Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. barkın bayoğlu

    bir boşluk daha ve yeni bir kayıp, en yakın dostlarımdan birini kaybettim bu gece.. çok arkadaşı ölmüştü motosiklet kazalarında daha fazlası ölmesin diye yapıyordu o programları..
    bilir misiniz bilmem barkın gibi tipleri
    silahıyla yatacak kadar paranoyak, sizi herkesin içinde gömecek kadar egoist, bildiği konularda iman etmişçesine inatçı, her aklına geleni aklına geldiği anda, geldiği şekilde söyleyecek kadar çekilmez herifin tekidir onlar..
    doğuştan 70lik emekli astsubay gibi doğmuştu resmen şerefsiz. ama o katlanılması zor herif bağladı mı öyle bir bağlardı ki kendine ayrılamazdınız. sanki bir stockholm sendromu gibiydi, sayabildiğim beş dil bilir, ikinci dünya savaşı tarihinden konu açılınca tarihçilere dudak ısırtır, köpekleri de insanlardan çok severdi..
    rahmetli babamı hiç görmemişti ama babam öldüğünde telefon açıp sadece ağlaya bilmişti günler sonra. uzun bir ağlama seansından sonra yapacak birşey var mı ?diye sormuştu. evlendiğimde gelemediği için yemek borcu halen duruyordu. sırf parasına nasıl sahip olacağını bilmediğinden ve yemeğe gidersek bokunu çıkartır diye bildiğimden hiç hatırlatmadım ona, ama her istanbula yalnız gidişimde eşinle geleydin de yemeğe gideydik diye hatırlardı.. çok abartırdı bazı şeyleri, olm araplara o kadar laf söylüyorsun ama abartıda araptan kalır yanın yok dediğimde ağzı dolu dolu 'ha sekter lan' deyişi kulaklarımda hala. o atatürk otosanayide boya kokan dükkanın kokusunun buram buram burnumda olduğu gibi...
    ters zamanda gittin barkın, hani sizin ayvalıktaki zeytinliğe gidecektik adam etmek için, ucuzundan karbüratörlü bir harley düşürecektim ben sana, sen de bir rat bike yapacaktın. leş, deri kokan 50 yaş üstü harleyci göbekli dayıların ve arkalarındaki turşu bidonu gibi karıların aklını o 70ler kokan biraz rat biraz captain america harleyinle alacaktın.. bizim çocuk olduğunda 7 yaşına gelmeden onu makete alıştıracak, benim gibi bir mufazakar faşist olmasını önleyecektin hani..
    kaçıncı yılını doldurdu olm bağımlılıktan kurtulma yaş günün ? hala fince dalış videoları izliyor muydun acaba? hem bir insan neden fince bilir ki? göt kadar ülke neticede.. karaburun açıklarında ikinci dünya savaşından kalma batık denizaltını sen gittikten sonra yağmalayacak almanlar ayrıca..

    motor çok tehlikeli, bu yüzden o efsane kasa citröen cx in ile git diğer tarafa, evin altındaki yatıra da selam söyle benden, görürsen kont un da bir tur başını okşarsın şerefsiz jipcilerin zehirlediği hani.. mehmet abinin oğlan iyi olmuş biraz daha diyorlar çok da merak etme, bekle bizi altın elbiseli adam biz gelene kadar.
    seni tanımak bir şerefti sevgili dostum
    seni özleyeceğim.

  • 2. motosiklet ölüme davetiyedir

    barkın bayoğlu gibi bir üstadı bile kaybettiğimize göre artık çekinmeden dillendirilmesi gereken söylev.

    ben 13-21 yaşları arası kullandım ve yaptığım kaza sonucu aklım başıma geldi ve bu aleti özellikle bu ülkede kullanmak akıl-mantık işe değil diye dört tekere geçtim.

    hiç bana araba kazaları, ölümleriyle gelmeyin. araba kullanırken 1 defa ben, 5-6 defa da bana vurdular ama gram birşey başıma gelmedi ufak çizik, göçük, aynı kazalar motora binerken gelse bi tarafım kırılmış veya ölmüş olurdum.

    arabamla giderken muhtemelen 180-200'le yanımdan geçen motorcular görüyorum ki inanılır gibi değil yani bu mereti ben de kullandım öyle saçma-salak yerlerden hızlarla geçmeye çalışıyorlar ki akıl alır gibi değil.

    kısaca motosiklet kullanmayın derim!

  • 3. game of thrones

    olayları sadece diziden takip edenler ve 7. sezonda geçmişe verilen referansları anlamayanlar için olabildiğince kısa ve net tutmaya çalışarak diziden önceki dönemi anlatmaya çalışacağım.

    en başta aegon i targaryen, iki kız kardeşi/eşleri, 3 ejderhası ve ordusuyla birlikte 7 krallığın 6'sını fethetti. aegon'un küçük kız kardeşi rhaenys targaryen, ejderhası meraxes'le birlikte dorne'u fethetmeye çalışırken öldürüldüler. aegon sadece dorne'u ele geçiremedi. daha sonraki yüzyıllarda aralarında kız alıp vererek martell hanesiyle barış sağlamışlar ve dorne'u aralarına katmışlardır.

    bu savaşlar sırasında mern gardener adlı bir kral öldü ve soyu tükenmiş oldu. gardener hanesinin hizmetkârları olan tyrelller aegon'a diz çöküp yüksek bahçeyi teslim edince menzil lordu ve güneyin koruyucuları ilan edildiler.

    aegon, öldürdüğü düşmanlarının kılıçlarını toplayıp ejderha ateşinde eriterek demir tahtı yaptı.

    ileriki dönemlerde bir taht kavgası yüzünden çıkan ve ejderhaların dansı denilen iç savaş sırasında birçok ejderha öldürüldü. targaryenler'in en korkulan yanı olan ejderhaların nesli büyük ölçüde azalmış oldu. sonradan doğanlar sağlıksız ve zayıftı. bir süre sonra nesillerinin tamamen tükendiği kabul edildi.

    targaryen hanesi gelenekleri gereği ve saf kan takıntıları yüzünden akraba evlilikleri yapıyorlardı. tabi arada birçok gayri meşru çocuk ortaya çıktı ve bunlar daha sonra blackfyre soyadını alarak targaryenler'e karşı dönem dönem isyan çıkardılar. bu da targaryenler'in gücünü azaltan olaylardan biridir.

    deli kral olarak bilinen aerys ii targaryen'in 3 çocuğu vardı. rhaegar, viserys ve daenerys. rhaegar targaryen yakışıklı, romantik ve asil bir prensti. kralın eli tywin lannister, kızı cersei'yi rhaegar ile evlendirmek istiyordu fakat aerys onu oberyn martell* 'in kız kardeşi elia martell ile evlendirdi. bu evlilikten iki çocuğu oldu. rhaegar, elia'yla evlenmeyi istemiyordu ama martelller'in düşmanlara karşı desteği için gerekliydi.

    rhaegar, ned stark'ın kız kardeşi lyanna stark'ı seviyordu ve onu kaçırdı. ama o robert baratheon'ın nişanlısıydı.

    lyanna'nın kaçırılması üzere asabi bir yapısı olan ned'in abisi, catelyn tully'in nişanlısı, brandon stark, yanına birkaç atlı alıp king's landing'e geldi. rhaegar'ın bu hareketinin ölümle cezalandırılmasını ve lyanna'nın geri verilmesini deli kral aerys'ten istedi. bunun üzerine zindana atıldı ve kefaletini ödemesi için babası rickard çağrıldı.

    rickard stark da geldi ve oğlunun dövüşle yargılanmasını istedi. bunun üzerine deli kral şampiyonu olarak çılgın ateşi seçti ve oğlu brandon'ın gözü önünde babası canlı canlı yakıldı. onu kurtarmak için çırpınan oğlu brandon da boğazına bağlı olan zincirden dolayı boğularak öldü. nişanlısı olan catelyn, ned stark ile evlendirildi ve starklar, tullyler'in desteğini kazanmış oldu.

    bu olayların üzerine aşık olduğu nişanlısı kaçırıldığı için robert, babası ve abisi öldürülen, kız kardeşi kaçırılan ned stark'la birlik oldu ve yanlarına başka birkaç hanenin de desteğini alıp isyan çıkardı. orduyla king's landing'e geldiler.

    geldiklerinde targaryenler'in tarafında olan lannisterlar, tywin'in emriyle (kaybedeceklerine inandığı için) ihanet ettiler ve şehrin kapısını açtılar. deli kral aerys, jaime lannister tarafından öldürüldü. şehirde büyük bir kıyım oldu. tüm targaryenler robert'ın isteği üzerine öldürüldü. bu kıyımı gören ned'in robert ile arası bir süre bozuldu fakat lyanna'nın ölümünden sonra tekrar barıştılar.

    elia martell'in rhaegar targaryen'den rhaenys ve aegon isimli iki çocuğu vardı. mountain tarafından oğlu aegon'un kafasının parçalandığını gördükten sonra elia tecavüz edilip öldürüldü. kızı rhaenys ise 50 kez bıçaklandı. elia'nın aslında deli kralın eşi ve çocuklarıyla kaçması planlanıyordu fakat martelller'in desteğinden emin olmak için kalede tutuldu.

    savaş sırasında rhaegar targaryen, robert baratheon ile teke tek bir dövüşe girdi ve kaybederek öldü. robert oldukça iri bir adamdı ve çekicini çok sert şekilde rhaegar'ın zırhlı göğsüne vurarak parçaladı ve rhaegar'ın kanını nehre döktü.

    baratheonlar'ın kanında yarı targaryen kanı taşıdığı iddia edildiği ve savaşı kazandığı için robert baratheon tahta oturdu ve westeros'un kralı oldu. daha sonra tywin, kızı cersei'yi onunla evlendirdi. karısına hiç ilgisi olmayan robert, fahişelerle çok zaman geçirmeye başladı ve sürekli yiyip içip götü göbeği iyice salarak dizideki haline geldi.

    son olarak, rhaegar targaryen ve lyanna stark'ın bir çocukları olmuştu. dizide gösterildiği üzere bu kişi jon snow. ned gerçeği biliyordu fakat sakladı. robert'ın targaryenler'e olan nefretini bildiğinden, kendi kanından olduğunu söyleyerek onu savaştan sonra evine getirmişti.

    yani jon snow, daenerys'in abisinin çocuğu. yarı targaryen, yarı stark kanı taşıyor. buz ve ateşin şarkısı.

    edit: frosties, scannegro ve whi'ye düzeltmeleri için teşekkürler.

  • 4. 25 ağustos 2017 uefa şampiyonlar ligi kura çekimi

    heves kırmak gibi olmasın ama daha o kuraya katılacak takımlar kesinleşmemiştir. ayrıca, sevilla, napoli, liverpool, dinamo kiev, ajax ve olympiacos 'den 2 tanesi ön elemede elenirse, beşiktaş 3. torbadan katılacaktır kuraya.. acele etmeye gerek yok yani..

  • 5. fatih terim'in rüştü reçber'e yazdığı mektup

    "günlük hayatında kullandığın kelime sayısından fazlasını yazılarında kullanabiliyor olmana çok sevindim"

    sonrasini okumadigim yazi. ulan rustu'ye bunu diyen fatih terim, su cumlenin gectigi paragrafi kameralar karsisinda hatasiz yazsin, ucuncu koprude "fatih terim'in gotunun giliyim" diye bagirmazsam serefsizim.

  • 6. en kötü türk yemeği

    yoktur öyle birşey. burada kötü diye sayılan yemeklerin hepsi birbirinden lezzetlidir.

    keşkeği amasyada yiyin bakalım. bamyayı konyada veya izmirde. çılbır harika bir öğlen yemeğidir, çok basit ve orjinal bir yapılışı vardır. kötü pırasa yoktur, okul veya askeri yemekhanede yapılmış pırasa vardır. pırasanın yine havuç kavurmalı limonlu pirinçli izmir usulü yapılışı çok başarılıdır. böreklerde de efsane lezzetler yaratır beğenilmeyen pırasa

    kötü yemek yoktur türk mutfağında. evde yemek yapmayı diğerleri kadar beceremeyen, daha doğrusu önemsemeyen türk vatandaşları veya fazla endüstriyelleştiren aşçılar vardır.

    ikincisi

    -iç anadolulu olanlar genelleme yaparsak tahıllar, açmalar, hamur işleri, mantı ve pidelere,
    -egeliler ve batı akdenizliler ot ve sebzelere, diğer adıyla zeytinyağlılara,
    -güneydoğu ve doğu anadoludakiler her türden etlere, kebaplara ve bulgura
    -karadeniz balık, süt ürünleri ve birkaç tür sebze türüne,
    -doğu akdeniz bölgesi envai türde sebze, yabani ot, tahıl, zeytinyağlı, ekşili soslara, süt ürünlerine toros/amanos dağlarına ait yörük ve ovalarda, kıyılarda arap esintili yemeklere, ucundan kebaplara,
    -marmara bölgesi ise osmanlı mutfağının yanısıra tüm bu bölgelerin karışımına sahiptir.

    herkes kendi bölgesinde, kendi annesinden yediği yemeklere bayılıp başka yemekler tuhafına gidiyor sanırım

  • 7. elon musk-mark zuckerberg kavgası

    elon musk, facebook'un headquarters binasının yanına tesla bayisi açmış. mark zuckerberg de iki bina arasına 6 metre yüksekliğinde çit çektirmiş. musk bunun üzerine san francisco belediye fen işleri'ne başvurarak çiti yıktırmış. zuckerberg, musk'ı arayıp "niye yıktırdın" demiş. iş karşılıklı küfürleşmeye varınca zuckerberg en yakınındaki birkaç kişiyi alıp musk'ın ofisine baskına gitmiş. musk ve elemanları da garajlardaki tesla'ların bagajlarındaki bijon anahtarlarını alıp zuckerberg ve tayfasını dövmüşler. zuckerberg'in burnunun kırıldığı söyleniyor.

    zuckerberg'in birkaç gün içinde "ı accepted his indecent proposal" diye açıklama yapması bekleniyormuş.

    (bkz: edepsiz teklife icabet ettim)

  • 8. harun kolçak'ın cenazesindeki fotoğraf rezaleti

    niye tabutu açıp selfie çekmemişler anlamadım.

  • 9. 1919-1923 istiklal savaşı tiyatrosu

    (bkz: arap sen ironi yapma bokunu çıkarıyorsun)

  • 10. iyi kalpli aşırı duygusal sessiz efendi erkek

    hiç şansı olmayan erkektir.
    bizim hatunlara acımasız, siklemeyen, ağzı laf yapan, güldüren adam lazım.

  • 11. hukuk tarihinde yapılmış muhteşem savunmalar

    sıkça anlatılan bir söylenceye göre;
    amerika'da bir mahkum idam edilmek üzere darağacına çıkarılır. yasal olarak avukatı da yanında hazır bulunmaktadır. mahkum tam asıldığı esnada ip kopar ve kişi ölmez. bunun üzerine tekrar darağacı hazırlanır ancak mahkumun avukatı ''bir insan aynı suçtan iki defa yargılanıp ceza alamaz'' diye itirazda bulunur. ve müvekkilini ipten alır.
    bu yasal boşluğun farkedilmesi o mahkumu ölmekten ve mahkumiyetten kurtardığı gibi, yasanın da idam hususunda ''suçlu ölene kadar''biçiminde düzenlenmesine sebep olmuştur.

    edit: yazar saiko'ya katkısı için teşekkür ederim. ilgili link

  • 12. ekşi itiraf

    öyle bir sarılmaktı ki; şaşkınlıktan, sevinçten kendimi kaybedecek gibi oldum. ve bugün o kadar çok çenem düştü ki aynı cümleyi defalarca söyler oldum. sözlük, o kadar güzeldi ki be her şey, bildiğin 23 nisan çocuğu gibi oldum.

    iyi ki var,
    hep var olsun.

  • 13. 30 yaşından sonra anlaşılan gerçekler

    *kibirin ve egonun anlamsizligi
    *park yeri veya trafik tartismalarinin anlamsizligi
    *anne ve babanin degeri, velev ki artik yoklarsa cok daha fazlasi
    *mutlulugun kazanilan para ile esdeger olmamasi
    *hatani kabul edebilmenin erdemini anlama
    *insanlarin zayifliklari ile alay etmenin, komik oldugunu düsündügün masum(!) sakalarin baskalarini fazlaca incitebilecegini ve özgüvenini yikacagini anlama, pismanlik..
    *daha rahat seni seviyorum diyebilme
    *icten, pazarliksiz, cikarsiz özür dileyebilmek
    *kendini ve sana ihanet eden bazi eski dostlari affedebilme olgunlugu
    *kücük hesaplar yüzünden kacirilan hayat tecrübelerinin pismanligi
    *bu entry'yi yazarken gelen aydinlanmayla (bkz: hic bir sey icin gec degil) seklinde düsünebilme olgunlugu :)

  • 14. 25 temmuz 2017 türbanlı kadının taciz iftirası

    üst edit: türbanlı kadın bir insanı betimlemek için yazılmıştır olayı siyasi yöne çekme, dikkat çekme ya da hedef gösterme niyetinde değildim. işi bu yöne çekmeye çalışan çomarlar yüzünden açıklama yapma gereği duyuyorum; bir gerçek var ki, ellerine verilmiş gücü her türlü pisliğe kullanacak insanlar var toplumumuzda. insanlara iftira atıp, darp edip, daha sonra ahlak ve dinden bahsetmek gerçekten tiksindirici bir şey. evet bu kadın bütün hamlelerini kullandı. allah, din, kitap güzellemesi yapan insanlara olan güvensizliğim kat ve kat arttı.

    okumaya başlamadan önce şunu hesaba katmanızı istiyorum, ben bu tepkiyi vermeseydim, bunu dile getirmeseydim bu yazıları şu an yazıyor olacağımı bile düşünmüyorum. insanların galeyana gelip beni linç etmesi içten bile değil. sonuçta linç etmeyi seven bir toplumuz.(bkz: linç kültürü)
    ayrıca işin daha çok hukuksal boyutu var ki, linci falan geçtim hayatını bile karartabilir. (bkz: taciz ve tecavüzde kadın beyanı esastır)

    mesajlariniz ve destekleriniz için teşekkürler. o kadar mesaj geldi ki, olayın benzerini yasayan, bundan mağdur olan bir çok kisi var. bu konu hakkında n'apılır, neden bu olaylar oluyor? bunları tartışmalı ve konuşmalıyız.

    bana aklı sıra akıl vermeye çalışan '' kadınlara değer verirsen böyle olur'' beyinsiz sürüsüne cevap vermek istemiyorum zaten. kadın haklarını savunuyorum diye, ataerkillikten dem vuruyorum diye başıma böyle şeyler geliyor evet. kimsenin başına böyle bir iftira gelmesini dileyecek kadar küçülmedim, ama empati yeteneğinizi kullanın biraz. bu olaya bakıp, tüm kadınlar üzerinden de genelleme yapmayın lütfen.

    olay 01:00 suları zincirlikuyu-beylikdüzü metrobüsünde geçiyor.

    3 arkadaşımla eve dönmek üzere metrobüse bindik. bu sırada aramızda sohbet ederken, arkamda duran birinden şiddetli bir dirsek darbesi yedim. olaylar bundan sonra koptu. ilk önce insanlara daha sonra vuran kadının yüzüne baktım. neden dirsek yediğimi ben de yanımdaki insanlar da, arkadaşlarım da anlamadı. kadına; ''ne oluyor, neden vurdunuz'' diye sordum. ''uzak durur musun'' diye ses tonunu yükselterek, ve insanların da duymasını sağlayarak cevap verdi. ben o an beynimden vurulmuşa döndüm zaten. hayatim boyunca ilk defa böyle bir pis iftiraya maruz kaldım.

    bu iftirayı atan kadına arkam donuk, ve aramızda belirli bir mesafe vardi. anlayacağınız fiziksel bir temas olamayacak kadar uzaktık birbirimizden. ardından bu yaşadığım iftiraya ve darp edilmeme tepki verince, metrobüsteki insanlar beni susturmaya çalıştı. ama ben bu olayı herkesin duyması için, ve olaydaki iftiranın açığa çıkması için susmadım.

    bir erkek olarak kadınlar toplumdaki yaşadığı sıkıntıları anlayan ve her zaman buna göre hareket eden bir insanım. özellikle toplu taşımalar ve kalabalık ortamlarda kadınların daha rahat olabilmesi için her zaman alan yaratmaya çalışıyorum.

    sindiremiyorum, bu konuda iftiraya uğramayı. insanlar susturdu ben de sustum. çünkü metrobuste polemikler başladı, bazı insanlar tehdit etmeye başladı. arkadaşlarım da ben de ne yapacağımızı şaşırdık.

    bu olay geçtikten kısa bir süre sonra, iftiracı kadın yine başkasını taciz ederek, oturduğu yeri resmen gasp etmek istedi. bu kadını destekleyenlerden biri kadının gasp etmek istediği adama; ''neden bayana yer vermiyorsun'' diyerek çemkirmeye başladı. oturan kişi kadına ve bunu söyleyen kişiye sert çıktı. ''yer vermek zorunda mıyım size?'' dedi. zorla yerinden kaldırmak istedikleri adamı destekledim. ''bu kadının bana iftira attığını, şimdi de başkasının yerini gasp etmek istediğini ve bu şekilde bir şeyin kabul edilemez olduğunu söyledim. kadın bana ve adama karşı; ''bunlarda ne din kalmış, ne ahlak'' tarzı bir serzenişte bulundu.

    velhasıl evet bu olay anında insan sağlıklı kararlar veremiyor. başıma ilk defa böyle bir şey geldiği için soğukkanlı olamamış olabilirim. çok daha farklı şekilde kadının yaptığı bu iftira ve darptan sonra polise davet edilebilirdi, daha farklı bir çıkış yapılabilirdi. bu olay yaşanırken tek düşündüğüm şey, kadının insanları galeyana getirip suçun üstümde kalması ve linç yeme korkusuydu. en azından bunu önleyebildiğimi düşünüyorum, sessiz kalsaydım kadın daha çok üstüme gidebilirdi, olaylar farklı şekilde gelişebilirdi.

    dip not: bu olayı neden buraya taşıyorsun, neden bu kadar tepki verdin, neden türbanlı dedin, diyenlere istinaden yazıyorum. şu an bu tepkiyi vermemiş olsam, metrobusteki insanlara durumu izah etmemiş olsam vaziyetimi düşünemiyorum. olayın şokunda belki de en doğrusunu yaptım susmayarak. kendi can sağlığını düşünen insanlar varsa bu tür iftiralarda kendini savunsun, susmasın.

  • 15. evrimci solcu bilime inanan ateist atatürkçü erkek

    (bkz: bilime inanmak)

  • 16. 2 kişi aynı odada kalamaz anlarsınız işte

    yahu öteki türlü de ya biri tutup diğerleri anlarsınız işte yaparsa?

  • 17. izmir fuarındaki dans kapışması

    yorumları okuyunca üzüldüm. adamlar dans ediyor be abi bırak kıyafetini onu bunu işte. bi boktan çevrede büyümüşler zaten, hayata yenik başlamışlar, keyif aldıkları birşey bulmuşlar kimse onları yönlendirmezken hayatta. bırakın dans etsin abi adamlar. deşarj olsunlar, keyif aldıkları şey, motivasyonları dans olsun, keşke olsa, hep olsa.
    bi de fit, sağlıklı çocuklar, topluma kazandırsak, dans ettirsek sağda solda çalıştırsak hem onlar mutlu olsa hem biz. ötekileştirmek en kolayı, elinden tutsak keşke.

  • 18. 25 temmuz 2017 barkın bayoğlu'nun vefatı

    boğaziçi köprüsünde meydana gelen kazadan sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir. kaza karşı tarafın yola atlaması sonucu olmuş.

    ekşiteker bir üyesini kaybetti. sorsalar belki motorda ölmeyi isterdi ama kesin olan bu şekilde değil. ışıklar içinde uyu. ruhu şad olsun altın elbiseli adam. keşke daha çok insana motoru sevdirseydin. keşke bu kadar erken aramızdan ayrılmak zorunda kalmasaydın. seni özleyeceğiz.

    konuyla alakası var mı yok mu, yeri mi değil mi, emin değilim ama. (bkz: sadece türkiye'de yaşanabilen olaylar) demek istiyorum. biz nasıl bir topluluk olduk. nereye gidiyoruz. siyasetten eğitime, ekonomiden sosyal hayata tek bir olumlu gelişme, güzel haber olmaz mı?

    altın elbiseli adam yıllarca tonlarla insana motoru anlattı motoru sevdirdi. kontra tekniğinden oturuş pozisyonuna, ikinci el motor alımından yeni çıkacak modellere motor ile ilgili her konuda toplumu aydınlattı. ve bugün bir hanzonun yola atlaması sonucu öldü. tamam kaza adı üstünde ama bu kadar da bahtsızlık olmaz ki.

    yıllarca f tipi terör örgütünün karşısında dursan da -2013'ten de önce- giydiğin bir tişörtten dolayı fetöcülükten tutaklanabilir misin? evet

    yıllarca dirsek çürütüp okuyup doktor olsan da sonra bir fışkı tarafından saçından sürüklenebilir misin? evet

    yıllarca toplumu motorsiklette güvenli sürüş tekniklerinde aydınlatsan da adamın teki önüne atlayıp ölmene neden olabilir mi? evet

    uzatmaya gerek? yok. deve sidiğiniz size kalsın. bize insanlıktan bahsedin. bir cemaat aşağı bir cemaat yukarı ama masonluk kötü. bırakın bunları varsa az biraz 'güzel ahlağınız' bize onu gösterin. trafikte hoşgörünün en az yeni köprüler yapmak kadar önemli bir konu olduğunu farkedin. şortlu şöyle başörtülü böyle kutuplaşması yerine toplumsal uzlaşmaya ön ayak olun. lafın kısası, istediğim ve sözlüğün kahir ekseriyetin istediğini düşüğüm şey lüks değil, huzurlu ve aydın bir toplum, yaşanılır bir türkiye.

    edit: başlığı ilk olarak `25 temmuz 2017 barkın bayoğlu'nun hayatını kaybetmesi` diye açmayı deneyip, karakter sınırına takıldım. o anki üzüntü ve sinirle 25 temmuz 2017 barkın bayoğlu'nun vefatı olarak açmayı akıl edemedim. moderatörlere duyurulur.

  • 19. atar yapıp dayak yiyen motorcu

    kimse kızmasın ama dayak atan adamın "kavşağa önce girenin yol hakkı vardır" kuralından haberdar olup saldırdığı izlenimi oluşmadı bende. kavşağa havadan inse bile o küfüre arabadan inecek bir abi izlenimi verdi bana.

  • 20. araplar bizi arkadan vurdu yalanı

    arap aşığı birinin açıklamalarıdır.

    dikkate almayınız.

  • 21. kylian mbappe

    çocukluktan beri hayalini kurduğu takıma gitmiş.yani 1 yıldır filan.

  • 22. gümrük birliği anlaşması'nın iptali

    gerçekleşirse kısa vadede türk ekonomisine zarar vermez; zira türk ekonomisi diye bahsedebileceğimiz bir ekonomimiz kalmaz.

    peki neden?

    türkiye, avrupa ile yoğun bir alışveriş halinde. dış ticaret 20 yılda şekillenmiş.

    birincisi bu:

    http://www.worldstopexports.com/…p-import-partners/

    ikincisi bu:

    http://www.worldstopexports.com/…ys-top-10-exports/

    avrupa'ya çalışan fabrikalarımız var. ihracatımız da ithalata bağımlı. yüksek teknoloji ithal edip, düşük-orta düzey teknoloji ihraç ediyoruz. avantaj diğer tarafta.

    anlaşmanın iptali durumunda ithalat ve ihracat düşer. reel sektör ağır bir krize girer. (en tehlikelisi) döviz girdisi azalır. kur yükselir. devletin vergi gelirleri düşer. enflasyon ve işsizlik artar. zayıflayan alışveriş turizme de olumsuz yansır.

    ab ülkeleri görece çok daha az etkilenir; çünkü ab, 510 milyon nüfusu ve 16 trilyon dolarlık gayrisafi yurtiçi hasılası ile gerçek bir devdir. g7'nin 4'ünü içinde barındırır.

    özet geçeyim; gümrük birliği imzalandığı tarih itibariyle yanlış bir anlaşmadır; aleyhimizedir. bugün iptal edilmesi yine aleyhimize olur. geçen zaman içinde dışa bağımlı hale geldiğimizden, bugün iptal edebilecek durumumuz yoktur.

    doğrusu yapısal reformlardır. (bayılıyorum buna)

  • 23. hayatınızdan stresi çıkartın

    uymak istenilen öneridir. o pezevenk oğlu pezevenk, o haramzade babası belirsiz ahırda peydahlanmış onun bunun çocuğu ölünce bir daha asla stres olmayacağım.

  • 24. ilk defa kiramı maaşları ödemekte zorlanıyorum

    mübahtır.

    bu herifin mağazaları hakkında hiçbir fikrim yok iken, şuradan bir krem alıp çıkıyım diye uğramıştım.

    önerdikleri ilk krem 270 küsür lira, diğer 400 küsür lira idi. eleman beni konuşturmadan 400'lük kremi övmeye başladı.

    dedim ki; "kardeş çok pahalı bunlar bana göre değil; elimi yüzümü nemlendirsin bana yeter."

    dedi ki; "bizde o tarz basit uyduruk şeyler yer almıyor, bakkala gidin lütfen."

    sanırım o zamanlar gratis falan yok ki direk bunların mağazaya girmişim. personelin suratından, paçasından kibir ve ego akıyordu. ben öyle diyince önce tövbe çekip sonra başka müşteriye koştu. eheh. şimdi napıyor acaba :)

    ben sonuçtan gayet memnunum tekincim.

  • 25. beraber saçmalanabilen insan

    böyle bir insan bulamadığımdan benim için bu ekşi sözlüktür, adını fuat koydum.

    saçma ve komik entryleri bulma, altına kendi saçmalıklarımı yazma, kendi kendine gülene deli derler desinler, boş vermişliğin sınırlarında gezinen skimde olmayışlar, vitrindeki ciddi görünüşümün altında yatan derin yavşaklığım, en ciddi konularda bile taşak geçme dürtüm, engin hoşgörümde çırpınmadan boğulmayı istemeklerle geçiyor şu yazarlık ömrüm.

    bir alt dudak ver, fuat.

  • 26. güldür güldür'ün güldürmemesi

    komedi anlayışı espriler ile değil de komik şiveler ve her skeci tiplemelerin birbirine bağırış çağırış içinde ağız burun dalması ile bitirten çirkeflik üzerinden olmasındandır.

    en başından bir insan gerçekten komik olduğuna inanıyorsa programına güldür güldür demez. bu yani ne bileyim... porno çekip ismini "tahrik ol" koymak gibi bir şey. oysa senin işin bunu bana emretmek değil olmasını sağlamak.

    yasaklar'dan, olacak o kadar'dan nerelere geldik.

    edit: bir de çocuklar versiyonu var bunun. ufacık veletlere pala bıyık takıp kıro kıro konuşturuyor, sonrasında "oyy ne tatlısın sen" diye seviyorlar. çocuk gelişimi açısından sakıncalı diyerek yasaklanası.

  • 27. his understanding of the subject is limited

    elon musk'ın mark zuckerberg hakkında ai üzerine düşüncesi.

    (bkz: elon musk-mark zuckerberg kavgası)

    ayrıca bir bkz olarak hemen hemen etrafımdaki herkes için kullanmak istediğim söz.

  • 28. türkiye'de vergi veren esnaf var mı sorunsalı

    dukkanin gorulur bir yerinde duran vergi levhasinda matrahsiz yaziyorsa, isletme gelir veya kurumlar vergisi vermiyordur. bu kadar net.

    kdv oduyordur fatura kesiyorsa onda sikinti yok, cunku kdv'yi musteriden tahsil eder ve oder. katlandigi masraflarin kdv'sini duserek* oder hem de.

    bu yuzden kdv konusuna takilanlar olmus, "vergi veriyorum ben ya" diye isyanlar edilmis. kardesim sen tahsilatcisin, mukellef degilsin. kdv'nin mukellefi nihayi kullanicidir. daha kolay vergi toplama icin de vergi mantigina ters bir sekilde "mukellef" yer degistirilmistir kdv mekanizmasinda. ayrica devletin bir kiyagi olarak da o parayi 23 gun nemalama sansin olmustur.

    isin ozu kucuk esnaf "genelde" gelir vergisi odemez, bir suru yolu vardir bunun ve denetim mekanizmasi buyuk balik pesinde kosmak yerine kucuk balik pesinde kosmadigindan bu yollarin kullanilmasini caydiran alternatif mekanizma da gelistirememistir. arada bi vergi affi falan derken denetlememe karsiligi aldigi "yasal rusvet"le acigi kapatmaya calisir*

    gelir vergisi veren iki tip vardir: yapcak kacircak en ufak bir seyi olmayan bordrolular ve hep gozunun de olan, bilinen, denetimi her dakika ensesinde hisseden cok buyuk holding/sirketler*****

    not: bir de soyle bir durum var; anasini satayim herkes her seyin uzmani, herkes her seyi biliyor. ne ahkam kesmeler esmeler gurlemeler. biliyorsan bir seyi o zaman yaz amkun diye diye tokatlamak geliyor icimden bazi tipleri.

  • 29. 25 temmuz 2017 havada bir garipliğin olması

  • 30. 25 temmuz 2017 beşiktaş valladolid maçı

    necip'in neden yeteneksizliğine rağmen yıllardır beşiktaş'ta olduğunu gösteren bir maç oynanıyor. ızlemeyenler için söyleyeyim evet çok yetenekli değil pek numarası yok ama deli gibi yürek var adamda, mecazi değil gerçek anlamda.

    beşiktaş'ın çocuğuyum diyor adeta, ben onu mahallede oyun oynarken kendisinden yaş ve fizik olarak daha büyük çocuklarla kavga edip, dayak yemesine, canı yanmasına rağmen, göz yaşları içinde hala -''pes değil'' diyen bir çocuğa benzetiyorum.

    asla bu kavga'da kazanan taraf olmayacak kendiside biliyor ama yine de hiç bir zaman vazgeçmeyecek. vazgeçmesin de..

  • 31. sözlük erkeklerinin yakışıklılık dereceleri

    the walking dead'de makyajsiz oynadim.

  • 32. eczacıların %50'sinin ayda 2000 tl kazanması

    çok bilmiş iktisat profesörleri damlamadan konu hakkında bilgi vereyim,

    ilacın çoğunluğunu devlete satıyor ve o da faturalı olmak zorunda. standart bir esnafa göre iyi vergi ödüyorlar. karekod sistemi geldikten sonra her kuruşa fiş kesmek zorunda. devlet raftaki ilacı takip ediyor ve iyi de yapıyor.

    2500 lira kazanıyor dedikleri de masraflar ve vergiler çıktıktan sonra kalan net kardır. ciro değil. siz şimdi öğrenci gözü ile bakabilirsiniz ama ailesi olan bir insanın 2500 tl ile geçinmesi imkansız gibi bir şey.

    zengini çok zengin olduğundan göze batıyorlar. yoksa eczacılık çekilir dert değil.

  • 33. türkiye'nin imajını yeniden yükseltme yolları

  • 34. türkler hala göktanrıya inansa olabilecekler

    bence kadınlar erkekler gibi ön planda olur. orta asya geleneklerimiz hala sürdürüyor olurduk. gök tanrı inancı gereği de hayvanlara ve doğaya karşı daha saygılı olurduk, şimdiki gibi doğa katliamları yapmazdık. her şey daha farklı olurdu. milli kimliğimizi kaybedip araplaşmazdık en azından.

    edit: çok yanlış anlaşılmalar olmuş. göktanrı inancı semavi dinler gibi muhafazakar olmamıştır. göktanrı ınancı yapısı gereği yobazlığa kapalı bir inançtır. ayrıca başlıktaki soru orta asya'da değil de şu anki gibi anadolu'da olduğumuz varsayılarak yapılmıştır. orta asya ülkelerine benzetmek yersiz gibi.

  • 35. müftülere resmi nikah kıyma yetkisi verilmesi

    - duydun mu fatmayla şakir nikahını belediyeye kıydırmış.
    + duydum duydum vay dinsizler vay.

  • 36. #pınarürünleriboykot

    eğer birazcık dürüstseniz karşıyaka sponsorluğunu gözden geçireceğinizi söylediğiniz üzere gözden geçirirsiniz ve sıkıyorsa sponsorluğu bırakırsınız. karşıyakanın karşıyakalının size de sizin gibilere de ihtiyacı yok. karşıyakaya karşıyakalılar izmirliler sahip çıkar. bi çuval kömür alınca müride dönen çomarlara mı benzettiniz siz izmirlileri, neyle tehdit ediyorsunuz ?

  • 37. burhan kuzu

    göz göre göre ahlaksızca yalan söylemekten çekinmeyen, türkiye'de yaşayan müslüman insanların oyuyla ve müslüman olduğu için meclise seçilen akp millet vekili.

    "mısır, tunus, 12 adalar ve dahası 12 milyon km2 toprağı lozan'da vermişler"

    diyor bu herif.

    el insaf ulan, el insaf. utanmıyor musun? yalan söylemeye?

    atatürk ve silah arkadaşları mücadeleye başladığında istanbul'un işgal edilmiş olduğunu, yunan postalının izmir'de, fransız, italyan askerinin antep'i, maraş'ı paylaştığını niye söylemiyorsun?

    halife hazretlerinin mübarek mabadını rahat ettirmek için teslim olduğunu, "direnmeyin, isyan etmeyin, işgale başkaldırmayın" diye ferman yayınladığını niye söylemiyorsun?

    işgale, cinayetlere, tecavüzlere, zulme isyan eden kahramanların halife tarafından hain ilan edildiğini, bu kahramanlar için idam fermanı verdiğini niye söylemiyorsun?

    yalancı kuzu, bu ucube bir yasa tasarısını savunmaya benzemez. yorum değil bu, düpedüz yalan söylüyorsun.

    vatan toprağı sayılan süleyman şah türbesi'ni terlikli çöl maymunlarından kaçırmayı başarılı operasyon ilan eden hükümetin mensubu olarak, ömrü cephede ve savaşlarda geçmiş gerçek kahramanların mücadelesi hakkında yalan söylemekten utanmıyorsun onu anladık da, o mücadelede kanını vermiş gazilerden, canını vermiş şehitlerden de mi utanmıyorsun be adam?

    ama ben çok utanıyorum. sizin gibi onurunu, şerefini ve hizmetini din şarlatanlığında cia ajanlığı yapan şizofren bir vaize vakfeden, ve mızrağın ucu kendi götüne girmek üzereyken dönen yalancı dinbazlar ile aynı gök kubbe altında nefes almaktan tiksiniyorum.

    seksen milyonun hayatına kast eden ihanet projesine ortak olup da, geçmişinizden utanmadan hala pişkin pişkin tarihi gerçekler için yalan söylemeniz midemi bulandırıyor.

    edit: mobil kaynaklı harf hataları.

  • 38. hasan akan

    abi yazmayayım diyorum ama adam "evrimde tesadüfen oluşma anlatılıyor, bu bizim inancımıza, kültürümüze ters" dedi ya..

    nokta ya nokta.. daha ötesi yok..

    nagehan alçı bile karşı çıkmaya başladı lan kendisine..

    bilimden bahsederken milli gayrı milli olmaz dedi kadın..

    ya neler var lan bu ülkede..

    bir kahvehane dayısından zerre fazla bilgisi yok..

  • 39. yuvasına dalan karıncayı yerden yere çarpan böcek

    sir david attenborough "tiny ambush predators with venom filled pincers," dedigine göre karincayi yakalayan böcek pusu kuran ve kiskaclari zehirli bir avci böcek. karinca yuvaya dalmamis, tuzaga düsmüs.

    devlet televizyonunda yalan yanlis dublajlarla kim bilir neleri gercek diye yutturdular bu izleyici kitlesine.

  • 40. samuel eto'o

    forvet arkasına deco yada ballack, kanada overmars ve ön liberoya da patrick vierayı aldık mı tadından iyice yenmeyecek forvet.

  • 41. yatakta hangi game of thrones karakterisin

    onedio'nun kofti ergenlere ego tatmini yaptırdığı sikik testtir.

  • 42. yıllık izne çıkıp evde oturmak

    geçen ay tatil planımın iptal olmasıyla zorunlu olarak yaptığım oturma eylemi. beklediğim kadar kötü geçmedi, bilakis daha iyi dinlendim. arada yapmak lazım.

  • 43. akit'in lozan bitmeyecek haberi

    akit'in cumhurbaşkanı'nın lozan mesajından sonra servis ettiği haberdir. özetle şöyle diyorlar, "lozan bitmiyormuş yav, biz de şimdi öğrendik. vallaha sizi kandırmadık, bakın biz demiyoruz doç. dr. sevtap demirci diyor".

    işin daha da komiği facebook paylaşımının altındaki yorumlar. kimse de bizi kandırdınız demiyor ya la. akit sen yalan söylüyorsun diyeni de var, bitiyor olm her anlaşmanın bir sonu vardır diyen de. hatta bir hanımefendi cb'nin geçen yıl verdiği lozan demeciyle bu yıl yayımladığı lozan mesajını yazmış aradaki farkı görsünler diye, adamlar altına kaynak nerede kaynak, uydurma yalancı yazmışlar. çok komik lan, bir göz atmadan mesaiye başlamayın derim ben.

    eğlence burada

    edit: benim favorim şu yorum,

    ferhat zengin
    illa bir tarih yazmasına gerek yok zaten. bir tarih belirtilmemiş ise uluslararası hukuka göre bu 100 yıl sonra hükümsüz sayılacak merak etmeyin. bu demeci veren dç dr. bunu bilmiyorsan tüküreyim senin okuduğun koca yıllara boşuna okumuş. bidon kafalı göbeğini kaşıyan değiliz evelallah.

    edit 2: olm hemen gitmiş sayfanın büyüsünü bozmuşsunuz lan. halbuki ben o ilk karacahil, seviyesiz ve doğal halini sevmiştim o sayfanın.
    (bkz: seviyeyi yükseltme piç)

  • 44. vallahi trt'yi bugünlerine geri döndüreceğiz

    trt'nin ilk t'sinin "turkiye" oldugu zamanlardan bir video

  • 45. iyi bir tatilin püf noktaları

    *öncelikle kafa olarak ''hayatımda kaç yaz tatilim kaldı'' zihniyetinde olacaksın. hatta hemen hesapla.
    *pintilik yapmayacaksın, ucuz olsun diye kaşık kadar odada kalmayacaksın, zaten bütün sene çalışıyorsun, parayı bunun için kazanıyorsun. tatilden dönünce kredi kartı ekstreleri böyle içine oturacak ama 1 ay sonra tatil resimlerine bakınca rahatlayacaksın.
    *teorikte iş telefonunu hiç açmayacaksın. pratikte işten aradıklarında telefonu hemen açmayıp olabildiğince geç geri döneceksin. bilgisayarı kesinlikle yanına almayacaksın.
    *full yiyip, içip, yatmayacaksın. yemeğe değil içeceklere abanacaksın. hep yatarsan yorgun dönersin. güne erken başlayıp, hiç yapmadığın bir şeyler ile uğraşacaksın, en kötü, kanoya bin, 10 metrelik dalışa git. sağı solu gez, çevredeki köyler bile olur.
    *denizin dibine olabildiğince dalıp, su yüzüne çıkana kadar hareketsiz kalacaksın. su yüzüne çıkınca da sırt üstü 15 dakika hareketsiz yatacaksın. 2-3 kere yapın, çok işe yarıyor.
    *yeni insanlar ile muhabbet edeceksin, geyik muhabbeti de olsa farketmez.
    *yatarak değil voleybol oynayarak güneşleneceksin.

    hele tatilden döndüğünde bilgisayarın şifresini unutmuşsan, tamamdır.

  • 46. 1.85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek

    "hem siksin hem güldürsün" tarzı bir beklentiyi karşılamak üzere tarif edilmiş erkek türü

  • 47. cem dizdar

    "atınç transferinde bir şeyler olduğunu dünya alem biliyor" diye savunulan yorumcu.

    kim o dünya? sayalım;
    1. ahmet ercanlar ve muadilleri
    2. bunlara abi çeken ve aziz yıldırım yalakası fenerli ler

    bu gerçek de yüzümüze vurulunca insan içine çıkamaz olduk biz şimdi. ulan ne garip insanlar var ya. evlat olsanız evden içeri sokmam amk. saymış paşam ve kendinden emin. dünya alem biliyooeee taemmm mi?

    kim diyor bunu? 3. kalecisini rekor ücretle üstelik yeni kaleci transferi yapmış 2. lig takımına satan takımın taraftarı diyor. nerden tutsan elinde kalan bu hikayeye bir de redbull u katıyorlar.

    ben bu dünya alemin bildiği atınç transferinin redbull leipzig ayağını merak ediyorum. orayla ilgili fantezisi olan varsa dinlerim. mesela rangnick sıkı bir beşiktaşlı, bu yüzden bu transferi yaptılar. hatta bu zamana kadar yaptıkları bütün genç oyuncu transferleri de atınç transferini kamufle etmek için olabilir. valla kıyak fantezi.

    çözdüm bu kafayı ha.

  • 48. abd'de insanların tr'dekiler kadar sigara içmemesi

    bunun nedeni fiyatlandırma, konu hakkında uzun dönemli ve ısrarcı eğitim ve sosyal stigmadır.

    şöyle açıklayayım...

    benim boston'daki ofisim uzun yıllardır aynı binada. bu yazı için ben 2004-2016 arasındaki döneme bakıyorum.

    2004 senesine kadar bizim binanın çıkış kapısında sigara içilebiliyordu. kapıdan çıkar çıkmaz sağınızda ve solunuzda uzun, silindir şeklinde ve tepelerinde kültablaları bulunan çöp kovaları vardı.

    sanırım 2006 ya da 2007 senesi gibi bu arkadaşlar biraz daha uzağa itelendi. artık sigara içenler kapıdan çıkıp otoparkın ilk kısmını da geçtikten sonra iki otopark şeridi arasındaki bölgeyi kullanabiliyorlardı.

    sene 2012... biz şirketi sattık. yeni gelen insan kaynakları kültürü dahilinde artık otoparkın orta kısmında değil, sadece kenarında, ayak trafiğinin daha az yoğun olduğu bölgede sigara içilebiliyordu.

    sene 2016... sigara içen grup otoparkın en son sırasının en sol köşesine atıldı. oraya ufak bir piknik masası, ve iki uzun kültablalı çöp koydular. artık oraya gidene kadar bile sigara yakmak kurallara karşıydı.

    bu gidişat dahilinde sigara içenlerin sayısında da büyük azalmalar oldu. ilk zamanlar çıkış kapısının önünde 8-10 kişilik gruplar bulunurken, artık dürbünle zor görülebilen en uç köşede en fazla 2-3 kişi var.

    aynı seneler süresince massachusetts eyaletindeki sigara fiyatları paketi 2-3 dolardan 10-11 dolara filan fırladı. geçenlerde gelen türk arkadaşım sayesinde öğrendim :) kendisi benzinciden paketi 11 dolara marlboro aldı. kartonu 220 dolar eder. türk lirasına çevirseniz kartonu 700-800 tl. iç içebililyorsan.

    neyse...

    zaman aralığını biraz daha uzatalım.

    1960'lardan 2010'lu yıllara kadar abd'de sigara kullanımı neredeyse üçte bire inmiştir. hatta eğitimli kesimde bu oran inanılmaz düşmüştür.

    bugün üniversite diplomasına sahip abd'lilerin sigara kullanım orana %7 civarında.

    master yapanlar arasında bu oran %3 filan.

    sigara kullanımı yoksulluk sınırının altındaki hanelerde, diğerlerine göre iki kat daha fazla.

    kısacası abd'de sigarayı yoksulluk sınırı altındaki eğitmisiz erkekler içiyor. kadınlarda oran daha da düşük.

    oysa bizim ülkemizde (sağlam veri olmamasına rağmen gözlemlediğim kadarıyla) eğitimli kesimde müthiş bir sigara merakı var. rakı sofrası, çat yanında sigara. arkadaş sohbeti... yanında sigara.

    genç ve eğitimli kesimde bu kadar yaygın durumdaki sigara alışkanlığı abd'deki demografik dağılıma göre büyük farklılık gösteriyor. bence asıl sorun orada.

    türkiye'de elde edilen en sağlam verilere göre 25-34 yaş arasındaki erkek nüfusun, sıkı durun, neredeyse %50'si sigara içiyor. aynı yaş aralığında kadınların oranı %17.

    abd'de aynı yaş aralığında sigara içen erkeklerin oranı %18. kadınlarda bu oran daha düşük.

    gelelim zamanla nelerin değiştiğine... türkiye'de veri bulmak zor... ama abd'deki durum kayıt altında...

    şu grafiğe bir bakın...

    bunu birden çok kaynak kullanarak kendim derledim. 1954-2014 arasındaki değişim burada belgelenmiş durumda...

    grafikte üç ölçüm var:

    - yıllara göre normallenmiş 20'lik paket fiyatı
    - yıllara göre kişi başına tüketilen senelik sigara sayısı
    - yıllara göre akciğer kanserinden ölüm oranı

    bu veriyi daha iyi gösterebilmek için 1954 senesindeki değerlerin hepsini 100% kabul ettim... sonra da değişimi ölçtüm.

    buna göre:

    - 2014 senesindeki ortalama fiyat, son 60 yılın en düşük fiyatından neredeyse 3.5 kat daha fazla. bunlar belli bir endekse göre normallenmiş fiyatlar.

    - 2014 senesindeki kullanım oranı, son 60 yılın en yüksek kullanım oranının sadece 1/3'ü civarında.

    - akciğer kanserinden ölüm oranı 1990'lı yılların başlarında yön değiştirerek azalmaya başlamış... bu durum kullanımdaki düşüşün başlangıcı olarak görülen 1980'i 10 sene geriden takip ediyor. bu durum normal... zira sigara kullanımına bağlı bu hastalık "trailing indicator" denen kategoride.

    dahası...

    1990'lı yılların başından bu yana her sene akciğer kanserinden ölüm oranında azalma var. aynı zamanda kullanım da sürekli azalıyor... fiyatlar ise genellikle artıyor.

    kanser filan deyip geçmeyin...

    olay sadece bireysel hasar değil.

    bu tür hastalıklar sosyal / sağlık sistemleri üzerinde de büyük stres yaratır.

    her neyse...

    dediğim gibi, ülkemizde veriye ulaşmak zor.

    ama son tahminlere göre genç nüfustaki erkeklerin %50'sine yakınının, hatta eğitimli insanların sigara içtiği bir ülkede herhalde olumlu veri beklemek zor.

    bir de...

    bir iphone 7 plus 256gb abd'de 1000 dolara satılıyorsa türkiye'de 1,550 dolar filan.

    peki bir paket marlboro abd'de 11 dolara satılırken, türkiye'de neden 4 dolar?

    bizim sağlığımızı kim sömürüyor? ya da buna neden izin veriyoruz?

    edit: bir kaç ufak ekleme... akciğer kanseri sonucunda ölüm oranlarının tam olarak sigara kullanımını yansıtmayabileceği konusunda görüşler var. yanlış. bahsi geçen 60 sene süresince diğer kanserlerden alakasız olarak tek başına hareket eden en belirgin kanser türü ac kanseridir. 1950'li yıllarda ac kanserinden ölüm oranı 100,000'de 25 civarında iken, diğer bütün kanser türlerinden bağımsız ve alakasız olarak bu oran 1980'li yıllarda 100,000'de 90'lara fırlamış, daha sonra yıllar öncesinden belirgin şekilde azalmaya başlayan sigara kullanımı ile düşüşe geçmiştir. hatta aynı süreç içinde (tıptaki ilerlemelerden bahsediyorum) karaciğer ve pankreas kanserlerinden ölüm oranı düşmemiş, aksine artmıştır. neden? mesela günümüze kadar karaciğer kanserindeki artışın sebebi 1960-1980 seneleri arasında başgösteren hepatit-c epidemiğine bağlanıyor. sigara kullanımı gibi, dış etken bazlı bir durum söz konusu.

  • 49. 25 temmuz 2017 gökova depremi

    binlerce başlık açabilmeniz için dev hizmet

  • 50. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    *aşkından, eşinden ya da ilişkisinden konuşmayı seven, açık görüşlü, mini etek ya da tayt seven, seksi olmak için siyah ve kırmızı yerine mor ve bordo renge inanan* 1.66+ boy 80b+ göğüs, keyfine düşkün kadınları beklerim. sıcaktan bunalan, klimayı kullananlar da gelebilir...

    http://ribony.com/lithium9987

    https://connected2.me/lithium9979