galatasaraya gelirse digitürkü kapatmazsam ibneyim.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. 26 temmuz 2017 fatih terim'in istifa etmesi
-
2. şenol güneş
(bkz: o kulislerin amına koyarım)
-
3. israil'in erdoğan için attığı tehditkar tweetler
bıktık amk elin arabı yüzünden dünyadaki her ülkeyle papaz olmaktan.
katar'da bi durumlar olur, önce biz atar yaparız.. asker göndeririz.
suriye'de olaylar olur, 3.5 milyon suriyeliyi alırız.
kudüs'te bi şeyler olur, en önce biz kavga ederiz..
kimse de sormuyor, kardeş senin halkın eti 50 liradan alıyor, benzini 5 liradan alıyor, bi araba için vatandaşından 100 bin lira istiyorsun, bi arabaya yüzde 150 vergi ne demek, dünyada en pahalı cep telefonu senin ülkende satılıyor..
senin önce kendi vatandaşlarının dertleriyle uğraşman gerekmiyor mu, diye.. -
4. cambridge'de görev yapan türk akademisyenin sitemi
27 dakikalık dram çekmiş adam tek başına. trajikomik ya cidden. olacak o kadar skeci gibi. buraları okuyorsundur belki hocam; kendini bu açık hava tımarhanesinden kaçıp kurtardığına seviniyorum, elinden geleni yapmışsın ama biz dünya lideriyiz, duble duble yollarımız var. ilgilenmiyoruz böyle şeylerle, teşekkür ederiz. yolun açık olsun.
-
5. fatih terim
son 15 yılda iyice yüceltilen kabalığın, saygısızlığın, eğitimsizliğin, kalitesizliğin, hazımsızlığın ve pespayeliğe övgünün bir numaralı rol modelidir.
-
6. ahmet şık
cumhuriyet davası savunmasında yıllardır doğru tarafta olmanın verdiği güç ve kendine güvenle birilerinin huzurunu kaçırmaya devam etmektedir:
"cemaatin bu güce erişmesinin en büyük sorumlusu rte ve akp'dir."
"15 temmuz'da darbe engellendi ama cunta iktidar oldu."
savunmasini takip etmek icin buradan. -
7. rakı içen kadın iticiliği
rakı içen kadın itici değildir ama rakı üzerinden yapılan yersiz güzellemeler iticidir.
rakı içen kadın özelmiş yok dünya güzeliymiş. niye boş boş sıkıyorsunuz? -
8. göksel'in okul yıllığındaki fotoğrafı
sonra müfredattan evrimi kaldırıyorlar.
var oğlum işte evrim, müfredattan kaldırsanız yüreklerden kaldıramazsınız.göz bu göz! -
9. türkiye'deki ter kokusunun sebebi
polyester kıyafet kullanmak, her gün duş almamak, deodorant yerine parfüme abanmak.
pamuklu ya da keten giyebilse keşke herkes, ama polyester kıyafetlerin maliyeti daha düşük olduğu için giyim sektörünün bir numaralı tercihi.
ha çöp poşeti giymişsin ha polyester. -
10. 26 temmuz 2017 cinlerin gizemli mesajı
(bkz: okumadım)
(bkz: okursam şerefsizim) -
11. 26 temmuz 2017 rüştü reçber köşe yazısı
hürriyet'teki köşesinden fatih terim'in açık mektubuna cevap niteliğinde yazmıştır kaptan.
"alaçatı baskınından sonra milyonlarca insan gibi ben de istifa etmeniz gerektiğini söyledim. bunları yazarken de size hakaret etmedim. siz, “istifa etmeli” diyen herkese hakaret mi edersiniz. bu hakaret dolu sözler türkiye futbol direktörü olan birine yakışıyor mu? ben size değil ama o makama yakıştıramıyorum. ve üzülüyorum.
hocam...
“sevgili rüştü” diye başlayan ve baştan sona hakaret içeren hatta yer yer tehdit dolu dünkü mektubunuzu okudum. ve cevap hakkına duyduğum saygıdan dolayı da noktasına, virgülüne dokunmadan yayınladım.
önce ne yazdığımı, neden yazdığımı size ve okurlarımıza bir kez daha hatırlatayım. sizin “alaçatı baskınınızı” yazdım.
hani şu yüzevler kebapçısı’nda damatlarınız ile birlikte karıştığınız kavgayı. başka bir deyişle “alaçatı baskınınızı” bunun türkiye futbol direktörü sıfatı taşıyan birine yakışmadığını söyledim. istifa etmeniz gerektiğini açık açık yazdım. “eğer siz istifa etmiyorsanız, görevden alınmalısınız” dedim. bunları dile getirirken de, size hakaret etmedim. yıllarını futbola vermiş biri olarak düşüncelerimi kağıda döktüm.
bakın o yazıda ne dedim:
- bu ülkede çocuklar var.
- bu ülkede gençler var.
- bu ülkede sporu gerçek anlamıyla seven insanlar var.
işte bu sebeplerledir ki, belli konumlara ulaşmış insanların sadece kendilerine ve ailelerine değil, topluma da sorumlulukları var.
eğer o insanlar, bu sorumlulukların altında eziliyor ya da güç zehirlenmesi yaşıyorsa, bu kez gerekli merciler görevlerini yapmak zorundadır.
iyi şeylerin ödüllendirilmesi gibi, yapılan yanlışların da bir karşılığı olmalı.”
haksız mıyım...
baştan sona hakaret, hatta yer yer tehdit dolu mektubunuzda bunların hiç birine yanıt vermediniz.
bu ülkede milyonlarca insan bu baskından sonra sizin istifa etmeniz gerektiğini söyledi.
ben de istifa etmeniz gerektiğini yazdım.
siz “istifa etmeli” diyen herkese hakaret mi edersiniz?
mektubunuzu bir kez daha okuyun.
türkiye futbol direktörü olarak bu kelimeleri kendinize yakıştırıyor musunuz?
ben size değil ama türkiye’nin futbol direktörüne yakıştıramıyorum.
sadece üzülüyorum.
iftira atma, kanıtla
mektubunuz sadece hakaret ve tehdit içermiyor.
aynı zamanda bir iddia da bulunuyor ve en hafif tabiriyle iftira atıyorsunuz.
bu yazıları benim kaleme almadığımı iddia ediyorsunuz.
o zaman bu iddianızı kanıtlamak zorundasınız.
sadece hakaret değil, iftira da yakışmıyor o makama.
umarım farkına varırsınız.
minnettarlığım sadece halkımıza
sizi futbol oynadığım dönemden bu yana iyi tanıyorum.
hep en doğru sizsiniz..
en haklı olan da.
her şeyi bilen de..
sözünüzün üstüne söz söylenmez.
bizi de bizden iyi bilirsiniz (!)
ben yıllarımı türk futboluna verdim. kendimi anlatmaya ihtiyaç hissetmiyorum. çok kıymetli ve bilinçli türk insanı herkesi gerektiği yere zaten bu zamana dek koymuştur.
ve bundan böyle de koymaya devam edecektir.
benim minnettarlığım her zaman onlaradır.
“gecenin hükmü sabaha kadardır.”
bu en sevdiğim sözlerden biridir. " -
12. barkın bayoğlu
2014 yazında askerden geldim ve gelir gelmez hayalimdeki bisikleti satın alıp uzun turlara çıktım. bir yerden sonra iki teker sevdam bisikletle sınırlı kalmadı ve youtube'da tesadüfen bu adamı keşfettim. o güne kadar yüklediği ve ondan sonra yüklediği hemen hemen her videoyu izledim. hatta youtube'da altın elbiseli adam diye bir kategori oluşturup paylaştığı faydalı içerikleri ve merak ettiğim motosiklet incelemelerini oraya kaydettim.
sonrasında harley davidson'un bir modelini almak istedim ancak türkiye'ye gelmediğini öğrenip sebebini canlı yayında kendisine sordum. sağolsun uzun uzun yanıtladı.
videolarını izledikçe bilinçlendim ve sonunda kendim için en mantıklı seçimin yamaha x max 250 olacağını anladım. ancak almam 2 seneyi buldu. bu iki senelik süreçte hemen hemen her videosunu izledim, kendisi vesilesiyle bir çok motovlog keşfettim ve onların içeriklerinden de yararlandım.
yetmedi motosiklet teorisi ve motosiklet üstünde hayat kurtaran 100 strateji isimli kitapları okudum. kitaplarını bulamadıklarımın pdf'lerini bulup çıktısını alıp okudum.
çeşitli facebook gruplarına dahil oldum, motosiklet forumlarını takip ettim.
her hafta çarşamba günü yayınlanan altınlı gece'yi kaçırmamak için telefonuma haftalık alarm kurdum. (uzun zaman önce kurduğum alarmı silerken bir süre elim telefonda donakaldım) yıllar içinde nereden nereye geldiğine gözlerimle şahit oldum.
farklı kanallarda çıktığı hemen hemen her programı takip ettim.
gel zaman git zaman iş motosikleti almaya geldi ve yaklaşık 3 hafta önce yamaha x max 250'yi satın aldım ancak 2 hafta boyunca binmedim. çünkü yamaha riding academy'den 16 temmuza eğitim için yer ayırtabilmiştim ve scooter tecrübem (honda fizy) olmasına rağmen eğitim alana kadar yola çıkmadım. 2 haftalık süreçte sigorta, kasko gibi işlemleri halletim. bütçem el verdiği ölçüde kask, mont, sırtlık, eldiven, pantolon, bot satın aldım. gün geldi çattı yamaha riding academy'den eğitim aldım.
bu yolda rehber edindiğim barkın bayoğlu sayesinde eski kafam olsa sıfırını alacağım motosikleti ikinci el alıp kalan parayı ekipmana verdim. alır almaz hayalime kavuşmanın verdiği heyecanla cirit atacağım motosiklete 2 hafta binmedim. velhasılıkelam motosiklet sahibi olduğum ve tam manasıyla kendimi hazır hissettiğim anda ölüm haberini aldım. bir çoğunuz gibi bir süre inanamadım. beni rock müziğe başlatan gruplardan biri olan linkin park'ın vokalisti chester bennington'un kaybının şokunu üzerimden atamamışken beni motosiklete başlatan adamın kaybını kabullenemedim. kabullendiğimde ise motosikletin üzerine brandayı örttüm, disk kilidini taktım ve şimdi bu satırları yazıyorum. ne kontağı çeviresim geliyor ne de üzerine oturasım. ben motosikleti almadan önce vefat etmiş olsaydı almazdım herhalde. şimdi ise satmayı düşünüyorum ama emin değilim belki de satmam çünkü biliyorum ki satmamı istemezdi. bu camiadan sadece bir kişinin kaybı beni motosikletten vazgeçirebilirdi onu da kaybettim, kaybettik.
kendisini daima muratabigf ile yaşadığı south park sessizliği, hayko cepkin ile enfes metal müzik muhabbeti, yiğit özgür ile efsane yayını, aynı gece devam eden geyik yayını, metalci günlerine dönüş yaptığı zorgan abi tiplemesi, ekibinden biri kaza yaptığında işi geyiğe vurup profesyonelce olayı yönetmesi, maketçilik üzerine tadına doyum olmayan muhabbeti, ege aydan ile star wars muhabbeti, evlilik hakkındaki düşündüren analizleri ve aklıma gelmeyen onlarca güzel anıyla hatırlayacağım.
kendisinin motosiklet dünyasına kazandırdığı bilincin hakkı ödenemez. sokakta tam ekipmanlı ve eğitimli ne kadar motosiklet sürücüsü görüyorsak pek çoğu bu adamın sayesinde bilinçlenmiştir. üstlendiği misyon, motosiklet dünyası için sıfırdan geldiği nokta, elde ettiği sponsorluklar ve başardıkları inanılmaz. maalesef yeri hiç dolmayacak.
tanınan biri haline gelmesine rağmen tevazusunu daima koruması, bir kaç dil birden konuşabilmesi, yurt dışında aldığı eğitim, bilgi üniversitesini dördüncülükle bitirmesi, entelektüel kapasitesi, tarih bilgisi, çok yönlülüğü, afganistan'da barış gücünde yer alması ve aklıma gelmeyenleri... kesinlikle sadece bir motosiklet kullanıcısı değildi.
2000 yılında hayatın sırrı konusunda şu entry'i girmiş ve son satırlarda "hayatın sırrını unuttum, zaten sonra... sonra da hayat beni unuttu." demiş.
dilerim ki öbür dünyada o sırrı bulur ve entry'nde bahsettiğin o huzura tekrar kavuşursun. ve sonra... sonra hayat seni unutsa da biz sevenlerin asla unutmayacak altın yürekli adam. -
13. kulüp takımını milli takımdan çok seven beşiktaşlı
3 yıl üst üste şampiyonken bile çok az futbolcusu çağırılan, şifo mehmet'in ümit özat'tan 8 kere az oynadığı, başbakanının binali yıldırım olduğu ülkenin milli takımını desteklememe/beşiktaş'tan az sevme hakkıdır.
-
14. yardımcı doçentliğin kaldırılması
sanırım almanya'daki sisteme benzer bir şeyler getirmeyi hedefliyorlar. zira almanya'da akademi asistanlıkla başlıyor (wissenschaftlicher mitarbeiter ya da wissenschaftlicher assistent) ve sonrasında habilitasyon dedikleri bir yeterlilik projesiyle privatdozent oluyorsunuz. profesörlük burada tam bir ünvan olarak algılanmıyor, üzerine tartısmalar hala devam ediyor. yasal olarak profesör doktorum diyebilmeniz için privatdozent olduktan sonra en az bes sene beklemeniz gerekiyor
fransa'daki sistem de buna benzer olmakla beraber hdr (l'habilitation à diriger des recherches) dedikleri bir tez ve araştırma yönetebilme ünvanı, asistan profesörlükten profesörlüğe geçişte bir basamak teşkil ediyor. bunu almak oldukça zor. doktora sonrasında, sizden doktoraya benzer bir tez daha yazmanızı bekliyorlar ( almanya'daki gibi). ancak fransızlar kendilerine professeur des universités derler, almanya ve türkiye'deki gibi profesör doktor demezler. bunun yanında, fransa'da genç arastırmacılara sunulan baska olanaklar da var. mesela doktora ögrenciligi esnasında travaux dirigés denilen ana derse yardımcı dersleri size verdirirler. buradan sembolik de olsa para kazanırsınız. ayrıca, kadro sıkıntısı nedeniyle, asistan profesör olmadan önce ater (geçici ögretici ve arastırmacı statüsü) dedikleri bir kontrat yaparlar ve bu statü ile asistan prof'un kazandıgının bir tık altında para kazanır ama kadro sıkıntısını en az üç seneligine yasamamıs olursunuz.
türkiye'deki mevcut sistemde yardımcı doçentlik, doçentlik öncesinde akademisyenleri kadro açılana kadar beklettikleri idari bir statü. yani doktora sonrasında akademik kariyerinize bu statü ile baslıyorsunuz. buna göre maaşlar belirleniyor. yaptığınız yayınlara ve çalışmalara göre bir üst basamak olan doçentlige terfi ediyorsunuz. sonrasında zaten hepimizin bildiği profesörlük var.
türkiye'deki sorun ünvan sorunu degil, arastırmacı ve bilim insanı yetistirme sorunudur. yoksa fuat köprülü'nün hiçbir ünvanı yoktu, doktora yapmamıstı ama prof olarak ders vermesine de engel olmadı bu durum. yüksek ögretim sisteminin tamamen reforma tabii tutulması gerekiyor zira intihal o kadar yaygın ki, kendi yaptıgım arastırmalar esnasında bile sıkça yakalıyorum. -
15. uzaylılar mesaj yollarsa cevap vermemeliyiz
-
16. 26 temmuz 2017 konya'ya meteor düşmesi
gerçekse çok kötü, gerçek değilse daha kötü. geçmiş olsun.
ekleme: başlık başa kaldı. yazarın silip kaçacağını tahmin etmek zor olmadı. (yazar uçurulmuş da olabilir, neden olmasın değil mi) buyrun başlığın ilk mesajı -
17. şenol güneş'in tekrar milli takımın başına geçmesi
neden ?
köylü diye alay edin diye mi yine ? giyim kuşamıyla alay edin diye mi ? çakma filozof diyin diye mi dönecek ? efsane kadrolu brezilya'ya 1-0 yenildi diye topa tutun diye mi tekrar ? tekrar "bu hoca bize extra light" başlığı atın diye mi ? konuşmasıyla alay edin diye mi dönecek ? bir yürüyen egonun milyonlarca para kaldırıp rezil ettiği milli takımı beşte biri parayla toparlasın ve hakaretlere maruz kalsın diye mi dönecek ?
hiç sanmıyorum. mutluluğu bulduğu yerde hoca şuan. -
18. sözlük erkeklerinin yakışıklılık dereceleri
aksaray'daki nasreddin hoca heykeliyle yarışırım.
-
19. 26 temmuz 2017 club brugge başakşehir maçı
mühürsüz goller de gecerli sayılacakmış.
-
20. konya'da drift yaparken kaza yapan kız
kızın kullandığı kaputunda ay yıldız bulunan şahinin, arka camında tuğra bulunan arabaya çarptığı kaza.
win-win durumu -
21. erdoğan'ın yardımcı doçentliğe karşı çıkması
bu sistem bile burhan kuzu'nun ve ahmet davutoğlu'nun profesör olmasını engelleyememiş.
-
22. müzik aleti olan eve melek girmemesi
(bkz: azrailin bir melek olması)
-
23. 26 temmuz 2017 merve kavakçı'nın büyükelçi olması
(bkz: yallah kuala lumpur'a)
-
24. müftülere resmi nikah kıyma yetkisi verilmesi
olumlu bir gelişme olarak görmek için en hafif tabirle saf olmak gereken uygulama.
bir defa, çoğu kişi "amerika'da papaz evlendirince bir şey demiyorsunuz falan" demiş. kilise'de gidip papazın önünde yemin etmenin amerikan hükumeti gözünde bir değeri yok. evlendiğiniz eyaletten resmi bir marriage license aldığınız müddetçe resmi nikahlı oluyorsunuz. dini törenle resmi uygulamayı karıştırmamak lazım.
ayrıca bu uygulamanın "çok güzel işte, çeşit oluyor, halka hizmet ve kolaylık" gibi fikirlerle yapıldığını sananlar 2010'da akp'nin darbe anayasasını değiştirip türkiye'yi inanılmaz demokratik bir ülke haline getireceğine falan inananlarla (yetmez ama evetçi diye de geçer) aynı kafada olmalı. uygulamayı bağlamından koparıp, başka ülkelerden örneklerle süsleyip falan yorumlayamazsınız.
akp'den bahsediyoruz burada. tüm uygulamaları gibi bu da halkın mutluluğu için değil kendi ajandalarına göre toplumu şekillendirmek amacıyladır. akp kaynaklı her şey gibi problemli, karanlık, art niyetlidir.
birkaç bölüm sonra haluk'un "benim yanımda resmi nikah falan diye konuşmayın. imam nikahı müthiş bir şey." türü bir nutukla selami'yi falan azarlamasını izlersiniz çocuklar duymasında. şu kararı olumlayan o diziyi de izliyodur zira. -
25. 5.5 milyar insanın cehenneme gidecek olması
(bkz: en doğru dinin doğulan bölgenin yerel dini olması şansı)
-
26. yeni darbeyi ulusalcılar yapabilir
atatürk'ün yolunu izleyen insan, ne kadar da korkutuyor bu adamları. neden? çünkü adamlar aydınlığa düşman.
hacıt, darbe olmaz, yapmaz ulusalcı, ama bu ülkeyi sizin soktuğunuz çukurdan da yine o kurtaracaktır emin olun. siz çöplerinizi arkada bırakıp, uzadığınızda, tüm kadrolarda ülkesi için canla başla yine bu adamlar çalışacaktır. -
27. bütün kariyeri bir kenara bırakıp köye yerleşmek
doğma büyüme izmir karşıyakalı olan zatımın, eş ve gebelik durumundan ötürü 30 yaşında yapmak zorunda kaldığı eylem (yalnız köy değil, sayfiye ilçesine geldim... urla)
kariyeri attım çöpe heralde diye düşünüyordum kara kara. zaten bebek doğdu, azcık palazlandı filan. sonra beybi 8,5 aylıkken çalışmaya başladım. hala çalışıyorum (5 yaşında şu an)
tamam, benimki maaşlı iş değil. freelance. ama çocuktan önce yıllar boyu göçebeydim proje bazlı olarak. projeyi ayağıma çağırmak gibi bi vizyonum yoktu. çocuk olunca mecburen "o iş buraya gelecek. ya da ben yokum" demek zorunda kaldım. sonuç: o projeler artık ayağıma geliyor.
oluyor yani. şöyle düşünelim; maaşlı iş için şehre mahkum gibiyiz. ama öte yandan online işler veya freelance şeyler için böyle bir mecburiyet yok.
burada öğrendim; tek bir kayısı ağacı, onlarca kilo mahsul veriyor. tek bir kayısı ağacından toplanan kayısılarla, tüm yıl bir aileye yetecek reçel, kuru kayısı, kayısı konsantresi şeklinde meyve suyu elde edilebiliyor. deniz kenarı olduğu için denizden kendi tuttuğunuz deniz balıklarıyla akşam sofrasını kurabiliyorsunuz.
ben yapıyor muyum? hayır. çünkü işten ve çocuktan dolayı vaktim yok. ama yapılır mı? kesinlikle, bahçeli bir evde çok mümkün bunlar.
bahçeli ev ucuz mu? yerine bağlı. şu an sahil şeridi fahiş arttı, sağolsun istanbullular akın akın yerleşmeye geliyor ve fiyatları anasının nikahına sürüyor. daireler 1000 tl, müstakil evler 1500 tl den başlıyor artık burada. sahil şeridinde yani.
ama köyler hala uygun. arazisiyle, ağacıyla, kuyusuyla birlikte bir köy evini hala 400-500 liraya tutabilirsiniz. köyden aynı şekilde bir evi 120-130 bin tl ye alabilirsiniz. ha denizin dibi olmaz belki belki ama, denize en uzak köy 15-20 dk burada arabayla.
"şehirde yaşamış insan köye adapte olamaz" kısmına da katılmıyorum. ben kadıköy ün moda'sı sayılabilecek bi mahallede (bostanlı) doğdum ve büyüdüm. katışıksız bir şehir ve apartman çocuğuyum.
evet şu an yaşadığım yer köy değil ama, gayet sahil kasabası havasında bir yer.
inanın şu an beni "oturduğun yerde sana 10 bin maaş vericez, gel geri bostanlı'da yaşa" gibi bi teklif bile ikna edemez dönmeye... burası öyle güvenli, huzurlu, relax, sakin bi yer ki. kızımı burada büyütürken içimden mütemadiyen "doğru yerdeyim" diyorum. çıplak ayaklarla toprağa bastığı, dalından meyve koparıp yediği, hayvanlarla iç içe olduğu, sürekli deniz kenarında; deniz kızı modunda takılabildiği bi çeşit orman çocuğu mori gibi büyüyor. mutlu ve özgürce enerjisini atabildiği, çevreyle ve doğayla kesintisiz iletişimde kalabildiği, her şeyi doğal döngüsünde öğrendiği bir çeşit yarı şehirli olarak yetişiyor.
köyler illa anasının nikahında olmak zorunda değil. bizim oturduğumuz yer, (köy olmamakla birlikte) şehir merkezi olan alsancak-konak bölgesine yarım saat, 40 dk mesafede. sinemaların, avmlerin olduğu bölgeye ise otobandan 15 dk.
yani çocuk veya kendimiz için şehrin imkanlarından (kültürel faaliyetler, sağlık hizmetleri, vs) faydalanmak istediğimizde, yarım saate bakıyor ulaşım. yukarıda bahsettiğim, daha içerdeki, ekonomik köylerde de ki 1 saat.
ula istanbul'da insanlar sırf sabah trafiğinde her gün işe gitmek için 2 saat ziyan ediyorlar...
tabii davulun sesi uzaktan hoş gelir. hiçbir birikimi olmayan, sadece plazada bilmemne pozisyonunda çalışan bi insan gelip naapacak buralara? bilinmez.
ama kenarda az buçuk birikimi (ya da mesela metropolde 2 bin ve üstü kira getiren bir gayrmenkulü) olan insan için filan düşünülmeye değer bir alternatif bence.... özellikle freelance, veya internetten çalışmaya müsait bir işi olanlar için biçilmiş kaftan.
tabii gerçekten isteyenlere...
tavsiye eder miyim? ederim ya. hayat çok kısa. istiyorsanız yapın. en fazla "denedim olmadı" dersiniz. tabii ben hayatını genel olarak bu prensiple yaşayan biri olduğum için bana kolay geliyor da olabilir. ama bence yapılmış bişeyin pişmanlığıyla başetmek ve yeniden başlamak, bişeyi yapmaya hiç cesaret edememenin ezginliğinden daha katlanılır bir fatura. kronikleşmiş soru işaretleriyle yaşamak her zaman daha ağır geliyor bana. -
28. ırkçı değilim ama araplardan nefret ediyorum
"ırkçılık bir insanlık suçudur ve insanlık suçlarını da ancak araplar işler" diyerek görüp artırdığım
-
29. 121 97 122 105 108 105 109 32 103 114 117 98 117
(bkz: amk delileri)
-
30. ekşi itiraf
*keşke tüm hayatımı iki bira içtikten sonraki tatlılıkta yaşayabilsem.
*atarinin meşhur olduğu dönemlerde bizim de atarimiz olmuştu. uydurup bi türlü televizyona bağlayamadık. gidip gelip kutusunu açıp öylece bakardım içindekilere. sonra büyüdük, atariyi attık çöpe.
*”annenden başka kimse seni karşılıksız sevmeyecek” lâfına sinir oluyorum. sen birini karşılıksız sevebilecek misin peki? ki annem de beni doğurduğu için seviyor. doğurmasa sevmezdi.
*burada yazdığım bir entry yüzünden davalık oldum. birilerini şuayip’e benzettim diye suçlu bulundum ve avukat parası ödeyeceğim. hayır, ilk defa bu kadar haklı olup da böyle dokuz köyden kovulduğumu hatırlamıyorum. o yüzden beş yıl boyunca kavgaya çağırsanız da gelmem.
*eşcinsellerden nefret eden insanlardan nefret ediyorum.
*hayatta en sevdiğim şeylerden biri, çalan şarkıya gitarımla eşlik etmek. ama onu bile yapacak moral ve motivasyonum artık olmadığı için sattım gitarı da anfiyi de. hayat damarlarımdan biri daha koptu.
*kimi insanlar ne kadar naif olursa olsun ezilenin yanında olamıyor.
*bu başlıkta sürekli mutsuz olup intihardan bahsedenleri gördükçe çok üzülüyorum. bazen ben de aynı şeyleri hissettiğim için daha da üzülüyorum.
*hayatıma seçerek aldığım insanları* asla kaybetmek istemiyorum.
*güler yüzlü ve alçakgönüllü birini gördüğüm zaman hiç tanımasam da boynuna sarılasım geliyor.
*artık ülke gündemi sikimde değil. ülkeye ne olacağı umrumda değil. bizden bi bok olmaz, hak ettik her şeyi. bence siktir olup gidebilen kazanır.
*hap yutamıyorum. intiharı düşündüğüm zamanlarda bu şıkkı direkt elemiştim.
*hatırlıyorum da küçükken büyümeyi hiç istemezdim. büyüdüm, yine istemiyorum.
*bazen de babamı çok özlüyorum. -
31. sıçtık kelimesinin pc oyunlarındaki terminolojisi
b'ye kurmuşlar! (a'dayken)
-
32. türk kızlarının erkekte geniş omuz takıntısı
dar omuzlu geniş kalçalı erkek fazla feminen olduğu içindir.
baya kum saatli vücutlu erkekler var insan üzülüyor haliyle.
erkekler ince belli kız isterken normal de kadınlar geniş omuzlu erkek beğenince mi anormal? komiksiniz. -
33. ahmethan köse
fenerbahçe taraftarının güvendiği ve şans tanınmasını beklediği genç futbolcu. hata yapma lüksü de var. 100 kiloluk brezilya hayvanı yerine altyapımızdan genç bir oyuncumuz hata yapsın.
çalışsın ve azimli olsun yanında olur taraftar. ancak ozan ve salih gibi gece hayatına dadanırsa ağzıyla kuş tutsa yine sevilmez. sevilmeyen yerli futbolcu barınamaz. -
34. a haber muhabirine baskı ve taciz
-
35. 25 temmuz 2017 havada bir garipliğin olması
memlekette agac mi biraktiniz amina koduklarim.
-
36. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı
eksisozlukteki en les baslik bu olsa gerek. hani berberde sacinizi kestirirken sacma sapan muzik kanallari acmistir berber. kanalin altinda "mugladan muzaffer. atesli hatunlari beklerim 0533xxx" gibi korkunc mesajlar yagar hizlica. iste o denli bir kalitesizlik mevcut. bu kadar cok kadina muhtacsaniz adres sozluk degil biliyorsunuz degil mi? bu ulkenin kadinlarina hep kezban deyip dururuz. bu goruse katilirim fakat sebebi kesinlikle ulkedeki amsalak adamlardir
-
37. game of thrones
-
38. robin van persie
fenerbahçenin en ihtiyacı olduğu zamanda yine sakatlanarak fenerbahçeyi yüzüstü bırakmış sümük reis.
tabi ki futbolcu sakatlanabilir ama bu ne be kardeşim insan biraz dikkat eder kendine takımda forvet kalmamış daha sezon açılmadan avrupaya gitme durumumuzu belirleyecek maçta yoksun.
şu taraftarın sevgisini bu kadar haketmeyen bir adam daha hatırlamıyorum. bu adamın fenerbahçe ile adı anıldığında heyecandan uyuyamamış gelişini flight radardan takip etmiştim. oyuna ilk girdiği atromitos maçında oyuna girdiği sırada televizyon başında ayağa kalkıp alkışlamıştım. ama şu an kendisinden nefret etme raddesindeyim.
wan der wiel ve kendisi sağolsun iş ahlakı yüksek hollandalı imajını yıktı. helal olsun persie iyi yiyiciymişsin. ayda bir maç oynayıp geri kalan zamanlarda ona buna trip atarak 5 milyon euroları cukkaladın. -
39. arap ırkını sevmemek için nedenler
tüm araplar diye genellemesem de türkiye'ye gelen kısmı için sebeplerim açıktır. geçenlerde bir başlıkta afrika'dan gelen siyahilerin topluma entegre oluşu ( onların da çoğu resmi olarak burada değiller ), kimseye bulaşmamaları vs. gibi sebepleri göstererek türkiye'de yabancı düşmanlığı olmadığını savunmuştu, aynen katılıyorum.
turist olarak da yerleşimci olarak da bir yere gidersen, oranın kurallarına ve yaşayışına uymak zorundasın. sen geldiğin ülkede bokunu yiyor olabilirsin ancak gittiğin ülkede çevre temizliği önemliyse, yere çöp dahi atamazsın, eğer atarsan dışlanmaya hazır olmalısın.
kendi ülkesinde oturan araptan banane, isterse bok içinde yüzsün, gidip ondan nefret etmem ama biz daha buradakileri adam edememişken daha beter bir öküzlüğü de kaldıramam. -
40. twitter'daki ilginç iş ilanı
götünü sağlama almak adına sömüreceği kölelerin şartlarına isyan etmiş bir dalyarrrağın ilanı.
gel benimle çalış, sana marka değeri katayım. götüne koduğumun tatlı su sikicisi seni. -
41. fernando muslera
galatarasay'ı şampiyon yapmışlığı vardır kova diyenler siktirsin gitsin futbol izlemesin.
not: siyahbeyaz -
42. fatih terim'in galatasaray'a geri dönmesi
bırakın gelmesini, gelme ihtimali bile galatasaray hisselerini uçuşa geçirmiştir borsada. gelirse ne olacağını aşağı yukarı biliyoruz. daha önce 6 defa gösterdi.
-
43. cengiz ünder
arda gibi olma totti gibi ol.
-
44. yılmaz vural'ın milli takımın başına geçmesi
en azından kendini işine adamış biri olur şu takımın başında.
-
45. memur alımında mülakat şartı getirilmesi
kpss denen sınav bu tip torpillerin, adam kayırmaların önüne geçme amacıyla getirilmişti.
sınavdan en yüksek puan alanlar otomatikman atanıyordu
evet, iyi bir sistem değildi belki ama torpili engelliyordu, adam kayıramıyordun...yüksek puan alan işe girebiliyordu.
derken din istismarcısı bir parti geldi, iktidara
sınav yalan oldu. kopyalar, çalınan sorular oldu.
yalan olan sınavı bile kazananlara busefer mülakat adı altında torpil engeli çıktı. sınavdan 100 alan atanamazken, 45 alıp atananlar oldu.
yine elimize gözümüze bulaştırdık
yine topril öne geçti
yine adam kaydırma başladı
liyakat bitti hakeden gitti, particiler ve işi bilmeyenler geldi, hak etmeyenler geldi.
olm almanlar bizi kıskanıyor...
kıskanır tabi amk.
onların doğasında yok böyle hinlikler ve de cinlikler. -
46. sivrisinek ısırığı kaşıntısını geçirme yöntemleri
benim bildiğim 4 yöntem vardır.
1. fenistil (sürüyorsunuz kaşımadan bekliyorsunuz kaşıntısını geçiriyor ancak iki sene içerisinde bağışıklık kazanıyorsunuz hiç bir işe yaramıyor
2.stilex(fenistil ile aynı olay yine bağışıklık kazanıyorsunuz bir süre sonra)
3.sistral(yine bağışıklık kazanılsa da işe yarıyor.)
4. ve en güzel yöntemi anlatıyorum toplanın!
bağışıklık kazanma yok, istisnasız işe yarıyor ve mükemmel bir kaşıma yöntemi.
diyelim ki ısırıldınız ve deli gibi kaşınıyorsunuz. çay tabağına tuz döküp ıslanacak kadar da su döküyorsunuz (çözünmeyecek ıslanacak) sivrinin ısırdığı yere o tuzdan alıp sert bir peeling yapıyorsunuz tuz tanecikleri ile ısırığı muhteşem bir şekilde kaşıyorsunuz bir süre sonra kaşıntı maşıntı kalmıyor . bir daha da kaşınmıyor. %100 çalışıyor. -
47. türkler hala göktanrıya inansa olabilecekler
bu sorunun cevabı var aslında;
(bkz: yakutistan)
(bkz: moğolistan)
buralar neresi aq dediğinizin farkındayım ama adamlar senden benden daha kıyak yaşıyorlar. ekonomik olarak iddiaları yok ama uçsuz bucaksız arazilerinde dertsiz tasasız yobazsız çomarsız fazlasıyla geniş bir hayat sürüyorlar.
edit: tengrispor.
edit2: moğollar türk olmayabilir de, kültürel bakımdan baktığın zaman en has türk moğollar aslında. pahalı bir memleket değil gidip görülmeli, oradaki yaşamı gördükten sonra kimin türk kimin türk olmadığını anlayacaksınız.
adamlar bakışlarıyla bize "siktir git arap" diyorlar resmen. -
48. dunkirk
nazi'siz 2. dünya savaşı filmi,
zombisiz zombi filmi, dinozorsuz jurassic park, peynirsiz künefe, sütsüz nuriye ve bıyıksız ibrahim tatlıses ile aynı klasmanda değerlendirilmeli. -
49. cumhurbaşkanımız şenol güneş'i milli takıma atasın
bence cumhurbaşkanımız kendisi de geçebilir milli takımın başına, sonuçta futbolcu geçmişi de var kendisinin.
-
50. simon kjaer
kariyerinde henüz tek bir şampiyonlar ligi maçına çıkmamış futbolcu.
ayrıca tek bir kupa görmüşlüğü bile yok.
bazı yazarlar tarafından ise avrupa'nın zirvesindeki her takımda banko oynayabileceği gibi komik şeyler söyleniyor. vallahi millet kafayı iyice yedi.