.. e kim alamasın? benden başka herkes. baksana nasıl trafik oldu, park yeri bulamıyoruz.

    devletin kötü yönetilmesi sayesinde herhangi bir malı edinen kimse hep kar etmiştir bu ülkede. hani devlet tasarrufu arttırmaya çalışıyor ya, işi çok zor. hane halkı bir kere parasının değerini nasıl koruyacağını bilmiyor, tasarrufu mevduat faizi ile yapanlar çılgınlar gibi alım gücü kaybına uğruyor, döviz veya emtia alanlar da mis gibi cari açık yaratıyor (ikisi de ithal mal arkadaşlar)

    bugün ben biliyorum ki cebimdeki parayı veya bugünkü koşullar ile kredi kullanarak elde ettiğim parayı bir mala yatırırsam o mal kullanılmış olmasına rağmen değerlenecek. aslında bir şeyin değerlendiği falan da yok, türk lirası öyle bir değer kaybediyor ki senin mal değerlenmiş oluyor. ama kur artıyor, ama devlet ithalatı güçleştiriyor, ama vergiyi arttırıyor ve sonuç olarak arzı kısarak, parayı bollaştırarak, vergi koyarak bir şekilde ürünün fiyatını arttırıyor ve önceden alım yapmış kişilerin türk lirası karşısında aldığı mal değerlenmiş oluyor.

    sadece araba da değil. 2019 yılında aldığım logitech g920 direksiyon setini ikinci el olarak 2020 yılında 3000 liraya sattım. geçen hafta medimarkt mağazasında gördüm, 5000 lira olmuş sıfır fiyatı. düşünebiliyor musun! oyun direksiyonu lan bu.

    2020 başında aldığım oneplus 7t pro telefonu 3500 liraya almıştım. şimdi açtım baktım sahibinden.com'da fiyatlarına. ikinci el en ucuz telefon 3700 lira. 1 yıl kullandım bunu, ki bu bir telefon. teknolojisi aşırı hızla eski kalan, sürekli elde, sürekli kullanılan, pil performansı her geçen gün düşen vs vs eskiyen bir elektronik cihaz. sıfır ile ikinci el arasında ilk gün bile %20-30 değer kaybı olması gereken bir cihaz.

    güzelbahçe yalı mahallesinde 2008 yılında 300 bin lira olan triplex bir ev biliyorum, 2010 yılında yine 300 bin liraya el değiştirdi. 2015 yılında 1.3 milyon liraya el değiştirdi, geçenlerde satılık olarak gördüm, sordum 3.5 milyon lira istiyorlar.

    devlet böyle başı kesik horoz gibi ne yaptığını bilmez şekilde çırpındıkça, tüketimi engelleyemeyecektir. 2000-2013 aralığındaki ekonomik iyileşme bir daha ne zaman gelir bilemiyorum, ancak geleceği güne kadar tüketmek kazandıracaktır.

  • 35. wandavision

    baştan aşağıya spoiler

    bizzat marvel tarafından yapılan hype ve fanların saçma teorileri yüzünden sıçmış dizi

    yok şu gelicek yok finalde kimin geleceğine şaşıracaksınız yok ödünüz bokunuza karışacak diye diye beklentiyi arşa çıkardınız

    hele dizi sıkmaya başladığında xmen evreninde quicksilver ı oynayan kişiyi getirip finalde komşuymuş yav tüh diye taşak geçmeleri acayip sinirimi bozdu

    köylü kurnazı bir esnaf tarafından dolandırılmış gibi hissediyorum

    açıkçası birer saatlik 3 adet bölümle kolayca anlatılacak hikayeyi 9 bölüme yayarsanız ortaya böyle boktan bir şey çıkar

  • 36. 5 mart 2021 fenerbahçe'nin attığı tweet

    aleyhine olan iki adet penaltı verilmeyerek mağdur edilmiş kulübün haklı feryadı.

  • 37. kafa rahatlığı uğruna düşük maaşı kabullenmek

    kazandığınız para sağlık harcamalarınıza ancak yetiyorsa acilen almanız gereken karardır .

    hiçbir para insanın sağlığından daha değerli değil . vücudunuzda stresten değişik problemler baş göstermişse , tahammül seviyeniz azalmış kontrolsüz asabi birine dönüşmüşseniz , psikolojinizin zorlandığını hissediyorsanız bırakın gitsin .

    çalışarak kazandığınız para zaten hayat standardinizi çok değiştirmez en azından sağlığınızdan olmazsınız .

  • 38. türkiye'de karşıya geçen yayaya yol vermek

    bazen yol verdiğiniz kişinin ölümüne sebep olabilirsiniz. en çok korktuğum şey budur. sen yol verip beklersin, sen yol verdiğin için karşıya geçmeye başlar, ama senin yanından seni sollayan hafriyat kamyonu ezer geçer. hele hele çocuk filansa yol verdiğim zaman çok korkuyorum.

  • 39. türkiye'deki araç ve daire fiyatları

    ömür boyu çalıştırmak zorunda bırakacak seviyeyi aşmış fiyatlardır.

    benzer birçok başlıkta da yazdım;
    - 2010 yılında, 2 yaşındaki ilk motosikletimi 10bin tl'ye almıştım hem de para biriktirmiştim.
    - 2012 yılında, sıfır ilk arabamı 42bin tl'ye almıştım, 24 ay vadeli kredi ile ve yine para biriktirmiştim.
    - 2015 yılında araç kredim biter bitmez motosikletimi satıp, biriktirdiğim diğer para 3 yaşında ikinci motosikletimi 44bin tl'ye almıştım ve aynı zamanda ev kredisi ödemeye başlamıştım.

    bunların hepsini, maaşlı çalışarak yaptım. yedim, içtim, eğlendim hem yurt içi hem de yurt dışına gezilere gittim, istediğim cep telefonlarını aldım, en güzel konfigürasyona sahip bilgisayarım oldu, en kalite kıyafetleri giydim, uzar gider...
    2010 yılında aldığım maaş da 2.600 tl'ydi.

    şu an ortalama 7bin tl maaş üzerinden hesap yapıyor olursak -ki yüksek bir ortalama-, yukarıdaki planı revize ediyorum;
    -aynı motosiklet 77bin tl. kazandığım parayı hiç harcamadan motora harcamam lazım. yani imkansız.
    -aynı aracın şu an ki fiyatı 180bin tl. 24 aylık vade ile maaşı hiç harcamamış olsam bile alamıyorum ki anapara üzerinden hesap ediyorum.
    -aynı ikinci aldığım motorun şu an ki fiyatı 189bin tl. malum, yine hiçbir şekilde alamıyorum. girdiğim ev kredisinden, yiyip içmelerden, gezmelerden bahsetmiyorum bile.

    insanların köle gibi çalışıp, hiçbir şey elde edemiyor olmasının sorumlusu ben değilsem, kim diye de sormak geliyor içimden.

    edit.

  • 40. en iyi şeytan rolü yapan aktör

    ismi lazım değildir. aktör olduğu kesin ama rolüne fazla kaptırmıştır kendini 20 küsür senedir.

  • 41. fiat egea

    parası çok olan egeayı beğenmez haklıdır.. parası ona yeten alır beğenerek kullanır o da haklıdır.. ama parası olmayıp egeaya bile ulaşamayanlar da çıkıp egeayı niye kötüler ben onu anlamadım.

  • 42. 5 mart 2021 rusya'nın el bab ve cerablus'u vurması

    1) suriye'den çıkmalıyız.
    2) suriyelilerin tamamını göndermeliyiz.
    3) sınırımızdan adım atanı sikmeliyiz.

    edit: kaynaklarla doğrulandı. amacı ve sonucu henüz belirsiz bir saldırı.

  • 43. iyi insan olmanın hiçbir işe yaramaması

    çoğu artık aramızda değil, malum...

  • 44. tayt giyen şişman kadınlar

    taytı kadınlar rahat ve pratik olduğu için tercih ediyor. kullanışlı, birçok şekilde kombin edilebiliyor.

    erkekler taytı seksi bir kıyafet olarak kabul ediyor. manken gibi olacaksınız, o kalçalar löp diye ortaya çıkacak. bakınca offf çekecekler.

    hayır efendim, tayt bir kadının rahatlığıdır, göz zevkiniz değildir.

    bir kadın zayıf veya şişman olabilir. fiziki durumu tayt giymesini neden kısıtlasın. kendi bedenine göre giyer. bu kimseyi ilgilendirmez.

  • 45. bursa'da gidilecek yerler

    yavuzselim mahallesi ve arabayatağı.

    bağlarbaşı ve emek mahallelerine de uğramadan olmaz tabi

  • 46. hdp'nin 11 şehit için hiçbir mesaj yayınlamaması

    benim asıl merak ettiğim; akıl sağlığı yerinde bir insanın, şehit haberlerini gördükten sonra aklına nasıl olup da “hdp taziye mesajı paylaştı mı acaba?”diye bir soru geldiği.

  • 47. zekat verilirse ülkede fakir kalmaz

    bütün iktisat teorisyenlerinin karşısında diz çöküp tövbe isteyeceği formüldür.

    --- spoiler ---

    diyanet tv’de yayımlanan ‘iyilik vakti’ programına katılan bilal erdoğan, “zekat verilse dünyada fakir fukara kalmaz, hesabı kitabı yapan insanlar anlatıyor. dünyanın en zengin ülkesi olmayabiliriz ama gönlü en zengin ülkesiyiz” dedi.
    --- spoiler ---

    çok garip değil mi lan? laik bir ülkede, vatandaşın vergisiyle finanse edilen bir devlet kuruluşu, sadece bir mezhebe yönelik olarak dini bir kanal kuruyor ve herhangi bir dini formasyonu olmayan devlet başkanının oğlu da o kanalda fetva veriyor.

    (bkz: tımarhane)

  • 48. 4 mart 2021 yeni zelanda depremi

    2021'nin, şu ana kadarki, en büyük depremi olan depremdir. usgs verilerine göre yeni zelanda'ya bağlı kermadec adaları'nda, 19.4 kilometre derinlikte ve 8.1 moment magnitüd büyüklüğünde; emsc verilerine göre ise 7.9 moment magnitüd büyüklüğünde ve 10 kilometre derinlikte gerçekleşmiştir. depremin olduğu yerden auckland'a kadar aşağı yukarı 830 kilometre tutmaktadır.

    harita 1

    harita 1'de görüldüğü üzere depremin şiddet dağılım haritasına göre yeni zelanda'nın ana adası depremi hissetmemiş. usgs de depremin şiddetini bu yüzden 7 olarak açıkladı ve şiddetin çok az bir kısmı 7 olarak gözüküyor. baktığınızda esas olarak kermadec adası'nda bile hissedilen şiddet 6'ya düşmüş durumda. zaten ciddi bir popülasyonun yaşadığı en yakın yer olarak ise tonga gösterilmekte ve bu deprem, tonga'ya 962.7 kilometre uzaklıkta cereyan etmiştir.

    harita 2

    ivmeleri ve hızları çalışmak isteyen arkadaşlar usgs'den daha detaylı haritaları alabilirler. burada gördüğünüz üzere, bu bölgede yaşanan depremler gösterilmiş ve dalma batma bölgesinin nasıl olduğu çizilmiş. 1900'den sonra (yani aletsel dönemde) görüldüğü üzere burası çokça kez 8'in üstünde deprem üretmiş bir bölgedir. tonga'dan başlayarak fiji, amerikan samoası, yeni zelanda, yeni kaledonya (ki daha yeni çok şiddetli bir depremle sarsıldılar), vanuatu gibi ülkeleri etkileyecek çok ciddi bir depremler üreten bir bölgedir. o dalma-batma zonu üzerinde (ana depremden önce ve sonra) 7.3 ve 7.4 moment magnitüd büyüklüğünde depremler gerçekleştiği gibi; 1 tane 6.1 mw büyüklüğünde, 12 tane 5 ila 5.9 mw büyüklüğünde, 4 tane 4 ila 4.9 mw büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir.

    avustralya levhası ve pasifik levhası arasındaki yüksek batma oranından dolayı, avustralya plakasının doğu kısmında (yani tam o gördüğünüz çizgi üzerinde) dünyanın en aktif sismik alanlarından birisi oluşmuştur. yeni zelanda bölgesinde ise 3000 kilometre uzunluğunda bir dalma-batma bölgesi bulunmaktadır ve burası yeri geldiğinde 5.5 ila 9.0 mw arasında deprem üretir. görüldüğü üzere levhanın hareket hızı da yer yer farklı olmakla birlikte kuzey taraflarda yılda 90, 83. 81 milimetre hareket ederken, güney kısımda ise 40 ila 45 milimetre arasında hareket etmektedir. tabii bu hareket, kayaçların kompleks yapısı nedeniyle belli bir yerde tıkanınca ve o levha bir süre hareket edemeyince, orayı kırarak büyük depremler oluşturmaktadır.

    şunu da söylemek gerekiyor ki bu sene gerçekten çok büyük depremlerle başladık. 2020 yılının 4 mart tarihine kadar sadece 2 tane +7'lik deprem görmüşken, 2021'in 4 mart tarihine kadar 5 tane 7 ila 7.9 arası ve 1 tane 8+ deprem görmüş durumdayız. şöyle de bir istatistik bulunmaktadır: geçtiğimiz sene 7.0 ila 7.9 mw arasında 9 deprem olurken, daha bu yılın 3. ayına yeni girmemize rağmen 6 tane 7.0 ila 7.9 mw arasında deprem meydana gelmiştir. geçen sene 8'in üstünde herhangi bir deprem görmememize rağmen, bu yıl 8'i geçen bir deprem meydana geldi. tabii bunlar sadece birer istatistik, geçen yıl böyle oldu bu yıl böyle oldu gibi bir mantık çıkartmaya lüzum yok; sadece bir kıyaslama yapıldığında, bu seneki deprem sıklığı ve büyüklüğü bambaşka bir boyutta başladı. 2017'de olan 7 ve 7.9 ile 8+ deprem sayısını şu andan yakalamış durumdayız.

    şimdi bunları söylememin elbette nedenleri var. birincisi; bu depremler her ne kadar uzakta, okyanusun ortasında ve insanlığın yaşamadığı yerlerde olsa bile her depremin enerjisi, kırılmayan bir sonraki kilitli yere sirayet etmektedir. dolayısıyla, kırılan her yer, başka bir yerde kırılmak üzere olan yerin deprem tarihini öne çekebilir. ayrıca 8'in üzerindeki her deprem, dünyayı çeşitli şekillerde etkiliyor. hatta eksenini ve dönüş hızını etkilediğine dair bile bazı yerlerde çalışma ve fikirler var. peki bu enerjiyi rakamlara dökersek karşımıza ne çıkar? 8.1'lik bir deprem:

    enerji türünden: 89.125.093.813.374.553 joule
    tnt: 21.301.409 ton patlayıcı
    hiroşima'ya atılan atom bombası türünden: 1.421 adet
    nagazaki'ye atılan atom bombası türünden: 1.065 adet

    enerjiye denk düşmektedir. yani yerin altında olduğu için, enerjinin yarısı da başka fay hatlarına aktarıldığı için pek hissetmiyor ya da büyüklüğü hakkında net fikir sahibi olamıyor olabiliriz ama ciddi anlamda devasa enerjiler açığa çıkıyor. 10^15'lik hesaplamalar ile yapılan bu enerjiler için hazırlanan tablolarda bile, 8'in üstüne çıkan depremlerden daha fazlasını tanımlayan bir şey yok. çünkü deprem 8'i geçtikten sonra gerçekten bir felaket boyutuna geliyor. tabii bu depremlerin de kendi arasında enerji farklılıkları var çünkü logaritmik artış gösteriyorlar ama demek istediğim 8'i geçtikten sonra özel olarak tanımlamalara değmeyecek şekilde şiddetli bir deprem olduğu için genellikle 8'in üstündeki depremler için şiddet tanımı 10, 11 veya 12 civarı olarak seyrediyor.

    bunu biraz daha görsel şekilde anlatmak için: moment magnitüd skalası

    görüldüğü gibi insanlığı yok edecek güçteki krakatoa patlamasının dahi üzerinde enerjilere denk düşen enerjiler çıkartabiliyor bu depremler. tabii burada çıkarttığı enerjiler joule türünden değil de patlayıcı (muhtemelen tnt) eşitliğinde verildiği için rakamlar biraz daha ufak(!) duruyor. eğer direkt olarak joule şeklinde görmek istiyorsanız, earthquake calculator olarak google'dan aratma yapabilir, çeşitli deprem büyüklüklerini girerek o depremin enerjisini görebilir veya iki depremi kıyaslayabilirsiniz.

    peki emsc ve usgs birbirinden farklı iki adet büyüklük açıkladı. ilk bakışta birbirleriyle çok uzak gözükmese bile, aslında aralarındaki fark azımsanmayacak kadar yüksek. 8.1'lik bir deprem, 7.9'luk bir depremden 1.6 kat daha güçlü ve tam 2 kat daha yüksek enerjilidir. joule türünden de aralarında 44.4 x 10^15 fark bulunmaktadır.

    kaynaklar;

    usgs - m 8.1 new zealand earthquake
    emsc - m 7.9 new zeland earthquake
    usgs - eq magnitude, energy release, and shaking ıntensity
    kandili rasathanesi - magnitüd/şiddet karşılaştırması
    omnicalculator - earthquake calculator
    kandilli rasathanesi - genel bilgiler

  • 49. 4 mart 2021 fenerbahçe antalyaspor maçı

    diyelimki 11 tane şehidin için ağlıyorsun evde. karın geldi çay alır mısın dedi sana. ne diyeceksin? sokmuşum çayına kodumun karısı, 11 tane şehidimiz var mı diyeceksin? ya da karını mı boşayacaksın sana şehitler varken çay teklif etti diye?

    bak arkadaşım bahsettiğin konuya üzülen zaten üzülüyor ve üzüntüsünü uygun başlıkta belirtiyor. bu entry ayrı bir mecra ve ayrı bir konusu var. bir şeye üzülürken başka bir şey yapmayacaksın yazmayacaksın takip etmeyeceksin demek değil bu senin duyar kastığın olay.

    ben sana diyor muyum afrikada milyonlarca çocuk açken kaç bin liralık telefon kullanıyorsun diye ?

    işte bu son cümlem kadar alakasız yazdığın şey.

  • 50. 2020-2021 sezonu şampiyonu beşiktaş

    galatasaraylıyım ama bende bu sene beşiktaş’ın şampiyon olma ihtimalinin çok çok yüksek olduğunu düşünüyorum

    fener 19 da kaldığı müddetçe sıkıntı yok :)