Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. türkler pis ve kirli

    yunanlılar da ıslak ve nemli.
    deniz kokusu çıkmamış hala.

  • 2. ekşi sözlük isyanına katılmayan yazar profilleri

    kendi gibi düşünmeyenleri aklı sıra sınıflandırıp bu sınıflandırmalara da küçümseyici tanımlar yakıştıran aşırı uçlarda gezinen bir embesilin serzenişinden ibaret olan profillemedir.

    çünkü herkes illa bu embesil gibi düşünmek zorunda. zo-run-da. anlamadınız galiba.

  • 3. mercedes'in bmw'ye teşekkür etmesi

    "bir alman markası olarak bu hoşluğa siz neden dahil olmadınız" diye sorulan volkswagen'den cevap gecikmedi;

    -passat mı çekeyim yanlarına

  • 4. alessandro del piero'nun paylaştığı fotoğraf

    https://www.instagram.com/p/bcbqzw2vzbt/

    adam tek hareketle 80'lerin sonunda 90'ların başında doğan çocukların dream team'lerini tek fotoğrafa sığdırmış. futbolculuktaki klas hareketlerine saha dışında da devam etmiş. otobüsü de hagi kullanıyor dese inanıcaz o derece.

    ayrıca başlık sığsaydı "instagram'da" paylaştığını belirtirdim.

  • 5. göğüs kıllarını tıraş etmeyen erkek

    (bkz: yeni lara gofret hayırlı olsun)

    toplu kadın yazar alımının sonu budur.

  • 6. 8 mart 2016 kadın yazar alımı

    merhaba,

    önerileriniz doğrultusunda belirlenen "8 mart 2015 öncesi kayıt olan, son 1 aydır aktif, onay bekleyen" 6.127 kadın çaylağın mevcut moderasyon dışında oluşturulacak yeni bir ekiple entry’leri kontrol edilerek, bu kadın çaylaklar arasında sözlük formatına uygun bulunan hesapların onaylanmasına karar verdik.

    bu sayede, hem onay bekleyen kadın çaylaklar kısa sürede elemeden geçmiş olacak hem de onay bekleyen diğer çaylakların onaylanma hızında bir değişiklik olmayacak.

    konuyla ilgili öneride bulunan tüm yazarlara teşekkür ederiz.

  • 7. kayyum'un zaman gazetesi arşivini silmesi

    (bkz: 1984)

    okuyan hatırlar.

    aynısı.

  • 8. haremin bir eğitim yuvası olması

    (bkz: russian institute)

  • 9. resmileşti dikkat

    tanım: facebook safsatası.

    "resmileşti dikkat" ile başlayan yazıyı inceleyelim. hani şu kopyalayıp yapıştırıp bunu çıkaran dangozu eğlendiriyorsunuz ya, o yazı:

    --- spoiler ---
    t.c. başbakanlık personel ve prensipler genel müdürlüğünün 16.02.2016 tarih ve 69471265-010-06/1955 sayılı milli güvenliği tehdit eden örgüt ve yapılarla irtibatlı kamu çalışanları hakkındaki genelge (2016/4) resmi gazetede yayınlanmıştır.
    --- spoiler ---

    meali: devlet memurları ve terör örgütü ilişkisi hakkında genelge yayınladık. hani pkk ile ilişkisi olanlar memuriyetten atılacak, onunla alakalı.

    devlet memuru musunuz? çoğunuz hayır. olsanız bile bunun sosyal medya ile ilgisinden bahsediyor mu? hayır.

    devam edelim:

    --- spoiler ---
    ayrıca mit müsteşarlığı sosyal ağ bildirgesi
    ***(araya gireyim, böyle bir bildirge yok)***
    doğrultusunda facebook'un güvenlik açığından ötürü hesabım üzerinde bulunan tüm verilerimin (ıp, fotoğraflarım, paylaşımlarım vs.) çarpıtma yolu ve yasa dışı bir şekilde sahte kişilerce kullanılmasından ve doğabilecek tüm zararlardan ilgili türk ceza kanunu maddeleri gereğince facebook sorumludur.
    --- spoiler ---

    üye olurken kabul ettiğimiz eula (son kullanıcı kullanım ilkeleri ve lisans sözleşmesi) ile götünüzü mark'a teslim etmişken böyle paylaşımların sizi yasal yükümlülükten kurtarmadığını artık anlayın amk!

    --- spoiler ---
    bu hesabımdan başka bir hesabım olmadığını bildirir ve gereğinin buna göre yapılmasını tarafınıza arz ederim.
    --- spoiler ---

    (bkz: o zaman dans)

  • 10. türkiye'nin almanya olması için gerekenler

    marx, hegel, kant, gerekli
    cübbeli, fethullah, hatipoğlu gerekli değil.

  • 11. merkel'le telefonla mesajlaştık

    +ben davutoğlu
    president

    - kimsiniz?

    + berline geldim çay içelim?

    - numaramı nerden aldınız?

    + sileriz kardeş
    sıkıntı yapma

  • 12. lozan'da londra'yı alabilirdik

  • 13. bütün entry'lerini silen yazarlar listesi

    700 entry sildim.

    sözlüğe tekrar yazmak için şartlarım;

    1- kanzuk bütün yazarlardan özür dilesin
    2- kanzuk sözlükle ilgili tüm görevlerinden istifa etsin.
    3- sözlük geliri yazarlar arasında bir şekilde pay edilsin, bu olmayacak gibiyse yazarlar adına bir sosyal sorumluluk projesine maddi olarak destek verilsin.
    4- troll orospu çocukları sözlükten anında atılsın.
    5- yazarlar sözlük görünümünü özelleştirebilsin.
    6- sözlük'le ilgili bir karar almadan önce yazarlara sorulsun.

    yukarıdaki şartlar sağlanmadığı sürece tek bir harf bile yazmam artık buraya. sizler de öyle yapın, çünkü tarih hiçbir zaman sermaye/patron ile işbirliği yapanları hayırla anmaz, yavşak olarak anar.

  • 14. arabayla dik yokuş çıkarken trafiğin tıkanması

    şu hayatta en çok nerede panik atak geçiriyorsun diye sorarsanız,

    arabadaysam ve bir yokuş çıkmak zorundaysam direksiyon başında. o kadar büyük bi stres oluyor ki... arkadaki araç yaklaştıkça paniğim artıyor.

    el freni metodunu uygulayayım dedim, alışamadım, frensiz debriyaj yapayım dedim istop etti, e sonra ben de allah ne verdiyse gaz fren mren hepsine basıyorum....

    şimdiye kadar hiç kaçırmadım arabayı ama bu kaçırma potansiyelim yok anlamına gelmiyor, o kadar yaklaşmayın yani arabamın kıçına.

    edit: şimdi yazılanları okudum da, çok zorlayınca debriyaj balataları zorlamadan hasar görüp koku yapıyormuş, ben de her bakıma götürdüğümde balata yenileyip, vay sıkıştırıp duruyor bu adam sağlam bi tane tak olsun bitsin diye içimden sinirleniyordum. özür dilerim mustafa abi, günah bendeymiş. :(

  • 15. türk şarkıcılarına ingilizce soyadı

  • 16. 9 mart 2016 ekşi şeyler rezaleti

    önceki gün itibariyle ekşi sözlük'ten kendi isteğimle ve bana ait tüm içeriği de (1257 entry) yanıma alarak ayrılma kararı aldım. pazartesi sabahı saat 09:00 civarında işyerindeki bilgisayarımda başlattığım, üstelik sahtepetrucci sağolsun, harika eklentisiyle aklım sıra otomasyona bağladığım tek tek entry silme işlemi, salı gününün ilk saatlerinde, yani 00:45'te anca bitti. bunun sebebi, yazarlarının derdini aylarca duymazdan gelirken, gitmelerine şahit olduğunda ise -sadece saatler içinde- sözlüğe yeni fonksiyonlar (her iki entry silme işlemi arasında mecburi bekleme süresi vb.) kazandırabilen beceriksiz yönetimdir, kayıtlara geçsin.

    rezaletin konusu ise şu; halihazırda https://seyler.eksisozluk.com/…-az-bilinen-detaylar ve https://seyler.eksisozluk.com/…ilgili-az-bilinenler adreslerinde benden izinsiz yer alan yazılarımın en kısa sürede yayından kaldırılmasını talep ettim, halen yanıt alabilmiş değilim.

    bu durumu düzeltmeleri adına önce twitter üzerinden @basakpurut, @sozluk ve @eksiseyler hesaplarına ulaşarak ekşi şeyler'de yer alan içeriklerimin kaldırılması için yardım talep ettim, maalesef yanıt alamadım. ardından https://eksisozluk.com/iletisim adresindeki künye bilgilerinden ekşi teknoloji'nin 0212 284 84 39 numaralı telefonuna ulaştım. telefondaki hanımefendi, şikâyet etmek istediğim yazının altındaki linkten ulaşmam gerektiğini belirtti. ilgili yazıların zaten benim olduğunu, ekşi şeyler isimli yan hizmetlerinde yer aldığını, haliyle böyle bir link olmadığını belirttim. kendilerine destek [at] eksiteknoloji.com adresi üzerinden de ulaşabileceğimi söyledi, bunun üzerine ilgili adrese e-posta da gönderdim ve halen ona da yanıt alabilmiş değilim.

    sonuç olarak bana ait yazılı-görsel herhangi bir içeriğin başta ekşi sözlük ve ekşi şeyler olmak üzere ekşi teknoloji ve bilişim a.ş.'ye bağlı herhangi bir ürün ve hizmette kullanılmasına kat'iyen izin vermediğimi burada açık açık ilân ediyorum. gelecekte de eski-yeni herhangi bir ürünümün yukarıdaki platformlarda yayınlanmasına kesinlikle izin vermiyorum. bu entry de dahil olmak üzere maalesef tek taraflı kalan tüm yazışma denemelerimin ekran görüntüleri gerekli hallerde delil olarak sunulacaktır.

    bu durumu gündeminize aldığınız ve duyurmama yardımcı olduğunuz için şimdiden hepinize çok teşekkür ederim. ayrıca bilincimiz boşlukta iken bizi dürten ulotrix'e, işimizi bir nebze de olsa hızlandıran sahtepetrucci'ye ve "anca beraber kanca beraber" demekten çekinmeyen 965+ yazarımıza da tüm içtenliğimle teşekkür ederim. bundan sonra nerelerde olurum, henüz hiçbir fikrim yok. ancak herhangi bir platformda yer almaya karar verdiğimde -hala uçurulmamış olursam- meraklısı için adresimi de bu yazıya ekleyeceğim. tekrar görüşene dek saygıyla ve sevgiyle kalın, hoşça kalın.

    özel not: bendeniz maalesef uzman bir hukukçu olmadığım için sözlükteki değerli hukukçularımızın yardım önerilerine açık olacağım. bana sözlük üzerinden özel mesajla veya -olur da uçurulursam- bilgi [at] mail2fun.com adresinden e-posta ile ulaşabilirsiniz.

    ==============================================================

    güncelleme 1:

    https://seyler.eksisozluk.com/…-az-bilinen-detaylar ve https://seyler.eksisozluk.com/…ilgili-az-bilinenler adreslerinde benden izinsiz yayınlanan yazılarım, bu başlığı açmamın üzerinden sadece 45 dakika sonra yayından kaldırılmış görünüyor. desteğiniz için hepinize teşekkür ederim. gönül isterdi ki bu tip durumlarda yönetim tarafında muhatabımızı daha çabuk bulabilelim. yine de "sağlık olsun" diyelim, sözlük yönetimine talebimi geç de olsa dikkate alıp çözüme ulaştırdıkları için teşekkür ediyorum.

    ==============================================================

    güncelleme 2:

    10:56'da eksi seyler kullanıcısından gelen özel mesaj:

    merhaba,

    bahsettiğiniz içerikleri ekşi şeyler'den kaldırdık.

    bir süreliğine bahsettiğiniz içeriklere, vermiş olduğunuz linklerden zaman zaman erişilebilir. bunun sebebi de cache sebebiyle içeriklerin silinmesinin zaman alabilmesi. ancak site içinde arattığınızda herhangi bir şekilde içeriklere rastlanmayacak.

    bahsetmiş olduğunuz mail için adreslerimizi kontrol ettik fakat mail bize düşmediği için ancak başlığı gördüğümüzde harekete geçebildik.

    bundan sonraki herhangi bir durumda twitter'daki ekşi destek hesabımız (https://twitter.com/eksidestek) üzerinden ya da mesaj yoluyla buradan bize ulaşabilirsiniz.

    anlayışınız için teşekkür ederiz.

    ==============================================================

  • 17. kısa entry giren yazar zekası

  • 18. tutunamayanlar'ın 40 tl olması

    tutunamayanların hikayesini anlatan kitabın tüm haklarını tek başına elinde bulunduran iletişim yayınlarının müthiş aymazlığı nedeniyle fahiş fiyata satılması durumudur. el insaf diyorum...gel de korsana yönelme.

  • 19. bir fb'li olarak bjk'nin şampiyonluğunu istiyorum

  • 20. bisiklete binerken kask takmak

    bisiklete binmenin birinci kuralıdır.

    kask takmamanın zararlarını girilen komikli entrylerden görebilirsiniz.

  • 21. intihar edecek adama atlayacaksan atla diyen kadın

    "neden x* değil de boğaz köprüsü?" çok haklı bir soru. bunu zamanında merak edip araştırmıştım, tatmin edici bir cevap da bulmuştum.

    edwin shneidman diye bir intiharbilimci* ve ölümbilimci* var (ilginç bir karakter, googlelayın derim). insanların gözü önünde intihar etmeyi seçip de sağ kurtulanlarla yaptığı görüşmelerden çıkardığı sonuç, bu insanların intihar eylemini gerçekleştirdikleri ve kesin bir ölüme gittiklerini bildikleri anda dahi ölümle yaşam arasında tamamen kararsız kaldıkları, ölmeyi ne kadar çok istiyorlarsa kurtarılmayı da o kadar çok istedikleri.

    o ve bazı diğer uzmanlar özetle şunu diyorlar: köprü gibi bir yerde intihar etmeyi seçenler, kendilerini o ana dek görmeyen toplumu ölümleriyle şoka uğratarak cezalandırmak istiyorlar ama bir yandan da kurtarılma umudu taşıyorlar. sadece toplumu cezalandırmak için değil, toplum tarafından kurtarılmak için de görülmek istiyorlar. intihar edenlerin hepsi böyle mi düşünmüştür ya da hissetmiştir bilemem ama en azından sağ kurtulanlar böyle anlatmışlar.

  • 22. trt'nin sansürsüz popo resmi göstermesi

    devlet kanalında ahlaksızlıktır.

    önce allah sonra da sayın cumhurbaşkanımız belanızı versin.

    sıralama değişebilir.

  • 23. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    bizzat onur ünlü'den duyduğum için, gerçekliği konusunda şüphe etmeden yazıyorum.

    leyla ile mecnun dizisinde mecnun'un odasındaki akvaryum balığını hepiniz hatırlarsınız.
    final sahnesinde gördüğümüz balık, o rol için kullanılan 4. balıkmış.

    dizinin çekimleri başladığında; ahmet mümtaz taylan kendi evindeki japon balığını şans getirmesi için sete götürmüş ve dekora dahil etmiş. ilk leyla olarak bildiğimiz ezgi asaroğlu'nun diziden ayrıldığı gün balık ölmüş.

    dekor devamlılığı için yeni bir japon balığına ihtiyaç duymuşlar. pet shop çalışanının;
    ''abi bunlar tek yaşamaz. 2 tane veriyim'' tavsiyesi üzerine 2 adet japon balığı alıp, sete getirmişler.

    2.sezon bitiminde; müge boz ve zeynep çamcı ile vedalaşıp, melis birkan'la anlaşma fikrinin ortaya atıldığı gün balıkların ikisi de ölmüş.

    melis birkan'la birlikte diziye giren japon balığı ise; final bölümünde gösterilen balıkla aynı balıkmış ve hâla yaşıyormuş.

    dizi final yapmak zorunda kalınca; mecburen bir senaryo yazılmış ve burak aksak'ın yazdığı ilk senaryoya göre, leyla aslında balıkmış.
    'leyla'lar değiştikçe ölen balık' tesadüfünü de burada anlatmayı ve senaryoyu desteklemeyi planlamışlar.

    ancak serkan keskin'in gözlerinin balığa benzemesinden ve ismail abi'nin dizi boyunca denizdeki babasını bekliyor olmasından dolayı son anda senaryoyu değiştirip, ''ismail abi aslında balıkmış'' olarak izleyiciye sunmuşlar. bu senaryoya son halini veren ise ali atay'mış.

  • 24. 9 mart 2016 devamını okuyayım protestosu

  • 25. 7 mart 2016 kanzuk açıklaması

    kanzuk mahlaslı yazar "hukukçu" başak purut'un hala insanların zekasını, sezgilerini ve dahi duygularını hafife aldığı, ve sanırsam -başıma da bir şey gelmeyecekse-, yazarları kandırabileceğini zannettiği aşırı samimiyetsiz açıklama.

    birçok yazar çok güzel tespitler yapmış, güzel önerilerde bulunmuş, ama gördüğüm kadarıyla hiç kimse sürecin ekonomisini analiz edip sözlük yönetiminin politikasına dair bir sentez üretmemiş.

    (ne kadar okumuş, zeki, aklı başında, aydın insanımız olsa da, bu ülkenin bu hale gelmesinin temel nedenlerinden biri de bu sanırım. etnik ayrılıkçı terör sorununda da böyle oldu, gezi'de de böyle oldu, seçimlerde de böyle oldu, muhtemelen burada da böyle olacak. yine de, ben bir deneyeyim; çıkmamış candan umut kesilmez.)

    kanzuk'un açıklamasını yargılayabilmek/sorgulayabilmek için, buraya neden ve nasıl gelindiğini bilmemiz, anlamamız lazım. ki böylelikle, yönetimin değişim tercihlerinin arkasındaki nedenleri bilelim, buna göre de açıklama samimi midir, niyet gerçekten yazarları memnun etmek midir, yoksa çaktırmadan, yazarların daha fazla tepkisini çekmeden kendi ajandalarını uygulamak mıdır onu anlayalım.

    bana göre olaylar salt moderasyonun istifası ile başlamadı. daha önce de yazdım bunu, moderasyon istifa etmese ve sözlük yönetimi demokratik, katılımcı ve kutsal bilgi kaynağı ilkelerine sadık bir tavır gösterse dahi değiştiremeyeceği, kontrol edemeyeceği şeyler vardı:

    (1) değişen okuyucu profili

    (2) değişen potansiyel yazar profili

    (3) ilk iki maddenin gereği olarak ortaya çıkan alternatif mecranın rekabeti, namı diğer inci sözlük

    yönetim sözlük'ün değişmesi gerektiğinin farkındaydı. çünkü, yukarıdaki sıralamaya göre yazarsak;

    (1) internet kullanımının çok hızlı yaygınlaşması neticesinde kutsal bilgi kaynağı meraklılarından apayrı bir profil çizen ve ota boka elitist deme takıntılısından tutun da sadece goygoy isteyenlere, çok büyük bir "okuyucu müşteri" kitlesi çıktı ortaya. haliyle, reklam verenler, yani esas "para" kaynağı, hit sayısına bakacağı gibi, hangi kesimlere de ulaşacağını bilmek ister. sözlük, bu okuyucu kitlesini de çekmek zorundaydı.

    (2) daha önce yazdım demiştim.

    (bkz: #27016654)

    sözlük'ün içeriğindeki değişim bizzat yazarlardan kaynaklanıyor, bunu unutmamak lazım. ülkedeki kültürel ve sosyal değişimin sözlük'e yansıması da kaçınılmazdı. üstteki maddede belirttiğim gibi okuyucu nasıl değiştiyse yazar profili de değişti:

    - sadece ekşi'de yazayım diyen,
    - ben ekşi'de goygoy derdindeyim ne kutsal bilgisi diyen,
    - ekşiciler çok solcu/kemalist, türkiye değiştiyse ekşi de değişecek diyen,
    - evrim yok, bunlar kuran'da zaten yazıyor diyen,

    yazar adayları çoğaldı.

    bunların yazar yapılmaması düşünülebilir miydi? ya da yazar olmaları onaylansa bile, yazar olmalarının sürekliliği uçurulmaya elverişli şartlar yaratılarak -bir nevi uluslararası ticaretteki teknik engelleme gibi- eski yazar profili olabildiğince muhafaza edilebilir miydi? bu sorular önemsiz. zira, parayı veren reklam verenler olduğuna ve ülkedeki "buuunlaaaar" retoriğinin göz önüne alınması zorunluluğu kaçınılmaz olduğuna göre ülkedeki kültürel ve sosyal değişimi sözlük de yaşamalıydı.

    (esasen ben farklı bir strateji şansının -önceden- varolduğunu düşünüyorum; lakin, burada, ne olduğunu anlayabilmek adına, mevcut resme, olan bitene bakarak yönetimin ticari ve stratejik yaklaşımına dair empati yaptığımı hatırlatayım.)

    yani, sözlük yönetimi reklam verenleri -ve sonunda da sözlük'ü- hem ulaştığı kesim nedeniyle, hem de olası siyasi baskı nedeniyle yitirme olasılığını gördü.

    (tuncay özkan'ın kanaltürk'üne koç ve aydın doğan dahi reklam vermiyordu. özkan, kanalı ayakta tutabilmek için, bu grupların başka kanallarda yayınlanan reklamlarını kopyalayıp kendi kanalında yayınlatıyordu; belki utanıp da reklam verirler, ödeme yaparlar diye.)

    (3) 99'dan bu yana ekşi sözlük'e alternatif bir çok girişim oldu. hiç biri başarılı olamadı; inci hariç. inci sözlük, yukarıdaki iki maddede tanımladığım değişimin bir kesiminin vücut bulmuş haliydi. oysa bakıyorsun, sedat kapan kim, serkan inci kim, değil mi? işte, bu soruya rağmen, inci çok büyük iş yaptı, microsoft'un en büyük tehdit olarak linux'u görmesi gibi. çok da doğal; zira, ticaret yapanla, yani malını satanla, rekabet de edersiniz, bir yerde buluşup anlaşırsınız da, ama siz satıp o bedava verirken, temel paradigma değişimi yüzünden, ticaretinizden kaybetmeye mahkumsunuz. keza, bir rakip ticaretinizin paradigmasına aykırı bir "satış" şekli bulmuş ve bu da tutmuşsa (hatta artık marka olmuşsa) ticaret şeklinizi/yönteminizi değiştirmeniz kaçınılmazdır (inci, ekşi'deki değişimin önündeki en büyük görünür engel olan formatı ortadan kaldırarak bir paradigma değişimi yarattı). hal buyken, işletmenizi, ürününüzü yaşatmak adına;

    (a) ya ticaret şeklinizi/yönteminizi değiştirip yeni paradigmayı da dikkate alacak şekilde büyümeye çalışırsınız,

    (b) ya da eski paradigmanızda ısrar ederek karınızı olabildiğince maksimize edecek niş işler yaparsınız.

    ekşi sözlük yönetimi, yukarıdaki iki madde (değişen okuyucu ve potansiyel yazar profili) beraberinde bunu da (ticaretin şeklinin değişmesi) gördü.

    buraya kadar yönetimin aklındaki temel ticari değişkenleri anlattık. gelelim olan bitene...

    --- ara not ---

    şimdi editlemekle uğraşamayacağım; yukarıda hem yazar hem okur kullanıcının temel bir davranış değişikliğinden söz etmeyi unuttum.

    yeni tip sosyal medya kullanıcısının derdi kendini ifade etmek; ama sadece, kendisini ifade etmek! bilgilenmek, diğerleri ne diyor onları dinlemek, tartışarak sorgulamak, sorgulatmak gibi bir derdi yok. yani, yeni tip sosyal medya kullanıcısı sözlük'ü okumuyor!

    --- ara not ---

    buraya kadar anlattıklarım aslında kafanızda ampülü yakmış olmalı.

    - neden o kadar kadın yazar alındı?
    - neden nesil falan kalmadı?
    - neden çöp entrylere izin verildi?
    - neden format kalmadı?
    - neden nefret söylemi kullanan trolllere, bunların -size göre iğrenç- başlıklarına/entrylerine izin veriliyor?

    gibi bir çok sorunun cevabını artık tahmin edebilmeniz lazım.

    bugüne gelirsek... üç şeye dikkatinizi çekmek istiyorum:

    (1) başlık üstündeki "geç yüklenen" reklam

    (2) devamını okuyayım butonu

    (3) ekşi şeyler

    başlık üstündeki "geç yüklenen" reklam bence, yönetim için, en büyük ve doğrudan samimiyet testi. o ne mini çakallıktır arkadaş? reklam geç yüklenirken kullanıcı başlığa, başlığın altındaki butonlara ya da ilk entry kısa ise entrydeki butonlara basmak isterken reklam tıklamış olacak. bu kadar ucuz, bu kadar kullanıcının zekasını hafife alan, bu kadar insana kullanıldığını hissettiren bir sayfa tasarımı olur mu?

    zaten, başlık alanında reklamın ne işi var? ben kullanıcı olarak başlığı okuyup yazacaksam, benim alanımı neden daraltıyorsun? entryi düzelteceğim, minicik alan kalmış; karşımda koca ekran varken 5 satır yüksekliğinde pencerede entry düzeltmeye çalışıyorum ve başlık üstündeki reklam tüm ekranın üçte biri. yuh artık!

    kullanıcı dostu bir site samimi bir tasarım ile yapılacak olsa, reklam alanı olarak -sözlük'ün kullanım ve görünüm koşullarına göre- ekranın en sağ ya da en sol tarafında yukarıdan aşağı sütun ayırılabilirdi. reklam görünecekse, orada da gözükür; kullanıcıyı da rahatsız etmez!

    peki, kanzuk mahlaslı yazar hukukçu başak purut'un bu konuda bir cümle olsun, açıklaması var mı? vaadi var mı?

    devamını okuyayım butonuna gelirsek.... bu, sözlük'ün okunmadığının ve bunu da değiştirmek için yönetimin bir şey yapmadığının ve hatta tam da bunu kabul ettiğinin ilamıdır. okumuyorlar, o zaman devamını okuyayım butonu gibi bir şey koyup yazılan entryi ufaltalım, okumayan kullanıcı hemen alta geçebilsin.

    ne acı!

    burayı okutan ne, kanzuk mahlaslı yazar hukukçu başak purut? ekşi sözlük'ü bugüne getiren ne?

    kutsal bilgi kaynağı buharlaştı mı?

    bunların cevabını iyi bilen kanzuk mahlaslı yazar hukukçu başak purut, işte tam bu nedenlerle, ekşi şeyler'i istedi.

    tahminim, şöyle düşündü:

    "abi, reklam almamız lazım. reklam almak için sözlük'ün hite ve farklı profillerin erişimine ihtiyacı var. ama millet sözlük'ü eskisi gibi okumuyor. artık başlıklar da entryler de genelde çöp. format falan da kalmadı. doğru dürüst bir şeyler yazılsa bile çöp yığınının arasında kaybolup gidiyor. kanal manal işi de güzel, emek verilmiş, bilgi içeren -yani sözlük'ün ekşi sözlük olmasını sağlayan- entrylere erişimi sağlamadı. bir de bu çöp yığını ile site içi arama ve sınıflandırma olmaması gibi şeyler yüzünden kutsal bilgi kaynağı diyebileciğimiz ve ticaretimizi yaşatan içerik kalmadı... google aramalarında bile ilk sayfada çıkmıyoruz artık. yani, yakında ha ekşi sözlük, ha inci sözlük olacak. o zaman ben buradan nasıl para kazanmaya devam edeceğim?"

    düşündü, düşündü ve onedio'yu görünce kafada ampul yandı:

    "zaten bedavaya içerik üreten bir sürü emekçi yazar var. bunların bir kısmı debe'ye de giriyor. girmeyenleri de bir editoryal takım vasıtasıyla seçsek, tamamen bizim kontrolümüzde ayrı bir kutsal bilgi kaynağı yapsak, al sana yeni kutsal bilgi kaynağı. böylece, hem ekşi sözlük markasını, önemini yitirmemiş olur, hem de ben sadece bir editoryal takıma vereceğim para ile reklam alabileceğim ikinci ürüne sahip olurum. bi de kullanım sözleşmesinde yazdıklarınız fikir olarak size ait olsa da ticareten bize ait dersek, yeme de yanında yat!"

    bu fikir ilk başta güzel gelse de, emeğin katmerli sömürülmesi nedeniyle tam bir çakallık.

    kanzuk mahlaslı yazar hukukçu başak purut'un açıklaması, şu anlattıklarım göz önüne alındığında tamamen bir idare-i maslahat açıklamasıdır, çaktırmadan insanları itidale davet eden fakat çakallıktan da taviz vermeyen "benim düzenim sürecek" açıklamasıdır.

    ssg ve kanzuk, yaptıklarına açıklama uydurmak zorunda değil. ama, bir açıklama yapıyorsanız, bunca samimiyetsiz eylemin üstüne, hiç olmazsa samimi bir açıklama yapıp insanların hislerine hitap edebilirdiniz. zira, insanlar icabında ne yaptığınızı unuturlar, ama, onları nasıl hissettirdiğinizi unutmazlar.

    diğer yazarları bilmiyorum ama, kanzuk'un bu açıklaması ile kendimi aptal yerine koyulmuş gibi hissettim.

    olmamış sayın başak purut. bu iş böyle yönetilmez. elbette ticari menfaatlerini gözeteceksin. ama, üzerinden para kazandığın içeriği üreten insanları böyle aptal yerine de koyamazsın.

    bu işin yapıcı, katılımcı çözümü elbette var. bakalım, onu görebilecek misin.

  • 26. uzun ilişkiden 10 gün sonra başkasını bulmak

    yanlış bilinen eylem. ilişkiden sonra bulmamıştır o başkasını, ilişkiden önce bulmuştur. nereden bildiğimi hiç sormayın.

  • 27. ab ile vize kalkarsa gidilecek ilk ülke

    (bkz: neverland)

    kaldırılacak vizeyle anca buraya gidilir.

  • 28. emine erdoğan'ın harem okuldur açıklaması

    demek ondan,malum evler için "mektep" deniliyor.

  • 29. ___o/___

  • 30. ygs'ye gireceklere tavsiyeler

    sınavdan bir hafta önce uyku düzeninizi oturtun. gireceğiniz okulu sınavdan önce gidip gezin. gürültüye ve bilimum kötü şansa hazırlıklı olun. sınav poşetiniz açık gelirse yetkili görevliyle görüşün. arkanızdaki, sağınızdaki gürültü yaparsa uyarmayın. gözetmene söyleyin o uyarsın. sınav sabahı çok yemeyin az yemeyin. zihni açar diye pekmez yemeyin. sonra su içersiniz, bu seferde çişiniz gelir sınavda. sınav boyu dışarıya çıkamayacağınızı unutmayın. başkaları için girmeyin sınava. unutma, 2 sene sonra sokayım sınavına diyeceksin. hayatın sonu değil dersem klişe yetmezliğinden ölmem diye tahmin ediyorum ama bu maddeyi yinede aklınızdan çıkartmayın. son 3 gün müzik dinlemeyin dilinize dolanır, konstantrasyonunuz düşer.

    aslansın, kaplansın. sen yaparsın koçum benim. haydi göreyim seni!

  • 31. yenibosna istanbulkart merkezindeki memur

    istanbulkart dolum merkezinin bahçelievler-yenibosna şubesindeki memur abimize, kardeşimize bir teşekkür yazısıdır bu. gereken yerlere de teşekkürümü ilettim ve ileteceğim, mevzu şu:

    istanbul kartımı güncellemek için yenibosnadaki kart dolum merkezine gittim, sırada bekliyorum, genç bir kadının işlemi bitti ve karta para yüklemek istediğini söyledi, bilenler bilir istanbulkart dolum makinesi belki de dünyanın en kolay kart dolum makinesidir, kartı takacak yeri bile yok yani kartını oraya bırakıyosun parayı veriyosun bukadar, beş saniye sürüyor ve makine zaten konuşarak yönlendiriyor. normalde bizim memurumuz ne yapar, ablacım orda makine var kartını koy paranı sok yükler der en kibar haliyle. ya da azarlar sorduğunuza soracağınıza pişman eder. lakin bu abimiz koltuk değneklerini aldı, ayağının birinde bayağı engel var, görüntüsünden de belli, güzelce kalktı yerinden ve kapının girişindeki makineden bayanın kartını doldurdu tarif etti ve yerine geçti. hatta kadın da şaşırdı siz zahmet etmeseydiniz diye bi bocaladı, hem alışkın değil memurumuzdan böyle ilgi görmeye hem de abimiz engelli olduğu için nezaket kuralı gereği rahatsız ettiğini düşündü.

    hep rezalet başlıkları açarız ya, bence bu gibi durumların da başlığını açmalıyız. bu çivisi çıkmış dünyada çivisi dibine kadar çıkmış olan devlet kurumlarında işini düzgün yapan görevliye teşekkür etmeliyiz. evet o onun işi, yapmak zorunda, ama hem bu abimizin yaptığı şey görevi değil hem de güler yüzü insanlarla güzel üslubu gerçekten çok hoşuma gitti.

    eğer bu yazıyı okuyorsan abicim lütfen böyle devam et. dünyayı sen ve senin gibi insanlar güzelleştirecek.

  • 32. tubitak sahip çıkmadı biz çıkıyoruz kampanyası

    başlık karakter sınırına takıldığından dolayı aslı "tubitakın sahip çıkmadığı projeye biz sahip çıkıyoruz kampanyası" olacak olan başlık.

    üniversiteli genç arkadaşın facebookta yazdığı yazıyı bizzat kopyalıyorum;

    "arkadaşlar oncelikle uzun bir yazı olacak ama hem hayatımın onemli bir anısını paylasmak hemde yardım isteyecegim llutfen uplarınızı esirgemeyin.

    suan ısparta suleyman demirel üniversitesinde okuyorum. bundan 3 yıl once yıllardır araştırdığım bir projeyi gerçekleştirdim ve tubitak proje yarışmasına katıldım 1500 proje arasından ilk 23 e kalarak ytüde gerçekleşecek olan yarı finale katılmaya hak kazandım. bu yarısmada ilk 3 gun sergi olur standınızs gelenlere projeyi anlatırsınız 4. gun ise juri onunde sunum yaparsınız ve finale gidecekler belirlenir. gittiğimizde yan standdaki kisilerin surekli aynı uc kisiye gördükleri her yerde selam verdiklerini ve hep muhabbet ettiklerini farkettik fakat tanıdıkları olabilecegini dusunerek birşeyden kuskulanmadık. 4. gun jürinin karşısına çıktığımda inanamadım tam anlamıyla. selam verdikleri uc kisi juri uyesi olan 3 kişiydi. sunumumu yaptım ve jurilerden biri " muhtemelen gecemeyeceksin fakat bu projenin mutlaka patentini al kar-maliyet oranı bu kadr yuksek bir proje zor bulunur" dedi.

    bende madem iyi bir proje neden gecemeyeyim dedim ve birsey söylemedi yanımdan ayrıldı. daha sonra sonuclar açıklandı ve finale giden 2 projeden 1inin o selam veren arkadaşlar oldugunu gordum. iste o an puzzle parçaları yerine oturdu. demem o ki tübitak'ın tarafsız oldugunu dusunmuyorum. ve aslında o juri üyesinin boyle demesinin ardından projemin uzerine düşmeye karar verdim. 5 is adamı bana ulaştı ve gorusmek istediklerini soyledi görüştük ve hepsi bana projemi 4 bin tl gibi komik bir rakama satın almak istediklerini söylediler bende avrupada veya kanada da universite okumak istedigimi bunu saglarlarsa projemi vereceğimi soyledim kabul etmediler. daha sonra tvde yayınlanan bir fikrinmi var adlı proje yarışmasından davet aldım ama üniversitem dolayısıyla katılamadım..

    projemden bahsedeyim: sadece basınçlı oksijen ve surtunme kuvvetini kullanan bir klima yaptım. deneylerle elde ettigimiz sıcaklık değerleriyle birlikte ortalama degerleri 2000. tl olan 12.000 btu klimalarda kullanılan uluslararsı sıcaklık değerlerini 450 tlye mal ettigim klima ile sıcak ve soguk değerlerin her ikisi icinde sağladık.

    2. avantaj zararlı gaz kullanımı olmadıgı icin klima gazı zehirlenmesi riski yok.
    3. avantaj kullanılan yerin fiziksel şartlarına gore %20-25 arası aylık enerji tasarrufu sağlıyor.

    ve son olarak ne istediğime geleyim. dedigim gibi yurt dısında bana bu projemi arge çalışması ile en iyi haline getirip gerçekleştirme imkanı sunabilecek bir universitede burs istiyorum. bana bu sartları sağladıktan sonra ulke farketmez hindistan bile olur. bu yolda yardım edebilecek kisiler arıyorum. belki yurtdışında bir üniversiteden birisini tanıyor olabilirsiniz veya bir konsoloslukta burslarla ilgilenen kisi olabilir, herhangi birsey olabilir. yardım edebileceğimizi umuyorum. uplarınız dert görmesin"

    ülkemizin en tarafsız olması gereken kurumu böyle şeyler yapıyorsa bence bizler bireysel olarak elimizden geldiğince bu tarz projelere sahip çıkmalıyız. umarım yardımı dokunacak birileri olabilir.

    edit: proje sahibi arkadaşa ulaşmak isteyenler burakbasaksehir@gmail.com adresinden mail yoluyla ulaşabilir. teşekkürler ilginiz için

  • 33. oto teybini çıkartıp çalınmasın diye eve götürmek

    kızaklı oto teybi kullanmış bi' neslin yaşadığı garip durum bu. arabayı sokağa parkettikden sonra kızaktaki teybi çıkartıp eve götürmek, sabah olunca alıp arabaya geri götürmek filan. bu ülkede yaşanmış garip durumların başında gelir..

    bi' de teybi çıkartıp koltuğun altına koyma durumu var. hani çalmak isteyene; "ben çıkarttım teybi koçum eve götürdüm, nah çalarsın" imajı verme durumu.

    öle işte..

  • 34. dünya ekşi sözlük gibi yönetilseydi

    bir kişi, ayrıldığı sevgilisine "müsait bir gün gelip senden eşyalarımı almak istiyorum" dediğinde "kusura bakma, bir günde en fazla tek parça alabilirsin. büyük başarısızlıklar söz konusu" cevabını alırdı.

  • 35. bayan değil kadın

    kadın ifadesinin "bekaret" gibi önemli(!) bir konuda ön yargı oluşturmasından dolayı bayan kelimesi kullanılıyor. bizde bayan frida denmez frida hanım denir. ahmet bey denir bay ahmet denmez.

    yani anlayacağınız pek kibarlıktan değil. çünkü kibarlık için hanımefendi kelimesinin seçimi doğruyken "efendi" kelimesinin "karı'ya efendi mi diyeceğim bayan derim" kafası yüzünden kullanımı çok kısıtlı. oysa ben bir erkeğe bayım demem beyefendi derim ve aynı hitabı beklerim. tecrübemle sabit olarak şunu da söylemek isterim ki hiç feminizm le alakası olmayan, bildiğimiz halk tabanından bir kadına bayan yerine hanımefendi dediğinizde gerçekten mutlu oluyorlar. kendilerini saygın hissediyorlar.

    bayan kelimesinden rahatsız olmayan bir kadın arkadaşımla sosyal deney yaptık. züccaciye dükkanı olan kadın arkadaşımla birlikte dükkana gelen her kadına önce ben "buyrun hanımefendi" diye hitap ettim, daha sonra arkadaşım "buyrun buyrun bayan" diye hitap etti. habersizce deneyimize katılan istisnasız bütün kadınlar diyaloğu benimle sürdürmeyi tercih etti.

    buna rağmen hala bayan. yani neresinden baksam tutarsızlık neresinden baksam ahmakça. bunun üzerinden feminizme laf giydirmeye de gerek yok. zira feministlerin kastı kız/kadın algısına yönelik bir hareket.

    erkeğe de "bakar mısınız erkek" diye seslenilmediğinden uygunu hanımefendidir. elbette maalesef bayan kelimesinin kullanımını kadınların da yaygınlaştırdığını itiraf etmekte fayda var. çünkü "koca kadınsın" dediğim 30 yaşındaki bir kadın bana bekarlığına dolaylı bekaretine atıfta bulunarak "kızım ben" demişti. bu psikolojiyiü veren toplumu yerin dibine sokmak lazım. ötesi yalan.

  • 36. ekşi direniş

    eksi sozluk teknoloji bilisim ltd sti'nin yeni markasi. kisa sure sonra yayina girecek web adresi uzerinden erisilebilecek.

    uzun suredir arkadaslarla uzerinde calisiyorduk, begeneceginizden eminiz. nitelikli icerigin yayginlasmasi adina verimli bi calisma olacagi simdiden belli.

    soyle yapacagiz; sozluk'un tasariminda yapilan guncelleme ve eksi sozluk sozlesmesinde yapilan iyilestirme sonrasi yayina gecen eksi seyler'e tepki olarak entrylerini silen yazarlarin sildikleri entryler ve eksi seyler bunyesinde yer almasina musade edilmeyen entryler burada paylasilacak. uzun suren asamalardan gecerek sozlesmeye ek protokol yaptik. boylece entrysini baska yerde kullanamadigimiz kimse kalmayacak, kimse magdur olmayacak. ıtiraf etmek gerekirse tepkilere kayitsiz kalamadik, aklimiza bu geldi, yaptik. eksi sozluk olarak tabii ki bu seviyede de hizmeti en saglikli sekilde sunmaliydik.

    neyse iki kategori dusunuyoruz:

    1) dunun silinen en begenilen entryleri
    2) eksi seyler'de paylasilmasina izin verilmeyen en begenilen entryler.

    alintilanan iceriklerde asla degisiklik yapilmayacak. katiyyen icerige mudahale edilmeyecek sadece iditiryil dikinislir olacak.

    biz yaparken cok keyif aldik.yillardir gelistirdigimiz bir projeydi.

    ıleride arama motoru kurmayi, dizi sitesi yayina sokmayi, album cikarmayi, varsa gunlugunuze bi goz atmayi (yoksa da lutfen bize yazin) dusunuyoruz. bu konularda geri bildirimlerinizi degerlendirecegiz. tesekkurler.

  • 37. kanzuk

    avukat adamdan ve emekli albaydan site yöneticisi yapılmaz.

    bi öğrenemediniz gitti lan

  • 38. koç holding'in kadınlar günü afişi

    ataerkil düzenin eril diline hoş bir karşı çıkışı barındıran bir ilandır.
    samimidir veya samimi değildir ama eril dile karşı yurdumuzdaki sınırlı karşı koyuşlardan birinin yansımasıdır.

  • 39. düz vites araçla dik yokuşta durmak zorunda kalmak

    bu kadar araba kullanmayı bilmeyen insanla birlikte aynı yolda araba kullandığımı farkettiğim için gerçekten gerginim. bir süredir yokuşta kalmayla ilgili başlıklar açılıyor, entryler kasılıyor.

    hiç biriniz mi araba kullanmayı bilmiyorsunuz be?

    bas frene (ayak freni! ) kalkacağın zaman debriyajdan ayağını yavaş yavaş çekmeye başla, (bak frenden kaldır demedim ayağını mal mısın?) araba titremeye başlayınca, devir göstergesi aşağıya doğru hareketlenmeye başlayınca frenden ayağını yavaşça çek, hiç bir hareketi hızla yapma ki heyecanlanma! frenden çekince de gaza bas! bu kadar basit bir olay için yaratılan şu kaosa bak ya!

  • 40. yeni kadın yazarların bilmesi gerekenler

    sözlüğe, size önerilmiş pozitif ayrımcılık iltimasını "reddetmeyerek" katıldınız.

    yarın öbür gün hak/hukuk, kadın/erkek tırıvırıları ile kafa sikerseniz belanızı sikerim.

  • 41. tema++

    tamamen bitmiş durumda olmasa da 3.0 sürümünü paylaşıcam bu akşam.
    tema renkleriyle oynanabilmesine rağmen, ayar yapmaya üşendiğiniz için hazır temaların sayısını arttırdım. yaklaşık 50 tema olacak.
    http://i.hizliresim.com/nmmqdv.png

    temalardan bir iki örnek vereyim
    kahve ve tonları: http://i.hizliresim.com/qmmxnw.png

    true detective: http://i.hizliresim.com/kbbp5j.png

    açık gri - mavi: http://i.hizliresim.com/qmmxn5.png

    koyu gri - açık turuncu: http://i.hizliresim.com/d22vbv.png

    malum fenerbahçeliyim. o yüzden bir de sarı lacivert tema ekledim. http://i.hizliresim.com/qmmxd3.png

  • 42. suriyeli sığınmacılar

    normalde rezalet içinde yaşayan insanlar üzerinden goygoy yapılmasına karşıyımdır. ama günümüzde batı'da da olmak üzere savunduğu şeylerin içini boşaltan bir politik doğruculuk var. trump'ın ve avrupa'da bilimum aşırı sağ partilerin yükselişini sağlayan önemli etkenlerden biri de bu politik doğruculuk. ortada ciddi toplumsal sorunlar var ve sistem partileri "ırkçılık" olmaması için bu sorunlardan bahsetmiyor veya kıyısından köşesinden döne döne konuyu ele alıyor. sorunun direk kendisinden ve nedenlerinden bahseden kimse yok. trump, le pen, wilders gibi oportünist politikacılar da halkın duymak istediği şeyleri söylediği için oyları son dönemlerde ciddi derecede arttı. valla ne derseniz deyin. politik doğruculuğun hası abd'de de var, ama bir şeyi değiştirmiyor. karşı tepki oluşturup trump'ın oylarını artırıyor. 21. yüzyılın politik arenasındaki en önemli sorunlardan birini oluşturacak bu ikilem. yine aynı şeyi bu başlık altında suriyeliler üzerinden yapılandan görüyoruz. sanki suriyeliler çok duyarlı, medeni insanlarmış gibi ele alınıyor ya durum, valla bunu yapanlar kendileri de inanıyor mu merak ediyorum. ayol 400.000 suriyeli çocuk var okula gitmeyen. her sene 45.000 suriyeli bebek doğuyor. 45.000! cidden bence bir rakamları tekrar edelim ki iyice otursun kafanızda: 400.000 tane okula gitme yaşındaki çocuk okula gitmiyor. okula gidenleri saymıyorum bile. 400.000! ve her sene 45.000 bebe doğuyor. danimarka'nın toplamında senede 40.000 bebek zar zor doğuyor be. bu insanlar nerede eğitim görecek? hangi öğretmenlerle? bu insanlar türkçe bile bilmiyor ya! almanya'da yılbaşında köln'ün ortasında iki dakikada çete kurup kadınlara tecavüz etmiş insanlardan bahsediyoruz. nasıl bir özgüvendir benim aklım almıyor. bu kontrolsüz göç politikaları yakın zamanda türkiye'nin en büyük problemi olacaktır. ve yine aynı şekilde politik doğruculuk sebebiyle kutuplaşma artacak, sorunun kendisine gidilmediği için insanlar birbirine daha da düşman olacak. burada duyar kasan insanların yarın türkiye'nin bir tarafında arap çeteler tarafından sıkıştırılıp parasının çalınmayacağının garantisi yok. okula gitmeyen yüzbinlerce çocuk, daha yeni doğan ve doğacak olanlar... bu insanlar 10 yıl sonra neye dönüşecek çok merak ediyorum. ulan almanya'da bile göçten 50 yıl sonra hâlâ türkler nelerle uğraşıyorlar haberiniz yok. abitur alan türklerin oranına bakın bir. 50 yıl diyorum bakın 50! gymnasium'a kayıt bile olamayan devasa bir türkiye kökenli kitle var orada. bakalım biz almanya'dan daha başarılı olup yüzbinlerce arabı eğitim sistemine ve toplumsal yaşama adapte edebilecek miyiz. sevgiler.

  • 43. ekşi sözlük

    ekşi sözlük benim için seçim sonrası sözlüğün bir köşesinde, sanırım türkiye başlığıydı, sinirden kendimi sikerken gelen "abi sakin ol sende kalp var"mesajıdır.

    ekşi sözlük benim için buraya bi' yere yazdığım huzur vodafone arena inşaatı izlemekte tandanslı bi' enrty sonrası sen şimdi uzaklardasın diyerek gönderilen vodafone arena inşaatı fotoğraflarıdır.

    ekşi sözlük benim için hiç tanımadığım güzel bi' insanın "muhtemelen görmüşsündür ama görmediysen al bak" diyerek gönderdiği kara delik haberidir.

    ekşi sözlük benim için hastalığın verdiği buhranla yazdığım birkaç bunalım enrty üzerine nickaltımdan bana yakın olduğu belli birkaç arkadaş vasıtasıyla ulaşmaya, hayatın güzel olduğuna ikna etmeye çalışan insandır.

    ekşi sözlük benim için sözlük sayesinde hayatıma girmiş ve ısrarla çıkmamış armut'tur*.

    ekşi sözlük benim için sürekli takip ettiğim dizilerin başlığına yeni bölüm sonrasında benim gibi müdavimi olan birkaç yazarın entry yazmasını beklemektir.

    ekşi sözlük benim için şunun şurasında efes takip eden kaç kişi kaldık temalı entry'me gelen +1 mesajlarıdır.

    ekşi sözlük benim için bir buçuğu sadece okur, iki buçuğu hem yazar hem okur olarak geçmiş dört senelik sözlük hayatımda hiç haberleri bile olmadan okuduğum onlarca değerli insandır.

    uzatmayayım. ekşi sözlük çok güzel. ve burayı güzel yapan bu saydığım güzel insanlar ve niceleri. ben ki iki küsur yıldır beş yüz entry bile yazamamış, karmasını bile bilmeyen bi' kullanıcıyım, kendi hâlinde yazan binlerce yazardan biriyim. söylediklerim ne denli kulağa küpe olur bilmiyorum ama ben kendi adıma naçizane sayın başak bey'den para hırsından ve inadından vazgeçip sözlüğü çirkinleştirmemesini rica ediyorum. geri adım atmanıza engel olan egolarınızı biraz törpülerseniz burası hep bağ bahçe olacak. gölgesi hepimize yeter.

  • 44. kadınların yarı çıplak giyinmelerinin nedeni

    rekabette konumunu güçlendirmek.

  • 45. köy enstitülerinin kapatılması

    kapanışı kuruluş gerekçesinde yatar. "köylüler, şuursuz ve bedava çalışan birer iş hayvanı haline gelmesinler"

    şu anda bu ülkenin nüfusunun yüzde 60'ının itaatkar ve sorgulamayan çomar olmasını sağlayan fekalettir bunun tanımı. bu kadar etkilidir. abd'nin komünizm histerisi yüzünden marshall planı ile uygulattığı, 1954'de dp'nin de zaten bu ülkeye insan değil çomar lazım diyerek peçete tuttuğu,gerçekleştirdiği olaydır, sonun başlangıcıdır, bugünün sebebi, içinden çıkamadığımız bataklıktır.

  • 46. game of thrones

    "melisandre'nin memeleri oluyu bile diriltir." temali dizi.

  • 47. bernie sanders

    kendisi hakkında yapılan yorumların en saçmalarından birisi gün itibariyle sarfedildi; "70küsür yaşında adam. burda olsa koltuğa kök saldı diyeceğiniz adamı sırf abd'de diye seviyorsunuz".

    burda bizim kök salmakla eleştirdiğimiz adamların ortak noktası yaşları değil. uzun yıllardır sürekli başarısız olmalarına rağmen koltuğu işgal etmeleri. "olmayınca olmuyor, biraz da başkaları denesin" deyip bırakmak yerine, daha da yapışmaları. yenilgilere kendileri dışında bahaneler üretmeleri vs.

    bernie'nin 4. başkanlık yarışı, 20 senedir bu işin içinde de, ben mi bilmiyorum acaba.

    savunduğu politikalara rağmen şu ana kadar bu yarışın içinde olabilmesi, hatta hâlâ iddialı olabilmesi bile başlı başına bir başarıdır zaten. apolitik amerikan gençliğine politikayı sevdirdi lan adam, daha napsın. genç kartalların dişine kan deydi artık, neocon moruk kel kartallar korksun :)

  • 48. 11 ağustos 1999 güneş tutulmasını görmüş nesil

    gaziantep'te 3,5" disket içi ile izlemiştim.

  • 49. ygs 2016

    bu pazar gireceğim sınav. sınava ben gireceğim ama bizim kuzene ne oluyorsa benden daha heyecanlı. zamanında buna sizin okulu istiyorum demiştim, herhalde onun yanına geleceğimi zannediyor.

  • 50. poyraz karayel

    ve songül "yirttik oglum" diye sevinen selcuk'u arabayla ezer.

    kahkaha attigimdir. tam bir kara komedi...