gereksiz bir paylaşım olduğu gerçeğini kabul etsem de oğlunun pipisindeki 1gr deri gittiği için davul zurnayla kutlama yapan bir toplum için bir sosyal medya paylaşımının çok da mesele olmasına gerek olmadığını düşünüyorum.
edit: olmuş.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. ceyda düvenci'nin kızım regl oldu paylaşımı
-
2. esenyurt'ta 4 kişi tarafından dövülen kadın
3'ü erkek 4 kişi tarafından kendi evinde, çocuklarının gözü önünde saldırıya uğrayan kadındır. kadın, en son saçından başından çekilerek ev dışına çıkarılırken son anda kendini kurtarmış. bu sırada 11 yaşındaki kızının cama çıkarak "annemi öldürüyorlar" diye bağırdığını da not düşelim.
aynı zamanda güvenlik kamerası takmak için orada bulunan çalışan da kadını koruyayım derken bu 3 maganda tarafından yumruklanıyor ve görüntülerde yere düşüp kendini korumaya çalıştığı halde bile tekmelenmeye devam ediyor.
sebep ise bahçe katındaki komşunun bahçeyi ev içine dahil etmesine izin vermemekmiş. kadın sizin kaçak yapılaşmanıza izin vermek zorunda mı lan?
tehdit var hakaret var şiddet var haneye tecavüz var ama bilin bakalım ne yok? evet bildiniz.
4 kişi savcı kararıyla serbest bırakılmış. bravo!
kaynak -
3. mhp'lilerin cumhuriyet savcısını tehdit etmesi
selçuk özdağ'a yapılan saldırıyı incelediği için cumhuriyet savcısı alparslan tufan'a twitterdan organize saldırı başlatmışlardır. içlerinden bazıları daha da ileri gidip "boğulacağın sularda yüzme" demeye kadar götürmüştür. mhp hergün daha da illegal bir yapıya dönüşüyor devlet ise sessiz. daha kaç kişinin dayak yemesi hastanelik olması lazım çok merak ediyorum. link
-
4. kadın dövene müdahale edilir mi sorunsalı
biz zamanlar polisken 4-5 kere kadın erkek kavgasına denk geldim. usulca yanaşıp tarafları ayırıp, adamın duyamayacağı bir mesafeye ilerleyip "hanımefendi şikayetçi misiniz?" diye sorduk. sadece 1 tanesi sikayetçi oldu. adamın taşkınlığı devam edince kelepçeledik merkeze aldık.
diğerleri "hayır sorun yok o benim kocam/sevgilim." dedikleri için mecburen arkamızı dönüp yürüdük. çünkü direk müdahale eden arkadaşlarımızın mağdur olduğuna sahit olduk.
adam darp edildiği için (aslında zor kullanıldı) sikayetçi oldu, kadın ben yardım istemedim ki dedi. ve arkadaşlarımız sokaktan geçen masum bir insanı döven sivil vatandaş gibi yargılandı.
tanıdık geldi di mi "ben yardım istemedim." cümlesi. -
5. sahibinden.com üzerinden dolandırılmak
muhtemelen iban ona ait değil.
(bkz: sazan sarmalı)
ayrıca hayatta her ne olursa olsun insanlar sizin güveninizi kazanmak için konu ile alakası olmayan ayrıntı veriyorsa;
bknz: öğretmen olma,
bknz: cuma namazından sonra vb
ve işler sorunsuz bir şekilde yolunda gidiyorsa;
bknz: hiç çekinmeden kamerayı size yollamak vs.
o işten kaçın. -
6. türkiye'de tarım nasıl bitirildi
islamcılık tarımdan sanayiye, üretimi yapılan her şeyi bitirdi.
geriye yüzlerce yıldır orucu neyin bozup bozmadığını tartışan ortaçağ zombileri kaldı. -
7. horizontal ile vertical'ı karıştırmak
(bkz: vertical limit) filmi çıktığından beri karıştırmıyor. 30 yaşında hala sağımı solumu karıştırıyorum ama bunu karıştıramıyorum. teşekkürler hollywood.
-
8. ankara soğuğu
dışarıda göt kesen ankara ayazı var. arabanın kapıları donmuş. camlar kalın kalın buz tutmuş amına koyim. ağzımızda maske, elimizde kazıyıcı bu insanın ruhunu siken soğukta cam kazıyoruz. bu soğuk adamın hayatını siker demedi demeyin. ulan tabiat sen ne acımasızsın.
-
9. 30 yaşında hala metal dinleyen insan
gayet de güzel dinlenir, yaşa başa bakılmaz. kafa kaldırmıyor deniliyor, evet doğrudur ama nihayetinde yeri geliyor en güzel müzik için bile aynı şey geçerli olmuyor mu?
ben dinlerim metali. tür mür seçmem, kulağıma güzel gelen her metal melodisini dinlerim. ayırmam açıkçası. eee gazete bayilerinde satılan metal fanzinlerini gören, metal müzik dergilerindeki rap mi metal mi konusundaki mektup atışmalarını okuyan nesildenim ben, müzik seçmem, dinlerim.
yalnız şöyle bir durum var, yaşını başını almış metalciler daha iyi anlayacaktır dediklerimi, bu naneyi dinlemeye başladığınızda eşten, dosttan hemen tepki geliyor. misal işyerinde açıyorum soft bir şeyler, 5 dakikaya kalmadan "ooo akşama ayin mi var, ya elin değmişken bizim mahallede de hırsız bi sarman var, yakalayıp kessenize şunu akşamına hayrına" diye inanılmaz esprili biri çıkıp geliyor hemen. arabaya biniyorum, hemen açıyorum herhangi bir parçayı cayır cayır. sonra gidip kardeşimi alıyorum, arabaya biner binmez bizimkisi hemen sesi kısıyor, patlatıyor lafı;
"- ooo abi başlamışsın gene demir doğrama dinlemeye."
vay arkadaş! diyorum ki adam orada acısını anlatıyor, ne bileyim kabilesini doğramışlar ağıt yakıyor, arkadaşı savaşta ebediyete intikal etmiş, kendisinin kolu kopmuş ama ikisi birden 500 tane adamı kesmiş onun destanını bağırıyor yüreğinden yüreğinden ama anlayan yok, bizim kardeş gelip diyor ki: "ne alakası var anlatma ya, öf bu ne ses, demir doğrama atölyesi misin mübarek..!
hasbinallaaaaah çekiyorum mecburen, sonra ses kısılıyor ama 5 dakikaya kalamadan o ses iyice kapanıyor. genel sebep de "kafam almıyor". ya neyine almıyor lan sanki oturup yörünge hesabı yapıyoruz nasa'da. yolda giderken gaz müzik çalıyor işte.
gerçi eskiden ben daha radikaldim bu konuda. çok sinir olurdum böyle diyenlere. kulakları çınlasın pentagram bunu çıkardığında kaldığım yurtta "siktirin lan popçular hepinize kafam girsin!" diye slogan atmışlığım, hatta daha ileri giderek sırf pop müzik dinliyor diye bayağı bayağı kalp falan da kırmışlığım vardır. ancak sonunda gördüm ki öfkeyle kalkan zararla oturuyor. yani gerek yok gerginliğe. bir adam kafası almıyor diye ya da pop dinliyor diye, hayatının tümünde o canına yandığımın aşkı, sevgilisi, ayrılığı, acısı bitmiyor diye ben adamı suçlayamam ki. neticede kimisi çayına süt bile koyuyor, böyle bir dünya burası. yine de bir an geliyor, elime zopayı alıp metala laf edenlere dalasım geliyor.
ne diyordum ?.. hah, etraftaki insanlar kabullenemiyor metal müziği. onlar için olay şu; müzik biraz sertleşirse kafa almıyor! hay o kafaya ya, normallerini alıyor da ne oluyor. hadi bırakın metal müzik yapmalarını eurovision'da gayet softlaştırılmış bir şarkı ile lordi çıktığında valla bizim evde televizyona neredeyse şeytan çıkarma ayini yapılacaktı. bu çıkışın üzerine bir de sibel tüzün lordi solisti ile şu saçma pozu verdiğinde yaşanan infiali düşünün bizim evde. bir anda ahlaksız damgası yememe ramak kalmıştı çünkü ben de demir doğrama müziğini seviyordum, ilerleyen günlerde elin kızları ile böyle dil dile poz verebilir, milletin namusuna dil uzatabilir, mazallah asi olur kedi medi de kesebilirdim. gerçek hayatta gayet sessiz sakin bir tip olsam da metal müzik dinlemem neticesinde cemiyet mikrobu potansiyeli olan biri olarak görüldüm bir süre.
neyse ben tıngır mıngır dinlemeye devam ettim metal müziği. annem babam laf ediyordu da evlenince laf söz olmaz, evimde rahat rahat dinlerim dedim ama ne mümkün. gerçi şimdi abartmayayım, canım eşim gayet anlayışlıdır bu konularda ve kimseyi rahatsız etmedikçe ne dinlediğime falan karışmaz. takarım kulaklığı dinlerim dım dım diye ama kardeşim ben bilgisayarda oyun oynarken yanda şunu açıp bas bas bağırtmam lazım apartmanı ama olmuyor. eşim zaten uyuz oluyor oyuna bir de üzerine bağırtığım müziği duyunca gelip ufaktan salvolara başlıyor, "hadi kalk kaç saattir oturuyorsun bak evde erzak bitti yürü markete gidiyoruz" diye. elbette önceleri ufak taciz atışları şeklinde gerçekleşen sataşmalar birkaç dakika içinde bildiğiniz yaylım ateşine dönüşüyor, ne kadar kulak tıkasam da, o sesi kıssam da neticede "yaa offf" deyip kalkıyorum, paşa paşa arabaya biniyorum mecburen. ancak arabada da yılmıyorum, hafiften iron maiden, creator falan açıp hani eşimin sevmesi muhtemel nispeten soft şeyler çalıyorum, 5 dakika geçmeden "yahu bu arabada benim sevdiğim şeyler neden dinlenmiyor, ha lantirn'ciğim?!" diyerekten fırça geliyor ve o siktiğimin radyosu hemen aşk fm'e veya nostalji'ye dönüveriyor. gene başlıyor ızdırap! o canına yandığımın sevgilileri yine kavuşamıyor, öbürü aşkından yanıyor, beriki neredeyse böbreğini verecek kadar aşık oluyor, seviyor, sevişiyor...ama bitmiyor ya, bitmiyor bu ızdırap. ne bitmez aşkınız varmış anasını satayım diye içimde fırtınalar kopuyor, anlatamıyorum, bağıramıyorum. öyle patlamaya hazır kola kutusu gibi takılmaya devam ediyorum.
ama ben ne yaptım, sabretmeyi öğrendim. sabrediyorum arkadaş artık. bildiğin peygamber sabrı oldu bende. artık bu sayede çoğu şeye sabredebiliyorum. süper bir yetenek kazandırdı bu durum bana. fena değil aslında ama neden sabrediyorum diye ara ara sinirleniyorum, o ara açayım bir nordik metal diyorum ama ses verip stresimi azaltamayacağımı bildiğimden yine sabretmeye başlıyorum. bildiğiniz paradoksa düşüyorum yani.
geçenlerde bir durum oldu evdeki tv'yi yenilemek zorunda kaldım. tv seçerken görüntüsünden, ekranında önce bakıyorum sesi falan iyi olsun şu bu özelliği olsun diye. ses de ses diye takıldığımı duyan hanım sorunca da "canım benim dünya sineması izlerken en küçük sesi dahi duymak istiyorum, mesela o pakistan festival filmindeki hışırdayan yulafların sesi evimize dolsun." diye sıkıp duruyorum ama niyetim başka elbette. asıl amacım tv'yi aldıktan sonra evde nvidia shield bağlayıp youtube'dan ya da deezer'dan amon amarth köklediğimde ev sallansın, yönetici gelsin desin ki "ey lantirn, şu müzikse bizim bugüne kadar dinlediğimiz ne! allah senden razı olsun bizi bu harikalarla tanıştırdın!". neyse nihayetinde işi bitireceğim gün geldi, televizyonu alırken emin olmak için satıcıya dedim ki: "kardeş sitenize baktım, televizyonda şu ses işlemcisi şu ses özelliği var diyorlar, doğru mu bunlar ses nasıl, iyi mi?"
gelen cevap ne?
"-bilmiyorum ben abi işlemci falan, ses işte şuradan açılıyor bak dinle sesi süper. kimse şikayet etmedi daha."
75. skill sabır seviyem elbette devreye girdi; "azıcık mesleğine saygın olsun davar, sattığın malı anlatamıyorsun daha." falan demedim, bulduk bir broşür baktık hemen evet doğru sitede yazan bilgilerle broşür tutuyor, tamam aldım dedim. neyse geldi tv, kuruldu falan. ben sinsi sinsi geziyorum tv etrafında uygun bir an bulunca patlatıcam kolonları da bizim ufaktan sıra gelmiyor. kumandayı ele geçirip o kutlu ana gelene dek izlemediğimiz sünger bob, kral şakir bölümü kalmadı. bir de bitmiyor anasını satayım ardı ardına başlıyor bölümler, kopamadı çocuk televizyondan bir türlü.
neyse ben nihayetinde baba olarak evdeki ağırlığımı kullanıp "eyhtere be ver lan şunu, başlıycam şakirine, yucin yengecine ver bakayım" diyerek aldım elime kumandayı, açtım youtube'dan shield wall'u, ufaktan sesi gazlıyorum daha ses seviyesi 20-21 falan oldu sevgili, bir tanecik eşim taaa dipteki odadan ışınlanarak yanıma geldi;
"ay bu ne ses, kapat lantirn şunu akşam akşam delirtecek misin komşuları!"
şeklindeki fırçasını çekti, bütün babalık ağırlığımı sildi attı 10 saniyede.
ya delirsinler o komşular. yukarıdaki sığırın 5 senedir tepemizde vermediği parti, gecenin 3'ünde yerde yuvarlamadığı bilye kalmadı. uyuz oğlunun saçma rap müziğini, çalamadığı gitarının zırıltılarını tüm gün dinliyorum. yan taraf desen zamanında aşiret taşındı, sabahın 8'inde cayır cayır bozlak dinleyerek uyandık bırak çalıcam lan ben bunu diyemedim hanıma ya!... kuzu kuzu kapadım sesini.
yılmadım ama, o sesi açıcam ben arkadaş diye hırs yaptım. en son benzer bir hırsı kimya konusunda yapmıştım, alın buyrun okuyun başıma gelenleri: #97890671
neyse sinsi planımı yavaş yavaş devreye koydum. uzun uğraşlardan, ilmek ilmek dokunan bir olay örgüsü ardından nihayet yaklaşık bir 2 ay sonra hain planımı uygulama zamanım gelmişti. eşimi ve ufaklığı birbirlerine koli bandıyla yapıştırıp markete yolladığım bir anda gazladım berserker albümünü. valla o sesi de 30-40-50 allah ne verdiyse patlattım akşamın 5'inde, kulakların pası silindi en nihayetinde. sağolsun ufaklık da kitap seçemeyince bana bonus 40-50 dakika kazandırdı da dinledim güzelce müziğimi.
ancak en nihayetinde bu bir dramdır arkadaşlar. bu ülkede metal müzik dinleyicisinin uğradığı tacize kimse uğramamıştır.
sana sesleniyorum eyyy tüm sanat hayatı boyunca aşkını, aşkından nasıl rezil rüsva olduğunu, sevgilisinin bitmek tükenmek bilmeyen tasvirlerini anlatan şarkıcı, dinlemek zorunda mıyım kardeşim seni 50 sene boyunca. bu hayatta sadece aşk mı, özlem mi var. ben danalar gibi bağıran solistleri, cayır coyur köpüren gitar sololarını, karanlık klipleri, ayılar gibi böğüren grupları dinlemeyi seviyorum ya. 70 yaşına da gelsem bu böyle.
dipnot: ufaklık seviyor metali. genelde trash veya power seviyor ama. bir ara death çaldım biraz ona, "hoşuma gitmedi baba" dedi. -
10. ceyda düvenci
çocuklar bizim malımız değil onların özelini paylaşamayız.anneler evlatlarının koruyucusu olur sahibi değil.tamam modern olun da kendinize olun.isteyen her yerini açar koyar ama 18 yaş altı bir bireyin özelini paylaşamaz.kim olursa olsun.yetti yani ilgi görmek için çocuk kullanma modası.
-
11. türk halkının açlığa mahkum edilmesi
"türk halkı açlığa mahkum edilmiştir."
bu sözde en ufak abartı yoktur.
elektrik, su, doğalgaza gelen aşırı zamları geçtim en temel gıda ürünlerine minimum %25-30 zam yapılmıştır. her zaman aldığım sütaş süzme peynir 20 tl'den 25'tl'ye çıkmış. apartman aidatı bile 70tl'den 105 tl'ye çıktı ve burası "gelir düzeyi düşük insanlara şehirde iyi yaşama fırsatı" diye yutturulan toki.
her şeye bu kadar zam üstüne zam, vergi üstüne vergi konulurken tüik'in açıkladığı enflasyon oranı %15. şaka gibi!!!! insanlarla resmen dalga geçiliyor!!!!! işsizlik oranı o kadar vahim ki onu da düşük göstemek için iş aramayanı işsiz saymıyor, işten çıkartılmamış ama maaşı 1000tl düşürülmüş adamı işsiz saymıyor, iş bulamadığı için yüksek lisans yapan gençleri işsiz saymıyor, borç içinde yüzen, üretim yapamayan çiftçiyi işsiz saymıyor, iş yerini kapatmak zorunda kalan esnafı işsiz saymıyor... zaten bunları saysa her 10 kişiden 9'u işsiz.
dalga geçer gibi asgari ücrete %21, memura %7 zam. her çeye dünyanın zamı yapılırken insanların gelirine yapılan az bir zam, kaşıkla verip kepçeyle almaktır bu....
bugün insanlar yumurta, süt gibi en temel besinleri alırken bile saatlerce düşünüyor, ödeyebilcek miyim diye... peki ya saray ahalisi??? bizden kesilen vergilerle milyonlarca lira masrafı karşılanan sarayın mutfağında yok yok. geçen haberlerde izleme fırsatım oldu; ismini bile bilmediğim yiyecekler, havyarlar, karidesler... hepsi bizim vergimizle alınan lüks yiyecekler. biz korkudan kombiyi açamıyoruz, bilmem kaç odalı koskoca bir saray bizim vergimizle ısınıyor, ışıl ışıl aydınlanıyor, binlerce çalışanın maaşı ödeniyor... hepsi bizim vergimizle. peki ben soruyorum; biz neden bunları ödemek zorundayız? ülke ekonomisini bu durumlara getiren adamların yediğini içtiğini, uçağını, yatını katını, lüks yaşamını neden ben ödemek zorundayım? ben bir vatandaş olarak karnım aç, çoğu kişi açken ülkeyi yönetenlerin lüks ve şatafatlı hayatı neden halkın üstüne yükleniyor? bu hak mı? bu kadar dinden, müslümanlıktan bahsedenlerin, eline kuran alıp seçim meydanlarına çıkanların nasıl vicdanı rahat ben anlamıyorum... bu nasıl bir allah korkusu ben cidden anlamıyorum...
bu ülkede sokakta insanlar soğuktan ölüyor, gençler işsizlikten intihar ediyor, anneler babalar çocuklarımım geleceğinden endişeli... insanlar yorgun, bıkmış, umutsuz... benim ülkemde en güzel tatil yerlerine ben gidemiyorum, yabancı turistler gidip keyfini çıkarıyor. ve en acısı da bütün bunlar ortadayken birileri televizyona çıkıp "her ley çok iyi, çok güzel, süperiz" diye yalanlar savuruyor. yazıklar olsun size... -
12. mesut özil
burada mesut'un kalitesinden, başarılarından filan bahsetmeyeceğim. bahsetmek istediğim nokta, türk medyasında mesut üzerinden vıcık vıcık, iğrenç bir milliyetçilik romantizmi döndürülmesidir.
mesela, "alman milli takımında bir türk olarak gol atıyor ve almanlar ayağa kalkıp seviniyor", "arsenal'de siyasi sebepler yüzünden oynatılmadı", bugün tv kanallarında duyduğum en basit iki örnek. tüm gelişimini almanya'da tamamlayan hakan çalhanoğlu'nun türk milli takımında gol atınca almanların sevindiğini hayal edin. edemediniz değil mi? çünkü saçma. ayrıca aynı milli takım'da oynayan türk emre can, birkaç ay önce oynanan almanya-türkiye maçında türkiye'nin golünde hakeme itiraz ettiği için sözlük dahil her yerde itin götüne sokuldu. mesut, almanlar tarafından dışlanmasaydı, emre can gibi aynı tepkiyi vermeyecek miydi sanıyorsunuz?
velhasıl, gelişiminde hiçbir emeğinin olmadığı bir insan için yapılan bu popülist söylemler artık kabak tadı vermeye başladı. adam kendi yeteneğiyle ve alman altyapısıyla iyi bir kariyer yapmış, bizim türkolar da sanki mesut kendi sayelerinde bu kariyeri yapmış gibi gelmiş televizyonlarda bomboş milliyetçi söylemlerle insanları zehirliyorlar. yakın tarihli örneklerden biri de, pfizer'in korona aşısını "türk bilim insanları tarafından geliştirilen aşı" diye sunulması gibi. evet, bu insanlar türk olabilir ama senin bu insanlar üzerinde hiçbir emeğin yok sayın geri zekalı. milliyetçilik, başkalarının başarısıyla övünmek değildir. üretimin, bilimin, eğitimin sıfır olduğu bir yerde adam gelmiş bana milliyetçilikten bahsediyor.
akp'nin, gençliğini siktiğini ve beyin göçüyle ülkeden gitmesine sebep olduğu milyonlarca gencin, yarın bir gün batı'daki herhangi bir başarısına da konacak olan yine bu yavşak yandaş medya olacaktır. neyse, konu bambaşka yerlere gidiyor, şimdilik bu kadar yeter. -
13. esnaf öldü
mezara koyacak taş varsa, esnaf tam ölmemiş demektir. abartmayın, durmak yok yola devam.
-
14. şiirin geri kalanını önemsiz kılan mısra
daha nen olayım isterdin,
onursuzunum senin.*
zaten şair, bu dizeleri yazdiktan sonra, siirin geri kalanina devam etme gereği duymamış. -
15. cahille tartışmak zorunda kalanlara tavsiyeler
(bkz: salağa yatmak)
ne dese bilmiyomuş gibi yapın o ne deyin. 5 yaşında çocuk moduna dönün. neden, niye, neden deyip durun. bir süre sonra o da cahil biriyle tartışmanın ne demek olduğunu anlayacaktır. -
16. yeşil göz vs mavi göz
herhangi bir yorum yapmadan kısa bir bilgi içerikli entry gireyim. mesela fransa nüfusunun 3'te 1'i mavi gözlü.
nordike gidildiğinde, kahverengi daha da nadir hâle geliyormuş. avrupa insanının göz rengi okyanus mavisi olarak sınıflandırılıyor, bu da sonrasında insanı avrupa kökenli kuzey amerika, okyanusya ülkelerine yayılıyor. duruma avrupa'daki tarihsel (onbin yıllık, türlerin afrika'dan ayrılmanın ertesinde) gen mutasyonlarıyla açıklama getiriyorlar. başlangıçtaki (kökensel) göz rengi marron olarak gösteriliyor. -
17. sivasspor fenerbahçe maç saati rezaleti
bir önceki sene erzurum , tüm maçlarını 13.00'da oynarken galatasaray maçını 19.00 'a almışlardı. biz bunu dile getirdiğimizde " himmetçiler ağliyüüü , şike yapmaya , kayrılmaya çalüşüyüüü " diyen gavatlar şimdi gelmiş sivas'ta 19.00'da maç mı oynatılır diyorlar.
haklı bir serzeniş olmasına rağmen , geçen senelerde tek ses olunsaydı bu sene de tek ses olunurdu. destek verirdik biz de. ancak sike sike oynayacaksınız maalesef. çünkü biz sike sike oynadık.
edit : bir de neden " son 3 iç saha maçına bakın " diyorsunuz onu da anlamadım. neden son 4 değil mesela? çünkü 4. maç , 14 aralık 2020 tarihinde antalya , sivas'ta 19.00'da oynamış. kış desen kış, soğuk desen soğuk. -
18. 19 ocak 2021 beinsports açıklaması
çok yanlış açıklama.
bu işin sonu havuzun dağılması, exxen'in fenerbahçe maçlarının yayın haklarını almasıyla biter. *
şaka bir yana, önümüzdeki sezonlarda bölünmüş bir modele geçileceğini düşünüyorum. premier lig, la liga vs hep birden fazla yayıncı kuruluşla çalışıyor. bazıları da dijital platformlar.
bu arada havuzdan çıksa üç büyükler de daha fazla para kazanır, olan küçüklere olur. inanmayan bu konuda yazılan makalelere bakabilir. google'da arattığınızda karşınıza direkt çıkıyor. -
19. çavuşoğlu'nun ab vize serbestisi müjdesi
bir kemal sunal filminde, paranın dik gelmesi sahnesi vardı. bu ihtimal bile vize serbestisinden daha gerçekçidir.
-
20. warner bros.'un yeni logosu
eski ve güzel olan her şeyin sikilmesi lazım çünkü.
tanım: bok gibi olmuş logo. -
21. millet ittifakının 2023 cb adayı kim olmalı
hala mansur yavaş diye sayıklayan aveller var ve bitmiyorlar. şahsım karşısında jet fadıl olsa oy verecek kadar muhalif ve mansur yavaş'ı da çok seven biri olarak söyleyeyim: mansur yavaş trabzon'da, giresun'da ve ordu'da şu kalabalığı toplasın, yemin ederim kampanya başlatırım, elimde megafonla "cumhurbaşkanı adayı mansur yavaş olmalıdır ey ahali!" diye haykırırım taksim'de. üstelik ekrem imamoğlu bunu henüz ibb başkan adayı iken yapıyor bak. kendisi karadeniz'de ciddi anlamda sevilen biri. izdihamdan ezilme tehlikesi atlattığı görüntüler var lan. gittiği her yerde rockstar gibi karşılanıyor. işin daha da ilginci, bu kalabalığı diyarbakır'da, kayseri'de, izmir'de veya edirne'de de toplama potansiyeline sahip. insanlarda heyecan yaratan, kitleleri peşinden sürükleyecek, hem hatip hem de liderlik özellikleri taşıyan bir isim. sürekli çarşıda, pazarda insanlarla iç içe. herkesle çok çabuk diyaloğa girebiliyor. tam anlamıyla milletin adamı imajı çiziyor. üstelik girdiği hiçbir seçimi kaybetmemiş ve akp'yi istanbul'da iki kez yenmiş olmanın güçlü karizması da kendisinde mevcut. ben bu sevgi selini en son tayyip erdoğan 1999'da hapse girerken gördüm. hadi hepsini geçtim, sırf soyadı imamoğlu diye oy veren çıkar anadolu'da.
daha önce defaatle söylendiği gibi mansur yavaş çok iyi bir hizmet adamı ve bürokrat. fazlası değil. yaşını başını almış. iktidar hırsları olan biri de değil. cumhurbaşkanlığı için aday bile olmayacağını düşünüyorum ben.
ondan sebep, bu ülkede recep tayyip erdoğan'ı yenerse bir tek ekrem imamoğlu yenebilir. o da yapamazsa kimse yapamaz. bütün yandaş medya ve troll ekibinin mansur yavaş güzellemesi yaparken gece gündüz imamoğlu'na saldırması haybeye değil. hayallerde yaşamanın alemi yok. sad but true. -
22. emlak balonu
müteahhit çocuklarının doluştuğu başlık.
hepimiz biliyoruz ki emlak sektörü tamamen uygulanan politikalar ile ayakta. 2 yıl daha kredi faizlerini bu seviyede tutun bakalım ev satabiliyor musunuz mevcut fiyatlarla.
asgari ücret belli, insanların gelirleri belli. talep oluşturabilecek kitle belli. ilan sitelerinde aylardır duran ilanlar da belli.
diğer ürünleri bilmem ama çimentoda dünyadaki en ucuz 2 ülkeden biriyiz. işçi desen ucuz. artık kimse siz range rover'a binin diye 250 bin liraya mal ettiğiniz eve 800 bin lira verip 30 yıl maaşının yarısını ipotek edecek halde değil. geçti o günler. -
23. mali hizmetler daire başkanı'nın çay paketi
oh oh! paralar pkk'ya gitmiyor oh oh oh !!!
daire başkanlarımıza gidiyor oh oh ohhh -
24. dale don dale - papi chulo - sentelo - gasolina
küf kokan internet cafe - kınayt onlayn - aşırı yağlı kaşarlı tost - bayat çay.
-
25. istismarcının tahliyesini davul zurnayla kutlamak
kendisini siken iktidarın kazanmasından sonra sokaklara taşan halk için şaşırtmayandır.
-
26. estetik ameliyat sırasında ölen 24 yaşındaki kız
anestezi risklerini bilmeyen insanları şiddete sürükler ve sağlık çalışanlarını hedef gösterir nitelikte rezil bir üslupla yazılmış avam türk medyasının taraflı haberi.
ameliyat öncesi anestezi uzmanı tarafından risk skorlaması yapılır ve bu "anestezi ilaçları kalbini durdurdu" gibi basit ve sokak ağzı ifadeye indirgenemeyecek kadar ciddi bir iştir.
mallampati, asa, grade skorlamaları hastanın mortalite riskini ve hava yolu açıklığını hesaplamak adına kullanılır. öyle "ilaçlar öldürdü" diyip tek taraflı ve sığ bir üslupla ekibe bok atamazsınız embesil gazeteciler.
tanım: ailesine sabır dilediğim ölümüyle üzmüş genç kızımız.
edit: malpraktis de olsa eleştirdiğim konu medyanın çirkin üslubu. medya bu tepkiyi sapığa, katile göstermiyor. umarım ihmali olan cezasını çeker. -
27. göç edip youtube kanalı açmak
oğlum bir çift var. daha göçmediler. kanadaya. izmirdeler.instadan eklediler sildim. youtube çıkmadılar karşıma şükür.
sadece okuldan kabulleri var. vize de yok benim anladığım. daha türkiyedeler. kanalları var. neden göçüyoruz neden karar verdik nasıl oldu falan. baya anlatıyorlar. niyetimiz şu falan. akıl veriyorlar. videoya biz danışmanlık yapmıyoruz öyle anlamayın falan diye başlıyorlar haha ya gerçek olamazlar.
oğlum sakin olun lan. daha göçmediniz ne göçü. okul dedikleri de college. collegedan de red yiyorsan harbi siktirgit sen vazgeç göçme zaten.
giriyorsun bölüme admission requirements tıklıyorsun sana uyuyorsa son günü de değilse alıyosun kabulünü paranı yatırıyorsun. o kadar. -
28. 19 ocak 2021 m. h. yandaş'a 1 maç ceza verilmesi
şimdiii sevgili dostlar bildiğiniz üzere geçen sene alexander sörloth net kırmızı kartlık bir hareket yaptığı için kırmızı görerek oyundan atılmıştı.
fakat o da ne? efendim kendisi tahrik edilmişti ve dolayısıyla fazla ceza almamalıydı. ve sonra ne oldu? kendisi 1 maç ceza aldı. evet şaka değil, şampiyonluk yarışının o kritik günlerinde kendisi bu hareketi sebebiyle 1 maç ceza almıştı.
gelelim mert hakan yandaş konusuna. mantıken durum benzer. hatta tahrik arayacaksak, burada çok daha fazlası mevcut. bilinçli olarak kafaya geçirilen bir ayaktan bahsediyoruz. ve karşılığında "var'a rağmen" cezalandırılmayan bir aytaç kara mevcut.
o yüzden fenerbahçe'nin direkt olarak geçen seneki durumu gündeme getirmesi akıllıcaydı. bunlarla mücadele etmek için iyi bir hafızaya ve ortalama üstü bir zekaya sahip olmanın şart olduğunu bir kez daha anlamış olduk.
benim görüşümse geçen seneki sörloth kararı nasıl ki hatalıysa bu karar da hatalıdır. tahrik mahrik geçeceksiniz onları. rakibe sert hareket/küfür nedeniyle olan kırmızılar minimum 2'den başlamalı. -
29. fıstıklı baklavanın 29 lira olması
gayet olmasi mümkündür. 1 kilo baklavada 500 gram hamur, 300 gram şerbet, 100 gram tereyağı ve 100 gram fıstık olur. ben baklava ustasıyım.
toptan alınan malzemeler ile maliyet kilosu 20 liraya gelir. 29 a satarsaniz karınız çok az olur, ama tanıtım amaçlı satabilirsiniz.
29 lirayı yesen daha sağlıklı vs diye ucuz espri kasacaklar uzak dursun. gidip 200 liraya hacibaba'dan alsınlar. hatta bana gelin size 300 liradan satayım. pahalı olduğuna göre kaliteli olmalı, değil mi? -
30. halk açken 876 milyonluk kütüphane yaptırmak
gercek maliyeti 76 milyon lira, aradaki 800 milyonu sen ben cengiz insaat aramizda kirisiriz. ooooh ooooooh. paramiz teroristlere gitmiyor, milletin evladina gidiyor!! kutuphaneyi de partili aydinlarimizin (!) kitaplariyla doldururuz, memurlari da partililerden seceriz oooooooh. bu ekonomik krizde iyi geldi, kitap bile okumayalim istiyorsunuz, hepiniz vatan haini teroristsiniz.
-
31. 19 ocak 2021 monster inceliği
ulan, "reklam, pr" denilecek korkusundan insanlar iyilik de yapamaz oldular. monster'ı tebrik ediyorum. ne çocuğun kim olduğunu biliyoruz, ne yüzünü gördük, ne de bi video bişey çıktı ortaya. normalde bu gibi durumlarda nasıl olduğunu biliyoruz. firma laptopu verir vermeyi ama, çocuğun 7 ceddini ifşa ederler, milyon tane fotoğraf, acıklı müzikli video falan düşer ortaya.
monster ise sadece olayın mutlulukla sonuçlandığını gösteren bir fotoğraf ve kısa bir tweet attı. fotoğrafta da çocuğun sadece elleri görünüyor. daha ne yapsın adamlar. eğer laptopu hediye edip, hiç kimseye haber vermeselerdi bu sefer de haksız yere "umarsamadılar, koskoca firmasınız nolurdu bi laptop verseniz" denilecekti.
daha naapsınlar abi bi deyiverin hele ya. -
32. izmir soğuğu
hay aq ya gelmiş yine izmirin bir şeyini övme tayfası. bıktırdınız yeminle. yıllarca yaşadım izmirde. erzurum, karsta da yaşadım. izmir soğuk falan değil izmir'e soğuk diyen soğuk görmemiştir. erzurum, kars soğuğu üşütmezmiş, babayı üşütmez. erzurumda, karsta kar yağdıktan sonra bulutlar gitsin, ayaz başlasın görürüm sizin o ılık götünüzü. eksi 30 derecenin neyi üşütmüyo ya neyi, ne olunca üşüyeceksiniz. kodumun denyoları denizden nemli rüzgar esecek de bunlar da üşüdüm sanacak. gece gece sinir strese soktunuz
-
33. yeni evli kadın kırolukları
su istediğinizde suyun bizans imparatoru konstantinosun kristal bardağıyla gelmesi.
-
34. oberyn martell
seride ölen karakterler içinden en ölmemesi gereken karakter. ned stark öldüğü için bu seri bu kadar tuttu. ama sen... sen ölmemeliydin. sen lannister'ların kökünü kazıyacak becerikli ve zeki liderdin. olmadı.
-
35. rakı içen kadınlara hiçbir erkeğin aşık olmaması
gelmiş yine ota boka anlam yükleyiciler derneği, ne manyak adamlarsınız siz.
alkollü içkiden anlam çıkarır, giydiği kıyafetten karakter analizi yapar, yok dövmesi varsa yolludur, göğüs dekoltesi giymişse mıncırılmak istiyordur, rakı içiyosa hayri abidir, şarap içiyorsa kalbi kütürdemiştir, sanarsın hayatını kadınlarla geçirmiş, istatistiki veri çıkarıp, genelleme yapıyor. bunlar hep ergen kafaları işte.
çiçek gibi sofralar, mis gibi yemekler, dolapta soğumuş rakı... varsın aşık olmasınlar! -
36. hrant dink
''tüm sıfatlarından önce insan''
basitçe gireceğim; bu cümle suça ortaklıktır. liberal ortayolculuğun faşizmi tahkim etmesinin sayısız yollarından biridir. faşizmin kendisinden daha tehlikelidir.
arkadaşım; hrant dink, insan olduğu için mi öldürüldü? 'yoksa 'tüm sıfatlarından önce'' dediğin sıfatlarından dolayı mı öldürüldü? neydi sıfatları de hele! ermeni, gazeteci, muhalif, aydın, hristiyan, aktivist, araştırmacı... katledilme nedenleri bunlarken, siz ne hakla ''insandı'' deyip konuyu adli bir vakaya indirgiyorsunuz. onu öldüren ogün samast da bal gibi insandı işte. sizin üçüncü sınıf romantik edebiyat fantezilerinizi tatmin etmek için oturup daha da arındıralım sıfatlarından. ''hrant dink bir varlıktı'' diyelim. kurbanı, faille eşitlediğinizin farkında değilsiniz. kullandığınız kavram ve söylem sizin hakikatinizdir. tıpkı ''terörün dini, dili, ırkı olmaz, terör terördür'' söylemindeki uyanıklık ve üçkağıtçılık gibi, şimdi de ''kurbanın sıfatı olmaz, o insandır'' çıktı başımıza.
"terörün dini, dili, ırkı olmaz, terör terördür." söylemi nasıl ki maruz kalınan eylemi tüm politik gerekçelerinden, siyasi taleplerinden, beslendiği toplumsal düzenden, ideolojik motivasyonlarından ve tarihsel süreç içindeki gelişiminden soyutlayıp tamamen apolitik, patolojik ve adli bir vakaya indirgeyip depolitize ediyorsa, hrant dink gibi katledilen ötekiler için sarfedilen bu tür edebi ve güya vicdani cümleler de aynı işlevi görüyor.
"o bir insandı, babaydı, kocaydı." diyerek onu tüm politik, toplumsal ve ideolojik donatılarından, azınlığın bir üyesi olarak ana akım ideoloji ve siyaset karşısındaki konumundan arındırıp bir asırlık devlet politikalarını ve bu politikaların yarattığı kitle faşizmini, örgütlediği kişi ve kurumları da örtbas etmiş oluyorsunuz. evet zaten devlet de o insan olduğu için, evli ve çocuklu olduğu için onu öldürdü. hiç politik, siyasi, tarihsel, ideolojik arka planı yoktu. devlet bürokrasisi, istihbaratı, jandarması, medyası, tetikçisi, siyasetçisi, türkücüsü falan zaten hep insan, baba, koca falan olduğu için örgütlenip katlettiler, suçu örtbas ettiler, katilleri övdüler, terfi ettirdiler.
hrant dink'e ve anısına sahip çıkmanın en anlamlı yolu, onun yaşamı pahasına taşıdığı sıfatlarına sahip çıkmaktır, o sıfatları vurgulamaktır, belirginleştirmektir. gidin instagram'a sıçın şiir sokakta saçmalıklarınızı. -
37. kadınların yakışıklı erkek çıtası
yoktur öyle bir çıta, hep daha iyisi vardır diye düşünürler;
şu fıkranın ana fikri bence durumu çok güzel özetliyor:
"kadınların gidip kendilerine koca seçebilecekleri bir erkek mağazası açılmış. mağaza 5 katlıymış. bir üst kata çıkıldıkça, erkeklerin nitelikleri de yükseliyormuş. mağazada sadece tek bir kural geçerliymiş: herhangi bir katın kapısından içeri giren kadın, o kattan alışveriş yapmak zorundaymış. eğer bir üst kata çıkmak isterse, tekrar aşağı katlara inemiyormuş.
bir gün, bir grup kız arkadaş, kendilerine koca seçmek için mağazaya gitmişler. birinci kat kapısında "bu kattaki erkeklerin çalışacak bir işleri var ve çocukları da severler" yazıyormuş. kızlar yazıyı okuyunca demişler ki:
- eh, hiç yoktan iyidir, ama bir de üst kata bakalım. ikinci kata çıkmışlar. kapıda "buradaki erkeklerin iyi bir işleri var, çocukları çok severler ve son derece yakışıklılardır." yazıyormuş. kızlar merak etmiş:
- hııımmm, hiç fena değil, ama üst katta ne var acaba? üçüncü kata çıkmışlar. kapıda "buradaki erkeklerin çok iyi birer işleri var, çocukları severler, son derece yakışıklıdırlar, ev işlerine de yardım ederler." yazıyormuş. kızlar kendi kendilerine sormuşlar:
- aman tanrım!.. çok etkileyici!.. dördüncü katta ne var acaba? merak edip dördüncü kata çıkmışlar. kapıda "buradaki erkeklerin işleri çok iyi, çocukları çok severler, gayet yakışıklı olup ev işlerine yardım ederler, ayrıca son derece romantiktirler." yazıyormuş. kızların merakı daha da artmış ve kendi aralarında tartışmaya başlamışlar:
- aman tanrım!.. inanılmaz!.. bir üst katta bizi neyin beklediğini bir düşünün!. meraklarını yenemeyen kızlar, pespembe hayallerle beşinci kata çıkmışlar. beşinci kat kapısında şöyle yazıyormuş:
"bu kat boştur ve sadece kadınları memnun etmenin mümkün olmadığını kanıtlamak için konmuştur. çıkış soldadır; umarız merdivenlerden inerken yuvarlanırsınız!.." -
38. ezginin günlüğü şarkılarında geçen mükemmel sözler
unut gitsin adımı, arkamdan da ağlama
gözyaşınla da eğlenir
onu da alıp satar bu dünya.
söz: w.s -
39. çağımızın vebası
linç kültürü.
muhteşem reaksiyonlarimiz var. birileri bir şey yapsa da, birlik olup linç etsek diye bakıyoruz. özellikle sosyal medyanin yaygınlaşmasından sonra bu linç kültürü zirve yapmış durumda.
söylenilen bir aykırı fikir ya da düşünce eğer biraz ses getirmiş ise hemen bir linç topluluğunu beraberinde getiriyor ve süreli bir linç saldırısına uğruyorsunuz.
ve bu linç, bazen insanları intihara kadar sürükleyebiliyor. o yüzden kimi, ne sebeple linçlediğinize dikkat edin. -
40. geforce now
türkiye'de ortalama 12-13 mbit internet / 300ms ile isterlerse dünyanın en iyi en güçlü sunucularını açsınlar. 21. yüzyılın g20 ülkesi her türlü gelişmeden bu denli nasıl uzak kalabilir aq?
milletin parası yok rtx2080'leri almaya,
interneti yok geforce now / google stadia kullanmaya, -
41. yazarların favori yöresel ürünü
afyon’da yediğim kaymaklı lokum...
çok beğeniyorum. böyle padişah falan olsam da bana beğendirmek için birileri getirip sunsa, ilk ısırıktan sonra bir kese altını fırlatırdım ayaklarının dibine. -
42. bostancı'da köpekleri bıçaklayan rus kadın
tek taraflı dinlenerek çağımızın hastalığı olan fikrinin değerli olduğunu herkes ile aynı dili konuşarak kanıtlamaya çalışacak ekşi ergenleri tarafından linç yiyecek rus kadındır.
bıçaklanan köpek pitbull mu ben mi yanlış görüyorum?
bildiğin katildir bu köpek. kusura bakmayın yasalara göre bakılması da yasaktır. pitbull köpekle dolaşıp elaleme katil demek de komikmiş. o köpeği hangi veteriner tedavi ediyosa yaptığı da suçtur.
ön yargımı kıramıyorum, pitbullun saldırısına uğrayan kadının kendini koruduğunu düşünüyorum.
şimdi defalarca yanlış yaparak göt olduğunuz halde, çinli yerine uygur döven ülkücü gibi zekasız lincinize kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
ps: tam tahmin ettiğim gibi köpeklerine saldıran pitbull u bıçaklamış, katil bir tür olan pitbull u başka bir durdurma yolu bilen varsa söylesin öğrenelim. o köpekler evlat gibi, sırf hava olsun diye köpek bakanlara ve yasadışı/yasak köpeklerine yem edilecek hayvanlar değil, kimse kusura bakmasın.
pitbull a bakan kadının, tedavi eden veterinerin acil tutuklanması lazım. -
43. masumlar apartmanı
evet han, inci sizinle beraber yaşar. boş vakitlerinde görümcesiyle kafasını duvara vurur; seninle akşamları çöpte yuvarlanma keyfi yapar; vakti kalırsa gülbenle oyuncak bebek bıçaklar. he yaw he.
-
44. hulusi akar'ın kürdistan bayrağı altında görüşmesi
"barzani'nin muhatabı ancak üzümlü karakolu'nun astsubay komutanıdır!"
alparslan türkeş 1994.
bahçeli'nin iplememesi gereken görüşmedir, zira davasını satmıştır. -
45. ayrılınan erkeğin bir daha aramaması
(bkz: ayrılınmak)
-
46. komünizmin tek kelimelik özeti
-
47. sinek öldürmek ile köpek öldürmek arasındaki fark
zürafa da seni korumak için hayatını feda etmez. ne yapak, her yolumuza çıkan zürafayı öldüreni hoş mu görelim? adamın savunduğu argümana bak. sıfır iq.
insanoğlu kaypak, iki yüzlü, yalancı, çıkarcı, şekilci, manipülatif, bencil ve iğrenç bir yaratıktık. istediği şeyi işine geldiği gibi ele alır, savunur ve sorumluluğu asla kendinde aramaz. aksi olanlar da 100'de 1'dir. insanoğlu sineği öldürür çünkü öldürebiliyor ve öldürme bahanesi olarak onun zararlı olduğunu ileri sürebiliyor. ayrıca sineklerde, köpeklerdeki gibi hüzünlü ve insanı etkileyen bir surat olmadığı için anonimdirler. boyut olarak ufaktırlar ve insanlarla etkileşime girmekten acizdirler. diğer yandan kelebek de ufaktır fakat parkın ortasında üst üste 3-5 tane güzeller güzeli kelebeği öldüren bir çocuk görüldüğünde insanın müdahale edesi gelir çünkü kelebekler sempatik hayvanlardır ve arkaplan hikayeleri vardır. onlar zaten bu hayatta bir gün yaşayacaklardır, neden öldürülüyorlardır? insanlarda sempati uyandıran, anonim olmayan, boyutları nispeten büyük olan ve sıradanlıktan uzak her canlı, öldürüldüğünde insanların dikkatini çeker ve katili engellenebiliyorsa, müdahale edilir. bence başlık çok güzel ama hayvanlarla ilgili en büyük sıkıntı şu; şehirde yaşayan ve evinde, bahçesinde kedi, köpek besleyen insanlar genelde kendilerini hayvan sever olarak görür. ancak dünyada bir çok hayvanın soyu tükenirken ve bu hayvanlar için bağış yapmak varken, kedi, köpeklere her ay dünyanın masrafı yapılır. kedi, köpek dediğimiz hayvanların da, belki belirli türleri hariç, soyları yakın zamanda tükenir gibi değildir. kedi, köpek besleyenlerin bu yüzden sadece "sözde" hayvan sever olduklarını düşünüyorum. o hayvanlara sempati duydukları için ya da çevrelerinde ulaşılabilir olan başka hayvan olmadığı için bu şekilde hayvan severcilik oynuyorlar. bunu da ortamlarda böbürlenerek anlatırlar. ancak kimse gece 3'te havlayıp mahalleyi ayağa kaldıran köpeğe müdahale de etmez. çünkü o mahallenin sıkıntılı delisi gibidir. bırakın öyle olsundur. her gün beslemeye de devam edelim ki soyu kışın da sokaklarda sürünüp kulak sikmeye devam etsindir. çünkü insanlar basit beyinleriyle iyilik yaptıklarını hissetmek ister ve yaptıklarıyla mutlu olurlar. o yüzden aslında köpek siklerinde değildir. bu sadece köpek konusunda değil başka konularda da böyledir. insanoğlu kendi duygularının kölesidir ve farklı duygularla insan dahi öldürür. iğrenç de bir yaratıktır demiş miydim? -
48. kolayla en çok yakışan yiyecekler
aranızda kebap, lahmacun, pide hatta iskender diyenleri görüyorum ve aralarındaki ateistlere sesleniyorum: sırf size mide bahşettiği için bile bir yaratıcının varlığına inanmalısınız. zira skandal bir mideniz var.
kola dediğin manasız bir gaz ve şeker ya da tatlandırıcı bulutu. ve yanına sadece benzer bulutlar yakışır bu da en fazla m&m ya da pofuduk babo hamburgerler patatesler en fena hot doglar ki m&m dışında o saydıklarımın en iyi arkadaşı da biradır, hadi bu keyif meselesi diyelim.
ama ilk paragrafta saydıklarımın yanına gerçekten kolayı yakıştırabiliyorsanız bi aynaya bakıp kendiniz sorgulayın ya midenizi ihtiyacı olan birine verin.
iskenderin yanında gidebilecek en iyi içecek çaydır. iskender değil döner yiyeceğim diyorsanız iskenderdeki yoğurdu ayrana evirmiş olacaksınızdır zaten zira dönerin yanında da ayrandan ya da çaydan ötesi yalandır, provokasyon ya da provakasyon ya da kıro vakası çarpı ondur.
pide demişsiniz. pidenin yanında kırmızı şarap için, inanın çok çok daha iyi. bir sakin olup düşünün, anlayacaksınız. pide dediğin de bi yerde pizza sonuçta. hiç mi italyana gitmedin. çay ya da ayran demeyecekseniz, pidenin hatta lahmacunun yanında kırmızı şarap muhteşem gider. bundan 8 yıl önce lahmacun teklifine cevaben "tamam kırmızı şarabı da ben alayım" dediğimde yediğim mahalle baskısı beni yıldıramayacaktı elbette. hala savunurum bu davayı.
etin yanında süt ürünü tüketilmez diyenler olacaktır onlara hiçbir şey demem, kendilerince haklılar ve fermental sebepleri var.
iskenderin dönerin yanında teklif ettiğim çayı "imi dimir imilimi" bikbiki ile püskürtmeye kalkarsanız burnunuzun içinden ferrosanol dayarım onu püskürtürsünüz midenizden çıkan alev ile dracarys bile kıskanır sizi.
kola sek ya da buz ve limonla içilir arkadaşlar. ya da en fazla pizza burger patates vesairenin yanında gider ki bunların yanı için bile bira, çay ve patates için yoğurt gibi muhteşem alternatifler vardır.
kola m&m güzeldir o ayrı. fakat m&m ile kahve çok daha güzeldir o apayrı. gördünüz mü? her zaman daha iyisi var.
susuyorum artık. -
49. kurtlu yemek sonrası yemekhaneyi yıkan işçiler
götlerini dönerek protesto etmek yerine söke söke hak aramış işçilerdir.
https://twitter.com/…tatus/1351492910072668161?s=19
"ümraniye finans merkezi inşaatında çalışan inşaat işçileri, yemeklerde kurt çıkması ve kötü çalışma koşullarına karşı yemekhaneyi kullanılmaz hale getirdi"
edit, şöyle bir gelişme var
https://twitter.com/…tatus/1351485582770380800?s=19
"bir süre sonra dağıldık. buranın güvenlik firması kalyon amerikan şirketi. olayları çıkaran, olaylara karışanların hepsi işten atılıp, mahkemeye verilecegi söylentileri geziyor. ben de olayların içerisindeydim. bir şeylerin olmasını umuyorum ama işimiz çok zor biliyorum" -
50. zengin kızı çirkin olmaz
çok basit bir sebebi vardır.
zengin adam çirkin kadınla evlenmez, kız da büyük ihtimal anneye çeker.