"sizi eğitmeyeceğiz sizi ezeceğiz!" ile biten minimal havlayış.
eğitecek fikirleri varmış gibi... siz önce kendinizi eğitin aq.
73mm pena25 profili
-
uzlaşı yok sizi ezeceğiz
-
ekşi itiraf
*"insan birlikte en çok vakit geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır"daki beş kişi etrafımda yok.
*herhangi bir cenaze evine gittiğim zaman pide, helva vb. gibi dağıtılan şeylerden almıyorum. ev sahibi acılar içindeyken bir köşede pide helva kemirmek garip geliyor.
*geçenlerde sol şakağımdan arı soktu. bayağı bir uyuşup sızladı. mutasyon geçirip anap'lı oluyorum diye çok korktum.
*yatmadan önce tuvalete gidip bir türlü gelmeyen çişi ısrarla bekliyorum. yattıktan sonra da hemen gelince sinirden ağlarken uyuyakalıyorum.
*komşumuzun dayısı geçenlerde fındık toplarken bahçede yuvarlanıp aşağıdaki dereye düşmüş. her yer yara bere içinde, kafasına 11 dikiş atmışlar. kadın "allah'ın sevdiği kuluymuş, dere kurtarmış onu yine" diyor. sevmeye bak, anasını s*kmiş dayının.
*çölün ortasındayım, adam gelip diyor ki "hey selam, yeni bir projemiz var; ölünce şaraplar içeceksin, sürekli seks edeceksin ve uzuv ingiliz mıhı gibi hep dik kalacak. bize katılır mısın?"... sıcaktan zaten imanım s*kilmiş, bırak katılmayı getir götürünü bile yaparım derdim. aynen böyle.
*20'lik dişim ağrıyor şu aralar. korkuyorum, koşup duvara kafa atmak bile mantıklı bir şey gibi görünüyor sık sık.
*komşu ailenin çocuklarında/torunlarında müthiş baskın bir gen var. erkek tarafı kadın tarafı fark etmeksizin torunların hepsi bu aileye benziyor. yalandan bile olsa "sen kimin oğlusun/kızısın?" diye soramazsın. tüm kromozomları bu aileden almış sabiler.
*çayı şekersiz içiyorum. ama öyle zararlı vs. olmasından değil. çaydan hiç anlamam. şekerlisi de tarrak gibi şekersizi de... bari şeker atıp boşa mesai harcamayayım diye bu yolu seçtim.
*nereden edindim bilmiyorum ama alışkanlık olmuş, her hapşırmadan sonra sesli bir şekilde "fuck" diyorum. etrafımda genç demiyorum yaşlı demiyorum, yapıştırıyorum fuck'ı...
*yabancı rakçı metalci müzisyenlerin bizdeki arabesk şarkıcıları övmesine sinir oluyorum. biz onlardan kaçıyoruz, onlar yok ibo yok orhan... alayı iktidar yanlısı zaten prim vermeyin şunlara. iyi bir s*k olsaydı biz dinlerdik hem. siz de boş yapmayın riff yazın riff.
*diyanet ne zamandır "x şehvet uyandırır" fetvası vermiyor. neye azacağımı bilmiyorum şu aralar.
*birine bir hareket, yapılış vs. gösterip de yapamadığında sinir oluyorum. içimden "salak, geri zekâlı, öküz başlı antilop" diye saydırıyorum. iyi bir ebeveyn olacağımı tahmin etmiyorum bu yüzden. çocuğum olsa özgüvensiz yetişirdi kesin. iyi ki yok.
*ara ara ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidine "daire almak" basamağını eklemeyen maslow'a öfkeleniyorum.
*yıllar önce kanallarda mobil türkan haberleri vardı. gri bi hyundai minibüsü vardı kendisinin. ne yaptı acaba değiştirebildi mi aracı... -
ekşi itiraf
*al pacino ile robert de niro’yu yan yana koysalar her seferinde kim kimdi diye karıştırırım.
*allahless bir birey olmama rağmen garip bir şekilde dincilerle(burası önemli) iyi anlaşıyorum. hemen bana ısınıyorlar.
*mercimek çorbası hazırlanırken ilk başlarda çok kısa bir süre boklu bebek bezi gibi bir koku geliyor.
*bu zamana kadar bir yemekten kıl çıkması itirazına en iyi cevabı kardeşimin çalıştığı şantiyedeki aşçı vermiş: “benden düşmüştür...”
*”hayatında ilk kez çikolata yiyen kakao emekçileri” ilk yedikleri çikolataya nasıl tepki veriyorsa ben de yediğim çikolatalara her seferinde aynı tepkiyi veriyorum.
*reklamcı bir arkadaşım tarif etmeye çalıştığı bir kızın gözlerinden bahsederken “053 oracal mavisi” diye kod verdi ve araştırıp buldum. gözleri hakikaten güzelmiş.
*işi bıraktığımda bana ”ee başka iş buldun mu?” diye soru soruyorlar. olanı zaten bırakmışım, neden başka iş bulayım ki?
*bu millete “küçük meme elitizmi” diye dayatmada bulunup büyük meme sevenleri zevksizlikle suçladılar. bakın arkadaşlar hepimiz kardeşiz ve bu yolda beraber yürüyeceğiz.
*rihanna'nın eski halini değil de şimdiki besili halini daha hoş buluyorum.
*ilkokul dönemlerimde kardeşimin gözüne tel; arkadaşımın alnına kalem saplamıştım. ikisi de hastanelik olmuşlardı. kardeşime yaptığım yanlışlıkla oldu ama…
*anneanne evlerinde görülebilen eski tip uzun yastıkların mutlulukla bir ilgisi var mı acaba… o yastıkta yatan insanlar hiç boşanamazmış gibi gelir bana.
*bir yerden bir yere gitmek için en sevdiğim ulaşım şekli: birinin gelip beni alması.
*bu sitede erkek olduğumu belirtmeme rağmen bir erkek tarafından “yalarun” mesajı aldım.
*küçükken bize alınan kaykaydan zerre haz alamadık. beton kaplı oyun alanımız olmadığı için çakılın üzerinde kaykaya oturup birbirimizi sırtımızdan ittirdik anca. kaykaya da ayıp oldu.
*sınır karakolunda görev yaptığım dönemde sınırda çıkan yangına araç komutanı olarak itfaiye ile müdahale etmeye gitmiştik. gece karanlığında yolu bulamayıp askeri kendimce yönlendiriyordum. çok geçmeden bölük komutanımız arayıp sınırı geçtiğimiz için bi ton fırça çekip bağırıp çağırdı. eğer o telefonu açmasaydım “rum sınırına itfaiye ile dalıp darbe yapan komutan” olarak anılacaktım ama ben ve şu yanlış zamanda açtığım telefonlarım… -
metal müzik tarihinin en iyi introları
“metal müziğin en güzel neleri yok ki introları olmasın?...” diyerek eksikliğini hissedip oluşturduğum liste.
bu müzik türünde intro kültürü önemli bir şey bildiğiniz gibi.* listeyi hazırlarken şarkıların "ayrı bir isme ve kimliğe" sahip olup kendinden sonraki şarkı ile bağlantılı olmasına özen gösterdim. çoğu tahmin edileceği üzere albümlerin ilk şarkıları… tabi “en iyi” diye listelememin kişisel etkisi yadsınamaz.* *
mutlaka unuttuklarım vardır ama aklımdakilerle başlayayım:
akustik gitarlar ile daha albümün başından gönülleri doyuran;
annihilator – crystal ann
sakin sakin yükselen;
baroness - bullhead's psalm
bu da albümün ikinci şarkısı meselâ;
kreator – the patriarch *
opeth deyince kalblerden huzur yükselir. nasıl da huşû içerisinde;
opeth – persephone
akustik gitarla başlayıp distortiona yatay geçişiyle ciğerleri dağlayan;
lamb of god – the passing
senfonik, intro gibi intro. konsere de al, peşine hangi şarkıyı koyarsan koy sırıtmaz. öyle güzel;
cradle of filth - under pregnant skies she comes alive like miss leviathan
biraz alplere çıkıp dağ havası almak iyi gelir;
eluveitie – origins
sözleriyle ne anlatıyor bilmiyorum ama bir death metal albümü için gerekli olan kaotik havayı fazlasıyla sunuyor;
at the gates - el altar del dios desconocido
yalnızca distortion gitarlarla melodik tatlar;
carcass – 1985
"çalın davulları" diyerek yola koyulmuş erenler... melodiler çok güzel;
exodus - a call to arms
kimisi üflemeli çalgılarla içimizdeki uhrevi boşluğu doldurur;
amaseffer – sorrow
kimisi de ortadoğu'nun içinden seslenir;
myrath – intro
fondaki ney sesleriyle at üstünde yol alırmış hissiyatı veriyor. ülkemizden gelsin;
pentagram - we come from nowhere
yine ülkemizden 1001 gece masalları ile;
almora - 1001 nights
bir senfonik death metal albümünün açılışı tabii ki senfonik olur;
fleshgod apocalypse - marche royale
solo gitarlara doyuran performansıyla harika bir albüm açılışı bence;
megadeth – dialectic chaos
kafaya taş düşüren etkiyle bir anda girip sakin melodilerle devam ediyor. melodisiyle kalp ısıtanlardan;
misery index – urfaust
yoğun melodik ve distortionlu gitarlar... en sevdiğim intro türleri;
testament - for the glory of
piyano tuşları ve geriden gelen koro vokallerle;
trivium - the end of everything
bu şarkı albümün ortalarında. hattâ herhangi bir şarkının introsu da değil fakat albümü dinleyince sonraki şarkı ile bağını siz kuruyorsunuz;
ghost - devil church
yine albümün ortalarından ninni gibi, intro gibi intro;
lamb of god - barbarosa
mistik havasıyla oryantal tatlar veren pek sevimli bir örnek;
shokran - blood
agresif bir albüm için pek güzel bir başlangıç;
the haunted – 317
her intro entsrümantal olacak diye bir kural yok tabi. güzide bir örneği;
system of a down - soldier side / ıntro
opeth'ten piyano tuşlarıyla rüyalara götürüp güzel şeyler hatırlatan bir eser daha;
opeth - heritage
birazdan manifesto okunacak. çal be kreator;
kreator – mars mantra
gitar tonlarına kurban. yine ülkemiz sınırları içerisinden gelsin;
pentagram - tigris
zillere vurdukça headbang yapma isteği doğuran pek güzel rock'n roll introsu;
the sword - the sundering
"birazdan burada kötü şeyler yaşanacak" havası veren bir intro. gönül telini titreten melodisi ile;
whitechapel – rise
***
benim aklıma bir çırpıda gelenler bunlar. belki sonra ekleme yapıp listeyi güncellerim... introları seviyoruz, kimi albümler pata küte başlasa da böyle şeyler farklı bir tat veriyor genel olarak.
bir sonraki "metal müzik tarihinin en iyi x'leri" başlığında buluşana kadar; beni özleyin anacığım, baaay...
edit akbayram: arkadaşlar mesaj kutum ve telefonum kilitlendi. bir şeyi açıklığa kavuşturmak isterim: burada bahsettiğim introlar tamamen "başka bir ismi olan" farklı; geneliyle kısa olan şarkılar... başlık içerisinde bir-iki örnekten başka tamamen farklı örnekler vermişsiniz. bir sürü metallica örneği görüyorum meselâ. benim bahsettiğim introlarda metallica'dan tek bir örnek bile yok...
lütfen bu ince çizgiyi anlayıp ayıralım.
editcan: azorahai nickli dost bu listeyi spotify'de listelemiş. kendisine tıpkı bir türkü programı konuğu gibi "emeğine, yüreğine sağlık" deyip devil horn ile selamlıyorum.
https://open.spotify.com/…si=8un122qyqpo0qsaotdiowq -
ekşi itiraf
*keşke tüm hayatımı iki bira içtikten sonraki tatlılıkta yaşayabilsem.
*atarinin meşhur olduğu dönemlerde bizim de atarimiz olmuştu. uydurup bi türlü televizyona bağlayamadık. gidip gelip kutusunu açıp öylece bakardım içindekilere. sonra büyüdük, atariyi attık çöpe.
*”annenden başka kimse seni karşılıksız sevmeyecek” lâfına sinir oluyorum. sen birini karşılıksız sevebilecek misin peki? ki annem de beni doğurduğu için seviyor. doğurmasa sevmezdi.
*burada yazdığım bir entry yüzünden davalık oldum. birilerini şuayip’e benzettim diye suçlu bulundum ve avukat parası ödeyeceğim. hayır, ilk defa bu kadar haklı olup da böyle dokuz köyden kovulduğumu hatırlamıyorum. o yüzden beş yıl boyunca kavgaya çağırsanız da gelmem.
*eşcinsellerden nefret eden insanlardan nefret ediyorum.
*hayatta en sevdiğim şeylerden biri, çalan şarkıya gitarımla eşlik etmek. ama onu bile yapacak moral ve motivasyonum artık olmadığı için sattım gitarı da anfiyi de. hayat damarlarımdan biri daha koptu.
*kimi insanlar ne kadar naif olursa olsun ezilenin yanında olamıyor.
*bu başlıkta sürekli mutsuz olup intihardan bahsedenleri gördükçe çok üzülüyorum. bazen ben de aynı şeyleri hissettiğim için daha da üzülüyorum.
*hayatıma seçerek aldığım insanları* asla kaybetmek istemiyorum.
*güler yüzlü ve alçakgönüllü birini gördüğüm zaman hiç tanımasam da boynuna sarılasım geliyor.
*artık ülke gündemi sikimde değil. ülkeye ne olacağı umrumda değil. bizden bi bok olmaz, hak ettik her şeyi. bence siktir olup gidebilen kazanır.
*hap yutamıyorum. intiharı düşündüğüm zamanlarda bu şıkkı direkt elemiştim.
*hatırlıyorum da küçükken büyümeyi hiç istemezdim. büyüdüm, yine istemiyorum.
*bazen de babamı çok özlüyorum. -
ekşi itiraf
*"eskiler ne güzeldi ya" diye örnek verilen hiçbir şeyi özlemiyorum.
*çok hızlı kilo verebilme özelliğim var. sırrım: stres.
*kerhane tatlısı satan abi ile muhabbetimi "bunu aslında kerhanede yiyeceksin" seviyesine bir türlü getiremiyorum.
*çalışmayan bir mutsuz olarak çalışan mutsuzların hislerini merak ediyorum.
*telefonu yıllardır titreşimde kullanıyorum ve şartlar ne olursa olsun ekran parlaklığı %2'yi falan geçince rahatsız oluyorum.
*ehliyet sınavında sürücü kursu heyeti aracın içindeyken kırmızı ışıkta geçtim ve bana ehliyet verdiler. sevdiklerimden istediğim güven seviyesi tam olarak bu.
*belgesel izlerken yırtıcıların ceylan-antilop gibi sabileri yakalayıp yiyişini zevk alarak izliyorum. iştahım açılıyor izlerken. hele bir de büyük lokmaysa, off…
*renk körü olduğumu askerdeyken komando seçmeleri muayenesinde öğrendim. resim bölümü mezunuyum.
*insanlar depresyondan kurtulmak için ilaçlar alıyor, kendini alkole-sigaraya veriyor, arkadaşlarıyla vakit geçiriyor... ben ise sadece içime atıyorum. rengi kırmızıya dönmüş yerel disk gibi oldum.
*ilk kez bir kızla öpüştüğümde sanırım 5-6 yaşlarımdaydım. tavuk kümesindeydik.
*çoğu insanın aksine yağmur ve kapalı havadan nefret ediyorum. sıcaktan bunaldığım yaz günlerinde bile asla isyan etmiyorum. her mevsim yaz olsun yaşarım.
*danla bilic yabancı futbolcu değilmiş.
*içimden söylediğim tüm şarkıları tüm enstrümanlarıyla beraber çalıyorum. tüm detaylarıyla. hattâ ileri götürüp baştan sona albüm bitirmişliğim var.
*sabahları mecidiyeköy’deki aktarmalarda mutsuz insan kalabalığını görünce ben ne yapıyorum lan burada diyerek iş yerine gidip istifa ettim ve memlekete döndüm.
* çok şükür acı dolu günler geride kaldı dedikçe sansar selim'e araba çarpıyor. -
çocuğumu ateist olmaktan nasıl korurum
"kuran okutmayın" şeklinde cevaplanabilir soru.
edit: başlık neden başımda?
yine edit: ateist olmaktan korunmuş bir arkadaşın mesajı
abi hoşgörü dini ya, bayılıyorum. -
imdb'nin erdoğan'ı diktatör olarak tanımlaması
türk milletine yapılan büyük bir saygısızlık değildir.
saksıda mı yetişiyorsunuz bilmiyorum ama aynı ülkede yaşamadığımız kesin. şu "ne olursa olsun, ülkemizin cumhurbaşkanı" duyarını bi kenara bırakın artık ya.
ülkede malum kişi ve zihniyetinin sayesinde ne yolsuzluklar ne cinayetler ne ölümler oldu hala "ülkemizin cumhurbaşkanı" diye dolanıyorsunuz ortalıkta.
ah şu ulusalcı saflığınız yok mu. -
kadına uçan tekme atan adamın serbest bırakılması
bu ülkenin çok güzel bir özetidir.
hay ırmağının akışını skeyim ya. -
ateist
"yaraticinin olduguna inanmamak sacmaliktir." gibi yorumlarla zırvalık olarak nitelenebilen inançsızlık sistemi.
buna cevaben şöyle bir görüş sunabilirim: yaratıcının olduğuna inanmak saçmalıktır. bir yaratıcının varlığına inanmak tam bir zırvalık.
bence böyle daha güzel oldu.
tanrılar mı dinleri yarattı yoksa dinler mi tanrıları yarattı?
şimdiye kadarki inanç sistemleri zırvalıktan ibaret olsa, yaratıcının olduğuna inanmamak neden saçmalık olsun ki? din denen zırvalıklar olmasaydı tanrının varlığından nasıl haberdar olunabilirdi? -
yüzüklerin efendisi'ni izlememiş insan
ilk defa izleyeceği için şanslıdır.
-
kylie jenner'in poposundaki yeni dövmesi
yaşadığımız döneme bakarsak duyarlı olduğunu söyleyebiliriz.
http://i.hizliresim.com/zyaepv.jpg -
baykuşlu evi yatır sanıp dua etmeye gelen insanlar
yüzyıllar öncesi yaşayan insanlardan tek farkı sebebini bulabilmiş olmalarıdır.
yoksa kafa hala aynı. -
ışid'in erdoğan'ı ölüm cezasına çarptırması
(bkz: biliyorsunuz ışid alevi)
-
abi bu rozetliler neden mumyaya tapıyorlar
"heykel o. neyse, boşver onları hadi ensar vakfı'ndaki hocalarını ziyarete gidelim" şeklinde cevaplanabilir soru.
-
passat mı çekeyim yanlarına
du
du hast
du hast mich
passat mı çekeyim yanlarına? -
vücut geliştirme
şu an yağlı ev böreği yiyerek okuduğum tüyolar.
steroid falan demişler. gezegen değil miydi o ya? -
hastane koridorunda cuma namazı kılınması
tamamen şovdur.
bıktım abi şu milletin sikik hassasiyetlerinden. aq hastane lan orası. kalk siktir git camine namaz mı kılıyosun çocuk mu okşuyosun ne bok yersen ye. ortalık zaten camiden geçilmiyor aq memleketinde bari doldurun içini.
bunun yeri bura değil desem bu kadar adam linç etmeye kalkar beni o koridorda. -
che guevara'nın etnik kökeni
(bkz: biliyorsunuz che alevi)
-
28 ağustos 2015 kuşçubaşı eşref tweet'leri
(bkz: kusçubaşı eşref kim amk)